Türkiye çok kritik günlerden birini daha yaşıyor.. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 10 asıl 6 yedek üyesini belirlemek için düzenlenen seçim şu saatlerde devam ediyor. 14 bine yakın hakim ve savcı sandık başına gidiyor. En çok merak edilen konu, paralel yapıya mensup adayların seçilip seçilmeyeceği.. Paralel üyelerin seçimlerde üstünlük sağlaması halinde o yapıya açık bir savaş açmış olan hükümetin HSYK ve bağlantılı konularda anayasa değişikliği referandumu için harekete geçeceği ileri sürülüyor.
12.10.2014 15:14 Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 10 asıl 6 yedek üyesini belirlemek için düzenlenen seçim bugün yapılıyor. Adli yargıdan 7 asıl, 4 yedek üye, idari yargıdan 3 asıl 2 yedek üye belirleneceği seçimde, 12 bin 520'si adli, bin 474'ü idari yargıdan olmak üzere 13 bin 994 hakim ve savcı sandık başına gidiyor.
Her ilde, il seçim kurulunun yönetim ve denetimi altında yapılacak seçimde, o ilde ve ilçelerinde görev yapan hakim ve savcılar oy kullanacak.
Seçimde, en çok oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olacak. Oylarda eşitlik halinde YSK, kura çekerek sıralamayı tespit edecek. Sandıklar saat 17.00'de açılmaya başlanacak.
Ankara adliyesinin iki yemekhanesinde adli ve idari yargı adayları için ayrı ayrı kurulan sandıklarda oy verme işlemleri yapılıyor. Yemekhanelerde, 17'si adli, 4 idari yargıda oy kullanacaklar için olmak üzere 21 sandık kuruldu.
Bu arada, adliye ve çevresinde polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı görüldü. Oy kullanacak hakim ve savcılar için her türlü kolaylığın sağlanması da polis telsizlerinden anons ediliyor.
CEMAAT KESİMİ SEÇİM ÖNCESİ TOPLANDI
Konuyla ilgili ilginç bir gelişme de yaşandı. Cemaate yakın gazeteciler ile 17 Aralık darbe girişiminden sona AK Parti'den istifa eden milletvekilleri İstanbul'da gizli bir toplantı yaparken görüntülendiler. Dün İstanbul Kuruçeşme sahilinde demirleyen bir teknede yapılan toplantının görüntülendiğini gören bir şahsın, "Özel toplantı, haber değeri taşımıyor, nereden haber aldınız, merkezde mi" diye sorması dikkat çekti.
MİLLETVEKİLLERİ İLE GİZLİ TOPLANTIDA GÖRÜNTÜLENDİLER
Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Bağımsız Kütahya Milletvekili İdris Bal, Gazeteciler Mehmet Baransu, Asım Yıldırım ve Nevval Sevindi ile kimliği belirlenemeyen çok sayıda isim, Ortaköy Kuruçeşme sahilinde demirli 'Semiramis 1' isimli teknede toplantı halinde görüntülendi.
İdris Bal'dan brifing
Gizli toplantının HSYK seçimlerine bir gün kala yapılması ise dikkat çekti. Eski AK Parti'li vekil İdris Bal'ın toplantıdakilere hararetli bir şekilde hitap ettiği, teknenin diğer kısmında ise bazı kişilerin telefon görüşmesi yaptığı görüldü.
"Toplantı gizli çekmeyin"
Öte yandan, teknedeki toplantı sürerken kıyıda bekleyen bir görevli, çekim yapan kameramanını bölgeden uzaklaştırmaya çalıştı. Toplantının 'gizli' olduğunu söyleyen görevli, görüntü alınmamasını istedi.
İŞTE HSYK SEÇİMLERİNE KATILAN ADAYLAR
Yargıda Birlik Platformu ile Yargıçlar ve Savcılar Birliğinin (YARSAV) desteklediği adaylarla seçime bağımsız girdiğini belirten adaylar olmak üzere, adli yargıdan 45, idari yargıdan ise 16 aday seçimde yarışacak. Kesinleşen listelere göre adli yargı adaylarının isimleri şöyle:
ADLİ YARGI ADAYLARI (Soyadına göre alfabetik liste)
Yaşar Akyıldız, Ankara 4. Aile Mahkemesi Hakimi
Arif Alemdar, Yargıtay Savcısı
Turgay Ateş, Denizli Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı
Murat Aydın, Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi
Mustafa Bağarkası, İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı
Aydın Başar, Balıkesir 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi
Bilgin Başaran, HSYK Genel Sekreteri
İdris Berber, HSYK Tetkik Hakimi
Hüsnü Çalmuk, Kocaeli Hakimi
İsa Çelik, HSYK Kurul Başmüfettişi
İlker Çetin, Uşak Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Ahmet Çiçekli, Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı
Cengiz Topel, Çiftcioğlu Bakırköy Cumhuriyet Savcısı
Süleyman Demirel, Gaziantep 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı
Mehmet Durgun, İstanbul Hakimi
Cihan Ergün, Uşak Cumhuriyet Savcısı
Orhan Gödel, Bakırköy Hakimi
Murat Gökçe, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcısı
Teoman Gökçe, HSYK Üyesi
Ayşe Neşe Gül, Ankara Hakimi
Mehmet Güven, Yargıtay Tetkik Hakimi
Necmettin Karabacakoğlu, Yargıtay Cumhuriyet SAvcısı
Mustafa Karadağ, Ankara 11. Aile Mahkemesi Hakimi
Mehmet Kaya, Manisa Cumhuriyet Savcısı
Ramazan Kaya, Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Leyla Köksal, Ankara 8. İş Mahkemesi Hakimi
Nuh Hüseyin Köse, İstanbul Anadolu 48. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi
Selahaddin Menteş, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
İbrahim Okur, HSYK 1. Daire Başkanı
Nesibe Özer, HSYK 2. Daire Başkanı
Ayşe Sarısı Pehlivan, İzmir 16. Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimi
Yeşim Sayıldı, İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesi Hakimi
Alaettin Soylu, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı
Kemal Şahin, Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesi Hakimi
Zeynep Şahin, Yargıtay Tetkik Hakimi
Berrin Lale Şenoymak, İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi
İbrahim Fikri Talman, İstanbul Anadolu 28. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi
Ömür Topaç, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Hayrettin Türe, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı
Hasan Ünal, Yargıtay Tetkik Hakimi
Levent Ünsal, Yargıtay Tetkik Hakimi
Dursun Yalçınkaya, Ankara Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi
Metin Yandırmaz, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcısı
Mehmet Yılmaz, HSYK Kurul Başmüfettişi
Bülent Yücetürk, Ankara Cumhuriyet Savcısı.
İDARİ YARGI ADAYLARI (Soyadına göre alfabetik liste)
Ahmet Berberoğlu, HSYK Üyesi
Ali Bilen, Danıştay Savcısı
Egemen Devrim Durmuş, İzmir Bölge İdare Mahkemesi Üyesi
Cafer Ergen, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
Cevdet Erkan, Kayseri Bölge İdare Mahkemesi Başkanı
Mehmet Gökpınar, Edirne Bölge İdare Mahkemesi Başkanı
Berrin Karınca, Danıştay Savcısı
Saadettin Kocabaş, Konya Bölge İdare Mahkemesi Üyesi
Halil Koç, HSYK 1. Daire Üyesi
Selim Kurçenli, Edirne Bölge İdare Mahkemesi Üyesi
Adil Memiş, Ankara Vergi Mahkemesi Başkanı
Hasan Odabaşı, Ankara Bölge İdare Mahkemesi Üyesi
Tarık Özdirek, Manisa 1. İdare Mahkemesi Başkanı
Gönül Sayın, Ankara Bölge İdare Mahkemesi Üyesi
Mehmut Şen, Ankara Bölge İdare Mahkemesi Üyesi
Muammer Önder, Danıştay Tetkik Hakimi.
SEÇİMDE 3 LİSTE YARIŞACAK
13 bin 994 hakim ve savcı, HSYK'da 4 yıl görev yapacak 10 asıl, 6 yedek üyeyi belirlemek için bugün sandık başına gidiyor. Seçimde, adli yargıdan 45, idari yargıdan 16 olmak üzere 61 aday yarışacak. 2010 yılından bu yana aldığı kararlarla tartışılır hale gelen ve paralel yapının vesayetini oluşturduğu HSYK'nın yeni üyeleri bugün belli olacak.
Seçimde, Yargıda Birlik Platformu ile Yargıçlar ve Savcılar Birliği'nin desteklediği liste yarışacak. Bu iki listenin yanı sıra kendilerini bağımsız olarak tanımlayan ancak cemaat tarafından desteklenen adaylar da seçimde liste olarak yarışacak. Bu üç listenin dışındaki adaylar da seçimde bağımsız yarışacak.
PARALEL YAPI KAZANIRSA NE OLACAK?
Öte yandan seçimle ilgili en çok merak edilen konu, paralel yapıya mensup adayların seçilip seçilmeyeceği.. Paralel üyelerin seçimlerde üstünlük sağlaması halinde o yapıya açık bir savaş açmış olan hükümetin HSYK ve bağlantılı konularda anayasa değişikliği referandumu için harekete geçeceği ileri sürülüyor. Bu konuda hükümet üyeleri ve Başbakan Davutoğlu çeşitli açıklamalar yapmıştı.
HSYK SEÇİMLERİ NİÇİN BU KADAR ÖN PLANDA?
Seçimler kimisine göre geçtiğimiz aylarda yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bile önemli.. Bu iddia sık sık dile getirildi. HSYK seçimlerinin bu kadar önemli olmasına dair görüşlerini açıklayanlardan biri de ünlü siyaset bilimci Atilla Yayla oldu. Yenişafak gazetesinde yayınlanan yazısında Yayla şunları dile getirdi:
HSYK için 12 Ekim'de yapılacak seçimle adlî ve idarî kürsü hâkimleri HSYK'nın 10 üyesini seçecek. Bu seçimler olmaması gerektiği kadar önem kazandı. Bunun sebebi, bürokrasi içindeki otonom yapılanmanın bütün gücüyle kalesi gördüğü HSYK'yı elinde tutmaya çalışması. HSYK ilk defa göz önüne gelmiyor. 2010 referandumundan önceki HSYK yapılanmasının yarattığı sıkıntılar da vardı. Tamamen bir kooptasyon sistemine göre oluşan ve ulusalcı çevrelerin kontrolünde olan dönemin HSYK'sı Ergenekon ve Balyoz yargılamalarını önlemek için epeyce çalıştı. Referandumla daha çoğulcu bir HSYK oluşması istenmişti. Ancak, CHP'nin başvurusu üzerine AYM'nin seçimlerde her yargı mensubunun tek oy kullanabilmesi sistemini iptal etmesi ve hem iktidar partisinin hem yargı çevrelerinin otonom yapılanma karşısında saflığı HSYK'nın otonom yapılanmanın kontrolüne girmesine sebep oldu. Söz konusu yapının 7 Şubat 2012 MİT Müsteşarı operasyonuyla başlayan iktidara karşı eylemler dizisi HSYK yapılanmasından büyük destek ve cesaret aldı.
Gerek iktidar gerekse yargının diğer mensupları bunun böyle gidemeyeceğinin farkında. Bu yüzden seçimler haddinden fazla önem kazandı. Medyaya yansıyan haberlere ve yargı içinden konuşan kimselerin verdiği bilgilere göre seçimlerdeki başlıca gruplar şunlar: Yargıda cemaat egemenliğine son vermek için yola çıkan ve bünyesinde ulusalcı, muhafazakâr ve ülkücü isimler barındıran Yargıda Birlik Platformu, Yarsav ve Yargıçlar Sendikası, Demokrat Yargı ve Bağımsızlar. Cemaate yakın yargı mensupları ayrı bir yapılanma içinde görünmüyor. Bu onlara büyük bir hareket kabiliyeti kazandırıyor. Öyle görünüyor ki hem Yarsav - Yargıçlar Sendikası hem de Bağımsızlar üzerinden seçime girecekler. Bu da anlaşılır ve onlara yakışır bir şey, çünkü gizlilik ve farklı kimliklere bürünme sadece çalışma tarzları değil karakter özellikleri hâline de gelmiş bu kimselerin.
HSYK seçimleri yargı meselesini etraflı şekilde düşünmemizi ve ciddî bir hukuk reformu gerçekleştirmemizi zorunlu kılıyor. Liberal Düşünce Topluluğu içinde bu amaçla bir Hukuk Politikaları Merkezi kuruldu. Vahap Coşkun ve Levent Korkut'un eş başkanlığındaki merkez bu ayın sonlarından itibaren kapsamlı bir yargı reformuna yönelik sistematik faaliyetler gerçekleştirmeyi planlıyor. Başka çevrelerde de bu konulara kafa yoran, yormuş olan ve önemli fikirler serdeden kimseler var. Bu nitelikte bir kimseyi geçenlerde A Haber'de yayınlanan bir programda dinleme imkânı buldum: Kendisi de yargıç olan Doç. Dr. Uğur Yiğit. Yargıç Yiğit'in düşüncelerini ve önerilerini burada kısaca özetlemek istiyorum.
Anayasa'da egemenliğin millete ait olduğu ve milletin bu egemenliği yetkili organlar eliyle kullanacağı söyleniyor. Bu durumda söz konusu organların milletle bir bağının olması gerekiyor. Bu demokrasinin asgarî gereği. Yasama ve yürütme açısından bir problem yok. Yasama doğrudan millet tarafından seçiliyor, yürütme ise Yasama Meclisi içinden çıkıyor. Dolayısıyla, bu organlar hem toplumla bağlara sahip hem de topluma hesap verme imkân ve mecburiyetine. Aynı şey yargı için söylenemez. Yargının milletten yetkiyi nasıl aldığı ve millete nasıl hesap vereceği belli değil. Bu demokratik açığa ve meşruiyet yoksunluğuna sebep oluyor. Bu yüzden yargıya milletin elinin değmesi gerekli.
Bunun çeşitli yolları var. HSYK açısından bakarsak, HSYK üyelerinin millet tarafından doğrudan seçilmesi bir yol olabilir. Bu olmuyorsa atamaların parlamento tarafından gerçekleştirilmesi uygun olur. Bu zaten kullanılan bir yöntem. Sayıştay üyeleri Meclis tarafından seçiliyor. Aynısı pek ala HSYK için de yapılabilir. Ancak iş burada kalmamalıdır. HSYK bütçe yapmakta ve denetlenme imkânı olmayan yönetmelikler çıkartmaktadır. Böyle bir yetki verilen organ hesap vermeye de tabi olmalıdır. HSYK Meclis Adâlet Komisyonu'na bağlanmalı ve ona hesap vermelidir.
Yiğit'e göre yargı yatay örgütlenmelidir. Ama Türkiye'de ciddî bir dikey örgütlenme doğmuştur. Meslek bir çeşit askerlik mesleğine dönüşmüştür. Adâlet Bakanı'nın bakanlığı içindeki konumu Milli Savunma Bakanlığı'nda bakanın konumu gibidir. Bakan neredeyse göstermelik bir figürden ibarettir. İpler meslek mensuplarının elindedir. Adalet Bakanlığı'nın tüm kilit noktalarında yargı mensupları görev yapmaktadır. Bu da sakıncalıdır. Yargı sistemimizde yüksek tabir edilen mahkemelerin durumu da tuhaftır. Beş tane yüksek mahkeme var. Yüksek mahkeme bir tane olur. Bu çerçevede Yargıtay ve Danıştay yüzlerce hatta binlerce yargıcın çalıştığı hantal dev mahkemelere dönüşmüştür. Buralarda ciddî bir reform yapılmalıdır. Yargıtay üyelerinin sayısı 70'e Danıştay üyelerinin sayısı 60'a düşürülmeli ve istinaf mahkemeleri devreye sokulmalıdır. HSYK da dağıtılmalı ve yargıçlar için ayrı savcılar için ayrı birer kurul kurulmalıdır.
Yargı meseleleri sandığımızdan daha ciddî. Son olaylardan sonra yargıya güven iyice dibe vurmuş vaziyette. Kamuoyu araştırmaları toplumun %80'inin yargıya güvenmediğini gösteriyor. Ortalama insanlar yargı mensuplarının kanunlara ve vicdan ilkelerine göre hareket ettiğine, mahkemelerin adâlet dağıttığına inanmıyor. Yargının problemleri çok eskiye gidiyor, ama otonom yapılanmanın doğmasından sonra iyice ağırlaştı ve patladı. Bu yüzden, HSYK seçimleri çok önemli. Ancak, hükümet, muhalefet partileri ve adâleti gerçekten önemseyen etkili toplum kesimleri HSYK seçimleri nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın kaçınılmaz olarak gündeme gelecek yargı reformu hakkında kafa yormalı.
BAŞSAVCIVEKİLİ: PARALEL KAZANIRSA KAOS OLUR
Konuyla ilgili görüş açıklayan bir yargı mensubu da Ankara Başsavcıvekili Harun Kodalak oldu. Kodalak, genç hakim ve savcıların paralel yapının ne demek olduğunu bilmediklerini, kendilerinin anlatmaya çalıştığını belirterek “Seçimlerde bu tehlikeyi görmeliler” dedi.
YARGIDA Birlik Platformu Kurucu üyelerinden Ankara Başsavcıvekili Harun Kodalak, HSYK seçimleri için özellikle genç hakim ve savcılara paralel yapı konusunda çağrıda bulundu. Star gazetesinden Lütfü Kaplan'ın haberine göre; Kodalak, “Bu yapıyı, bu tehlikeyi görmeleri gerekir” dedi. Kodalak, paralel yapının olirgarşik bir azınlık yönetimi oluşturmayı hedeflediğini belirterek, yargı eliyle emniyette tekrar yapılanmaya gitmeyi ve ardından da yargı darbesi yapma amacında olduğunu savundu. Kodalak, paralel yapı adaylarının kazanması halinde “kaos olur” uyarısında da bulundu.
Genç hakimler bilmiyor
Özellikle Ege ve Trakya’da birçok adliyeyi Platform olarak ziyaret ettiklerini belirten Kodalak, “Platform olarak Türk yargısının içine düştüğü durumu meslektaşlarımıza anlattık” dedi. Kodalak, “Ortada olan yani herhangi bir tarafa angaje olmamış binlerce hakim ve savcı arkadaşlarımız var. Çoğunluğu genç meslektaşlarımız olan bu arkadaşlarımız paralel yapının amaçlarının ne olduğunu pek bilmiyorlar” diye konuştu. Kodalak, “Bunlarının amaçlarının yargıyı kullanarak, yargı darbesi yapmak istediklerinin farkında değiller. Platform olarak bu durumu arkadaşlarımıza açıklamaya çalıştık” diye konuştu. Kodalak sözlerine şöyle devam etti:
Azınlık yönetimi kuracaklar
“Bu malum yapının amacı, sandıkla gelmiş, halk oyuyla gelmiş iktidarı devirmek. Kendilerince oligarşik, azınlık bir yönetim kurmak istiyorlar. Yargı darbesiyle milletin oyuyla seçilmiş iktidarı devirmek istiyorlar.”
4 yıldır yaptıkları ortada
“Paralel yapının kazanması halinde 2010’dan beri yaşadıklarımızın çok daha beterini yaşayacağız. Bugüne kadar yaptıkları ortada. Yargıtay’a seçilen üyeler, Danıştay’a seçilen üyeler ortada. Özellikle, özel yetkili mahkemelere yapılan atamalar ve bu mahkemeler kanalıyla yaptıkları icraatlar ortada. Bir sürü haksız soruşturmalarla, bir sürü haksız isnatlarla, uydurma delillerle birçok insanın hayatını kararttılar. Kendi insanlarına saha açmak için bir çok insanı Ergenekon, Balyoz gibi davalara dahil ederek bir çok insanın canını yaktılar.”
Memleketi kaos bekliyor
Eğer tekrar kazanırlarsa, memleketi büyük bir kaos bekliyor. Türk yargısının iyice dibe vurmasına, yargıya olan güvenin sıfırlanmasına sebep olacaklar. Amaçları da bu zaten. Bu memleketin gerçek sahiplerini, bu memleketin demokrat hakim ve savcılarını sürecekler, amaçları bu.
Yargı eliyle yapılanacaklar
Paralel adayların kazanması halinde yapacakları atamalarla, tayinlerle birçoğumuzu değişik yerlere dağıtacaklar. Bütün kritik yerlere kendi yandaşlarını yerleştirecekler. Yargı eliyle Emniyette tekrar yapılanmayı planlıyorlar. Bu yapılanmayı tekrar sağladıklarında aynı şekilde, mevcut iktidara karşı kampanyalarla darbe girişimine devam edecekler. Şuandaki dengelerle bunları yapmaları mümkün değil.
Tehlikeyi görün
“Klasik vesayet anlayışındalar. Eskiden askerin elinde olan vesayet gücünü, şu anda yargı eline geçirmiş durumda. Adına Paralel Yapı dediğimiz kişilerin oluşturduğu kişilerin oluşturduğu kişiler gerçekten de bir güç haline geldiler. Bu gücü kullanarak anti demokratik yollarla ve tamamen hukuku çiğneyerek, mevcut iktidarı devirip kendi iktidarlarını kurmak istiyorlar.” “Özellikle genç hakim ve savcıların bu yapıyı, bu tehlikeyi görmeleri gerekir. Aklı selim davranmaları gerekir. Yargıda Birlik Platformunun, çok çeşitli dünya görüşlerini kapsadığını, seçilmeleri halinde her bir hakim savcının kendisinden olduğunu düşüneceği, güven duyacağı en az bir iki üyenin orada (HSYK) bulunacağını bilmeleri gerekir.”
SAVCI: PARALEL KAZANIRSA DEVLET SORUNU BAŞLAR
Seçimlerle ilgili görüş açıklayan bir diğer yargı mensubu da Yargıda Birlik Platformu (YBP) kurucusu Cumhuriyet savcısı Abbas Özden oldu. Özden, “Paralel yapı kazanırsa bundan sonra devlet sorunu başlar. Devlet bir gücünü bir yere teslim edip etmemeyi düşünecektir” dedi.
Abbas Özden: Kaybedersek yargı, devlet sorunu olur
Bugün 13 bin 994 hakim ve savcı, görevleri sona eren 10 asıl, 6 yedek HSYK üyelerini belirlemek üzere sandığa gidiyor. Bir kaç saat sonra seçim tamamlanacak. Seçimi kazanacaklarından emin olduğunu belirten Yargıda Birlik Platformu Kurucu Üyesi Ankara Cumhuriyet Savcısı Abbas Özden, “Asıl kazandığımızda iş başlayacak ve özlük haklarından itibaren pek çok şikayet konusunda hükümet ile çalışmalar yürüteceğiz. Eğer kazanamazsak bundan sonrasını devlet düşünecek. Çünkü yargı organı bir düşünce erkinin tekelinde kalacak” dedi.
Kritik seçim öncesinde adalet.org sitesindeki tehdit dolu mesajların yargı mensuplarını etkilememesi gerektiğini belirten Abbas Özden, işi gücü bırakıp bu site ile ilgilenen paralel yapı mensupları olduğunu dile getirdi. Özden,'Adalet.org'un üyesiyim. O yazıları görünce hiç girmedik. Çünkü biz oraya adalet.org değil de adalet.morg diyoruz” dedi.
Bin 500, 2 bin odak var
Seçimi paralel yapının kazanması durumunda yargının bir gücün eline geçeceğini ve devlet sorunu haline geleceğini anlatan Abbas Özden, şöyle konuştu: “Yargı üyeleri vicdanlarıyla en çok bugün baş başa kalacaklar. Bu kuruldan şikayetçi değil misiniz? Herkesin sicilini bozdu mu bozmadı mı? Bir zulüm uyguladı. Bunda hem fikiriz. Aynı insanları iş başına getirmek gibi bir durum olabilir mi? Aynı zihniyeti iş başında tutmak mantıklı mıdır? Sorgulanması gereken bu olmalı. Yargı yasamaya yürütmeye karşı ne kadar bağımsız olacaksa da, bir güç çıkıp yargıyı hegemonyası altına alıyorsa, asıl güç orada zehirlenmiştir. Birilerinden talimat alarak hareket ediyorsa, bağımsızlık orada bitmiştir. Bizim görevimiz inşallah bu şekilde başaracağız, çoğulcu, katılımcı bir yapı oluşturacağız. Ama kaybedersek, bundan sonra bizim değil devletin kendi sorunudur. Devlet bir gücünü bir yere teslim edip etmemeyi düşünecektir. Bir erki bana bağlı olmasın da bir zümreye bağlı olsun derse devletin sorunu olmaz. Ama bu gücü ben kullanırım devlet olarak diyorsa, devletin çalışması başlar.”
BAYAN HAKİMDEN BOMBA CEMAAT AÇIKLAMALARI
Öte yandan yargı içerisinde çöreklenen paralel örgütün kirli işlerine dair yine yargı içinden tanıklar iddialar dile getirmeye devam ediyor. Gülen örgütünün eski bir mensubu olan Hakim Vildan Yeşilyurt A Haber ekranlarında örgütle ilgili şok açıklamalar yaptı. Paralel örgütün yargı içindeki oyunlarının anlatıldığı programda örgüt mensuplarının hakim ve savcılara nasıl tehdit ve şantajla baskı altına alındığı gün yüzüne çıkarıldı. Cemaat evinde yetişen Pasinler hakimi Vildan Yeşilyurt'un bomba açıklamalar yaptığı programda örgütün iç yüzü anlatıldı.
İşte Hakim Vildan Yeşilyurt'un açıklamalarından satır başları;
Bana mobbing uyguladılar
Gülen cemaatiyle lisede tanıştım. Erzincan FEM dershanesine gittim. Herhangi bir olumsuzluk görmedim daha sonra üniversiteye geldim. Bizim kopuş noktamız hakim savcı evlerinde ders çalışıp oralara gireceksiniz dendi. Bana o şekilde söyleyince bana çok fedakarlık yapacaksınız dediler. Ben de daha bizim sınav kazanacağımız belli değil. Neden biz böyle bir adım atıyoruz dedim. Tabi bu kötü bir soruydu. İtaatsizlikti. Ben anladım zaten daha sonra beni istemediler. 3 sene boyunca üniversitede onların evinde kaldım. Cemaati şirket gibi düşünün. Bana mobbing uyguladılar. Yani çık git buradan süreciydi daha sonra ayrıldım. Sınavı çok sıkıntılı bir şekilde kazandım.
Cemaat yapılanmasını ortaya çıkarırsanız sizi bitiririz
Benimle kalan arkadaşlarım sınavı hemen kazandı ama ben gece gündüz çalışıp kazandım. Arkadaşın biri çok yüksek puanla kazandı daha sonra anladım ki soruları vermişler. İnsanlar gece gündüz kurslara gidiyor bunlar nasıl alıyor bu puanı daha sonra sınav iptal oldu bu arkadaşlar o puanları alamadılar. Cemaat mensubu geldi ve bizi tehdit etti. Cemaat yapılanmasını ortaya çıkarırsanız sizi bitiririz dediler. Bu yapı içinde kalınca kimin cemaatçi olduğunu biliyorsunuz. Daha sonra ben sınavı mülakatta kaybettim. Ben bütün sorulara cevap vermiştim. Nasıl olur bu diye peşine düştüm Sonra öğrendim ki arkadaşlarımdan cemaatte MİT ajanlığı yaptım diye sınavı kazanamamışım. Ben aleviyim diye almamışlar cemaat böyle söylemiş.
Kazanacakların listesini cemaat hazırlıyor
Örneğin maliyecilerin sınavı kazananlar listesini alıyorlar ve arkadaşlara bunlardan hangisi mesleğe girmeye uygun hangisi değil diye sordular. Kazananların listesi alınıyor bu nasıl diye tek tek eliyorlar. Tehlikeli bir yapı değilseniz sizi neden rahatsız ediyor.
Arkadaşlara oyunun resmini çekeceksin diyorlar
Gelip arkadaşlarımıza sen o kadar cemaat evinde kaldın bize vefa borcun var. Söz verdiriyorlar yemin ettiriyorlar. Benim bir mahkeme başkanı arkadaşım Yargıtay'ı Danıştay'ı da aldık diyor. Yani oralarda kalan arkadaşlar baskı altında bana özelden yazanlar var bu baskıyı oralardan iletiyorlar. Baskı şantaj ve tehdit var. Cemaat çok stratejiktir. Tutup da direkt "seni öldürürüz" demez. Seni öyle bir tehdit eder ki, öldürmekten beter eder. Seni günden güne bezdiriyor. Ben arkadaşlara şunu da söylüyorum korkmasınlar. Ama arkadaşlara oyunun resminin çekeceksin diyorlar.
Örgüt çok sağlam kurulmuş
Ellerindeki döküman çok etkili onu kullanıyorlar. Her yerde yapılanmaları var. Bir Türkiye imamı varsa, Erzurum'da bölge abisi varsa hatta Erzurum bölge abisiyle de konuştum. O zaman savcıydım MİT ajanı diye yaftaladıklarında Erzurum bölge imamıyla konuştum. Ben sizinle konuşmaya geldim dedim benimle ilgili böyle bir dedikodu var dedim. Ben bundan rahatsızım dedim. Bana şunu söyledi; Bazen arkadaşlar kullanılıyor farkında olmuyorlar.
Başınızı açın
Örgüt dini referanslarla çelişiyordu Yeri geldiğinde dini kuralları bir kenara bırakın diyorlardı.
Yarsav ele geçirildi
Tanıdığım cemaatçiler YARSAV'a üye oldular. Ben YARSAV'ın cemaat tarafından yıllardır ele geçirildiğini söyledim. Cemaatte seçim diye bir şey yok. Kazananların listesi cemaat tarafından hazırlanıyor ve o liste sunuluyor
Facebook'a girmek günah diyorlardı
Maalesef cemaat algı yönetimini çok iyi yapıyor. Facebook'a girmek günahtı diyorlardı. Ama şimdi facebook, twitter dolaşıyorlar. Burada ciddi bir strateji var. Yargıda da imamlar var. Her dönemin abileri ablaları var.
HAKİM: YARSAV TAMAMEN PARALELİN ELİNDE
Yargıdaki paralel yapıya dair bir başka iddia da Danıştay Hâkimi Fetih Sayın'dan geldi. Kurucuları arasında olduğu YARSAV'ın, paralel yapının eline geçmesiyle birlikte Yargıda Birlik Platformu'na katılan Danıştay Hâkimi Fetih Sayın, "YARSAV artık tamamen paralelin elinde. Paralel yargı, hâkim ve savcıları fişleyerek önlerini kesti." diye konuştu.
Paralel yapının uydusu haline geldiği ileri sürülen YARSAV'a içeriden itiraz sesleri yükselmeye devam ediyor. YARSAV'ın kurucularından olan ve 4 yıl YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan ile birlikte çalışan Danıştay Tetkik Hâkimi Fetih Sayın da bu isimlerden biri. 12 Ekim HSYK seçimlerinde Yargıda Birlik Platformu (YBP) ile birlikte hareket eden Fetih Sayın ile HSYK seçimlerini ve Türkiye yargısının geleceğini konuştuk.
Yarsav paralelin uydusu
Paralel yapının YARSAV'ı ele geçirme operasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Paralel yapı çok stratejik çalışan bir örgüt. Bunlar her şeyi adım adım gerçekleştiriyorlar. Başta birkaç kişi ile içimize nüfuz etmişler. Önce Ömer Eminağaoğlu'nu hedef aldıklarını görüyoruz. Bir kişiyi hedefe yerleştirdikleri an ona artık bir gömlek giydiriliyor. Başka konularda eleştirilebilir ama o dönemde Ömer Eminağaoğlu'na yapılan haksızlıktı.
YARSAV'ın paralel yapının etkisine girmesinde Emine Ülker Tarhan'ın etkisi hiç olmadı mı?
YARSAV artık birlikte görüntü vermiyor, artık tamamen cemaatin kontrolünde. Ülker hanım ya da Ömer bey bu işin sorumlusu değil. Seçimlere yaklaşılırken üye olmak istiyoruz diyerek üye oluyorlar. O zaman ben bu işte bir tuhaflık olduğunu düşünüyordum. Son 2 ayda ne oluyor da bu kadar kişi üye oluyor dedim. Ama oy çokluğu ile bir anda 200 kişi derneğin üyesi yapıldı. Son gelişmelerden sonra birçok YARSAV üyesi istifa etti. 130 kurucu üye ayrıldı. Çok kişinin de ayrılacağını biliyorum. Birçoğu da kalben ayrılmış ama üşendiği için istifa etmiyor.
Paralel yapı YARSAV'dan neden bu kadar rahatsız oldu?
O dönem YARSAV paralel yapıyı çok rahatsız eden işler yaptı. Öncelikle hal kâğıtlarını bilinir hale getirdik. O hal kâğıtları hâkim ve savcıların geleceğini belirler. Biz bu sicilimizi öğrenemiyorduk. İç işlem diyerek bunu bize bildirmediler. YARSAV bu kuralı bozdu.
Hal kâğıtlarını kullanarak neler yapıldı?
Paralel yapı üyeleri müfettiş olarak atandı. Dün atanan müfettiş 20 yıllık hâkim veya savcıyı denetliyordu. Diyelim dört dörtlük bir hâkimsiziniz sizin hakkınızda hal kağıtlarında "kaleme ilgisiz" deniliyor. "Kaleme ilgisiz" demek paralel yapıya uzak demek. Asla başkan olmasın demek. Elbette buna bir fişleme diyebiliriz.
Panik havası içindeler
HSYK seçimleri yaklaştıkça paralel yargıda bir tutum değişikliği görüyor musunuz?
Panik havası içindeler. Sürekli yafta yapıştırmaya çalışıyorlar. Bizi hükümete biat eden bir grup olarak lanse ediyorlar. Adayları tanıyanlar bunun doğru olmadığını anlıyor.
YBP aday tanıtım toplantısı beklenenin üzerinde bir ilgi gördü. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yargıda Birlik Platformu'nun adayları Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde 2000 hâkim - savcı önünde bir etik sözleşmeyi imzaladı. Bu çok önemli bir açıklamadır. Gün geçtikçe daha akılcı ve daha sağduyulu tepkiler alıyoruz. Önceden bir güvensizlik vardı. Şimdi bu tepki ortadan kalktı. Her geçen zaman bizim lehimize işliyor.
'Hsyk 12 ekim seçimiyle itibarını geri kazanacak'
YBP 12 Ekim HSYK seçimlerini kazanırsa yargıda ne değişecek?
Yargıda Birlik Platformu kazanırsa artık HSYK paralel yapıdan kurtulacak. Her geçen gün ibre bizden yana dönüyor. Adli ve idari yargıda YBP'nin adaylarının tamamının kazanacağını düşünüyorum. Halk, yargı mensuplarının sık sık kamuoyu önünde olmasından hoşlanmaz. Bu yıpratan bir süreçtir. Şu anda yargının güvenirliği yüzde 30'lara düştü. YBP adayları ile birlikte artık HSYK kamuoyunun gündeminden düşecek, itibarlarını geri kazanacak. 12 Ekim paralel yargının bitiş tarihi olacak.
YBP kazanırsa paralel yargı açısından neler değişecek?
Aktif olarak hâkim-savcı kimliğini bir tarafa bırakıp faaliyet gösterenler bu meslekte barınamayacak. Gizli ajandası olmayan, mesleğini düzgün yapan cemaat mensupları ise bizim dönemimizde mağdur olmayacak.
Sık tekrarlanan bir eleştiri var. Yargıda Birlik Platformu hükümet yanlısı bir oluşum mu?
Bizim hükümetle iyi ilişkimiz var, yok demiyoruz. Aynen anayasada belirtildiği gibi medeni bir işbirliği var aramızda. Askerlik, özlük haklar ve hal kağıtları gibi bir çok kazanım elde bu işbirliği sayesinde. Kavga olmaz ve yargı cazibe noktası olmaktan çıkarsa, hâkim ve savcıların üzerindeki baskı da ortadan kalkacaktır.
Paralel yargının 4 yıllık karnesini nasıl görüyorsunuz?
Paralel yapının yargıda kırık bir karnesi var. Neyi düzgün yaptılar ki 4 yıl içinde? 2010 seçimlerinde kendilerine inandırmışlardı ama artık inandırıcılıklarını kaybettiler.
YBP'nin yükselişi paralel yargıyı nasıl etkiledi?
Onlarda bir moral bozukluğu olduğunu görüyoruz. YBP'ye yönelişten çok tedirginler. Yargıtay seçimlerini o yüzden öne aldılar. Sürekli olarak "YBP'ye oyunuzu verin ama bize de bir oy verin" diyorlar. Bu bir taktik...
Erdoğan'ın sözleri güçlerini kırdı
Paralel yapının yargıdaki gücü ne kadar?
Paralel yapı ve YARSAV'ın 4000-4500 civarında oyu var. Ben bu oylarda kırılma olacağını düşünüyorum. Bizzat Sayın Erdoğan paralel yapının ne kadar büyük bir tehlike olduğunu anlatınca genç arkadaşların kafası karıştı ve kendilerini sorgulamaya başladılar. Morallerini yukarıda tutmaya çalışsalar da oylarında azalma yaşanacağını düşünüyorum.
Paralel örgütlenmede HSYK üyesi İbrahim Okur'un oldukça etkili olduğu belirtiliyor. Ne düşünüyorsunuz?
İbrahim Okur dünyanın en demokrat insanı olabilir. Benim için paralel yapı içinde olması önemli değil. Bana İbrahim Okur tarafından haksızlık yapıldı. Bunun 1500 örneğini sayabilirim. Adil davranmaması paralel yapının işine yaradı. Bu benim için yeterlidir. Genel kanaat paralel yapıya yakın olduğu yönünde. Hâkimin adil olması yetmez. Öyle de görünmesi gerekir. Paralel yapı üyesi olmaması yetmez, öyle bir izlenim de vermemelidir. Yeni HSYK bir yapıya biat etmemiş insanlardan oluşmalı. İbrahim Okur ve bazı HSYK üyeleri ise bu tanıma girmiyor.
ESKİ DEFTERLERLE OY BASKISI VE ŞANTAJ
Paralel örgütün seçimleri kazanmak için oy kullanacak olan dolaylı ya da doğrudan tanıdıkları tüm seçmen hakim ve savcılara baskı kurmaya çalıştığına dair bir haber de yine Star gazetesinde Helin Şahin tarafından dile getirildi. Buna göre; paralel yapının, HSYK seçimleri öncesi kendi adamlarının referanslarıyla hakim ve savcılığa aldığı isimlerin defterini tuttuğu ortaya çıktı. Defterdeki isimlerin de tek tek aranarak, “Sizi biz hakim ve savcı yaptık. Bize oy verin” baskısı yapıldığı belirtildi. Paralel yapının siyaset, askeriye, yargı ve iş dünyasındaki uzantılarının referansıyla hakim ve savcılık mülakatından geçen kişilerden şimdi baskıyla oy istendiği belirtildi.
Paralel yapının HSYK seçimlerini almak için akıl almaz yöntemlere başvurduğu ortaya çıktı. 12 Ekim’de yapılacak HSYK seçimleri için aylardır çalışan paralel yapının yargı içindeki uzantılarının seçimleri almak için hakimlik ve savcılık mülakatında referans oldukları kişilere “Sizi biz hakim ve savcı yaptık. Bize oy verin” baskısı yaptıkları belirtildi.
Adamları referans oldu
İddiaya göre, hakim ve savcı sınavında yeterli puanları alan ardından da mülakata girenlerin çoğunun “Paralel yapıdan olan siyasetçi, iş adamı, yargıç veya başka etkin konumlarda olan kişilerin referansıyla” alındı. Mülakata giren yargıç ve savcı adayları hakkında tutulan defterde, referans oldukları kişilerin ismine de yer verilerek “Paralel yapıdan olanlara öncelik verildi” notu düşüldü. Birçok hukuk mezunu kişinin referansına bakarak mülakattan geçiren paralel yapının şimdi bu kişilerden HSYK seçimi için oy istediği kaydedildi.
Oy güvencesi defterler
HSYK adaylarının, kendi adamlarının referansıyla yargıç ve savcılığa aldıkları kişileri arayarak “Sizi biz aldık, şimdi oyunuzu bize verin” diye baskı yaptıkları ifade ediliyor.
Söz konusu mülakat sonucu her yıl 1500 hakim savcı adayı yargı alanında çeşitli birimlere atanıyor. Paralel yapının 4 bin civarında oyu olduğu yönündeki iddiaların da referans oldukları hakim ve savcılara dayandırdıkları öne sürüldü. İddiaya göre, paralel yapının HSYK adayları 2010 yılından bu yana alınan personelin çoğunun kendilerine yakın kişilerin referansını taşıdığı için bu kişilerden oy almaya garanti gözüyle bakıyorlar.
Kim olduğumu biliyor musun?
PARALEL yapının adaylarının “bağımsız” adı altında gireceği seçim öncesi geçtiğimiz günlerde İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde ilginç bir olay yaşandı. HSYK üyesi olan ve tekrar aday olan Teoman Gökçe, seçim çalışması için adliyede ziyaretler yapıyordu. Teoman Gökçe, oy istemek için Sulh ve tapu mahkemelerinde binlerce dosya devralıp sıfırladığı için “Sıfırcı hakim” olarak bilinen İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ahmet Korkusuz’u ziyaret etmek istedi. Gökçe, odasına girdiği Korkusuz’un “Müsait değilim” cevabı üzerine hoşnut olmadı ve “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz, ben HSYK üyesi ve adayıyım” dedi. Bunun üzerine öfkelenen Korkusuz’un “Sizin gibi adaylara ihtiyacımız yok” diyerek Gökçe’yi odasına kabul etmediği kaydedildi.
(12 Ekim 2014, 15:14)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: