HSYK'nın meslekten attığı firari savcılardan Muammer Akkaş'ın atılma gerekçesi ortaya çıktı. Kurul, Akkaş'ın soruşturma aşamasında yaptığı usulsüzlükleri, adliye önünde bildiri dağıtmasını, soruşturmayı başsavcıdan gizlemesini, usulsüz dinlemeleri, ağzı açılmamış çok sayıda torbadaki delillerin değerlendirilmediğini, 'dönemin Başbakanı' denilerek yasadışı şekilde Erdoğan'ın dinlendiğini sıraladıktan sonra 'zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir' ilkesi gereği, (bunların) delil olarak kullanılması ve değerlendirilmesinin mümkün olmadığı tartışma götürmeyecek şekilde nettir' dedi.
17.01.2016 08:15 HSYK'nın, 25 Aralık darbe girişiminin savcısı Muammer Akkaş hakkındaki ihraç kararında ilginç detaylar yer aldı. Kurul, Akkaş'ın soruşturma aşamasında yaptığı usulsüzlükleri, adliye önünde bildiri dağıtmasını, soruşturmayı başsavcıdan gizlemesini sıraladıktan sonra böyle bir soruşturmadan sağlıklı bir sonuç çıkmasının beklenmediğini şu sözlerle aktardı:
"Soruşturmanın gayrı meşru yöntemlerle yürütüldüğü, işlemlerin temelden yoksun ve sakat olduğu 'zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir' ilkesi gereği, delil olarak kullanılması ve değerlendirilmesinin mümkün olmadığının tartışma götürmeyecek şekilde net olduğu, soruşturmada rol alan kamu görevlilerinin, soruşturmada izlenen yöntemin hukuk dışı olduğunun farkında oldukları tespit edilmiştir."
Gerekçede, şüphelilerin daha sonradan, yasadışı yollarla topladıkları delilleri yok etme girişimi içine girdikleri de vurgulandı.
-Soruşturma yürüten savcılar engellendi mi?-
Kararda, "Soruşturma yürüten savcılar engellendi" eleştirilerine de yanıt verildi. HSYK, dönemin İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı ile Başsavcı vekili Oktay Erdoğan'ın Muammer Akkaş'tan yasalar çerçevesinde bilgi almaya çalıştıkları ancak Akkaş'ın soruşturmayı üstleri konumundaki bu 2 isimden sakladığı anlatılarak, "Dosyanın kendisinden alınması suretiyle cumhuriyet savcısı olarak soruşturma yapması engellenmemiş, daha fazla hukuka aykırı eylem gerçekleştirmesi engellenmiş, kişilerin mağduriyetinin önüne geçilmiştir.
Gerekçede "İlgilinin sebebiyet verdiği olaylar birlikte değerlendirildiğinde, toplumda yargının güvenilirliği noktasında olumsuz algı oluşmasına yol açarken, çalışma barışının da bozulmasına neden olmuştur" denildi.
"DÖNEMİN BAŞBAKANI" İFADESİ
İhraç gerekçesinde Başbakan Erdoğan'ın yasadışı şekilde dinlenmesine de yer verildi. Gerekçede, İstanbul Mali Şube bilgisayarlarından kurtarılan dosyada Erdoğan'dan bahsederken “dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan”, “örgüt lideri dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan” ibarelerine yer verildiği vurgulandı. Gerekçede, CMK 140/5'te konutlar hakkında teknik ve fiziki takip yapılamayacağı düzenlenmesine rağmen Başbakanlık Resmi Konutu'nun teknik takibe maruz bırakıldığı, Kısıklı'daki konut ile ilgili de GSM cell haritası çıkarılarak Erdoğan'ın görüştüğü kişilerle ilgili sinyal eşleştirmesi yapıldığı aktarıldı.
İşadamı Turgay Ciner'in uzun süre dinlenildiği kaydedilen gerekçede, “Hatta Başbakanlık konutundaki görüşmesinin GSM cell haritasından takip edilerek aynı anda Başbakanla buluştuğunun tespit edilmesine rağmen hakkında fezleke düzenlenmemesi hukuki terminoloji ile izah edilememiştir” denildi.
Gerekçede ayrıca soruşturma sırasında çok sayıda ismin dinlendiği bunların arasında bulunan Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı ve HSYk yedek üyesi Celal Avar, Akil İnsanlar Heyetinden Orhan Gencebay, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Coş ve Zekeriya Öz'ün aracısı olarak Ali ağaoğlu'na giden İş adamı Osman Ağca gibi isimler hakkında da dinlemelerin yapıldığı ancak haklarında herhangi bir isnatta bulunulmadığı gibi kayıtların suç teşkil etmemesi nedeniyle imhasının yapılmadığı da belirtildi.
-Akkaş'ın, Orhan Gencebay'ı dinletme gerekçesi bulunamadı-
25 Aralık soruşturması sırasında sanatçı Orhan Gencebay da ifade verince "Gencebay, diğer şüpheliler dinlenirken telefon dinlemeye takıldı" denilmişti. Ancak gerçeğin böyle olmadığı, Akkaş'ın Gencebay'ı da doğrudan dinlettiği ortaya çıktı. HSYK kararında, "Gencebay'ın neden dinlendiği anlaşılamamıştır" denildi.
'AKKAŞ BİLGİ VERMEDİ'
Yenişafak'tan Osman Yazgan'ın haberinde ise ihraç gerekçelerine dair geniş detaylar yer alıyor. Buna göre; Meşru hükümeti devirmeye yönelik 25 Aralık darbesinde düğmeye basan Akkaş’ın gayrimeşru yöntemlerle yürüttüğü soruşturmada asıl niyetini gizlemek için söylediği yalanlar HSYK'nın ihraç gerekçesinde ortaya çıktı.
Gerekçede, İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı, Başsavcı Vekili Oktay Erdoğan'ın, savcı İrfan Fidan ile o dönem Mali Şube Müdürü olarak görevlendirilen Hakan Sıralı'nın 'tanık' sıfatıyla HSYK müfettişlerine verdiği ifadeler de yer aldı. Söz konusu ifadeler, soruşturma dosyası kendisinden alındıktan sonra adliye önünde bildiri dağıtan Fetullahçı Terör Örgütü'nün savcısı Muammer Akkaş'ın yaptığı usulsüzlükler ile asıl amacını da ortaya koyuyor.
Gerekçede ifadesine yer verilen Çolakkadı, 23 Aralık'ta CMK'nın 135. maddesinde sayılan suçlara ilişkin dosyalarla ilgili bütün savcılara bilgi vermeleri için mail attığını, birçok savcıdan yazılı veya sözlü olarak soruşturmalarla ilgili bilgiler geldiğini belirterek, kamuoyunun ilgisi çelebilecek bir soruşturmayı yürüttüğünü öğrendiği Akkaş'tan bilgi gelmediğini söyledi. O dönem TMK Başsavcı Vekili Oktay Erdoğan ile Muammer Akkaş'ı çağırdığını kaydeden Çolakkadı, “Savcı Muammer Bey kendisinde önemli ve kapsamlı bir evrak olduğunu, yolsuzluk, rüşvet gibi suçların bulunduğunu, başka illeri de kapsayan bir soruşturma olduğunu özet olarak belirtti. Şüphelilerin kimler olduğundan bahsetmedi. Ben kendisine soruşturmanın TMK'nın kapsamına girip girmediğini sordum, zira bahsettiği suçlardan TMK'nın görev alanına giren bir eylem yoktu. Ayrıca başka illerdeki eylemleri neden burada soruşturduğunu sorduğumda, cevap veremedi. 'Örgüt kurmak ve yönetmek var' dedi, ben de kendisine cebir şiddet olup olmadığını sorduğumda, 'bilemiyorum ama olabilir' dedi.
'MEDYADAN ÖĞRENDİM'
Çolakkadı, şöyle devam etti: "Bu konuşmalardan TMK Başsavcı Vekili Oktay Erdoğan'ın hiçbir bilgisinin olmadığını öğrendim. Dosya ile ilgili olarak bilgi vermelerini beklerken operasyon yapılmak istendiğini öğleden sonra medyaya sızdırılan bir kısım bilgi ve belgelerden öğrendim. 24 Aralık günü bize 'ayrıntısını bilemiyorum' dediği soruşturma evrakı ile ilgili olarak ertesi gün bir kısım kararlar alarak gözaltı talimatı verdiğini, operasyon yapmak istediğini ve bir kısım bilgi ve belgelerin basına sızdırıldığını öğrendim."
Telefonlarına cevap vermedi
Başsavcı Vekili Oktay Erdoğan ise “Biz Turan Bey'in yanından ayrılınca benim odama geldik. Muammer Bey odamdan ayrıldıktan sonra ben dosyayı birlikte incelemek için beklerken kendisinin işi olduğunu ve çıkması gerektiğini telefonda bana iletince, ben de kendisine dosyayı bana getirmesini akşam müsait olduğumu dosyayı inceleyebileceğimi ilettim. Kendisi de bana 'tamam' demesine rağmen dosyayı getirmedi. Mesai sonrasına kadar dosyayı getirmediği gibi kendisine telefonla da ulaşamadım. Ertesi sabah da dosyayı getirmedi, kendisini odasından aradığımda da bulamadım. Öğleden sonra söz konusu dosya ile ilgili olarak operasyon talimatı verildiği yönünde haberleri medyadan öğrendim” şeklinde konuştu.
Adresleri yok ama gözaltındalar
15 Aralık darbe girişimin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürü görevine getirilen Hakan Sıralı da Muammer Akkaş'ın düğmeye bastığı 25 Aralık gününü şöyle anlattı: “Eşimi hastaneye götürdüğümde müdür yardımcısı aradı ve Başsavcı Vekilliğinden yazılı talimat geldiğini söyledi. Hemen müdürlüğe geldim. Evraka baktığımda, başlığında 'İl Jandarma Komutanlığına' olduğunu ve kimlik bilgilerinin, adreslerin yazılı olmayan bir kısım şahıslarla ilgili gözaltı işlemi olduğunu gördüm. TMK Başsavcı Vekili Oktay Erdoğan'ın yanına geldim. Kendisine evrakı gösterdim, 'nasıl bir evrak' deyip alarak gitti. Odasında beklerken televizyonlarda operasyonlarla ilgili haber vardı. Birkaç saat sonra geldi ve beni Savcı Muammer Bey'in yanına gönderdi. Savcı Bey bana yazının gereğinin yapılmasını söyledi, kendisine 'hiçbir ön çalışmanın yapılmadığını, önceden çalışma olmadan operasyon yapılamayacağını' ifade ettim. Muammer Bey, 'kimleri alabiliyorsanız o kadarını getirin' dedi."
Alelacele operasyon
Savcı Akkaş'tan alınan söz konusu soruşturma dosyasının teslim edildiği savcılardan birisi de o dönem TMK'nın 10. maddesi ile görevli olan savcı İrfan Fidan'ndı. Fidan ifadesinde, şunları belirtti: “İlk etapta sayfa numarası verilmemiş ve son kısmı imzalı olan, saydığımızda 1005 sayfadan ibaret iki klasör fezleke vardı. Ayrıca 11 tane ağzı kolluk mührü ile kapalı telefon dinlemelerine ait tapeleri içeren kayıtların olduğunu gördük. Bu kayıtların açılmadığını, dolayısıyla hiç incelenmediğini tespit ettik. Soruşturmada çok fazla eksiklik vardı. Yolsuzluk olduğu iddia edilen hiçbir ihale dosyası veya belgeleri getirtilmemişti. Telefon dinlemeleri dışında hiçbir araştırma inceleme yapılmamıştı. Sadece orman arazisi ile ilgili kolluk tarafından alınmış bir adet bilirkişi raporu vardı, bu raporun neden Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden (KTÜ) alındığına da anlam veremedim. Zira arazi İstanbul'da olmasına rağmen rapor KTÜ'den alınmış. Soruşturma tamamlanmadan alelacele operasyon yapılmak istendiği şeklinde bir görüntü vardı.”
Paralel savcılar meslekten atıldı!
(17 Ocak 2016, 08:15)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: