İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu 147'si tutuklu 280 kişinin yargılanmasına devam edildi.
10.02.2018 16:11 İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu 147'si tutuklu 280 kişinin yargılanmasına devam edildi.
05.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Bazı tutuklu sanıklar bir önceki duruşmada savcı tarafından verilen kısmi mütalaaya ilişkin savunma yaptı.
Mahkeme Başkanı, sanıkları uzun süredir dinlediklerini belirterek ayrıntıya girmeden sadece mütalaaya yönelik savunma yapmaları ve buna dikkat etmeleri konusunda uyardı.
Sözde 'Yurtta Sulh Konseyi'nce Manisa ve İzmir'de 'sıkıyönetim komutanı' ilan edilen eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, mütalaaya ilişkin avukatının yazılı savunmasını mahkemeye sunduğunu, bu savunmanın yeterli olduğunu ve sözlü savunma yapmayacağını belirterek beraatini talep etti.
Sözde 'sıkıyönetim komutan yardımcısı' ilan edilen eski Bornova 57. Topçu Tugay Komutanı tuğgeneral Mehmed Nuri Başol, hakkındaki suçlamaları reddederek sorumlu olduğu tugayın darbe girişimine iştirak etmediğini iddia etti.
Başol, sözde 'Yurtta Sulh Konseyi'nce verilen görevlendirmenin bilgisi ve iradesi dışında olduğunu ileri sürerek savunmasına şöyle devam etti:
'Darbe girişimi gecesi kışlaya gidişim birlikleri kontrol amaçlıdır. Eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır (ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı) ile darbe girişiminden birkaç gün önce İzmir'e geldiğinde yaptığımız görüşme başka anlamlar taşımamaktadır. Mutat olan birlikler arasında yapılan görüşmedir. İddia makamı bu görüşmeye şüpheyle bakmaktadır. Teşkilat değişikliği uygulamaları üzerine konuşuldu. Darbe girişimine iştirak ettiğimize dair tanık ifadeleri yoktur. Darbe girişimi gecesi tugaya gelmem komutanlık sorumluluğu gereğidir. Sorgulanması gereken gelmeyecek olmamdır. Darbe girişiminin ertesi gün gözaltına alındık. İhraç edildik. Yargılama devam etmesine rağmen aleyhimize yazılar yazıldı. Çocuklarımın FETÖ iltisaklı okullarda okumasına ilişkin daha önce savunma yapmamıştım. FETÖ iltisaklı olduklarına dair hiçbir bilgimiz olmadı. Emare görseydik kesinlikle göndermezdik.'
Mahkeme heyeti duruşmaya öğle arası verdi.
Duruşmada tutuklu sanık eski Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Hakan Eser, cumhuriyet savcısının geçen hafta verdiği mütalaaya ilişkin savunma yaptı.
Mahkeme başkanının uyarısı
Eser'in savunmasında askerlik hayatına ilişkin detaylar anlatması üzerine Mahkeme Başkanı 'Uyarmama rağmen ayrıntının ayrıntısını anlatıyorsun. Senin meslek hayatın, katıldığın tatbikatlar, onlarda ne kadar başarılı olup olmadığın bizim ilgi alanımızda değil.' dedi.
Eser sıkıyönetim direktifinin ekinde bulunan atama listesinde isminin ve görevinin karşısına 'devam' yazılmasına ilişkin, 'Başka devam yazılanlardan görevine devam edenler var. Haklarında hiçbir kovuşturma yok. Ayırt edici konu nedir. Bu husus demek ki herkes için geçerli değil. Örgüt kendisince zararsız gördüğü kişilerin karşısına 'devam' yazmış olabilir. Görevlendirme listesinden haberim yok. Onayım dışında hazırlanmış bir liste. Darbe girişimi gecesi 12'yi yirmi geçe Ordu Harekat Merkezi nöbetçi amiri aradı, Harekat Yıldırım mesajından bahsetti, 'devletin bekasına ilişkin bir mesaj, refleks göstermezseniz suç işlemiş sayılırsınız.' Makama gittim. Karargaha benden önce gelen grup santrali kapatmış. Ege Ordu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep geldi. Komutan görevlendirmelerini görünce Memduh Hakbilen'i gördü (listede İzmir ve Manisa Sıkıyönetim Komutanı) 'ateş olmayan yerden duman çıkmaz' dedi.' şeklinde konuştu.
Hakkındaki 'Komutanlıkta meydana gelen olaylardan haberdar olduğu, önlemediği ve sessiz kaldığı' yönündeki suçlamalara ise Eser, 'Önlemek için elimizde güç olması lazım. Önleme görevi öncelikle komutanındadır. Ben kurmay başkanıyım ancak teklif ederim. 1. garantör ordu komutanıdır.' dedi.
Eser, çocuğunun FETÖ/PDY iltisaklı Çankaya Anafartalar Ortaokulunda okumasına ilişkin ise, '15 Temmuz'da hiçbir çocuğum FETÖ/PDY iltisaklı okulda okumuyordu. 1 tanesi sadece 2 sene Anafartalar okulunda okudu. Yunanistan'a tayinim çıktı. Ailemi Türkiye'de bıraktım. Eşim 'Anafartalar Okuluna Genelkurmay'dan birçok kişi çocuğunu göndermiş' dedi. Ben de 'bakın' dedim. Türkiye'ye geldiğimde ziyaret ettim. Müdür kurmay albayın eşiydi, güven verdi. Çocuğumun İngilizce eğitimine önem veriyordum. Yabancı hocalar vardı.' ifadesini kullandı.
Mahkeme Başkanı Eser'in yaklaşık 3 saat savunma yapmasına ilişkin, 'Hakan Eser ihtarıma rağmen çok uzun süre savunma yaptı. Çok ayrıntıya girdi. Şunu yapmıştım, şu adımı atmıştım şeklinde savunma yapmaya gerek yok. Mütalaadaki iddialara ilişkin genel ifadelerle savunma yapınız. Genel çizgilerle anlatın.' dedi.
Mahkeme Başkanı bağlantı sağlanamadığı için ifadesi alınamayan gizli tanık 'Toprak'ın daha önce tutuklu sanıklar Ersal Ölmez ve Ahmet Cural'a ilişkin. 'Sohbetlerde tanışmıştım, belli aralıklarla sohbetlere gelmiştir.' şeklindeki ifadelerini okudu.
Tutuklu sanık Ölmez, bu iddiayı reddederek, 'Böyle bir şey olmadı. Böyle bir şeyi kesinlikle kabul etmiyorum.' dedi.
Tutuklu sanık Cural ise hakkındaki suçlamayı kabul etmeyerek, 'Bu şahıs hangi çıkar güdüsüyle böyle bir teşhis yapıyor bilmek imkansız. Bir görüşme ve sohbette asla bulunmadım. Binlerce öğrencinin eğitiminde rol aldım. Görevimi kutsal sayan bir insanım. Çalışmayanın üstüne giderim. Çalışmayacaksa TSK'da yeri olmadığını söylerim. Bahsettiğimiz şahıs FETÖ'cüyse öğrencilerle alakalı sorumluluğu da varsa öğrencileri de FETÖ'cüyse sorumlu olduğu kişilerin öcünü almak için yapmış olabilir.' diye konuştu.
Mahkeme heyeti tahliye taleplerini reddederek duruşmayı yarına erteledi.
06.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınan duruşmada, tutuksuz sanık eski NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı tümgeneral Salih Sevil, savcının verdiği mütalaaya ilişkin savunma yaptı.
Sanık Sevil, önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirtti. Darbe girişimine bir dahli olmadığını savunan Sevil, FETÖ üyeleriyle hiçbir zaman iltisakı bulunmadığını öne sürdü.
Örgütle alakalı bir derneğe bağış yapmadığını ve Bank Asyada hesabı bulunmadığını ifade eden Sevil, şöyle konuştu:
'TSK dışında hiçbir legal ya da illegal kuruma dahlim olmamıştır. Ergenekon davası çökmüş olmasaydı belki de orada yargılanıyor olacaktım. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün benimle ilgili 26 adet dijital materyalde FETÖ ile alakalı suç unsuruna rastlanmadı. Görevlendirme listesinde 'devam' yazmasının dışında FETÖ üyeliği iddiasına delil yoktur. Rızam dışında yazılmıştır. Eski görevime atanan tümgeneralin ismin karşısında da 'devam' yazmaktadır. İsminin karşısında devam yazan generallerden yarısı hiçbir adli işleme maruz kalmadı. 18 aya yakın tek kişilik hücrede tutuklu kaldım. Terör örgütü üyeliği suçlamasını reddediyorum. Adaletin er ya da geç yerini bulacağına inanıyorum. 18 ay beden ve ruh sağlığımı bu inanç sayesinde koruyabildim. Aile fertlerimle birlikte ağır bir mağduriyete maruz kaldım.'
Tutuksuz sanık eski Ulaştırma Personel ve Eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter de 'terör örgütü üyeliği' suçlamasını kabul etmediğini dile getirdi.
FETÖ ile herhangi bir bağı olmadığını, örgütün banka ve finans kurumlarına para yatırmadığını ileri süren İlter, eşiyle kendisinin tanışarak evlendiğini savundu.
Üniversiteyi dershaneye gitmeden kazandığını ifade eden İlter, şu şekilde savunma yaptı:
'Tümgeneral rütbesine gelene kadar kimse önümü açmamıştır. Mesleki gelişim süreçlerim ve atamalarım incelenirse bu görülecektir. 1997'den beri aynı telefonu kullanıyorum. 8,5 yıla yakın doğuda görev yaptım. PKK'yla mücadele ettim. PKK'ya karşı mücadele etmişken adımın başka terör örgütüyle anılması bana verilecek en büyük cezadır. Darbe girişiminden önceki son 6 ay hiç Ankara'ya gitmedim. Hiçbir gayri resmi toplantıya katılmadım. O akşam beni nöbetçi amirden önce kimse aramamıştır. Nöbetçi amirin aramasıyla kışlaya geldim, evrakı inceledim, ismimin karşısında devam yazdığını gördüm. Öncesinde haberim yoktu. O akşam birliğine gitmeyen komutan yoktur. Hain darbe girişimi akşamı nizamiye bölgelerinin giriş-çıkışını kontrol altına aldım. Darbe karşıtı tedbirler aldığımı tanıklar doğrulamaktadır. Ahmet Cural ve Ersal Ölmez ile (tutuklu sanıklar) yediğimiz yemek şüpheli görünmektedir. Bu yemek gizli olmamıştır. Hakkında FETÖ soruşturması yapılan kişiler ile telefon görüşmesi yapmam sadece bayram tebriği içindir. O tarihler bayrama denk gelmektedir. İsmimin karşısında 'devam' yazması bilgim ve rızam dışındadır. Devam yazılmasına rağmen görevine devam edenler vardır. Darbe başarılı olsaydı darbeciler tarafından yargılanıyor olacaktım. Suçsuzum. Beraatimi istiyorum.'
Tutuksuz sanık eski İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Osman Nadir Saylam ise hakkındaki suçlamaları reddetti.
Saylam, darbe girişimi akşamı 'Ege Ordu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep'i aramadığı, dosya sanıklarıyla görüştüğü' iddiasına ilişkin o akşam birliğine gittiğinde herhangi bir vukuat olmadığını iddia etti. İl bazındaki bilgilerin toplandığı Ege Ordu Kurmay Başkanlığını aradığını belirten Saylam, kendi rütbesi olan tuğgeneral rütbesinin diğer makamları atlayarak orgeneral rütbesine ulaşmasının normal olmadığını, komutanlardan önce aranması gerekenin kurmay başkanlığı olduğunu ifade etti.
Darbeyi önleyici görüşmeler yaptığını, tanıkların da bunu doğruladığını ileri süren Saylam, şu ifadeleri kullandı:
'Ege Ordu Komutanlığının ele geçirilmesi girişimini önleyici hamlelerde bulunmamakla suçlanıyorum. Ege Ordu Komutanlığında bizim sorumluluğumuz yoktur. Sorumluluğumuz olmamasına rağmen o gece ülkede yaşananlar nedeniyle komutanlığa gelen helikopterlerin geliş sebebini öğrenmek için birilerini gönderdik. 'Suçsuzum.' demek bile ağır geliyor. Yaptıklarım sorumlu bir komutanın yapması gerekenlerdi. Yüce heyetten sadece hukuken değil, vicdanen de beraatime karar verilmesini talep ediyorum. Benim tertemiz vatanını seven biri olduğumu Yüce Allah biliyor.'
Mahkeme heyeti, duruşmaya öğle arası verdi.
Duruşmada, tutuklu sanık eski Ege Ordusu Komutanlığı Harekat Başkanı Kurmay Albay Oksal Çelik, mütalaaya ilişkin savunmasında, darbe girişiminde kanunsuz hiçbir emir uygulamadığını ileri sürdü.
Hakkındaki karargah santralinin kapatılması emri verdiği iddiasını reddeden Çelik, savunmasını şöyle yaptı:
'Tanık ve sanık ifadelerinde benim santrali kapatma emri vermediğim bellidir. Binbaşı Recep Kılıç'a ani müdahale mangasına gitmesi emrini vermedim. Tanık Ümit Topaloğlu'nun ifadesi art niyetlidir. Hakkımdaki 'Ege Ordu'nun ele geçirilme girişimlerinde etkin rol alma' suçlamasına dair tek bir delil yok. Mevcut delillerin şüpheli tarafları zorlanmıştır. Şüpheler giderilemiyorsa sanık aleyhine kullanılamaz. Benim ordu komutanını derdest etmeye dair emir verdiğim bir kamera kaydı yoktur. Ele geçirmeye çalışmak, ordu komutanının bulunduğu kata birkaç kez çıkmak. En mesnetsiz iddialar. Ankara ve İstanbul'da bazı komutanların derdest edilmeye çalışılması, darbecilerin aynı eylemleri bütün illerde gerçekleştireceği kanısı oluşmuş olabilir. Ben o akşam Ege Ordu Komutanı ve kurmay başkanının verdiği emirleri yerine getirdim. Benim ordu içinde çok hızlı yükselmem örgüt mensubu olmama bağlanıyor. 26 yıllık subay hizmetimle ancak albay olabildim.'
Tutuklu sanık eski Ege Ordu Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı şube müdürlerinden Albay Turhan Özkal, mütalaanın askeri gözlükle bakılmadan yazıldığını ileri sürerek darbe girişimi akşamı yaptığı görüşmelerin Ege Ordu Komutanlığı personeli olarak yaşanan gelişmeleri anlamak için olduğunu iddia etti.
Özkal, hakkındaki ' Maltepe Askeri Lisesi grubu ile Ege Ordu karargahının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü militanları tarafından ele geçirilmesine ve Ege Ordu Komutanının enterne edilmesi eylemlerine etkin bir şekilde katıldığı' suçlamasını reddetti.
Bu suçlamanın niyet okuma olduğunu ve maddi unsurdan uzak olduğunu ileri süren Özkal, şunları söyledi:
'Maltepe Askeri Lisesinden gelen personelin nasıl geldiği açıklandı. Benim o olaya hiçbir dahlim olmadı. Maltepe Askeri Lisesine keyfimden gitmedim. Ailem oradaki lojmanlarda oturuyor. Bilgi almak maksadıyla gittim. Ege Ordu'ya gittiğim zaman darbeden bilgim yoktu. Hakkımda ifade veren tanıkların iddiaları yalandır. Bu kadar iftira fırtınasında gerçeği bulmanız için her gece dua ediyorum. Ege Ordu Komutanı'nın enterne edilmesi gibi bir plan duymadım, içinde de olmadım. Ben darbeci olsam o akşam 22.00'de alışveriş merkezindeydim, ne işim var orada. Mütalaanın hiçbir hukuki dayanağı yok. Beraatimi istiyorum.'
Tutuklu sanık eski Ege Ordusu Komutanlığı Harekat Başkanlığı Plan ve Harekat Şube Müdürü Yarbay Mustafa Toklu da hakkındaki suçlamaları reddederek şunları kaydetti:
'O gece yanımda silah yoktu. Nasıl darbe yapacağım. Kamera görüntüleri ve tanık ifadeleri savunmamı teyit etmektedir. Santrali kapatmamın darbeye destek sağlama anlamına gelmesi akıldan uzaktır. 'Ege Ordu Komutanının enterne edilmesine katkı sağlama' suçlamasını reddediyorum. Komutan o gece enterne edilmedi. Abdullah Recep'e en küçük bir eylem olmadığı bizzat kendisi tarafından söylendi. Çocuklarımın FETÖ iltisaklı okullara gittiği bilgisini ben söyledim. Çocuklarım o okullarda devlet teşviği almıştır. Kimseden FETÖ iltisaklı diye duymadım. Sosyal medyada FETÖ iltisaklı olabileceğine dair bir şey duymadım. Beraatimi istiyorum.'
Mahkeme heyeti, savunma yapan tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddederek duruşmayı yarına erteledi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'İzmir 280 sanık (ilk 270 sanık) Darbe Yapılanması' davası
(10 Şubat 2018, 16:11)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: