Paralel yapı tehditte sınır tanımıyor.. Sosyal demokrat görünümlü Mersin'de hakimlik yapan Mehmet Tank, adalet.org sitesinde kaleme aldığı 'Yargı Sarayının değişmeyen gözdeleri' başlıklı yazısında 'Eyy Yargıda Birlik Platformu'ndaki arkadaşlar aman dikkat, her ailenin, her sarayın bir yatak odası olduğu gibi sizin de vardır elbet' cümlesini kullandı. Öte yandan benzer bir gelişme de bir başka haberle duyuruldu. Buna göre, paralel yapının, hakim olduğu askeri yargıtayda da, kendilerinden olmayan yargıçlara kumpas kurduğu öğrenildi. Askeri yargıtay üyesi M.Y.A'nın eşine gönderilen isimsiz mektupta, M.Y.A'nın cinsel hastalığa yakalandığı iftirası dahi yer aldı.
25.09.2014 20:43 Star gazetesinden Elif Çakır yazısında paralel yapı mensubu bir hakimin şok yazısını gündeme getirdi. Buna göre sosyal demokrat görünümlü Mersin’de hakimlik yapan Mehmet Tank, adalet.org sitesinde kaleme aldığı 'Yargı Sarayının değişmeyen gözdeleri' başlıklı yazıda 'Eyy Yargıda Birlik Platformu’ndaki arkadaşlar aman dikkat, her ailenin, her sarayın bir yatak odası olduğu gibi sizin de vardır elbet' cümlesini kullandı. Bu tehdit kamuoyunda şok etkisi yaptı. Çakır'ın yazısı şu şekilde:
"Yargıtay’ın HSYK’ya göndereceği 3 asil 3 yedek üyeye ilişkin olarak ne öngörüde ne de kehanette bulundum. Öngörü veyahut kehanette bulunmuş olsaydım çok rahatlıkla şunu söyleyebilirdim: Keşke yanılsaydım! Ya da bunu bir gazetecilik başarısı olarak görüp sevinebilseydim.
2010 referandumu sonrasında HSYK 1. Daire Başkanlığına gelen İbrahim Okur’un Yargıtay’a sorgusuz sualsiz tüm teammülleri alt üst ederek gönderdiği 161 üye isim isim zaten biliniyor.
Kaldı ki Pensilvanya ve çetesinin, HSYK, Yargıtay ve Danıştay içerisindeki yapılanmalarıyla yargı içinde politik bir tekel sağladıkları, dahası Yargıtay’ın yüzde 70’ni ele geçirerek Yargıtay’ı siyasi karargahları haline dönüştürdükleri de bir diğer vahim gerçek.
Pensilvanya’nın bilinen yöntemleriyle kontrol altına aldığı Yargıtay Başkanı Ali Alkan 13 Ekim’de yapmayı planladığı seçim tarihini zorunlu olarak 11 gün önceye aldı.
Paralel örgüt üyesi yargı mensupları; çantalarındaki şantaj dosyalarıyla kah hakim ve savcı odalarını dolaşıyor, kah daha önce savcılık yaptıkları adliyelere giderek, “3 Ekim” tarihiyle tehdit ediyorlar. ‘22 Temmuz dosyasının hakimleri ve savcıları günlerini görecekler’miş, ‘Bu büyük bir savaşmış. Sadece Erdoğan gitmeyecek!’miş. Verdikleri kararlar boyunlarına geçecek ip olacak’mış!
Malumun ilanı bir seçim
Pazartesi günü ‘Pensilvanya Yargıtay yapımı Bizans oyunu’ başlıklı yazımda tek tek ne yazdıysam, göstere göstere meydan okuyarak yaptılar.
Bir tek Mustafa Ateş isminde zorunlu olarak değişikliğe gittiler.
Aslında Mustafa Ateş isminde de değişikliğe gidilmeyecekti! Neler olduğunu birazdan yazacağım.
Pensilvanya ve çetesi tarafından HSYK’ya gönderilmesini istedikleri, Mustafa Kemal Özçelik, Kerim Tosun, Mustafa Ateş, Ali Eryılmazel, Salih Sönmez ve Yakup Ata’dan oluşan isim listesi Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın eline tutuşturuldu.
Bu isimler ve üyelerin ne kadar oy alacağı kağıt üzerinde hesaplandı.
Dün Yargıtay üyelerinin önüne konulan sandıktan hangi isimlerin HSYK’ya üye gönderileceği 18 Eylül 2014 tarihinde belliydi.
Peki, Mustafa Ateş isminden neden vazgeçildi?
Mustafa Ateş, çevresinde solcu kimliğiyle ve Ömer Faruk Eminaoğlu’nu deviren isim olarak bilinse de cemaatin kripto adamlarından birisidir. İbrahim Okur’un en sağlam isimlerindendir. YARSAV’ın paralellerin eline geçmesini sağlayan kilit isimdir.
Dünkü göstermelik seçimde Mustafa Ateş 32 oyla en düşük oyu aldı. Mustafa Ateş isminin üzerini İbrahim Okur son dakikada çizerek 201 oyun Yakup Ata’ya verilmesini istedi.
Paralel örgüt 12 Ekim’de yapılacak HSYK seçimlerinde 12 üye sayısını bulabilirse HSYK 1. Daire Başkanlığı’na getirmeyi planladıkları isim ise Mustafa Kemal Özçelik...
Paralel örgütün kaderini belirleyecek olan HSYK seçimleri için Pensilvanya dört koldan savaşıyor.
Tehdit. Şantaj. Unvanlı konum.
Birinci hamle Temmuz 2014’te yapılan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu seçimleriydi.
Bir parantez açalım...
Pensilvanya HSYK seçimlerini Temmuz ortasında gerçekleştirilen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu seçimlerinden başlattı ve orada tulum çıkarttı.
Yargıtay seçimleri ve HSYK seçimlerine yönelik olarak Adalet Bakanlığı ve Müsteşarı’nın yaptığı kritik hatalara yönelik eleştirilerimi 12 Ekim HSYK seçim sonrasına bırakıyorum.
Çünkü, emniyet ve yargıyı arkalarına alarak 17 ve 25 Aralık operasyonuna kalkışan paralel örgütün hem akıbeti hem de paralel örgüt açısından yarım bıraktıkları darbeyi HSYK seçimlerinden sonra tamamlama umutları açısından önem arzeden HSYK seçimleri konusunda gerekli hassasiyet gösterilmedi. Özellikle seçim sistemi ve saha bilgisi konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan Başbakanlığı döneminde yanıltıldı.
Parantezi kapatalım....
İkinci hamleleri siyasi karargahları olan Yargıtay’da yapılan göstermelik seçimler oldu.
Haşim Kılıç’ı bekliyorlar
Bu arada Danıştay da bir hamle yaparak HSYK’ya göndereceği üye seçim tarihini öne alabilir.
Üçüncü hamleyi ise Anayasa Mahkemesi ve Haşim Kılıç üzerinden yapmayı düşünüyorlar.
Şöyle ki, 22 Temmuz operasyonuyla tutuklanan, 17 ve 25 Aralık darbe girişiminde aktif rol üstlenen paralel örgüte mensup emniyetçiler ‘hak ihlaline uğradıkları’ gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdular.
Anayasa Mahkemesi önümüzdeki günlerde ‘hak ihlali’ kararını açıklayacak. Paralel örgüt çetesinin iddiasına göre Haşim Kılıç ‘hak ihlali vardır’ kararı verecek.
Adliyede dolaşan paralel örgütün yargı mensupları, 30 Mart yerel seçimlerinin kazanılmasının da Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasının da bir önemi olmadığını, asıl iktidarın yargı olduğunu ve yargıda da kendilerinin güçlü olduğunu söyleyerek “Yargıtay bizim elimizde, Danıştay bizde, Anayasa Mahkemesi bizim kontrolümüzde, kararınızı verin, hepinizi yakacağız” diyerek tehdit ediyorlar.
Yatak odalı tehdit
Sosyal demokrat görünümlü Mersin’de hakimlik yapan Mehmet Tank’ın kaleme aldığı ‘Yargı Sarayının değişmeyen gözdeleri” başlıklı yazıda ‘Eyy Yargıda Birlik Platformu’ndaki arkadaşlar aman dikkat, her ailenin, her sarayın bir yatak odası olduğu gibi sizin de vardır elbet. ” cümlesini okuyunca kanım dondu.
Mehmet Tank’ın şu sözleri bu çetenin ahlaki hiçbir sınırının olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor:
“Eyy Yargıda Birlik Platformu’na destek verecek olanlar. Saray’dan (İktidarı kastediyor) memnunsanız size diyeceğim bir şey yok. Ama yarın birgün duyulmasını istemediğiniz bir şeyleriniz varsa aman ha anahtar deliklerinizi sıkıca kapatın!”
Hakim ve savcıların ne tür şantajlara maruz kaldığını biliyorum. İsim isim kimlerin tehdit ettiğini de kimlerin tehdite maruz kaldığını da... Savcı odalarını basılarak hala ellerindeki dosyalarla savcıların dosyalardan ellerinin çektirilmeye çalışıldığını da...
Ancak adalet.org’da bu kadar açıktan sözlü olarak yazacak bir gözü dönmüşlüğü beklemiyordum doğrusu.
Hatta işi, ‘Yargıda Birlik Platformu üyeleri kazansa bile bizim açımızdan meşruiyeti yoktur. Mücadeleye devam”a kadar getirmişler.
Bakmayın siz Ekrem Dumanlı’nın gazetesinde HSYK seçimlerine dair pek bir şey yazmadığına.
Pensilvanya kirli işlerini ve operasyonlarını kendilerinden gibi gözükmeyen yerlerden yapıyorlar.
“Adalet.org’da yayınlanan Yahya Kesim’in, Abdullah Dertli’nin Anamur savcısı Burak Yılmaz’ın, eski başmüfettiş Kadri Atalay’ın, HSYK eski tetkik hakimi Bahattin Aras’ın yazdıklarına bir bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Bu tehditlere maruz kalanlar, odası basılan hakim ve savcılar kendilerine yöneltilen şantaj ve tehditlerden korkuyorlar mı? Kesinlikle hayır.
4 yıldır zaten 1500 hakim ve savcının sicili akıl almaz iddialarla bozulmuş.
5 bin hakim ve savcı hakkında inceleme kararı çıkmış, dosyalar tehdit unsuru olarak kullanılıyor.
Yargıya güven yüzde 60’lardan yüzde 20’lere düşmüş!
12 Ekim’de yapılacak olan HSYK seçimleri paralel yapının tasfiyesi ve paralel yapıyla hukuki mücadele açısından oldukça önemli.
ŞANTAJ DOSYALARIYLA BASKIN
Paralel örgüt mensubu yargı mensupları; 1964 İzmir doğumlu, 9 Eylül hukuk mezunu, Çatalzeytin, Lice, Büyükorhan, Perşembe gibi yerlerde görev yapan, şimdi İstanbul hakimi olan,
1969 Kütahya doğumlu, İstanbul Hukuk mezunu, Tortum, Pasinler gibi yerlerde görev yapan ve şimdilerde Ankara hakimi olan, Erzurumlu, Ankara Hukuk Mezunu, Taşlıçay, Artvin ve İstanbul’da savcılık ve Adalet müfettişliği yapan, şimdilerde Büyükçekmece’de savcı olan,
Aslen Sakaryalı, Uludağ İktisadi İlimler Mezunu, eşi de müfettiş olan ve Mersin’de savcı olan,
Daha öncesinde İmralı’da, Devrek’te ve Silivri’de görev yapan şimdilerde Diyarbakır’da görevli olan,
Aslen Kahramanmaraşlı, 9 Eylül Hukuk mezunu olan, Hadim, Birecik gibi yerlerde görev yapan,
Karslı, İstanbul Hukuk mezunu, İdil, Ayvalık savcısı olarak görev yaptıktan İstanbul’a hakim olarak gelen,
Eski HSYK müfettişi, şimdi Anadolu Cumhuriyet savcısı olan,
Yargı içindeki paralel örgüt mensubu hakim ve savcı, çantalarındaki şantaj dosyalarıyla kah hakim ve savcıların odalarını dolaşıyorlar, kah daha önce savcılık yaptıkları adliyeleri dolaşarak, “3 Ekim” tarihiyle tehdit ediyorlar.
Önce 3 Ekim tarihiymiş!
“Anne fil gelince intikamı ağır ve şiddetli” olacakmış!
“Ekim ayında kar yağacakmış, kara fırtınaya karşı hazırlı olmak gerekir”miş!
“22 Temmuz dosyasının hakimleri ve savcıları günlerini görecekler”miş ve “Bu hakimlere ve savcılara değil de, çoluk çocuklarına acıyorlar”mış!
“Ellerinde zaten dosyalar hazırmış, Yargıda Birlik Platformu’na oy verecekleri biliyorlarmış, hepsinin savcılıkları bitecekmiş. Meslekten ihraç edileceklermiş. Yerlerine gelecek 2000 hakim ve savcı hazırmış!”.
“Bu büyük bir savaşmış. Sadece Erdoğan gitmeyecek!”miş. “Hakim ve savcılarda gidecekmiş, Ekim’de büyük deprem var”mış!
“Çok az kalmış”, “Sayılı günler çabuk biter”miş, “Verdikleri kararlar boyunlarına geçecek ip olacak”mış!
Bu tehdit ve şantajları yapanlar, bu sözleri sarf edenler isim isim biliniyor.
Günde ortalama 10 bin hakim ve savcının girdiği, Balıkesir Hakimi Aydın Başer’e ait olan adalet.org isimli internet sitesi cemaatin tam bir operasyon yeri.
BELKİ BİR İŞADAMI ÇIKAR ANLATIR
Evet, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden daha önemli.
Türkiye için önemli.
HSYK seçimleriyle birlikte, paralel örgütün vesayeti altına giren iş adamları da özgürlüğüne kavuşacaktır. Paralel yapı ticari ve vergi mahkemelerini ele geçirerek, Türkiye’nin önde gelen önemli iş adamlarını vesayetleri altına aldılar.
Bakarsınız bir cesur iş adamı çıkar ve ‘Artık çektiklerim yeter’ diyerek paralel yapının yargıyı kullanarak kendilerini nasıl mahkum ettiklerini anlatır. Pensilvanya’ya nasıl gitmek zorunda kaldıklarını..." (Elif Çakır / Star)
------------------------------------------------------------------------------
PARALEL PANİK!
STAR Gazetesi'nin manşetten yayınladığı 'Yargıya Yatak Odası tehdidi' başlıklı Elif Çakır'ın kaleme aldığı yukarıdaki yazı o hakimi ve paralel yapının yayın organlarını panikletti. Yazıda, paralel örgütün HSYK'yı kaybetmemek için hakim ve savcılara tehditte sınır tanımadığı çarpıcı bir örnekle gözler önüne seriliyordu.
Hakim Mehmet Tank'ın 'Yargı sarayının değişmeyen gözdeleri' başlıklı yazısında ''Eyy Yargıda Birlik Platformu'ndaki arkadaşlar aman dikkat, her ailenin, her sarayın bir yatak odası olduğu gibi sizin de vardır elbet' sözleri gözü dönmüşlüğü ortaya koyuyordu.
Star'ın bu haberinin ardından panikleyen hakim Tank, her şey ortadayken panikle, yazıda aslında öyle demek istemediğini, çarpıtıldığını iddia eden bir yazı yazdı. Zaman Gazetesi'nin internet sitesi de bu açıklamaya sahip çıkarak Star'ın haberinin etkisini azaltmaya çalıştı.
Zaman haberinde Elif Çakır'ın gerçekleri gözler önüne sermesini iftira diye niteleyerek panik halini gözler önüne serdi. Paralel yapının algı operasyonunu Zaman gazetesinin yönettiği bu açıklamayla bir kez daha gözler önüne serildi.
------------------------------------------------------------------------------
PARALEL OLMAYAN YARGICA BEL ALTI TEHDİT MEKTUBU
Öte yandan benzer bir şantaj olayı da bir başka haberle duyuruldu. Buna göre, paralel yapının, hakim olduğu askeri yargıtayda da, kendilerinden olmayan yargıçlara kumpas kurduğu öğrenildi. Askeri yargıtay üyesi M.Y.A’nın eşine gönderilen isimsiz mektupta, M.Y.A’nın cinsel hastalığa yakalandığı iftirası dahi yer aldı.
Star'dan Lütfü Kaplan'ın haberine göre, Askeri Yargıtay Üyesi M.Y.A, kamuoyunun yakından bildiği bazı askeri davalarda muhalif oy kullanınca, isimsiz tehdit mektupları almaya başladı.
Tehdit ve şantaj mektuplarıyla ilgili Milli Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı’na şikayetçi oldu. M.Y.A, eşine gönderilen mektuplarda gayri meşru ilişki yaşadığı, cinsel hastalığı olduğu belirtilerek, “Aynı cinsel hastalık size de bulaşmış olabilir” diye rahatsız edildiğini belirtti. Uzun yıllar TSK’yı içten fethetmek için özel yetiştirdiği adamlarını bu alana yönlendiren Cemaat/paralel yapı, Askeri Yargıtay’da kendi istekleri hilafına karar veren üyelere çeşitli kumpaslar kuruyor.
Bu kumpas bizzat Askeri Yargıtay üyesi tarafından Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’na şikayet edildi. Olay özetle şöyle gelişti:
Gülen’e engel olmuştunuz
Askeri Yargıtay üyesi M.Y.A, kamuoyunun da yakından takip ettiği bazı davalarda muhalif kaldı. Özellikle paralel yapının yakın takibe aldığı kişilerle ilgili dava dosyalarında verdiği karşı oydan sonra M.Y.A, sudan bahanelerle bir dizi soruşturma geçirdi. M.Y.A, kendisine gelen imzasız mektupla kurulan komployu fark etti. Mektupta M.Y.A, özellikle paralel yapıya karşı uyarıldı. Mektup, “Son zamanlarda başınız beladan kurtulmuyor. Belki nedenini merak ediyorsunuzdur” diye başlıyor. Mektup “Bu merakınızı gidereyim. Bunun nedeni hizmet hareketi adında faaliyet gösteren aslında ihanet örgütü olan Fethullah Gülen Cemaatinin faaliyetlerine bilerek veya bilmeden muhalif olmanızdır” diye devam ediyor.
Mektuplar Askeri Savcılık’ta
Askeri Yargıtay üyesi, gelen bu mektup üzerine Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’na şikayet dilekçesi verdi. MSB’ye yapılan şikayetten kısa bir süre sonra M.Y.A, iki tehdit mektubu aldı. “L.’nin arkadaşı” mahreciyle yazılan mektuplarda, özel hayata ilişkin iddialar yer aldı. M.Y.A, iki mektubu Genelkurmay Askeri Savcılığına verdi.
Cinsel hastalık iftirası
M.Y.A’nın eşine gönderilen ve “Merhaba Hanımefendi” diye başlayan mektupta, birden fazla iddiada bulunuldu. M.Y.A’nın, Genelkurmay’da çalışan “L.” İsimli bayanla ilişkisi olduğu iddia edilen mektupta, “2013 yılı son aylarında L., cinsel yollarla bulaşan bir hastalığa yakalandı. Bu hastalığı M.Y.A’dan kaptığını, çünkü uzun süreden beri sadece onunla cinsel ilişkiye girdiğini bana söyledi. Aynı cinsel hastalık size de bulaşmış olabilir” denildi. M.Y.A, bu iddialara da şikayet dilekçesinde yer verdi. M.Y.A, “Genelkurmay karargahının, sahte ihbarlarla, belli yapılanmanın hedef aldığı personeli devre dışı bırakmak için komplolar kurduğu bir yer haline getirmemesi gerekir” diye de ekledi. M.Y.A, “Bir yüksek yargı üyesi olmam hasebiyle bu iftira ve karalama niteliğindeki mektuplar ve olaylar bana zarar vermektedir. Yapmış olduğum görevimi etkilemeye yönelik olduğunu değerlendiriyorum” dedi.
Genelkurmay ve MSB’ye dilekçe
M.Y.A, Uyarı ve tehdit mektuplarını Genelkurmay Askeri Savcılığına verdi. Askeri Yargıtay üyesi konuyla ilgili ifadesinde, “Söz konusu mektuplar incelendiğinde; posta pulu olduğunu, ancak herhangi bir posta kaydı olmadığını gördüm” dedi.
6 ADIMDA PARALEL KUMPAS
Askeri Yargıtay’ın 35 üyesinin önemli kısmının paralel yapıya yakın isimlerden oluştuğu iddia edildi. Askeri Yargıtay’daki paralel üyelerin kendileri gibi düşünmeyen ve istedikleri kararı vermeyen üyelere uygulanan sindirme yöntemleri şu şekilde sıralanıyor:
- Asılsız iftiraların yer aldığı isimsiz, asılsız ihbar mektupları gönderiliyor.
- Hukuka aykırı elde edilmiş bir takım görüntülere başka anlamlar yükleyerek tehdit ediliyor.
- Sonuç alınamayınca aynı yöntem aile fertlerine de uygulanıyor.
- Üye direniyorsa, bu sefer idari yaptırımlar devreye sokuluyor.
- Düzmece iddialarla tutanak tutularak, soruşturma açtırılıyor.
- Hakkında soruşturma başlatılan kişi kademe ilerlemesi, terfi almama cezalarının önüne geçemiyor. (Star)
(25 Eylül 2014, 20:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: