Denizli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında açılan, aralarında eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da bulunduğu 40'ı tutuklu 64 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
06.01.2018 14:08 Denizli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında açılan, aralarında eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da bulunduğu 40'ı tutuklu 64 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.
02.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki Turan Bahadır Salonu'nda görülen davanın 7. duruşmasına, sanık, sanık avukatları ile yakınları katıldı.
Sanık avukatları, esas hakkındaki mütalaaya karşı hazırladıkları yazılı savunmalarını mahkemeye sunarken, tutuklu sanık Özbakır'ın avukatı Bayram Ali Yıldız, müvekkilinin anayasayı ihlal sayılabilecek hiçbir eyleminin bulunmadığını, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını belirterek, darbeye teşebbüsle yargılanamayacağını iddia etti.
Savunma yapan Özbakır da kalkışmada bulunan cuntanın somut iradesinin sıkıyönetim atama listesinde somutlaştığını, sıkıyönetim komutanı olarak kendisinin görevlendirilmesinin iki yönünün olduğunu öne sürdü.
Özbakır, şu savunmayı yaptı:
'Benim komutan sıfatıyla askeriyenin içerisinde yapım, görüşüm gayet açıktır ve nettir. Siyasi iktidarın Ortadoğu politikaları sebebiyle ülkemin ve insanlarının zarar göreceği hususunda zaman zaman görüşlerimi dile getiririm. Hatta albaylığım döneminde bir daha darbe olmaması için kurmay personelin sosyoloji dalında eğitim görmesini başlattım. Benim görüşümden dolayı sıkıyönetim emrine ismimi yazarak tugayı harekete geçirmek istediklerini düşündüm. Takviye kuvvet listesi olarak gönderilen sıkıyönetim emrine ismimi koymayarak bu sefer de farklı bir yöntem kullandıklarını düşündüm.'
Komandolara suçlama
Kendisine yönelik suçlamaları kabul etmeyen Özbakır, Söke'de bulunan komando birliğindeki personelin psikolojik sorunları olduğunu öne sürerek, 'Birlikte yer alan askerler uyuşturucu kullanan, sorunlu askerler. Bu askerler komando vasfının dahi taşımıyor. Örgüte müzahir olsam, darbeci olsam bu askerleri niçin Ankara'ya götüreyim.' diye konuştu.
'Tugayın Çardak Hava Limanı'na gitmesi eyleminin darbeye destek değil, darbe karşıtı olarak değerlendirilmesi' gerektiğine işaret eden Özbakır, 'Sıkıyönetim emrinin icra edileceği endişesi ve kuşkusu taşıdığım için personeli Çardak Havalimanı'na yönlendirdim. Darbeci olsaydım 45 dakikada her yeri yerle bir ederdim. Hiçbir rütbeli personel benden kanunsuz emir aldığını söylememiştir. Birliğim Çardak Havalimanının emniyetini almaya gitti. Mülki amirin oluruyla hareket ettim.' ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanının '15 Temmuz öncesi ve 15 Temmuz'daki faaliyetlerinin bu kadar tesadüf olamayacağı'nın belirtilmesi üzerine Özbakır, 'Eğitim faaliyetini bildirmeme nedenim, Denetleme Başkanlığı'na gidecek rapordan dolayı eğitim faaliyetimizin sekteye uğrayacağı düşüncesidir. Ege Ordu Komutanlığının eğitimden haberi vardı, kendileri ile istişare yaptım.' dedi.
Duruşmaya Başbakanlık avukatları tarafından esasa ilişkin beyan dilekçesi sunuldu. Dilekçede yer alan beyanlarda 15 Temmuz gecesi tatbikata çıkan askerlerin, tatbikattan daha fazla mühimmat ile yola çıktıkları detayı dikkat çekti.
'Eğitim için gereğinden fazla olan mühimmat ve yiyecek ile Çardak Hava Meydan Komutanlığına doğru yola çıkmışlardır'
Başbakanlık avukatı tarafından mahkemeye sunulan esasa ilişkin beyan dilekçesinde, '15 Temmuz 2016 akşamı planlananın aksine İstanbul ve Ankara'da daha erken saatlerde harekete geçilmesi nedeniyle, Denizli'den destek amaçlı gidecek olan birlik acele şekilde hazırlanarak, yanlarında bir eğitim için gereğinden fazla olan mühimmat ve yiyecek ile saat 23.00 -00.00 civarı toplam 517 askeri personel 41 askeri araçla Çardak Hava Meydan Komutanlığına doğru yola çıkmışlardır. Bu saat itibari ile ülkede bir karışıklığın olduğu haberleri yayılmaya başlamış ve bunu planlanan sözde intikal eğitimi, askeri personel tarafından sorgulanmış ve normal bir intikal eğitimi olmadığına ilişkin şüpheden uzak kanı oluşmasına rağmen sözde eğitime devam edilmiştir. İstanbul ve Ankara'da meydana gelen olayları gerek sosyal medya aracılığı ile anlık paylaşımlardan ya da yakınlarının araması sonucu öğrendikleri, böylece silahlı kuvvetlerinin içindeki FETÖ yapılanmasının darbe girişimi içerisinde olduğunu bilemeyecek durumda oldukları kesinlikle kabul edilemez. Bu nedenle evvela Çardak'a intikal sonra da Ankara'ya intikal için verilen gayri yasal emirlere uyulması, kolluk kuvvetlerine direnilmesi, teslim olunmaması gibi konusu açıkça suç teşkil eden emirlerin Anayasa'nın 137. maddesi gereğince yerine getirilmemesi gerekirken, kanunsuz emirler doğrultusunda hareket edilmesi hukuken hiçbir şekilde koruma altına alınamaz' denildi.
'Örgüte ait kuruluşlardan özellikle uzak durmuştur'
Beyanda yer alan diğer bir detay ise sanıkların örgütün talimatı ile örgüte ait bankalardan ve okullardan uzak tutulduğuna yer verilerek 'MASAK raporundaki Bank Asya Katılım Bankasında hesapları bulunmayan sanıkların da TSK'daki yapılanma gereği tedbir mahiyetinde bulunabileceği, gözden kaçırılmamalıdır. Sanıklar örgütün talimatı üzerine örgüte aidiyetliklerini gizlemek amacıyla örgüte ait kuruluşlardan özellikle uzak durmuştur. Örgütün bütün güç merkezlerine ulaşma amacı için özellikle asker kişiler kendilerini gizleyerek bu yapılanmadan uzak durdukları görüntüsünü vermek adına bankalarından, okullarından, gizli haberleşme araçlarından ve yapılanma ile ilgili her türlü kurum ve kuruluşlardan uzak durmuş, tabiri caizse önlerinden dahi geçmemiştir. Sanıkların bunlardan uzak durmuş olmaları örgüt yapılanmasının içerisinde yer almadıkları anlamına kesinlikle gelmemektedir. Bizatihi asker kişiler için örgüt kuruluşlardan uzak durmak kuralına uymak zorunluluktur' ifadeleri de yer aldı.
03.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki Turan Bahadır Salonu'nda görülen davanın 7. duruşmasına, sanık, sanık avukatları ile yakınları katıldı.
Sanık ve avukatların esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmalarını yapmaya devam ettiği duruşmada, tutuklu sanıklardan eski üsteğmen Ali Zor, tugaydan hareket anına kadar darbeye teşebbüs fiili ile ilgili bilgi sahibi olmadığını ileri sürdü. Kalkışma hakkında ilk bilgiyi havaalanına varmadan 5-10 dakika önce öğrendiğini ancak emin olamadığını bildiren Zor, 'Askeri havaalanına konuşlandırıldım. Saat 06.00'da subaylarla toplantı yapıldı. Eğitimin bittiğini düşünürken Kurmay Başkanı Fahrettin Demir, bana bir bölge gösterdi ve 'Bölüğünle buraya mevzilen, gelen olursa ateş edin.' dedi. Ben bölgeye gittim ama mevzilenmedim. Benim bölüğümde 31 er ve erbaş vardı. Daha sonra nizamiyede kolluk kuvvetlerine teslim olmak iradesi gösterip teslim oldum.' diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan eski üsteğmen Rafet Parlatan da intikalde kol komutanı olarak görev yaptığını, tatbikatın yapılmasında rolünün ve görevinin olmadığını belirtti.
Çardak Hava Meydan Komutanlığında hangarlar bölgesine konuşlandırıldıklarını kaydeden Parlatan, iki G3 şarjör teslim edilmesine rağmen bu şarjörle uygunsuz AK 47 model silahlarının olduğunu bildirdi.
İntikal sırasında araç şoförü İsmail C'nin bir anda direksiyona yumruk attığını hatırlatan sanık Parlatan, 'Askerin bu tavrını görünce araç kasasındaki askerlerin güvenliği tehlikede olduğu için onu uyardım. 'Darbe yaptılarsa sana ne, sen aracını kullan' diye ikaz ettim. Mütalaada belirtildiği gibi 'Darbe yaptılarsa şahane olmuş' ifadesini kabul etmiyorum.' dedi.
Tutuklu sanıklardan eski üsteğmen Oğuz Ay, kalkışma ile ilgili bilgiyi saat 04.00 sıralarında kuleler bölgesinde iken aldığını, öncesinde hiç haberinin olmadığını savundu. Kışladan saat 00.20'de çıktığını, havaalanına saat 02.30 sıralarında gelmiş olabileceğini kaydeden Ay, şöyle konuştu:
'Nizamiyede albay Erol Akman, 'Askerini buraya indir ve yerleştir' dedi. Ben bu emri yerine getirmedim, emri anlamadım. Denizli'ye dönüyor muyuz diye düşündüm, birliğimi alıp hangarlar bölgesine döndüm. Fahrettin bana 'Askerlerini indir ve sıraya geçir' dedi. Tabur komutanı Yüzbaşı Celil Basikar'ın yanına gittim. Bölükte yer alan kol komutanı teğmen Muhammet Ekinci'de mühimmat vardı. Celil yüzbaşı 'Muhammet mühimmat dağıtmasın.' dedi. Bunu dönüp sorduğumda dağıtmadığını, askerler de almadığını söylediler. Verilen emirleri askeri emirler olarak anladım, konusu suç teşkil eden hiçbir emri yerine getirmedim.'
Tutuklu sanıklardan eski üsteğmen Şevket Hamdi Akkaya da intikal sırasında iki adet G3 şarjör verildiğini kendilerinde ise AK 47 silah olduğunu ve bunların uyuşmadığını anlattığı savunmasında, 'Araç lastiğinin patlamasından dolayı 2 saat sonra Hava Meydan Komutanlığına vardık, diğer birliklerle karşılaşmadık. Sabah saat 06.00'da toplantıya katıldım. Toplantıda bulunduğumuz yerden ayrılmamıza ilişkin tepkimizi dile getirdik. Eğitim öncesinde bu tatbikatın kalkışmaya teşebbüse destek amacıyla düzenlendiğini bilmiyordum.' dedi.
04.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki Turan Bahadır Salonu'nda görülen davanın 7. duruşmasına, sanık, sanık avukatları ile yakınları katıldı.
Sanık ve avukatların esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmalarını yapmaya devam ettiği duruşmada, tutuklu sanıklardan eski teğmen Muhammet Ekinci'nin avukatı, müvekkilinin eşinde ByLock çıktığı iddiasıyla ilgili olarak, müvekkilinin eşi ile 2015 Mart ayında tanıştığını ve daha sonra evlendiklerini, eşinin 2014 Ağustos ile 2015 Ocak arasında ByLock kayıtlarının bulunduğunu, müvekkilinin bundan sorumlu tutulamayacağını söyledi. Ekinci'nin avukatı, katalog evliliği iddiası ile ilgili olarak tanık Ö.T'nin örgütten 2015 Ocak'ta ayrıldığını belirttiğini, müvekkili ile eşinin 2015 Mart'ta tanışmalarından dolayı tanığın bu evlilikten bilgi sahibi olmasının mümkün olmadığını savundu.
Sanık Muhammet Ekinci de Söke'de görev yaptığını ve Denizli'de katıldığı eğitimde kol komutanı olduğunu, kendisine bağlı 13 askerin bulunduğunu söyledi.
Bölüğün mühimmat sorumlusu olduğunu ve üzerinde HK 33 piyade tüfeği ile 1 şarjörün bulunduğunu ifade eden Ekinci, şunları söyledi:
'Bölük komutanı Oğuz A, 'Kollarınızı araca bindirin, beni takip edin' dedi. 'Nereye gidiyoruz?' dedim, 'Ben de bilmiyorum, Kurmay Başkanı Yarbay Fahrettin Demir emir verdi, onu takip edeceğiz' dedi. 30 asker ve dört araçla kule binasına gittik. Kule içerisinde görevli 2 meteoroloji memuru, tanık olarak verdikleri ifadede, içeriye giren üç askeri personelin apronun ışıklarını sorduğunu, teğmen olarak gördükleri kişinin silahının kurma kolu çektiğini söylediler. Daha sonra oradaki sivil memur onları apron yerine itfaiye binasına götürdü. Kuleden sonra üç binada ayrı ayrı duraklama yapıldı. En son binada Ali A. kapıyı kırdı, ben de içeride ne var diye başımı uzatıp baktım. Orada karşılaştığımız sivil bir kişi 'Işıklar yanmayacak' dedi, Fahrettin Demir de 'Yanacak' dedi. Sivil kişi, 'Ben buranın amiriyim, yanmayacak' dedi. Bu kişinin yanında mavi üniformalı kişi de vardı, karanlıkta polis olup olmadığını tam bilmiyorum. O da 'Mantıklı olun, buradan uzaklaşın' dedi. Fahrettin Demir ile tartıştılar. O aşamada dahi Fahrettin'in yapmış olduğu işlerin kanunsuz olduğunun farkına varmadım. Tartışmadan sonra Fahrettin Demir telefonla görüştü. 'Kaymakam burada' veya 'Bağlayın' gibi sözler sarf etti. O zaman o sivil kişinin kaymakam olduğunu tahmin ettim.'
Tugaydan çıktığı sırada kendisini cep telefonundan arayan bir arkadaşının İstanbul'da Boğaziçi Köprüsü'nün askerler tarafından kapatıldığını, polislerin silahının alındığını söylediğini anlatan Ekinci, 'Yolda seyir halinde iken internetten haberlere baktım. Kuleye giren kişi ben değilim. Sivil memurlar kuleye giren kişinin teğmen olduğunu söylemişlerdir. Hücum yeleği giyildiğinden üsteğmenin rütbesindeki bir yıldız görünmemiştir.' savunmasını yaptı.
Eski kurmay başkanı Fahrettin Demir'in sivil kıyafetlerle havaalanından firar etmesini gördüğünü anlatan Ekinci, kendisinden 200 metre uzakta gördüğü Demir'in poşette bulduğu üniformasını habercisine teslim ettiğini kaydetti.
Tutuksuz yargılanan sanıklardan eski teğmen Mehmet A, sıkıyönetim ilan edildiğini Çardak Hava Meydan Komutanlığında öğrendiğini ve bölük komutanını bilgilendirdiğini söyledi.
Erol Akman'ın 'Hiçbir şekilde askerlerinize siyasi görüşünüzü belirtecek konuşma yapmayın, yerinizde bekleyin' dediğini dile getiren Mehmet A, 'Erol albay Ankara'ya gideceğimizi söyledi. Ankara'da çıkan kargaşaları önlemek amacıyla götürülmek istendiğimizi, devlet tarafından sıkıyönetim ilan edildiğini düşündüm. Tabur Komutanı Yüzbaşı Celil B'nin kendi birliği ile oradan ayrıldığını gördüğüm anda işin vahametini anladım. Fahrettin yarbayın habercisi geldi, 'Komutan seni çağırıyor' dedi. Benim ne işim varmış dedim, çağırmasına anlam veremedim. Yanına gittiğimde 'Benimle Ankara'ya gelir misin?' diye sordu. Ben 'gelmiyorum' deyince Muhammet Ekinci'yi çağırdı, ona da aynısını söyledi.' diye konuştu.
'Halkın üzerine sürün geçin arabayı'
Tutuklu sanıklardan Vedat Somer de kıdemli başçavuş rütbesiyle unsur komutanı olarak görev aldığı intikalde askeri havaalanı yerine yanlışlıkla sivil havaalanına gittiklerini belirterek, şunları kaydetti:
'Havaalanı girişinde halk önümüzü kesti. 'Asker kışlaya' diye bağırıyorlardı. Aracıma bir sivil bayan bindi, 'Siz FETÖ'nün köpekleri misiniz?' dedi. Kol komutanım, binbaşı Ertuğrul Y'yi aradı, cevap vermedi. Kol komutanı 'Biz buraya eğitim için gelmedik mi, kafama sıkacağım şimdi' dedi. Araçtan indim, halka darbeci olmadığımızı söyledim. Sonra kurmay başkanı Fahrettin Demir'in numarasını alarak aradım, 'Halkın üzerine sürün geçin arabayı, geçemiyor musunuz yahu' dedi. 'Ben bu emri dinlemiyorum' dedim. O zaman 'Havaya ateş edin' dedi. 'Sen ne dediğini biliyor musun, senin emrini dinlemiyorum' dedim. Sonra araç şoförüne aracı stop etmesi emrini verdim. Halk bizim hareket etmediğimizi anlayıp bize destek verdi, alkışladı. Daha sonra jandarmaya teslim olduk.'
05.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki Turan Bahadır Salonu'nda görülen davanın 7. duruşmasına, sanık, sanık avukatları ile yakınları katıldı.
Sanık ve avukatların esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmalarını yaptığı duruşmada, tutuklu sanıklardan eski astsubay kıdemli çavuş Yusuf A, planlanan üç günlük eğitimde Çardak Havaalanı'na motorlu intikalde aslında görevli olmadığını, birliğinde nöbetçi olduğu halde tabur komutanının araçların arızalanabileceği düşüncesiyle kendisini intikale dahil ettiğini söyledi.
Tutuklu sanık eski astsubay başçavuş Güner K. da 11. Komando Tugay Komutanlığı Lojistik Destek Ulaştırma Bölüğünde görevli olduğunu belirterek, 'Çardak Havaalanı girişinde siviller önümüzü kesti ve içeri girişimize izin vermediler. Denizli yönüne doğru geri dönüş yaptık. Fazla gitmeden sivil halk yine önümüze geçip gitmemizi engelledi. Bu şekilde bekledik, herhangi kimseye yönelik bir eylemimiz olmadı.' diye savunma yaptı.
Sanıkların esas hakkındaki mütalaasının tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti duruşmayı 9 Ocak'a erteledi.
DAVA
Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya, TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek ve FETÖ'ye üye olmak' suçlarından açılan davada, aralarında eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da bulunduğu 40'ı tutuklu 64 sanık hakkında, Türk Ceza ve Terörle Mücadele kanunlarının ilgili maddeleri gereğince üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Denizli 11. Komando Tugay Komutanlığı ile Söke'de bulunan 11. Komando Tugay Komutanlığından 550 asker, 15 Temmuz akşamı 'motorlu intikal eğitimi' adıyla Ankara'ya uçakla nakledilmek üzere olan Çardak Havaalanı'na gitmişti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'Denizli 64 sanık Darbe Yapılanması' davası
(06 Ocak 2018, 14:08)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: