FORUM - SORU MESAJI
Bulunduğunuz bölüm: TARTIŞMA FORUMU > Kontrgerilla var mı? >
Ergenekon-kontrgerilla ilişkisi, Ergenekon soruşturması-davası
Bölümü Açan: Göktürk TUNÇTÜRK,
Tarih : 21 Mart 2008, Cuma 09:47
Başlık : Ergenekon-kontrgerilla ilişkisi, Ergenekon soruşturması-davası Açıklama : Ergenkon soruşturması ve dava sürecinde yaşanan gelişmeler, Ergenekon ile Kontrgerilla aynı mı, Kontrgerilla en üst örgüt olup Ergenekon taşeronu mu, vesaire vesaire. Ergenekon'la ve soruşturma-dava süreciyle ilgili tüm görüşlerinizi buraya gönderebilirsiniz.
Bu
bölüme mesaj yolla-
CEVAP MESAJLARI
metin kocakurt,
20 Kasım 2008, Perşembe 09:56
Ergenekoncuları suç unsurları bir haham ifadesine dayanmıyor. Evlerinden ve iş yerlerinden çıkan gizli belge,CD ve evraklara dayandırılan ifadelere dayanıyor. Bu kadar insan çay içmek ve hobi için mi bir araya geldi? Bazı ergenekonseverler, dikkat ettim duruşmaların naklen yayınlanmasını istiyor. Ah keşke yayınlansa. Süper olur.
m adıgizli,
20 Kasım 2008, Perşembe 09:54
iddianameyi oku /ekleriyle/ orada dinleme izinlerinin hangi tarihte cıkardıkları ve hangi bilginin o dinlemeye gerekce olduklarını gosteren emniyet/savcılık yazılarını, dinleme kayıtlarını vs. gorebilirsin. Davanın nasıl sogan kabugu gibi kat kat acıldıgı okuyanlar icin apacık. Ayrıca imha edildi dedigin bombaların sadece 7 tanesi kelimenin gercek anlamında ihma edilmis bulunuyor.digerleri icindeki patlayıcı ecza bosaltılmış o kadar. tapa ve govde adli emanete teslim edilmis. yanlıs bilgi verme.
AYDIN DOĞU,
20 Kasım 2008, Perşembe 09:46
ergenekon davasını izieyin göreceksiniz.kanıt denen el bombaları aynıgün imha edildi.2500 sayfanın yarısı telefon dinlemesi ve özel hayata ait.bu tertip abd ,ab ve tarikarçı gladyonun muhalefeti susturma hareketidir,ama geri tepti ortada bir şey yok.daha ifade çuvalları açılmadan yandaş basın servis yapıldı,onlarında ipliği pazara çıkacak yakında.
m adıgizli,
20 Kasım 2008, Perşembe 09:45
ergenekon davası için birileri planlanmış şekilde dezenformasyon yaparak davanın bir hahamın ifadelerine dayandıgı kanısın olusturmaya calısıyor. TAMAMEN YANLIS ve DEZENFORMASYONA yonelik bir faaliyet. dava umraniye'de ele gecen el bombalarının sahiplerine yapılan teknik takip sonucu ortaya çıkan ilişkiler agı, baglantılar ve belgelerle basladı. bu operasyonlarda ortaya cıkan genel resim ve elegecen belgelerin T.Guney'in tanımladıgı orgut ile ortustugu goruldu. Yani deliller T.Guney'e goturdu. 2001'de T.Guney zaten şu anki sanıklardan polis müdürü Adil Saçan tarafından sorgulanıp üzeri örtülmüştü. İktidar değişip de zaman içinde bu pislik farkedilince üzeri açıldı. Şu an olan budur.
m adıgizli,
20 Kasım 2008, Perşembe 09:30
sayın ALP, iddianameyi inceledin mi? Kemal Kerincsiz Sorusturma kapsamında supheli gorulup hakkında mahkemeden teknik takip izni alınarak telefonu dinlenirken bu hakim ile anılan gorusmeyi yapmış. bu konusmalar su anda gorulmekte olan davada okup alenilesince internete dustu. Yani isteyen her kisi ilgili dvd'lerde konusmanın dokumunu gorebilir. GIZLICE DINLEME MAHKEMENIN USULUNE GORE VERDIGI KARARA DAYANIYORSA orgutlu sucla mucadelenin onemli silahlarından birisi. Burada ki durum ahlak ve hukuka uygun.
HSYK,
20 Kasım 2008, Perşembe 09:29
HSYK nerede gören varmı yoksa bu çocuk onların çocuklarından mı aynı zamanda ferhat sarıkayada şahin kesilen hsyk niye şimdi el çekmiş bu yakadan yoksa başka işlermi var bu yakada nasıl iş HSYK HSYK HSYK HAYSİYETİ KURTARANA KADAR MİLLETİN ELİ ENSENİZDE OLACAK unutmayın taki gerçek suç işleyenlere ceza verene kadar DAVET hsyk davet ediliyor gereyini yapın daha önce masum savcılara yaptığınızı şimdi haber doğru ise bu suçu işleyene yapın gösterin marifetinizi KAMU ADINA TC ADINA YASALAR ADINA
ALP,
20 Kasım 2008, Perşembe 09:07
Ergenekon davası şu an Silivri'de görülüyor ve artık şu yandaş F.Koru,Ş.Tayyare,ve bunların çalıştıkları halkın parası ile Çalık'a RTE tarafından peşkeş çekilen El SABAH,STAR,ZAMAN,VAKİT,Y.ŞAFAK,TARAF gibi yandaş gazetelerin yanlı yayınları ile buralarda yorum yapmayın. İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesinde dava görülüyor ve bagımsız yardı en dogru kararı verecektir.Bırakın ya davası görülen olay ile hakimlik yapmayı ve peşin hüküm vermeyi.Sabredin ak koyun kara koyun belli olacak.
ALP,
20 Kasım 2008, Perşembe 07:54
M.SALİH ÖZBEY'E CVP. Salih Bey çok güzel konulara deginmişsiniz sizleri tebrik ediyoruz.AKP ve onlar gibi düşünenler biraz HUKUK onlar içinde işlemeye başlayınca her zamanki gibi saga sola çamur atmaya başladılar.DİNLEME YOK diyenleri(Osman Paksüt ve eşini ve YARSAV başkanı)MAHKEMELER dinlediklerini ortaya döktüler.Dogru karar veren DÜRÜST ATATÜRKÇÜ ve CUMHURİYETÇİ HAKİMLERİMİZİ şimdi bu yandaş medya ve seçmeni Ergenekoncu diye şuçluyor.Çamura battıklarını ve yalanlarına kimsenin inanmadığını ve battıklarını görüyor.
Rasim Beşik,
20 Kasım 2008, Perşembe 07:37
Allahtan korkmayanlar gizli dinlemelerden korkuyor. Eğer karanlık işler çevirmiyorsanız gizlice dinlenmekten niye korkuyorsunuz? Biraz da PKK lılar falan dinlenmeliymiş. Elbette dinleniyordur herhalde. Ayıplarınız ortaya çıktıkça yüzünüz kızarıyor mu bilmiyorum ama gizli işler çevirirken gizli dinlenme yerine biraz da Allahtan korkmanızı tavsiye ederim.
M. SALİH ÖZBEY, DEMOKRASİ AYIBI İŞLENİYOR!
20 Kasım 2008, Perşembe 07:32
Elbette, YARGICLARIN, SİYASİ, görüşlerini, Baktıklara DAVALARLA karıştırmaları hoş görülemez ! Ancak, Hakim ve Savcılarımızın, " TELE-KULAK " ağında, rahat hareket ettiklerini, söylemek mümkün değil ! Hukuk devleti diyeceksiniz, Tüm Hakim ve Savcılar ,hatta ANAYASA, mahkemesi, Başkan vekili ve eşini , Dinleteceksiniz Sonra , Yakalanınca inkar edeceksiniz. Kaçış yok , Kaderin cilvesi ! Önceleri İNKAR edeceksiniz ! Kimler ediyor , Zamanın, İÇİŞLERİ bakanı Başkanı ? Adalet bakanı ! Sonra Savcı çıkıp Aylar sonra , Mahkeme sonucu, Utanmadan ! biz dinledik diyor ! Bakın,Telefonları, dinletenler ! Sizin de telefonlar dinleniyor ve NOT ediliyor ,Bilesiniz ! Bu yazımı saklayın ! İktidarınız bitince ! Sıra size gelecek ! Hem de En katmerlisinden ! Etme bulma dünyası ? Eden bulur ! Bakalım O zaman da böyle, Tele-kulakçıları savunabilecek misiniz! Başbakan, ERGENEKON , Savcısı olarak, Nasıl savunma yapacak ! O zaman göreceğiz Beyler size bir önerim olacak Bu dinlemeleri biraz da , PKK örgütü için yapılsa ya ! Bakın Örgüt, MİT' in Ve Genel kurmayın gizli bilgilerine erişmiş !
Abdulhamid DOgan, Yargidaki Ergenekon
20 Kasım 2008, Perşembe 07:09
Zaten Ergenekon'un yapilandigi temel yerlerden birisininde yargi ve hukuk olmasi gerekiyor. Bu insanlarin bu kadar zaman yargilanmadan hesap vermeden yollarina devam etmelerinin nedeni yargida da kollarinin olmasindandir. Adalet bir devletin temelidir, o saglanmazsa hicbir sey yerli yerinde hareket edemez. Ne yazik ki Turkiye'de de adaletin durumu icler acisi.
BARAK TÜKMENLERİ,
20 Kasım 2008, Perşembe 07:02
ERGENEKON MÜVEKİLİ HAKİMİN GEREKÇELİ KARARARINI DEHŞET VE İBRETLE OKUDUM.SAYIN HAKİM KENDİNCE ERGENEKON VE TÜRKLÜĞÜ KORUYOR SÖZDE GEREKÇELİ KARARINDA.ZİHNİ ÇAKIRI GEÇMİŞİNE HAKARETLE SUÇLAYAN HAKİM ZİHNİ ÇAKIRIN TÜRKİYEDE GEÇMİŞİNİ VE TÜRKLÜĞÜNÜ ENDER KORUYAN BARAK TÜRKMENLERİNDEN OLDUĞUNU BİLİYORMU.HAKİM BEYİN DERDİ NE ŞEHİTLERİMİZ NE KUTSAL DESTANIMIZ DERDİ KEMAL KERİNÇSİZ GİBİ PROVAKATÖRLERİ AKLAMAK.EY BİRGÜN ABİLERİ GİBİ KENDİSİNDENDE HESAP SORULACAK GERÇEK HUKUK ÖNÜNDE. HADİ bakaLım sayın HSYK üyeleri şimdi gereyini DAha önce göstermiş olduğunuz biçme işini şimdi asıl yapın yapabiliyorsanız yapında kamuoyu görsün örgüt üyeliğinden yargılanan kişiye emriniz varmı DİYOR demekki eMri anayasadan yaalardan deyil ergenekondan alan hakim örneyi e dAHA NE DURUYOSUNUZ GEREYİNİ YAPIN TERFİ BEKLİYOR ARKADAŞ DAHA FAZLA BEKLETMEYİN YAZIKTIR BÖYLE NADİDE HİZMETLERİ OLAN HAKİMLEREDE BİR ÖRNEK OLSUN TERFİ EN DOĞAL HAKKIDIR EMRİ BAŞKA YEDEN ALANLARIN.
Abdullah Harun, aharun@gmx.net
20 Kasım 2008, Perşembe 06:47
Ankaragücü Kulübü Başkanı Fenerbahçe ile oynayacakları maç öncesi hakemi arayınca Federasyon kendisini Disiplin Kurulu'na sevk etmiş ve ayrıca tüm hakem camiasının töhmet altında kalacağı gerekçesiyle hakemi de değiştirmiş. Şişli hakiminin ergenekoncuları öven kararı ise tüm hukuk camiasını töhmet altında bırakmayacak mı, ergenekon davasında insanların zihninde bir şüphe uyandırmayacak mı, "acaba dava sonucunda sanıklar da aynı veya benzer gerekçeyle, yani ergenekon milli bir destandır ve ergenekoncular terörle mücadele ediyor, terörle mücadele edenler de etkisiz hale getirilemezler denilerek beraat mi ettirilecekler?.."
SEZAİ YILDIZ,
20 Kasım 2008, Perşembe 06:29
Şemdinli'de neler olduğunu bilmekteydi Milletimiz.İran'dan ithal edilen iki kişi suçu üzerlerine aldıktan sonra 'Tanırız iyi Çocuklardır,kefil de olurum'denmemiş miydi? 85 yıldır bu kirli oyunlar ile eğitilen Komuta kademeleri varken,Kandırada Çeteye Selam durmuş ve'emriniz varmı'diyerek onlara moral ver mişken,onların güdümündeki hakim heyetleri de 'emriniz var mı'demeliydi. Burası Kemalizim Türkiyesi Cumhuriyet henüz gelmedi.
KOCAKURT,
20 Kasım 2008, Perşembe 06:16
Hukuçuya bakın, Bu adam HAKİM yani tarafsız adil karar verecek olan bizzat adaletin teminatı olan kişi, Sarfettiği kelimelere dikkat BİR EMRİN VARMI ABİ, İşte hukukumuzun içler acısı hali, Dün internette Yerin dibine Sokulan MAHKEME KARARINI ve bu CÜMLEYİ yanyana koyun, ülkemizde Yargının BAĞIMSIZLIĞI hakkında karar verin, BU ÇOCUKLAR BİZDEN ONLARA KARAR ISMARLAYIN HALLOLUR efendiler burası Türkiye bunun adıda HUKUK, KERİNÇSİZ bey bu konuyla ilgili konuda susma hakkını kullanmış, KULLANIR TABİ. BU ERGENEKONCU HAKİME HAKİM DEMEK İÇİN BİN ŞAHİT LAZIM. ŞEMDİNLİ SAVCISINI BİR ÇIRPIDA GÖREVDEN ALAN HSYK ACABA BU HAKİME NE TÜR BİR GARİP İŞLEM YAPACAK HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ.
@lperen53,
20 Kasım 2008, Perşembe 06:03
ATATÜRK BUNLARIN BÖYLE ÇALIŞACAĞINI BİLİYORDU VE TÜRK MİLLETİNİ YILLAR EVVEL İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir... "DİYEREK UYARMIŞTI. ASIL MESELE YARGIDAKİ ERGENEKONU ÇÖKERTMEKTEDİR. SUSURLUKTAKİ, ŞEMDİNLİDEKİ OLAYLAR GİBİ AF EDİLEBİLİRLER.
Fatih YILDIRIM,
20 Kasım 2008, Perşembe 05:50
Yahu arkadaş nedir milletin bu Yalçınkaya'lardan çektiği. Biri çıkar goggle'dan, doğan medyasının gazetelerinden araştırmalar yaparak milletin kurduğu partiyi kapatmaya kalkışır, diğeri illegal bir yapılanma olan Ergenekon Terör Örgütü'nün tutklulularından biriyle telefonda görüşür. Allah'ım ülkemizi yıkmaya çalışan karanlık güçlerden korusun bizleri. Amin.
Abdullah Harun, aharun@gmx.net
20 Kasım 2008, Perşembe 01:47
Ergenekon'u öven hâkimden Kerinçsiz'e: Abi, bir emriniz var mı?
'Ergenekon'un Çöküşü' isimli kitabı sebebiyle gazeteci-yazar Zihni Çakır'a 1 yıl 6 ay hapis cezası veren Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Hakkı Yalçınkaya'nın Ergenekon sanıklarıyla şok bağlantıları ortaya çıktı.
Çakır'a verilen cezanın gerekçeli kararında Ergenekon'u aklayıcı ifadeler kullanan Yalçınkaya'nın, örgüt üyeliğinden yargılanan Kemal Kerinçsiz'le telefon görüşmeleri yaptığı belirlendi. Yalçınkaya, Kerinçsiz'e 'abi' diye hitap ederken, Kerinçsiz de hakime, 'Hakkıcığım' diyor. Görüşmenin sonunda Yalçınkaya,
"Bir emriniz var mı?" diye de soruyor. Alınan bilgilere göre söz konusu görüşme Kerinçsiz'in Emniyet'teki sorgusunda da gündeme geldi. "6 Aralık 2007'de saat
17.19 sularında Hakkı Yalçınkaya ile telefon görüşmesi yaptığınız tespit edilmiştir. Bu şahıs kimdir? Bağlantınız nedir?" sorusu karşısında Kerinçsiz, susma hakkını kullanıyor.
Kemal Kerinçsiz, Hrant Dink hakkında 301. madde kapsamında suç duyurusunda bulunmuş, her duruşma öncesi Şişli Adliyesi'nin önünde gösteri yapmıştı. Hakim
Yalçınkaya da, Hrant Dink'in yargılandığı 301 davasına bakan hakimler arasında yer alıyordu. Dink'in öldürülmesinin ardından Yalçınkaya, Agos Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Arat Dink ve İmtiyaz Sahibi Serkis Seropyan'ın 301. maddeden
yargılandıkları davaya da baktı. Yalçınkaya, sanıkları birer yıl hapis cezasına çarptırmış, bu davanın gerekçeli kararı da çok ses getirmişti.
Yalçınkaya, gerekçeli kararda, Ermeni soykırımı iddialarının kabulünün Türkiye'yi sonu gelmez kavgalar ile terörün içine çekeceğini belirtmişti. Ergenekon terör örgütü yöneticisi olmaktan yargılanan Veli Küçük de davanın
müdahillerindendi. Kerinçsiz'le Hakim Yalçınkaya'nın samimi konuşmaları kafaları karıştırırken Veli Küçük'ün de Şişli Adliyesi'ndeki bağlantıları sayesinde rahatladığı biliniyor. Küçük'le Kerinçsiz'in iddianameye yansıyan telefon görüşmelerinde bu durum açıkça görülüyordu. Dink'in ölümünden Küçük'ü sorumlu
tutan birçok kişi peş peşe suç duyurularında bulunmuştu. Bu dönemde sık sık ifadesine başvurulan Küçük, Şişli Adliyesi'ndeki bağlantılarından söz ediyor. Küçük, bir telefon görüşmesinde Kerinçsiz'e, "Ben gittim o Şişli savcısına. Ya ordaki o çocuklar, savcılar tanıdıklarımmış benim. Hepsi geldiler meldiler şey yaptılar, gerekli ifadeyi verdik. Bi netice çıktı mı? Bıktık şu Hrant Dink denen heriften ya hu." diyordu. Bir başka görüşmede de, "Görüştüm Mecit de oradaydı, Mecit C. var, savcı. O gördü beni. Mecit aldı beni şey yaptı, öbür arkadaşımız o Naci Bey şeymiş duruşmadan çıkardılar falan. Söyledim verdim yani biraz da oturduk, sohbet ettik geldim ya." diyordu. Kerinçsiz de, "Tamam zaten
verecekleri yine bunlar da takipsizlik kararı verecekler. Başka ne olacak yani." karşılığını veriyordu. Yine bir görüşmede Kerinçsiz, "E o takipsizlik kararı çıkar yani sorun yok onda ama yine de baktıracam yani." diyerek Küçük'ü teskin
ediyordu.
Yalçınkaya, son olarak yazar Zihni Çakır'la ilgili gerekçeli kararıyla gündeme gelmişti. Kararın gerekçesinde öyle ifadelere yer verilmişti ki hem Silivri Cezaevi'nde yargılanmakta olan sanıklar aklanmış hem de Ergenekon manifestosuna imza atılmıştı. 12 Eylül 2008 tarihli gerekçeli kararda, terörle mücadele eden üst düzey görevlilerin benzer ithamlarla pek çok kez pasifize edilmeye çalışıldığı vurgulanarak, Çakır'ın kitapları da bu çerçevede değerlendirilmişti.
Ergenekon'un yargıya intikal ettiği hatırlatılarak, Çakır'ın insanların TSK'ya olan güven ve inancını zaafa uğratmaya çabaladığı ileri sürülmüştü. En çok dikkat çeken hususlardan biri de Ergenekon iddianamesinde de yer alan birçok suçlamanın hayal mahsulü olarak değerlendirilmesiydi. Bunlar arasında PKK ve Hizbullah gibi terör örgütlerinin Ergenekon'la bağlantısı olduğu yönündeki iddialar da var. Gerekçeli kararda Ergenekon'un bir terör örgütü olduğu iddiasından çok 'milli bir destan' olmasına vurgu yapılmıştı. (Zaman, 20 Kasım 2008)
rasim cerci,
19 Kasım 2008, Çarşamba 09:20
tabi burasi türkiye bakmayin dogo perincek gibileri örgüt temsilcileri millete yuturmak la kapatacaklar dogu perinceki herkes kulandi ve kulanir asil kurucu ve yöneticilere kimse dokunamiyor sayet türkiyeyi uluslar arasi standartlara getirmek istiyorsaniz önce demirel ciler dogan güres memet agirda baslayin bakin neler cikacak 80 yildir a b d . bizi cuntacilara mahküm etti simdi fetulahcilara etmek istiyor tabi türkiyenin halklari iranda pek farki yok bir kac aydinin sesi cok ciliz cikiyor a b d bence kara vermis bunda sonra imam hatipler bizi yönetecek
Çengelköylü,
19 Kasım 2008, Çarşamba 06:17
Yaşı küçük olanlar hatırlamaz.12 eylül ve diğer darbeler öncesinde neler yaşandı? 3-5 silahlamı darbe olacak?diye soranlar için yazıyorum.Tabi ki olmaz!ama darbe için zemin hazırlanır.Kenan paşaya "niye bukadar zaman beklediniz?" diye sorulduğunda,"Şartların oluşmasını bekledik!" diye cevap vermişti.Toplumda,faili meçhul veya ses getiren cinayetler ile korku ve kaos ortamı oluşturulduğunda Darbe kaçınılmazdır.
Çetin Bayramoğlu,
19 Kasım 2008, Çarşamba 04:49
Ergenekon yiğitlerine, Perinçek üstadımıza hemen şimdi ÖZGÜRLÜK ! diğer YURTSEVERLERE,aylardan beri MAPUSHANEDE zulme uğrayan YİĞİTLERE .VATAN SAVUNMASI ,yurt içinde ve sömürgenlerin diyarlarında ,bu kadar haksız ve adaletsiz suçlama ve eylemlerle cezalandırlımamalı! ADALETİN BU MU TÜRKİYE ,FEODAL YAPIYA DİRENEN ,DİYARBAKIR'IN CUMHURİYET KÖYLÜLERİNİ DAHA NE KADAR ÖKSÜZ BIRAKACAKSIN?
Murat Kışla,
19 Kasım 2008, Çarşamba 03:54
Halit Yılmaz arkadaşımın sözlerine tamamen katılmakla beraber.... Şemdinli iddianamesinin savcısı, Ferhat Sarıkayanın, görevden alınması nerden bakarsanız bakın, bir hukuk skandalı, Türkiye'yi tüm dünyaya küçük düşüren davranış ve daha neler nelerdir. Türk milletinin %47'sinin oyunu almış bir partiye kapatma davası açan, ülkeyi 180(!) milyar Dolar zarara sokan, EXPO'nun İzmir’e gelmesini engelleyen ve yine Türkiye'yi dünyaya küçük düşüren bir savcıya bile reva görülmeyen, Ferhat Sarıkaya'ya reva görülmüştür. Ayıp olarak zaten bu Türk hukukuna yeter. Türk hukuku yeryüzünde ayıp koleksiyonu yapan tek hukuk sistemidir herhalde. Şimdi de bazı medyanın böyle bir şeyi övmesine ne demeli?! Bu olaydan dolayı utanmak varken. "Beni nasıl sollarsın" diye bile adam öldüren zihniyeti insan hayatinin kendilerine göre zerre kadar değeri olmayan zihniyeti nasıl desteklersiniz? Ne zamandan beri "vatanseverlik" beline tabancayı takıp Danıştayı öldürmekle oluyormuş? Ne zamandan beri "vatanseverlik" bu ülkenin yazarlarını, çizerlerini ve diğer vatandaşlarını katlederek oluyormuş. "El bombasını masamda kalemlik olarak kullanıyorum" diyene ne demeli. Mantığa bakın hele. El bombası ve kalemlik. El bombasını kalemlik olarak kullananların mürekkebi KAN'dır!
halit yılmaz,
19 Kasım 2008, Çarşamba 02:32
Birkaç gündür 12 darbecilerine dava açtığı için meslekten ihraç edilen savcı Sacit Kayasu ile ilgili haberler var medyada. Özellikle Sacit Kayasu, biz pek farkında olmasak da Türkiye'nin yakın siyasi ve hukuk tarihinin önemli isimlerinden birisidir. Sacit Kayasu'ya bakışımız nasıl bir Türkiye istediğimizle çok yakından ilgilidir. Diğer bir vaka Şemdinli iddianamesiyle ilgili olarak görevine son verilen Ferhat Sarıkaya'dır. Tabi bu iki savcı ile ilgili öyküdeki benzerlik çok açıktır. Bunu görmemek için kör ya da ön yargılı olmak lazım. Her ikisi de dokunulmazlara dokunan, onlara dil uzatan titanlar. Bu ülkede o dokunulmazlara dokunmak yürek ister. Ferhat Sarıkaya Amerika’da diyorlar, bunu bilmem ama ben olsam ben de amerika'ya giderdim. Bir savcının görevine son verilmesi demek o savcının sivil ölüme mahkum edilmesi demektir. Artık o kişi hukukla ilgili hiç bir mesleği icra edemez. Tek şansı pazarda limon satmaktır. Görevinizi yaptınız diye sözde tarafsız hakimler savcılar kurulu tarafından sivil ölüme mahkum edileceksiniz, üstüne bir de dokunulmazları memnun etmek için can almaktan çekinmeyen belli çevrelerin öfkesine maruz kalacaksınız...Evet ben olsam ben de amerikaya giderdim. Ama siz merak etmeyin. Atatürk kutsalını kendisine kalkan yapıp her türlü darbeciliği, aşırılığı, milliyetçiliği, mafyacılığı, pisliği yapma hakkını kendisinde görenlerin, bir de bunları örtmek için onu bunu fettulahçılıkla, cia ajanlığıyla, vatan hainliğiyle itham edeceksin...Bir gün foyası çıkacak bunların ortaya. Şimdi değil belki. Ama tarih buna gebe. Bu safrayı atacağız zamanı gelince. Tek ihtiyacımız olan onurlu ve cesur hukukçular ve onları destekleyen onurlu aydınlardır.
rasim t.,
18 Kasım 2008, Salı 10:02
Baykalın Ergenekonla ilgili bir sıkıntısı var anlaşılan. Dava ilerledikçe, sanıklar birbirleriyle kapıştıkça anlayacağız ne olduğunu. Şimdi CHP sosyal demokrat falan mı oluyor böyle yaptıkça.Bu yapılan yargıya saygısızlık ve adil yargılamayı önleyici hareketler bunnar..... Baykal ısmarlama dava nasıl açtırılır iyi biliyor mesela 367 davası veya akp ye kapatma davası gibi ısmarlama davaları iyi bilir tabi türbanla ilgili anayasa mahkemesi davasıda aynı ısmarlama ile dava açtırmak deyince sen akla gelirsin baykal kendi pisliklerini başkalarının üzerine sıçratmaya çalışma ne yani danıştay saldırısını yaptırtıp müslümanların üzerine atıp kapatacağınızımı sandınız mumcuda, üçokta, emeçte, hablemitoğlunda olduğu gibi madımakta olduğu gibi sen ergenekonun neresindesin onu söyle. önder sav olayındada birsürü saçmalık konuştun sonra işin gerçeği ortaya çıkınca sesin. Bu adamlar mahkum edilince suçu sabit olunca ne yapacaksın merak ediyorum ama ar damarın çatlamış hiç kızarmıyor artık yüzün. doğu perinçek yalçın küçüğün apo ile fotoğrafları damı yalan söylüyor danıştay saldırısını yapanlarınan bunlarla kilisede çekilen fotoğraflardamı yalan söylüyor sizde hiçmi anlayış yok feraset yok sizin kulaklarınız sağır gözleriniz körmü. adamlarının her birinin evinden 100 tane el bombası 30 tane silah çıktı! neden bende yok bunlar? her birinin mafya bağlantıları çok çok açık! artı her biri toplumu kışkırtmak için yapılan her eylemde ön planda! zaten kendi aralarında "ben bu işlere nereden bulaştım" diye konuşuyorlar. bu işler dedikleri: hükümeti çökertmeye, ültede kaos yaratmaya ve bu yolla askeri darbenin önünü açmaya çalışmak. darbe yapmaya çalışmanın cezası ölümdür normal ülkelerde!.. Yuh sana baykal, Seni adam sanıp oy verenlere, Etrafındakileri insan sanıp saygı duyanlara, Siysi anlayışına, Nefes alış biçimine, ENGEREKon daki arkadaşlarına, yolsuzluklarınıza, ahlaksızlıklarınıza, Adam kayırmalarınıza, Kadrolaşmalarınıza kısacası her halinize yuh olsun... araştırıldığında bu örgütün içinde Deniz baykalı'ında izlerini bulabilirsiniz. aynen paksüt olayındaki gibi. bekleyin görün.
Sevilay Uğur,
18 Kasım 2008, Salı 08:59
Chp lideri Baykal: "Ergenekon davası hukuk adamlarının yetkili savcılarının, emniyet görevlilerinin gayret göstermesi ile görülmüş bir dava değildir. Bu dava siyasi sipariş davasıdır. Tepeden inme davası. Bir süredir dokunmuyoruz izliyoruz sadece. Türkiye tarihi bir huıkuk süreci yaşıyor. Ergenekon davasına kamuoyumuz artık ilgisini kaybetmiş gözüküyor. Eski yayın söz konusu değil. Ama bu konu olağanüstü bir konu olmaya devam ediyor. Bu konuyu gündemden düşürmemeliyiz. Ergenekon davası ta başından beri bizim cumhuriyet tarihinin en büyük itham mekanizmasını işleten süreçte ortaya çıktı. Bunlar uzun uzun konuştuk. Bunu bir kitap halinde yazıp ortaya koyacağız. Böyle iddianame olur mu. Bu davada bütün bu sistemin altında bir isim var. Karanlık bir isim. Savcılık bunu bize Kanada'da bir haham olarak bilgisini verdi. Her şey onun elinden çıkıyor. Bu olaydan Türkiye'deki Musevi cemaati rahatsız oluyor. Araştırıyorlar, Haham olarak bir isim yok. Musevi cemaati üyesi değil. Ama bu adam televizyonlara çıkıp konuşuyor. Savcının iddialarının temelinde yatan adam ortada yok. Dava devletin en yüksek noktalarında şaka konusu. 70 milyonun gözü önünde bunu çağın faciası olarak yaşatıyorlar ben de bundan ızdırap duyuyorum. Örgütün kasası dediler. Öldü cenazesini kaldıracak para yok. Jandarma komutanı büyük bir sağlık sorunu ile karşı karşıya. Ben de bundan büyük bir azap duyuyorum. İddianame öncesi gazeteler manşetler atıyordu. Şimdi sanıklar ifade veriyor. Neden yazılmıyor. Ergenekon davası neden televizyonlarda canlı yayınlanmıyor. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Cumhurbaşkanı boyuna konuşuyordu. Başbakan konuşuyordu. Şimdi niye konuşmuyorlar. Orada bir facia devam ediyor. Bu Ergenekon yıllarca vicdanları sızlatacak konudur." (CHP Genel Başkanı Deniz baykal'ın 18 Kasım 2008 tarihli partisinin grup toplantısındaki konuşmasından)
Abdullah Harun, aharun@gmx.net
18 Kasım 2008, Salı 08:10
Susurluk mağduru İranlı aile Ergenekon davasında müdahil olmak için başvurdu. 1996 yılındaki Susurluk kazasından bir ay önce Perinçek'in Aydınlık dergisinde yayınlanan MİT raporunda da uyuşturucu kaçakçısı Askar Simitko olarak adı geçen ve Susurluk çetesince öldürüldüğü belirtilen İranlı Asghar Sematgou'nun oğlu, bu davaya müdahil olma talebinde bulundu. Asghar Sematgo'nun oğlu Ferşad Sematgou'nun avukatı Dinçel Aslan, gazetecilere yaptığı açıklamada, ticaretle uğraşan İranlı Asghar Sematgou ile bir arkadaşının, 1995 yılında İstanbul'a geldiğini, beraberlerinde yüklü miktarda para bulunan bu kişilerin, konakladıkları otelden alınarak öldürüldüklerini iddia etti. Bu kişilerin kafalarına kurşun sıkılarak öldürüldüğünü belirten Aslan, Silivri Cumhuriyet Savcılığının konuyla ilgili başlattığı tahkikatın da sonuçsuz kaldığını bildirdi. Aslan, Ergenekon davası iddianamesinin 1099'uncu sayfasında maktül Asghar Sematgou'nun adının açık şekilde yer aldığını ifade ederek, davanın sanıklarından Emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün evinde yapılan aramalarda ele geçirilen ses kasetlerinde, Sematgou'nun ölümüne ilişkin bilgilerin yer aldığını öne sürdü. Ergenekon sanıklarından Zekeriya Öztürk'ün şifreli çantasında da Asghar Sematgou'nun ölümüne ilişkin bilgilerin yer aldığını öne süren Aslan, bu nedenle Sematgou'nun oğlu Ferşad Sematgou'nun bu davaya müdahil olmak istediğini belirtti. Aslan, Ferşad Sematgou'nun müdahil olma talebine ilişkin dilekçeyi, Van Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına göndereceklerini ifade etti.
Abdullah Harun, Mahir KAYNAK'tan bir analiz, aharun@gmx.net
18 Kasım 2008, Salı 03:45
Mahir Kaynak müthiş bir analizci. Sürekli sorular sormakta, olayların arka planına dikkat çekmekte. Kontrgerilla-Ergenekon-Susurluk gibi derin olayları daha iyi anlayabilmek için böyle sorular sormaya ihtiyacımız var. Şöyle diyor Kaynak:
"Ergenekon tartışmalarında bombaların kime ait olduğu, hangi eylemin kim tarafından yapıldığı, nelerin planlandığı, konuşmaların içeriği tartışılıyor. Bir taraf ne kadar tehlikeli bir oluşumla karşı karşıya olduğumuzu söylerken diğer taraf normal bir yaşantı içinde ne varsa onun ötesinde bir şey bulunmadığını söylüyor. Bir olayı doğru değerlendirmek için elimizdeki verilerin çelişkili olup olmadığının araştırılması gerekir.Eğer bir çelişki varsa değerlendirmemizin, en azından, saptırılmış olduğu ortaya çıkar. Bu olaydaki çelişkiler şöyle sıralanabilir: Örgütün Gladyo’nun devamı olduğu ve günümüzde adı değişerek devam ettiği söyleniyor. Eğer böyleyse geçmişte Gladyo tarafından gözaltına alındıklarını ve kötü muameleye maruz kaldıklarını söyleyen Doğu Perinçek ve İlhan Selçuk gibi kişilerin bugün Ergenekon’un düşünce üreten kişileri olması nasıl açıklanabilir? Bu durum söz konusu kişilerin taraf değiştirdiği mi yoksa örgütün karşı tarafın eline geçtiği anlamını mı taşır?
ABD tarafından kurulduğu söylenen Gladyo’nun bugün ABD karşıtı olması ve Avrasyacı politikalar izlemesi örgütün ele geçirildiğini gösterir. Ele geçiren güç kimdir? Bu gücün uluslararası bir desteği var mıdır?
Ayrıntılarda herkes kendi görüşlerini destekleyen unsurlar bulabilir ama yukarıdan bakınca tam bir çelişki yumağıyla karşı karşıya kalırız.
Bu örgütü Susurluk çetesinin bir devamı olarak gören ve eğer bu çete gerektiği biçimde değerlendirilse ve tasfiye edilseydi bugünkü sorunların ortaya çıkmayacağını söyleyenler de var. Oysa bu iki örgüt birbirinin devamı değil zıddıydı. Ergenekon örgütü daha ziyade asker kökenli kişilerin kontrolünde iken Susurluk çetesinde asker karşıtı bir yapılanma söz konusuydu. Örgüt içindeki birkaç asker kökenli kişi bu vasfı değiştirecek boyutta değildi. Susurluk çetesi bir konum değişikliğinden çok egemen gücü değiştirmeyi amaçlıyordu. Siyasi iktidar tarafından destekleniyor ve mensupları devletin imkanlarını kullanıyordu. Susurluk kazası olmadan önce yazdığım bir yazıda oluşturulmak istenen güç odağının şu unsurlardan oluştuğunu yazmıştım: Siyasi iktidar, silahlı güç olarak Emniyet ve korucular, istihbarat Emniyet içinde oluşturulacak ya da o zaman kurulması planlanan yeni istihbarat örgütü olacaktı. Ülkeye egemen olan güç, durumu fark etti ve belki kaderin yardımıyla, belki de birilerinin desteğiyle, meşhur kaza oldu ve örgüt etkisiz hale getirildi. Örgütte yer alan kişiler konumlarını kaybetmediler, ölenler kahraman sayıldı. Yani Susurluk Çetesi olarak adlandırılan örgüt küçümsenecek bir oluşum değildi. Zaten sıkıştıkları zaman kendilerini devletin bir uzantısı olarak gösteriyorlardı. Bu örgütün şifresini çözmek için birçok metot bulunabilir ama bir tanesi basit ve kolay sonuç verecek cinstendir. Asala örgütü çökertildi mi yoksa görevi bittiği için tasfiye mi edildi? Çökertme efsanesi hangi amaçla uyduruldu ve rol aldığı söylenen kişiler, sanık durumunda olanlar da dahil, nasıl itibar kazandılar?
Ayrıntılardan birçok film senaryosu çıkartılabilir ama siyasi analiz çok önemli gelişmelerin açığa çıkarılmasını sağlar."
ercan yilmaz,
14 Kasım 2008, Cuma 10:29
ergenekonun yaptıkları ve yapmayı planladıkları ortada, görünüyor. Bazıları ergenekon soruşturmasını laik ve cumhuriyetçi kıyımı diye nitelendiriyor. şahsım adına söylüyorum kimse benden daha laikci daha cumhuriyetçi değildir şunu bilinki bu ergenekon kadar laiklige ve cumhuriyete zarar veren yoktur. cumhuriyete verdikleri zararın cezasını en acımasız şekilde çeksinler ,,,,, en ağır ceza verilsin
mahmut özel,
14 Kasım 2008, Cuma 09:15
ergenekoncu muzaffer tekinin mahkemedeki savunmasını burada vermişsiniz ama tanık ali yiğitin açıklamalarını vermemişsiniz. bence onu da koymalısınız buraya.
mahmut özel ,
14 Kasım 2008, Cuma 09:10
birinci olarak, ergenekon davasının cesur tanığı ali yigite tebrikler. bukadar baskilara ragmen buyun egmedigin icin seni tebrik ediyorum ergenekon savcisiyim diyenlere duyurulur biran önce harekete gecsinler yigit sen dogru yoldan hareket ettigin müdetce türk halkinin yüzde yetmisi senin yaninda olacaklardir. ikinci olarak aslında bazı şeyleri ya göremiyoruz ya da görmemiz engelleniyor bana öyle geliyor.. bu adamlar bunca faaliyeti projeyi üretmiş. peki adamlara siyasi yardım eden olmamış mı? iş adamlarından yardım eden olmamış mı? bilim adamlarından yardım eden olmamış mı? ben bu kesim insanları töhmet altında bırakmak gibi bir niyet içerisinde değilim ama bu faaliyetlerin çapına bakılınca bu kesimlerden de yardım aldıkları ortada sorusturma derinleştirilmeli.
Çetin Bayramoğlu,
14 Kasım 2008, Cuma 08:17
daha neler göreceğiz , neler duyacağız... Ergenekon soruşturmasında bu kadar hukuk dışı uygulamalar , "suç yaratıp kanıt toplama"ya çalışmalar,bakalım AB komiserlerinin dikkatini ne zaman çekecek? Bu davanın siyasi avukatı ile AB ilerleme raporlarında "Ergenekonun sonuna dek gidilsin" emrini verenler ,gelinen noktada ne düşünüyorlar acaba? Bu kadar açık taraf tuttuktan sonra sessizliğe gömülenler,Türk milletinin indinde ne kadar inandırıcı kalabilirler ki? Yoksa amaç ,sadece , AB karşıtlarının susturulması için uygulanan bir operasyon olmasın,yaşananlar?
Avukat Ali İhsan Karahasanoğlu/ Vakit Gazetesi,
14 Kasım 2008, Cuma 06:50
Danıştay cinayetinde perdeler aralanıyor. Danıştay cinayetinin kilit ismi haline gelen Muzaffer Tekin, dün Ergenekon davası kapsamında hakim önünde ifade verdi. İfade verdi ve bence bilinçaltındaki şu ilginç cümleyi kurarak suçüstü oldu: “Danıştay saldırısının içine ismim karıştırılmamış olsaydı, bugün burada olmayacaktım.” Tekin’in bu sözleri çok doğru.. Danıştay cinayeti olmasaydı, cinayetin sonrasında etraflıca bir araştırma yapılmamış olsaydı, mümkün değil, Muzaffer Tekin’in Ergenekon yapılanmasındaki yeri deşifre edilemezdi.. Gerçekten de, Danıştay cinayetinin hemen sonrasında, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve benzeri isimlerin estirdikleri rüzgara göre işler yürütülseydi, tüm suç, mütedeyyin insanların üzerinde kalacaktı. Ve bu durumu en çok da Muzaffer Tekin ve onun arkadaşları istismar edecekti.
Fail Alparslan Arslan’ın yönlendirdiği üzere “Gazete kupürlerine bakıp, öldüreceğim hakimleri seçtim” palavrasına inanılmış olsaydı, bugün Muzaffer Tekin, Ergenekon davasında gerçekten tutuklu olmayacaktı. Plan öyle kurulmuştu çünkü. Plana göre, cinayet kamuoyuna şöyle anlatılıyordu: “Alparslan Arslan isimli avukat, Danıştay 2. Dairesi’nin verdiği kararı Vakit gazetesinden okuyup öğreniyor. Vakit gazetesinde kararı veren hakimlerin resimlerini yanında taşıyıp, Danıştay’da cinayeti işliyordu. Yani olayın sebebi, başörtü yasağını protesto idi.. Failin bu eylemine katkıda bulunan da, Vakit gazetesiydi.”
Kurgu böyle yapılmıştı... Ama telefon kayıtları incelendiğinde, geriye dönük olarak sorgulamalar yapıldığında, her şey tersine döndü.. Fail Arslan’ın, Vakit gazetesinden birileri ile değil, Muzaffer Tekin ile görüştüğü ortaya çıktı. Tam da dün, Tekin’in kabul ettiği üzere! İlginç değil mi sizce? Alparslan Arslan, Vakit gazetesine yakın birisi olarak tanıtılıyor. Ama Vakit gazetesi okuru bile değil! Tam aksine, Vakit gazetesine hınç bileyen Muzaffer Tekin’le görüşen biri! Vakit gazetesinden birisi ile değil, Muzaffer Tekin ile görüşmeleri sabit.. (Biraz daha profesyonelce davransalardı, Arslan’a gazeteyi bir okuyucu gibi aratıp, havadan sudan konuşturup, sonrasında da bu telefon konuşmasını, sanki arada bir irtibat varmış gibi gösterebilirlerdi.. Ama tek bir delille tabiî ki kurgu tamamlanamaz. Bakın Tekin de kabul ediyor ki; 3-4 defa görüştüm diyor. Ve görüşülen numara, genel bir telefon değil, özel telefon!) Taa cinayetin ilk gününden, bugüne kadar sürekli dile getirdiğimiz somut bir itiraz var.. Kartel medyası, öyle bir hava estirdi ki; sanki Alparslan Arslan, Vakit gazetesinde hakimlerin fotoğraflarının yayınlandığı gün gazeteyi almış, cebine koymuş ve birkaç gün sonra gidip cinayeti işlemiş! Hayır, olay böyle değil. Vakit’teki haberin yayınlanma tarihi Şubat ayı.. Cinayetin tarihi ise Mayıs ayı. Arada tam 3 ay var! Bir insan, 3 ay boyunca, bir gazeteyi cebinde taşır mı? Çantasında taşır mı? Zaten maddi deliller de bunu desteklemiyor. Her ne kadar kartel medyası, Danıştay’da hakim öldüren kişinin, Vakit gazetesinin ilgili nüshasını yanına alarak cinayeti işlediğini ileri sürüyorsa da, aslında işin doğrusu, katilde Vakit gazetesi nüshası yok. Ya ne var? İnternetten alınmış bir çıktı.. Peki bu çıktı Vakit gazetesinin çıktısı mı?
O da hayır! Çünkü adamlar cinayeti, Mayıs ayında planlıyorlar. Şubat tarihli gazetenin internet sitesinden çıktısını almak istiyorlar, bulamıyorlar. Çünkü Vakit gazetesinin arşivi yok. Bu sefer, vakit gazetesindeki yayını haberleştiren, kartel medyasının internet sitesinin arşivine girip, haberin çıktısı onlardan alınmış! Yani Danıştay cinayeti sırasında, katilin elindeki çıktı, aslında direkt Vakit’in çıktısı değil, kartel medyasının çıktısı. Kartel medyası, Vakit’i haber yapmış, katil de onların sitelerinden bu haberin çıktısını alıp cinayette yanında bulundurmuş! Tabiî; çıktının kartel medyasına ait olduğunu gösteren bölümler, itina ile kesilerek. Sadece bu delil bile, Danıştay cinayetinin tam bir tezgâh olduğunu ortaya koyuyor.
Ama Ankara’daki mahkeme, bu konuları hiç sorgulamadan, alelacele davayı bitirdi. Şimdi İstanbul’daki dava ile gerçeğe ulaşmanın yolları aranıyor. Bakalım ne derece başarılacak?
Muzaffer Tekin,
14 Kasım 2008, Cuma 06:33
Danıştay ve Ümraniye olaylarında tarikat üyelerince seçilmiş
bir avım. Amaç benim üzerimden ulus devleti savunan tüm güçleri, sindirme ve yok etme operasyonudur. Ordu, yargı ve ulus devlete sahip çıkan yurtseverler, yabancı servislere angaje olmuş belli istihbarat birimleri içerisinde bulunan cemaat ve tarikatların hedefidir. Bu kişiler önce avlarını belirliyor. Bu av
Atatürkçü, tam bağımsızlık ilkelerine göre hareket eden hele hele bir de emekli de olsa asker ise onlar için bulunmaz nimet. Zincirin ilk halkaları böyle belirleniyor. Gayri yasal yollarla avlarını izliyorlar, gözlüyorlar, dinliyorlar ve kendilerine arşiv oluşturuyorlar. Lakin bir türlü suç unsuru bulamadıkları için avlarını suçüstü yapamıyorlar. Av'ın izlenmesinin ardından tuzak geliyor. Tuzak kuranlar, hiç tanımadığınız halde insani duygulardan faydalanan ama menfaati karşılığında gözünü kırpmadan aleyhe her türlü iftirayı atan kişilerdir. Av izleme ve iftiranın ardından gözetim altına alınma ve tutuklama
gelmektedir. Burada devreye bir kesim güdümlü medya ve tetikçi yazar taifesi devreye giriyor. Soruşturma gizliliği onlar için geçerli değildir. Cumhuriyet Gazetesi'ne bu güne kadar hiç gitmedim. Ergenekon isimli kitapta yazılan Muzaffer Tekin, İlhan Selçuk, Deniz Som toplantısı kocaman bir yalandır. Selçuk
ve Som ile yaşantımın hiçbir döneminde biraraya gelmedim. Veli Küçük ile 5 veya 6 kez açık hava toplantılarında bir araya geldik ancak 5 dakika karşılıklı konuşmalarımız olmadı. Çok sevdiğim bir albay arkadaşım, kendisinden çok sitayişkar bahsettiği için "nerede görürsem ilk gördüğümde elini öpeceğim" demişimdir. Yaklaşık iki senedir sanki bir tecavüz sahnesi gibi döndüre döndüre gösterilen o kare sadece bir saygı nişanesidir.
Atatürk ulusalcıydı, Vahdettin işbirlikçi. 29 Nisan 1920 Peyam’ı Sabah Gazetesi’nden "Mustafa Kemal isyancıdır, cezası ağır olmalıdır" diye örnek verirken, bugünün Türkiyesi’nde Taraf, Yenişafak, Bugün, Vakit, Star, Sabah ve
Zaman gazeteleri de mütareke basınından geri kalmamaktadır. Bugüne kadar illegal bir yapılanma içinde olmadığım gibi, dernek, parti, sendika ve sivil toplum örgüt üyesi de olmadım. İnandığım doğrular peşinde tek başına yürüdüm. Laik
demokratik, sosyal hukuk devletine Atatürk ilk ve devrimleri ışığında sahip çıktım. Bu husus yaşantım boyunca devam edecektir. Simit çalıyor hırsız diyoruz. Bir diğerine kapkaççı diyoruz, ellerindeki kirli kalemleriyle insan onurlarını çalmaya çalışanlar bence hırsızların en aşağılık olanlarıdır. Evinden işinden
sokaktan alınan insanlara suç isnat etmek gayreti içinde olanlar ve suçlu yaratmak isteyenleri gerçek örgüt üyesi ve suçlu olduklarını zaman mutlaka gösterecektir. Asıl Ergenekonların bu iğrenç oyunlarını, Danıştay saldırılarından sonra Yüce Türk Yargısı nasıl boşa çıkardı ise, bugün oynanmakta olan oyunu da yine adil Türk yargısı bozacaktır. Zamanı gelince bizleri
suçlayanlar özür dileyecekler. Geçmişin yanlış adımları için en iyi özür dileme yolu, gelecek için atılan doğru adımlardır. Danıştay saldırısının sonrasında demeç veren siyasilerin, bugün de doğru adımı atamamış olmaları en büyük sükut-u hayalimdir. Muzaffer Tekin.
Çetin Bayramoglu,
13 Kasım 2008, Perşembe 10:17
Bombalar,madem ki bu kadar önemli neden,bulunduktan hemen sonra , ne sanıka ne de avukatına gösterilmeden, mahkeme kararı ile imha edildi?sanıklar DELİL KARARTMA yaparlar,neden suçlayanlar bu hatayı işlediler? 15-20 adet bomba,devletin hiçbir kuruluşunda korunamaz mıydı? 15-20 bomba ile bir ülkede ihtilal yapılıp,hükümet devrilir mi? Madem ki,bu sözde örgüt için bombalar çok önemli silahlar idi,bir evin çatı katında unutmaları akılcı davranış mı? Devletin korumasındaki bir sanıka , nasıl oluyor da başka bir sanık baskı yapabiliyor ve ASRIN DAVASI söylemi ile yola çıkan devlet görevlileri ,bu kişiyi baskılardan koruyamıyor? Birçok sorunun GERÇEK yanıtını , kamuoyu merakla bekliyor ...
Kürşat Bilici,
13 Kasım 2008, Perşembe 10:16
Ergenekon terör örgütünden zarar görenler.bireysel olarak davaya müdahil olma dilekçesinde bulunsunlar.yakın bir zamanda göreceksiniz onbinlerce kişi bu davaya müdahil olacak ve her biri ayrı ayrı kan hakkı kazanacaklar.o zaman göreceğiz ergenekoncuları...
ibrahim kalayci / ARDEŞEN,
13 Kasım 2008, Perşembe 09:36
butun bunlarin merkezi ABD.ve israil dir.bir yahudi hahamin senaristliği ilen sapla samani kariştirmakta usta olan bazı satılmiş medya.canilerle canlarini vatan için seve seve verebilenleri bir kefeye koyup tartmasi herşeyi açikliyor.birkaç cani ilen değerli paşalari ve bilim adamlarini bir terör örgütü içine alip bunlara TÜRKLÜĞÜN DOĞUŞU ERGENEKON İSMİNİ VERENLER.asil amaçlarini ortaya koymuşlar.şimdiki işler kafa kariştirmak ve mahkemeye rahmen medyada deliler ortaya sunulmakta.
vatandaş,
13 Kasım 2008, Perşembe 09:16
aydın doğan-almanya -ergenekon bu üçünün ne tür bağlantıları var bir gün mutlaka ortaya çıkacak.anlaşılıyor ki o gün yaklaşıyor.kih kih kih.
xxx,
13 Kasım 2008, Perşembe 08:58
Bu Ergenekonu bu kadar dinleyenler neden DTP milletvekillerini dinleyip PKK ile irtibatını kamuoyuna açıklamazlar? Onlar daha mı az tehlikeli? Barzani'nin Türkiye'de ki bağlantıları neden ortaya çıkarılarak dava açılmaz? Yoksa bunları dışarıdan veya içeriden birileri mi istemiyor?
Kenan,
13 Kasım 2008, Perşembe 08:57
Anlaşılıyorki ergenekoncular gayrimeşru işleri devlet adına yaparken herşeye hakimmiş gibi bir havaları vardı.ve büyü bozuldu.çözülme başladı.seyret gümbürtüyü. Dava daha yenı baslıyor, karsılıklı suclamlar hele bır bır gelmeye baslasın, o zaman gorecegız gerceklerı. Ben asıl o zaman merak edıyorum ergonokonun avukatları ne yapacakalar ?? Evet ergonokon diye bir teror orgutu var dı, amacıda mevcut anayasal demokratik yonetimi yıkmatı.
deli murat,
13 Kasım 2008, Perşembe 08:55
ERGENEKON NEDİR? Ergenkon Türkiyeyi karıştırmak için kurulmuş bir kumpas tır. Ergenekonun içinde Milliyetçi vardır kürt vardır alevi vardır laik vardır dinci vardır para vardır hukuk vardır bunlar istedikleri argümanları istedikleri zaman ortaya koyabilirler yalnız halk milliyetçiyle kürdü - laikle dinciyi hiçbir zaman bir arada düşünemezler ama bunlar bu düşüncedeki insanları istedikleri gibi kullanırlar millyetçiye milliyetçisin kürde kürdsün laike laiksin derler istediklerini yaptırırlar.
diyarıbekirli,
13 Kasım 2008, Perşembe 08:48
tabi canım, zaten bombalarıda oraya polis koydu!Danıştay üyelerinede polis saldırdı! Dinki de polis vurdu! Malatyada ki misyonerleride polis katledi!Uğur mumcu yuda polis katledi! hata belki şemdinli aktütün baskınınıda polis yaptı!Yani sizler hiç bir şey yapmadınız?hayret doğrusu boşu boşuna sizi oaraya tıktılar vay anam vay adam gibi savunmaya yapın yada bu memleketin selameti için yaptığınız haltları bir bir anlatında bu mamlaket kurtulsun
MAXIMUM,
13 Kasım 2008, Perşembe 08:40
ERGEKONUN SAVUNMASINI KİM YAPIYOR? ERGEKONU KÜÇÜMSEYEN, SULANDIRMA VE TATLANDIRMA OPERASYONUNU KİM YAPIYOR? BEN BU İP UÇLARINDAN YOLA ÇIKARAK ERGEKONUN BAŞINA OLMASADA GÖVDESİNE ULAŞABİLECEĞİMİZ KANISINDAYIM. İÇERİDEKİLER İSE KERTENKELENİN SADECE KUYRUĞU. SORU ŞU; ÇOK SIKIŞIRLARSA KUYRUĞU FEDA MI EDECEKLER YOKSA KENDİLERİDE BU İŞİN İÇİNE GİRECEKLER Mİ? BU YÜZDEN EK İDDİANAME BİZE BİR FİKİR VEREBİLİRDİYE MERAKLA BEKLİYORUZ. YOKSA KİMİN NEREDE DURDUĞUNU HERKES ÇOK İYİ BİLİYOR...
KOCAKURT,
13 Kasım 2008, Perşembe 08:27
Ergenekon ekibş işi sulandırmaya polise iftiraya ve vatandaşı tehdite kadar herşeye yelteniyor ama BASINDAKİ ERGENEKONDA bitecek, ve Mahkemeye gidenler bülbül gibi ÖTECEKLER yakında, yalan yalan nereye kadar yalan, Mecburen ÇÖZÜLECEKLER
siyah türk,
13 Kasım 2008, Perşembe 08:26
Ergenekoncular Ümraniyedeki bombaları polis koydu demişler. Yemezler. vatan sevdalıları millet dostları o bombaları eminiz düşmanlarımıza karsı kullanacaklardı.BAZILARI O BOMBALARIN BİZİM ÖZ VATANDAŞLARIMIZI ÖLDÜRDÜĞÜNÜ SÖYLÜYOR.olur mu,bunlar vatan sevdalısı(!)... herkes kimin ne olduğunu öğreniyor.millet uyandıkça rahatsdız olanlara peşinen söyleyelim.artık UYAMAYACAKSINIZ.
efe istemez,
13 Kasım 2008, Perşembe 08:10
ergenekon davasına saçma diyenlere bir sorum var,yıllardır derin devlet diyip duruyoruz,ne yani bu yerin yedi kat altındaki bir oluşummu zannediyorsunuz,kaçtane terör örgütünün taşeronluk yaptığı aşikarken,mafyalara türküler yakılırken saçma dedinizmi hiç.taşları yerlerine oturtmaya çalışsanız.
ahmet şengün,
13 Kasım 2008, Perşembe 07:01
Ergenekon davasında sanıklar ötmeye başladılar. Konuşmaya başladılar, eğer bu vatana iyilik yapmak istiyorlarsa gerçekleri açıklasınlar yeter. Konuşmaya başladılar, arkası gelecek.
Abdullah Harun, aharun@gmx.net
12 Kasım 2008, Çarşamba 04:39
CHP lideri Deniz Baykal, feleğini iyice şaşırıp Meclis'teki kürsüden Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a Ergenekon davasına müdahale etmesini istemiş. Baykal, çağrıyı şu cümlelerle dile getirmiş: “Eskiden adalet bakanlığı yapmış bir başbakan yardımcısı yerdeki mermileri toplarken kendisine 'Dikkatli ol Ergenekon'dan tutuklanabilirsin' deniliyor. Devletin zirvesinde bunun doğru anlaşıldığını görüyorum. Teşhis doğrudur evet ama tatbikat. İnsanların ailelerinin şereflerinin sağlıklarının ayaklar altına alınmakta olduğu gerçeğidir. Bir yandan bileceğiz ortadaki tutarsızlığı ama öte yandan da bu acı gerçek işlemeye devam edecek. Bu da bizim ızdırabımızdır. Bu hukuk skandalının en doğru bir biçimde hukuk standardı içine çekilmesi gerektiğini düşünüyorum”
Abdullah Harun, aharun@gmx.net
12 Kasım 2008, Çarşamba 04:06
Şemdinli'de 2005'teki bombalama eylemi ile Ergenekon arasında bağlantı ortaya çıktı. İddialara göre, bomba atmaktan yargılanan PKK itirafçısı Veysel Ateş, firari Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün ekibinde yer alıyordu.
Ateş'i, Ersöz'ün itirafçı yaptığı öğrenilirken, iki isim ilginç bir soruşturma dosyasında yan yana geçiyor. Ersöz ve Ateş, 2001'deki 'Silopi kayıpları' olayının sorumlusu olarak gösteriliyor. Soruşturma, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in gözaltında nasıl kaybolduğunu araştırmak için başlatılmış, ancak sonuçsuz kalmıştı. Tanış ve Deniz aileleri, şimdi 'yüzyılın davası'na müdahil
olmak istiyor. Çocuklarının ölümünden dönemin Şırnak Jandarma Komutanı Ersöz ve ekibini sorumlu tutan aileler, "Ergenekon ve Silopi birbirinden bağımsız değil."
diyor.
Kapatılan HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve ilçe yönetim kurulu üyesi Ebubekir Deniz, 25 Ocak 2001'de Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı'na çağırıldıktan sonra bir daha haber alınamadı. Oğlunun kaybolmasından önce Şırnak
İl Jandarma Komutanı Levent Ersöz tarafından tehdit edildiklerini iddia eden Serdar Tanış'ın babası Şuayip Tanış, Ersöz ve ekibinde bulunan isimler hakkında şikâyetçi oldu: "Olayın failleri Levent Ersöz ile ekibinde bulunan Taşkın Akgün, Selim Gül, Süleyman Can ve PKK itirafçısı Veysel Ateş'in adli makamlar önünde hesap vermesini istiyoruz." Silopi savcılığı tarafından 2001 yılında açılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. Tanış ve Deniz'in davası 2001 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı. AİHM'ye yapılan başvuruda Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı Levent Ersöz, Silopi İlçe Jandarma Komutanı Süleyman Can, Alay Komutanlığı İstihbarat ve Sorgu Birimi'nde görevli Taşkın Akgün, jandarma istihbarat görevlileri Selim Gül ve Veysel Ateş hakkında kamu
davası açılması talebinde bulunuldu. AİHM, 2 Ağustos 2005'te verdiği kararda Tanış ve Deniz'in kaybolmalarından kamu makamları sorumlu tutuldu. Türkiye'yi 172 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etti. Tanış ve Deniz'in aileleri AİHM
kararından sonra yeniden şikâyetçi oldu, ancak sonuç alamadı.
Ergenekon soruşturması kapsamında dönemin Alay Komutanı Levent Ersöz hakkında
tutuklanma kararı çıkması üzerine Tanış ve Deniz'in aileleri yeniden harekete geçti. Silopi savcılığına verilen dilekçede Ergenekon olayı ve Silopi kayıplarının birbirinden bağımsız olmadığına dikkat çekilerek, "Levent Ersöz hakkında şu anda yakalama kararı vardır. Biz Ersöz'ün yakalandığında bu olayla ilgili ayrıca ifadesinin alınmasını ve faillerinin bir an önce ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Olayın failleri Levent Ersöz ve ekibinin bir an önce adli makamlar önünde hesap vermesini istiyoruz." ifadelerine yer verildi.
Ergenekon soruşturmasında hakkında tutuklama kararı bulunan Ersöz, halen Rusya'da. PKK itirafçısı Veysel Ateş ise Şemdinli'de 9 Kasım 2005'te bir kitabevine düzenlenen bombalı saldırıda gündeme gelmişti. Şemdinli iddianamesinde yer alan bilgiye göre, terör örgütünden kaçtıktan sonra Kuzey Irak'ta IKDP'ye sığınan Ateş, 2000'de Türkiye'ye iade edildikten sonra Ersöz'e
bağlı Silopi Jandarma Komutanlığı'na teslim edildi. Burada sorgulanan Veysel Ateş, daha sonra Tuğgeneral Levent Ersöz tarafından itirafçı yapıldı.
Askerî mahkeme Şemdinli sanıklarını serbest bırakmıştı Şemdinli'de 9 Kasım 2005'te Umut Kitapevi'nde meydana gelen bombalı saldırının ardından olayın faili oldukları iddiasıyla vatandaşlar tarafından yakalanan
jandarma astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş, 18 Kasım'da tutuklandı. Olay yeri incelemesini polis bölgesi olmasına rağmen jandarma yaptı. Savcı ve milletvekilinin bulunduğu kalabalığın üzerine ateş
açarak 1 kişiyi öldüren uzman çavuş Tanju Çavuş, 68 günlük tutukluluktan sonra serbest bırakıldı. Saldırıyla ilgili iddianameyi hazırlayan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya meslekten ihraç edildi. Olayla ilgili TBMM soruşturma komisyonuna verdiği ifadede 'Hırsız evin içinde' diyen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun görevinden alındı. Ali Kaya, Özcan İldeniz ve Veysel Ateş, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 'çete kurmak, adam öldürmek, adam
öldürmeye teşebbüs ve yaralama' suçundan 39 yıl 5 ay 10'ar gün hapse mahkûm edildi. İtiraz üzerine dosya Yargıtay'a gönderildi. Yargıtay'ın kararı bozması üzerine dava askerî mahkemeye gitti. Askerî mahkeme, üç sanığı da 15 Aralık
2007'de tutuksuz yargılanmak üzere tahliye etti.
sevilay uğur, tarık akan,
10 Kasım 2008, Pazartesi 03:08
Sol görüşlü ünlü sinema sanatçısı Tarık Akan: Ergenekon'dan son anda yırttım. Akan, Ergenekon'u rezalet olarak yorumladı. Ergenekon'dan içeride olan birçok Ankaralı generaller veya başka isimler beni 40 defa toplantıya çağırdı. Her defasında işim çıktı gidemedim. Bir tanesine katılmış olsaydım ben de şu anda içerdeydim. Bu Ergenekon denilen karma karışık, başı sonu belli olmayan, faşist dönemlerdeki mahkemelerin eşdeğer aynısı olan bir davanın nesini doğru bulacaksınız? Tutulacak hiçbir tarafı yok ki onun. Bunu tüm Türk halkı da biliyor. Birazcık aydın olan insanlar çok daha fazlasını biliyor. Bu bir rezalettir. Sonunu göreceğiz eğer biz yaşayıp görebilirsek tabi.
Abdullah Harun, aharun@gmx.net
5 Kasım 2008, Çarşamba 00:52
Kontrgerilla-Ergenekon yapılanmasının finans ayaklarından biri Türk Metal sendikası mı? Ergenekon’a finansörlük yaptığı iddia edilen Türk Metal sendikası hakkında ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar harekete geçti. Saatlerce ifade veren iki eski yönetici tüm ilişkileri anlattı. Savcılık 5 yıllık defterleri incelemeye aldı. Ergenekon terör örgütü davasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, Türk Metal sendikasının eski yöneticilerini sorguya aldı. Bu yöneticilerden Mehmet Ali Özaltın, sendikanın ergenekon terör örgütüyle finansal bağlantısına ilişkin iddialarda bulunmuş ve Savcı Öz’ü ifadesini almaya çağırmıştı. Özaltın, iki hafta önce Manisa Terörle Mücadele’de ifade vermiş, ergenekon savcısının talebiyle alınan ifade doğrultusunda Özaltın’a açıklamalarına yönelik gazete küpürleri gösterilerek bildiklerini anlatması istenmişti. Yaklaşık 5 saat süren sorguda, Türkiyem topluluğu, otellerdeki toplantılar, ergenekon örgüt üyesi sanıkların katıldığı eylemlere sağlanan finansal ve katılımcı desteği başta olmak üzere çok sayıda soru yöneltildi. Özaltın’ın ifadesinin Savcı Zekeriya Öz’e ulaştırıldığı belirtildi. Türk Metal eski genel başkan yardımcısı Mahmut Taşdemir de savcılığın ifadesine başvurmak istediği isimler arasında yer aldı. Türk Metal yönetiminin Aralık 2005’te zorla görevden aldığı iddia edilen Taşdemir, Kocaeli Terörle Mücadele’ye 11 sayfalık ifade verdi. Taşdemir, Türkiyem topluluğu, Avrasya Metal sendikası, Türk Metal’in KKTC ile diyaloğu, ART televizyonunu ile Sinan Aygün, İlhan Selçuk ve Hurşit Tolon gibi isimlerin toplantılarının finanse edilmesi konularında bildiklerini anlattı. Taşdemir’in CHP genel başkanı Deniz Baykal’ın Anıtkabir yürüyüşü ve Tolon’un konuşmacı olduğu Bursa’daki miting için araç tutulması ve buralara katılımcı sağlanması, Türk Metal’in Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisi, Ergün Poyraz ile bazı emekli askerlerin kitaplarına sponsor olunması başta olmak üzere bir çok konuda bilgi verdiği bildirildi.
Bu bölüme mesaj yolla
Sayfa
BirÖnceki
1
2
3
4
5
6
7
BirSonraki
|