FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında adli kontrol şartıyla serbest bırakılan gazeteci Ercan Gün, Hrant Dink cinayeti soruşturmasında gözaltına alındı. Gün'ün gözaltına alınmasıyla Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında gözaltına alınanların sayısı 27'ye yükseldi. FOX TV haber müdürü Gün'ün FETÖ'nün medya imamı olduğu ileri sürülmüştü. Dink soruşturmasında bir başka gelişme de Jandarma Uzman Çavuş Abdullah Dinç'in tutuklanması oldu. Dinç, İstanbul'da jandarmaya yönelik soruşturmada tutuklanan ilk isim oldu. Ardından jandarmadan bir başka isim daha, dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinden Ergün Yorulmaz gözaltına alınıp 'FETÖ üyeliği' suçundan tutuklandı. Dink soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine gelinen süreçte örgütün kadroları tasfiye etmek için attığı 'ilk kurşunun' Hrant Dink'in öldürülmesine göz yummak olduğuna dikkat çekti. Savcılık, cinayeti kullanan FETÖ'nün önce en kritik istihbarat noktalarına yerleştiğini, ardından Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve bağlantılı çok sayıda davaları açarak hedefindeki tüm TSK, polis, yargı ve diğer isimleri itibarsızlaştırdığını ve yolundan çekerek geniş çaplı şekilde kendi kadrolarını yerleştirdiğini, 15 Temmuz sürecine bu şekilde gelindiğini, örgütün en son koz olarak en gizli birimleri olan askeri unsurlarını devreye sokarak 15 Temmuz'da askeri bir darbe ve silahlı kalkışmada bulunduğunu dile getirdi. Savcılık, Fetullah Gülen'in CIA gibi yabancı devlet istihbaratı kontrolünde bulunan 'meczup Silahlı Terör Örgütü lideri' olduğunu belirtti.
07.08.2016 17:05 Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 2007'de silahlı saldırıda öldürülmesi soruşturmasında yeni gelişmeler yaşanıyor. FETÖ bağlantısına yönelik gelişmelerin yoğunlaştığı Dink cinayeti soruşturması kapsamında gözaltına alınanların sayısı 27'ye yükseldi. Bazı isimler tutuklandı.
HRANT DİNK SORUŞTURMASINDA JANDARMA TUTUKLANDI
Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında mahkemeye sevk edilen Jandarma Uzman Çavuş Abdullah Dinç'in tutuklanmasına karar verildi. Dinç, İstanbul'da jandarmaya yönelik soruşturmada tutuklanan ilk isim oldu.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan jandarma görevlilerinden Uzman Çavuş Abdullah Dinç'in tutuklanmasına karar verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü tarafından yürütülen Dink cinayeti soruşturması kapsamında gözaltına alınan 26 kişi arasında bulunan biri eski 2 jandarma görevlisi, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na getirildi.
Soruşturma savcısı Gökalp Kökçü tarafından ifadesi alınan şüpheliler Jandarma Uzman Çavuş Abdullah Dinç ile Esenyurt Belediyesi Zabıta Müdürü olan eski Uzman Jandarma Yusuf Bozca'yı, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak ve kasten öldürme" suçlarından tutuklanması istemiyle nöbetçi hakimliğe sevk etti.
Şüphelileri sorgulayan nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, Jandarma Uzman Çavuş Abdullah Dinç'in, üzerine atılı "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak ve kasten öldürme" suçlarının niteliği, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin varlığı, suçun yasada öngörülen cezasının üst sınırı ve adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacak olması gerekçeleriyle tutuklanmasına hükmetti.
Eski jandarma istihbarat görevlisine adli kontrol
Nöbetçi hakimlik, eski jandarma istihbarat görevlisi olan ve halen Esenyurt Belediyesi'nde Zabıta Müdürü olarak görev yapan Yusuf Bozca'nın ise, mevcut delil durumuna göre, hakkında tutuklama tedbirine hükmedildiği taktirde şüphelinin mağdur olacağı kanaatine göre serbest bırakılmasını kararlaştırdı. Bu şüpheli hakkında hakimlik, "yurt dışına çıkış yasağı" ve "evine en yakın güvenlik birimine haftada bir imza verme" zorunluluğundan oluşan adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına hükmetti.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de Şişli'de uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturmalar kapsamında ilk kez bir jandarma görevlisi tutuklanmış oldu.
"Başarısız darbe kalkışmasına giden süreç"
Soruşturma savcısı Gökalp Kökçü'nün, şüphelilerle ilgili tutuklama istemli sevk yazısında, kamu görevlilerinin bir kısmı hakkında dava açıldığını ancak jandarma ile ilgili olarak o dönem itibariyle yapılan tespit ve delillere ulaşılamadığı için, cinayetin jandarma ayağının soruşturmadan ayrıldığı anımsatıldı.
Dink cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında bilgilere yer verilen sevk yazısında, ''15 Temmuz başarısız darbe kalkışması ile gelinen son noktada şüphelilerin eylemlerini sadece silahlı terör örgütüne yönetici ya da üye olmak, kasten öldürmeye iştirak olarak nitelendirmek hukuki tavsikten uzak olacaktır. Başarısız darbe kalkışmasına giden süreçte Hrant Dink cinayeti bu yolda bu amaç için attırılan ilk kurşun olması nedeniyle şüphelilerin eylemlerinin 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs' suçu kalıbına uyduğu anlaşılmaktadır.'' denildi.
Jandarma Genel Komutanlığı binasında yakalandı vurgusu
Yazıda, Dink cinayeti soruşturmasının şüphelilerinden İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Astsubay Yavuz Karakaya ile cinayet sonrasında olay yerinde bulunarak diğer jandarma görevlilerini sevk ve idare eden İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü TİM Komutanı Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin, 15 Temmuz başarısız darbe kalkışması sırasında darbeciler safında Jandarma Genel Komutanlığı binası önünde silahlı çatışma sonucunda yakalandığı ve akabinde tutuklandığı vurgulandı.
Sevk yazısında, "Dink cinayetinde resmi bir görevlendirmeleri olmamasına rağmen cinayet mahalli ve çevresinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde TİM komutanı olarak görevli şüpheli Yüzbaşı Muharrem Demirkale ve Kısım Amiri şüpheli Yüzbaşı Ali Barış Sevindik'in koordinesinde, cinayet öncesi ve sonrasında, cinayetin tetikçisi Ogün Samast ve maktül Dink'i izleyen, cinayetin işlenmesine FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün nihai amacı doğrultusunda nezaret, yardım ve iştirak eden İstanbul İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri şüpheliler Abdullah Dinç ve Yavuz Bozca'nın tutuklanması" talep edildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler, cinayete ilişkin jandarma görevlileri hakkındaki soruşturma kapsamında, İstanbul ve Trabzon'da eş zamanlı operasyon düzenledi.
Operasyon kapmasında jandarma yarbay, jandarma astsubay, jandarma uzman çavuş ve bir yayınevi sahibi İstanbul'da, jandarma astsubay başçavuş da Trabzon'da gözaltına alındı.
İlk kurşun Dink'e atıldı
Dinç ve diğer şüpheli Yavuz Bozca'nın Ogün Samast ve Dink'i izleyen İstanbul İl Jandarma İstihbarat Şube'de görevli oldukları öğrenildi. Savcılık sevk yazısında 15 Temmuz darbe girişimine gelinen bu süreçte Dink cinayetinin örgüt tarafından atılan 'ilk kurşun' olduğuna dikkat çekti. Yazıda, FETÖ'nün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının düzenini ortadan kaldırıp, CIA gibi yabancı devlet istihbaratı kontrolünde bulunan 'meczup Silahlı Terör Örgütü lideri Fetullah Gülen'in kontrolünde sapkın dini inançları referans alınarak başka bir düzen getirmeyi amaçladığına dikkat çekti. Şüphelilerden İstanbul İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Astsubay Yavuz Karakaya ile cinayet sonrasında olay yerindeki Jandarma görevlilerini sevk ve idare eden İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü Tim Komutanı Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin nerede yakalandığı da ortaya çıktı. Demirkale ve Karakaya'nın Ankara'da bulunan Jandarma Genel Komutanlığı binası önünde silahlı çatışma sonucunda yakalandıkları belirlendi. İki isim de Ankara'daki darbe soruşturması kapsamında tutuklanan isimler arasında yer aldı.
------------------------------------------------------------------------------
GAZETECİ ERHAN GÜN'E DİNK GÖZALTISI
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma çerçevesinde çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakılan gazeteci Ercan Gün, Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında gözaltına alındı.
Sağlık kontrolünden geçirilen gazeteci Gün, Vatan Caddesi'ndeki Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.
Gün'ün gözaltına alınmasıyla Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında gözaltına alınanların sayısı 27'ye yükseldi.
------------------------------------------------------------------------------
DİNK'İ TAKİP EDEN İSTİHBARATÇI TUTUKLANDI
Hrant Dink'i öldürülmeden önce takip eden dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinden Ergün Yorulmaz, 'FETÖ üyeliği' suçundan tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü Hrant Dink cinayetiyle ilgili yürütülen soruşturmada 8-9-10 Ağustos 2006'da İstanbul'a gelerek Hrant Dink'in ikameti ve sahibi olduğu Beyaz Adam Yayıncılık çevresinde keşif yaptığı tespit edilen dönemin Trabzon Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinden Ergün Yorulmaz, FETÖ üyeliği ve Dink cinayetinde ihmali olduğu iddiasıyla tutuklandı.
------------------------------------------------------------------------------
HRANT DİNK SORUŞTURMASINDA KİLİT İSİM GÖZALTINDA
Hrant Dink cinayetiyle ilgili İstanbul ve Trabzon'da düzenlenen operasyonda, aralarında rütbelilerin de olduğu 4 asker ile bir yayınevi sahibi gözaltına alındı. HTS kayıtları incelenen M.D'nin Dink'in öldürülmesinden önce ve sonra o dönem İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'le görüştüğü tespit edildi. Gözaltına alınan jandarma personelinin Dink'in öldürüldüğü gün hem Dink'i hem de cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal'i takip eden ve ettiren isimlerden olduğu öğrenildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Hrant Dink cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, 4'ü jandarma görevlisi 5 kişi gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler, Hrant Dink cinayete ilişkin jandarma görevlileri hakkındaki soruşturma kapsamında, İstanbul ve Trabzon'da eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyon kapsamında jandarma yarbay, jandarma astsubay, jandarma uzman çavuş ve bir yayınevi sahibi İstanbul'da, jandarma astsubay başçavuş da Trabzon'da gözaltına alındı. Gözaltına alınan jandarma personelinin Dink'in öldürüldüğü gün hem Dink'i hem de cinayetin azmettiricisi Yasin Hayal'i takip eden ve ettiren isimlerden olduğu öğrenildi.
Yılmazer'le görüştüğü tespit edildi
Gözaltına alınan isimler arasında Hrant Dink cinayetinde olay yerindeki jandarmalarla telefon trafiği belirlenen ve cinayetteki kilit rolü ortaya çıkarılan o dönem Yüzbaşı olan M.D'de bulunuyor. Jandarma görevlilerinin Hrant Dink'in öldürülmesinden önce ve sonra Trabzon ve İstanbul İl Jandarma İstihbaratı arasında koordinasyon sağladığı tespit edilmişti. M.D'nin dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'le, cinayetten önce ve sonra çok sayıda telefon görüşmesi olduğu belirlendi.
Evine bile gitmiş
M.D'nin cinayetle bağlantısı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın telefon kayıtlarını analiz ettirmesiyle ortaya çıkarılmıştı. Savcılık, Dink'in öldürüldüğü yerde jandarmaların olduğunu tespit etmiş, şüphelilerin isimlerini ve telefonlarını belirlemişti. Şüpheli jandarma personelinin aralarındaki telefon konuşmalarında en çok aranan ismin Yüzbaşı M.D olduğu ortaya çıkmıştı. Hrant Dink'in Bakırköy'deki evine giden Trabzon jandarma istihbaratına bağlı personeli İstanbul'da karşılayan kişinin de Jandarma Yüzbaşı M.D. olduğu belirlenmişti.
------------------------------------------------------------------------------
UZMAN JANDARMA BOZCA'DAN ÖNEMLİ İTİRAFLAR
Eski uzman jandarma Bozca, emniyet ifadesinde, "Dink cinayetinin FETÖ/PDY üyelerince organize edildiğini ve darbe girişimi temellerinin bu cinayetle atıldığını" anlattı.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılan eski uzman jandarma Yusuf Bozca, emniyet ifadesinde, "Dink cinayetinin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyelerince organize edildiğini ve darbe girişimi temellerinin bu cinayetle atıldığını" anlattı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü tarafından yürütülen Dink cinayeti soruşturması kapsamında, "resmi görevlendirmeleri olmamasına rağmen cinayet öncesi ve sonrasında, tetikçi Ogün Samast ve maktul Dink'i izlediği, cinayetin işlenmesine FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün nihai amacı doğrultusunda nezaret, yardım ve iştirak ettiği" gerekçesiyle tutuklanma istemiyle sevk edildiği nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği tarafından hakkında "yurt dışına çıkış yasağı" ve "evine en yakın güvenlik birimine haftada bir imza verme" zorunluluğundan oluşan adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilerek serbest bırakılan Esenyurt Belediyesi Zabıta Müdürü olarak görev yapan eski uzman jandarma Yusuf Bozca'nın emniyet ifadesi ortaya çıktı.
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayına sevk edilmeden önce gözaltında tutulduğu İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce ifadesi alınan Bozca, Dink cinayetinin FETÖ/PDY üyeleri tarafından organize edildiğini, cinayete göz yumulduğunu ve bu cinayetle 15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişiminin temellerinin atıldığını savundu.
Dönemin Jandarma İstihbarat Şube amirleri
İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde, 2006 yılı Ağustos ayında Adıyaman'dan İstanbul'a tayininin çıkması sonrası göreve başladığını ve istifa ettiği tarihe kadar bu birimde çalıştığını belirten Bozca, bu birimde PKK terör örgütü masasında "uzman jandarma" rütbesiyle görev yaptığını aktardı. Bozca, bu birimdeki görevlerini "sahada bölücü terör örgütleriyle ilgili istihbari çalışma yapmak" şeklinde tanımladı.
Görev yaptığı 2006 yılında İstanbul Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü'nün Yarbay Aycan Oktaylar, Kısım Amiri'nin Yüzbaşı Ali Barış Sevindik, Tim Komutanı'nın Yüzbaşı Muharrem Demirkale, Unsur Komutanı'nın Astsubay Niyazi Malkoç olduğunu aktaran Bozca, şu bilgileri verdi:
"Bizim ekip Niyazi Malkoç, Akar Karaçimen ve benden oluşmaktaydı. Diğer ekip Astsubay Emre Cingöz ile uzman çavuşlar Hacı Şefik Şimşek ve Ecevit Emir'den oluşmaktaydı. Bu iki ekip, Avrupa yakasından sorumluydu. Anadolu yakasından sorumlu diğer bir ekip ise Astsubay Canan Harputlu, uzman çavuşlar Yusuf Bozman ve Fatih Gültekin'den oluşmaktaydı. İlerleyen dönemde Mutlu İnal astsubayımın gelmesiyle ekip sayısı dörde çıktı.
Şube müdürlüğünde ASAF (Aşırı Sağ Örgüt Faaliyetleri), ASOF (Aşırı Sol Örgüt Faaliyetleri) ve BÖF'ün (Bölücü Örgüt Faaliyetleri) kısım amiri, Yüzbaşı Ali Barış Sevindik'ti. Bu 3 kısmı da bu kişi koordine etmekteydi. Ayrıca BÖF kısmından Muharrem Demirkale de sorumluydu. Ali Barış Sevindik'in şoförlüğünü değişik dönemlerde O.K, A.K. ve M.D. yapmıştı. Muharrem Demirkale'nin ise sabit bir şoförü olmamakla birlikte şoförlüğünü genellikle Hacı Şefik Şimşek, Emre Cingöz, Fazlı Gezici ve M.D. yapmaktaydı."
Dink'in evinin çevresinde keşif yapan jandarma görevlileri
Bozca, çalıştığı dönemde İstanbul dışı görevlendirmelerde Jandarma Genel Komutanlığının yazısı olduğunu ve il dışından İstanbul'a gelen personel hangi kısımda görev yapıyorsa o kısma uğrayarak kente hangi amaçla geldiği hakkında bilgi verdiğini aktardı.
Bu kapsamda sorulan, "8-9-10 Ağustos 2006'da İstanbul'a gelerek Hrant Dink'in ikameti ve sahibi olduğu Beyaz Adam Yayıncılık çevresinde keşif yaptıkları anlaşılan Trabzon Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri Okan Şimşek, Gazi Günay, Ergün Yorulmaz ile ilgili bildikleriniz nelerdir?" sorusu üzerine Bozca, belirtilen tarihlerde İstanbul Jandarma Komutanlığında göreve başlamadığını ifade ederek, bu kişilerin geliş-gidişleriyle kısım amiri veya tim komutanlarının bilgi sahibi olduğunu belirtti.
"İstanbul Jandarma Komutanlığında Adnan Acar isimli herhangi bir jandarma personeli var mıdır?" sorusu yanıtlarken Bozca, komutanlıkta soyismini bilmediği Adnan Yüzbaşı diye birisinin çalıştığını duyduğunu ancak bu kişinin hangi birimde görev yaptığını bilmediğini söyledi.
"Yüzbaşı Demirkale, savcı Öz, MİT personelleri ve paşalarla sürekli irtibat halindeydi"
Yusuf Bozca, "Sizin de görev yaptığınız BÖF kısmından sorumlu Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin, dikkatinizi çeken olağandışı çalışma sistematiği ya da davranışları var mıdır?" sorusuna şu karşılığı verdi:
"Muharrem Demirkale, benim görev yaptığım dönemde MİT personelleri, emniyet istihbarat ve terörcüler ile adliyede görev yapan savcılarla, bu savcılardan Zekeriya Öz'le ayrıca TSK bünyesinde görev yapan paşalarla sürekli irtibat halindeydi. Benimle birlikte aynı birimde görev yapan Fazlı Gezici, Emre Cingöz, Hacı Şefik Şimşek, Ali Kepir adlı kişiler, Muharrem Demirkale'ye yakın kişilerdi. Bu kişiler Muharrem Demirkale'nin özel ilgi gösterdiği işleri yaparlardı. Normalde bu kişiler sahada görevli olmamalarına rağmen bazen dinleme alarak, dinleme kısmında da görev yaparlardı. Zaten dinleme kısmında görevli personel yoktu. Demirkale'nin özellikle dinlenilmesini istediği kişileri sadece bunlar dinlerdi. Ayrıca Muharrem Demirkale kendinden rütbece düşük olan astsubaylardan hangisi olduğunu tam hatırlamamakla birlikte Şeref Ateş ya da Yavuz Karakaya'ya 'abi' diye hitap ederdi. Normalde kendisi yüzbaşı rütbesinde, Ateş ve Karakaya astı olarak astsubay rütbesinde görev yapmaktaydı. Diğer astlara da 'abicim' diye hitap ederdi. Emre Cingöz'ün, Mehmet Baransu isimli bir gazeteciyi usulsüz dinlediği için halihazırda yargılandığını biliyorum."
"Cinayet işlendikten sonra personelde panik havası ve bitiklik sezdim"
Hrant Dink'in öldürüldüğü 19 Ocak 2007 günü nerede, hangi görev yaptığı sorulan Bozca, o dönemde genellikle Hadımköy, Esenyurt, Büyükçekmece, Silivri, Çatalca ve Beylikdüzü bölgelerinde görev yaptığını, dışarıda olması durumunda bu bölgelerden herhangi birinde ya da il jandarma komutanlığında olabileceğini dile getirerek, cinayeti 19 Ocak 2007 günü akşam televizyondan öğrendiği bilgisini verdi.
"Hrant Dink cinayetinin işlendiği süreçte özellikle ASAF-BÖF ve ASOF kısmında herhangi bir olağan dışılık sezdiniz mi?" sorusunu Bozca, "Tarihini tam hatırlamamakla birlikte, cinayet işlendikten sonra özellikle ASAF kısmında bir hareketlilik vardı. Personelin birçoğunda panik havası ve bitiklik sezdim. Özellikle Mustafa Küçük'ün psikolojik olarak iyi durumda olmadığını sezinledim." diye yanıtladı.
Cinayet öncesi olay yerinde görülen 15 kişiden 6'sını teşhis etti
Şüpheli Yusuf Bozca'ya, Dink'in öldürüldüğü gün Agos gazetesi çevresindeki bazı şüpheli şahısların hem zanlı Ogün Samast'ı hem de maktul Hrant Dink'i takip ettikleri belirtilerek, "1 Ağustos 2016 tarihli fotoğraf teşhis tutanağından, 1'den 15'e kadar numaralandırılmış şüpheli şahısların kim ya da kimler olduğu, cinayet öncesinde ve sonrasında olay yerinde olduğu görülen 2 gri renkli Renault Clio marka araçların İstanbul Jandarma Komutanlığına ait olup olmadığı" soruldu.
Şüpheli şahıslardan 1 numaranın Ogün Samast olduğunu belirten Bozca, 2 numaranın Astsubay Emre Cingöz, 7 numaranın Astsubay Yavuz Karakaya, 8 numaranın Uzman Çavuş Bekir Yokuş, 13 numaranın Yüzbaşı Ali Barış Sevindik'i andırdığını, 11 numaranın ise Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin yanına gelip gittiğini gördüğü ve asker olmadığını bildiği şahıs olabileceğini beyan etti.
Bozca, fotoğraf teşhis tutanağında belirtilen Renault Clio marka 2 aracın kime ait olduğunu bilmediğini ancak bu araçların İstanbul Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğüne bağlı Asayiş Şube Müdürlüğü ya da Kaçakçılık Şube Müdürlüğü'ne bağlı araçlar olabileceğini düşündüğünü dile getirdi.
"Fetullah Gülen'e ait birkaç kitap görmüştüm"
Emniyet görevlilerinin, "Görev yaptığınız dönemde İstanbul Jandarma Komutanlığı bünyesinde görevli TSK mensupları içerisinde FETÖ/PDY'ye mensup olduğunu bildiğiniz kişiler kimlerdir?" diye sorulan Bozca, "Tarihini tam hatırlamamakla ASOF ya da ASAF kısmında görev yaptığını bildiğim bir kişinin eşi vefat etmişti. Biz de personel olarak babasının evine taziyeye gittiğimizde Fetullah Gülen'e ait birkaç kitap görmüştüm. Bunun dışında net olarak bildiğim kimse yoktur." şeklinde konuştu.
Şüpheli Bozca, "Fetullah Gülen adlı şüphelinin vücuda getirdiği FETÖ/PDY'nin TSK'nın hiyerarşik yapılanmasından farklı olarak, kendi oluşturduğu örgütsel hiyerarşi içerisinde hareket ederek ülke yönetimini ele geçirilmek suretiyle darbe teşebbüsünde bulunulması için sistemli bir şekilde faaliyet yürüttüğü anlaşılmıştır. Böyle bir örgütsel çalışmanın içerisinde bulundunuz mu? Böyle bir örgütle bağlantınız var mı?" sorusu üzerine, mesleki ve sivil hayatında böyle bir örgütle herhangi bir bağlantısı olmadığını, bugüne kadar devletine ve anayasaya bağlı olarak TSK bünyesinde şerefiyle görev yaptığını kaydetti.
"Bize burada insan muamelesi yapılmıyordu"
TSK'dan istifa etme nedenlerini de anlatan Bozca, çalıştığı süreçte, özellikle sön dönemlerde kendisi ve birlikte görev yaptığı birkaç arkadaşına karşı yıldırıcı, sindirici uygulamalar yapıldığını öne sürdü.
"Açık söylemek gerekirse bize burada insan muamelesi yapılmıyordu. Ben de bundan dolayı TSK'dan istifa ederek daha önceden tanımış olduğum Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu aracılığıyla Esenyurt Belediyesinde Zabıta Müdürü olarak göreve başladım. Göreve başladıktan sonra benim maruz kaldığım uygulamalara maruz kalan birçok TSK personelinin belediye bünyesinde zabıta olarak çalışmalarına önayak oldum." diyen Bozca, 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbe girişimine karşı da belediyenin imkanlarını ve elindeki yetkileri kullandığını kaydetti.
Hadımköy'deki askeri kışlanın çıkışı, Esenyurt ilçesinin tüm giriş çıkışlarını ve Bakırköy'deki hava harp okulunun çıkışını belediyeye ve özel şahıslara ait hafriyat kamyonları, iş makinaları ve çöp arabalarıyla kapattırdığını ileri süren Bozca, "Darbe girişiminde bulunan kişilerin tank, zırhlı araç gibi araçların çıkışını engellemek suretiyle devletimin ve milletimin yanında olduğumu gösterdim. Yapmış olduğum çalışmalar ilgili kişilere sorularak teyit ettirilebilir." şeklinde konuştu.
"TSK mensuplarının Dink cinayetine dahli var"
Şüpheli Bozca, FETÖ/PDY'nin Dink cinayetindeki rolüyle ilgili ise şu ifadeleri kullandı:
"Hrant Dink cinayetinin işlenmesiyle ilgili kişisel kanaatimi belirtmek gerekirse, bu cinayet FETÖ/PDY'ye mensup kişilerce organize edildi ve cinayetin işlenmesine göz yumuldu. Bu cinayet sonrasında jandarmada ve emniyet birimlerinde tasfiyeler başladı. Bu tasfiyelerden sonra Fetullahçı yapılanmaya mensup kişiler, tasfiye edilen kişilerin yerlerine görev aldı. Bu olaydan sonra Ergenekon ve Balyoz operasyonları Fetullahçı yapı tarafından yapılarak, ordu ve emniyet içerisindeki FETÖ/PDY'ye mensup olmayan birçok kişi tasfiye edilerek yerlerine de kendi yapılanmalarına mensup kişiler getirildi.
2007 yılından gelmiş olduğumuz süreç göz önüne alındığında, 15 Temmuz günü gerçekleşen darbe girişiminin temellerinin bu cinayetle atıldığını düşünüyorum. Basından da öğrendiğim kadarıyla Muharrem Demirkale ve Yavuz Karakaya'nın, 15 Temmuz gecesi, Ankara Jandarma Genel Komutanlığında darbecilerle iş birliği yaparak anayasal düzeni değiştirmeye ve meşru hükümeti yıkmaya çalıştıklarını biliyorum. Tüm olayları bir bütün olarak değerlendirdiğimde Muharrem Demirkale ve onunla aynı görüşe sahip olan TSK personellerinin Hrant Dink cinayetinin işlenmesinde dahli olduklarını düşünüyorum."
Savcılık: FETÖ ilk kurşunu Dink'e sıktı
Dink soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine gelinen süreçte örgütün kadroları tasfiye etmek için attığı 'ilk kurşunun' Hrant Dink'in öldürülmesine göz yumarak gerçekleştirdiğine dikkat çekti. Şüphelilerden İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Astsubay Yavuz Karakaya ile cinayet sonrasında olay yerinde bulunan Jandarma görevlilerini sevk ve idare eden İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü TİM Komutanı Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin nerede yakalandığı ortaya çıktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü Hrant Dink soruşturmasında 2 şüpheli tutuklama istemiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi. Bu isimlerin Ogün Samast ve Dink'i izleyen İstanbul İl Jandarma İstihbarat Şube'de görevli Abdullah Dinç ve Yavuz Bozca oldukları öğrenildi. Savcılık sevk yazısında 15 Temmuz darbe girişimine gelinen bu süreçte Dink cinayetinin örgüt tarafından atılan 'ilk kurşun' olduğuna dikkat çekti. Yazıda, FETÖ'nün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının düzenini ortadan kaldırıp, CIA gibi yabancı devlet istihbaratı kontrolünde bulunan 'meczup Silahlı Terör Örgütü lideri Fetullah Gülen'in kontrolünde sapkın dini inançları referans alınarak başka bir düzen getirmeyi amaçladığına dikkat çekti.
Ölümünü izlediler
Dink cinayetini gerçekleştiren bir kısım kamu görevlilerinin eylemi başından sonuna kadar planladıkları anlatılan yazıda, cinayetin işlenmesine nezaret ettikleri, eylemi gerçekleştirecek potansiyel şüphelileri ve eylemi gerçekleştirenleri bildikleri halde Dink'in öldürülmesini engellemeyerek suça katıldıkları ifade edildi.
Örgüt finali 15 Temmuz'da yaptı
15 Temmuz darbe girişiminin önünü açmak için Ergenekon, Balyoz ve kumpas soruşturmalarının hazırlıklarının yapıldığı belirtildi. FETÖ üyelerinin İl İstihbarat Şube Müdürlükleri'nde Dink cinayetinden sonra kadroların Ergenekon, Balyoz, Amirallere Suikast, Poyrazköy, Askeri Casusluk ve Fuhuş kumpas soruşturmaları ile sağlandığı anlatıldı. FETÖ'nün yaptığı kadro tasfiyesinden sonra Oda TV, Şike, MİT soruşturması ve 17 25 Aralık kumpas ve darbe soruşturmalarını yaptığına dikkat çekildi. Örgütün son olarak ise 15 Temmuz başarısız askeri darbe ve silahlı kalkışmasın da bulundukları ifade edildi.
2 şüpheliye tutuklama istemi
Demirkale ve Karakaya'nın Ankara'da bulunan Jandarma Genel Komutanlığı binası önünde silahlı çatışma sonucunda yakalandıkları belirlendi. İki isim de Ankara'daki darbe soruşturması kapsamında tutuklanan isimler arasında yer aldı. Savcılık, Yüzbaşı Muharrem Demirkale ve kısım amiri Yüzbaşı Ali Barış Sevindik'in koordinesinde Ogün Samast ve Dink'i izleyen İstanbul İl Jandarma İstihbarat Şube'de görevli Abdullah Dinç ve Yavuz Bozca hakkında 'anayasal düzeni değiştirme veya ortadan kaldırma' suçlamasıyla tutuklama talep etti.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de Ogün Samast tarafından Şişli'deki Halaskargazi caddesinde vurularak öldürülmüştü.
İSTİHBARATÇI CİNGÖZ TUTUKLANDI
09.08.2016 06:14 Hrant Dink soruşturması kapsamında 5 istihbarat görevlisi
tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. İstihbarat görevlilerinden Emre
Cingöz tutuklandı.
Hrant Dink cinayetinde düğüm çözülüyor. Dink soruşturmasında ihmali olduğu iddia
edilen İstanbul Jandarma istihbarat biriminde görevli 5 isim gözaltına
alındıktan sonra mahkemeye sevk edildi. Bu isimlerden Emre Cingöz tutuklandı.
Böylelikle tutuklu istihbaratçı sayısı 4'e yükseldi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada gözaltına
alınan dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat görevlileri eski astsubay Emre
Cingöz, astsubaylar Mustafa Küçük, Mikdat Özbek, eski uzman çavuşlar Rahmi Özer
ile Musa Yıldırım, tutuklanma talebiyle nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk
edildi.
ESKİ ASTSUBAY FETÖ'DEN TUTUKLANDI
Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince sorgulanan eski astsubay Emre Cingöz, Hrant Dink
cinayetinin olduğu gün olay yerinde olduğu gerekçesiyle, "Anayasal düzeni
ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, FETÖ / PDY örgütüne üye olmak ve kasten adam
öldürme suçundan iştirak" suçundan tutuklandı.
Şüpheli jandarma astsubaylar Mustafa Küçük, Mikdat Özbek, eski uzman çavuşlar
Rahmi Özer ile Musa Yıldırım ise aynı suçlardan, adli kontrol uygulanarak
tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
3 JANDARMA GÖREVLİSİ TUTUKLANDI
Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında daha önce
İstanbul İl Jandarma İstihbarat Şube'de görevli astubay Abdullah Dinç, eski
uzman çavuş Yavuz Bozca ve Trabzon İl Jandarma İstihbarat Şube'de görevli Ergün
Yorulmaz, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, FETÖ / PDY örgütüne
üye olmak ve kasten adam öldürme suçundan iştirak" suçundan tutuklanmıştı.
22 ŞÜPHELİ GÖZALTINDA
Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan aralarında gazeteci Ercan Gün'ün de
bulunduğu 22 şüphelinin emniyetteki işlemleri devam ediyor.
5 TUTUKLAMA DAHA
10.08.2016 22:01 Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında hakimliğe sevk
edilen dönemin jandarma istihbarat görevlisi 8 şüpheliden 5'i tutuklandı, 3'ü
ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin
soruşturma kapsamında hakimliğe sevk edilen dönemin jandarma istihbarat
görevlisi 8 şüpheliden 5'i, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve
terör örgütü üyeliği" suçlarından tutuklandı, 3 şüpheli ise adli kontrol tedbiri
uygulanarak serbest bırakıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından
Gökalp Kökçü tarafından yürütülen Dink cinayeti soruşturması kapsamında nöbetçi
İstanbul Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen 8 şüphelinin sorgu işlemi sona erdi.
Cinayetin sonucuna hizmet edecek şekilde hareket ettiler
Nöbetçi hakimlik, şüpheliler Volkan Şahin, Şeref Ateş, Okan Şimşek, Hüseyin
Yılmaz ve Gazi Günay'ın, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme
suçunun beraberinde başka suç işleme ve silahlı terör örgütüne üye olma"
suçlarıyla ilgili olarak, şüphelilerin Hrant Dink'in öldürülmesi olayında
yargılanan bir kısım şüphelilerle irtibatları, bir kısmının Dink'in ev ve iş
yeri çevresinde olaydan yaklaşık 4 ay kadar önce baz verecek şekilde
görevlendirme yazısı olmaksızın bulunmaları, diğer şüphelilerle ve
yargılananlarla fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek cinayetin
işleneceğini bildikleri halde, örgütün hedefleri doğrultusunda İstanbul
İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün görev ve kadro itibariyle ele geçirebilmek için bu
cinayetin sonucuna hizmet edecek şekilde hareket ettikleri, dosya arasında
bulunan HTS raporları, baz ve sinyal bilgileri değerlendirme raporları,
cinayetin öncesinde ve sonrasındaki hareket tarzları göz önüne alındığında,
müspet suçları işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığı ve üzerlerine
atılı suçların CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması nazara
alınarak tutuklanmalarına karar verdi.
Bu şüphelilerle ilgili "kasten öldürme" suçuna ait dosyadaki mevcut delil durumu
nazara alınarak bu suç yönünden tutuklama talebinin reddine karar veren
hakimlik, şüphelilerden Adnan Acar, Cevat Eser ve Ünsal Gürel'i ise, aynı
suçlardan mevcut delil durumuna göre tutuklama kararı verildiğinde mağdur
olacaklarını göz önüne alarak serbest bıraktı. Serbest kalan bu şüpheliler
hakkında yurt dışına çıkış yasağı konuldu.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de Şişli'de
uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen soruşturmalar kapsamında daha önce İstanbul İl
Jandarma İstihbarat Şubesinde görevli astsubay Abdullah Dinç, eski uzman çavuş
Yavuz Bozca ve Trabzon İl Jandarma İstihbarat Şubesinde görevli Ergün Yorulmaz
ile jandarma astsubay Emre Cingöz, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs
etme", "FETÖ/ PDY'ye üye olma" ve "kasten adam öldürme suçuna iştirak etme"
suçlarından tutuklanmıştı. Tutuklanan kişi sayısı böylece 9'a çıktı.
Gözaltına alınan diğer 4 şüpheli Mustafa Küçük, Mikdat Özbek, Rahmi Özer ve Musa
Yıldırım ise, "yurt dışına çıkış yasağı" ve "evine en yakın güvenlik birimine
haftada bir imza verme" zorunluluğundan oluşan adli kontrol tedbirleri
uygulanması şartıyla serbest bırakılmıştı.
Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan, aralarında gazeteci Ercan Gün'ün de
bulunduğu 13 şüphelinin ise emniyetteki işlemleri devam ediyor.
Paralel yapı-Hrant Dink cinayeti manşetlerimiz
Hrant Dink cinayeti ve davasıyla ilgili tüm manşetlerimiz
(07 Ağustos 2016, 17:05),
son güncel.: (10 Ağustos 2016, 22:01)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: