Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152 kişinin yargılandığı davada, sanıkların esasa ilişkin savunmaları alındı.
04.11.2018 13:10 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152 kişinin yargılandığı davada, sanıkların esasa ilişkin savunmaları alındı.
30.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17'nci Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müdahiller ve tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada esasa ilişkin savunma yapan eski Kara Havacılık Okul Komutanı tuğgeneral İdris Feyzi Okan, daha önce mahkemede yaptığı savunmaları tekrarladığını bildirdi.
Okan, 15 Temmuz günü albay rütbesinde olduğunu, 29 Temmuz 2016'da tuğgeneral rütbesine terfi ettirildiğini, daha sonra Kara Havacılık Komutanlığındaki soruşturma sürerken ortaya çıkan yeni bilgi ve deliller sonucu FETÖ bağlantısı olduğu gerekçesiyle 20 Ocak 2017'de tutuklandığını söyledi.
Olay günü CH47 helikopterin envantere katılımı dolayısıyla yapılacak tören için çalıştıklarını anlatan Okan, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ve beraberindeki heyetin kışlaya gelmesi nedeniyle kışlada kalıp arz yaptığını belirtti.
Kışladan saat 21.40 sularında çıktığını ve eve vardığında aldığı ilacın etkisiyle uykulu olduğunu savunan Okan, bu sırada kızının televizyonda askerlerin Boğaz Köprüsü'nü kapattığına yönelik haberleri ilettiğini kaydetti.
Ardından komutanlık makamını askeri hattan aradığını ancak ulaşamadığını öne süren Okan, darbe girişiminin yaşandığı gece cep telefonu arızalı olduğu için kapanıp açıldığını, telefonunu da ancak darbe girişimi sonrası yaptırdığını iddia etti.
Ankesörlü telefonlardan FETÖ'nün "mahrem imamları" tarafından arandığı iddiasını da reddeden Okan, "2012- 2014 yılları arasında öğretim başkanıydım. Aramalara ilişkin somut veriler yok, kimin ne amaçla aradığı bilmiyorum. FETÖ'cüler araya masum kişileri de arayarak, karışıklık çıkarmışladır." diye konuştu.
Bu davada general rütbesinden yargılanan tek sanık olduğunu ifade eden Okan, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Eski astsubay Yusuf Özcan da Kara Havacılık Komutanlığında helikopter teknisyeni olarak görev yaptığını, yıllık izinde olduğu sırada terör operasyonları nedeniyle göreve çağrıldığını ileri sürdü.
Bir askeri personelin izinden çağrılmasının mesleki hayatının rutini olduğunu savunan Özcan, bu uygulamanın şu an dahi devam ettiğini söyledi.
Olay günü kışlaya geldiği sırada terör saldırısı nedeniyle komutanlıktaki helikopterlerin tahliye edileceği bilgisini aldığı iddiasını paylaşan Özcan, sanık eski yarbay Halil Gül'ün emriyle helikoptere binerek neresi olduğunu sonradan öğrendiği Akıncı'ya gittiğini belirtti.
Özcan, Akıncı Üssü'nde kimseden yasa dışı bir emir almadığını, darbe girişimini öğrendiği andan itibaren de üssü terk edip Jandarma'ya teslim olduğunu öne sürdü.
FETÖ üyesi olmadığını, darbeye yönelik kimseden emir ve talimat almadığını ileri süren Özcan, bir astsubay olarak emir doğrultusunda hareket ettiğini savundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde esasa ilişkin savunma yapan eski teknisyen astsubay Ahmet Yengil, mütalaada isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Yengil, 15 Temmuz'da amiri konumundaki eski yarbay Halil Gül'ün, terör saldırısı olabileceğini söylemesi üzerine birliğine geldiğini anlattı.
Gül'ün saat 21.30'da gelip, "Terör saldırısı var, herkes helikopter başına" dediğini, kendisinin de teçhizatını alarak park alanına gittiğini öne süren Ahmet Yengil, teknisyenliğini yaptığı Skorsky helikoptere binerek Akıncı Üssü'ne gittiğini söyledi.
Mütalaada, darbe girişiminin yaşandığı gece "10984" kuyruk numaralı helikopterle Ankara'nın belirli bölgelerinde uçtuğunu aktaran Yengil, o gece tahliye amaçlı bindiği helikopterle sadece Akıncı Üssü'ne gittiğini iddia etti.
Üste sabaha kadar hiçbir şey yapmadan beklediğini, o gece başka uçuş yapmadığını da savunan sanık Yengil, sabah olup üs bombalanmaya başlayınca can güvenliği gerekçesiyle burayı terk edip evine gittiğini ifade etti.
Yengil, 17 Temmuz'da saat 19.00 civarında Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gittiğini ancak yakalama ve gözaltı kararı bulunmadığının söylendiğini, buna rağmen ifade vermek istediğini aktardıktan sonra gözaltına alındığını kaydetti.
FETÖ ile bir bağı olmadığını savunan Ahmet Yengil, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
31.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Esasa ilişkin savunma yapan eski astsubay Yaren Karaoğlu, olay tarihinde Bakım Taburu UH1 hangarında nöbetçi olduğunu, mütalaada yazılanın aksine bu nöbeti kimseyle değiştirmediğini ve bir ay öncesinden yazıldığını belirtti.
Sorumluluk bölgesinde saat 23.00 sıralarına kadar herhangi bir olay olmadığını ileri süren Karaoğlu, saat 23.00'ten sonra nöbet tutan iki askerin yanına gelip birliğe terör saldırısı olma ihtimalinden bahsettiklerini ve mühimmat istemelerine rağmen kendilerine mühimmat vermediğini iddia etti.
İlerleyen saatlerde eski binbaşı Ersel Ersoy'un Kara Havacılık Komutanının emriyle uçuşa gidileceğini söylediğini belirten Karaoğlu, "Nöbetçi olduğumu ve uçamayacağımı söylememe rağmen tabur komutan vekili Ersel Ersoy'un ısrarı üzerine helikopter başına geçtik." diye konuştu.
- "TOMA'lara ve halka ateş edin"
Uçuş başladıktan sonra Zırhlı Birliklere gidileceğinin ve buradan mühimmat getireceğinin söylendiğini aktaran Karaoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Zırhlı Biliklere indiğimiz yerde askerler mühimmatları yükledi. Kara Havacılık Komutanlığına döndük, mühimmatı indirip tekrar Zırhlı Birliklere gittik. Dönüşte telsizden bir kişi 'TOMA'lara ve halka ateş edin' diyordu. Hava Ulaştırma Hangarının karşısına saat 02.15'te iniş yapıldı. Burada motor susturuldu. Ersel Ersoy'a ne yapacağımızı sordum, 'İster bizimle, gel ister nöbet yerine dön.' dedi. Birliğe gidip kargaşanın içine girmek istemediğim için iki saat helikopterin içinde bekledim. Bu sırada patlama oldu. Daha sonra bölgeden ayrılırken Jandarma Özel Harekat birlikleri beni ve iki askeri saat 04.30'da gözaltına aldılar."
- 'Kalkacak helikopterler MİT'e atış yapacak'
Sanık eski astsubay Volkan Türkkorkmaz da darbe girişiminden önce teknisyen astsubay olarak Malatya'daki 2. Kara Havacılık Alayında görevli olduğunu, 15 Temmuz'da mesai arkadaşı Mustafa Ormantepe ile Ankara'ya helikopter teslimi için gönderildiklerini öne sürdü.
Olay günü kışlada bekledikleri sırada Genelkurmay Başkanlığı'na terör saldırısı olduğunun söylenmesi üzerine helikopterlere mühimmat yükledikleri ifade eden Türkkorkmaz, savunmasına şöyle devam etti:
"Helikopterlere Mustafa Ormantepe ile mühimmat yüklemesi yaptığımız sırada astsubay Ömer Sezen yanımıza geldi. 'Kalkacak helikopterler MİT'e atış yapacak' dedi. Nereden duyduğunu sorduğumda cevap vermedi. Bunun üzerine aklım karıştı. Bize 'Genelkurmay'a saldırı var' denilmişti. Ormantepe ile kısa bir değerlendirme yapıp helikopterlere atış yaptırmamaya karar verdik. Mühimmatı helikoptere yükleyip, mühimmatı silah besleyicisine gitmeyecek şekilde yerleştirdik."
İlerleyen saatlerde birliğe ateş açıldığını anlatan sanık Türkkorkmaz, helikoptere binerek Akıncı Üssü'ne gittiklerini, darbe girişiminden haberdar olduktan sonra da bulunduğu üsten ayrıldığını söyledi.
Akıncı Üssü'nden ayrıldıktan sonra Kara Havacılık Komutanlığına giderek olay akşamı yaşadıklarını anlattığını bildiren sanık Türkkorkmaz, darbe girişiminde bulunmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını savunarak tahliyesini ve beraatini istedi.
Eski kursiyer teğmen Volkan Cesur ve eski astsubay Osman Ongun ise önceki savunmalarını tekrarladıklarını belirterek beraat talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski astsubay Ümit Alpar, uzun yıllar çeşitli birliklerde terörle mücadele bölgelerinde helikopter teknisyeni olarak görevi yaptığını, olay tarihinde ise Kara Havacılık Komutanlığı Bakım Taburu'nda görevli olduğunu anlattı.
Çalıştığı bölümde amir olmadığını ve kimseye emir verme yetkisi bulunmadığını söyleyen Alpar, uçuşlara katılacak bir pozisyonda olmadığını, görevinin yerdeki helikopterlere bakım yaparak arızalarını gidermek olduğunu belirtti.
Ümit Alpar, olay günü eski astsubay Süleyman Nazif Türkoğlu'nun, Taarruz Helikopter Tabur Komutanı Özcan Karacan'ın bütün taarruz helikopter teknisyenlerini çağırdığını söylemesi üzerine bölük komutanından izin alarak Karacan'la görüştüğünü dile getirdi.
Mütalaada bu toplantının örgütsel bir tavır gibi anlatıldığını ancak durumun rutin bir faaliyet olduğunu savunan Alpar, "Özcan Karacan, yaptığımız görüşmede helikopterlerin bakımıyla ilgili bilgi aldı. Akşam bekleme görevi icra edileceğini söyledi. Fakat görevin içeriğinden bahsetmedi. Sıralı amirim olan yarbay Murat Bolat'ın haberi olduğunu söylemesi üzerine birliğime geri döndüm." diye konuştu.
Tabur komutanı Murat Bolat'ın saat 22.35 gibi "helikopterleri hazırlayın, mühimmatları yükleyin" diye emir verdiğini aktaran Ümit Alpar, savunmasına şöyle devam etti:
"Kendisi, sabaha kadar bizim gibi alt rütbedeki astsubayları görmesine rağmen uyarmamış, darbe girişiminden bahsetmemiştir. Sabaha karşı Genelkurmay'a terör saldırısı olduğunu söylediler. O saatten sonra televizyonu açtığımda bir darbe girişimi olduğunu öğrendim. Sabaha karşı mesaiyi terk etmek istedim. Murat Bolat, 'Nereye çıkıyorsunuz? Vur emri var' dedi ve çıkamadım.
Ayrıca Murat Bolat 18 Aralık 2017'de duruşma öncesi nezarethanede yanıma gelerek, 'Mühimmatı yükleme emrini benim verdiğimi ifadenden çıkart' dedi. Baskı yaptı. O günkü nezarethane kamera kayıtlarından bakılıp teyit edilebilir. Ben kendisinden şikayetçiyim."
FETÖ üyesi olmadığını, darbe girişimine katılmadığını savunan sanık Alpar, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya, yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
01.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada esasa ilişkin savunma yapan eski binbaşı Ersel Ersoy, daha önce mahkemede yaptığı savunmaları tekrarladığını bildirdi.
Olay günü, birinci sicil amiri eski yarbay Murat Bolat'ın mesaiye çağırdığını belirten Ersoy, "Emriyle mesaiye geldiğim amirimin ihanet içinde hareket edeceğini nereden bilebilirdim? 13 yıldır üniformasını giydiğim bu millete ihanet edemem." diye konuştu.
Ersoy, kışlaya girdikten bir süre sonra Bolat'a gelen telefonla uçuş emri verildiğini, bunun üzerine iki sefer helikopterle Etimesgut'taki birliğe yakın bir yere giderek sandıklarla Kara Havacılık Komutanlığına mühimmat getirdiklerini ifade etti.
Uçuştan sonra Bakım Tabur Komutanlığı karargah binasına gittiğini ve Ankara'da terör saldırısı olmadığını öğrendikten sonra herhangi yasa dışı bir faaliyette bulunmadığını savunan Ersoy, beraat talebinde bulundu.
Sanık eski yüzbaşı Hakan Sandık da darbe girişimi öncesinde İstanbul'daki Kara Harp Akademisinde yüzbaşı rütbesinde görev yaptığını, tazeleme uçuşu kapsamında 14 Temmuz'da Ankara'ya geldiğini ileri sürdü.
Sadık, Kara Havacılık Komutanlığına geldikten sonra taarruz helikopter taburuna gittiğini ve tabur komutanı Özcan Karacan'ın önce uçuş tulumunu giymesini söylediğini, ardından da uçuşun iptal olduğunu bildirdiğini aktardı.
Uçuşunun iptal edilmesi üzerine hangara döndüğünü ve sabah saatlerine kadar uçuş yapmadan kışlada beklediğini iddia eden Sandık, Kara Havacılık Komutanlığına operasyon düzenlenmesi üzerine helikopter ile Akıncı Üssü'ne geçtiğini, kısa süre sonra da buradan ayrılarak İstanbul'a gittiğini bildirdi.
Darbe girişimine katılmadığını ve kimseye karşı silah kullanmadığını savunan Sandık, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık İzzet Çakan ise darbe girişiminden önce pilot yüzbaşı rütbesinde İstanbul Kara Harp Akademisinde görev yaptığını beyan etti.
Çakan, 14 Temmuz'da birinci sicil amiri Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın emriyle taarruz helikopter tazeleme uçuşu için Hakan Sandık ve Cebrail Sert ile Ankara'ya geldiklerini söyledi.
Kara Havacılık Komutanlığına geldiğinde taarruz tabur komutanı Özcan Karacan'ın yanına gittiklerini anlatan Çakan, savunmasına şöyle devam etti:
"Önceliğin uçuş yapacak personelde olduğunu, tazeleme eğitiminin ertelenebileceğini söyledi. Akşam saat 07.00'de tekrar kışlaya geldik. Kuvvet komutanının denetlemeye geldiğini duyduk. Bunun üzerine tabur binasına gittim. Hakan Sandık yüzbaşı, 'Galiba tazeleme uçuşu olacak.' dedi. Bir müddet sonra yine geldi ve 'Yarbay Özcan Karacan bizim uçuşumuzun olmadığını söyledi.' dedi. Bundan sonra uçuş notlarımı bıraktım, telefonumdan haberlere baktım. Önce terör saldırısı, sonra da askeri kalkışma haberlerini gördüm. Fakat çok farklı ve sağlıksız haberler vardı. Hakan Sandık'a bakmak için hangar bölgesine gittim. Cebrail Sert ile Hakan Sandık geldi. Genelkurmaya saldırı olduğunu söylediler."
Kara Havacılık Komutanlığına baskın yapıldığını, bunun üzerine helikopterle Akıncı Üssü'ne, ardından da İstanbul'a geçtiğini ifade eden Çakan, darbeye ilişkin emir almadığını ve bir faaliyette bulunmadığını iddia ederek, atılı suçlamaları kabul etmediğini ifade etti.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
02.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Sanıklar ve avukatlarının taleplerinin alınmasından sonra görüşü sorulan iddia makamı, tutuklu sanıkların üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, atılı suçun katalog suçlardan olması ve almaları muhtemel cezalar göz önünde bulundurularak tahliye taleplerinin reddedilmesini ve mevcut hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, yaptığı müzakerenin ardından ara kararlarını açıkladı.
Buna göre, mahkeme, tutuklu sanıklardan eski astsubaylar Bilgi Kuğu, Mutlu Açıkgöz ve Halil Karabulut'un adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Ankara'daki bazı kamu binalarını vuran helikopter pilotlarının da aralarında bulunduğu 152 kişinin yargılandığı davanın görülmesine 3-7 Aralık'ta devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mayıs (2017) 'Ankara 152 sanık (ilk 155) Darbe/Kara Havacılık Kom.' davası
(04 Kasım 2018, 13:10)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: