TIR iddianamesi kabul edildi
Adana'da MİT'e ait tırların durdurulmasına ilişkin hazırlanan iddianame
mahkemece kabul edildi. Davada 13 askeri personel müebbet hapis cezası talebiyle
yargılanacak. Mahkeme sanıklar için tutuklama taleplerini kabul etmemiş, ancak
yurt dışına çıkış yasağı koymuştu. İddianamede TIR'larla ilgili bilgilerin
emniyete verilmemesinin istenildiğini belirten savcılık, 'Tırların kesinlikle
durdurulmayıp sadece takip edilmesi yönündeki emirlerde bu tırların herhangi bir
terör örgütü tırı ya da herhangi bir terör örgütüne giden bir tır olmadığının ya
da yollarda patlatılma tehlikesi bulunmadığının şüphelilerce kesin olarak
bilindiğinin, bu nedenle Ceyhan gişelerine kadar gitmesine izin verildiğinin en
büyük kanıtıdır' tespitinde bulundu. Son bir yıl içinde Adana'da El Kaide'nin
bombalı eylem yapacağına ilişkin 81 ihbarın bulunduğunu ve bu ihbarların
hiçbirinin devlet birimlerinden gizlenmediğini ancak sadece bu üç tır ile ilgili
ihbarın bildirilmediği de bu açıdan vurgulandı.
15.05.2014 13:34 Adana Cumhuriyet Başsavcı vekili Ali Doğan tarafından MİT'e ait tırların
durdurulmasına yönelik olarak 13 askeri personel hakkında müebbet hapis cezası
istemiyle hazırladığı iddianame Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
48 sayfalık iddianamede, eylemin "mizansen çerçevesinde gerçekleştirilen bir casusluk faaliyeti olduğu" tespitine yer verildi.
13 şüpheli için yakalama ve tutuklama kararı talep edilen iddianamede "İşlenen suç başlangıcından sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti, MİT ve Dışişleri aleyhine gerçekleştirilen, sonuçları itibariyle Suriye devleti lehine sonuçlar doğuran bir casusluk faaliyetidir" ifadelerine yer verildi.
MİT'e ait tırların durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında hazırlanan ve mahkemece kabul edilen iddianamede "Söz konusu mizansen ve operasyonun amacının Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine casusluk faaliyeti olduğu ve devletin gizli sırlarının ortaya dökülmesinin amaçlandığı açıkça anlaşılmıştır" tespiti yer aldı.
MİT'e ait tırların Adana'da durdurulması olayının casusluk faaliyeti çerçevesinde ve önceden kurgulanmış bir mizansenle gerçekleştirildiği belirtilen iddianamede MİT mensuplarının telefon ve adres bilgilerinin casusluk yöntemiyle ele geçirilerek uydurma suç isnatlarıyla Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinden önleme dinleme kararı çıkarıldığı kaydedildi.
İddianamede, 18 Ocak 2014 tarihi saat 22.00'da Esenboğa'dan yola çıkan tırların şüpheliler G.M. ve C.K. tarafından Gölbaşı'na kadar fiziki olarak takip edildiği, Ankara İl Jandarma Komutanlığında İstihbarat Uzman Çavuş olarak görev yapan A.Y'nin de tırların baz sisteminden takibi konusunda diğer şüphelilere yardımcı olduğunu bilgisine yer verildi.
İddianamede somut suçlara yönelik değerlendirmede bulunan savcı, "MİT mensuplarının açık kimlik, adres ve bu görevde kullanacakları cep telefonlarını bilen kişiden alındığının değerlendirildiği" 7 MİT görevlisinin açık kimlik, adres ve cep telefon bilgilerini almalarının casusluk suçunun en önemli delillerinden biri olduğuna dikkati çekti.
Şüpheliler H.İ.K. ve M.Ö'nün "haber elemanı" diye niteledikleri ve kimliğini vermedikleri "meçhul" kişinin MİT aleyhine casusluk yaptığının değerlendirildiğine işaret eden savcı, faaliyette görev alan MİT personelinin kimlik ve telefon bilgilerinin önceden ele geçirilerek mahkemeden uydurma suçlamalarla dinleme kararı çıkarıldığına vurgu yaptı.
"Lahey Adalet Divanına taşımayı amaçlayan bir casusluk faaliyeti"
Tırların 6 saat boyunca fiziki takibe alındığı, daha sonra Ankara İl Jandarma Komutanlığından baz takip sistemi ve diğer elektronik sistemlerden tırların takibinin sürdürüldüğü tespitine yer verilen iddianamede şu değerlendirmede bulunuldu:
"... Söz konusu operasyonun gerçekleştirme yerinin Adana, tarihinin ise 19 Ocak 2014 olarak seçilmesinde bu casusluk faaliyetinin büyük etki doğurması amacıyla tercih edildiği bu kapsamda Adana'da Dışişleri Bakanlığı'nın 6. Büyükelçiler Konferansının devam etmekte ve yapılmakta olduğu hatta Dışişleri Bakanı tarafından kapanış konuşmasının yapıldığı, toplantıda dünyanın her yerinden 142 büyükelçi ve pek çok resmi davetli bulunduğu günde söz konusu eylemin gerçekleştirildiği belirlenmiştir.
Büyükelçilerin gözü önünde denecek kadar yakın bir yerde olayın gerçekleştirilerek Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Devletini El Kaide'ye yardım ediyor görünümü ile Uluslararası Ceza Mahkemesine ve Lahey Adalet Divanına taşımayı amaçlayan bir casusluk faaliyetinin önemli bir aşaması olduğu anlaşılmaktadır."
"Suriye devleti lehine sonuçlar doğuran bir casusluk faaliyetidir"
Söz konusu "mizansen ve operasyonun" amacının Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine casusluk faaliyeti olduğu ve devletin gizli sırlarının ortaya dökülmesinin amaçlandığının açıkça anlaşıldığının vurgulandığı iddianamede "İşlenen suç başlangıcından sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti, MİT ve Dışişleri aleyhine gerçekleştirilen, sonuçları itibariyle Suriye devleti lehine sonuçlar doğuran bir casusluk faaliyetidir.
... Esasen bu suçun sonuçlarının Türkiye Cumhuriyeti ve MİT aleyhine Suriye Esed rejimi lehine sonuçlar doğurması da casusluk suçunun işlendiğinin başka bir kanıtıdır" ifadelerine yer verildi.
13 askeri personel hakkında müebbet hapis istemi
MİT'in görev ve yetkilerinin anlatıldığı, şüpheli ve tanık beyanlarının yer aldığı iddianamede Başsavcıvekili Doğan, şüpheliler Ö.K, H.G, G.M, H.K, B.K, H.Ö, E.T, H.İ.K, A.Y, M.Ö, C.K, H.Ü. ve S.Y'nin tensiben tutuklanmasına yönelik yakalama emri çıkarılması talebinde bulundu.
İddianamede şüpheliler hakkında "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" (TCK madde 328/1) suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis, "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla açıklama" (TCK 330/1) suçundan müebbet hapis cezası talep edilirken diğer iddialar ve şüphelilerle ilgili soruşturmanın Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/30800 soruşturma numarası üzerinden devam ettiği devam ettiği vurgulandı. (AA)
SANIKLARIN İSİMLERİ
Davada yargılanan Adana ve Ankara Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüklerinde görevli 13 sanığın isimleri şu şekilde:
Önder Kır Hakan Gençer (Yüzbaşı, Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube) Gültekin Menge (Astsubay, Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube) Hakan Kaplan Bekir Karataş Hüseyin Özmen Erdal Turna (Yarbay) Halil İbrahim Köse (Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube) Ahmet Yüksel Mahmut Özcan (Astsubay, Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube) Cumali Katırcı Hasan Ülker Soner Yıldırım
Komutanlar için izin talebi
Bu 13 şüpheli haricinde, suç tarihinde Adana İl Jandarma Komutanı olan Özkan Çokay, Ceyhan İlçe Jandarma Komutanı Erdal Yılmaz, Pozantı İlçe Jandarma Komutanı Ufuk Yörük ve diğer soruşturması izne tabi kişiler hakkında da, Hakimler Savcılar Kanunu'na tabi olmaları nedeniyle HSYK'dan izin istendiği iddianameye not düşüldü.
İDDİANAMEDEN DETAYLAR
15.05.2014 17:20 Adana'da MİT'e ait tırların durdurulmasına ilişkin "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla açıklamakla" suçlanan 13 askerin iddianamesi kabul edildi. MİT'e ait üç tır, 19 Ocak’ta Savcı Aziz Takçı’nın talimatıyla jandarma ekipleri tarafından durdurulup aranmıştı. MİT'e ait tırların durdurulmasına ilişkin hazırlanan iddianamede, tırların içindeki malzemeler gizlendi. Tırların içinde ne olduğuna ilişkin ifadeler ‘nokta’ işareti ile yeraldı. MİT mensuplarının telefon numaralarını veren haber elemanının kimliğini açıklamadı. Savcılık, haber elemanını Suriye için casusluk yapan kişi olarak niteledi.
Müebbet hapis isteniyor
Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede 13 asker "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" ve "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla açıklamakla" suçlanıyor ve askerler için müebbet hapis cezası isteniyor.
MİT’a ait üç tırın Adana’da durdurulma sürecinin detaylarıyla anlatıldığı iddianamede, tırların durdurulması ile ‘devletin istihbarat hizmetlerinin zafiyete uğratıldığı’ ve ‘karşı casusluk faaliyeti yapıldığı’ iddiaları kapsamında soruşturmanın başlatıldığı belirtildi.
MİT’in görevlerinin madde madde yer aldığı iddianamede, MİT mensuplarının görevi sırasında işledikleri iddia edilen suçlardan soruşturulması için başbakanın izni gerektiği de vurgulandı.
Soruşturma dosyasında devlet sırrı niteliği taşıyan belge ve evrakların bulunduğunun belirtildi ve devlet sırrı olduğu gerekçesiyle bu belgelere iddianamede yer verilmediği, ancak hakimler tarafından incelenebileceği vurgulandı.
Suriye devleti lehine bir faaliyet
İddianamede, MİT mensuplarının dinlemesi, ihbar ve tırların durdurulması eylemlerinin casusluk faaliyeti olduğu belirtiliyor. Savcılık bu operasyonun amacını “Suriye devletinin Türkiye aleyhine elini güçlendirmeyi ve Türkiye Cumhuriyeti devletini, hükümetini, Milli İstihbarat Teşkilatı'nı ve Dışişleri Bakanlığı'nı uluslararası toplumda ve Suriye Esed rejimine karşı zayıf, suçlu ve çaresiz bırakan bir casusluk olarak değerlendiriyor. İşlenen suç başlangıcından sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti devleti, MİT ve Dışişleri Bakanlığı aleyhine gerçekleştirilen sonuçları itibariyle Suriye devleti lehine sonuçlar doğuran bir casusluk faaliyetidir” diye tanımladı.
Savcılık MİT’in de hedef alınarak çalışamaz, işleyemez bir kurum haline getirilmeye çalışıldığını bu sayede yabancı ülke istihbarat örgütlerine Türkiye’de rahat çalışma sahası açma amacının güdüldüğünü belirtti.
Deliller toplanırken zorluk yaşandı
Soruşturma sürecinde delil toplama çalışmalarında zorluk yaşandığını ifade eden savcılık, “Delil toplamaya ilişkin çoğu taleplerimiz çeşitli hukuki gerekçelerle reddedilmiştir. Bu nedenlerle de olayın tüm yönleri ile derinlemesine ortaya çıkarılması tam anlamıyla mümkün olamamıştır “dedi.
'MİT’çi olduklarını TV’den öğrendim'
İddianamede sanıkların ifadelerine de yer verildi. Savcılıkta ifadesi alınan Ankara‘da görevli Jandarma İstihbarat Yüzbaşı Hakan Gençer istihbari amaçlı dinleme yaptıklarını, uyuşturucu kaçakçılığı ile ilgili mahkeme kararıyla dinleme yaptıklarını belirtti. Dinledikleri kişilerin MİT mensubu olduğunu bilmediğini belirten Yüzbaşı Gençer, “Ben televizyonlardaki haberlerden bizim şüphe ettiğimiz tırların MİT'e ait olduğunu öğrenince önleme dinlemesindeki şahsın MİT personeli olduğunu anladım”dedi.
Tır durdurulduktan sonra dinleme kesilmiş
İddianamede, 19 Ocak’ta MİT’a ait tırların durdurulmasının ardından Ankara Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde MİT mensuplarına yönelik yapılan dinlemenin de sonlandırıldığı vurgulandı. Bu bilgi sanık Gençer’in ifadesine dayandırıldı. Gençer ifadesinde, “Mahkeme kararıyla bu önleme dinlemesini 20 Ocak 2014 günü sabahleyin sonlandırdık. Belgeler İl Jandarma Komutanlığı'nda kayıtlıdır. Biz dinlemeye aldığımız şahısların meslek bilgilerini bilmediğimiz için MİT mensubu olup olmadıklarını bilmiyorduk. Çünkü sistemimizde kişilerin meslek bilgilerini içerir veri tabanı yoktur” şeklinde konuştu.
İhbarcı astsubay: Vicdanen rahatsız oldum
Ankara’da yapılan dinlemeler sonucu üç tırın içinde terör örgütlerine ait patlayıcı madde bulunma ihtimalinin ortaya çıktığını belirten Jandarma İstihbarat Astsubay Gültekin Menge, bir ankesörlü telefondan Adana İl Jandarma Komutanlığı’na ihbarda bulunduğunu belirtti. İhbar ettiği tırların MİT’e ait olduğunu öğrendiğinde vicdanen rahatsız olduğunu belirten astsubay Menge, “3 Şubat günü Yarbar Erdal Turna'ya bilgi verdim. Ben daha sonra konuyla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişlerine de bilgi verdim” dedi.
Dinlenen numaraları ben temin ettim
Ankara’daki jandarma istihbaratta görev yapan Astsubay Mahmut Özcan’ın ise ifadesinde, MİT mensuplarının da dinlemeye alındığı telefon numaralarının kendisi tarafından temin edildiğini kabul etti. Astsubay Özcan, “Söz konusu numaralar İstihbarat Şube Müdürlüğümüzce kullanılan haber kaynaklarından tarafımca temin edilmiştir “dedi.
Numaraları ‘Nasıl temin ettin?’ sorusuna ise yanıt vermedi.
Özcan, “Karardaki numaraların tespit edilmesindeki haber kaynağının kimlik bilgisin sorulması hususunda susma hakkımı kullanmak istiyorum. Haber kaynağı bilgilerini açıklamam halinde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde jandarma teşkilatı ile çalışan tüm haber kaynaklarının kendilerini güvensiz hissedeceklerini düşünüyorum. Bu nedenle bu konuda susma hakkımı kullanıyorum. Haber kaynağının verdiği ve önleme dinlemesine konu telefon numaralarının ne MİT personeline, ne de MİT personeli yakınlarına ait olduğunu bilmiyordum, bilmem de mümkün değildir “dedi.
Ankara’daki jandarma istihbaratta görev yapan Halil İbrahim Köse de ifadesinde dinlenen numaraları bir haber elemanından aldıklarını doğruladı. Haber elemanının kimlik bilgilerini açıklamayan Köse, “Ancak bu kişinin güvenliği açısından bu aşamada kimlik bilgilerini paylaşmak istemiyorum. Deşifre olmayacak şekilde gizli tanık olması durumunda kimlik bilgilerini verebilirim” ifadelerini kullandı.
Tırın içinde ne vardı?
İddianamede tırları durduran Adana’da görevli jandarma personelinin de ifadeleri yer aldı. Tırların MİT’e ait olduğunu bilmediklerini belirten askerler, tırın içinde görevlilerin durdurulduktan 15-20 dakika sonra MİT görevlisi olduğunu söylediklerini vurguladı. İddianamede ‘Tırların içinde ne vardı?’ sorusu da yanıtsız kaldı. Çünkü tırların içinde ne olduğuna ilişkin anlatımlar ‘nokta’ işareti ile sansürlendi. Tırların durdurulacağı yere İl Jandarma Komutanı Özkan Çokay’ın karar verdiğini belirten sanık Bekir Karataş ifadesinde tırların içindeki kasaların pense ile açıldığını belirtti. Karataş, tırların içindeki malzemeyi de söyledi ancak iddianamede açıkça yazılmadı. O bölümle ilgili ifade iddianamede “Kasaları pense ile açıp içindeki ...............olduğunu söylediler. Her üç tırda da............olduğu anlaşılınca” diye yazıldı.
Mahkeme izin vermediği için evlerinde arama yapılamadı
İddianamede yedi MİT mensubunun telefonlarının uydurma bir suç iddiası ile dinlendiği vurgulandı. MİT mensuplarını dinleyerek ihbarı yapan Gültekin Menge ve Hakan Gençer’in ev ve bilgisayarlarında mahkeme izin vermediği için arama yapılmadığı da anlatıldı.
Bilgiler casusluk yapan bir kişiden temin edilmiş
İddianamenin son bölümünde savcılığın değerlendirmesi yer aldı. Savcılık, tırda görev yapan yedi MİT personelinin açık kimlik, adres ve cep telefonu bilgilerinin 'meçhul' bir kişiden temin edildiği belirtildi. Bu bilgileri temin eden kişinin 'casusluk faaliyeti gösterdiği'ni belirten savcılık, bu kişinin kimliğinin şüpheliler tarafından gizlendiğini vurguladı. Savcılık, uyuşturucu ticareti ile ilgili 29 kişiye ait 42 telefon numarası ile ilgili dinleme talebi yazısına MİT görevlilerinin serpiştirilerek dinleme kararı alındığını belirtti.
MİT’ten savcılığa yazı
İddianamede soruşturma dosyasına MİT’ten de yazı gönderildiği belirtildi. MİT yazısında ‘Bu kararlarda (dinleme) yer alan 29 kişiden toplam 7 kişinin MİT personeli olduğu ve söz konusu görevli olan personele ait cep telefonlarının bu şekilde uydurma bir suç isnadı ile önleme dinlemesi talep edilmek suretiyle yasadışı şekilde dinlendiğini’ ifade etti.
İçinde terör örgütüne ait patlayıcı bulunduğu iddiasıyla izlenen tırların yaklaşık 10 saat boyuncu durdurulmadan izlendiğini belirten savcılık, şüphelilerin ‘neden bu kadar sürede durdurulmadığı ve tırların geçtiği yerlerdeki diğer birimlere haber verilmediği’ konusundaki sorulara da yanıt veremediğini ifade etti.
Tatil günüydü ama rütbeli askerler komutanlıktaydı
Ankara ve Adana jandarma görevlilerinin olayı önceden planladığını vurgulayan savcılık, 19 Ocak Pazar gününün tatil olmasına rağmen Adana’da görevli pek çok rütbeli personelin hazır olarak komutanlıkta beklediği anlatıldı. İddianamede, Ankara’dan tırlarla ilgili ihbarı yapan askerlerden biri olan Hakan Gençer’in tanınmamak için şapkalı parka giyip, kafasına da yüzü belli olmayacak şekilde koyu renkli bere takıp çok hızlı bir şekilde telefon kartı aldığı belirtildi. Kartın alındığı dükkanın hemen yanında iki tane ankesörlü telefon kulübesinin olduğu, ancak dükkanların güvenlik kameraları nedeniyle ihbarın başka bir kulübeden yapıldığı belirtildi. İhbarın kameraların tam olarak görmediği ankesörlü telefondan yapıldığı iddia edildi. Bir askerin ihbarı yaparken diğer askerin de sokakta gözcülük ederek çevreyi kontrol ettiğinin Ankara emniyetinin sokaklardaki kamera kayıtlarından yaptığı çalışma sonucu tespit edildiği belirtildi.
TIR’larla ilgili bilgilerin emniyete verilmemesinin istenildiğini belirten savcılık,”Tırların kesinlikle durdurulmayıp sadece takip edilmesi yönündeki emirlerde bu tırların herhangi bir terör örgütü tırı ya da herhangi bir terör örgütüne giden bir tır olmadığının ya da yollarda patlatılma tehlikesi bulunmadığının şüphelilerce kesin olarak bilindiğinin bu nedenle Ceyhan gişelerine kadar gitmesine izin verildiğinin en büyük kanıtıdır” tespitinde bulundu.
Son bir yıl içinde Adana’da El Kaide’nin bombalı eylem yapacağına ilişkin 81 ihbarın bulunduğunu ve bu ihbarların hiçbirinin devlet birimlerinden gizlenmediğini ancak sadece bu üç tır ile ilgili ihbarın bildirilmediği de vurgulandı.
Şüpheliler birbirleriyle çelişti
MİT görevlilerinin casusluk amacıyla yasadışı dinlenildiğini ve MİT tırlarına müdahale edildiğini belirten savcılık, “Şüpheliler suçtan kurtulmaya yönelik olarak birbiriyle çelişmekte ve olayı olağan bir adli olaymış gibi gösterme yönünde farklılaşmaktadır. Bu hususlar suçtan kurtulmaya yönelik olarak değerlendirilmiştir” dedi.
Şüphelilerin ifadelerinde, MİT görevlilerinin kimlik bilgilerini ve telefon numalarını veren meçhul haber elemanının "Suriye, El Kaide, bomba...." gibi kelimeler kullandığını söylediğini belirten savcılık, “Esasen bu suçun sonuçlarının Türkiye Cumhuriyeti ve MİT aleyhine Suriye Esed rejimi lehine sonuçlar doğurması da casusluk suçunun işlendiğinin başka bir kanıtıdır.
Bu hususlar şüphelilerin ele geçirdiği MİT mensuplarının açık kimlik, adres telefon bilgilerini Suriye bağlantılı meçhul bir kişiden aldıkları yönünde ipuçları vermektedir. Şüphelilerin haber kaynaklarını bilinçli olarak özenle gizlemeleri şüphelilerin gerçekleştirdiği MİT’e yönelik casusluk faaliyetinin tüm yönleriyle ortaya çıkmamasını sağlamak için sarf ettikleri çabanın bir sonucu olarak görülmüştür” tespitinde bulundu.
'Türkiye dünya kamuoyunda zor duruma düşürülmek istendi'
Tırların durdurularak Türkiye’nin dünya kamuoyunda zor duruma düşürülmesinin amaçlandığını vurgulayan savcılık, Türkiye’nin Suriye’deki El Kaide terör örgütü ve IŞİD terör örgütüne yardım yaptığı şeklinde bir görüntü oluşturulmaya çalışıldığı belirtildi. Tırların durdurulduğu gün özellikle 19 Ocak olarak belirlendiğinin anlatıldığı iddianamede, o gün Adana’da Dışişleri Bakanlığı'nın altıncı büyükelçiler konferansının yapıldığı ve 142 büyükelçinin katıldığı belirtildi. (Selahattin Günday/T24)
ADANA BAROSU'NDAN İDDİANAME HABERLERİNE TEPKİ
15.05.2014 19:26 Adana Barosu, MİT'e ait olduğu iddia edilen 3 TIR'a ilişkin yürütülen soruşturmada yaşanan hukuka aykırılıkların kaygı verici olduğunu açıkladı. O açıklama şu şekilde idi:
"Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülmekte olan 2014/19640 sayılı soruşturma evrakında, yani kamuoyunda Jandarma tarafından durdurulan MİT'e ait olduğu iddia edilen 3 TIR'la ilgili yürütülen soruşturmada şüpheliler Müdafilerinin vekalâtname sunarak dosyanın tamamının bir örneğini talep ettikleri, ancak Cumhuriyet Savcılığı'nın dosyada ' devlet sırrı' niteliğinde evraklar bulunduğu gerekçesiyle bunların dışındaki evrakların fotokopilerinin alınabileceğine dair verdiği karar üzerine Adana 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne itiraz yapılmışsa da itirazın reddine karar verilmiştir.
CMK 153, 157/1 ve Avukatlık Yasası'nın 2. maddesi, 06.08.2013 tarihinde yürürlüğe giren Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri, Yazı işleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliği'nin 54. maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde Cumhuriyet Savcılığı sahip olmadığı bir yetkiyi kullanarak hatta yetki gaspına yol açacak şekilde, dosya içerisinde 'devlet sırrı' niteliğinde belge olduğu gerekçesiyle örnek alma hususunda, şüpheliler müdafilerini kısıtlaması hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Çünkü CMK 125'e göre dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden hangisinin 'devlet sırrı' niteliğine haiz olduğuna ancak mahkeme hakimi veya heyeti karar verebilecektir. Ancak bu soruşturmada Cumhuriyet Savcısının devlet sırrı niteliğinde belge olduğuna dair vermiş olduğu karar, hukuka aykırıdır.
6526 sayılı kanun ile CMK'nın 153. maddesinin 2,3 ve 4 fıkraları yürürlükten kaldırılmış olup şüpheli müdafiinin dosya inceleme ve istediği belgelerin bir örneğini almasının önünde yasal hiçbir engel kalmamıştır. Sulh Ceza Mahkemesinin gerekçe belirtmeksizin itirazın reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.
07.05.2014 tarihinde Adana Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma neticesinde iddianame hazırlayarak Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunduğunu basın yoluyla kamuoyuna duyurmuştur. İddianame henüz değerlendirme aşamasında olup, 12.05.2014 ve 13.05.2014 tarihlerinde Star ve Yeni Şafak gazetelerinin nüshalarında iddianamenin kabul edildiğine yönelik ve müdafilerin dahi erişemediği şüphelilerin isimleri de yazılarak haber yapılmış ise de iddianamenin henüz değerlendirme aşamasında bu bilgilerin basın yoluyla kamuoyuna sunulması soruşturmanın ve kovuşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülüp yürütülmediği hususu son derece kaygı vericidir.
Star ve Yeni Şafak gazeteleri henüz kovuşturma yapılıp bir hükme bağlanmayan söz konusu soruşturma ile ilgili kamuoyunda son günlerin moda deyimiyle "algı yönetimi" yapılmak suretiyle "kumpas", "hain", "paralel yapı", "komplo" tanımlamalarına yer vererek gerçek dışı yorumlarla haberler sunulmuştur. Şüpheliler için istenilen cezayla adeta kamuoyu önünde yargısız infaz yapılarak masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı zedelenmiştir. Konunun takipçisi olduğumuzu ve her türlü bilgi sızdırma ve gerçek dışı haber ve iddialara karşı tüm gerçekleri kamuoyu ile paylaşacağımızı saygıyla bildiririz." (Bugün)
(15 Mayıs 2014, 13:34), son güncel.: (15 Mayıs 2014, 19:26) |