Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 kişinin Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına bir günlük ardından sonra devam edildi. Duruşmada MAK timinde görevli Astsubay Erkan Çıtak, dikkat çeken ifadeler kullanıp '15 Temmuz akşamı hazırlık yaptığımız sırada Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'le aynı ortamda bulunmak beni heyecanlandırdı. General seviyesinde bir komutanla göreve çıkacağım için gurur duydum. Generalle aynı ortama gelmem çok nadir. Ben 5 yıllık görev süremde nadir bir araya geldim. Elimi sıksa elimi yıkamam. Ben öyle bir emir komuta içerisinde görev yapıyorum' dedi.
02.09.2017 13:45 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 kişinin Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına bir günlük ardından sonra devam edildi.
28.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA AŞANANLAR
Geçen 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinin de aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden başlandı.
ERKAN ÇITAK
Yoklamayla başlayan duruşmada MAK timinde görevli Astsubay Erkan Çıtak, savunmasını yaptı. Öz geçmişini anlatıp savunmasına başlayan Erkan Çıtak, üstlerinin emirlerini sorgulamadan yerine getirdiğini söyledi. Bayramdan sonra 11 Temmuz günü birliğime katıldığını bilgisini veren Erkan Çıtak, şunları söyledi:
'15 Temmuz günü telefonlarımızı kapatmamamız istendi. Ben de eve gittim. Yaklaşık bir saat sonra telefonumdan arandım komutanın mesaiye çağırdığı söylendi. Özel görev olduğu söylendi. Mesaiye çağırılmam çok doğaldı. Ben de bu durumu öyle karşıladım. Arkadaşlarıma bu hazırlığın niçin olduğunu sordum. Onların da bilgisi yoktu. Bende hazırlıklara dahil oldum. Sonra Taner Binbaşı bizi topladı. Telefonlarımız toplandıktan sonra görevin ne olduğu açıklandı. Görevin bir terörist elebaşını almak olduğunu, buna bizim de dahil olacağımızı söyledi. Özel kuvvet ekibinin de geleceğini onlarla birlikte görevi icra edeceğimizi ifade etti. Bizim de 'emniyetçi' olarak görev yapacağımızı söyledi. Neden terörist elebaşını almaya gidiyoruz ön yargısı vardı. Bizim görevlerimiz arasında bunu yapmak yoktu. Ama bizde buna itiraz etmedik. Bunu yadırgamadık. Ülkenin gündeminde de terörle mücadele vardı. Meskun mahallerdeki operasyonlara bizim de katılacağımız bilgileri de geliyordu.'
15 Temmuz akşamı suikast hazırlıklarını yaptıkları sırada Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'le aynı ortamda bulunmasının kendisini heyecanlandırdığını da söyleyen Erkan Çıtak, sözlerini şöyle sürdürdü:
'General seviyesinde bir komutanla göreve çıkacağım için gurur duydum. Generalle aynı ortama gelmem çok nadir. Ben 5 yıllık görev süremde nadir bir araya geldim. Elimi sıksa elimi yıkamam. Ben öyle bir emir komuta içerisinde görev yapıyorum. Gökhan Generali görünce yadırgamadım. Denizci birisi olsa yadırgardım ama burada bu generale saygı gösterdim. Benimle birlikte bir general olduğu için gurur duydum.'
Cephanelikten iddianamedekinin aksine 15 bin mühimmat aldığını da ileri süren Erkan Çıtak, 'Cephanelikten 15 bin mühimmat aldık. Bunu 25 bin 40 binlere çıkarmanın anlamı yok. Tim içerisindeki görevimi öğrendim. Marmaris'e gideceğimizi duydum diye hatırlıyorum. Buraya gitmek yadırganacak bir durumu değil. Pist başına gitmemiz söylendi. Buraya gittiğimiz sırada sıkıyönetim ilan edildiğini, emrin Genelkurmaydan geldiğini duydum. Gökhan Generalden duymadım ama böyle bir şeyler duydum. Bana verilen emri değerlendirmedim. Ülke çapındaki tüm özel birliklere böyle görev verildiğini düşündüm' dedi.
Ablasına iyi olduğunu dair cep mesajı attıktan sonra helikoptere bindiğini ifade eden Erkan Çıtak, süreci şöyle anlattı:
'Helikoptere bindik. Bindikten sonra her şey kontrolümüzden çıktı. Marmaris'e geldikten sonra aşağıya indik. Yol üzerinde olaylara dahil olduk. Önde olan tim Turban Otel tarafından girdikten sonra bizde emniyet personeli olarak görev aldık. Yaklaşık 15 - 20 dakika emniyete alarak başladık. İçerideki ekipten haber alamayınca ilerledik. Bir kaç tane sivil memur getirdiklerini gördüm. Bunlara verilen emir doğrultusunda plastik kelepçeyi taktım. Ama zorlamada bulunmadım. Şükrü Seymen, 'polislerle işimiz yok' deyince görevin farklı olduğunu anladım. Burada ateş altında kaldık. Polisle karşı karşıya gelmemek için sahile geçtik. Sahil boyunca da devam edip araziye çıktık. Bu arada kimsenin zor kullandığını da görmedim. Sonuç olarak göreve dahilden ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. Bu nedenle olayları ince ayrıntısına kadar kendi ayrıntılarımla anlattım. Kimseyi suçlamak istemiyorum' dedi. Sıkıyönetimi duyunca o karışıklıkta görevden geri çekilmesinin mümkün olamayacağını ileri süren Erkan Çıtak, 'Göreve bilinçli olarak gittiğimiz söyleniyor. Bir arada durduğumuz alan yok. Toplu olarak durduğumuz sırada verilen emir de yok. Bana emir veren Taner Binbaşı da terör örgütünün başındaki adam olacağımızı söylüyor zaten. Herkesin dağıldığı bir yer vardı. Kimseyle toplu olarak görev verilmedi. Tüm tanıklar, gizli tanıklar da dahil Cumhurbaşkanı'nın canına kast edileceği beyanında bulunmamışlardır.'
Neden araziye çıktıkları yada teslim olmadıklarına dair önyargılar da bulunduğunu anlatan Erkan Çıtak, 'Sahildeki durumumuz kötüydü. Karşıya ateş etmedik, boş kovanları görünce, özel harekat timleri gelince bu psikolojiyle araziye çıktık. Taner binbaşı da rahatsızlanınca bunun sonunun olmadığını söyledik artık ne olursa olsun yola çıktı. Biz kaçarken yakalanmadık ben teslimi oldum. Ancak adil yargılandığımızı düşünmüyorum. Tanık beyanları bizim gitmemizden önce başka grupların Marmaris'e geldiğine yönelik beyanlar var' dedi. Tanık ifadelerini okuyan Erkan Çıtak, kendisinden önceki suikast timi sanıklarının yaptığı gibi başka bir grubun çatışmaya girdiğini, balistik inceleme ve adli tıp raporlarında çelişkiler bulunduğunu, iki polisin şehit olmasıyla ilgilerinin bulunmadığını ileri sürdü. Erkan Çıtak, FETÖ üyeliği konusunda da, 'Dosyada bulunan Bank Asya hesabı, babama ait ve 2014 yılından önce açılmıştır. Bir diğer durum da Konya'da görevli Mustafa Dönmez'in beni örgüt üyesi olarak suçlaması. Örgütte hücre yapılanması varsa bu kişi bu kadara ismi nereden biliyor. Ben kendisini ne gördüm ne de tanırım. Bir araya gelmişliğimizde yoktur' Bu sırada Erkan Çıtak'ın sarf ettiği bazı hakaret içerikli sözler üzerine sözünü kesen Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, 'Yalan olduğunu söyleyebilirsin ama hakaret etmeye hakkın yok. Yarın beraat edersen tazminat davası açarsın. Yasal yollara başvurursun. Hakaret etmeye hakkın yok' dedi.
SANIK EŞİNİN ÜZERİNDE MAHKEME SALONUNUN KROKİSİ ÇIKTI
Duruşma devam ettiği sırada sanıklardan eski Dalaman Hava Üst Komutanı Albay Cenk Bahadır Avcı'nın eşi Elif Didem Avcı'nın duruşma salonunun krokisini çizdiği askerler tarafından fark edildi. Bunun üzerine duruşmaya ara verildi, Elif Didem Avcı'nın not defterinin sayfasına çizdiği krokiye el konuldu. Krokide sanıkların, mahkeme heyetinin avukatların ve izleyicilerin oturduğu bölümler ile sanıkların ne şekilde içeriye alınıp çıkarıldıkları çizimde yer aldı. Polisler belgeyi Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ'a teslim etti. Kroki incelendikten sonra Mahkeme Başkanı'nın talimatı doğrultusunda Elif Didem Avcı hakkında işlem yapılıp, yapılmayacağına karar verileceği açıklandı. Elif Didem Avcı mahkeme salonundan ayrıldı.
Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden 'Cumhurbaşkanı'na Suikast girişimi' davasında sanıklardan Cenk Bahadır Avcı'nın eşinin duruşma salonunun krokisini çizdiği ileri sürülen kağıdın araştırılması için savcılığa gönderilmesi kararı çıktı. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, oturum sonunda verilen ara kararı açıkladı. Açıklamada, 'Cenk Bahadır Avcı'nın eşi olduğu anlaşılan Elif Didem Avcı tarafından çizilen ve duruşma salonunun krokisi olduğu anlaşılan üzerinde el yazısı ile bazı küçük bir iki hotun da bulunduğu kağıdın gerekli araştırmanın yapılması ve gereği için Muğla Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine' denildi. Ara kararda ayrıca sanıklardan suikast timinin lideri olduğu açıklanan eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in avukatı Nevra Hükkamoğlu'nun müvekkili hakkında medyada çıkan ve MASAK raporuna dayanan haberlerle ilgili ihtarname çekebilmek için noterde yazı yazılması hususundaki talebi de mahkemenin bu konuda herhangi bir yetkisinin bulunmadığı açıklandı. Duruşmaya yarın sabah devam edecek.
29.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Muğla'da, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimine ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davada, sanıklardan Enes Yılmaz, karar oturumuna kadar duruşmadan men edildi.
ÖMER FARUK GÖÇMEN
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen duruşmaya, sanıklar geniş güvenlik önlemleri altında getirildi.
Mahkemenin savunmalarını hazırlamaları için vareste tutulmalarına karar verdiği bazı sanıklar ise duruşmaya getirilmedi.
Sanıklar ve yakınları ile taraf avukatlarının hazır bulunduğu duruşma başladı.
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince, adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklardan Muharebe Arama Kurtarma (MAK) ekibinden eski astsubay Ömer Faruk Göçmen'in esas hakkındaki savunmasıyla devam edildi.
Göçmen, Marmaris'e kendilerinden önce gelen bir timin olduğunu, bunların iddia makamı tarafından yok sayıldığını ve tüm suçlamaların bilinçli olarak kendilerinin üzerine yıkıldığını öne sürdü.
Bir kamera kaydında saat 01.13'te elinde silahla sivil bir polisin otel çevresinde koştuğunun görüldüğünü savunan Göçmen, bunun kendilerinden önce bölgede bir çatışma yaşandığını gösterdiği iddia etti.
Savcı Ali Cenk Düzgün'ün sanığa 'Orada bir darbe yaşanıyor, ne yapacak polis önlem almayacak mı? Aklımızla alay mı ediyorsun?' demesi üzerine sanıklardan bazıları ayağa kalkarak bağırdı.
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, bunun üzerine, 'Hepiniz esas hakkında savunma yapmanız gerekirken, delil tartışması yapıyorsunuz. Delil tartışması tek taraflı olmaz. Sayın savcıyı sürekli suçluyor ve onun yanıt hakkına neden oluyorsunuz. Soruşturma makamını sürekli zan altında bırakıyorsunuz.' diyerek, sanıkları uyardı.
Yeniden söz alan savcı Düzgün'ün 'Tanıklar savunma yaparken soruşturma ve iddia makamını delil karartmakla suçluyor.' demesi üzerine sanıklardan Enes Yılmaz'ın 'Zaten kararttın.' sözleri duyuldu.
Müşteki avukatlarının da sanıkların sözlerine tepki göstermesi üzerinde salondaki gerilim arttı. Jandarma ve çevik kuvvet polisleri salona alındı. Sanıklar bu sırada da mahkeme heyetini suçlayıcı ifadelerine devam etti.
Sanık Yılmaz'ın 'Müşteki avukatı gibi davranıyorsunuz, mahkeme başkan gibi davranın.' diye bağırmasının ardından Baştoğ, sanığı karar oturumuna kadar duruşmadan men etti.
Sanıklardan Abdülhamit Gülerden de benzer davranışları nedeniyle daha önce men cezası almıştı.
Göçmen'in savunmasının sona ermesiyle verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Ara kararda, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, ByLock kullanıcısı oldukları belirlenen sanıklar Haldun Gülmez ve Ali Sarıbey'e bu konuda savunma yapmaları için ek süre verildiğini bildirdi.
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ tarafından okunan ara kararda sanıklardan eski Pilot Davut Uçum tarafından firari sanık iken Antalya'da yakalanarak Ankara'ya götürülen ve davanın azmettiricisi olarak yargılanan eski Yarbay Özcan Karacan'ın mahkeme huzuruna gelerek ifade vermesi talebi reddedildi. Ara kararda, sanıklardan telefonlarında ByLock tespit edilen ve yeni delillerin gelmesi nedeniyle Ali Sarıbey ve Haldun Gülmez'in ek savunma için süre verilmesine, yine sanıklardan avukatları bulunmayan ve henüz esasa ilişkin savunma yapmayan Davut Uçum, Gökhan Güçlü ve Murat Dağlı'ya Muğla Barosu tarafından atanan avukatlar tarafından 15 gün içinde esasa ilişkin savunmalarını hazırlamaları istendi.
Baştoğ, duruşmaya, 6 Eylül 2017'ye kadar ara verildiğini açıkladı.
Duruşmanın ardından tutuklu sanıklar, yoğun güvenlik önlemleri altında Muğla E Tipi Kapalı Cezaevi'ne götürüldü.
İDDİANAME
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı şüpheli olduğu iddianamede, sanıkların, 'Cumhurbaşkanına suikast', 'Anayasa'yı ihlal', 'yasama organına karşı suç', 'hükümete karşı suç', 'silahlı terör örgütü yöneticisi olma', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', 'neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama', 'zincirleme şekilde silahla tehdit', 'Cumhurbaşkanına hakaret', 'zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret', 'kamu malına zarar verme', 'mala zarar verme', 'nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali' ve 'nitelikli yağma' suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.
Saldırıyı gerçekleştiren FETÖ'nün 'suikast timi'ndeki biri firari 37 asker için en az 6'şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'Muğla 47 sanık Darbede Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi' davası
(02 Eylül 2017, 13:45)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: