Hükümete karşı kumpas kuran paralel yapı gözünü kararttı. Ulusal güvenliği hedef alan karanlık şebeke, Suriye'deki terör örgütlerine karşı önlemlerin ele alındığı toplantıyı dinledi. Casusluk şebekesi, savaş olasılığının da ele alındığı toplantının kaydını Youtube'da yayınladı. Ülke güvenliğini riske sokan ihanete casusluk soruşturması açıldı. Youtube'a tedbir kondu. Seçim günü yaklaştıkça tahriklerin arttığı hatta vatana açıkça ihanet düzeyine geldiği görülüyor. Seçimden önceki son iki gün içerisinde buna benzer başka şok gelişmelerin de yaşanabileceği, seçmen tercihlerini etkilemek için büyük tahriklerin meydana gelebileceği ileri sürülüyor. Bu ve diğer sızdırmaların ardında paralel yapılanmanın olduğuna şüphe duyulmuyor. Buna dair çok sayıda somut bulgu gösterilebilir. Geçtiğimiz haftalarda ortaya çıkan bir ses kaydında, paralel yapının gerekirse Türkiye'yi feda edebileceği güçlü olan ABD'nin yanında yer alınması durumunda karlı çıkılacağı belirtiliyordu. İşte çok sayıdaki bu somut bulgu, o ses kaydında gerekçesi belirtilen tercihin yapıldığını ve Türkiye'nin değil bir başka ülkenin anavatan olarak seçildiğini gösteriyor.
Tamamı >   28.3.2014

İnternete Fetullah Gülen'in yeni bir ses kaydı düştü. Son kayıtta Gülen yapılanmasının iki numaralı ismi Mustafa Özcan, ABD istibarat teşkilatı CIA'dan aldığı bir bilgiyi Fethullah Gülen'e aktarıyor. Buna göre, CIA Pensilvanya'daki malikaneye Türk istihbaratının sızmaması için Gülen'e uyarı göndermiş. Kayıtta örgütün Almanya'daki faaliyetleri için de yine CIA'dan yardım aldığı anlaşılıyor. Gülen yapılanmasının ABD istihbaratı ile bağlantıları aslında hem bir ABD mahkemesinin dosyasından çıkan bilgilerle, hem bir FBI çalışanının aktardığı bilgilerle, hem de diğer somut bulgularla ortaya konulmuştu. Bu bağlantı nedeniyle cemaatin bazı ülkelerdeki faaliyetleri durduruldu. Almanya ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde ise cemaat faaliyetleri yakın takibe alındı. Bunların dışında CIA-Gülen bağlantısı şüphesini güçlendiren dolaylı başka bulgular da var.
Tamamı >   26.3.2014

Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, Gülen cemaati tarafından verilmiş olan 'hoşgörü ödülü'nü reddetti. Dilipak, cemaatin Mısır'da askeri darbecilere desteğini, darbecilerin Mısır halkına yönelik katliamlarına sessizliğini, İsrail'e açık desteğini, Mavi Marmara katliamını adeta meşru gösterir tarzda açıklamalarını ve paralel yapılanma ile ilgili son aylarda ortaya çıkan somut gelişmeleri buna gerekçe gösterdi. 'Ortada ne diyalog ve ne de hoşgörü kaldı..' diyen Dilipak, 'olaylar bu noktaya gelmeden yaptığım diyalog girişimleri de sonuçsuz kaldı.. Bu işlerin böyle olacağı belli idi.. Ortada bir 'Cemaat' filan yok.. Bu iş Erdoğan-Gülen ihtilafı da değil. Ya da AK Parti-Cemaat hesaplaşması da değil.. Bu Türkiye ile İsrail'in örtülü bir hesaplaşmasından da ibaret değil.. Bu iş Uluslararası sistemle İslam ümmeti arasındaki bir hesaplaşma..' dedi. Kendisine hoşgörü ödülü verenlerin şimdi dava açtığını da belirten Dilipak'ın; İsrail'e ve Mısır'daki darbecilere karşı hoşgörü gösteren, buna karşın Mısır'da katledilen binlerce darbe karşıtı vatandaşa ve Mavi Marmara'da hayatını kaybeden Türk vatandaşlarına ise duyarsız kalan, hatta onları otoriteye karşı gelen teröristler gibi göstermekten çekinmeyen cemaatin bu çarpık hoşgörü tavrından şaşkın olduğu sözlerine yansıyor.
Tamamı >   21.3.2014

FBI eski çalışanlarından önemli bir isim olan Sibel Edmonds, cemaatle ilgili Türkiye'de son dönemde olup bitenleri bir 'CIA operasyonu' olarak değerlendiriyor ve şu tespiti yapıyor: 'Gülen sadece bir sembol. Asıl önemli olan, bu sembolün arkasındaki güç, yani CIA, yani ABD silah sanayisi. 1997'den sonra CIA Gülen'i oyuna dahil etti. CIA onu ABD'ye getirdi ve ne tesadüf ki CIA merkezinin hemen yanı başında bir eve yerleştirdi.' Amacın AK Parti iktidarını devirme planı olduğunu söyleyen Edmonds, 'Türk halkı gözünü açık tutmaya devam etmeli' diyor.
Tamamı >   4.3.2014

Gülen'in, hizmet okullarını korumak için gerekirse Türkiye'nin feda edilebileceğine dair mesajı, giderek belirginleşen ABD taraftarlığına son örnek oldu. Kendi başbakanına ve hükümetine her baskıyı, aşağılamayı ve hatta bedduayı layık gören, ancak ABD ve İsrail'e toz kondurmayan Gülen'in tavırları şok bir iddiaya neden oldu. 50 ve 60'lı yıllarda çok gizli ve yoğun bir zihin kontrol deney programı yürüten ABD istihbarat teşkilatı CIA'nın Pensilvanya eyaletindeki Gülen'i kontrol altına almış olabileceği ileri sürülüyor. 40 yıldır Türkiye'de sürdürdüğü çok gizli kadrolaşmayı feda etmek uğruna Hoca'nın sergilediği tavırların başka türlü açıklanamayacağı savunan bazı cemaat mensupları, cemaati müslümanlara değil ABD'ye bedduaya ve Hoca'nın esaretten kurtarılmasına çağırıyor.
Tamamı >   24.2.2014

Paralel yapının en karanlık komplosu deşifre oldu. Darbe çetesinin, hayali terör örgütü isimleri üreterek Başbakan Erdoğan, yakın çevresi, siyasetçi, gazeteci, yazar, STK temsilcileri ve işadamlarının aralarında bulunduğu 7 bin kişiyi 3 yıl boyunca dinlediği ortaya çıktı. TMK savcıları Adem Özcan ve Adnan Çimen, dosya numarası 2011/762 olan 'Selam Terör Örgütü' soruşturması kisvesi altında mahkemelerden aldığı izinlerle yedi binden fazla kişiyi dinledi. Gazeteciler Ertuğrul Özkök'ten Yusuf Ziya Cömert'e, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya kadar yedi binden fazla isim terör örgütü üyesi şüphesiyle dinlemeye alındı.
Tamamı >   24.2.2014

2011'de Başbakan Erdoğan'ın çalışma ofislerinde bulunan, 'böcek' adı verilen dinleme cihazıyla ilgili müfettiş raporu tamamlandı ve savcılığa gönderildi. Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı konuyla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma üç savcı tarafından yürütülecek. Çok sayıdaki bulgu, böcek olayının ardında cemaatin paralel yapılanmasının olduğunu gösteriyor. Casusluk şüphesiyle yürütülen soruşturmada İsrail'in adı da gündeme geldi.
Tamamı >   1.2.2014

Fethullah Gülen'in telefon görüşmelerine ait yeni ses kayıtları internette yayınlandı. Youtube aracılığıyla yayınlanan kayıtlar Türkiye'de gündemi derinden etkileyecek türden. Gülen, Mustafa Koç'a hediye ettiği tesbihi, Ali Sabancı ile olan bağlantılarını ve TUSKON toplantısının arka planını anlatıyor. Görüşmelerde Gülen'in dini lider kimliğinin ötesine geçerek siyasete ne kadar müdahil olduğu da açıkça görülüyor. Gülen'in daha önce 14 Ocak'ta da ses kayıtları internete düşmüştü. Şok içerikli o ses kayıtlarında Gülen'in paralel yapıyı bizzat telefon diplomasisi yoluyla yönetttiği anlaşılmış, bu nedenle savcılıklara suç duyuruları yapılmıştı.
Tamamı >   31.1.2014

'Paralel Devlet' ve 'Kaset Komplocuları' konulu iki suç duyurusu savcılığa verilecek.. Milli İradeyi Savunanlar Platformu (MİSAP) adına 'kontrgerilla.com' site yöneticisi gazeteci-yazar Abdullah Harun tarafından da bir basın açıklaması yapılacak.. 23 Ocak 2014 Perşembe 09:30 Çağlayan Adliyesi Önü..
Tamamı >   22.1.2014

Van Cumhuriyet Başsavcılığı 14 Ocak'taki operasyonların İHH ile bağlantısı olmadığına dair bir açıklama yaptı. Açıklamada, 'Söz konusu soruşturma herhangi bir sivil toplum kuruluşuna yönelik olmadığı gibi, basında bu yönde çıkan iddiaların gerçekle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır' denildi. Cemaat medyasında olay İHH ile bağlantılı gösterilmişti. 2 Ocak'taki yardım TIR'ı olayı da yine cemaat medyasında İHH ile bağlantılı gösterilmiş, bunun doğru olmadığı kısa sürede ortaya çıkmıştı.
Tamamı >   17.1.2014

Adalet Platformu, yabancı vakıfların Gezi olaylarına karıştığına dair Aralık ayı başında verdikleri suç duyurusuyla ilgili şok bir iddiada bulundu. Platform, suç duyurusu dilekçesini vermek istedikleri Çağlayan'daki nöbetçi müracaat savcısının işi yokuşa sürdüğünü, bunu o gün basına da açıkladıklarını hatırlattı. Savcının dilekçede Mustafa Koç'un da suçlanmakta olduğuna dikkat çektiğini açıklayan Platform, 25 Aralık operasyonunu başlatan Savcı Muammer Akkaş'ın da Koç'a yönelik bir soruşturmayı sürüncemede bıraktığına dair basında çıkmış olan haberleri hatırlattı. Paralel yapılanmanın Koç'la bağlantısını gösteren Fethullah Gülen telefon görüşmelerinin dün basına yansıması üzerine de içlerinde doğan şüphe ve endişeyi paylaşmak adına bir açıklama yapmaya ve bazı soruları sormaya mecbur kaldıklarını açıkladı.
Tamamı >   15.1.2014

'Hatay'da İHH'ya ait TIR'da silah çıktı' yalan haberini ortaya atan Radikal muhabiri Fatih Yağmur'un, daha önce de Başsavcının dahi bilmediği 'Operasyonda 2. dalga geliyor' haberini sızdırdığı öğrenildi. TIR komplosunun ardındaki karanlık ilişkiler de aydınlanıyor.. İHH'ya iftirada bulunan haberi ilk duyuran gazetenin, Zaman gazetesinden Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirtilen Eyüp Can'ın Radikal gazetesi olduğu ve aynı gazetenin muhabiri Fatih Yağmur'un, Gülen Cemaati'nde etkin olarak görev yaptığı ortaya çıktı. Sabah gazetesi de, Yağmur'un Cemaat'in tehdidi ile iş yaptığına dair bilgileri açıklamaya hazırlanıyor. İHH yardım TIR'ı ile Suriye'ye silah nakledildiği iddiası ilk olarak dün Radikal'de, hemen ardından da cemaatin gazeteleri olan Zaman ve Today's Zaman'da yayınlandı. Günlerdir bu yönde bir komplonun geleceği medya dünyasında konuşulduğu için iddia gündeme gelir gelmez sosyal medyada yoğun tepkiler gözlendi. İHH'nın da hemen olayla ilgilenmesi sonrasında iddianın yalan olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Saatler içerisinde gerçekleşen bu gelişmeler sonrası cemaat medyası haberi yayından kaldırdı. CHP'li bir milletvekili de özür diledi. Ancak olaydan geriye, bu komplonun cemaat destekli 17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra gelen üçüncü bir komplo operasyonu olduğu şüphesi kaldı. Özellikle bu son operasyonun göstere göstere geldiği ve ardında cemaatin bulunduğu şüphesinin güçlendiği görüldü. Bir süredir dile getirilmekte olan Radikal'in cemaat bağlantısı iddiaları da bu olayla güçlendi.
Tamamı >   3.1.2014

Günlerdir konuşulan bir komplo gerçekleşti. Uluslararası Yardım Kuruluşu İHH'nın Suriye'ye gönderilen gıda ve ilaç yüklü tırların içinde silah sokmaya çalıştığı iddia edildi. Bu iddianın cemaate mensup gazete ve twitter hesaplarından duyurulması dikkatleri çekti. Ancak iddianın ilk anından itibaren sosyal medyadan İsrail'e ve cemaate yoğun tepkiler geldi. İlerleyen saatlerde açıklama yapan jandarma ve diğer yetkililer ise yakalanan TIR'ın İHH ile bağlantısının olmadığını açıkladılar. Tırın İHH'ya ait olduğu bilgisinin servis edilmesinin ise Türkiye'nin El Kaide ile ilişkilendirilme çabasının bir parçası olduğu ileri sürülüyor. İHH üzerinden düzenlenmek istenen ve cemaat medyasının da rol aldığı komplonun son günlerde Türkiye'yi meşgul eden 17 Aralık operasyonlarıyla bağlantılı olduğu ileri sürülüyor.
Tamamı >   2.1.2014

Fethullah Gülen Cemaati ile ilgili gündemi sarsacak bir iddia ortaya atıldı. Twitter'de @GizliArsiv adlı bir hesaptan yayınlanan belgeler eşliğinde, Gülen Grubu'nun Amerika'daki bazı işlerini hallettirmek için Amerikalı bürokratlara rüşvet ödediği ileri sürülüyor. Konuyla bağlantılı bir diğer gelişmeye göre de, geçtiğimiz günlerde ABD basınında yer alan haberlerde, FBI İç Güvenlik Teşkilatı'nın Gülen okullarında çalışan görevlilerin maaşlarından yasadışı şekilde bir fona aktarım yapıldığı iddiasıyla soruşturma yürüttüğü iddiası dile getirilmişti. Cemaat medyasında iddiaların yalan olduğu dile getirilse de ABD basınında o haberlerin yer aldığı kolaylıkla görülebiliyor. Haberlerde FBI'nın halen bu konuda bir soruşturma yürütmekte olduğu da belirtiliyor.
Tamamı >   24.12.2013

Seçimler yaklaştıkça şok gelişmeler peşpeşe geliyor.. Dün AK Partili belediye ve kamu kuruluşlarına yönelik yolsuzluk operasyonları üzerine bugün İstanbul Emniyeti'nde operasyon yetkisine sahip 5 üst düzey emniyet müdürü görevden alındı. Müdürlerin, bağlı oldukları İçişleri Bakanı Muammer Güler'e bile haber vermeden böyle büyük çaplı bir operasyon yapması ve 3 bakanın çocuğunu da gözaltına alması kamuoyunda sert tepki doğurdu. Kamuoyunun her kesiminde, bunun cemaat gerilimini sürdürmek isteyen yargı ve emniyet içindeki yapılanmanın işi olduğu, bir yıldır süren dinlemelerden sonra seçimlerin kısa süre öncesinde operasyonların ve gözaltıların yapılmasının bu açıdan manidar olduğu görüşü hakim. Başbakan Erdoğan dün Konya'da açılış töreninde yaptığı konuşmada isim vermeden bu operasyonları eleştirmişti. Çok sert açıklamalar yapan Erdoğan, 'Tehdide boyun eğmeyeceğiz. 30 Mart'ta seçim var. Hesabı olan sandıkta görsün' demişti. Öte yandan bu krizin, hükümetin terör sorununu barış yoluyla çözme planını akamete uğratmak için 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı gözaltına alma ve bu yolla Başbakan Erdoğan'ı terörü azdıran kişi gibi göstererek kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırma girişimi ile büyük benzerlik taşıdığı görülüyor. Dersane ve MİT belgesi tartışmalarının ardından gelen bu gözaltıların zamanlaması son derece dikkat çekici. Yerel seçimlere kısa süre kala yerel yönetimlere yönelik yapılan ve seçimlerin sonuçlarını etkilemesi kaçınılmaz olan bu operasyonun siyasi amaçlar taşıdığı konusunda hemen herkes aynı görüşte. Köşe yazıları, Tv tartışmaları ve haber sitelerinde yer alan okuyucu yorumlarına kadar her yerde bu görüş hakim. İlginçtir, cemaat medyasında operasyonların savunulduğu aksi yöndeki yayınlar hakim. Bu kriz, akıllara, dersanelerin kapanmasına karşı olan cemaat yazarlarından ve tartışmaların odağındaki isimlerden Taraf yazarı Mehmet Baransu'nun 'daha bavulu açmadım, elimdeki sadece klasördeki bir belgeydi' diyerek hükümete yönelik tehdit ve şantajını getirdi. Bu şekilde hükümete meydan okuyan ve en gizli belgelere dahi ulaşabilen Baransu'nun ardındaki kişilerin kim olduğu medyada yoğun tartışma konusu olmuştu. '7 Şubat krizi, gezi, dersane, cemaat, taraf, baransu' gibi cemaat ağırlıklı konularda bir kaç haftadır yoğun tartışma konusu olan emniyet ve yargı içindeki cunta yapılanması iddialarının bu operasyonlarla güçlendiği gözleniyor. Öte yandan Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, bu yapılanmayı çok sayıdaki somut delille belgeleyerek savcılığa suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Yargı içindeki bir yasadışı gizli cunta yapılanmasının yargı tarafından araştırılmasını talep edecek suç duyurusuna yargı makamlarının nasıl tavır göstereceği de merak konusu oldu. Adalet Platformu yetkilileri, suç duyurusunun akıbetinin medyanın da yardımıyla yakından takip edileceğini ve hasıraltı edilmesine izin verilmeyeceğini açıkladı.
Tamamı >   18.12.2013

MİT, dersane ve cemaat tartışmalarında şaşırtıcı şekilde ölçüsüz haberleriyle taraf olan Mehmet Baransu'nun bugün Taraf'ta yayınlanan haberi ilgililer tarafından anında yalanlandı. Baransu'nun, 'Devlet 2004'te MGK kararıyla Fethullah Gülen cemaatini bitirmeye karar verdi' haberinin sonuna eklediği bir cümlede, şu andaki hükümetin bu MGK kararı doğrultusunda cemaatin üzerine gittiğini ima etti. Bu iddiaya önce Başbakanın başdanışmanı Yalçın Akdoğan'dan yalanlama geldi. Akdoğan, MGK'nın tavsiye kararının hükümetçe yok hükmünde kabul edildiğini belirtti. O dönemin cumhurbaşkanının Necdet Sezer olduğunu hatırlatan kamuoyu da bu kararın hükümete nasıl mal edilebileceğini soruyor. Baransu'ya en anlamlı cevap, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'tan geldi. 'İrticayı tehlike olmaktan çıkaran hükümet nasıl olur ki böyle yazılı bir şey yapsın' diyen Arınç, '10 yılda MGK'da kabul edilen hiçbir şey hayata geçirilmediği gibi biz dindarları, dini grupları mağdur edecek hiçbir şeyi hayata geçirmedik. Milli Güvenlik Siyasi Belgesi'nin işlevliğini ortadan biz kaldırdık. Böyle bir karar alınmış olsa bile hükümete tavsiye edilmiş olur. Hükümet de bunu hayata geçirmemiştir. Bunların şahidi olan bir başbakan yardımcısı olarak bunun hayata geçirilmediğini söyleyebilirim' diye konuştu. Tüm bu tartışmaların odağında 2012'deki MİT krizi yer alıyor. MİT krizinin ve Başbakan'ın MİT Müsteşarına sahip çıkmasının Baransu gibilerinin kimyasını bozduğu anlaşılıyor.
Tamamı >   28.11.2013

Taksim Gezi olayları üzerinden Başbakan Erdoğan´ı devirme hareketinin arkasında Fethullah Gülen cemaati de var mı?.. Fethullah Gülen, 5 gün önceki bir vaazında olaylarla ilgili net ve makul açıklamalar yapıyordu. O açıklamalara bakıldığında cemaatin olayların arkasında olduğunu söylemek zor. Cemaat yetkilileri de bu görüşte. Ancak cemaate bağlı medyanın yayın politikası farklı konuşuyor. Kafa karıştıran bulgular var. Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, Zaman yazarı Şahin Alpay´ın bir yazısından yola çıkarak bu iddiayı ve Gezi olaylarının arka planını analiz ediyor.
Tamamı >   9.6.2013

Yöneticileri Ergenekon davasında yargılanan Aydınlık gazetesi, birkaç gün arayla önce MİT´in Fethullah cemaatinin açığını aradığını iddia etti. 4 gün sonra da, bu kez cemaatin MİT Müsteşarı Hakan Fidan´ın açığını aradığını iddia etti. Kısa aralıkla yapılan iki zıt haber, kışkırtma çabasının sırıtmasına neden oldu. Bu durum, Doğu Perinçek ve üst düzey yöneticileri gibi usta elemanları Silivri´de hapiste olan gazetenin, acemi kışkırtıcıların eline kaldığını, onların da işi ellerine yüzlerine bulaştırdığı şeklinde yorumlandı.
Tamamı >   18.8.2012

MİT krizi üzerinden hükümete yönelik sivil darbe girişimini gören Başbakan ısrarından vazgeçmiyor. Cemaat komplosu denilen MİT Müsteşarı Hakan Fidan üzerinden Başbakan´ı hedef alma girişimi, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ya da kısıtlanması sonucunu getirmek üzere. Haftalardır konuşulan yasa değişikliği tasarısının hazırlanmakta olduğu ve tüm partilerin katılımıyla bir kaç gün içinde Meclis´ten geçirileceği konuşuluyor. Bu girişim hukukçuların tepkisini çekerken kamuoyunda da endişeye neden oldu. Darbe tehlikesi henüz geçmiş değil diyen kamuoyu, bir tehlikeden kaçarken diğerine yakalanmak istemiyor.
Tamamı >   28.6.2012

İstihbarat dedikoduları üretip yayınlayarak Başbakana iki yıl ömür biçen Stratfor-Taraf ikilisi bugün açıkça kışkırtma olan bir haber daha yayınladı: ´Erdoğan Fethullah Gülen´den nefret ediyor. Eski Gülenci Hürriyet Yazarı Stratfor´a anlatmış: Erdoğan ve Gülen Ergenekon için kavga etti. Erdoğan geri adım atmak istedi, Gülen direndi.´ Taraf gazetesi bir süredir Başbakan´a sağlığıyla ilgili ya da Fethullah Gülen cemaatiyle Başbakan arasında gerginlik olduğuna dair kışkırtıcı dedikoduları haber diye yayınlıyor. Tek bir haberle yetinmeyip aynı yöndeki haberleri peşpeşe yayınlamaya devam eden Taraf ne yapmaya çalışıyor?..
Tamamı >   14.3.2012