Tam
EskidenYeniye
 

25 Aralık iddianamesi mahkemede

Paralel Yapı'nın '25 Aralık yolsuzluk soruşturması adı altında usulsüzlükler yaptığı, şüphelilere kumpas kurarak seçilmiş hükümeti düşürmeye çalıştığı' iddiasıyla Fetullah Gülen dahil 69 şüpheli hakkında yürüttüğü soruşturmanın iddianamesi mahkemede görüşülüyor. Önümüzdeki günlerde ret/kabul kararı verilecek iddianame, paralel yapıya yönelik şu ana kadar hazırlanmış olanların en geniş kapsamlısı oldu.

Önceki haber title=Sonraki haber

10.10.2015 13:32 25 Aralık soruşturmasında usulsüzlük yapıldığı ve şüphelilere kumpas kurulduğu iddiasıyla hazırlanan iddianame 1 hafta önce İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

25 Aralık soruşturmasında usulsüzlük yapıldığı ve şüphelilere kumpas kurulduğu iddiasıyla 69 kişi hakkında hazırlanan iddianame İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu tarafından onaylandı.

1453 sayfalık iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İsmail Uçar tarafından hazırlandı. iddianamede, tutuklanması talep edilen Gülen'in "darbeye teşebbüs", "silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "siyasal veya askeri casusluk maksadıyla gizli bilgileri temin etmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.

Önümüzdeki günlerde ret/kabul kararı verilecek iddianame, paralel yapıya yönelik şu ana kadar hazırlanmış olanların en geniş kapsamlısı oldu.

İDDİANAMEYE YÖNELİK TEPKİLER

Öte yandan iddianameye yönelik olumlu/olumsuz tepkiler de söz konusu. Paralel yapı medyasında iddianame büyük tepki topladı. Tek bir olumlu eleştirinin dahi yer almadığı bu kesimdeki yoğun tepkilerin örgütsel dayanışmaya delil oluşturduğu da söylenebilir. Aşağıda; 3 adet olumsuz, 1 adet de olumlu tepki aktarılmaktadır. Paralel yapıya yönelik şu ana kadar hazırlanmış olanların en geniş kapsamlısı olan iddianameye dair tepkileri de geniş kapsamlı aktarmaya çalıştık.

------------------------------------------------------------------------------

Paralel kesimin tepkilerine dair örneklerden biri "'Gezicilere çapulcu demeyin' sözü bile suç sayıldı" başlıklı ve Ömer Keskin imzalı, 8 Ekim tarihli Zaman'daki haber. Haber aynen şu şekilde:
 
"‘Gezicilere çapulcu demeyin' sözü bile suç sayıldı.. Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturması olan 17-25 Aralık dosyasından ‘darbe' çıkaran Savcı İsmail Uçar'ın iddianamesi hukuk skandallarıyla dolu.

Yolsuzluğu soruşturan polislere “silahlı terör örgütü” suçlaması yöneltirken tek bir somut delil dahi sunamayan Uçar'ın, iddianameye Fethullah Gülen Hocaefendi'yi dahil etmek için trajikomik iddialara sarıldığı da ortaya çıktı. İddianamesine Hz. Adem'in hayatından başlayıp Gezi Parkı olaylarına kadar getiren Uçar, ‘çapulcu' tartışmasını da dosyaya koydu. Gülen'in “Gezicilere çapulcu demeyin.” sözünden bile suç çıkaran Uçar, Hocaefendi'nin kamu malına zarar veren marjinal grupları tasvip ettiğini iddia etti.

AKP'nin Taksim Gezi Parkı'nın bulunduğu yere Topçu Kışlası inşa etmeyi istemesi üzerine Haziran 2013'te başlayan eylemler, çok kısa sürede tüm ülkeye yayılmıştı. Olayların büyüdüğü esnada dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dan inşaatın yapımına ilişkin ısrarcı açıklamalar gelmişti. Gezi Parkı eylemcilerine ilişkin “birkaç tane çapulcu” nitelemesinde bulunan Erdoğan, “Taksim'e cami de yapacağız. Herhalde ben bunun iznini gidip de CHP Genel Başkanı'ndan ve bu birkaç tane çapulcudan alacak değilim. Bunun iznini bize oy verenler verdi zaten.” ifadelerini kullanmıştı. Bu yaklaşım, toplumsal gerilimi zirveye taşırken, Fethullah Gülen Hocaefendi'den ortamı yumuşatıcı açıklamalar gelmişti. Gülen, haftalık sohbetinde kullandığı ifadelerle ayrıştırıcı dile karşı çıkmış ve şöyle konuşmuştu: “O tabiri (çapulcu) kullanmayın. Kim bilir sizin öyle diyeceğiniz insanlar bir gün o levsiyattan sıyrılacak, nice yerlerde ne türlü kahramanlıklara imza atacaklardır.”

Ancak ortamı yumuşatmaya yönelik böyle bir adım atan Gülen'in ifadeleri, Savcı Uçar'ın iddianamesinde suç olarak lanse edildi. Uçar, bu ifadeleri gerekçe göstererek Gülen'e “Marjinal grupların milyarlarca liralık kamu malını yakıp yıkmasını tasvip eder konuşma yapmıştır.” iftirasını attı."


ESKİ ERGENEKON SAVCISINDAN İDDİANAMEYE TEPKİ

Bir diğer tepki, eski Ergenekon savcılarından Cihan Kansız'a dayandırılıyor. "Cihan Kansız 'böyle iddianame olmaz' dedi ve Savcı İsmail Uçar için HSYK'ya suç ihbarında bulundu" başlıklı ve 4 Ekim tarihli Zaman'ın haberi şu şekilde:
 
"Cihan Kansız 'böyle iddianame olmaz' dedi ve Savcı İsmail Uçar için HSYK'ya suç ihbarında bulundu.. Bir dönem Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız, Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasından ‘darbe' çıkaran Savcı İsmail Uçar'ın iddianamesini sert bir dille eleştirdi.

Bir dönem Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız Twitter hesabından, Savcı İsmail Uçar'ın iddianamesine tepki gösterdi. Savcı İsmail Uçar'ın iddianame diye ortaya koyduğu metnin ansiklopedik bilgilerle dolu google'dan bulunan kelimelerle bir araya getirilmiş bir iddianame olduğunu yazan Kansız, "Savcının, bu güne kadar yorumcuların bile yapmadığı şekilde, devam eden yargılamalara ilişkin hükümler vermiş." diye eleştirdi.

Cihan Kansız Twitter hesabından şunları yazdı:

1)İsmail Uçar isimli şahsın yazmış olduğu idda olunan iddianameyi okudum. İçersinde bolca ansiklopedik bilgi yer almaktadır.

2)Araştırmacılara, google üzerinden rahatlıkla ulaşabilecekleri bilgilerin bir araya getirilmesi kolaylık olmuştur.

3)Iddianame hukuki bir metin olmak zorundadır. Her önüne gelenin,aklına geleni yazabileceği metin değildir.

4)İsmail bey soruşturma yapan bir savcıdır. Bu güne kadar yorumcuların bile yapmadığı şekilde, devam eden yargılamalara ilişkin hükümler vermiş

5)"paralel cuntanın yargı ayağı.. sudan bir sebeple internet andıcı davası adı altında.."isim vermeden haddini ve yetkisini aşan iddalar.

6)ismail bey, hangi hak ve yetkiyle kendisini Hsyk ve mahkemelerin üstünde görmektedir. Buradan Hsyk,Teftiş krluna suç ihbarında bulunuyorum

7)onlarca C.sav.sı,hakim ve müfettiş denetiminden geçmiş, yargılaması devam eden bir davada hangi delille kesin hüküm vermiştir.

8)Benimle ilgili,hangi yetki ve kanunla soruşturma yapılmıştır? Bilmediğimiz hukuk veya kurallar mı vardır?

9)Tarihe Şerh düşülmesi adına,en kısa sürede suç duyurusunda bulunacağımı ve tazminat davası açacağımın bilinmesini isterim...

Cumhuriyet Savcısı ne yapmaz; Algı operasyonu yapmaz Toplum mühendisliği yapmaz Roman yazmaz Siyaset yapmaz Hayallerini iddianame diye yazmz"


İDDİANAMEYE 'MASAL VAR DELİL YOK' TEPKİSİ!

İddiananmeye bir başka tepki de Zaman'da yer alıyor. "Savcı Uçar'ın iddianamesi dile düştü: Hikâye var, masal var, film var ama delil yok" başlıklı, 4 Ekim tarihli, Mürsel Genç ve Ömer Keskin imzalı haberde şu satırlar yer alıyor:

"Savcı Uçar'ın iddianamesi dile düştü: Hikâye var, masal var, film var ama delil yok.. 17-25 ARALIK YOLSUZLUK VE RÜŞVET OPERASYONUNDA PARA SAYMA MAKİNELERİ VE MİLYON DOLARLAR ELE GEÇİRİLMİŞTİ. OPERASYONDA İKİ ESKİ BAKANIN OĞLUYLA BİRLİKTE 24 KİŞİ TUTUKLANMIŞTI, ANCAK SORUŞTURMA KAPATILMIŞTI.

Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasından ‘darbe' çıkaran Savcı İsmail Uçar'ın iddianamesi hukuk skandallarıyla dolu. Yandaş gazetelerde yayımlanan yalan haberleri iddianameye koyan savcı, filmden bahsediyor, tarihte geçen masallara değiniyor ama hiçbir hukukî delil sunamıyor. Uçar, kanun maddelerini de açıkça çarpıtıyor.

Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturması olan 17-25 Aralık dosyasından ‘darbe' çıkaran Savcı İsmail Uçar'ın 1453 sayfalık iddianamesi hukuk skandallarıyla dolu. İddianame, Hz. Adem'in hayatından başlayıp İstanbul'un fethine kadar uzanıyor. Habil ve Kabil'in kıssasını aktaran savcı, daha sonra Hitit, Lidya, Roma gibi uygarlıklara geçiyor. Yolsuzluğu soruşturan polislere ‘darbe', ‘silahlı terör örgütü' ve ‘casusluk' suçlaması yönelten Savcı Uçar, sayfalarca hikâye anlatıyor, filmden bahsediyor, masallara değiniyor. Fakat iddianame boyunca hiçbir hukukî delile rastlanmıyor.

17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları, Savcı İsmail Uçar tarafından ‘darbe' soruşturmasına dönüştürüldü. İddianamede söz konusu darbe suçlamasına ilişkin hiçbir somut delile yer veremeyen Uçar, havuz medyasında yer alan haberler gerçekmiş gibi sunuyor. Sadece yaptığı yorumlar ve çıkarımlarla suçlamalarda bulunuyor. 1453 sayfalık iddianamedeki hukuk skandalları ve çelişkiler şöyle:

DARBE İDDİASI, HZ. ADEM'İN HAYATINDAN BAŞLIYOR, İSTANBUL'UN FETHİNE UZANIYOR: Savcı Uçar, yolsuzluk soruşturmalarının darbe olduğuna ilişkin iddiasını anlatmaya Hazreti Adem'in hayatı ile başlıyor. Hz. Adem'in çocukları Habil ve Kabil'in kıssasını anlatan savcı, daha sonra Hitit, Lidya, Roma gibi uygarlıklara değiniyor. Anadolu'da yaşayan bu ülkelerin aksine Türkiye'nin süper güç olmasının önündeki engel olarak da ‘dış mihraklar ve onların yerli işbirlikçileri'ni işaret ediyor. Uçar, iddianamesinde İstanbul'un fethini de uzun uzun anlatıyor. Fetihten sonra Batı dünyasında, bir gün yeniden Doğu Roma'nın eski günlerine kavuşacağı ideasını canlı tuttuğunu dile getiriyor. Bu sebeple Batı'nın Türkiye'ye düşman olduğu tezini işliyor. Savcı daha sonra AKP'nin kuruluş aşamasına geçiyor.

SAVCI, İÇERİSİNE KENDİ YORUMLARINI EKLEYEREK YASAYI ÇARPITIYOR: 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürü'nün bilgisi olmadan yapıldığını kaydeden Uçar, bunun yasalara aykırı olduğunu iddia ediyor. Soruşturma savcısı Muammer Akkaş ve dosyada görev alan polisleri ise yasalara aykırı şekilde işlem yapmakla itham ediyor. Hiçbir şekilde yasal zorunluluk bulunmayan bu durumdan suç üretmeye çalışan Uçar, kendi yorumlarını kanun maddeleriymiş gibi sunma skandalına imza atıyor. Uçar, ilgili kanun maddelerini alıntılayarak polislerin valiye, savcının ise başsavcıya yürüttükleri soruşturmalar ile bilgi vermeleri gerektiğini savunuyor. Oysaki ilgili kanunlara göre savcı ve polislerin böyle bir zorunluluğu bulunmuyor. Kendi yanlış yorumunu kanun gibi sunan savcı, buradan akıl dışı bir sonuca ulaşıyor. Savcı ve polislerin yasal uygulamalarını farklı bir hiyerarşik yapılanmanın ispatıymış gibi gösteriyor.

‘GİZLİ YAPILANMA' DİYE GÖSTERİLEN DELİL: ‘BİRİ GELİNCE SOHBETİN KONUSUNU DEĞİŞTİRDİLER': Gizli bir yapılanma olduğu algısı oluşturmak amacıyla akla zarar temellendirmelerin yapıldığı iddianamede tutarsız gizli tanık ifadelerine de yer veriliyor. Bir gizli tanık ifadesinde, kendi aralarında sohbet eden polislerin üçüncü bir polis gelince konuyu değiştirdikleri anlatılıyor. Tanığın bu iddiası savcı tarafından gizli örgütlenmenin çok açık göstergesi olarak sunuluyor. İddianamede bu kısım, “…kendi aralarındaki sohbetin tamamen özel olması, cemâatten olmayan biri polis memurunun aralarına geldiğinde sohbeti değiştirmeleri yapının çok açık göstergesi olduğu” şeklinde geçiyor. Diğer yandan gizli tanığın, kendisi hiçbir zaman görmediği halde polislerin arasında ‘himmet parası' toplandığını da iddia ettiği, “kendisinin himmet parası toplanıldığını görmediğini, ancak böyle bir para toplanıldığını herkesin bildiğini…” ifadeleriyle aktarılıyor.

SAVCI UÇAR, DEVAM EDEN DAVALARIN SANIKLARINI TEMİZE ÇIKARDI: İddianamede, sürmekte olan bazı davaların sanıklarını temize çıkarma çabası da dikkat çekiyor. Neredeyse her satırda ayrı bir hukuksuzluğa imza atan Savcı Uçar, yargılaması devam eden bazı davalar için de ‘kumpas dosyası' ifadesini kullanıyor. Burada da hiçbir delil ileri sürmeyerek, bu davaların sahte deliller ile kurgulandığını öne sürüyor. Savcı bu şekilde, devam eden davalar hakkında hüküm vererek açıkça adil yargılamaya müdahalede bulunuyor. Uçar bu müdahaleyi, “Bu konuda İstanbul Adliyesi'nde görülmekte olan davalar mevcuttur.” cümlesi ile de açıkça itiraf ediyor.

SABAH'IN ÖZEL İSTİHBARAT EDİTÖRÜNÜN YAZISINA SARILDI: 2012'de yaşanan ve kamuoyunda MİT krizi olarak bilenen Hakan Fidan'ın da aralarında olduğu isimlerin ifadeye çağrılma olayını da anlatan Savcı Uçar, bu durumun ‘paralel yapı'nın işi olduğunu iddia etti. Buna dayanak olarak da Sabah Gazetesi'nin operasyonel haberlerine imza atan özel istihbarat biriminin editörlüğünü yapan Ferhat Ünlü'nün yazısını gösterdi. Ünlü'nün yazı dizisini olduğu gibi iddianameye koyan savcı, yazıdaki şu ilginç benzetmeleri kullanarak, taraflı davrandığını ortaya koydu: “Desteğini halktan alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan rol çalmaya çalışanlar (Yani Frodo'nun yüzüğünü ele geçirmeyi hedefleyen Smeagollar) hep hüsrana uğradılar. Bakalım son savaşın, Armageddon'un galibi kim olacak?”

Savcıdan, ‘polisler, hâkimlerin kararını uyguladı' itirafı

Savcı İsmail Uçar “darbe, silahlı terör örgütü ve casusluk” suçlamasını yönelttiği polisler hakkında bütün bu iddialarını çürüten önemli bir itirafta bulunuyor. Polislerin yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında gerçekleştirdikleri işlemlerin tamamını usulsüz olarak nitelendiren Uçar, daha sonra aynı polislerin soruşturma boyunca görevinin gereğini yaparak yalnızca kanunları uyguladıklarına dikkat çekiyor. “Suç işleyen şüphelilerin polis tarafından takibi kadar doğal bir şey yoktur.” diyen Uçar, “Zaten polis soruşturmayı kendi başına yapmamıştır. Bütün işlemleri başından sonuna kadar cumhuriyet savcısının gözetiminde yapmıştır. Yapmış oldukları teknik takip, fiziki takip ve iletişimin tespiti işlemlerini hâkim kararına istinaden yapmışlardır.” ifadelerini kullanıyor. Ancak Uçar bu skandal itirafından sonra anlaşılmaz bir şekilde, “Soruşturma dosyası incelendiğinde baştan sona hukuksuzluklar ile dosyanın oluşturulduğu, bunun sehven yapılmasının imkân dahilinde bulunmadığı, kasıt altında ancak bu kadar büyük usulsüzlük yapılabileceği anlaşılmıştır.” hükmünü veriyor. Bir paragraf yukarıda dosya kapsamındaki bütün işlemlerin hukuka uygun olduğunun altını çizen Uçar'ın, hemen sonrasında bu çıkarıma nasıl vardığına dair hiçbir somut delil ve tespit sunmaya ihtiyaç duymaması ise hukuki açıdan ciddi bir problem teşkil ediyor. Bununla da yetinmeyen savcı, içerisinde tek bir suç delili dahi gösteremediği soruşturma dosyasını komik bir şekilde toptan suç delili olarak sunuyor: “İddianamemize konu soruşturmanın esas delili 2012/656 sayılı dosyanın kendisidir. Başkaca delil aramaya gerek yoktur.”

Savcı onayladı: bütün dinlemeler kanuna uygun

Havuz medyasının polislere defalarca yönelttiği ‘casusluk' ve ‘usulsüz dinleme' gibi iftiralar bizzat Savcı Uçar tarafından yalanlanıyor. Savcı, önce ‘usulsüz elde edilen' diye nitelediği ses kayıtlarının, daha sonra kanuna uygun elde edildiğini itiraf ediyor. “Söz konusu veriler CMK hükümleri gereğince elde edilen ses dosyaları olduğu için ve bunların CMK hükümleri gereğince elde edilmiş ses kayıtları olduğu anlaşılmakla…' diyerek suçlamaların temelini teşkil eden “dinlemeler usulsüz” tezini kendi beyanı ile çökertiyor. Ayrıca, dosyada delil sunmakla görevli olan Uçar, polislerin, söz konusu ses kayıtlarını bir kısım medyaya servis ettiğini de öne sürüyor. Ancak savcı, bu iddiasını da destekleyecek hiçbir argüman ortaya koyamıyor. Ortaya delil koymakta zorlanan Savcı Uçar, yukarıda yalnızca hakim kararı ve savcı talimatını uyguladıklarını açıkça itiraf ettiği polisler için “Başka yerden talimat alıyorlar.” iftirasını ortaya atıyor."

------------------------------------------------------------------------------

İDDİANAMEYE DESTEK: "ZAMAN HESAP VERME ZAMANI"

İddianameye destek mahiyetinde aktarılabilecek bir haber ise "Baran Dergisi"nden. Faruk Hanedar'ın Baran Dergisi'nin 456. sayısında yayımlanan "Zaman Hesap Verme Zamanı!.." başlıklı ve 8 Ekim tarihli kapak yazısı aynen şu şekilde:

"Fettullahçı Terör Örgütü’ne operasyonlar başladığında “bu pilav daha çok su kaldırır” demiştik. Dediğimiz gibi de oldu… Birçok operasyona şahit olduk. Geçtiğimiz hafta da Fettullah Gülen’in 1 numaralı sanık olduğu ve hakkında 37,5 yıldan 52,5 yıla kadar hapisle ağırlaştırılmış müebbet istendiği iddianame kabul edildi. 1453 sayfadan oluşan iddianamede örgütün önde gelenlerinin de aralarında bulunduğu 69 şüphelinin ismi geçiyor. Şikâyetçi ve mağdurlar arasında ise siyasî parti liderlerinden bakanlara kadar pek çok isim var.

Gülen’in Herzeleri

Yeni değil, biz yaklaşık 40 yıldır bu adamlarla mücadele etmekteyiz. Dolayısıyla biz bunların ciğerini biliriz. Ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan Fettullah Gülen’in ve liderliğini yaptığı yapılanmanın yediği herzelerin hepsini alt alta sıralamaya kalksak sayfalar yetmez.

Sene 1995… İslâm düşmanlığının had safhada olduğu ve devletin bazı kademelerinin tekelinde bizzat İslâm’a karşı kin ve nefretin kusulduğu dönem. Müslüman kadınlar başörtülerinden dolayı zulüm görüyor. İşte böyle bir dönemde, Ehl-i Sünnet Vel Cemaat’e bağlı bir cemaatin lideri olduğunu iddia eden Fettullah Gülen sahneye çıkıyor ve İslâm düşmanı Hürriyet Gazetesine bir röportaj veriyor. Elbette röportaj vermesinde bir beis görmüyoruz; fakat röportajda geçen şu ifade bugünü anlamak için anahtar hükmünde; “Başörtüsü teferruattır”… daha sonra “yanlış yazılmış, ben füruattır” dedim diyor muhterem Hocaefendi(!)… Başörtüsünün bayraklaştığı demlerde, Müslümanlarla bir safta buluşup mücadele etmek bir yana, bu mücadeleyi baltalayan konumunda.

Tarih 18 Nisan 1997… Medyatik cemaat lider Fettullah Gülen yine Hürriyet Gazetesi’nin manşetinde… 28 Şubat’ın Müslümanlar üzerindeki baskıyı iyice artırdığı dönemde, Erbakan hükümetine “beceremediniz artık bırakın” diyor. Yahudilerle olan yakın münasebetleri dolayısıyla Yahudi mizacı kendisine sirayet etmiş olacak ki, nerede çıkar varsa hocaefendi(!) orada… 28 Şubat süreci boyunca Müslümanlara karşı İslâm düşmanlarının yanında saf tutuyor ve destekliyor.

Yahudileri o kadar çok seviyor ki, İsrail devleti yaşlı-genç, kadın-çocuk demeden Müslüman katliamı yaparken, Şehid Saddam Hüseyin İsrail’i bombalaması üzerine; “Yahudi çocuklarının başında patlayan bombalar sanki içimde patlıyor” demekten de geri durmuyor. Keza Gülen’in Yahudi dostluğunu, 2014 senesinde ABD merkezli Yahudi Gazetesi Jewish Daily Forward, “Philosemitic İmam” yani “Yahudisever İmam” tanımlamasını kullanarak zaten açıkça izah ediyor.

Mavi Marmara’da dokuz Müslüman’ın terör devleti İsrail tarafından şehid edilmesinin akabinde “İsrail'in onayı olmadan hareket etmek, otoriteye başkaldırıdır” diyor ve tanıdığı otoritenin kim olduğunu ve nereden emir aldığını alenen beyan ediyor. Mavi Marmara’da ölenlerin şehid olmadığı iddiası da cabası... Bu iddiasını savunma şekli ise daha büyük garabet, “onlar İsrail otoritesinden izin almadılar ve bile bile ölüme gittiler”… Koskoca cemaatin lideri “şehidlik şuuru”ndan hem nasibsiz, hem de bîhaber…

Dediğimiz gibi Fettullah Gülen’in Müslümanları her fırsatta sırtından vuran ve İslâm’a düşman kim varsa aynı safta buluştuğunu gösteren eylem ve söylemleri saymakla bitmez; fakat bunlardan bir tanesi var ki cezasız kalması düşünülemez. Ehl-i Sünnet Vel Cemaat yolunu ifsâd etme ve Müslümanların itikadıyla oynama projesi olan “Ilımlı İslâm”ın baş aktörü olmak… Türk Ceza Kanununda böylesi bir suç tanımlaması ve yaptırımı olmasa da, bunun bedelini mutlaka ama mutlaka ödeyecek, gerek bu dünyada, gerekse ötesinde...

Ilımlı İslâm Projesi

1970’lerden itibaren bütün dünyada ve tabii bu arada Türkiye’de İslâmcı hareketler bir çıkış trendi yakaladı. Elbette bu cihad hareketlerinin bir numaralı düşmanı sistemi elinde tutan ABD, İsrail ve hempasıydı. Onlara göre İslâmcı hareketlerin yükselişinin önüne geçmek için bölgenin hem sosyolojik, hem de siyaseten yeniden düzenlenmesi gerekmekteydi. Bu çerçevede CIA Ortadoğu Masası Şefi Graham Fuller “Yeşil Kuşak Projesi” adında bir proje geliştirir. Bilinen bu olsa da projenin asıl sahibi muhtemelen, ondan önce Türkiye’de CİA istasyon şefliği yapan Paul Henze’di.

Bahsi geçen projenin maksadı Müslümanlardaki cihad anlayışı ile beraber itikadını törpüleyerek İslâm coğrafyasının daha kolay yönetilebilir olmasını sağlamaktı.

90’lı yıllara gelindiğinde, “28 Şubat” için düğmeye basılmıştır. 28 Şubat’ın zorlu şartları ardından Müslümanların önüne çıkarılan ilk kişiye sarılabilmesi adına ortam hazırlandı. Söylediklerinden kendisinin hadiselerin gelişiminden haberdar olmadığını çıkardığımız Recep Tayyip Erdoğan, bu çerçevede “Ilımlı İslâm” projesinin siyasî ayağı için biçilmiş kaftandı. Projenin yürütücüsü ise Fettullah Gülen ve cemaatiydi. Ak Parti, tabirimi mazur görün, bir nevi “mayın eşekliği” yapacak, Cemaat’in sistemi ele geçirmesinde perdeleyici vazife görecekti. Keza Graham Fuller, Fetullah Gülen’in ABD’de oturma izni alabilmesi için referans olduğunu ve cemaatinin “Çağdaş İslâmî düşüncenin en ılımlı ve en olumlu temsilcisi” olduğunu bir röportajında dile getirmiştir.

2009 yılına kadar Ak Parti ile Gülen cemaati arasındaki ilişkiler gelişerek devam etti. Bu süre zarfında devlet içinde kümelenen Gülen cemaati mensupları kilit kademelere, başka bir deyişle devleti ayakta tutan kolonlara yerleştiler. 2002 ile 2010 yılları arasında yargıyı tamamen ele geçirerek çıkarlarına ters eylem ve söylemde bulunabilecek şahıs, dernek, cemaat kim varsa yargı vasıtasıyla pasifize ettiler. Ergenekon operasyonlarıyla eski Amerikancıları tasfiye edip onlardan boşalan kademelere yerleştiler. Yollarına taş koyabilecek tüm kesimlere sırasıyla saldırdılar. Bu süreçte devlet mekanizması büyük oranda Gülen cemaatinin inisiyatifine geçti. İsteklerini dinlediler, istediklerini hapsettiler…

Cemaatin Kamikaze Dalışı

Gülen cemaati ile Ak Parti arasındaki ilişki “al gülüm ver gülüm” mesabesinde devam ederken, 2009’daki “van minüt” hadisesiyle beraber çark tersine dönmeye başladı. Gülen cemaati devleti tamamen ele geçirdiği düşüncesiyle rehavete kapılırken, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da cemaat tarafından çevresine örülen duvarın ve şeytanî planın farkına vardı. Cemaat ile Tayyip Erdoğan arasında bir uzaklaşma süreci başladı. 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, cemaatin paralı askerleri tarafından gözaltına alınmaya çalışılmasıyla bir süredir devam eden kriz gün yüzüne çıktı.

Bu operasyona hükümet, cemaatin en büyük gelir kaynaklarından biri olan dershanelerin kapatılmasını gündeme getirerek karşılık verdi. Akabinde malumunuz “yolsuzluk soruşturması” kisvesi altında gerçekleştirilen 17-25 Aralık bombası patladı. 2002’den 2009’a kadar cemaatle çok yakın ilişkiler kuran Erdoğan, bu darbe girişimlerini, sırtını millete dayayarak ve dik durarak bertaraf etmeyi başardı. Bu saldırı cemaat adına tam olarak bir kamikaze dalışı oldu.

Bu süreçten sonra devlet içerisinde kümelenen ve paralel devlet yapılanması oluşturan Gülen cemaatine arka arkaya operasyonlar yapılmaya başlandı. Emniyette, yargıda, maliyede cemaatin kolu kanadı kırıldı. Son olarak Fetullah Gülen’in ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanmasını talep eden iddianame ile ABD ve İsrail taşeronu cemaat için futbol tabiri ile uzatma süreleri başladı.

Cemaatle Mücadelede Eksiklikler

Gelinen süreçte, cemaatin devlet içerisindeki gücünün büyük ölçüde törpülenmesine mukabil finans desteği ve medya desteğini kesmek yönünde gerekli adımlar tam anlamıyla atılamamıştır. Açıktan Zaman, örtülü olarak Doğan Medya ve illegal faaliyetlerde kullanılan Cumhuriyet gibi gazeteler yayınlarını halen aynen sürdürmektedirler.

Geçmişte uydurma deliller ve kumpaslar neticesinde “terör örgütü” olarak kamuoyuna takdim edilen birçok İslâmî cemaatin medya organlarının yayınları toplatılır, kapılarına kilit vurulmuştu. Ancak bugün bazı yayın organları tarafından, terör örgütü olduğu, yasadışı dinlemeler yaptığı, yabancı istihbarat servislerine gizli belge ve bilgiler sızdırdığı delillerle sabit olan bir örgütün propagandası rahatlıkla yapılabilmektedir. Zaman Gazetesi’nden Samanyolu televizyonuna kadar birçok örgüt yanlısı yayın organı devlete ve millete pervasızca saldırmakta, elini kolunu sallayarak hareket edebilmektedir.

Diğer eksik kalınan husus ise finans kaynaklarının kesilmesi noktasında… Dünyanın neresinde olursa olsun, bir devlet kendisine zarar veren herhangi bir “terör örgütü”nün finans kaynağını keser. Kesmezse o finans desteği sayesinde, o örgüt faaliyetlerini rahatlıkla yürütür. Türkiye piyasalarında ticarî kuruluş maskesiyle gizlenmesine mukabil FETÖ’ye finans desteği sağladığı katiyetle bilinen birçok şirket bulunmakta… Bu desteği sağlayan kurumların mal varlıklarına da ivedilikle el konulmalıdır.

Netice

Bugün FETÖ ile mücadele bahsinde söylediklerimizi, dün de söylüyorduk. 28 Şubat sürecinde Fettullah Gülen’in tek derdinin İslâm’ı ifsâd etmek olduğunu söyleyen, ondan önce de ihanet içinde olduğunu defaatle vurgulayan, kısacası bu mücadeleyi yıllardır sürdüren ve bunun bedelini binlerce mensubunu cezaevlerine göndererek ödeyen bizler, bunların her daim peşinde olacağız. Ak Parti olsun yahut olmasın, biz bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz ve Müslüman Anadolu İnsanının itikadına el uzatmanın, göz dikmenin bedelini de herkese öğreteceğiz...

İslâm’ı hedef alanların yazdığı, dini içten yıkmaya aday kâfirlerin oynadığı oyun, son dönemde cereyan eden hadiselerle beraber boşa düşmüştür. Bundan sonrasında da bu role soyunmak isteyenlere ibret olsun!
Bugüne kadar herkes konuştu FETÖ dinledi, şimdi ise FETÖ konuşacak hâkimler dinleyecek!
Zaman hesap verme zamanı!

Fatih Turplu'nun Baran Dergisi'nin 456. sayısında yayımlanan "ETO'O Değil FETÖ Bitmiş" başlıklı yazısı:

ETO’O Değil FETÖ Bitmiş…

17-25 Aralık soruşturmalarında usulsüzlükler ve şüphelilere kumpas iddiasıyla aralarında Fetullah Gülen’in de bulunduğu 69 kişi hakkındaki soruşturmanın iddianamesi tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili İsmail Uçar tarafından hazırlanan iddianamenin şablon kısmı 97, metin kısmı ise 1356 sayfa; UYAP’ta incelenmesi kolay olsun diye PDF hâline getirilince de sayfa sayısı 1453 olmuş…

İddianame yayınlandıktan sonra hemen FETÖ taraftarları iddianamenin hukûkî olmadığı ve uydurma deliller olduğu yönünde Zaman Gazetesi etrafında manipülasyona başladılar… Alaya alma, savcıyı kopyacılıkla suçlama vesâir ucuz muhalefet yoluyla Zaman Gazetesi ve yandaşları iddianameye hücum ediyorlar; iddianame içindeki “buz gibi” delilleri, tapeleri, kumpasları ve birçok kanunsuzluğu da bu dil etrafında aklı sıra gömmeye çalışıyorlar. Bu meyanda biz de iddianame içinden gözümüze takılan bazı hususları dile getirerek paylaşmak istedik.

1453 Muamması

Savcının hazırladığı iddianame biraz evvel belirttiğimiz gibi UYAP’ta incelenmesi kolay olsun diye PDF hâline getirilince de sayfa sayısı 1453 olmuş. Hal böyle olunca da “Cimaat” takımı hortlayarak bağırmaya başladı: “Bakın işte 1453, İstanbul’un Fethi’ne ayarlanmış sayfalar!” İyi de kardeşim, bizde tarih öyle şaşaâlı ve köklü ki, sayfa sayısı faraza 1553 olsa bu sefer de Şehzade Mustafa’nın (6 Ekim 1553) boğdurulmasına tesadüf edecek, paralel tayfa bu seferde “vay bizi boğacaklar!” diye feryat koparacak! Bir de aynı tarih (6 Ekim 2015) iddianamenin açıklandığı hafta içinde olduğunu da hesaba katarsak buyur bir de buradan yak, al sana paralel halüsinasyon…

Sizin anlayacağınız 1453-1553 vesâir diye dolaşan mide gurultusu, esasında, PDY’cilerin “aya bak kamyon farı gibi!” numarasıdır…

Umûmi Olarak İddianame

Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 2014/115949 soruşturma numarasıyla hazırladığı iddianamenin “klasik iddianameler”den biraz farklı olduğunu söylemek lazım. Savcı İsmail Uçar sadece elde bulunan delilleri sıralayıp ardından da “filanca maddeye göre suçludurlar” dememiş, iddiasını ispat için, gerçek delillerin yanı sıra hadisenin coğrafî, iktisadî, içtimaî ve tarihî taraflarına da el atmış. Deliller ile elde edilip mevcut kanunlarla verilmesi gereken kararın sağlamlığı adına uzun uzun mevzuunu çalışmış. Yani “aha deliller, aha da kanun, bal gibi suçlusun!” diyebileceği yerde, mevzuun psikolojik veçhesinden tarihî akışına kadar gayret sarf etmesi bana kalırsa Türkiye’deki hukuk adına sevindirici bir gelişme; FETÖ’cüler savcı İsmail Uçar’ın hazırladığı iddianameden elbette rahatsız olacak ve –hesapta- alaya almaya çalışacaklardır.

Diğer yandan, “örgüt lideri olduğuna dâir herhangi bir delil olmamasına karşın bir örgüt lidersiz olamayacağından, örgüt lideri olduğuna” denilerek “olsa olsa budur!” kanaatiyle Salih Mirzabeyoğlu hakkında hazırlanmış iddianameyi ve kararı çok iyi bildiğimizden, FETÖ’cü tayfanın, hem de bu kadar delile rağmen, “hukuk” diye ciyak-ciyak bağırmasını pek manidar buluyoruz...

Bugün İsmail Uçar’ın hazırladığı iddianameyi hukuksuzlukla suçlayan aynı gürûhun bahis mevzuu iddianameyi, o günlerde “işte elebaşı, işte çetesi” diye gazeteleri Zaman’da ve sâir yayın organlarında nasıl alkışladığını hatırlatıyor ve yine bahis mevzuu tüm manşetlerin bulunduğu gazeteleri rulo haline getirip alakalılarına postalasak mı acaba diye soruyoruz?

İddianameye dönersek; tüm bunlara mukabil savcının tarihî bazı hususlarda kesinliği tartışmalı mevzuları kesin ifadelerle anlatmış olması da bizce yanlıştır. Fakat bu hususlar dosyadaki delillere halel getirecek nitelikte olmayıp sadece teferruat nev’indendir.

69 şüphelinin bulunduğu iddianamede bir numaralı şüpheli Fethullah Gülen… Gülen’in yanı sıra eski emniyet müdürü Yakup Saygılı ve dönemin mali şubedeki komiserleri ve polisleri de bu 69 kişi içerisinde... Fethullah Gülen’in “silahlı örgüt kurmak ve yönetmek”, diğer sanıkların ise örgüt üyeliği, casusluk ve sâir suçlardan yargılanması iddianamede isteniyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu dosyada müşteki sıfatıyla, Başbakan Ahmet Davutoğlu ise mağdur olarak yer alıyor. Daha birçok müşteki ve mağdur da dosyada…

İddianamenin ana mevzuu, 17-25 Aralık operasyonlarının yolsuzlukla alakalıymış gibi gösterilip FETÖ örgütünün darbeye nasıl teşebbüs ettiği...

Ayrıca, FETÖ’cüler “ah evropa, evropa!” diye ikide bir ağlamasınlar diye savcı İsmail Uçar’ın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki bazı maddeleri de iddianameye alarak şüphelilere “hukuk”tan başka sığınacak yer bırakmaması da gerçekten akıllıca bir yaklaşım olmuş.

Badem Bıyıklı Abilerden Küfür Şov:

Ellerde Sigara Ağızlarda Küfür Hizmete Devam

Büyük Doğu İBDA bağlıları olarak kaba bir tasnifle söylersek 30 küsur yıldır “hizmet hareketi” denilen bu FETÖ’cülerin, bu adamların nasıl sahtekâr olduğunu anlatagelmiştik. Gün geçti devran döndü ve Salih Mirzabeyoğlu’nun ifadesiyle “zaman ayının ayılığını ve dayının dayılığını ortaya çıkardı.” Ve bizim için zaten malum olan bugün kamuoyu için de hakikat oldu. Hani bu “hizmet hareketi” denilen FETÖ’cü örgüt yapılanmasının adamları için kamuoyunda çizilen badem bıyıklı, halim selim bir portre vardı ya, işte o maske yırtılınca ortaya çıkan manzara bir acayip ki sormayın. Şahsen, birebir ilişkilerde, emniyette, mahkemelerde bu FETÖ’cülerin ne kadar vicdansız olduğunu çok gördüğümüzden bize şaşırtıcı gelmese de kamuoyu ve halkımızın bilmesi açısından bu kasetçi-montajcıların iddianamede ortaya çıkan yüzlerine ibret olması açısından paylaşalım:

“YASİN TOPÇU: Onunla konuşuyoruz dedim ki ben bu arada balkona çıktım bir sigara yakayım bir saniye.”…
Ooo Fetullahçı abi elde sigaralar, hayırdır?
YASİN TOPÇU : Şimdi en çok .ötü Yusuf Yusuf eden bizim o Donkişot müfettişlerle savcılar var ya o. Hadi madi bilmem ne falan İsmail Uçar falan .
SALİH :Hı hı.
YASİN TOPÇU :Şimdi onlar Yusuf Yusuf etmeye başlamıştır ya…ğı yedik şimdi diye .
SALİH :S….ki tuttuk demiştir s…ki tuttuk .
YASİN TOPÇU :Aynen öyle hayırlısı Salihim be.
SALİH :Hayırlısı abi .
YASİN TOPÇU :Görüşürüz abi kendine iyi bak.”
Vay arkadaş, hani marjinal bizdik? Bütün FETÖ’cüler tiren yapıyormuş da haberimiz yokmuş meğer…
Badem bıyıklı abilerimizdeki ağız, ağız değil kenef çukuru mübarek. Arkadaş, hadi kendi aranızda böylesiniz anladık! Terbiyesiz bir lügatınız var tamam. O gariban Afrikalı çocuklara Türkçe öğretiyorum ayağına yoksa bunları mı öğrettiniz lan siz? Rezil herifler, aşağılık kepazeler sizi. Dinler arası diyaloğunuz da, bu küfürlü diliniz de, bu hıyanetiniz de batsın be...

Yolsuzluk Yalanı, Kumpas, Darbe Teşebbüsü

İstanbul Mali Şube içindeki çeteci-örgütçü polisler başta o günlerdeki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bütün bakanlar kurulunun peşine düşmüş ve görünen o ki, mesailerinin çoğunu bu kumpasa harcamışlar. İddianamedeki bu detaylı bölümü görünce insanın faraza kaçakçı olası geliyor; çünkü, ister vergi kaçır, ister usulsüz ihale peşine düş, istersen hayali ihracat yap, ne yaparsan yap; nasılsa bütün mali şube müdürü, komiseri Başbakan’a kumpas kurmakla meşgul…

Adamlar işi o kadar abartmış ki, devletin yapacağı enerji ihalelerini takip ediyorlar, Taner Yıldız başta olmak üzere bütün devlet yetkililerinin özel hayatını fotoğraflıyorlar, dinliyorlar, videoya çekiyorlar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la Haliç Kongre Merkezi’nde yaptığı görüşmeyi takip edip, görüntülerini alıyorlar ve ardından bunu da Cumhuriyet Gazetesi’ne sızdırıp, gazetede “Haliç’te karanlık zirve” diye haber yaptırıyorlar; yani, bir yandan yapacakları tezgâhın basamaklarını hesapta “kanûnî!” açıdan sıralarken, diğer yandan kamuoyu algısı oluşturarak darbeye zemin hazırlıyorlar. Haliç Kongre Merkezi’nin görüntülerini Narkotik Şube adına istettirip, Mali Şube’deki kendi dökümanları arasına iliştiriyorlar. Yahu arkadaş kimse de sormuyor ki, Hakan Fidan ile Recep Tayyip Erdoğan’ın “görüşmüş” olması nasıl bir suç teşkil edebilir? Kaldı ki, hukuken dokunulmaz olan Başbakan ve kabinedeki birçok bakanı sen nasıl soruşturabiliyor, Başbakan’ın evinin krokisini nasıl çıkartabiliyor, adım adım nasıl fotoğraflayabiliyorsun? İşte tezgâh burada başlıyor. Cumhuriyet Gazetesi vasıtasıyla “Haliç’te karanlık zirve” haberini kopyala-yapıştır bu görüntülere ekle, sonra Twitter’dan montajladığın ses kayıtlarını döşe; zaten aklı bir karış havadaki memleket evladının ver eline ve gerisini seyret hesabı…

Bir de işin ilginç tarafı “yolsuzluk” diye bahsedilen ve Mali Şube’nin takip ettiği mevzu bahis ihale yapılmadan “ihalede fesat” fezlekesi düzenleniyor ve hazırladıkları fezlekeye de Recep Tayyip Erdoğan için “dönemin başbakanı” ifadesini kullanıyorlar. Yani; mahkeme görülmeden mahkeme neticesi belirlenmiş ve iddianame, savcılık, mahkeme, yargılama gibi bütün safhalar atlanarak “dönemin başbakanı” ifadesinden de anlaşılacağı üzere çoktan FETÖ’cüler tarafından ceza kesilmiş… Adamlardaki rahatlık barometresi nereden baksan 1500… Bunun yanında eş zamanlı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın, bazı iş adamlarının, bakanların montajlı ses kayıtları basına ve kamuoyuna sızdırılarak kamuoyunu yapacakları tutuklamalara hazır bir hale getirmeye çalışmışlar…

Bu arada şunu da hatırlatmak gerekiyor ki, görüldüğü üzere FETÖ’cü örgüt elemanlarının -en azından Mali Şube’dekiler- birçoğu polis olmaktan öte sanırsınız Hollywood film yapımcısı; görüntü montajlama, ses montajlama, yayınlama, bunun pazarlanması. Arkadaş madem bu kadar maharetliydiniz, Yeşilçam’a da bir el ataydınız ya!..

Biraz evvel de bahsettiğimiz gibi “ihalede yolsuzluk” adı altında mevzu bahis ihaleler yapılmadan “ihalede fesat” diye fezleke düzenleyen FETÖ’cüler, aslında operasyonu 17-25 Aralık tarihlerinde yapmayacaklarmış. Daha operasyona vakit varken, gizli takipleri açığa çıktığından telaşa kapılarak acilen operasyon yapmak zorunda kalmışlar ve yaptıkları-yapacakları bütün işleri ellerine, yüzlerine bulaştırmışlar. Böyle olunca da mevcut hükümet Mali Şube’deki yetkilileri görevden alarak yeni polis müdürleri atamış; yeni müdürün atanmasıyla beraber telaşa kapılan FETÖ’cüler şube içinde ayrıca dosyaladıkları bütün darbe teşebbüslerini bilgisayarlardan geri döndürülemez bir biçimde silmiş, belgeleri çuvallara doldurarak kaçırmışlar. Bu mevzuya dair iddianamede geçen görüntülerden anladığımız kadarıyla FETÖ’cü bir polis yeni müdürün odasını koridordan gözetlerken, diğer FETÖ’cüler belgeleri çuvallara doldurarak şubenin arka kapısından kaçırıyorlar. Şerefsizlere bak, sanırsın CIA’nin ofisinden kendi memleketi için belge kaçırıyor; oysa bu adamlar o kadar adi ki, hepimizin verdiği vergilerle çalışan bu kopiller kendi liderleri Fethullah Gülen’in ihtirası peşinde her türlü adiliği yapacak kadar alçalmış suç örgütü mensuplarıdır. Sanki KBG’ye, CIA’e, MOSSAD’a operasyon yapıyorsun; oysa 2010’dan sonra “ayıkmaya” başlayan ve Batı çıkarlarının karşısında kendi memleketinin çıkarlarını korumaya çalışan zihniyete kumpas kuruyorsun… Demek ki insan aşağılaşmaya başladıktan sonra yani insan formundan çıkıp, başka bir forma girdikten sonra giremeyeceği tıynet yok; bunu da bu iddianame vesilesiyle anlıyoruz.

Elin CIA’cısı, BND’cisi, SAVAMA’cısı, başka memlekete gider, kendi memleketinin çıkarları için ajanlık faaliyeti yürütür, bizdeki .uştlar ise Amerikan tandanslı lideriyle beraber burada bizim memlekete kumpas kurar. Bi bitmediniz ... ! Tümünüzün köküne DDT be kardeşim!

Daha neler neler…

Bilgisayarlardan bütün delilleri silmelerine mukabil arta kalan bariz deliller bile, bu adamların değil kanun dairesindeki maddelerden suçlu bulunmasını, yatacak yerlerinin bile olmadığını gösteriyor.

Batan Gemi’nin “Mal”ları Bunlar:

FETÖ Örgütü’nde Motivasyon ZE-RO

Siz bakmayın Zaman Gazetesi’nde, Twitter’da ve diğer sosyal medyada bunların öyle gider yapıp hâlâ ileri geri konuştuklarına. İddianame ile ortaya çıkan bir hakikat de şudur ki; FETÖ Örgütü’nün bütün elemanları birbirine düşmüş ve hepsi “nasıl yaparım da bu işten sıyrılırım” diye dört dönüyor... Ayrıca yine iddianameyle beraber FETÖ Örgüt elemanlarının psikolojik açıdan “halüsinasyon” diyebileceğimiz suni bir hayal dünyası içinde yaşadıklarını da görüyoruz…

Önce hükümetin yaptığı operasyonlardan sonra Müslüman Anadolu toplumu içerisinde nasıl taban bulamadıkları yönündeki aralarında geçen konuşmaları sizinle paylaşalım:

“YASİN TOPÇU: Aynen aynen ya; şimdi bak adamlar yüzde kırk şimdi Ak Partiyi sil Türkiye’den geriye ne kalıyor dostum CHP HDP MHP. Bunlarda da iş yok ki dostum AK PARTİ Türkiye’nin bir gerçeği. Yani bunu tamam sevmiyoruz, yaptıklarını eleştiriyoruz, iki yıldır ağzımıza .ıçıyorlar, amma velakin Türkiye’nin gerçeği yani.
SALİH: Abi baksana Orta Anadolu’ya. Baksana hiçbir şey değişmemiş. Orta Anadolu’da, Karadeniz, Orta Anadolu’da…
YASİN TOPÇU: Ya dostum ya işte.”
İddianamede geçen FETÖ’cülerin aralarında yaptığı başka bir tape kaydı:
“MEHMET AKİF ÜNER: Ne seneyesi İsmail, bir cacık olmaz bu işten.
İSMAİL ARPACI: Ömür boyu kaldık diyorsun ha.
MEHMET AKİF ÜNER: Yani.
İSMAİL ARPACI: Hayırlısı olsun dostum ya.
MEHMET AKİF ÜNER: Sürecin biteceği yok amk.
İSMAİL ARPACI: Her gün bakarsan fuat avniye falan yazdıklarına sanki yarın bitecek iş, ama yok.
MEHMET AKİF ÜNER: Kaybedenlerdensin diyor başka bir şey demiyor anca, kaybeden biz oluyoruz.”
Zaman Gazetesi’nde ve Twitter’da öyle “dik duruyoruz” ayağına takılan FETÖ’cülerin, kendi aralarında konuştuklarında nasıl bir motivasyon kaybına uğradıkları açıkça görülüyor… Bilindiği üzere şov düşkünü Ekrem Dumanlı’nın da bu hafta Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği’nden istifa etmesi Fetullah Gülen yandaşlarının ufak ufak “volta” aldığını gösteriyor…

Netice

İddianamenin içinden aktardığımız çok kısa bahislerden bile anlaşılacağı üzere FETÖ ve örgütü fena yakalanmışlar ve apaçık delillerle beraber kıskıvrak bugünkü hukuk sisteminin pençesine düşmüşlerdir. Biz, kendi dünya görüşümüze nisbetle her zaman “hukuk bir gün herkese lazım olacak!” düsturunu defaten dile getirdik. Bugün aynı hususu tekrar hatırlatıyor ve hukukun şahıs odaklı bir maşa değil adaletin tesisi noktasında kullanılması gerektiğini, bu sebeple -her ne kadar bizce vatan ihanetiyle suçlanmaları gerekse de- FETÖ’cülerin hiç olmazsa mevcut hukuk kaidesi içinde yaptıklarının bedelini ödemeleri gerektiğini söylüyoruz. Bununla beraber hukuku kendisinin maşası haline getiren FETÖ’cülerin daha önceki yıllarda verdikleri birçok yargı kararının da tekrardan gözden geçirilerek milletimizin halis evlatlarının haklarının bir an evvel iade edilmesinin de önemli bir husus olduğunu altını çizerek hatırlatmak istiyoruz…

Yazımıza niçin “Eto’o Değil FETÖ Bitmiş” başlığını attığımızı merak eden okurlarımız olursa, onlar için şu hususu da şerh düşmek istiyoruz; anlaşılan o ki, Antalyaspor’un transfer ettiği ve spor eleştirmenlerince “eski formu yok” denilen dünyaca ünlü 34 yaşındaki futbolcu Samuel Eto’o değil, FETÖ bitmiş.

Baran Dergisi'nin 456. sayısının önsözü şöyle:

Selâm ile…
Bu hafta aralarında örgüt lideri Fetullah Gülen’in de bulunduğu 69 şüpheli hakkında 17-25 Aralık darbe girişimleriyle alâkalı iddianame hazırlanarak mahkemeye gönderildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İsmail Uçar’ın hazırladığı iddianamede Fethullah Gülen “terör örgütü kurmak ve örgüt liderliği” suçlamasıyla 1 numaralı sanık konumunda ve hakkında 37,5 yıldan 52,5 yıla kadar hapis ve ayrıca ağırlaştırılmış müebbet hapis istenmekte…
1453 sayfalık iddianamede FETÖ’nün devlet içerisinde yürüttüğü ajanlık faaliyetlerinden aralarında hükümete kumpas kurmak için yaptıkları ahlâksız ve küfürlü konuşmalara kadar birçok ayrıntıya değinilmiş. Şikâyetçi ve mağdurlar arasında hâlihazırda cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan ve birçok siyasînin de ismi geçmekte…
Önceki sayılarımızda devletin belgelerini istihbarat örgütleriyle paylaşan, insanları delilsiz ve mesnedsiz suç atıfları ile cezaevlerine gönderen, menfaatlerini en üst seviyede tutmak için hak, hukuk, adalet gözetmeyen ve en önemlisi Müslümanların imanına kasteden bu organize suç şebekesinin ne kadar büyük bir tehlike arz ettiğini ifade etmiştik. Bir kez daha belirtelim ki, FETÖ ve benzeri Batı taşeronu yapılanmalar bu topraklardan tamamen kazınmadan, prangalarımızdan tam manasıyla kurtulamayız. Dolayısıyla bu mücadeleye dur, durak, rahat bilmeden devam edilmelidir.
Fetullah Gülen’in bir numaralı sanık olarak yargılanmasını talep eden iddianamenin kabul edilmesi önemlidir; fakat unutulmamalıdır ki, Gülen’in yargılanması bu mücadelenin sadece bir ayağıdır. Çünkü her ne kadar FETÖ’nün Türkiye’deki hareket sahası fazlasıyla daralmış olsa da bu organize suç şebekesine medya ve finansman desteği hâlâ devam etmektedir. Şimdi sıra medya ve finans ayaklarını kırmaya gelmiştir.
Düne kadar memlekette istediği gibi at koşturan, şantajlarla, kumpaslarla şahıslara istediklerini yaptıran, yaptıramadıklarını hapse attıran, başbakanından MİT müsteşarına kadar on binlerce kişinin telefonlarını dinleyenlerin hâkim karşısına çıkıp hesap vereceği günler geldi çattı.
Bu hafta, bu meseleyi kapağımıza taşıdık ve “Herkes Konuştu FETÖ Dinledi, Şimdi O Konuşacak Hâkimler Dinleyecek” manşetini attık ve “Zaman Hesap Verme Zamanı” dedik."


(10 Ekim 2015, 13:32)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=7223    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.473.541