KONTRGERİLLA ÖRGÜTLENMESİ
Kontrgerilla Örgütlenmesi | Masonik Örgütlenmeyle Benzerlik
28 Ocak-9 Şubat 1995, Akit gazetesi, yazı dizisi -
Kontrgerillanın örgüt yapısının çok geniş olduğu söyleniyor. Sadece
bir kaç profesyonel askerden müteşekkil değildir. O, tam anlamıyla bir
'devlet içinde devlet'tir. Belki de bu yüzden onun ortaya çıkarılması son
derece güç ve hatta imkansızdır. Böyle bir örgütlenmenin nasıl mümkün
olduğu İtalya'daki P-2 Mason Locası skandalı ve Türkiye'deki Susurluk kazası
ile ortaya çıktı. Bir esrar veya kaçakçılık şebekesini ortaya çıkartıp
çökertebilirsiniz. Bir mafya ya da terör şebekesini de ortaya çıkartıp
çökertmek mümkün. Ama ya devlet içindeki bazı birimler, polisinden savcısına,
askerinden politikacısına, işadamlarından mafyasına, üniversitesinden
sendikasına vs.vs. kadar her yere elemanlarını sokup onları istediği zaman
belli bir amacı gerçekleştirecek şekilde örgütlemişse, böyle bir örgütü
nasıl ortaya çıkartıp da çökertebilirsiniz?.. Aslında bu statik bir örgütlenme
değildir, tam tersine son derece dinamik ve esnek bir yapılanmadır. Her yere
kol atmış bir örgütlenme olduğu için buralardan gelen bilgiler tek bir
merkezde toplanıp değerlendirilebilir. Bu tür bir örgütlenme sayesinde her
grubun içine girip onları etkilemek mümkündür. Kontrgerilla, gerektiğinde
sol akımları gerektiğinde de dinci akımları yönlendirebilir. Bütün
mesele oyuna gelmemekte. Kamhi suikasti komedisinde olduğu gibi kontrgerillanın
bazı heyecanlı gençlerin eline sureti haktan görünerek silah verip eyleme kışkırttığı
iddiaları da, bu bağlamda düşünülünce akla yatmaktadır. Kontrgerilla örgütlenmesini
en çarpıcı şekilde Abdurrahman Dilipak tasvir ediyor (Panel, Kasım 1990):
"CIA, SAVAK, MOSSAD, Masonik örgütler, çok uluslu şirketler,
politikacılar, mafya, emekli askerler ve emekli istihbaratçıların bir potada
eritilerek, oluşturulmaya çalışılan yeni bir güç dengesi..."
Kontrgerilla örgütlenmesi sadece yurt içindeki genişliği ile de sınırlı
değil. Kontrgerilla örgütlerinin kaynağı NATO. NATO ülkelerinin hepsinde
Gladio benzeri örgütlerin var olduğu anlaşıldı. Kimisinin en üst düzey
yetkilileri bunu açıkça kabul etti, kimisininki ise zımnen kabul yolunu
tercih etti. Ama sonuçta hepsinde ve hatta İsviçre, Avusturya ve Fransa gibi
tarafsızlığı seçen ülkelerde bile var olduğu ortaya çıktı. Tüm bu
birbirinin benzeri örgütler CIA tavsiyesiyle NATO bünyesinde oluşturulduğuna
göre aralarında muhakkak bir ilişki olmalıydı..
MİLLİYET, 14 KASIM'90, Mehmet Ali Birand'ın yazısından:
"..Resmi ve resmi olmayan çevrelerin açıklamalarına göre, Gladio örgütünün
kaynağında, 1950 yıllarının başında NATO'nun bir kararı yatıyor.
Amerikan İstihbarat Örgütü (CIA) tarafından yapılan bir öneri üzerine
NATO'da bir 'gizli koordinasyon komitesi' kuruluyor. Bu komite, üye ülkelerde
oluşturulan ve her birinde ayrı kod adları verilen örgütler arasında
irtibatı sağlıyor ve görevlerini saptıyor... Soğuk savaş döneminden bugüne
kadar varlığını, hatta bir ay öncesine kadar NATO'daki gizli toplantılarını
sürdüren bu örgüt ile ilgili ilk skandal İtalya'da patladı..."
KONTRGERİLLA CUMHURİYETİ, Talat Turhan, S.34:
"FM 31-16 simgeli Counter Guerilla Operations (Kontrgerilla Harekatları)
adlı Amerikan Talimnamesi'nin 34. sayfasında, azgelişmiş ülkelerdeki
'Temizlik Harekatı'nın gerçekleştirilmesi için, Kontrgerilla örgütlenmesinin
içinde, ek olarak CMAC (Civil Military Advisory Committee), Sivil-Asker İstişare
Komitesi'nin kurulması da önerilmektedir. Böyle bir örgütlenme içinde
bulunması gereken kişiler anılan talimnameye göre:
1) Yerel Polis Müdürü
2) Okul idaresi ve müdürleri
3) Önde gelen din temsilcileri
4) Yargıçlar ve hukuk temsilcileri
5) Sendika lideri veya liderleri
6) Etkili basın yayın organlarının yayımcıları
7) Büyük iş ve ticaret kuruluşlarının temsilcileri
8) Diğer etkili kişilerden oluşmaktadır.
Kontrgerilla örgütlenmesinin boyutu bu denli geniş kapsamlıdır."
Bu kadar geniş çaplı bir örgütlenmeden gerçekten de kimsenin haberi yok
muydu? Bu kadar uzun bir zaman nasıl saklanabildi bu son derece geniş ağ?.. Aşağıdaki
satırlar galiba buna ışık tutuyor (Gladio, Leo A. Müller, S.38-39):
"..İlk aşama çoğu NATO ülkelerinde 'Gladio' yapılarının kurulmasıydı
(50'li ve 60'lı yıllarda). İkinci aşama 'Gladio' yapılarının saklanmasının
ve biçimlenmesinin yanında; etkin politikacıların rüşvetle susturulması
ve elde edilmesiydi. Panorama'nın haberine göre yetmişli yılların sonuna
dek CIA bunun için sadece İtalya'ya 60 milyon dolar aktarmıştı. Tüm
Avrupa'ya dağıtılan ise 200 milyon doların üstündeydi. Üçüncü aşama
'etkin ajanların' eğitilmesi ve plase edilmesi, ekonomide ve siyasette, ama özellikle
medyalarda ve iş dünyasında düşünce liderlerini, yoldan çıkmış
politikacı ve hükümetleri sıkıştırmak, bazen ABD dostu politikaya yöneltmek
ve bunu talep etmekti..."
Gladioların birbirleriyle irtibatlı unsurlar olduğu önceki satırlarda
verilen bilgilerden anlaşılıyordu. Gerçekte de öyle olması lazım. Madem tüm
NATO üyelerinde bu örgütün varlığı ortaya çıktı ve hepsini Amerika
kurdurdu öyleyse bu iddia mantıklıdır.
GLADIO, Leo A. Müller, S.37:
"..Buna göre gizli yapının tüm üyeleri birbiriyle bağlıydı.
Fakat burada 'Gladio'nun bulunduğu devletlerin ulusal egemenliğinin güvence
altına alındığı iddia ediliyordu..."
GLADIO, Leo A. Müller, S.40:
"..Aralık 1967'de bir Norveç gazetesi bir NATO gizli belgesinin
fotokopisini yayınladı. Avrupa'daki Amerikan Silahlı Kuvvetleri komutan yardımcısı
general J.P.Macconnell tarafından bir yazı kaleme alınmıştı. Belge
"Numara 100-1, Civil Affairs Oplan belgelerinin No:3'e eki" şeklinde
kayıtlıydı. Bunun içinde "yardıma çağrılacak birliklerin statüsü
üzerinde anlaşma"da şunlar okunuyordu: "Hükümete karşı geniş
bir iç ayaklanma gibi ABD birliklerinin ve onların güvenliğinin gerçek
misyonunu etkileyebilecek iç karışıklık durumunda, hükümet (bir hareket
durumunda sırasıyla tek tek şu devletler aşağıdaki sıralamaya göre katkılarda
bulunacaktır: 1. Norveç, 2. Yunanistan, 3. Türkiye, 4. Batı Almanya, 5.
Fransa, 6. İtalya, 7. Hollanda, 8. Belçika, 9. Lüksemburg, 10. Danimarka) böyle
bir karışıklığı kendi araçlarıyla ezmek için tüm önlemleri alacaktır.
Bu insiyatiflerin ya da söz konusu hükümetin bir yardım istemesi durumunda,
eğer ABD birliklerinin komutanı gerek görürse, hükümet bu karışıklığın
en hızlı şekilde ezilmesini sağlayacak durumda değilse sırası
bozulmayacaktır. ABD birlikleri komutanları tarafından gerekli önlemleri ya
kendi insiyatifleriyle ya da hükümetle işbirliği halinde
yapabilirler..."
Uğur Mumcu'nun tespitleri de konuyu pekiştiriyor:
(Tempo, 30 Aralık 1990, "Ağca'yı Türk Gladio'su mu kaçırdı?")
"..Mehmet Ali Ağca'nın avukatı D'avidio aynı
zamanda italyan gizli istihbarat örgütü SISMI'nin mafya ile ilişki kuran üyelerinin
avukatıdır. Bu da ilginç bir rastlandırı. General Mussumici ve arkadaşları
Bologna Garı bombalanması nedeniyle yargılandılar ve mahkum oldular. İşin
ilginç tarafı, Ağca'yı ikinci ifadeyi almaya zorlayan da General
Mussumici'dir. Böyle bir takım karanlık bağlantılar var, ne yazık ki
ortaya çıkarılmadı..."
KONTRGERİLLA VE MASONİK ÖRGÜTLENMELERİN ŞAŞIRTICI BENZERLİĞİ
Ve kontrgerilla-gladio örgütlenmesi içinde en önemli bölümü, öteden
beri iddia edilen ve İtalya'da Gladio'dan daha önce patlayan 'P2' skandalının
da ispat ettiği gibi, masonların, devletler içinde devlet şeklindeki yapılanmaları
oluşturuyor kuşkusuz. Kontrgerillanın devlet içinde devlet diye tanımlandığı
düşünülürse masonlarla ilgisinin olması gayet tabii karşılanacaktır.
1981 yılında İtalya'da bütün dünyayı sarsan P2 skandalı patlak verdi.
P2 adlı locanın, ülke içindeki inanılmaz kontrolü ve kirli işleri ortaya
çıktı. Bu skandal masonluğun bir ülke içinde neler yapabileceğini ortaya
koyuyor ve yalnızca İtalya'da değil, masonik faaliyetleri su yüzüne çıkmamış
çoğu ülkeye de ışık tutuyordu.
HÜRRİYET, 3 KASIM'92:
"..1981 yılının Haziran ayında patlak veren ve NATO'yu olağanüstü
boyutlarda tedirgin eden skandala yol açan P2 mason locasının, çok güçlü
bir Mafya-Kontrgerilla-Gizli servis şebekesi olduğu ortaya çıkmıştı.."
THE MIDDLE EAST INTERNATIONAL, TEMMUZ'81:
"..P2 Mason Locası, Yahudi lobileriyle, MOSSAD'la ve İsrail'le doğrudan
bağlantı halindeydi.."
TERCÜMAN, 27 MAYIS'81:
"..(P2 Mason Locası'nın başkanı) Licio Gelli, İtalyan Askeri Gizli
İstihbarat Örgütü ile sıkı ilişkiler içindeydi. Hatta o zamanlar örgütün
başkanı olan General Giuseppe Santovito, P2 mason locasına kayıtlıydı. Ayrıca
İtalyan Gizli Servisi'nin eski başkanı Albay Antonia Viezzar da locanın üyeleri
arasındaydı.."
GÜNAYDIN, 19 ARALIK'81:
"..P2 mason locasının üyeleri arasında devrin gizli servis
sorumluları, polis müdürleri, hakimler, yargıçlar, savcılar, avukatlar,
adli tıp görevlileri gibi önde gelen insanlar vardı... Licio Gelli, emrinde
142 milletvekili ve senatörün olduğunu söyledi.."
IM NAMEN GOTTES?, David A. Yallop, S.401:
"..17 Mart 1981'de polis Gelli'nin Arezz'daki müthiş villasında ve
Giole tekstil fabrikasında 962 kişilik P2 üye listesini buldular. Ayrıca yönetimle
alakalı dökümanlar ve dosyaları ele geçirdiler. P2 üyelerinin listesi 'İtalyan
Kim Kimdir?'deki gibi harf sırasına göreydi. İtilaf kuvvetleri ellinin üstünde
General ve Amiralle kuvvetlendirilmiş, yönetim iki bakanla temsil ediliyordu;
ayrıca buna sanayiciler, gazeteciler (bunların arasında Corriere della Sera'nın
şefi ve diğer redaktörler vardı), 36 parlamento görevlisi, pop yıldızları,
işadamları ve yüksek seviyeli polisler ekleniyordu. Bu devlet içinde
devletti. Gelli'nin İtalya'yı kendi kontrolüne sokmak istediği söyleniyordu.
Bu pek doğru değildi. O İtalya'yı zaten kontrolüne almıştı.."
HÜRRİYET, 4 ŞUBAT'89:
"..P2 Mason Locası'nın İtalya'da aşırı sağcı teröristlerin giriştiği
pek çok suikastin sorumlusu olduğu saptandı.."
THE MIDDLE EAST INTERNATIONAL, TEMMUZ'81:
"..P2 Locası üyesi, İtalya'da Yahudi lobisinin önde gelen ismi Albay
Viezzar 1960'ların sonunda Bologna tren istasyonunda yüzlerce kişinin
katledilmesi olayına yardımlarıyla tanınıyor. Ayrıca suçlanan faillerin
çoğunun Lübnan'da İsrail kontrolündeki kamplarda eğitildiği söyleniyor.."
PAPA MAFYA AĞCA, Uğur Mumcu, S.247,253:
"..P2 Locası'nın 962 üyesinin adları arasında İtalyan gizli güvenlik
örgütü SISMI'nin başta başkanı olmak üzere birçok görevlisi, çeşitli
partilerden parlamenterler, elliyi aşkın general ve amiral de bulunmaktaydı...
P2 soruşturmasını yönetenler ise faili meçhul cinayetlere kurban gittiler.
Gelli ile ilgili soruşturmayı yürüten Albay Rozzi, 1981 yılı Haziran'ında
kimler tarafından öldürülmüştü? 'Guardia di Finanza'nın daire başkanlarından
Florio'nun otomobil kazasında ölmesi neyi anlatıyordu? Bu kazada, P2 Locası
ile ilgili bir çantanın çalınmasına ne anlam veriliyordu? Calvi'nin dosyasını
ele alan yargıcın öldürülmesi, bu cinayet salgını içinde ne gibi anlam
taşıyordu? Calvi'nin sekreteri niçin intihar ediyordu?"
2000'E DOĞRU, 20 ARALIK'92:
"..İtalya'da ortaya çıkarılan P2 Mason Locası'nın Gladio ile bağlantısı
saptanmıştı. Locanın başkanı Licio Gelli'nin notlarında P2'nin NATO üyesi
ülkelerde ve Ortadoğu'da üyeleri olduğu bilgisi yer alıyor. Kontrgerillanın
yükselişi ile Masonların etkisinin artması paralel gelişiyor.."
THE BROTHERHOOD, Stephen Knight, S.273:
"..Gladio sempatizanı Başbakan Andreotti ve Amiral Martini'nin P2 üyesi
olması da işin cabasıydı... P2 üyeleri arasında 43 tane parlamento üyesi,
54 devlet görevlisi, 183 tane askeri komutan, bunların 30'u General, 8'i
Amiral ve ayrıca Genel Kurmay Başkanı, 19 tane hakim, avukatlar, polis
komiserleri, bankerler, gazete sahipleri, yazarlar, başyazarlar, 58 profesör,
Adli Tıp Görevlileri, politik parti başkanları, 3 Haber Alma Servisi Başkanı
bulunuyor.."
VAHDET, 26 KASIM'90, A. Dilipak'ın yazısından:
"..P2 Locası ile ilgili olayı hatırlayanlar, sağ ya da sol, ya da
milliyetçi ya da muhafazakar geçinen bir çok kişinin, nasıl olup da böyle
bir örgüt içinde birlikte hareket ettiklerini anlayacaktır. Dışarıda her
zaman kavga eder gibi görünenlerin, içeride nasıl büyük bir beraberlik içinde
bulunduklarını görmek ilginç olacaktır. En basitinden ünlü solcularımızdan
Nadir Nadi ile ünlü sağcılarımızdan Fahrettin Kerim Gökay'ların nasıl
olup da, masonik bir kuruluş olan Lions kulübün Türkiye'de kurulması yönünde
ortak girişimlerde bulunup, ortak kurucu oldukları ve aynı belgeye ortak imza
koyduklarını bilmek, belki çoğumuz için soğuk duş etkisi yapacaktır.."
Sayın Dilipak ilginç bir noktayı yakalamış. Gladio- kontrgerilla türü
örgütlere sağdan da soldan da diğer gruplardan da adam alınıp bunların
aynı örgüt içinde nasıl beraber çalışabildikleri kafaları
kurcalamaktaydı.. Masonluğun ise böyle bir yapıyı barındırdığı öteden
beri biliniyor. İtalya'daki Gladio ile P2 Mason Locası ilişkisi de saptandığına
göre, kontrgerillanın örtüsü kaldırıldığında, büyük ihtimalle
masonluğun karanlık yüzü sırıtacaktır altından... Masonluğun örgütlenmesi
ne kadar aydınlanırsa kontrgerilla örgütlenmesi de bir o kadar aydınlanacaktır...
ZAMAN, 24 TEMMUZ'92, "NATO'nun gizli terör örgütü: GLADIO":
"..28 Kasım 1990 tarihinde, ZAMAN gazetesi, araştırmacı-yazar İlhami
Soysal'la bir röpörtaj yaptı. Soysal, söz konusu röpörtajın bir yerinde
şöyle diyordu:
"Türkiye'de askerlerden çok mason vardı. Şimdikileri bilmiyorum, ama
vaktiyle geçmişte çok mason vardı askerden. Özel Harp Dairesi'nin başındaki
kişilerin kişiliklerini araştırmak lazım teker teker."
TERÖR VE GÜNEYDOĞU SORUNU, Fehmi Koru, S.30-33:
"..Meğer 'Çetin Emeç ve Abdi İpekçi gizli bir örgütün iç
hesaplaşması sonucu mu öldürüldü?' cümlesini kağıda dökerken, İtalya
Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, ilgililere, Amerikan Merkezi İstihbarat Örgütü
(CIA) ile İtalyan P-2 Mason Locası'nın, 1970'li yıllarda, İtalya'daki terörü
destekledikleri konusundaki iddiaları araştırma talimatını vermekteymiş...
Palme cinayetinin Emeç cinayeti ile bir çok benzer noktası bulunuyor. Galiba
sonuçları da birbirine benzeyecek; katil (veya katiller) cinayeti işlerken
bir çok delil bıraktığı halde yakalanamayacak. Kurbanları arasında
Kennedy kardeşlerin de bulunduğu 'garip siyasi cinayetler'den bunlar.. CIA,
tabiatı gereği, cinayetlere bulaşmış olabilir, ama bir 'iyi ahlak derneği'
gibi çalıştıklarını iddia eden masonlar kötü işlere karışır, ileri sürüldüğü
gibi gerektiğinde cinayet işlerler mi? İtalya'daki P-2 Mason Locası'nın
kirli işler yaptığı biliniyor. Lucio Gelli adlı bir iş adamının terörle
sarsılan İtalya'da adı duyulmuş, önemli ne kadar siyasetçi, bürokrat,
asker, istihbaratçı, gazeteci, bankacı, dinadamı ve işadamı varsa P-2 adını
verdiği özel locada topladığı ve bu yolla ülkedeki gerçek iktidarı eline
geçirdiği 1980'lerin başında ortaya çıkmıştı. Hükümetin bir çok üyesi,
sivil ve askeri istihbaratın başkanları, bazı kuvvet komutanları bu locanın
üyeleriydiler. P-2 Mason Locası'nın kapatılmasından sonra, İtalya'nın terörle
başedebildiği görülmüştü. RAI ekranına çıkan iki ajanın anlattıkları,
yıllardır İtalya'da neredeyse herkesin zihninde taşıdığı bir kuşkuyu
dile getirdiği için, Cumhurbaşkanı Cossiga tarafından inandırıcı bulunmuş
olmalı..
Tarihi ortaçağlara kadar uzanan bir gizli örgüt olan Masonluk'un,
kendilerine ait ritüelleri bulunduğu bilinir. Kendileri için özel inşa
edilmiş mabetlerde (loca) toplanan masonlar uluslararası irtibatlar içindedirler.
Birbirlerini tanımalarını sağlayan özel sembolleri vardır. Hemen her
meslek alanından üye kabul ettiği için, Mason Locaları, toplumun her
kesitinde güç sahibidir. Masonluk bilenlerce, "devlet içinde
devlet" olarak tanımlanır. Masonluk ve cinayet? Masonları esas güçlü
kılan ordu, emniyet ve adalet teşkilatı gibi kurumlardan da üye
kaydetmeleridir. Cinayet işleyen bir masonun, mason polisler tarafından
cinayet izleri yok edilerek kurtarıldığı veya mahkemeye çıktığında
mason hakim tarafından beraat ettirildiği başka ülkelerde çok görülmüştür...
Abdi İpekçi ve Çetin Emeç, bildiğimiz kadarıyla, mason olan meslektaşlarımızdandı.
Görünürde Mason Locası'nın hışmını çekmek için herhangi bir söz ve
eylemleri bulunmuyordu. Ancak, iki büyük gazeteyi yönetirken, mensubu
oldukları örgütün ülkeyi kasıp kavuran terörde payı olduğunu öğrenmişlerse...
Bizde Masonluk ve Masonlarla ilgili bir soruşturma açılmasını beklemek
hayal. Ama İtalya'da açılan soruşturma belki bizdeki bazı olaylara da
ışık tutabilir. RAI Televizyonu, kendilerinin CIA hesabına çalıştıklarını
bildiren iki kişiyi kameralar önünde konuşturmuşlar: Ajanlar, 1970'li yıllarda
terörü azdıranların CIA'dan para alan P-2 Mason Locası üstad-ı azamı
Lucio Gelli olduğunu söylemişler. Ajanlara göre, İsveç Başbakanı Olof
Palme'yi öldürme emrini de CIA ile işbirliği halindeki masonlar vermiş..."
GLADIO, Leo A. Müller, S.32-34:
"..Aldo Moro'nun öldürülmesini soruşturan komisyon da "Parti başkanının
kaçırılmasının soruşturulmasında Loca mensuplarının bu konuda sessizce
geçiştirilemeyecek etkilerini" saptıyordu. Özellikle de, saklanılan
yerin ("Halk Hapishanesi") araştırılmasında ve bulunmasındaki sayısız
başarısızlıkların; bugün P-2 Biraderlerinin poliste ve gizli servislerdeki
nüfuzlarından kaynaklandığı ortaya çıktı. O zamanki P-2 mensuplarının
bilgilerine göre; Üstad Gelli gizli servis yöneticilerinden ve soruşturmanın
şefinden sürekli olarak, olup bitenlerin en son durumu hakkındaki bilgi
alabiliyordu.
Sol terörizmde de "Gladio" şüpheleri doğdu: Polis ve gizli
serviste "P2"nin üst düzey yöneticileri vardı. Mahkemelerin ve
parlamento komisyonlarının bilgilerine göre; (solcu) "silahlı mücadele"nin
üyeleri bol miktarda değildi ya da tanındıktan sonra izlenmiyorlardı. En
skandal koparan örnek de şuydu; her (Kızıl) tugaycının ortaya çıkarılmasından
sonra - Moro kaçırıldığında da henüz hayattayken de - onların hemen
hemen tümü biliniyordu..."
|