Tam
EskidenYeniye
 

Erdoğan'a Suikast davasında mütalaa

Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü mensubu oldukları iddia edilen askerlerin 15 Temmuz darbesinde Marmaris'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimini konu alan ve 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Hakkında delil yetersizliği bulunan 1 sanığın beraatini isteyen savcılık, diğer sanıklar için 6'şar kez müebbet hapis cezası talep etti. Duruşmada sanık avukatlarının, savcının erken sunduğunu iddia ettikleri mütalaasını kabul ettiği için mahkeme başkanı hakkında verdikleri reddi hakim talebi de reddedildi.

Önceki haber title=Sonraki haber

29.04.2017 19:47 Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü mensubu askerlerin 15 Temmuz darbesinde Marmaris'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişiminin yargılandığı 44'ü tutuklu 47 sanıklı davaya devam edildi.

24.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin 3'ü firari 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması başladı

ŞEHİT POLİSİN ANNESİ SANIKLARA İDAM İSTEDİ

O gece çıkan çatışmada şehit olan polis memuru Nedip Cengiz Eker'in annesi Güzel Eker duruşma salonunda, "Oğlumu kim öldürdüyse çıkıp erkek gibi söylesin" dedikten sonra gözyaşlarına boğuldu. Baba Nihat Eker ise, "Sabaha kadar çatışma bölgesinde 3 bin mermi atılmış. Bunların hepsi yalan söylüyor" dedi.

Eker, gözyaşları içinde salondan ayrıldıktan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada sanıklar için idam istedi. Oğlunun masum olduğunu ancak darbeciler tarafından şehit edildiğini belirten Eker, "Onların idam olmasını istiyorum, onlar hiç konuşmasınlar. Benim masum oğlum. Bak, bu bayrağın altında kaldılar, maaşlarını aldılar, bir de kalkıp benim oğlumu... Bu devlete baş kaldırdılar, onlara idam istiyorum. Lütfen bunu döne döne yazın. İdam olsunlar onlar, Allah belalarını versin. Adi, şerefsiz onlar." diye konuştu.

Muğla Adliyesi'nin fiziki koşullarından dolayı, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Toplantı Salonu'nda yapılan Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılamanın 2'nci duruşması, bugün saat 09.30 da başladı. 1'i henüz yakalanamayan, 44'ü tutuklu olmak üzere toplam 47 sanıklı dava için darbeci askerlerin cezaevi araçlarıyla getirilmesinden önce polis ekipleri bomba dedektörü köpek ile salonun dışından arama yaptı. Özel harekat polisleri ise çevre binaların çatılarında konuşlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 25 kişi ile Milli Savunma Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün de müdahillik talebi kabul edilen davanın ikinci duruşmasında, mahkeme heyeti tanıklardan ilk olarak Nedip Cengiz Eker'in adli muayenesine katılan Marmaris Ahu Hastanesi Acil Servisi'nde görevli pratisyen hekim İsmet Enginsu'yu dinledi.

Dr. İsmet Enginsu, "15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan gece hastanede yoktum. Ertesi gün, saat 08.30 sıralarında görevime başladım. Saat 09.00 sıralarında Nedip Cengiz Eker'in adli muayenesine katıldım. Sol göğüs üstünde bir yarası vardı. Kenarları düzgün ve taze bir yaraydı. Eni 4-5 santim civarındaydı. Kesici bir alet yarası olabileceğini düşündüm. Sırttan bir çıkış deliği yoktu. Ceset otopsiye gideceği için yaranın içine bakmadım. Kurşun yarası dışında olduğunu düşünüyorum. Yakın ateşlerde yanık ve barut izi olur. Cesedi incelememde bunların hiçbiri yoktu. Meslek hayatım boyunca 15 ölü muayenesine katıldım" dedi.

Nedip Cengiz Eker'in babası Nihat Eker, "Bunların hiçbir doğru söylemiyor. 27 kurşun benim çocuğum arabasında var. Sabaha kadar 3 bin mermi atılmış" derken, anne Güzel Eker ise, "Herkes evlat sahibi. Benim oğlumun günahı neydi? Oğlumu kim öldürdüyse erkek gibi çıkıp söylesin. Hepsinden şikayetçiyim" dedi, ardından gözyaşı döktü.

Duruşma tanık ifadelerinin alınmasıyla devam etti.

Duruşmada tanık olarak dinlenen Pilot Yarbay Bahattin Akgül, "Helikopter pilotlarından Zeki Göçmen, 'Biz yarın ya kahraman olacağız ya da vatan haini' dedi. Bunun üzerine yasa dışı bir şeyler olduğunu hissettim ve göreve gitmemek için çaba göstermeye başladım. Helikopteri çalıştırdım ve motora bilerek arıza verdirdim." dedi.

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonunda görülen davanın ikinci duruşmasında, 15 Temmuz gecesi helikopteri arıza yapmış gibi göstererek Marmaris'e gitmeyen pilot Akgül, İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla ifade verdi.

Akgül, 15 Temmuz'da planlanan uçuşların icrası için saat 15.00'e kadar görev yaptığını ve daha sonra eski 3. Kara Havacılık Alay Komutanı Albay Murat Dağlı'nın odasına gittiğini söyledi.

Dağlı'nın kendilerine saat 22.00'de ekiplerin hazır olmasını ve gece uçuşu olacağını söylediğini belirten Akgül, görevin ne olduğunu sorduklarını ancak cevap alamadıklarını kaydetti.

Ardından saat 20.00 gibi Alay Komutan Yardımcısı Murat Bağ'ın odasına giderek tekrar görevi sorduklarını anlatan Akgül, onun da görevi bilmediğini ancak bir arama kurtarma icrası olabileceği tahmininde bulunduğunu belirtti.

Bağ ile alay komutanının odasına geçtiklerini dile getiren Akgül, "Murat Bağ tekrar görevi sordu ama cevap alamadık. Gece saat 21.45 gibi telefonla arandık. Koşarak gittim. Apronda komutanı gördüm, yine sordum görevi fakat söylemedi. Alay komutanı Dağlı, 'Bütün takip cihazlarını kapatıyorsunuz. Sadece benimle temas kuracaksınız' dedi. Işıklar da kapalıydı." diye konuştu.

Akgül, tanımlama cihazları kapalı olduğu için radarın helikopterleri göremeyebileceğine dikkati çekti.

Helikopterlerle Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ne gittiklerini anlatan Akgül, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Helikopterden indikten sonra Alay Komutanımız Murat Dağlı'nın yanına gittim ve 'Ne yapacağız?' dedim. 'Şu anda tarihe tanıklık ediyorsunuz hatta tarihin içindesiniz' dedi. Şaşkınlıkla etrafıma baktım ne dediğini anlamadım. Biz büyük bir operasyon var diye düşündük. Bu arada İstanbul'dan bir ekibin geleceği konuşuluyordu. Helikopterin teknisyeninin olmadığı söylendi. İstanbul'dan helikopterle gelen ekibin üzerinde uçuş kıyafeti yoktu, buna çok şaşırdık. Alışkın olduğumuz bir şey değildi. Bu arada ikmaller yapıldı."

"Paket kelimesini duydum"

Burada pilotlar Zeki Göçmen, Murat Dağlı, Ali Aktürk ve Davut Uçum'un kendi aralarında konuştuklarına şahit olduğunu aktaran Akgül, bu konuşma sırasında "paket" kelimesi duyduğunu ama paketin ne olduğu konusunda kendisine bir şey söylemediklerini belirtti.

Bir süre sonra Ankara ve İstanbul'daki olayları duymaya başladıklarını ve bunun üzerine şüpheye kapıldıklarını ifade eden Akgül, olayın çok farklı olduğunu, kendilerinin oraya arama kurtarma için inmediklerini anladığını söyledi.

Akgül, "Helikopter pilotlarından Zeki Göçmen, 'Biz yarın ya kahraman olacağız ya da vatan haini' dedi. Bunun üzerine yasa dışı bir şeyler olduğunu hissettim ve göreve gitmemek için çaba göstermeye başladım. Helikopteri çalıştırdım ve motora bilerek arıza verdirdim. Sağ motoru yakıp, limit dışı çalıştırarak bu görevi yapmamaya karar verdim. Helikopterin motorunu limit dışına çıkararak helikopteri teknik olarak gidemez imajını oluşturup göreve gitmemek için çalıştım. Teknisyen, egzozdan duman ve alev attığını söyledi, sağ motoru stop ettim." dedi.

Marmaris'e uçmak için yanına gelen silahlı time helikopterlerin bozuk olduğundan uçamayacağını anlattığını belirten Akgül, bu sayede uzun süre pistte kaldıklarını, havalanamadıklarını kaydetti.

Bu arada apronda beklerken ellerinde silahlarla Çiğli'ye bir grubun geldiğini ifade eden Akgül, bu kişiler arasında daha önce tanımadığı eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in de yer aldığını belirtti.

Sönmezateş'in etrafında toplanan 35-40 kişilik time "Genelkurmay Başkanının emriyle" diye bir şeyler söylediğini anlatan Akgül, daha sonra ikinci pilotlar çağrılarak koordinatların istendiğini aktardı.

Akgül, diğer helikopterlerin Marmaris'e havalandıktan sonra kendilerinin etrafı kontrol ederek İzmir Gaziemir'deki 3. Kara Havacılık Alay Komutanlığına döndüklerini ifade etti.

MİT'teki arkadaşına bilgi vermiş

Ekiplerin Marmaris'e gideceğini duyduktan sonra bölgeden kaçmak için plan yaptığını aktaran Akgül, helikopterler havalandıktan sonra ekibiyle alaylarına döndüklerini dile getirdi.

Helikopterle alaya indikten sonra Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te olduğunu öğrendiğini ifade eden Akgül, şunları söyledi:

"MİT'teki bir arkadaşımla irtibata geçerek 'Biz Çiğli'deydik oradaki helikopterler Marmaris'e gidiyorlar. Bildiğin yerlere haber ver' dedim. Görüştüğüm MİT personeli de bana bir grubun darbe kalkışması içerisinde olduğunu söyledi. Zeki Göçmen, Murat Dağlı, Ali Aktürk, Davut Uçum'un darbe kalkışması içinde olduğunu hissettim çünkü önceden de konuşuyorlardı. Yücel Ekizoğlu'nun ise bu işi bildiğini sanmıyorum. Olaydan haberinin olduğunu düşünmüyorum."

İniş yaptıktan sonra Harekat Merkezine gittiklerini ve orada televizyonlardan ülkedeki durumu öğrendiklerini dile getiren Akgül, ardından Ege Ordu Komutanını aradıklarını söyledi.

Komutanın kendisine "Emir komutayı al, oradaki düzeni sağla. Eğer silahlı bir ekip gelirse onlar için hazırlık yapın" dediğini aktaran Akgül, bu emir üzerine 20 kadar personeli hazırlayarak beklemeye başladıklarını kaydetti.

Devre arkadaşı olan, Bodrum Imsık Meydanı Komutanı Yarbay Feti Şahbaz'ın kendisini arayarak "Sizin oradan kalkan helikopterler varmış, bizim buraya yakıt için geleceklermiş ne yapalım" dediğini anlatan Akgül, arkadaşına yakıt vermemesi uyarısında bulunduğunu ifade etti.

Telefonda Şahbaz'a "Lastiklerini patlatın. Gerekirse yakıt tankerlerinin içine kum dökün. Helikopterlerin kablolarını kesin, bataryalarını ayırabiliyorsanız ayırın." dediğini vurgulayan Akgül, bu uyarısı üzerine Imsık'a inen helikopterlerin yakıt ikmali yapamadığına dikkati çekti.

Duruşmada, tanık olarak Yarbay Bahattin Akgül'ün ardından Pilot Yüzbaşı Hakan Yukarki de dilendi.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonundaki duruşmaya İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılan Yukarki, ifadesinde, darbe girişiminden bir gün önce 15 Temmuz'da bir VIP uçuşu olacağı ve kendisine gece uçuşu yapacak helikopterleri bekleme görevi verildiğini söyledi.

Yukarki, 15 Temmuz 15.30 sıralında görev yeri olan İzmir Gaziemir'deki 3. Kara Havacılık Alay Komutanlığına gidince sadece bekleme değil, yedek pilot olarak uçacağının söylendiğini aktardı.

Yukarki, görevin mahiyetinin ne olduğunu Alay Komutan Yardımcısı Yarbay Murat Bağ'a birkaç kez sorduğunu, ancak kendisinin de görevi bilmediği cevabını aldığını dile getirdi.

Ardından helikopterlerle Çiğli 2. Ana Jet Üssüne gittiklerini belirten Yukarki, ifadelerini şöyle sürdürdü:

"Çiğli'ye gittiğimizde rütbesi yüksek pilotlar bir arada, düşük rütbeliler bir arada oturarak beklemeye başladık. 21.30 sıralarında 3. Kara Havacılık Alay Komutanı Murat Dağlı, Bahattin Akgül Yarbayı çağırarak bir görev verdi. Ne olduğunu bilmiyorum. Helikoptere bindiler ve motor çalıştırdılar. Helikopterde arıza olduğunu söyledi. Dağlı Albay, beni yanına çağırdı 'Arıza var, sen gideceksin' dedi. Bir süre sonra 30-35 kişilik silahlı bir tim Çiğli Meydanı'na geldi. Gruptaki Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş, verdiği koordinata timin bırakılacağını ve görevi Genel Kurmay Başkanının verdiğini söyledi."

"Ben ne yapacağım" diye sorduğunu ve kendisine "Arkadan boş helikopterle bizi takip edeceksin" denildiğini aktaran Yukarki, bu sırada ikinci pilotu Üsteğmen Serkan Çoban'ın "Uçmak istemiyorum" dediğini bildirdi.

Üsteğmen Çoban'ın, telefonundan internetteki darbe girişimiyle ilgili haberleri kendisine gösterdiğine işaret eden Yukarki, "İkinci pilotum Çoban, 'Ateşin içindeyiz ağabey, yanlış bir şey yapıyoruz' dedi. F16'ların bazı yerleri vurduğu haberlerini ve Bahattin Yarbay'ın arızalı olduğunu söylediği helikopterle Gaziemir'e geri döndüğünü görünce kanunsuz bir iş yapmak üzere olduğumuzu anladım. Göreve gelmeyeceğimizi Dağlı Albay'a söyleyip, telsizleri kapatıp kendimize bir rota belirleyerek Gaziemir'deki birliğimize döndük." diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ'un göreve seçilme nedeni sorması üzerine Yukarki, kendisinin arama kurtarma pilotu olduğunu ve birliklerince gece uçuşu olduğu zaman bekleme görevinin rutin bir şekilde verildiğini belirtti.

Yukarki, olayın panik ve endişesiyle ikinci pilotunun kendisine aktardığı darbe girişimiyle ilgili haberleri orada bulunan diğer kişilerle paylaşamadığını kaydetti.

"ALKOL KULLANIP, İBADET KONUSUNDA ELEŞTİRİ YAPIYORLARDI"

Davada Kara Pilot Albay Murat Bağ, Üsteğmen Serkan Çoban ve Teknisyen Yasin Sağkol, SEGBİS aracılığıyla tanık olarak dinlendi.

İfadesinde 15 Temmuz görevini tatbikat yada VİP uçuşu olarak değerlendirdiğini anlatan Albay Murat Bağ, "Nereye uçacağımız paylaşılmadı. Kendi kendime neden bize güvenilmiyor diye düşündüm. Alaydan evime gittim. Televizyonda boğaz köprüsünün kapatıldığını, Ankara'da patlamalar ve jetlerin uçtuğunu gördüm. Sürekli yorum yapıyordum. Bizim helikopterlerin Çiğli'de olduğunu öğrendim. Murat Dağlı (Albay) saat 23.00 sıralarında beni aradı ve alaya gelmemi istedi. Misafirlerim olduğunu söyledim. Bahattin Akgün'ü (Yarbay) aradım ve ortalığın karıştığını, değişik şeyler olduğunu söyledi. Darbe mesajının Yurtta Sulh Konseyi tarafından gönderildiğini öğrendim. İlerleyen saatte MİT'teki arkadaşımı aradım. Kendisi bana malum yapının darbe girişiminde bulunduğunu söyledi. Tekrar Bahattin Akgün'ü aradım ve kendisi helikopteri arızalandırdığını söyledi. Biran önce oradan ayrılmalarını söyledim. Ege Ordu Komutanı beni aradı ve neredesin diye sordu. Jandarmadan destek almamızı istedi. Bunun üzerine alaya geçtim" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Avukatı Hüseyin Aydın'ın FETÖ'nün TSK içerisindeki yapılanmasından bilgi sahibi misiniz sorusu üzerine Yarbay Bağ, "Bu olaylar ortaya çıkınca ve kişiler netleşince taşlar yerine oturuyor. Şok olduğum isimler çıktı. Her şeyin farkına sonradan vardım. Tutuklanan isimlerden bazıları daha önceden alkol kullanmaları, ibadet konusunda eleştiriler yapmaları beni sonradan uyandırdı. Yanlarında oturduğum zaman bu kişiler sürekli bu muhabbetlerde bulunuyordu. Kendileri tutuklanınca olayın farkına vardım" dedi.

Halen Alay Komutan Yardımcısı olarak görev yaptığını belirten Bağ, 14 Temmuz'da yeni Alay Komutanı Albay Murat Dağlı tarafından 3 helikopter planlanması yapılmasının istendiğini söyledi.

15 Temmuz'da 2 helikopterin uçuş yapacağını, 1 helikopterin arama kurtarma helikopteri olarak görev yapacağı ve dönüşün gece olacağı bilgisi verildiğini aktaran Bağ, "15 Temmuz'da uçuş planlaması yapılırken, Alay Komutanı Albay Murat Dağlı uçuşta görev alacak teknisyenleri sordu. Teknisyen isimlerine kendisi baktı. Bazı değişiklikler yaptı. Kendisi bunların eski öğrencileri olduğunu ve onlarla uçmak istediğini söyledi." dedi.

15 Temmuz günü saat 15.00 sıralarında iki helikopterin uçuşunu tamamladığını, ancak saat 22.00'de tekrar uçuş olacağının söylendiğini vurgulayan Bağ, bilgi almak için Alay Komutanı Albay Murat Dağlı'nın yanına gittiğini bildirdi. Bağ, ancak Dağlı'nın gece yapılacak uçuşun içeriği hakkında bilgi vermediğini söyledi.

Bağ, komutanın odasından çıktığında karşılaştığı Yücel Ekizoğlu ve Bahattin Akgül ile kendi odasına geçtiklerini belirtti.

Ekizoğlu ve Akgül'ün kendisine uçuşun içeriğini sorduklarını bildiren Bağ, "Ben de arama kurtarma veya VIP uçuşu olabileceğini söyledim. Uçuşun içeriğini öğrenemeyince Yücel ve Bahattin, Alay Komutanı Dağlı'ya sinirlendi ve odamdan çıktılar." diye konuştu.

Daha sonra Harekat Merkezi nöbetçi subayı Murat Gülşen'i aradığını ve uçuşun içeriğini sorduğunu anlatan Bağ, ancak harekat merkezinin de bilgisinin olmadığını öğrendiğini ifade etti.

Alay Komutanı Dağlı'nın yanına tekrar gittiğini belirten Bağ, gece ne uçuşu yapılacağını sorduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Kendisi bana 'Ekibimle birlikte uçacağım' dedi. İçerik konusunda bilgi vermedi. Ben de saat 21.00'de eve geldim. İzne ayrılacağım için akrabalarım vardı. Sonra 'Ülkede neler oluyor' diye yakınlarım aradı. Televizyonu açtım. Boğaziçi Köprüsü'nün kapatıldığını görünce bir operasyon olabileceğini düşündüm. Bu esnada Ankara'da patlamalar olduğu haberi geldi. Ben Murat Gökşen'i arayarak bizim helikopterleri sordum. Çiğli'ye gittiklerini söyledi. Televizyondan haberler akmaya başlayınca benim endişelerim de arttı. Murat Dağlı saat 23.00 sularında beni aradı ve alaya gelmemi emretti. 'Misafirlerim var' dedim. 'Sen gelme o zaman' dedi. İlerleyen saatlerde darbe olayı netleşmeye başladı. Sonra 'Bahattin Akgül'ü aradım. Ne yapıyorsunuz neye karıştınız' dedim. O da bana 'Abi bilmiyorum, burada değişik şeyler oluyor çözmeye çalışıyorum' dedi."

Bağ, olay gecesi saat 23.23 sıralarında nöbetçi amiri Fatih Boztoprak tarafından "Yurtta Sulh Konseyi"nin gönderdiği darbe mesajı verildiğine değinerek, "Alayda durumun normal olduğunu öğrendim. İlerleyen zaman içerisinde MİT'te çalışan arkadaşımı aradım. Bir darbe girişimi olduğunu öğrendim. Bahattin Akgül'ü tekrar aradım ve ne yaptıklarını sordum. O da 'Abi motoru yaktık bekliyoruz' dedi. Ben orada durmamasını ve kaçmasını söyledim. O da silah sesleri geldiğini ve o an için kaçamayacaklarını söyledi. Sonra saat 01.00 gibi Bahattin Akgül beni aradı ve alaya geldiğini söyledi. Alayda herhangi bir sorun olmadığını belirtti." diye konuştu.

Bunun üzerine silahını alıp alaya gittiğini belirten Bağ, şunları kaydetti:

"(Orgeneral Abdullah Recep) Ege Ordu Komutanını aradım. Bana alay komutanını sordu. Ben de uçuşta olduğunu söyledim. Komutanım bana Alay Komutanı Murat Dağlı ve Yücel Ekizoğlu'nu geldiklerinde tutuklamamı söyledi. Bu arada polis özel harekat ve jandarmadan da yardım istedik. Takviye ekipler de alaya geldi. Ancak Alay Komutanı ve Yücel Ekizoğlunun Çiğli'de tutuklandığını öğrendim.

Diğer tanık Kara Pilot Üsteğmen Serkan Çoban da ifadesinde, "Birinci pilotumuz geldiğinde ' Marmaris'e gidecek 3 tane silahlı helikopteri biz de boş olarak takip edeceğiz' dedi. O an ne yapmam gerektiğini düşündüm, yapabileceğim tek şey helikopter çalıştıktan sonra helikopterin motorlarını alarak bir gecikme sağlamaktı başka da bir şey yoktu. 1'inci pilota söylemeden motorları susturdum. Motor susturduğunuzda da yeniden çalıştırmak için minimum 15 dakika geçmesi lazım. Daha sonra 1'inci pilotum 'ne yapıyorsun' diye sordu, 'ben uçmuyorum' dedim. 'Yazılı emir var uçmayacak mısın' diye yeniden sordu ben 'evet uçmayacağım' dedim. Daha sonra teknisyene de bunu teyit ettirdi. Canım pahasına uçmadım" dedi.

Bakım Teknisyeni Yasin Sağkol, "Hacı İbrahim yüzbaşıya nereye uçacağımızı sordum ve bilmediğini söyledi. Çiğli'ye iniş yaptık. Pilotlar helikopterleri çalıştırmak için yerlerini aldı. Bende dışarıda helikopterlerin çalışmasını gözlemledim. Birkaç kez silah sesleri geldi. Helikoptere gelen üniformalı kişiler olduğunu gördüm. Yarbay Bahattin Akgün, kanunsuz işler olduğunu ve burayı terk etmemizi söyledi. Gaziemir'e indik. Helikopteri hangara çektim ve emniyete aldım. Televizyonda gördüklerime inanamıyordum. Sabah saat 06.30'a haberleri izledim" dedi.

Duruşma yarın saat 09.15'te kaldığı yerden devam edecek.

25.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin 3'ü firari, 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davaya, Başbakanlık da müdahillik talebinde bulundu.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince, adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, geniş güvenlik önlemleri eşliğinde getirildi. Salonda sanıkların yakınları ve taraf avukatları da hazır bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da aralarında olduğu 25 kişi ile Milli Savunma Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün de müdahillik talebi kabul edilen davanın ikinci duruşmasının ikinci gününde Muğla Valisi Amir Çiçek, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Yavuz Özfidan, "Şapka" ve "Kuzgun" kod adlı gizli tanıklar ile adli tıp uzmanının ifade vermesi bekleniyor.

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda görülen davanın, 2. duruşmasının 2. gününde Muğla Jandarma Alay Komutanı Albay Yavuz Özfidan tanık olarak dinlendi.

Darbe girişimi gecesinde Muğla Valiliğinde oluşturulan kriz yönetim merkezindeyken saat 03.15 sıralarında Marmaris'teki oteller bölgesine helikopterlerin yaklaştığı bilgisinin geldiğini ifade eden Özfidan, bunun üzerine helikopterlerin kime ait olduğunun ve hangi harekatı gerçekleştirdiklerinin tespiti için telefon görüşmeleri yaptığını söyledi.

Özfidan, bölgedeki helikopterlerde bulunan askeri birliklerin komutanlarını arayarak, Marmaris'teki helikopterlerin kendilerine ait olup olamadığını sorduğunu ancak onlara ait olmadığı cevabını aldığını bildirdi.

"Helikopterlerin bölgeye düşmanca bir niyetle geldikleri belliydi" diyen Özfidan, helikopterlerin personel tahliyesi sırasında ateş açılıp açılmadığını hatırlamadığını dile getirdi.

Davanın sanıklarından eski Dalaman Deniz Hava Üs Komutanı Albay Cenk Bahadır Avcı ile telefonla görüştüğünü anlatan Özfidan, sanık Avcı'ya Marmaris'te helikopterlerin saldırı gerçekleştirdiği ve üslerine gelebileceği uyarısında bulunup, Muğla Valisi Amir Çiçek'in gerekli müdahalenin yapılması emrini ilettiğini kaydetti.

"Emrin gereğini yapmak zorundayım"

Avcı ile kısa sürede birçok kez telefon görüşmesi yaptıklarına işaret eden Özfidan, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Helikopterlerden birinin Dalaman'a yönelmesi üzerine Bahadır Albay'a durumu bildirdim ve helikopterdekilerin derdest edilmesi gerektiğini söyledim. Vali Bey'in emirlerinin bu yönde olduğunu anlattım. Daha sonra 'Helikopter indi, kalktı' dedi. Başka helikopterlerin de meydana iniş yapabileceği ve kesinlikle yakıt verilmemesi uyarısında bulundum. Bir süre sonra bir helikopterin daha geldiğini ancak ilk gelen helikopter olup olmadığını bilmediğini bildirdi. Vali Bey telefonu aldı ve 'Komutan bunlar otele saldırı yapan helikopterler sakın yakıt verme' dedi. Ardından telefonu ben aldım ve Bahadır Albay, 'Bana emir verildi emrin gereğini yapmak zorundayım' ifadesini kullandı."

Avcı'nın emri eski Deniz Hava Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma'dan aldığını söylediğini belirten Özfidan, "Bunun üzerine Albay Cenk Bahadır Avcı'ya 'Sakın yakıt verme, başını belaya sokarsın' diye yeniden ikazda bulundum." diye konuştu.

Özfidan, yaşananların kriz merkezinde bulunan Muğla Cumhuriyet Başsavcısı Necip Topuz tarafından not alındığını kaydetti.

Uyarılara rağmen helikopterin yakıt ikmali yaparak ayrıldığını belirten Özfidan, diğer iki helikopterin ise yakıt ikmali için Bodrum Imsık Meydan Komutanlığına yöneldiği bilgisinin geldiğini anlattı. Imsık Meydan Komutanı Yarbay Fethi Şahbaz'a Vali Çiçek'in emrini ilettiğini belirten Özfidan, oraya inen helikopterlere yakıt verilmediğini ve helikopter pilot ve personelinin teslim alındığını söyledi.

Davaya Başbakanlık da müdahillik talebinde bulundu

Savcı, sanıkların bilgi vermek için gelen tanıklara sanıkmış gibi sorular yönelttiğine işaret ederek, "Her tanığı çağırma sebebimiz belli. Bunlar sanık değiller belli kapsamda çağrılan tanıklardır. Soruların bu kapsamla sınırlı olması gerekir. Tanıklar sanık gibi sorgulanmaya kalkışılırsa içinden çıkılmaz bir hal alır." dedi.

Davaya Başbakanlığın da müdahillik talebinde bulunduğu belirtildi.

Duruşmada İl Jandarma Alay Komutanı Albay Yavuz Özfidan'ın ardından Vali Çiçek, daha önceden belirlenen bir programa katılmak için gittiği Denizli'deki Ağır Ceza Mahkemesinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla ifade verdi.

Çiçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz gecesi Marmaris'te olduğunu ve ailesiyle tatil amaçlı geldiği için herhangi bir karşılama yapılmadığını belirtti.

Olay gecesi Ortaca ilçesinin Dalyan Mahallesi'nde bir şehit kızı ile gazi oğlunun düğününe gittiğini anlatan Çiçek, düğündeyken saat 22.00 sıralarında korumasının yanına gelerek, internette darbe girişimi şeklinde haberlerin yer aldığını ilettiğini ifade etti.

Bunun üzerine düğünden ayrılıp, Marmaris'e giderken İl Emniyet Müdürü Hakan Çetinkaya'nın kendisini aradığını ve talimatlarını sorduğunu aktaran Çiçek, "Emniyet müdürümüzden ilçelerdeki polis ekiplerini de Marmaris'e sevk etmelerini ve Cumhurbaşkanı'nın kaldığı otelin etrafında gerekli tüm güvenlik önlemlerini almasını istedim. Marmaris'e geldiğimde tüm tedbirler alınmıştı. Daha sonra Cumhurbaşkanımız ile görüşmek için yanına gittim." dedi.

"En önemli husus, helikopterlerin yakıt alamamasıydı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ilçede alınan tedbirler hakkında bilgi verdiğini vurgulayan Çiçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halkı meydanlara davet eden konuşmasının ardından, saat 01.20 sıralarında helikopterle Dalaman Havalimanı'na hareket ettiğini bildirdi.

Erdoğan'ı uğurladıktan sonra Muğla Valiliği'nde oluşturdukları kriz merkezine geçtiğini belirten Çiçek, ifadesine şöyle devam etti:

"Biz burada çalışma yaparken, Emniyet Müdürü Çetinkaya beni arayarak 3 helikopterin Cumhurbaşkanının kaldığı otele indirme yaptığını ve otele girdiklerini söyledi. Gerekenin yapılması için talimat verdim ve çatışma oldu. Buradaki en önemli husus, helikopterlerin yakıt alamamasıydı. Çünkü yakıt alan helikopterler polislerle çatışan sanıklara destek vereceklerdi. Helikopterlere yakıt verdirilmemesi için gereken çalışmayı yaptım. Bu konuda İl Jandarma Alay Komutanı Yavuz Özfidan'a talimat verdim. Kendisi gerekli yerlerle görüştü. Dalaman'da 'yakıt verme' dememize rağmen, yakıt verildiğini öğrendim."

Dalaman'dan yakıt alamayan diğer iki helikopterin Bodrum'daki Imsık Meydanı'na gittiği bilgisini aldığını kaydeden Çiçek, bunun üzerine Imsık'ın komutanını arayarak, yakıt vermemeleri ve gerekirse çatışmaya girmeleri talimatını verdiğini ifade etti.

"Yakın illerden özel hareket polisi desteği istedim"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ayrılmasının ardından, otel bölgesinde polis ekipleri ile suikast timi arasında çatışmanın devam ettiğine işaret eden Çiçek, şöyle devam etti:

"Çatışma devam ederken, iki şehit verdik. Yaralı polislerimiz oldu. Yaralıları almaya giden ambulanslara bile ateş açıldı. Darbeci ekibin yakalanması için yakın iller İzmir, Aydın ve Antalya'nın valilerini arayarak özel harekat ekiplerinden destek istedik. Destek ekipler sabaha doğru geldi. Ekiplerin gelmesiyle birlikte çatışma sürdü. Biz helikopterlere yakıt aldırmadığımız için yerde kalan grubu almaya gelemediler. Helikopterler gelmeyince bu suikast timi üyeleri ormana kaçtı. Sürdürdüğümüz çalışmalarla 15 gün içinde hepsini yakaladık ve adalete teslim ettik."

Çiçek, sanık avukatlarının sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan Marmaris'teyken herhangi bir silahlı çatışma yaşanmadığını, çatışmanın saat 03.00'ten sonra olduğunu belirtti.

Erdoğan'ın koruma polislerinin otelde neden kaldığının sorulması üzerine ise Çiçek, helikopterde yer olmadığı için Marmaris'ten ayrılamadıklarını ve sabah gitmeyi planladıklarını anlattı.

Yine başka bir soru üzerine darbe girişimi gecesi Marmaris'teki Aksaz Deniz Üssü'nün eski komutanı Tuğamiral Namık Alper ile yaptığı telefon görüşmesini aktaran Çiçek, "Kendisine 'Yanlış işler oluyor, ne oluyor?' diye sordum. 'Ne varmış ki' diye cevap verince telefonu kapatıp görüşmeye devam etmedim." dedi.

Bu arada, Vali Çiçek'in, ifadesi sırasında sanıklar için "İhanet çetesi" nitelemesinde bulunmasına, mahkeme başkanı müdahale ederek, sanıkların yargılama aşamasında olduğunu, suçlarının kesinleşmediğini, bu nedenle de ibaresini düzeltmesi gerektiğini söyledi.

Bunun üzerine Çiçek, "İhanet çetesi" ibaresini "Suikast timi" olarak düzeltti.

Duruşmada İl Jandarma Alay Komutanı Albay Yavuz Özfidan ve Muğla Valisi Amir Çiçek'in ardından Özel Ahu Hastanesinde acil servis nöbetçisi olarak görev yapan ve aynı zamanda davanın müştekileri arasında bulunan pratisyen hekim Erdal Doğru tanık olarak dinlendi.

Olay gecesi yaşananları anlatan Doğru, saat kullanmadığını ancak tahmini olarak saat 02.30-03.00 sıralarında daha önceden tanığı Turban Otel'in müdür yardımcısının kendisi arayarak bir çatışma olduğunu, otel bölgesinde bu çatışma sırasında müşterilerinden bir kısmının ayaklarından yaralandığını ve ormanlık alana doğru kaçtıklarını söyleyerek ambulans istediğini söyledi.

Bunun üzerine 2-3 dakika içerisinde yola çıkarak otelin arkasındaki personel lojmanlarının bulunduğu ormanlık alana gittiklerini anlatan Doğru, "Bölgeye intikal ettiğimizde Casa de Maris Otel'in üstünde askıda bir helikopter olduğunu ve silah sesleri geldiğini duydum. Orada herhangi bir yaralı yoktu. Sonra Siteler Mahallesi yoluna indik. Turban Kavşağı'na doğru herhangi bir şey var mı diye bakmaya gittik. Polis ekipleriyle karşılaştık ve otel bölgesinde yaralı olduğunu söylediler. Ambulansa binen bazı polislerle yolumuza devam ettik." dedi.

"Ambulansa aldığımızda hayatını kaybetmişti"

Taksi durağının olduğu bölgeye geldiklerinde oradaki zırhlı aracın içinden şehit Eker'i aldıklarını ifade eden Doğru, Eker'i ambulansa aldıklarında hayatını kaybetmiş olduğunu belirtti. Ambulansa iki de yaralı aldıklarını söyleyen Doğru, bu sırada kendilerine doğru ateş açıldığını bildirdi.

Doğru, daha sonra şehit Eker ve yaralıları alarak hastaneye intikal ettiklerini, hastaneden çıkışları ile dönüşlerinin yaklaşık 45 dakika bir saat arasında sürdüğünü dile getirdi.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, tanığa dosya içinde bulunan Özel Ahu Hastanesinin genel adli muayene raporunun son sayfasındaki saat kısmında 00.43 yazılı olduğu ve rapor tarihinin 17 Temmuz 2016 yazıldığını göstererek bu tarih ve saatin doğru olup olmadığı soruldu.

Sağlık görevlisinin o gecenin olağan dışılığı nedeniyle Eker'in hastaneye getiriliş saatini yanlış yazdığını ifade eden Doğru, bu hatanın daha sonra tutanak hazırlanarak düzeltildiğini, rapor tarihinin de aynı şekilde hatalı yazıldığını belirtti.

Doğru, güvenlik kamerası kayıtlarına göre Eker'in saat 04.41'de hastaneye getirildiğinin açık ve net olduğuna işaret etti.

Raporunda şehit polisin sol göğsünün üstünde kesici veya delici alet yarası bulunduğunu yazdığını söyleyen Doğru, şunları kaydetti:

"Göğüs üstünde yaklaşık 5 santimetrelik bir kesi vardı. Mermi çıkış deliği görmediğim için 'kesici alet yaralanması' diye yazarak raporu kapattım. Geniş bir yara olduğu için bu şekilde değerlendirdim. Tekrar göreve gideceğim ve daha sonra ölüm muayenesi yapılacağı için vücut içinde mermi çekirdeği olup olmadığını tespit amacıyla röntgen çekmedim."

- Bilirkişi olarak geldi, tanık olarak dinlendi

Duruşmaya daha sonra Muğla Adli Tıp Şube Müdürü adli tıp uzmanı Mustafa Bülent Savran, bilirkişi olarak ifade vermek üzere çağrıldı.

Davanın savcısı, sanıkların itirazı üzerine, Savran'ın dosyada şehit polis Eker'in mevcut otopsi raporunu düzenleyen doktor olduğu anlaşıldığından, bilirkişi sıfatıyla değil, tanık sıfatıyla ifadesinin alınmasını talep etti.

Bu talep üzerine salondan çıkarak kısa bir toplantı yapan mahkeme heyeti, bilirkişinin soruşturma aşamasında görev almış olması nedeniyle itirazı yerinde görerek Savran'ın bilirkişi değil tanık olarak dinlenmesine oy birliğiyle karar verdi.

Eker'in göğsündeki yaranın kenarlarında "vurma halkası" bulunduğuna dikkati çeken Savran, bu nedenle ölüm nedeninin ateşli silahtan kaynaklanmış olduğu tespitinde bulunduğunu kaydetti.

"Uzun namlulu harp silahıyla ateş edilmiş"

Ateşin yüksek kinetik enerjili ateşli silahla gerçekleştirildiğini ifade eden Savran, "Atış mesafesi olarak da uzak atış olduğunu raporumda belirttim. Mermi çekirdeği vücudu terk etmeden sırt kısmında kalmıştı. Rapora yazmıyoruz ama uzun namlulu bir silaha ait bir mermi çekirdeği olduğu belliydi. Uzun namlulu bir harp silahından atıldığı belliydi ve geniş yara izi bundan kaynaklanıyor. Yaranın geniş olması merminin düz gelmediğini gösteriyor." diye konuştu.

Savran, adli tıp uzmanı olmayan bir hekimin söz konusu yarayı kesici alet izi olarak tanımlamasının mümkün olduğuna dikkati çekti.

Bir sanık avukatının sorusu üzerine Savran, Eker'in yüz kısmındaki morlukların darp sonucu değil, düşmeye bağlı oluştuğu bilgisini aktardı.

İzmir F Tipi Cezaevi ile SEGBİS bağlantı sorunu yaşandığı için gizli tanıklar "Kuzgun" ve "Şapka"nın yarın dinlenmesine karar verildi.

Duruşmaya yarın devam edilecek.

26.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

15 Temmuz darbe girişiminde Marmaris'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik düzenlenen suikast girişimi davası, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası salonunda Muğla 2'nci ağır Ceza Mahkemesi tarafından devam ediliyor. Tanıkların dinlendiği duruşmalarda bugüne kadar 10 tanık ifade verdi. Tanıklardan 6'sı SEGBİS sistemi ile ifade verirken 4'ü mahkeme huzurunda ifade verdi.

'Kuzgun' ve 'Şapka' tanık olarak dinlenecek

Duruşmanın bugünkü bölümünde halen tutuklu bulunan ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 'Şapka' kon adı ile itirafçı olan ve sonradan ismi deşifre olan 'Şapka' kod adlı Albay Hakan Bıyık ve itirafçı 'Kuzgun' kod adlı eski Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız SEGBİS sistemi ile tanık olarak ifadeleri alınacak. İki itirafçının özellikle Muğla'da sanık olarak yargılanan Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in darbe girişimi öncesi Ankara'da bir villada yapılan toplantıya katılması ile ilgili önemli bilgiler vermesi bekleniyor. İtirafçılar, Ankara'daki villa toplantısına firari sanık Adil Öksüz'ün de bu toplantılara katıldığını daha önceki ifadelerinde belirtmişlerdi.

Duruşmada Cumhurbaşkanı eski Başyaveri Ali Yazıcı ile 15 Temmuz gecesi aynı araçta bulunan tutuklu sanık eski Yarbay Emin Güven, SEGBİS sistemi ile tanık olarak ifade verdi. Yazıcı'nın kendisiyle ilgili olarak verdiği ifadeyi yalanlayan Güven, 14 Temmuz günü Muhafız Alayındaki masanın üzerinde 'Marmaris' yazısı olan bir fotoğraf gördüğünü belirtti.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden davada 14 Temmuz tarihinde Muhafız Alayında Kurmay Albay Fırat Alakuş'un kendisini aradığını belirten Emin Güven, eski Başyaver Ali Yazıcı'nın "Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayından ayrılırken yanıma Emin Yarbay diye birisi geldi. Sivil kıyafetliydi. Bana 'Komutanım ben de Antalya'ya gideceğim. Sizinle gelebilir miyim' diyerek arabama bindi. Bunu nasıl izah edeceğimi bilmiyorum ama Emin Yarbay'ı ilk defa gördüm. Ben arabayı kullanırken benim cep telefonumu karıştırmaya başladı. Kendisinden kuşkulandım. Arabadan indirmek istedim. Ancak şüphe duydum. Yanımdaki yabancı biriyle Marmaris'e gitmek istemediğim için İzmir'e yöneldik. Ben orduevine gidecektim. Emin bana ' Çiğli'ye gidelim' dedi ve birlikte Çiğli'ye gittik. Bunu da kendime izah edemiyorum. Normalde ben orduevine gitmek istiyordum. Saat gece 02.30 gibi televizyonlar Cumhurbaşkanımızın İstanbul'a gittiğini söyledi. Ben de çıkıp Ankara'ya gitmek istedim ama nizamiye kapatılmıştı. Misafirhaneye geçtim" şeklindeki ifadesini yalanladı.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, tanık ve sanık avukatlarının sorularını da yanıtlayan Yarbay Güven şunları anlattı:

"Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'i tanımıyorum. Ali Yazıcı'nın kendisini nizamiyenin önünde durdurup arabasına bindiğim yönünde verdiği ifade doğru değildir. Kendisinin Çiğli'de askeri hattı kullandığını hatırlamıyorum. Kameriyede oturduğum sırada masanın üzerinde Marmaris yazan uydu fotoğrafları vardı. Haritalar üzerinde bir çalışma yapıldığını görmedim. Bununla ilgili olarak Ali Yazıcı'ya bir görev verilip verilmediğini bilmiyorum. Daha önce kendimin cemaatle görüştüğümü ifade etmiştim. Terörist değilim. Ali Yazıcı'nın FETÖ'cü olup olmadığını bilmiyorum. Yolda darbeyi öğrendiğini zaman hiç yorum yapmadı. Sürekli telefonla meşguldü. Ali Yazıcı'yı kontrol altında tutmak için bir görev almadım."

Yarbay Emin Güven, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başyaveri Ali Yazıcı'nın birçok sorusunu da cevaplandırdı. Yarbay Güven, "Muhafız Alayı lojmanı yakınında aracına bindim. Fırat albayın söylemesi üzerine aracı ben kullandım. Kendisinin bana somut bir tehdidi olmadı. Darbe haberini aldıktan sonra kendisinden ürktüm. Bir an önce arabadan inmek istedim" dedi.

Güven, "15 Temmuz'da Özel Kuvvetlerde yarbay olarak görev yapıyordum. 15 Temmuz öncesi izinliydim. 14 Temmuz'da bir operasyon olacağı gerekçesi ile Özel Kuvvetlerde görevli Kurmay Albay Fırat Alakuş telefonla beni aradı ve evine bazı malzemeleri getirmemi istedi. Fırat Alakuş'un evine giderek malzemeleri teslim ettim. Daha sonra Fırat Alakuş, kendisini Muhafız Alay Komutanlığına bırakmamı istedi. İstediği yere bıraktım ve Muhafız Alayına birlikte girdik. Alayda bir kamelyanın bulunduğu bölgeye gittik. Orada 10-15 civarında personel vardı. İçlerinde Ali Yazıcı da bulunuyordu. Ailem Bodrum'da tatilde olduğu için ben de Bodrum'a gidecektim. Fırat Alakuş, Ali Yazıcı'nın Antalya'ya gideceğini, ona eşlik etmemi, daha sonra kendisinden ayrılarak ailemin yanına gidebileceğimi söyledi. Bunları söylerken Ali Yazıcı da yanımızdaydı. Otomobili ben kullandım, Ali Yazıcı ön koltukta oturuyordu. Afyon'a kadar benimle fazla konuşmadı daha çok kendisine ait telefonlarla sürekli olarak konuşuyordu" dedi.

"Ali Yazıcı, Genelkurmay'ın tatbikatı olduğunu söyledi"

Ankara'dan sonra Afyon'da mola verdiklerini ifade eden Emin Güven, "Afyon'da bir süre mola verdik ve tekrar yola çıktık. Bir ara yolda Muğla istikametine gideceğimizi ve Cumhurbaşkanına bir liste vermesi gerektiğini söyledi. Listenin içeriği ile ilgili bilgi vermedi. Akşam saatlerinde hava karardığı sırada Ali Yazıcı'ya bir telefon geldi. Yüksek sesle 'ne darbe m' oluyor?' dedi. Ben de bunu duyunca 'ne darbesi' dedim, bana cevap vermedi. Sonra telefon görüşmesi yaptı ve Genelkurmay'ın bir tatbikatı olduğunu söyledi. Ardından Muğla'ya değil, İzmir Çiğli'ye gitmemiz gerektiğini söyledi. Ben de orada işim olmadığını söyleyince 'sen arabayı sürmeye devam et' dedi. Çiğli'ye geldiğimizde nizamiyeden önce bizi almadılar. Ali Yazıcı yüksek sesle 'alacaksınız' diye söylüyordu. O esnada oradan ayrılamadım. Daha sonra Güvenlik Tabur Komutanlığı görevlilerinin eskortluğunda nizamiyeden içeri girdik. Bir üs komutanının odasına girdik. Çeşitli rütbelerde pilot giysili personel vardı. Bu esnada televizyondan darbe bildirisi okunuyordu. Bu esnada Çiğli'nin giriş ve çıkışlarının kapatılması talimatı verildi. Bizi misafirhaneye götürdüler. Bir ara ben nizamiyeye giderek dışarı çıkmak istedim. Ancak girişin itfaiye araçları ve Toma'lar ile kapalı olduğunu görünce geri döndüm. Sabaha doğru çıkışların açıldığını öğrendim. Ali Yazıcı ile birlikte üsten ayrıldık ve kısa bir süre sonra araçtan inerek Bodrum'a ailemin yanına gitmek üzere yola çıktım" dedi.

"Hava fotoğraflarının üzerinde Marmaris yazıyordu"

Emin Güven, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatlarının "Ankara'da Muhafız Alay Komutanlığında Ali Yazıcı'nın da aralarında bulunduğu kişilerin harita üzerinde bir çalışma yapıyor muydu?" sorusunu, "Harita üzerinde bir çalışma yapmıyorlardı. Ancak masa üzerinde bazı hava fotoğrafları vardı, bu fotoğrafların üzerinde Marmaris yazısını gördüm" diye cevapladı.

"Cemaatle görüşüyordum, ama terörist değilim"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatlarının " Ali Yazıcı mahkemede verdiği ifadede sizin FETÖ'cü olabileceğinizi söylemişti, buna ne diyorsunuz" sorusu üzerine Güven, "Cemaatle görüşüyordum ama terörist değilim" dedi.

Sanık Güven önceki ifadesiyle çelişti

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatlarından Halit Çokan, Güven'e daha önceki ifadesinde, "15 Temmuz günü Muhafız Alayı'nda, Kurmay Albay Fırat Alakuş ve Ali Yazıcı'nın bulunduğu 5-6 kişinin toplantı yaptı ve konuşmalardan duyduklarıma göre, Cumhurbaşkanı'nın yeri öğrenilecek, bir ekip gidip Cumhurbaşkanı'nı alacaktı ancak tam yerini bilmiyorlardı. Masa üzerindeki krokiler de Cumhurbaşkanı'nın olabileceği muhtemel yerlerdi. Ali Yazıcı'nın görevi, Marmaris'e giderek Cumhurbaşkanı'nın yerini tespit etmek ve koordinatını Fırat Alakuş'a bildirmekti." dediğini hatırlattı.

Güven, bunun üzerine, "Toplananlar arasında Ali Yazıcı bulunuyordu. Masadaki üzerinde Marmaris yazan hava fotoğraflarını gördüm ancak Yazıcı'ya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerini tespit görevinin verildiğini duymadım." iddiasında bulundu.

Yazıcı ise mahkemeye verdiği ifadede daha önce görmediği Güven'i arabasına Muhafız Alayının nizamiye çıkışında otostopçu gibi aldığını söylemişti. Arabayı kendisinin kullandığını öne süren Yazıcı, Çiğli'ye ise Güven'in önerisi üzerine gittiklerini iddia etmişti.

GİZLİ TANIK 'ŞAPKA'NIN İFADESİ

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda görülen davanın ikinci duruşmasının üçüncü gününde, mahkeme heyeti "Şapka" kod adıyla daha önce ifade veren Hakan Bıyık'ı tanık olarak dinledi. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltına alınan Foça Jandarma Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı eski Kurmay Başkanvekili Albay Hakan Bıyık, İzmir'de görülen FETÖ/PDY davasında 'Şapka' kod adıyla gizli tanık olarak itiraflarda bulunmuştu.

İzmir 1 Nolu T Tipi Cezaevi'nde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada tanık olarak dinlenen Bıyık, 15 Temmuz darbe girişiminden 10 gün öncesine kadar cemaat ve örgüt mensupları ile teması olduğunu söyledi.

Bıyık, 5 Temmuz 2016 salı akşamı kendisine gelen mesaj üzerine acil Ankara'ya çağrıldığını belirterek, Ankara'da kendisini karşılayan "Cihan" kod adlı sivil imam ile Ankara'daki Çukurambar yolu üzerinde bulunan bir villaya gittiğini söyledi. Bıyık, villada Adil Öksüz, Gökhan Şahin Sözmezateş'in yanı sıra 15 kadar askerin bulunduğunu belirtti.

Ankara'daki villada 6 Temmuz'da çalışmalara katıldığını ifade eden Bıyık, "TSK'nın yönetime el koyulacağını burada, villada öğrendim. Gökhan Şahin Sönmezateş'i orada gördüm. 9 Temmuz'a kadar oradaydım. Kendisinin kim olduğunu bilmiyordum. Daha sonra öğrendim. Burada kimse kimseyle doğrudan görüşmüyordu. Gökhan Şahin Sönmezateş de 9 Temmuz'a kadar oradaydı ve toplantılara katıldı. Salon ortamı dışında kimse kimseyle konuşmazdı. Ora bulunan kişiler birbirlerine abi ve kardeş diye hitap ederlerdi." dedi.

Evdeki toplantıların genelde gruplar halinde olduğuna işaret eden Bıyık, "Evde iken Sönmezateş ile doğrudan bir kere diyaloğum oldu. O da yine toplu olarak salondayken oldu. Yönetime el koyma iddiaları konuşulurken oldu. Böyle bir düşünce girişimi var ama bu girişime cemaat içinde çoğu insanın karşı çıkacağını söyledim. Ben en az yüzde 60 hayır denileceğini söyledim. O da böyle bir şeyin imkansız olduğunu söyledi." diye konuştu.

"Tek konuşulan TSK'nın yönetime el koymasıydı"

Bıyık, Sönmezateş ile aralarında darbe sırasında "halk ayaklanırsa, karşı çıkarsa" şeklinde yüksek sesli bir konuşma geçtiğini, bu konuşma arasına Adil Öksüz'ün girerek "Aranıza şeytanı sokmayın, böyle şeyler konuşmayın, Allah'ın yardımıyla başaracağız." dediğini kaydetti.

Villada bulunanlarının çoğunun asker olduğunu anlatan Bıyık, "Bunlar tek başına girip çıkmıyordu. Bunların hepsinin yanında sivil bir şahıs, sivil imam vardı. Gökhan Şahin Sönmezateş'in bu süre içerisinde villada çalışmalara katıldığına ben şahidim. O evde tek konuşulan konu TSK'nın yönetime el koyması, kuvvetlerin nasıl bir harekat izleyeceğiydi." dedi.

Bıyık, villada konuşulan bir diğer konunun ise 15 Temmuz gecesi yapılacak darbe faaliyetinde cemaat mensubu olan subayların birliklerinin kullanılması olduğunu dile getirerek, tarih olarak 15 veya 22 Temmuz'un konuşulduğunu, 15 Temmuz'un darbe için kesin bir tarih olmadığını ifade etti.

- "En büyük imam Adil Öksüz"

Adil Öksüz'ün villada olduğunu ve çalışma yürüttüğünü anlatan Bıyık, şöyle konuştu:

"Adil Öksüz benim villaya girdiğim 6 Temmuz'dan 9 Temmuz'a kadar her gün oradaydı. Oradaki en büyük imam oydu. Orada evin abisi imajı bende oluşmuştu. Herkes ona danışıyordu. Adil Öksüz, yan odaya geçiyor 10-15 dakika sonra geri geliyor 'yan odada büyüğümüzle görüştüm hepinize selamı var' diyordu. Ben bu büyüğün ise Fetullah Gülen olduğunu anlamıştım. Bulunduğumuz süre içerisinde villada bulunan hiç kimsede telefon yoktu. Bende vardı ama kapalıydı. Hiç kimsede telefon görmedim. Salon ortamındayken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili yapılan konuşmaya şahit oldum. Sayın Cumhurbaşkanımızı Huber Köşkü'nden bir ekibin helikopterle alarak İstanbul'a getireceği, buradan başka bir helikoptere bindirilip denize açılan bir gemiye alınacağı konuşuldu. Ama kimlerin alacağı konuşulmadı. Özel Kuvvetlere verilmesi konusu geçti. Özel kuvvetlerden görevlendirilecek personelin ise sıfırdan yeni oluşturulmuş personel olacağı ve bu personelin cemaat personeli olması konuşuldu."

Bıyık, Gökhan Şahin Sönmezateş'in Adil Öksüz ile mutfaktaki oturma grubunda sohbet ettiğini anlatarak, villada yapılan toplantılarda havacıların bir gruba, denizcilerin bir gruba, karacıların bir gruba, jandarmanın bir gruba ayrıldığını, görüşmeler bu nedenle grup grup yapıldığını söyledi

Villada Adil Öksüz'den sonra hareketlerinden anladığı kadarıyla Hava Kuvvetlerinin en önemli isminin Gökhan Şahin Sönmezateş olduğunu kaydeden Bıyık, katılanların grup çalışmasında bir araya geldiğini anlattı.

Bıyık, 2013 yılının temmuz ayında yanında bulunan sivil imam yardımıyla telefonuna ByLock indirdiğini, buradan haberleşmeleri sağladığını ve tekrar aynı yılın kasım ayında telefonundan sildiğini belirterek, "Daha sonra telefonumda Whatsapp kullandım. Ancak kullandığımız Whatsapp'ı açtığımızda, şu an bilinen Whatsapp arayüzünden çok farklı bir programla görüşme yaptık." dedi.

7-8 yıl önce cemaat abisi tarafından kendisine bir dolar verildiğini anlatan Bıyık, parayı kendisine veren kişinin "Parayı hocaefendi gönderdi, cüzdanında taşı, bereketlenir" dediğini ifade etmesi üzerine mahkeme Başkanı Emirşah Baştuğ "Bir faydasını gördün mü bari?" diye çıkıştı.

Bıyık, 6-9 Temmuz tarihleri arasında Ankara'da gerçekleşen toplantıda Adil Öksüz'ün de bulunduğunu belirtti.

Fetullah Gülen cemaati ile yakın temasının bulunduğunu kabul eden Bıyık, darbenin 15-22 Temmuz tarihleri arasında yapılmasının planlandığını, ağırlıklı olarak 15 Temmuz'un ön plana çıktığını ve belirtilen saatten öne çekildiğini daha sonra öğrendiğini söyledi. Bıyık, "15 Temmuz'dan 10 gün önce 5 Temmuz gecesi geç saatlerde jandarmanın cemaat imamı 'Cihan' kod adlı kişiden 'Acil Ankara'ya gel' mesajı aldım. 6 Temmuz tarihinde Ankara'ya gittim. Ama neden çağrıldığımı bilmiyorum. Ankara'da Tandoğan'dan bana mesajı gönderen kişi ile buluşarak Çayyolu üzerindeki bir villaya götürüldüm. Villada TSK'nın yönetime el koyma çalışmaları yapıldığını orada öğrendim. 6-9 Temmuz tarihine kadar o villada gördüğüm ve sonradan kim olduğunu öğrendim şu anda sanık olarak yargılanan Gökhan Şahin Sönmezateş de bulunuyordu. Bu toplantılarda grup çalışmaları yapılıyordu. Kimse kimse ile bilgi paylaşmıyordu. Sadece büyük salonda toplantı yapılıyordu. Gökhan Şahin Sönmezateş ile sadece bir kere konuştum. Darbenin 15-22 Temmuz gecesi yapılması ağırlıklı olarak konuşuluyordu. Ama 15 Temmuz tarihi ağırlıklı olarak görüşüldü. İki tarihte de saat 03.00 olarak düşünülüyordu. Daha sonra erkene çekildiğini öğrendim" dedi.

"Toplantıya katılanların hepsi Fetullahçı idi"

Hakan Bıyık, Ankara'daki villada yapılan toplantıya katılanların hepsinin Fetullahçı terör örgütüne mensup kişiler olduğunu kaydetti. Bıyık, ifadesine şöyle devam etti:

"Villaya gelen sivil imamların kod isimleri vardı. Sivil olarak gelen askeri personelin yanlarındaki kişiler imamlardı. Orada Gökhan Şahin Sönmezateş'in bire bir detaylı çalışmalarına vakıf değilim. Ama genel olarak konuşulan konu TSK'nın yönetime el koyması kara, hava kuvvetlerinin nasıl yol izleyeceği yönünde idi. Adil Öksüz o toplantının yapıldığı süre içinde oradaydı. O villada en büyük 'Abi' denilen kişi oydu. Namazları o kıldırıyordu. Herkes soruları ona soruyordu. Evin abisi bu herhalde demiştim. Daha sonra basından o kişinin Adil Öksüz olduğunu öğrendim. Adil Öksüz toplantılardan birinde salondan ayrılıp yan odaya geçip yaklaşık 10-15 dakika sonra yanımıza tekrar geldi. Bize yan odada 'Sayın büyüğümüz ile görüştüm, hepinize selamımı var' diye bir tabir kullandı. Bu selamı kimin gönderdiğini herkes biliyordu. Ben de bu kişinin Fetullah Gülen olduğunu biliyordum."

Hakan Bıyık, ifadesinin ardından mahkeme heyeti ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları ve sanık avukatlarının sorularını cevaplandırdı. Mahkeme başkanı Bıyık'a "Villada yapılan toplantılarda darbe yapılırsa Cumhurbaşkanının durumu ile ilgili bir konu konuşuldu mu?" diye sordu. Bıyık, soruyu, "Salon toplantılarının birinde orada Cumhurbaşkanı ile ilgili kendisinin Huber Köşkü'nden bir ekiple alınarak hava yoluyla İstanbul'a getirileceği, oradan helikopterle denize açılan bir gemiye alınarak güvenliği sağlanacağı konuşuluyordu. Ama bununla ilgili olarak kimin görevlendirildiği konusu geçmedi. Sadece bir ara görevin Özel Kuvvetlere verilmesi konuşuldu. Ayrıca Özel Kuvvetlerde görevlendirilecek personel tek tek sıfırdan timler haline getirilerek oluşturulacağı ve bu kişilerin tamamının cemaatin üyelerinden oluşturulacağı konuşuldu" şeklinde cevapladı.

Mahkeme başkanının "Toplantılarda Yurtta Sulh Konseyi ile bir konuşma geçti mi" sorusuna ise Bıyık, "Toplantılarda Yurtta Sulh Konseyi ile ilgili bir konu konuşulmadı. Konseyin oluşturulduğu bir toplantı değildi. 'Konsey şu kişilerden oluşuyor' diye isim verilmedi. Sadece konuşmalarda Yurtta Sulh Harekatından bahsedildiğini hatırlıyorum" diye cevap verdi.

Toplantılar konusunda Adil Öksüz'ün yurt dışına çıkıp çıkmadığı sorulan Bıyık, "Telefonla yan odadan çıktıktan sonra Adil Öksüz bir konuşmasında 'Bu Cumartesi ya da Pazar İstanbul'a, ardından ABD'ye uçacağım. Salı günü sayın büyüğümüz ile görüşeceğim, Çarşamba günü Türkiye'ye döneceğim' şeklinde ifade kullandı" dedi.

Bıyık, ByLock kullanıp kullanmadığı sorusuna ise şu cevabı verdi:

"2012 yılında Diyarbakır'da yanımdaki imam aracılığı ile yüklemiştim 'bundan sonra haberleşmeyi buradan yapacağız' dedi. Uzun süre kullandıktan sonra o kişi bana telefonumdan ByLock'u kaldırmamı söyledi. Daha sonra WhatsAap programı kullandım. Ama kullanılan programdan farklı ana yüzü bulunan bir programdı."

"1 doların faydasını gördün mü"

Mahkeme başkanı, Bıyık'a "O villada 1 dolar dağıtıldı mı?" diye sordu. Bıyık'ın "8 yıl benden sorumlu imam bana 1 dolar verdi. Bu doların Fetullah Gülen tarafından gönderildiğini, yanımdan ayırmamamı, bana bereket getireceğini söyledi" cevabı üzerine mahkeme başkanı da, "Bir faydasını gördün mü bari?" şeklinde çıkıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatlarının 'O villada gruplara ayrılmanın kriteri neydi' sorusuna Bıyık, "Havacılar bir odada denizciler ayrı odada bulunuyordu. Ben jandarma olarak o evde tek başıma idim. Asıl jandarma grubu oradaymış, onlar bayrama gitmişler o yüzden beni oraya çağırmışlar. 15 Temmuz için bana görev verilmedi" dedi.

Yine avukatların 'Darbe teşebbüsünün başarısız olması konusunda alternatif planlama yapılıyor muydu' sorusuna Bıyık, "Toplantılarda böyle bir konuşmaya şahit olmadım" dedi.

Cumhurbaşkanın alınması planlanan yerde olamaması durumda alternatif bir plan var mıydı sorusuna Bıyık, "Hayır konuşulmadı" cevabını verdi.

"Adil Öksüz'ün kod ismi telaffuz edilmedi"

Hakan Bıyık, avukatların Adil Öksüz'ün kod adı neydi sorusuna, "Orada kendisine abi veya hocam diye hitap ediliyordu. Kod ismi telaffuz edilmedi" derken, 'Adil Öksüz dışında kamuoyunun tanıdığı bir isim var mıydı' sorusuna, "İsmini daha sonra basından öğrendiğim at kuyruklu gözlüklü olarak gördüğüm Harun Bibiş isimli bir şahıs da orada bulunuyordu" dedi.

'Adil Öksüz ve Gökhan Sönmezateş bir arada mıydı' sorusuna ise Bıyık, "Mutfakta Adil Öksüz ve Gökhan Sönmezateş ile adını bilmediğim kişilerin bir arada oturduğunu ve sohbet ettiğini gördüm. Ama ne konuştuklarını bilmiyorum" dedi.

Cumhuriyet Savcısının 'toplantılarda yaklaşık kaç kişi vardı' sorusuna Hakan Bıyık, "Her gün giren çıkan değişmekle birlikte orada bulunan kişi sayısı sivil şahıslar dahil olmak üzere 15'ten aşağı değildi. Ben kalacak yerim olmadığı için orada kaldım" dedi.

Duruşmada, tanık olarak dinlenen Yarbay Emin Keskin, Marmaris'teki saldırı gerçekleştirdikten sonra Dalaman Deniz Havva Üssüne gelen helikoptere, eski Deniz Hava Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma'nın telefonla arayarak emir vermesi üzerine yakıt ikmalini gerçekleştirdiklerini belirtti.

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda görülen davanın ikinci duruşmasının üçüncü gününde mahkeme heyeti suikast girişiminde Bodrum'a giden iki helikoptere yakıt vermeyen Imsık Kara Havacılık Meydan Komutanı Yarbay Fethi Şahbaz'ın ardından olay tarihinde Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında Harekat Komutanı Vekili olarak görev yapan Yarbay Keskin'i tanık olarak dinledi.

Halen Marmaris'teki Aksaz Deniz Üssünde görev yapan Keskin, ifadesinde 15 Temmuz gecesi birtakım personelin göreve çağrıldığını ve kendisinin de saat 23.00 sıralarında birliğine intikal ettiğini söyledi.

15 Temmuz'da birliklerinden herhangi bir uçuş planlanmadığını belirten Keskin, "Komutanımız herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığı için göreve çağrılan bir kısım personelin gece 02.00'den sonra ayrılabileceğini söyledi. Ben de saat 03.00'den sonra birlikten ayrıldım. Daha sonra bana bağlı olan kuledeki görevli asker bir helikopterin geldiği haberini verdi. Bunun üzerine birliğe geri döndüm. Birliğe intikal ettiğimde gece karanlığında bir helikopter iniş için alçaldı. Birlik askerleri de silahlanmıştı." diye konuştu.

Üniformasını giymek için odasına çıktığını anlatan Keskin, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Odaya girdiğimde odada bulunan telefon çalıyordu ve arayan Deniz Hava Komutanı Tezcan Kızılelma idi. Bana Üs Komutanı Albay Cenk Bahadır Avcı'yı sordu. Kendisinin piste olduğunu söyledim. Tezcan Kızılelma bana, 'O helikopterlere yakıt verilebilir' dedi. Emri tekrar ettirdim ve yine 'verilebilir' ifadesini kullandı. Bunun üzerine telsizden Bahadır Albay'a emri telsizle ilettim. Daha sonra Bahadır Albay'ın yanına giderek Tezcan Kızılelma'nın aradığını ve helikoptere yakıt verilmesi emrini yeniden aktardım. Bahadır Albay telefon görüşmeleri yaptı. Kiminle konuştuğunu bilmiyorum ama verilen emri teyit ettirebilmek için konuştuğunu tahmin ediyorum."

Helikopterin pilotları Ali Aktürk ve Davut Uçum ile bilgi alabilmek amacıyla konuştuğunu ifade eden Keskin, ancak katıldıkları görevle ilgili bilgi vermeyerek sadece "uçuyoruz" demekle yetindiklerini kaydetti.

Her şeyin 15 dakika içinde geliştiğine işaret eden Keskin, 3-5 dakika kadar süren yakıt ikmalinin tamamlanmasının ardından pilotların hızlı bir şekilde helikoptere binerek havalandıklarını bildirdi.

Keskin, helikopterde iki pilotun yanı sıra bir de makineli tüfekçi askerin bulunduğunu anlattı.

27.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince, adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, geniş güvenlik önlemleri eşliğinde getirildi. Binanın bahçe kısmında araçlardan indirilen sanıklar, jandarmalar tarafından duruşma salonuna alındı. Salonda sanıkların yakınları ve taraf avukatları da hazır bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da aralarında olduğu 25 kişi ile Milli Savunma Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün de müdahillik talebi kabul edilen davanın ikinci duruşmasının dördüncü gününde, FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, gizli tanık "Kuzgun" olarak ifade veren ve mahkemede kimliğini açıklayan tutuklu sanık eski Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız'ın, tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumuna SEGBİS ile bağlanılarak dinlenmesi bekleniyor. Dalaman Garnizon Komutanı Murat Selçuk Çol'un da duruşmada tanık olarak ifadesine başvurulacak.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince adliyedeki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda görülen davanın ikinci duruşmasında 4 gün geride kaldı. Dinlenen 18 tanıktan birçoğu, sanıkların daha önceki ifadelerini yalanladı.

Daha önceden belirlenen tanıkların tamamına yakınının dinlendiği duruşmada, sanıkların yönelttiği sorular müşteki avukatlarının tepkisini çekti. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ da sanık avukatlarını sık sık uyararak, tanıklara dava dosyası dışında sorular yöneltmemeleri uyarısında bulundu.

Çiğli 2. Ana Jet Üssü'nde 15 Temmuz 2016 gecesi helikoptere bilerek arıza yaptıran ve suikast girişimine katılmayan Pilot Yarbay Bahattin Akgül'ün anlattıkları, Marmaris'e suikast timini götüren pilotlar eski 3. Kara Havacılık Alay Komutanı Albay Murat Dağlı ve Pilot Albay Zeki Göçmen'in teşebbüsten haberdar olmadıkları yönündeki iddialarının yalan olduğunu gösterdi.

Akgül, ifadesinde, Göçmen'in girişim gecesi, "Biz yarın ya kahraman olacağız ya da vatan haini.", Dağlı'nın ise "Şu anda tarihe tanıklık ediyorsunuz hatta tarihin içindesiniz." dediğini aktardı.

Çiğli'de personel naklini gerçekleştirecek helikopterler havalanmak üzereyken telefonundan gördüğü haberlerden darbe girişimini öğrenip uçmayı reddeden Pilot Üsteğmen Serkan Çoban ise telsizden yaptığı anonsla teşebbüse ilişkin bilgi verdiğine dikkati çekti.

Çoban, ifadesinde, "Telsizden ülkede darbe olduğunu, uçmayacağımı ve helikopterimle de kimsenin uçamayacağını söyledim. Benim uçmak istemediğimi ve söylediklerimi kulaklık takan bütün pilotlar ve teknisyenler duydu." dedi.

-Helikoptere yakıt verilmesi-

Duruşmada ifadesine başvurulan, olay tarihinde Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında Harekat Komutanı Vekili olarak görev yapan Yarbay Emin Keskin, Marmaris'teki saldırıyı gerçekleştiren helikopterlere, sanıklar arasında bulunan eski Deniz Hava Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma'nın telefonla arayıp emir vermesi üzerine yakıt ikmalini gerçekleştirdiklerini söyledi.

Keskin, konuşmasına şöyle devam etti:

"Odaya girdiğimde odada bulunan telefon çalıyordu ve arayan Deniz Hava Komutanı Tezcan Kızılelma'lıydı. Bana Üs Komutanı Albay Cenk Bahadır Avcı'yı sordu. Kendisinin piste olduğunu söyledim. Tezcan Kızılelma bana, 'O helikopterlere yakıt verilebilir.' dedi. Emri tekrar ettirdim ve yine 'Verilebilir.' ifadesini kullandı. Bunun üzerine telsizden Bahadır Albay'a emri telsizle ilettim. Daha sonra Bahadır Albay'ın yanına giderek Tezcan Kızılelma'nın aradığını ve helikoptere yakıt verilmesi emrini yeniden aktardım. Bahadır Albay telefon görüşmeleri yaptı. Kiminle konuştuğunu bilmiyorum ama verilen emri teyit ettirebilmek için konuştuğunu tahmin ediyorum."

Sanıklardan eski üs komutanı Cenk Bahadır Avcı, daha önceki ifadesinde helikoptere yakıtı, Kızılelma'nın emriyle verdiklerine dikkati çekmişti.

Muğla Valisi Amir Çiçek ise ifadesinde telefonla yaptığı ikaza rağmen Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığına iniş yapan helikoptere yakıt verildiğini belirtti.

- Adli tıp uzmanı iddiaları çürüttü

Duruşmada, sanıklar ve avukatlarının sıklıkla dile getirdikleri suikast girişimi sırasında şehit olan polis memuru Nedip Cengiz Eker'in darbeci askerlerin tüfeğinden çıkan mermiyle değil de kesici alet yarası nedeniyle hayatını kaybettiği iddiaları, Eker'in otopsisini gerçekleştiren Muğla Adli Tıp Şube Müdürü olan adli tıp uzmanı Mustafa Bülent Savran'ın ifadesiyle çürütülmüş oldu.

Eker'in göğsündeki yaranın kenarlarında "vurma halkası" bulunduğuna işaret eden Savran, bu nedenle ölüm nedeninin ateşli silahtan kaynaklandığı tespitinde bulunduğunu kaydetti.

Vurulmanın, yüksek kinetik enerjili ateşli silahla gerçekleştirildiğini dile getiren Savran, "Atış mesafesi olarak da uzak atış olduğunu raporumda belirttim. Mermi çekirdeği vücudu terk etmeden sırt kısmında kalmıştı. Rapora yazmıyoruz ama uzun namlulu bir silaha ait bir mermi çekirdeği olduğu belliydi. Uzun namlulu bir harp silahından atıldığı belliydi ve geniş yara izi bundan kaynaklanıyor. Yaranın geniş olması merminin düz gelmediğini gösteriyor." şeklindeki bilgileri paylaştı.

Savran, adli tıp uzmanı olmayan bir hekimin söz konusu yarayı kesici alet izi olarak tanımlamasının mümkün olduğuna dikkati çekti.

Duruşmada dinlenen Eker'e ilk müdahalede bulunan ve ön otopsisine katılan pratisyen hekimler de Savran'ı doğrular nitelikte beyanlarda bulunarak, "Göğüs üstünde yaklaşık 5 santimetrelik bir kesi bulunması ve mermi çıkış deliği görmedikleri için rapora 'kesici alet yaralanması' diye yazdıklarını, daha sonra ölüm muayenesi yapılacağı için vücut içinde mermi çekirdeği olup olmadığını tespit amacıyla röntgen çekmediklerini" bildirdi.

"Sönmezateş'i villada gördüm"

FETÖ'nün darbe girişimi soruşturmasında "Şapka" kod adıyla gizli tanıklık yapan ancak mahkeme sürecinde kimliğini açıklayan eski Foça Jandarma Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Kurmay Başkanvekili Albay Hakan Bıyık, tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS aracılığıyla verdiği ifadesinde, teşebbüsü yönettiği tespit edilen sanık eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'i yalanladı.

Bıyık, darbe girişiminin planlandığı Ankara'daki villada Sönmezateşi gördüğünü dile getirerek, "Adil Öksüz ile Sönmezateş villanın mutfağındaki oturma grubunda sohbet ettiler." şeklinde bilgi verdi.

"Helikopterlerden ateş açtılar, Cumhurbaşkanına hakaret ettiler"

Suikast girişiminde saldırıya uğrayan Marmaris Grand Yazıcı Club Turban Otelde stajyer güvenlik görevlisi olarak çalışan müşteki Sefa Toskar da duruşmada verdiği ifadede, saat 02.00'yi geçtikten sonra bir helikopter tarafından üzerlerine ateş açılmaya başlandığını belirtti.

Yanlarına düşen mermilerin sesini duyduğunu anlatan Toskay, "Helikopterin ateş açmasının ardından çatışma başladı, koruma polislerinden birisi beni otelde bir odaya götürdü. Ben içerideyken dışarıda çatışma yaşanıyordu. Gelen sesleri duyuyordum. Gelen kişiler dışarıdaki polislere Cumhurbaşkanımızın yerini soruyorlardı. Toplantı odasının bulunduğu yere birden ateş açtılar. Benim bulunduğum yer burasıydı. 'Çık dışarı' diye bağırdılar. Birkaç defa daha tekrarladılar. Kapıyı kırarak içeri girdiler. Kapının kırılmasıyla ellerimi kaldırıp çıktım." ifadelerini kullandı.

İçeri giren kişinin kendisine yumruk atarak yere yatırdığını ve plastik kelepçe taktığını vurgulayan Toskar, bu kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve kendisine hakaret içeren sözler sarf ederek başına silah dayadığını söyledi. Toskar, yarım saat sonra 3 helikopter daha geldiğini ve helikopterlerin hepsinden bulundukları yere sürekli ateş açıldığını, sabah 05.00'e kadar bu çatışmanın sürdüğünü kaydetti.

"ERDOĞAN'IN ORADA OLMADIĞINI ÖĞRENİNCE ŞOK YAŞADILAR"

Darbecilerin, oteldeki görevlileri ve polisleri bir alanda topladığını vurgulayan Toskar, şunları kaydetti:

"Bunlardan koruma polisine 'Cumhurbaşkanı nerede?' diye sordu ve o da 'bilmiyorum' deyince ayağıyla kafasına bastırarak tekrar sordu. O da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iki saat önce İstanbul'a gittiğini söyledi. Bu arada bir helikopter yanaştı ve darbeci askerler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın orada olmadığını öğrenince helikoptere doğru koşmaya başladılar. Bu arada herkes şoktaydı. İlk grup gidip çatışma bittiğinde ambulans geldi. Ben sağlık ekibini çatışmanın yaşandığı yere götürdüm. Yaralıya müdahale etmeye başladılar. Yarım saat sonra ise 3 helikopter daha geldi. Gelen helikopterlerin hepsi bulunduğumuz yere sürekli ateş açtı. Sabah 05.00'e kadar da bu çatışma devam etti.''

Sanıklar ise mahkemede verdikleri ifadelerinde helikopterlerden ateş açılmadığını, kimseyi darp ve tehdit etmediklerini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakarette bulunmadıklarını savunmuştu.

Toskar, çatışmanın yaşandığı yere götürdüğü sağlık ekiplerinin uzun süre şehit Mehmet Çetin'e müdahale ettiğini anlattı.

Kendisine yönelik eylemi gerçekleştiren kişileri yüzleri kapalı olduğu için teşhis edemediğine değinen Toskar, bu kişilerden şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini dile getirdi.

Yarbay Hüseyin kim?

Duruşmada mahkeme heyeti, suikast girişimini yöneten sanıklardan eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerini öğrenmek amacıyla telefonla görüştüğü Akıncı Üssü'ndeki "Yarbay Hüseyin"in kim olduğunu tespit edebilmek amacıyla tutuklu yargılanan eski yarbaylar Hüseyin Tanju Taşkıran ve Hüseyin Polatcı'yı tanık olarak dinledi.

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası konferans salonunda görülen, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi ve 2 polisin şehit edilmesiyle ilgili 3'ü firari, 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otelin güvenlik görevlisi Sefa Toskar'ın ardından SEGBİS ile Sincan F Tipi Cezaevine bağlanıldı.

Tanık olarak dinlenen tutuklu sanık Hüseyin Taşkıran, 15 Temmuz öncesinde Ankara Akıncı'da bulunan 4. Ana Jet Üs Komutanlığında İkmal Tabur Komutanı olarak görev yaptığını söyledi.

Darbe girişimi gecesi boyunca Etimesgut'taki hava lojmanlarında bulunan evinden hiç ayrılmadığını iddia eden Taşkıran, Akıncı Üssü'ne de hiç gitmediğini savundu. Sönmezateş'in ismini sadece medyadan duyduğunu ileri süren Taşkıran, 15 Temmuz gecesi kendisiyle hiçbir telefon görüşmesi yapmadığını iddia etti.

Taşkıran, "15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı'nın nerede olduğunu bilmiyordum, kimseyle bu konuda bir konuşma yapmadım." dedi.

Sönmezateş de olay gecesi telefonda görüştüğü kişinin Taşkıran olmadığını ve sesinin ifadelerinde geçen "Yarbay Hüseyin"e benzemediğini öne sürdü.

Akıncı'ya neden gittiğini açıklamadı

Mahkeme heyeti daha sonra aynı cezaevinde tutuklu bulunan Hüseyin Polatcı'yı dinledi.

Polatcı, 15 Temmuz öncesi Ankara Jandarma Bölge Komutanlığında görev yaptığını ve darbe girişimi günü saat 18.00'den ertesi gün 09.00'a kadar birliğinden ayrılmadığını savundu.

"Kurmay Başkanlığına vekalet edeceğim için yarım kalan işlerimi yapmak amacıyla 15 Temmuz akşamı mesaide kaldım daha sonra olaylar başlayınca birliğimden ayrılamadım." diyen Polatcı, o gece Akıncı Üssüne de gitmediğini iddia etti.

Sönmezateş'i tanımadığını ve darbe girişimi gecesi kendisiyle bir telefon görüşmesi yapmadığını öne süren Polatcı, "O gece Sayın Cumhurbaşkanı'nın nerede olduğunu bilmiyordum. Aynı gece telefonla bu konuda tanıdığım veya tanımadığım bir kişiyle herhangi bir telefon görüşmesi yapmadım." savunmasını yaptı.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ'un, darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü'ndeki 143. Filo'nun istihbarat koridorunda bulunduğuna dair güvenlik kamerası kaydının bulunduğunu hatırlatması üzerine Polatcı, görüntülerdeki kişinin kendisi olduğunu ancak kayıtların önceki bir tarihe ait olduğunu ileri sürdü. Akıncı Üssü'ne 15 Temmuz günü gittiğini kabul eden Polatcı, ancak saat 16.00 sıralarında üsten ayrıldığını iddia etti.

Polatcı, "Gündüz Akıncı Üssü'ne neden gitmiştiniz?" sorusuna ise Ankara'da hakkında hazırlanan iddianamenin kapsamına girdiği için cevap vermek istemediğini belirtti.

Sanıklar arasında bulunan ve Sönmezateş'in görüştüğü "Yarbay Hüseyin" olduğu suçlamasıyla yargılanan eski Yarbay Hüseyin Yılmaz'ın avukatının sorusu üzerine Polatcı, askeri telefona cevap verirken kendisini "Yarbay Hüseyin Polatcı" diye tanıttığını kaydetti.

Telefonda görüştüğü kişinin Polatcı olmadığını ileri süren Sönmezateş ise "O gece Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları hangi odada elleri arkadan bağlı çay içiyorlarsa o odadaki Hüseyin Yarbay ile görüştüm. Ayrıca 'Hüseyin', görüştüğüm kişinin kod ismi de olabilir. Ben kiminle konuştuğumu ve nereden emir aldığımı çok iyi biliyorum." iddiasında bulundu.

GİZLİ TANIK KUZGUN'UN İFADESİ

'Kuzgun' kod adı ile 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gizli tanık olarak itirafçı olan eski Foça Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, Muğla'da devam eden 'cumhurbaşkanına suikast girişimi' davasında tanık olarak dinlendi.

Eski Foça Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, 9 Mart 2017 tarihinde İzmir'de yargılandığı mahkemeye ifade verdiğini, bugün de bu ifadesini teyit ettiğini söyledi. "Verdiğim ifademde bir değişiklik yoktur. Ankara'daki villada yapılan toplantıda şu anki sanıklardan kimseyi görmedim. O villada Sinan Süren isimli kişi ile yaklaşık 1,5 saat kaldım. Bir görev vermek üzere beni çağırmışlar. Görevi aldım ve daha sonra oradan ayrıldım. O villada tanıdığım kimse yoktu. Görev tebliğ edilirken FETÖ unsuruyuz demediler. 3 katlı bir villa idi. Odalarda çalışanlar vardı. Kim olduklarını göremedim. Sadece akşam namazı için toplandılar, daha sonra odalarına çekildiler" dedi.

"Toplantıya cemaat mensubunun arabası ile gittik"

Yıldız, "Benimle irtibatı olan şahıs ile Ankara'da buluştuk. Bu kişi beni başka bir şahısla buluşturdu. Cemaatten olan şahsın arabası ile toplantının yapıldığı villaya birlikte gittik. Odadakiler yapılacak olan darbeye çalışıyorlardı. Diğerleri neyi çalışıyordu bilmiyorum" diye konuştu.

"Villada Adil Öksüz akşam namazı kıldırdı"

Toplantının yapıldığı villada adını sonradan öğrendiği Adil Öksüz'ü ilk defa orada gördüğünü belirten Yıldız, "Gazetelerde fotoğrafını görünce villadaki kişinin Adil Öksüz olduğunu anladım. Benim bulunduğum sırada bu kişi namaz kıldırdı, öğle yemeği arasında kendisi ile 10-15 dakika sohbet ettik. Görüşmem o kadar oldu. Villada 15 kişiden fazla insan vardı. Hakan Bıyık'ı villada gördüm. Ömer Faruk Harmancı ile iki amiralin alınması konusunda konuşuyordu. Hakan Bıyık, Ömer Faruk Harmancı'ya 'ben hallederim' dedi. Ben de bunun üzerine nasıl olacağını sordum. Hakan Bıyık tekrar 'ben hallederim' şeklinde konuştu" dedi.

15 Temmuz darbe girişiminin Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbesi olduğunu anlamadığını belirten Yıldız, "Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanlarının desteklediğini, sadece Hava Kuvvetleri Komutanının destek vermeyeceğini söylediler. Bu nedenle yapılan faaliyetin emir komuta zinciri içinde yapılacağını düşündüm" ifadelerini kullandı.

Sanık avukatlarından birisinin "Darbe gecesi aynı kanaatte misiniz?" sorusuna Yıldız, "Şayet ben o gece yaşananları gördükten sonra aynı kanaati sürdürseydim bu ifadeleri vermezdim. Kendi vatandaşına ateş eden, Meclisine ateş eden, 242 vatandaşını öldüren kişilerle bir arada olmayacağımı değerlendirdiğim için onlarla beraber hareket etmedim" yanıtını verdi.

Duruşmada mahkeme heyeti tarafından villada yapılan toplantıya katıldığı ileri sürülen sanıklardan Gökhan Şahin Sönmezateş'in de aralarında bulunduğu 6 kişi ayağa kaldırılıp kamera ile yüzleri yaklaştırılarak, tanık Yıldız'a bu kişileri tanıyıp tanımadığı soruldu. Yıldız, tanımadığını söyledi.

28.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da aralarında olduğu 25 kişi ile Milli Savunma Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün de müdahillik talebi kabul edilen davanın ikinci duruşmasının beşinci gününde, tarafların deliller ve talepleriyle ilgili beyanlarını alacak mahkeme heyetinin ara kararını açıklaması bekleniyor.

İkinci duruşmanın ilk 4 gününde toplam 18 tanık dinlendi.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince, adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen davanın ikinci duruşmasının beşinci gününde mahkeme heyetince tarafların talepleri üzerine dava dosyasına gönderilen deliller ve tanık ifadeleri okundu.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, daha önce bilirkişiye çözümlenmesi için verilen suikast girişimi gecesi Marmaris'teki 112 Acil Servis hattına ait görüşme kayıtlarının saat 22.00 ile 03.00 arasındaki kısmının hazırlandığını söyledi.

Duruşmada okunan kayıtlara göre, bazı sanıkların iddialarının aksine bu saatler arasında Marmaris'te herhangi bir silahlı çatışma ve buna bağlı yaralanmayla ölüm olmadığı kaydedildi.

Şehit polis memuru Nedip Cengiz Eker ile ilgili ambulans kayıtlarında ise saat 03.56'da ambulansın istendiği, 04.35'te olay yerinden ayrılan ambulansın 04.40'da hastaneye ulaştığı belirtildi.

Helikopterler saat 03.03'te geldi

Marmaris Emniyet Müdürlüğünün darbe girişimi gecesine ilişkin 155 Polis İmdat hattı kayıtlarının da okunduğu duruşmada, polise yapılan ihbarlara göre sanıkları taşıyan helikopterlerin saat 03.03'te Marmaris'e geldikleri, 03.10'da helikopterlerden ateş açılmaya başlandığı netleştirildi.

Kayıtlarda ihbarda bulunan bir vatandaşın, "Helikopterler Turban Otelin orada, helikopterden inenler sivillere ateş ediyor. Helikopterlerden kimi görseler ateş ediyorlar. Burada hiçbir polis yok, helikopterle gelen askerler her tarafa ateş açıyor." dediği dikkati çekti.

N.K. isimli bir askerin Kocaeli Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde verdiği ifadesi de duruşmada okundu. N.K'nin Marmaris'e giden timi yerde komuta eden sanıklardan eski Binbaşı Şükrü Seymen ile ilgili "Devre arkadaşım olan Şükrü Seymen'in bu yapı içinde olduğunu biliyorum." ifadelerini kullandığı kayıtlara geçirildi.

Bazı Muharebe Arama Kurtarma (MAK) ekibi üyelerinin de okunan ifadelerinde, Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında FETÖ'nün "üs imamı" olarak anılan "Paşa" lakaplı eski başçavuş Zekeriya Kuzu'nun ekip üyeleri arasında gruplaşma yaptığı ve kendilerinden olmayanları aralarına almadıkları vurgulandı. Kuzu'nun aralarına katılmaya davet ettiği ekip üyelerine, "Aramıza gelirseniz tehlikeden uzak durursunuz." dediği de bildirildi.

"H.E. dualarını" kabul etmedi

Duruşmada, sanıklardan eski Deniz Yüzbaşı Haldun Gülmez'in üzerinde yakalandıktan sonra yapılan aramada bulunduğu belirtilen ve "Hoca Efendi duaları" anlamına geldiği değerlendirilen, "H.E. duaları" başlıklı yazılı kağıt delil dosyasından çıkartılarak okundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a beddua içeren ifadelerin de bulunduğu kağıdı yakından incelemesine izin verilen sanık Gülmez, kağıdın kendisine ait olmadığını ve bununla ilgili arama tutanağını görmek istediğini söyledi.

Bunun üzerine duruşma savcısı, kağıdın Gülmez'in üzerinden çıktığına dair tutanağın mevcut olduğuna dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı'na Suikast Girişimi Davasında 155 Polis Kayıtları Okundu

15 Temmuz darbe girişimi gecesi Marmaris'te Cumhurbaşkanı'nın kaldığı otele düzenlenen saldırıyla ilgili polis 155 kayıtlarının dökümleri, mahkeme tarafından açıklandı. Helikopterlerin Marmaris'e gelişiyle ilgili 155'e yapılan ilk ihbarın saat 03.03'te, helikopterlerden ilk ateşin ise saat 03.15'te açıldığı ihbarı yapıldığı açıklandı.

Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişimi davasında mahkeme heyeti, 15 Temmuz tarihli Marmaris'te yaşanan suikast girişimiyle ilgili 155 polis kayıtlarını açıkladı. 155 kayıtlarında suikast timinin Marmaris'e gelişi, helikopterden ateş açılması ve polis memurlarının şehit edilmesiyle ilgili kayıtlar okundu.

155 polis hattına gelen ihbarlar

Saat 03.03: (ihbarcı) Abi helikopterler geliyor, askeri helikopterler, bilginiz olsun.

(operatör) Emniyete doğru mu geliyor?

(ihbarcı) Bilmiyorum, havada 2-3 helikopter var size doğru geliyor.

Saat 03.06: Case de Maris etrafında helikopterler alçak uçuş yapıyor.

Saat 03.15: Banu Otel tarafına helikopterlerden ateş açıyorlar.

Saat 03.17: İki ışıksız helikopter geçti askeri bilginiz var mı?

Saati belli değil: Yazıcı Otel'in arka tarafına helikopter inmeye çalışıyor durum nedir?

Saat 03.25: Helikopterler şu an Clup Yazıcı Turban Otel'e indiler, ateş açıyor sivillere, Skorsy helikopteri indi kimi görse ateş açıyorlar.

Saat 03.29: Turban üzerinde helikopterler uçuyor, Case de Maris bahçesine indiler, ateş açıyorlar, şu an polis burada polis yok.

Saat 03.40: Ateş sesleri var, bomba sesleri geliyor.

Saat 03: 56: Polis memuru vuruldu ambulans gönderin.

Saat 04: 35: Ambulans yaralıyı aldı ve ayrıldı.

"H.E. duaları" yazılı kağıt

Deliller arasında yer alan ve saldırıda göğsünden yaralanan tutuklu sanık Deniz Kurmay Yüzbaşı Haldun Gülmez'in üzerinden çıkan ve 'Hoca efendi duaları' olarak değerlendirilen 'H.E. duaları' yazılı kağıt gösterildi. Mahkeme Başkanı, Gülmez'in üzerinden çıkan 'sultana uy, zalimden korkma', 'cihad', 'korku anında' ve 'hizbul hasin' ara başlıklarının bulunduğu, 'Sultan zaliminden korkma, Allah benim kulumu Tayyip Erdoğan ve taraflarının şerrinden Allah'a sığınırım' ibarelerinin bulunduğu kağıdı okudu. Not yazılı kağıdı inceleyen tutuklu sanık Haldun Gülmez, bu kağıdın kendisine ait olmadığını söyledi. Bunun üzerine söz alan mahkemenin Cumhuriyet Savcısı, bu kağıdın sedye üstünde yapılan üst aramasında ele geçirildiğini söyledi.

Sönmezateş, radar kayıtlarını izledi

16 Temmuz gecesi İzmir Çiğli'den kalkan ve darbecileri taşıyan helikopterlerin radar kayıtları, suikast timinin başında yer aldığı ileri sürülen eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'e izlettirildi. Ekranda helikopterlerin Marmaris üzerindeki hareketlerini izleyen Sönmezateş kayıtlar ile ilgili konuşmadı.

MAK'çı askerden Kuzu'ya FETÖ suçlaması

'Paşa' lakaplı sanık Zekeriya Kuzu ilgili Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timinde görevli Olcay Kurt'un mahkeme tarafından alınan yazılı ifadesi okundu. Kurt yazılı ifadesinde, Zekeriya Kuzu ile 8 yıl çalıştığını belirterek, "MAK Timini bizden ve bizden olmayanlar diye ikiye böldü. Kendi timinde başarılı olamayanları rütbe terfi ettirdi, rütbe terfi hak edenlere de rütbe vermedi, 'bize katılırsanız sizin de yolunuz açılır.' O zaman anladım ki Kuzu ve timi FETÖ/PDY üyesidir" dedi.

SAVCI MÜTALAA VERDİ

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimi davasında savcı mütalaasını açıkladı. 37 sanık hakkında 6'şar kez ağırlaştırılmış hapis cezası istendi.

BİR SANIĞIN BERAATİ İSTENDİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin de aralarında bulunduğu 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı dava Savcısı Ali Cenk tarafından verilen 25 sayfalık mütalaada Yarbay Hüseyin Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı'na suikast girişiminden beraatine karar verilmesi, diğer sanıkların ise 6'şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.

Savcı Cenk, "Toplanan delillerle olay yeterince açıklığa kavuştu. Kovuşturmanın genişletilmesine herhangi bir talebimiz yoktur" dedi. Savcı mahkeme dosyasındaki sabit olan delillere değinerek, şehit polis memuru Mehmet Cengiz'in şehit olduğu silahtan çıkan biyolojik kalıntıların, Binbaşı Şükrü Seymen'e ait olduğunun belirlendiğini; adli raporlar alındığını, sanıkların emniyet güçlerinin üzerinden kimlik ve paralarını gasp ettiklerini, DNA analiz raporları, balistik inceleme uzman raporları, bölgedeki güvenlik kamera kayıtları incelemelerinin dosyada yer aldığını vurguladı.

İl Sağlık Müdürlüğü ambulansına mermilerin isabet ettiğini, araziye terk edilmiş bomba atar bulunduğunu, sanıklardan Zekeriya Kuzu, Murat Dağlı, Yücel Ekizoğlu'dan 1 Amerikan doları çıktığını, HTS, radar, 112 kayıtlarının mevcut olduğunu, sanıklardan Haldun Gülmez üzerinden çıkan not kağıdının deliller arasında bulunduğu kaydetti.

"PAŞA" LAKAPLI ASTSUBAY KUZU HERKESİ TEHDİT ETMİŞ

ByLock tespitleri olduğunu, sanık Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'e MİT Müsteşarlığı görevi verildiğini, Binbaşı Taner Berber ile Binbaşı Şükrü Seymen tarafından Türk Özel Kuvvetleri (ÖKK) ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timleri oluşturulduğunun ortada olduğunu belirtti. Gökhan Şahin Sönmezateş'in darbe gecesi Ankara'da öldürülen Tuğgeneral Semih Terzi ile darbeden önce görüşmeler yaptığının ortaya çıktığını; Sönmezateş'in Ankara'da Adil Öksüz tarafından yapılan darbe toplantılarına katıldığını, eylemi bizzat gerçekleştirme görevini üstlendiğini; 15 Temmuz sabah saatlerinde Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in Binbaşı Şükrü Seymen ile buluştuğunu, Ali Yazıcı'nın Çiğli'den Cumhurbaşkanının yerini tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'e bildirdiğini, Astsubay Zekeriya Kuzu'nun, Marmaris'te otelde, 'Hırsızın evlatları, kafanızı kaldırdığınızda sizi öldürürüm, ne zaman kalktı, helikopter' diyerek hakarette bulunduğunu da dile

SUÇ LİSTESİ UZUN

Savcı Ali Cenk deliller ve yapılan yargılama doğrultusunda, sanıkların, 'Cumhurbaşkanına suikast', 'anayasayı ihlal', 'yasama organına karşı suç', 'hükümete karşı suç', 'silahlı terör örgütü yöneticisi olma', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama', 'zincirleme şekilde silahla tehdit', 'Cumhurbaşkanına hakaret', 'zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret', 'kamu malına zarar verme, mala zarar verme, nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali ve nitelikli yağma' suçlarını işlediklerini vurguladı. Bu suçlardan dolayı 6'şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmalarını talep etti. Savcı Cenk, Yarbay Hüseyin Yılmaz'ın ise cumhurbaşkanına suikast girişimi davasından beraatine karar verilmesini, darbe girişimi suçundan ise cezalandırılmasını istedi. Sanıkların tutukluluklarının devamını da talep etti.

REDDİ HAKİM TALEBİ

Duruşma sanık ve avukatlarının söz almasının ardından devam edecek. Sanık avukatlarından Hakan Tunçkol, verilen arada yaptığı açıklamada, "Daha ikinci celsedeyiz. Toplanacak deliller var. Bu deliller sanıkların lehine olabilir. Reddi hakim talebinde bulunacağız" dedi.

Başlayan duruşmada sanık avukatlarından bazıları, savcının mütalaasını erken vermesine izin verilmesinin yasaya ve adil yargılama ilkesine aykırı olduğunu iddia ederek reddihakim talebinde bulundu.

REDDİ HAKİME RET

Meslek hayatında ilk defa "reddedildiğine" dikkati çeken Baştoğ, reddihakim talebinin görüşülmesi için duruşmaya ara verdi. Verilen arada Baştoğ dışındaki mahkeme heyeti, sanık avukatının talebini görüştü.

Yeniden başlayan duruşmada Baştoğ'un koltuğuna geçen kıdemli hakim Sercan Gözüm, delillerin tartışılması safhasında yasal söz sırası kendisindeyken cumhuriyet savcısının, toplanan delillere karşı görüşlerini bildirdikten sonra kovuşturmanın genişletilmesi yönünde talebi olmadığına dikkati çekti. Gözüm, dosyanın esası hakkında mütalaasını sunması işleminde mahkeme başkanının savcıya söz vermesinin, tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir durum teşkil etmediğini kaydetti.

Gözüm, "Hakim Baştoğ'un tarafsızlığını şüpheye düşürecek somut bir olay veya sebebin bulunmadığı anlaşılmakla hakimin reddine yönelik talebin reddine karar verilmiştir." dedi.

Mahkeme, heyetin teşkili için duruşmaya yeniden ara verdi.

Duruşmada daha sonra tarafların talepleri üzerine, dava dosyasına gönderilen deliller ve tanık ifadeleri okundu.

Ardından davanın savcısı Ali Cenk Düzgün, toplanan delillerin yeterince açıklığa kavuştuğunu belirterek, esas hakkındaki mütalaasını sundu. Savcı Düzgün, sanıklarından 43'ü hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteminde bulundu.

DAVA 4 MAYIS'A ERTELENDİ

Sanıklar ve sanık avukatlarının toplanan delillere karşı beyanda bulunacaklarını ancak zamanın kısıtlı olması nedeniyle bunu yapamayacaklarını söylemesi üzerine mahkeme heyeti, 1 Mayıs'ın resmi tatil 2-3 Mayıs günlerinin de mahkemenin başka duruşmalarının bulunması nedeniyle tarafların talebini de dikkate alarak duruşmaya 4 Mayıs saat 09.15'te başlamak üzere ara verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Halit Çokan, savcının mütalaasını sunmasına ilişkin, "Mahkemelerde üç özne vardır. Birincisi iddia eden savcılık tarafı, ikincisi savunma tarafı, üçüncüsü ise yargı yani mahkemeler. Cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasını ne zaman sunacağı kendi takdiridir." dedi.

Çokan, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince, adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen davanın ikinci duruşmasının beşinci gününde gelinen noktayı, AA muhabirine değerlendirdi.

Davanın ikinci duruşmasında delillerin toplandığını ve tanıkların dinlendiğini anlatan Çokan, tanıkların dinlenmesi sırasında özellikle sanıkların çok detaylı ve ayrıntılı sorular sorması nedeniyle yargılamanın çok uzun sürdüğünü söyledi.

Gelinen aşamada cumhuriyet savcısının sanıkların cezalandırılması talebiyle ilgili mütalaasını sunduğunu belirten Çokan, "Şimdi bundan sonraki aşamada, dinlenen tanıklarla ilgili ve cumhuriyet savcısının sunmuş olduğu mütalaaya karşı sanıkların beyanları, savunmaları alınacak. Eğer sayın mahkeme, bu aşama itibarıyla araştırılmasını uygun ya da gerekli gördüğü birtakım deliller varsa bunları toplayacaktır. Değilse bu, savunmalar üzerinden nihayete götürecektir." diye konuştu.

Çokan, şöyle devam etti: "Mahkemelerde üç özne vardır. Birincisi iddia eden savcılık tarafı, ikincisi savunma tarafı, üçüncüsü ise yargı yani mahkemeler. Cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasını ne zaman sunacağı kendi takdiridir. Nihayetinde delillerin toplandığı kanaatindeyse ve sanıklarla ilgili araştırılması gereken bir hususun olmadığı kanaatindeyse, ayrıca olayın yeterince aydınlandığını düşünüyorsa cumhuriyet savcısı olaya ilişkin mütalaasını sunabilir. Bu, şuna benzer: Herhangi bir sanığın kalkıp, 'Arkadaş, ben savunmamı sunmak istiyorum, cumhuriyet savcısını dinlemek ya da katılan tarafın iddialarını dinlemek istemiyorum.' demesi ne kadar tabii hak ise cumhuriyet savcısının da gelinen aşama itibarıyla olayın yeterince aydınlandığı kanaatindeyse onun mütalaasını sunmasında usule aykırı herhangi bir yön yok.

Dolayısıyla burada usule aykırı bir durum olmadığı için garip de bir durum yok."

Mahkemenin savcılığın bu tasarrufuyla bağlı olmadığını vurgulayan Çokan, sanık tarafının da bağlı olmadığını sözlerine ekledi.

İDDİANAME

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı şüpheli olduğu iddianamede, sanıkların, "Cumhurbaşkanına suikast", "anayasayı ihlal", "yasama organına karşı suç", "hükümete karşı suç", "silahlı terör örgütü yöneticisi olma", "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme", "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme", "kasten öldürmeye teşebbüs", "zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama", "zincirleme şekilde silahla tehdit", "Cumhurbaşkanına hakaret", "zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret", "kamu malına zarar verme", "mala zarar verme", "nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali" ve "nitelikli yağma" suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.

Saldırıyı gerçekleştiren FETÖ'nün "suikast timi"ndeki biri firari 37 asker için en az altışar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talep ediliyor.

VALİ ÇİÇEK O GECEYİ ANLATTI

Öte yandan 2. duruşma başlamadan önce Marmaris ve Muğla'da darbe girişimi gecesi yaşananları AA muhabirine anlatan Vali Çiçek, 15 Temmuz 2016'nın Türk milleti için unutulmaması gereken bir tarih olduğunu söyledi.

Darbeciler tarafından o gece tüm planların çok ustaca yapıldığını belirten Çiçek, "Tüm planları ülkenin yıkılışı, yok oluşu için hazırlanmıştı. Cumhurbaşkanımızın Marmaris'te olması nedeniyle 15 Temmuz Muğla için de ayrı bir önem taşıyor. Darbe girişiminin en önemli ayaklarından birini bu nedenle Muğla ve Marmaris teşkil ediyor." dedi.

Çiçek, bugüne kadar birçok şeyi açıklamadıklarını, yargılama, savcılığın delilleri toplama ve iddianamenin hazırlanma süreçleri olduğunu, iddianamenin tamamlanmasıyla davanın başladığını ifade ederek, artık bazı şeylerin yargıyı da olumsuz etkilemeyeceği için konuşmalarında herhangi bir engel bulunmadığını anlattı.

Çiçek, 15 Temmuz gecesi tüm polis ve vatandaşlarla darbe girişiminin bertaraf edilebilmesi için duruşlarını gösterdiklerini vurgulayarak, emir beklemeden, süre aramadan gerekeni yerine getirdiklerini dile getirdi.

Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakınlarının güvenliğini sağlamak için bütün tedbirleri aldıklarını, tüm kuvvetleri harekete geçirdiklerine işaret eden Çiçek, "Marmaris'in giriş ve çıkışlarını emniyet güçlerimizle kapatarak araçları depolama yaparak ilçeye girişlerin önüne geçtik. Darbeye destek vermeyi düşünenler için 'Devlet ayakta, güvenlik ayakta, bir teşebbüste bulunursanız karşılığını bulursunuz.' demek istedik. Milletimiz de burada bize destek verdi." diye konuştu.

"Ölümü göze alarak Cumhurbaşkanımızın yanında olduk"

O gece kendisi ve tüm emniyet güçlerinin ölümü göze alarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında olmak için mücadele etmeye karar verdiklerine dikkati çekerek Çiçek, "Yolları kapatıp tüm talimatları verdikten sonra Cumhurbaşkanımızın yanına gittim. Cumhurbaşkanımız halka ulaştıktan sonra milletimiz meydanlara inmeye başladı." değerlendirmesinde bulundu.

Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Marmaris'ten Dalaman Havalimanına uğurladıklarını bildiren Çiçek, şöyle devam etti:

"Biz bu arada havadan, karadan, denizden tüm güvenlikleri sağladık. Daha sonra Muğla'ya geçerek kriz merkezi oluşturduk. Ben kriz merkezine geçmeden Cumhuriyet Meydanı'nda binlerce vatandaş bize Cumhurbaşkanımızı soruyordu. Ben orada bir konuşma yaparak vatandaşlara 'Hepimiz görevimizin başındayız. Cumhurbaşkanımız halkının içinde. Siz merak etmeyin ihanet çeteleri başaramadılar.' dediğimde bütün vatandaşlar 'Demokrasimizin yanındayız.' dedi. Kriz merkezine geçtiğimiz sırada suikast timini taşıyan helikopterlerin Marmaris'e Cumhurbaşkanımızın kaldığı villaya geldiği bilgisi ulaştı ama Cumhurbaşkanımız zaten bu sırada ayrılmış ve İstanbul'a iniş yapmıştı."

Suikast timine fırsat vermemek için gece boyunca yoğun çaba gösterdiklerini kaydeden Çiçek, darbeci askerlerle güvenlik güçleri arasında çatışma çıktığını dile getirdi. Çiçek, "Çatışma devam ederken bu hainler hala Cumhurbaşkanımızın orada olduğunu sanıyordu. Burada bir şehidimiz oldu. Sonra bir şehidimiz daha oldu, biz çevre illerden takviye ekip istedik. Bu güç gelene kadar hainlerin kullandığı helikopterin yakıt almaması gerekiyordu. Bunun için bölgemdeki 2 askeri birliğe telefonla ulaşarak helikopterlere yakıt verilmemesi için emir verdim. Yakıt vermeleri halinde hesabını soracağımı söyledim." ifadelerini kullandı.

Helikopterlerden birinin bu arada yakıt aldığını anlatan Çiçek, diğer 2 helikopterin ise yakıt almasının engellendiğini belirtti.

"Polisim ve vatandaşım tek vücut oldu"

Yakıt alamayan 2 helikopterin Bodrum'daki Imsık Meydanı'nda kontrol altına alındığına işaret eden Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Diğer helikopter de bölgede kalan hainlere destek vermek için Marmaris'teki otele inmeye çalıştı fakat polisim ve vatandaşım tek vücut oldu ve o helikopteri ateş altına alarak yere indirmedi. Helikopter bölgeye inemeyeceğini anlayınca kaçtı, Imsık'a indi. Diğer helikopterlere yakıt aldırmaya zorladılar. Oradaki komutan vermedi. İçlerinde bir yaralı olduğu için kan kaybı var diye doktor bulamadıkları için Çiğli'ye kaçtılar. İzmir Valisini arayarak tedbir aldırdık ve yakaladık. Marmaris'te kaçamayan hainler sabaha kadar polisimizle çatıştı. Bu hainler helikopterden destek alamayacağını anlayınca ormana sığındılar. Ormanda bunları saklamadı. Sürdürdüğümüz başarılı operasyonlar ve vatandaşlarımızın da desteğiyle hepsini kıskıvrak yakaladık. Emniyetimiz, jandarmamız, Sahil Güvenlik ekiplerimiz tek vücut oldu ve bunları yakalayarak yargıya teslim ettik. Şimdi yargılanıyorlar. Elbette ki cezaları neyse çekecekler."

Hiç kimsenin cezasız kalmayacağını vurgulayan Çiçek, milletin birliğine, vatanın bölünmez bütünlüğüne karşı hainlik yapanların adalet önünde cezasını çekeceğini söyledi. Kendisinin de tanıklık yapması için mahkemece çağrıldığını belirten Çiçek, hukuka saygısı olduğunu, bildiklerini mahkeme huzurunda anlatacağını bildirdi.

"Hainlerin planı, Cumhurbaşkanımızı ya kaçırmak ya öldürmekti"

Bölgeye gelerek suikast timini taşıyan 3 helikopterin silahlı olduğuna dikkati çeken Çiçek, "Bunlar hem silahla takviye ediyor hem de transfer yapıyor. Bu hainlerin planı, Cumhurbaşkanımızı ya kaçırmak ya öldürmekti fakat bunu yapamadılar. Orada şehitlerimiz oldu. Buna rağmen sabaha kadar canla başla mücadele ettik. Bu helikopterler suikast timini kaçıracaktı. Elbette Türkiye dışında başka bir yere kaçacaklardı. Bu benim tahminim." şeklinde konuştu.

Muğla dışında başka yerlerden Yunanistan'a kaçanlar olduğunu anlatan Çiçek, "Buradan oraya da kaçabilirlerdi. Başka bir ülkeye de kaçabilirlerdi. O zaman biz bu bölgede kimseyi bulamazdık. Onun için bu helikopterlere yakıt verdirmeyerek, yakıt almalarını engelleyerek suikast timinin bu bölgeden kaçışları engellendi. Bizim için en büyük başarı da budur. Zaten hepsi operasyon sonrasında menfezde, suyun içinde, ağaç tepesinde çaresiz şekilde yakalandılar. Yani bunlar yakıt alsa kaçacaktı ve şu anda belki de bulamayacaktık. Belki ülkeler arası alıp verme sıkıntıları olacaktı. Bizim dost ülkelerimiz var ama bazıları böyle şeylerde dostluklarını göstermiyorlar." şeklindeki değerlendirmeleri paylaştı.

Vali Çiçek, suikast timinin yakalanmasında bölgede mücadele eden tüm emniyet güçleri ve vatandaşlara teşekkür etti.

Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'Muğla Darbede Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi 47 sanık' davası

(29 Nisan 2017, 19:47)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=10291    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.520.882