Anayasa Mahkemesi, üniversitelerde eğitim özgürlüğünü genişleten anayasa değişikliğine ilişkin iptal kararının gerekçesini açıkladı. Anayasa´nın 148. maddesinde anayasa değişikliklerinin şekil şartı dışında esas denetiminin yapılamayacağı hükmünü yok sayan Yüksek Mahkeme, Meclis´in yetkisini sınırlandırdı.
![]() ![]() ![]() |
22.10.2008 11:56 Kontrgerillacılar, genç-yaşlı kadın-erkek Milletin sandıklara attıkları oylarla Meclis´ine verdiği yetkiyi, içlerinde organize baskını tertipletenlerin de bulunduğu malum 9 üyesiyle yok saydı, ´Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir (Kemal Atatürk)´ değil, Şimdiki Üye Yapısı Değişmediği Sürece Kayıtsız Şartsız Biz Anayasa Mahkemesinindir dedi.
Kontrgerilla´ya geç, başörtülüye dur!
Başörtüsü düzenlemesi sebebiyle AK partiye kapatma davası açan yargıtay başsavcısı ergenekon davasında sanıklar lehine tanık olacakmış. Ona ve ergenekonculara geç, en büyük tehdit başörtülüye dur! Yetki gasbı Türkiye´yi ayağa kaldırdı, Türkiye kaynamaya başladı. Cumhurbaşkanı, Başbakan, birçok bakan, bir çok parti yetkililerinin eşleri başörtülü. Onları unuttunuz mu ey 9´lar! Bu ayrımcılık niye? Rejimin altını oyduğunuzun farkında mısınız? Sizin gibi kin ve nefret dolu olanların vereceği hükümler adaletli mi?.. Hayır! Bu yaptığınızla Yassıada mahkemesini hatırlattınız. Zaten amacınızda bu değil miydi? Ama, uyanın o devirler geçti. Daha bir organize baskını bile başaramıyorsunuz, bir youtube´a bile hükmedemiyorsunuz da, bu aziz millete mi hükmedeceksiniz? Resmen kin ve nefret dolusunuz, insanları ileride suç işler diye peşinen mahkum etmek, ancak sizin gibi vicdansız faşistlere mahsustur. Zaman aleyhinize akıyor. Şükürler olsun. Kontrgerilla cumhuriyetinden gerçek bir Türkiye Cumhuriyeti´ne geçmeyi engelleyemiyorsunuz, engelleyemeyeceksiniz. Anladık kolay teslim olmayacaksınız, bu ülkeye belki biraz daha belki de uzun süre sancı vereceksiniz. Ne 9´larınızın, ne ergenekon´unuzun, ne pkk´nızın ve ne de diğer taşeronlarınızın provokasyonları başarılı olamıyor, çünkü geçerlilik tarihini çoktan yitirdi. Bir siz farketmediniz! ´Yargıya saygılı olun´ gibi laflarla kimseyi çocuk yerine koymayın, bu ülkeye birazcık olsa saygınız sevginiz varsa gelin yasalardan yana olun, ama gerçekten olun. Bazı cüppeliler, karınlarını doyurmak için bile vergisine muhtaç oldukları milletine ihanet etmesinler, bu izlenimi bırakmasınlar. Bilesiniz ki bu izlenim gittikçe belirginleşiyor.
Bu rejimin adı ne? ´Türkiye Cumhuriyeti´ mi ´Türkiye Baas (Azınlık) Cumhuriyeti´ mi?
Anayasa Mahkemesi, üniversitelerde eğitim özgürlüğünü genişleten anayasa değişikliğine ilişkin iptal kararının gerekçesini açıkladı. Anayasa´nın 148. maddesinde anayasa değişikliklerinin şekil şartı dışında esas denetiminin yapılamayacağı hükmünü yok sayan Yüksek Mahkeme, Meclis´in yetkisini sınırlandırdı. 9 El Kaosa Kalktı!
Anayasa Mahkemesi´nin verdiği karara muhalif kalan Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç ile üye Sacit Adalı, üyelerin kendilerinde olmayan bir yetkiyi kullandığının altını çizdi. Başkan Kılıç, karşı oy yazısında, iptali vahim bir hata olarak değerlendirirken, bu karar ile siyasi işleyişin yargı vesayetine bağlanarak ciddi bir sorun meydana getirildiğini vurguladı. Sacit Adalı da iptal kararını, fevkalade zorlama bir yorum olarak nitelendirdi. Adalı, Artık hiçbir Anayasa değişikliği yapılamayacak, teklif edilemeyecek, akla dahi getirilmeyecektir. dedi.
Mahkeme, Meclis´ten 411 oyla geçen Anayasa değişikliğini hukuken geçersiz sayarken, Meclis´in yasama yetkisinin sınırlı olduğunu, sayısal gücüyle her yasayı çıkaramayacağını öne sürdü. Karardan yaklaşık 6 ay sonra yayınlanan gerekçede, kıyafet serbestisinin başta laiklik ilkesi olmak üzere, Anayasa´nın 2. maddesinde belirtilen Cumhuriyet´in temel nitelikleri ile bağdaşmadığı savunuldu ve şöyle denildi: Anayasa Mahkemesi, Anayasa´nın 10. ve 42. maddelerini değiştiren hükümlerinin Cumhuriyet´in Anayasa´nın 2. maddesinde belirtilen niteliklerini değiştirdiğine karar vermesi halinde bu hükümleri Anayasa´nın 4. maddesindeki değiştirme yasağına aykırılık nedeniyle iptal edebilir. Gerekçeli kararda, üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasının, farklı yaşam tercihlerine, siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde baskı aracına dönüşmesi ihtimalinin de bulunduğu iddia edildi. Bu konuda şu ilginç yorum yapıldı: Böylesi sınırsız ve koşulsuz bir kıyafet serbestisinin toplumsal huzuru ve ulusal dayanışmayı zedelemesi hatta giderek ortadan kaldırması kaçınılmazdır. Çünkü dini örtünme amaçlı kıyafetlerin giyilmesinin sınırsız, koşulsuz serbest bırakılması halinde, bu tür kıyafetlerin giyilmesi, kamu yönetiminde ve toplumsal yaşamda ayırımcılığı davet edebilecek, bu tür kıyafetleri giyenlerin giymemeyi tercih edenlere yönelik bir etkileme, baskı, dayatma ve tehdit unsuru haline gelebilecek, örtünen - örtünmeyen, inançlı - inançsız, Müslüman olan - olmayan şeklinde din eksenli ayrışmalar, kutuplaşmalar ve bunlara bağlı olarak kamu düzenini ve huzurunu tehdit edecek gerginlikler ve çatışmalar ortaya çıkabilecektir. Bu olasılığın ortaya çıkması durumunda taşınan dinsel simgenin başkalarının üzerinde yaratacağı baskı ve olası eğitim aksamaları ile kamu düzeninin bozulması karşısında, üniversite yönetimlerinin ve kamu kurumlarının müdahalesine olanak verilmemesi, herkesin eşit şekilde eğitim hakkından yararlanmasını engelleyebilecektir. (1)
Haşim Kılıç´tan özgürlükçü yorum: Üniversiteler kışla değildir
Üniversiteler kışla değil Toplumsal yaşamda geçerli olmayan kılık kıyafet düzenleme gerekliliğini üniversitelere dayatmak, hem üniversitelerin bu olağan işlevine, hem de Anayasa´da öngörülen akademik, bilimsel, düşüncel, kolektif ve diğer entelektüel özgürlükler manzumesine ters düşmektedir. Üniversiteler kışla değildir. Ders disiplini, reşit öğrencilerin uniform bir davranış, düşünüş ve inanç modeline sokulmasının gerekçesi olamaz. Üniversitelerde düzenleme yetkisinin tek meşru gerekçesi, eğitimin üniversite gereklerine uygun olarak yürütülmesi olmalıdır.
Sacit Adalı: Vehimlerle eğitim hakkı gasp edilemez
Bir türlü gelmeyen, ama devamlı tekrarlayarak, üsteleyerek, taze tutularak hemen geleceği vehmedilen mücerret ve mevhum bir tehlike uğruna müşahhas bir eğitim hakkının gasbına göz yumulmaktadır. Devamlı şekilde niyetleri sezmeye çalışmak, varsayımları ve olasılıkları bahane etmek problemi çözümsüzleştirmektedir. Hukuk devletinde işlemler, vehimler, tahminler veya kehanetler üzerine değil Anayasa ve yasalara uygun somut gerçeklikler üzerine bina edilir. (Abdullah Harun)
(1) Gerekçeli kararın tam metni: (http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=752200)
(22 Ekim 2008, 11:56)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: