İzmir'deki 'Askeri casusluk soruşturması'nda, 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)' üyelerinin sahte delil ürettiği iddialarına ilişkin 11'i tutuklu 68 sanığın yargılandığı davaya 19-22 Aralık'ta peşpeşe günlerde görülen duruşmalarla devam edildi. Bazı sanıkların savunması alındı. 4 sanık tahliye edildi.
24.12.2016 21:57 İzmir'deki "Askeri casusluk soruşturması"nda, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" üyelerinin sahte delil ürettiği iddialarına ilişkin 11'i tutuklu 68 sanığın yargılandığı davada, bazı sanıkların savunması alındı.
19.12.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz yargılanan bazı sanıklar, müşteki ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt alınan duruşmada, bazı sanıklar savunmalarını yaptı.
Tutuksuz yargılanan Ferda İleri, eski mülkiye başmüfettişi olduğunu, meslekten ihraç edildiğini belirterek, yazdığı raporların 3 aylık bir süreçte araştırma yapılarak hazırlandığını, İçişleri Bakanlığına sunulduğunu, bakanlığın da bu raporları ilgili kurumlara gönderdiğini ifade etti.
Raporlarda mevzuat, Danıştay ve Yargıtay içtihatlarına dikkat edildiğini, hukuki olmayan herhangi bir belge hazırlamadıklarını iddia eden İleri, raporlarda delillerin karartılmadığını ve iddianamede de buna yönelik suçlamaların olmadığını savundu.
İddianamede yer alan "Kamuoyunda 'İzmir askeri casusluk davası' olarak bilinen dava kapsamında İçişleri Bakanlığı personelinin de yer aldığı, araştırma raporu ve bu rapora dayanarak verilen görüşün dava kapsamında adı geçen herkesin kaderini yakından ilgilendirdiği, bu kişilerin TCK'nın 'devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk' başlığı altında yer alan suçlara muhatap olabilmesinin yolunun açıldığı" suçlamasını kabul etmeyen İleri, kimseyi mağdur etmediklerini, soruşturma aşamasında bir süre tutuklu kalması ve bu soruşturma nedeniyle meslekten ihraç edilmesi nedeniyle kendisinin mağdur olduğunu savundu.
İleri, mağdur avukatlarından Aykanat Kaçmaz'ın "155 belge üzerinde herhangi bir kısıtlama olmaması ve belgeler üzerinde 'çok gizli' ibaresi olmamasına rağmen neden bunları gizli olan belgeler arasına koydunuz?" sorusuna, "Belgelerin açıklanması ya da duyulması halinde birçok ailenin mağdur olacağını düşündüğümüzden, kişisel olarak böyle bir karar aldık, görüşümün doğru olduğunu düşünüyorum." şeklinde cevap verdi.
Eskişehir'de başka bir suçtan tutuklu bulunan ve meslekten ihraç edilen sanık eski Eskişehir Vali Yardımcısı Mesut Kesen, soruşturma aşamasında İçişleri Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanlığında görevli olduğunu, emniyet ve cumhuriyet savcılığında verdiği ifadesini tekrarladığını dile getirerek, Ortadoğu Teknik Üniversitesinden (ODTÜ) bir profesör ve bir yardımcı doçent tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, "bilgilerin sızdırılmış olma" ihtimalinden bahsedilmesinin maddi bir gerçeğe dayanmadığını ileri sürdü.
Kesen, konuyla ilgili suç işlemediğini savunarak, "Belge ve bilgilerin sızdırıldığı düşünülüyorsa, sızdırma olayını gerçekleştiren sorumluların bulunması gerek. Ben bundan sorumlu olamam. Görevimi ihmal ettiğime dair suçlamaları kabul etmiyorum." dedi.
İddianamede, kendisine atfedilen "askeri casusluk dosyasındaki bürokratların karalanmasına ve tasfiyesine sebebiyet verdiği" suçlamasına karşı çıkan Kesen, 2012'den sonra bakanlık bünyesinde hiçbir bürokratın karalanmadığını, tasfiye edilmediğini ancak askeri personelle ilgili bir tasfiye olayının gerçekleşmiş olabileceğini ifade etti.
Tutuksuz sanık polis memuru Osman S, soruşturma esnasında İzmir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliğinde polis memuru olarak görev yaptığını, 2010'da ABD'den gelen ihbar mailinde adı geçenleri, daha önce fuhuş yaptıklarına dair ellerinde bilgi olması nedeniyle tanıdıklarını ancak olayın ahlak büroyu ilgilendiren bir konu olması nedeniyle soruşturmanın casusluk soruşturmasına dönüştüğünü duyduktan sonra şaşırdığını kaydetti.
Mahkeme heyeti, sanıkların savunmalarını almaya devam edeceğini belirterek, duruşmaya yarına kadar ara verdi.
20.12.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
20 Aralık'ta İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz yargılanan bazı sanıklar, müşteki ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt alınan duruşmada sanıklar, suçlamalara ilişkin savunma yaptı.
Tutuklu sanık Seyit Ahmet S, soruşturma aşamasında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde (KOM) Bilişim Suçları Bürosu'nda çalıştığını, kamuoyunda "askeri casusluk davası" olarak bilinen davada beraat eden bir numaralı sanık Bilgin Özkaynak'ın Sakarya ili Sapanca ilçesindeki evinde yapılan aramada takviye ekip olarak bulunduğunu aktararak, emniyet teşkilatında alt kademede olan biri olarak kendisine yöneltilen suçlamaları mantıksız bulduğunu söyledi.
Sanık Seyit Ahmet S, Özkaynak'ın evinde bulunan bazı delillerin aramadan önce yerleştirildiği suçlamalarını kabul etmediğini, aramada bulunan 21 emniyet personelinin bu eylemi gerçekleştirdiğine dair tanık ifadesi ya da kamera görüntüsünün olmadığını ileri sürerek suçsuz olduğunu ve beraatini istediğini ifade etti.
Tutuksuz sanık Y.T'nin avukatı Bilge Cıva, müvekkilinin halen emniyet teşkilatında polis başmüfettişi olarak görevini sürdürdüğünü, emniyet müdür yardımcılığı döneminde "sorumlu olduğu birime gelen mahkeme kararlarını bağlı olduğu daire başkanlığına göndermeme" gibi haksız bir suçlamayla karşı karşıya kaldığını öne sürdü.
Cıva, dinlenen tanık ve müştekinin müvekkili hakkında suçlama ve ithamlarda bulunmadığını anlatarak müvekkilinin FETÖ tarafından mağdur edildiğini, telefonları usulsüzce dinlenen bir kişinin örgüt yöneticiliğiyle suçlanmasının akıl ve vicdanlara sığmayacağını söyledi.
Tutuksuz sanık Serkan Ç, soruşturma esnasında teknik takip bürosunda görevli olduğundan dosya hakkında sadece telefon dinlemeleriyle ilgili bilgi sahibi olduğunu, delillerden haberdar olmadığını, görevi dışında suç işleyecek bir eylemde bulunmadığını ifade ederek beraatini istedi.
Tutuksuz sanık Seyfullah Ö. ise amirlerinin talimatları doğrultusunda bilgi notu hazırladığını, dinlenmesine karar verilen telefon numaralarını denetleme, kontrol ya da dinlemeyi sonlandırma gibi yetkisinin bulunmadığını kaydederek suçlamaları kabul etmediğini aktardı.
Mahkeme heyeti, savunmaların alınmasına yarın devam edilmesini kararlaştırarak oturumu sonlandırdı.
21.12.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir'deki "Askeri casusluk soruşturması"nda, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" üyelerinin sahte delil ürettiği iddialarına ilişkin 11'i tutuklu 68 sanığın yargılandığı davada, bazı sanıkların savunması alındı.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz yargılanan bazı sanıklar, müştekiler, taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt alınan duruşmada sanıklar, suçlamalara ilişkin savunma yaptı.
Tutuklu sanık Erkan Değer, soruşturma aşamasında İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcılığı görevini vekaleten yürüttüğünü, iddianamede kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Türk Silahlı Kuvvetlerindeki personel üzerinden Milli İstihbarat Teşkilatında (MİT) çalışan kişileri soruşturmaya dahil etmek için dinleme talebinde bulunmadım. Firari sanık Emin Göktaş'ın verdiği bilgi üzerine evrakı imzaladım ve içeriği de sonradan öğrendim." dedi.
Tutuksuz sanık Özgür A. ise soruşturmanın yapıldığı tarihlerde Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Teknik Takip ve İzleme Büro Amirliğinde dinleme kısmında polis memuru olarak görev yaptığını belirtti.
Naci Y. ile kardeşi Nejat Y. arasında geçen görüşmelerin "tape" yapılması konusunda hatalı olduğunu vurgulayan Özgür A, FETÖ ile bağlantılı olduğuna dair beyanda bulunan tanıkların ifadelerini kabul etmediğini, ayrıca bir insanın, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'e körü körüne bağlanmasına da aklının ermediğini söyledi.
Tutuksuz sanık Cem K. de emniyet ve cumhuriyet savcısına verdiği ifadeyi tekrar ettiğini, iddianamedeki suçlamalara tek tek cevap vermeyeceğini, attığı paraf ve imzalarla hazırladığı raporların arkasında olduğunu kaydetti.
Mahkeme başkanının, "Senin örgüt içerisinde organize büro sorumlusu ve abisi olduğun, toplantılar düzenlediğin, amirlerinin bile sana 'abi' diye hitap ettiğine ilişkin tanık ifadelerine ne diyeceksin?" sorusuna Cem K, "Yaş olarak büyük olduğum için bana 'abi' derlerdi" diye cevap vererek, suçlamaları reddetti.
"Askeri casusluk" davasında örgüt lideri olarak yargılanan ve 2,5 yıl tutuklu kaldıktan sonra beraat eden mağdur emekli Albay Coşkun Başbuğ ise bir MİT mensubu hakkında adli dinleme kararı alınarak Türk Silahlı Kuvvetleri ve hükümete yönelik operasyon düzenlenmek istendiğini ve bunda da etkisi olduğunu düşündüğü sanıklar Memduh T. ile Cem K'nin tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme Başkanı ise bu talebin cuma günü görülecek oturumda değerlendirileceğini söyledi.
Savunma yapan bazı sanıklar, suçlamaları kabul etmediklerini beyan ederek beraat talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, savunmaların alınmasına yarın devam edilmesini kararlaştırarak oturumu sonlandırdı.
22.12.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz yargılanan bazı sanıklar, müştekiler, taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt alınan duruşmada sanıklar, suçlamalara ilişkin savunma yaptı.
Tutuklu sanık Yaser Özoğlu, soruşturma sırasında Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğünde amir olduğunu anımsatarak, iddianamede hakkındaki suçlamalardan net olarak bahsedilmediğini, altında paraf ya da imzası bulunan belgelerin hangisinin gerçeğe aykırı olduğuna dair somut iddiaların olmadığını, hazırlanan tape ve belgelerin yasalara uygun olduğunu ifade etti.
İddianamede, 10 Ağustos 2010'da gelen ihbar mailinin ardından soruşturmanın başlamasında etkili olan belgenin altında imzasının olduğuna dair suçlamayı kabul etmeyen Özoğlu, bununla ilgili belgeyi mahkemeye sundu.
Sanık Özoğlu, İçişleri Bakanlığındaki iki müfettişin araştırmaları sonucu hazırlanan tevdi raporunun İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesiyle yargılandıkları davanın soruşturmasının başladığını, buna ilişkin hazırlanan fezleke ve iddianamenin hukuki olmadığını savunarak haksız yere yargılandıklarını söyledi.
Askeri casusluk davasında yargılanan ve beraat eden Narin Korkmaz'ın eğitimini sürdüğü Denizli'deki evi ile ailesinin İzmir'de yaşadığı ikamette neden eş zamanlı arama yapılmadığına dair suçlamalar hakkında savunma yapan Özoğlu, Korkmaz'ın İzmir'de ailesinin yanında kaldığına dair tespitlerde bulunulduğunu ve iki adreste de eş zamanlı arama yapıldığını öne sürerek, fuhuş içerikli bir soruşturmanın askeri casusluk soruşturmasına değil "Gizli bilgi ve belge bulundurma" soruşturmasına dönüştürüldüğünü, dönemin İzmir Cumhuriyet Başsavcısının da yaptığı basın açıklamasında bunu teyit ettiğini iddia etti.
Askeri casusluk davasında bazı sanıkların birbiriyle bağlantılı olmamasına rağmen soruşturmaya dahil edildiği şeklindeki suçlamayı da reddeden Özoğlu, bunların birbiriyle irtibatlı olduğunu, bunun tape ve şüpheli ifadelerine de yansıdığını ileri sürerek tahliyesini istedi.
Dinlenen sanık, mahkemeye ulaştırılan rapor ve belgelere bir diyeceğinin olmadığını belirten iddia makamı, verdiği mütalaada tutuklu sanık Yusuf Usşen'in sağlık durumuna ilişkin hazırlanan ön raporla birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını, bir sonraki celsede tanık, mağdur ve katılanların dinlenmesini, tutuksuz sanık Gökay Ersel Gülek, Cem Kendigelen ile Memduh Tosun'un tutuklanmasını ve tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Tutuklu sanıklar 14 aydan beri tutuklu bulunduklarını, sabit ev adreslerinin olduğunu dile getirerek kaçma ihtimallerinin olmaması nedeniyle tutuksuz yargılanmak istediklerini mahkeme heyetine iletti.
Mahkeme heyeti verdiği aranın ardından, tutuklu sanıklardan Ramazan Özdemir, Selçuk Küçükarslan, Ali Bekar ve Seyit Ahmet Sarı'nın yurt dışı çıkış yasağı uygulanarak adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine, ayrıca Gökay Ersel Gülek, Memduh Tosun ve Cem Kendigelen'in tutuklu yargılanmasına karar vererek duruşmayı mart ayına erteledi.
Dava ve iddianame
"Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" iddialarına ilişkin İzmir Emniyet Müdürlüğüne 10 Ağustos 2010'da gelen ihbar e-postası üzerine başlatılan ve aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık ve üst düzey askeri yetkili, devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermekle suçlanmıştı. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi, şubat ayında tüm sanıkların beraatine hükmetmişti.
Sahte deliller üretilerek kumpas kurulduğu iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada 25 kişi tutuklanmış, 5 zanlı ise daha sonra tahliye edilmişti. Soruşturmaya ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olarak yer aldığı 68 sanıklı iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
İddianamede, sanıklar hakkında Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri kapsamında, "silahlı terör örgütü kuruculuğu, yöneticiliği, üyeliği, örgüt faaliyetleri kapsamında devlet ve ülkenin bütünlüğünü bozmak, hukuka aykırı kişisel verileri kaydetmek, iftira, kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek ve yaymak, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etmek, gizlemek, değiştirmek ve suç uydurmak" gibi suçlamalar yer alıyor.
24 Haziran'da görülen duruşmada 2. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında eski İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay'ın da bulunduğu 8 kişi hakkında tahliye kararı vermişti. Böylece dosyada tutuklu sayısı 12'ye inmişti.
26 Ağustos'ta görülen duruşmada ise tutuklu sanık Yasin Çakmak'ın tutuksuz yargılanmasına karar verilerek Fetullah Gülen hakkında tutuklama kararı çıkartılmıştı.
Paralel yapı-07 Temmuz (2016) 'İzmir askeri casusluk kumpası ve TSK yapılanması' soruşturması
(24 Aralık 2016, 21:57)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: