İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
![]() ![]() ![]() |
09.06.2018 13:07 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
05.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki Alibey Spor Salonu'nda yapılan duruşmada, geçtiğimiz cuma günü savunma yapan, olay tarihinde 66. Mekanize Tugay Komutanlığı Tank Taburunda Tabur Komutanı olan Kurmay Yarbay tutuklu sanık Serbülent Eken'in çapraz sorgusuna geçildi.
Tutuklu sanıklardan eski başçavuş Ahmet Kardaş, iddianameye ve birçok sanığın da beyanına göre, darbe girişimi olduğunu anlamaları üzerine havalimanından ayrılmak için çıkışa gittiklerinde, sanık Harun Oduncu'nun Eken'in yanına gidip geldikten sonra gitmelerine izin verilmeyerek hat düzeni alınması emri verdiğini söyledi. Kardaş, Eken'e Oduncu'ya ne söylediğini sordu. Eken, Harun Oduncu işe görüşüp görüşmediklerini dahi hatırlamadığını savundu.
Sanık Eken, bir sanık avukatının 'Olay günü kışlada bir silah kaybolmuş. Mesainin ikinci bir emre kadar uzatıldığı bildirilmiş personele. Sonrasında ise silah bulunmuş. Bunun üzerine 'Mesai bitti, gidebilirsiniz' diye bir emir verdiniz mi?' sorusuna, 'Terör eylemi istihbaratına karşın yapılan hazırlıklar çerçevesinde mühimmat yüklemesi bitmediği için mesai bitti emri vermedim.' diye yanıt verdi.
'Bana da garip geliyor'
Sanık Eken'e taraf avukatları ve diğer sanıkların sorularının ardından, mahkeme başkanı Abdullah Özer sorular yöneltti.
Başkan Özer, kışlaya ve havalimanına terör saldırısı yapılacağı istihbaratı aldıklarını öne süren sanık Eken'e, bu saldırıyı hangi terör örgütünün yapacağını bilip bilmediğini sordu. Eken, DEAŞ olduğunu söyledi.
Abdullah Özer, terörle mücadele kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görev yaptığını teyit eden sanık Eken'e bu kez, 'Askeri teamül gereği bir terör istihbaratı alındığında, belli planlama yapılır. Terörist nereden girebilir, asker nereye konuşlandırılacak gibi. Mesela havalimanına saldırı için istihbarat alsam bu limanın yerleşim planını incelerim, 'kim nereye gidecek, şuradan saldırı gelse ne yapılacak?' diye toplantı yaparım. Şuraya koyduğum Ahmet şehit olursa yerine şunu koyarım gibi... Ama sizi ve diğer bazı sanıklar, pikniğe gider gibi gitmişsiniz. Savunmanda dönüş emrini senin vermediğini söylüyorsun, diğerleri de 'Ben vermedim' diyor. Sence bu anlattıkların normal mi?' şeklinde soru yöneltti. Eken, bu soruya 'Gerçekten bana da garip geliyor. Son ana kadar kışlanın dışına çıkılacağından emin değildik. Şubat ayından beri terör saldırına karşın ordudan mesajlar geliyordu. Bir süre sonra insanda kanıksama oluyor.' diye karşılık verdi.
-'Darbe de bir terör faaliyeti değil midir?'
Başkan tarafından mübaşir aracılığıyla dava dosyasındaki el yazısı planlamalar içeren bir evrak, görmesi için kendisine gönderilen sanık Eken, kağıttaki yazının kendisine ait olmadığını, istenilirse kendi yazısıyla karşılaştırabileceğini, bu nedenle de yazının içeriğine bakmayacağını söyledi.
Başkan Özer, sanık Eken'e bu kez 'Havalimanına madem terörle mücadele için gittiniz. Bu işin kalkışma olduğunu duydunuz. Darbe de bir terör faaliyeti değil midir? Tankınızla topunuzla gitmişsiniz. Oradaki polislerle konuşup, neden 'Hadi birlikte mücadele edelim' diye düşünmediniz?' sorusunu sordu. Sanık Eken, 15 Temmuz günü mevcut şartlarda yapılması gereken en doğru şeyin kışlaya dönmek olduğunu söyledi.
Sanık Eken, kendisinden ele geçirilen harici hard diskte, çerez olarak bilinen internet kalıntıları bulunduğu, bu kalıntılarda sosyal medya hesabından FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve FETÖ sempatizanı sayfaların görüntülendiği bilgisinin yer aldığının tespit edildiğini, bunlara bir diyeceğinin olup olmadığının sorulması üzerine ise 'Bunları kabul etmiyorum. Sonradan eklenmiş olabilir.' diye cevap verdi.
Eken'in çapraz sorgusunun ardından mahkeme başkanı Abdullah Özer, sanık savunmalarının tamamlandığını belirterek, mağdur ve müşteki beyanlarına geçileceğini açıkladı.
Duruşma yarına ertelendi.
06.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki Alibey Spor Salonu'nda yapılan duruşmaya, 82'si tutuklu 120 sanık ve avukatları katıldı.
Başbakanlık, TBMM, Milli Savunma Bakanlığı ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DHMİ) avukatları ile şehit yakınları ve müştekiler de salonda hazır bulundu.
Dün yapılan oturumda sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından bugün mağdur ve müşterilerin ifadelerinin alınmasına geçildi.
İlk olarak, 15 Temmuz'da Atatürk Havalimanı'nda şehit edilen 17 yaşındaki Mahir Ayabak'ın annesi Muhteber Ayabak'ın ifadesi alındı.
Konuşmakta güçlük çektiği görülen anne Ayabak, 'O gece oğlum havalimanına gitti. Saat 02.00 civarında şehit düşmüş. Zaten şahitlerimiz de var. Benim oğlum kalleşçe, arkadan vurularak şehit edildi. Hepsinden şikayetçiyim. Onlar; hayatımı, tutunacak dalımı, her şeyimi elimden aldılar. Davaya da katılmak istiyorum.' ifadelerini kullandı.
Duruşma, diğer mağdur ve müşteki beyanlarının alınmasıyla sürdü.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan 708 sayfalık iddianamede, şehitler Mahir Ayabak ve Zekeriya Bitmez 'maktul', 46 kişi 'mağdur' ve 129 kişi 'müşteki' sıfatıyla yer alırken, suçtan zarar görenler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 65. Hükümet ve TBMM bulunuyor.
Tüm sanıkların 'anayasayı ihlal', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 'örgüte üye olma' suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, bazı sanıklar hakkında 'kasten öldürme', 'öldürmeye teşebbüs etme', 'kamu kurumu faaliyetini cebir veya tehdit kullanarak engellemek', 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', 'hava ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma', 'konut dokunulmazlığı ihlali', 'silahla tehdit', 'kasten yaralama', 'mala zarar verme' suçlarından 15 yıl ila 1 kez ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları talep ediliyor.
'Hava sahasının kontrol altına alınması istendi'
İddianamede, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında darbeci askerler tarafından İstanbul'da uluslararası uçuşlara açık bulunan Sabiha Gökçen ve Atatürk havalimanlarının işgal edilmek istendiği anımsatılarak, Avrupa yakasındaki Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı birlikler ve Hava Harp Okulu'na bağlı bir grup askerin görev aldığı belirtiliyor.
Darbe girişimini planlayan askerler tarafından uluslararası hava alanları uçuşlara kapatılarak, hem Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkışlarını engellemek hem de ülke giriş çıkışlarını kontrol altına almak istendiği kaydedilen iddianamede, ayrıca uçuşların kontrol edildiği 'Smart Kule' diye tabir edilen kontrol kulesinin de darbeci askerler tarafından zapt edilerek, hava sahasının kontrol altına alınmasının istendiği vurgulanıyor.
İddianamede, işgal eylemini gerçekleştirmeye çalışan sanıkların 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndan çıkış yaptıkları anlatılarak, söz konusu tugayda yapılan darbe girişiminin planlandığı toplantılara katılan sanık eski Yarbay Serbülent Eken ve sanık eski Albay Ömer Korkut'un, Atatürk Havalimanı'nın işgalinden sorumlu olarak görevlendirildikleri kaydediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Aralık (2017) 'İstanbul 159 sanık Darbe/Atatürk Havaalanının İşgali' davası
(09 Haziran 2018, 13:07)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: