Çeşitli illerde görülen az sanıklı Fetö davalarında sanıkların yargılanmasına ilk kez başlandı ya da duruşmalara devam edildi. 30'dan fazla davada sanıkların savunması alındı. Duruşmalar ileri tarihlere ertelendi.
![]() ![]() ![]() |
30.04.2017 18:21 Çeşitli illerde görülen az sanıklı Fetö davalarında sanıkların yargılanmasına ilk kez başlandı ya da duruşmalara devam edildi. 30'dan fazla davada sanıkların savunması alındı. Duruşmalar ileri tarihlere ertelendi.
İşte henüz sonuçlanmayan ve görülmekte olan o davalar:
1) Adana: 1 sanık Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay'ın davası
Adana'da, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) gereği görevden alınan Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında tutuklu yargılandığı davada adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
24 Nisan'da Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya tutuklu Mustafa Çay ile tutuksuz yargılanan ağabeyi Nurettin Çay ve avukatları katıldı.
Mustafa Çay, savunmasında, polislik yaptığı dönemde terör örgütleriyle mücadele ettiğini, Adana'ya tayini çıktıktan sonra 2004 yılında Seyhan Belediyesi zabıta müdürlüğüne geçiş yaptığını ifade etti.
Daha sonra Pozantı'da Belediye Başkanı seçildiğini hatırlatan Çay, odasında terör örgütü elebaşısı Fetullah Gülen'e ait kitap, 1 ABD doları ve "himmet listesi" bulunduğu iddiasını kabul etmedi.
Himmet listesinde parmak izinin olmadığını ve listede adı yazanlarla bir araya gelmediğini savunan Çay, 15 Temmuz gecesi sokağa çıkıp konuşma yaptığını anlattı, hakkındaki suçlamaları reddetti. Çay'ın savunmasının son bölümünde gözyaşı döktüğü görüldü.
Tutuksuz sanık Nurettin Çay da 15 Temmuz darbe girişimini lanetlediğini belirtti, üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi.
Tanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti Çay'ı yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla tahliye ederken, ağabeyi Nurettin Çay'ın ev hapsi ise yurt dışı çıkış yasağı ve kolluk biriminde imza atma şartına çevrildi.
Duruşma, himmet listesinde Çay'ın parmak izinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, belediyedeki görüntülerin incelenip rapor haline getirilmesi, belediyede arama yapan polislerin tanık olarak dinlenmesi için ertelendi.
2) Adana: 3 sanık polisler A.G, M.T, İ.H.Y'nin davası
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan tutuklu 3 eski polisin yargılandığı davanın duruşması görüldü.
27 Nisan'da Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, daha önce meslekten ihraç edilen tutuklu sanıklar Ahmet Gökkaya, Mustafa Topalak ve İbrahim Halil Yaşar ile avukatları katıldı.
Sanıklardan Yaşar savunmasında, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek darbe gecesinden itibaren 4 gün boyunca görevi başında olduğunu iddia etti.
Terör örgütü üyesi olmadığını savunan Yaşar, tahliyesini istedi.
Gökkaya ve Topalak da üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini, terör örgütü üyesi olmadıklarını savundu.
Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
3) Adana: 3 sanık Bylock kullanan A.Y, F.İ, M.T'nin davası
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında Bylock programını kullandıkları iddiasıyla tutuklanan 3 sanık hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15'er yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı.
28 Nisan'daki gelişmeye göre, Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandıkları iddia edilen Ali Yağbasan, F.İ.D. ve Murat Tokuş hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan iddianame hazırladı.
Zanlılar hakkında 15'er yıl hapis cezası istenen 23 sayfalık iddianame, Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, sanıkların ByLock kullandıklarının tespit edildiği belirtilerek, Yağbasan, Doğanlar ve Tokuş'un savunmalarına yer verildi.
Sanıklardan Yağbasan, ByLock programını yaklaşık bir ay kullandıktan sonra sildiğini iddia etti.
Doğanlar da ByLock çıkan telefon hattının babasının adına kayıtlı olduğunu, programı yüklemediğini ve kullanmadığını öne sürdü.
Sanık Tokuş ise 2015'te otobüste tanıştığı kişi tarafından telefonuna bir program (ByLock) kurulduğunu savundu. Programa şifreyle giriş yapıldığını belirten Tokuş, "Bu şahıstan bana dini içerikli mesajlar geliyordu. Bazen ben de dini mesajlar gönderiyordum. Bu program 3 ay telefonumda kaldı. Programın ByLock olduğunu bilmiyordum." iddiasında bulundu.
4) Adana: 1 sanık Vali Yardımcısı Ahmet Beyoğlu'nun davası
Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan eski Adana Vali Yardımcısı Ahmet Beyoğlu'nun yargılanmasına devam edildi.
26 Nisan'da Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, meslekten ihraç edilen ve ev hapsi yaptırımlı adli kontrole tabi tutulan tutuksuz sanık Beyoğlu ile avukatı katıldı.
Duruşma savcısı, mahkemeye sunduğu esas hakkındaki mütalaasında, Beyoğlu'nun "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçundan 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme Başkanı'nın mütalaayla ilgili savunmasını sorduğu Beyoğlu, ek süre istedi ve telefonunda örgüt üyelerinin şifreli mesajlaşma programı "ByLock" çıktığı iddialarını reddettiğini beyan etti.
Mahkeme heyeti, Beyoğlu'nun ev hapsinin devamına karar verip duruşmayı, Emniyet Genel Müdürlüğüne, ByLock tespitinin nasıl yapıldığının ve içeriğinin bulunup bulunmadığıyla ilgili bilgi verilmesine ilişkin yazı gönderilmesi ve eksikliklerin tamamlanması için erteledi.
5) Adana: 2 sanık Kanuni Üniversitesinin genel sekreteri Mahmut Açıl ile kapatılan Burç Okullarında öğretmenlik yapan Uğur Dündar Bakan'ın davası
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında kapatılan Kanuni Üniversitesinin genel sekreteri Mahmut Açıl ile kapatılan Burç Okullarında öğretmenlik yapan Uğur Dündar Bakan'ın yargılandığı davanın duruşması görüldü.
27 Nisan'da Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Açıl ve Bakan ile avukatları katıldı.
Sanık Açıl savunmasında, üniversitede çalışırken maaş hesabı olarak Bank Asya'ya hesap açtırdığını belirterek terör örgütünün üyesi olmadığını iddia etti.
Bakan da üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini kaydetti.
Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Sanıklar hakkında "FETÖ/PDY örgütüne üye olmak" suçundan on beşer yıl hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti. Sanıklar Açıl ve Bakan'ın evlerinde yapılan aramalarda "Fetullah Gülen'in kitapları ve çok sayıda örgütsel doküman" ele geçirildiği belirtilen iddianamede, her iki sanığın da Gülen'in talimatıyla örgütün iletişimde kullandığı "ByLock" programını kullandıkları kaydedilmişti.
6) Adana: 3 sanık M.İ, K.K, N.Y'nin davası
Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan haklarında 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 2'si tutuklu 3 sanığın yargılandığı davanın duruşması görüldü.
28 Nisan'da Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuksuz sanık Mustafa İ. hazır bulundu. Tutuklu sanıklar Kemal Kayboz ve Nihat Yaşar ise duruşmaya Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Sanık Yaşar, savunmasında, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtti. Silahlı bir eyleme katılmadığını dile getiren Yaşar, terör örgütü üyesi olmadığını iddia etti.
Kayboz da örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u yüklemediğini ve kullanmadığını öne sürdü.
Terör örgütünün üyesi olmadığını savunan Kayboz, "Örgüte ait hiçbir şeye katılmadım. Suçlamaları kabul etmiyor ve tahliyemi talep ediyorum." dedi.
Mustafa İ. ise hakkında suçlamaları kabul etmedi. Çocuklarının örgüte ait dershanelere gittiğini kaydeden Mustafa İ, Zaman gazetesi aboneliğini ise 2014'te sonlandırdığını vurguladı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
7) Adana: 2 sanık B.K, F.Ç'nin davası
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan 2 tutuklu sanığın yargılanmasına devam edildi.
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Bayram Köküsoy, Fevzi Çakmak ile sanık avukatları katıldı.
Mahkeme heyeti, Köküsoy'a, FETÖ ile iltisaklı ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Aktif Eğitim Sendikası'na Cuma Ali Keçe adlı şahsı üye yaptığı hatırlatılarak savunma yapması istendi.
Köküsoy, Cuma Ali Keçe'yi tanıdığını ve sendikaya böyle bir üye temini yapmadığını, Aktif Eğitim Sendikasına üye temin etme gibi bir yetkisinin bulunmadığını söyledi.
Üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirten Köküsoy, "Benim FETÖ/PDY ile bir bağlantım yoktur. Suçsuz olduğuma inanıyorum. Çocuklarımı bu yapının dershanesine gönderdiğim, Bank Asya'ya para yatırdığım ve Aktif Eğitim Sendikasına üye olduğum için pişman ve üzgünüm. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum." dedi.
Diğer sanık Çakmak da terör örgütü ile bir ilgisinin bulunmadığını, Feke ilçesinde öğretmenlik yaparken ihraç edilip tutuklandığını öne sürerek tahliyesini ve beraatını talep etti.
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, sanık Köküsoy'un, üzerine kayıtlı telefon hattında terör örgütünün kripto haberleşme sistemi "ByLock" programı tespiti olmadığı ve delilleri karatma şüphesi bulunmadığından tahliyesini, diğer sanık Çakmak'ın ise tutukluluğunun devamını talep etti.
Mahkeme heyeti, her iki sanığın da tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
8) Adana: 1 sanık öğretmen R.Ö'ye dava açıldı
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında açığa alınan öğretmen hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15 yıl hapis istemiyle hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi.
29 Nisan'da FETÖ/PDY ile bağlantısı olduğu iddiasıyla Pozantı ilçesinde yakalanıp tutuklanan ve daha sonra adli kontrol şartıyla tahliye edilen öğretmen Resin Ö. hakkındaki soruşturma tamamlandı.
Şüpheli hakkında "silahlı terör örgütü üyeliği"nden 15 yıl hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, Resin Ö'nün savunmasına ve hakkındaki suçlamalara yer verildi.
Sanığın Pozantı ilçesi Kamaşlı Mahallesi'ndeki evinde yapılan aramada FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ait 10 kitap ve Bank Asya ödeme makbuzları bulunduğu belirtilen iddianamede, Resin Ö'nün kapatılan Bank Asya'da 8 hesap açtırdığının tespit edildiği, Ankara'daki polis kolejinde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği yaptığı kaydedildi.
İddianamede ifadesine yer verilen Resin Ö, kitap okumayı sevdiğini belirterek, "Mesleğimden ötürü dini kitaplar okuyorum. Bazıları Fetullah Gülen'e ait olmak üzere 800'e yakın kitabım var. İçlerinden en son hatırladığım kadarıyla 2007 yılında alınmış olan Gülen'e ait kitaplara el konuldu. Ben kesinlikle cemaat veya örgütle bağlantılı olarak bu kitapları alıp okumadım. Kırşehir il merkezindeki öğrencilerim beni bilir. Oradaki çevreye de sorulursa benim FETÖ ile hiçbir alakam olmadığı görülecektir." beyanında bulundu.
İddianamede, polis tarafından yapılan araştırmada Resin Ö'nün Kırşehir'e atandıktan sonra FETÖ/PDY üyesi olduğunu gizlediğinin belirlendiği bildirildi.
9) Afyonkarahisar: 16 sanık 16 ayrı dava
Afyonkarahisar'da Fetullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması soruşturması çerçevesinde "silahlı terör örgütüne üye olma" iddiasıyla haklarında ayrı ayrı dava açılan sanıkların yargılanmasına devam edildi.
26 Nisan'da Afyonkarahisar 2'nci Ağır Ceza Mahkemesinde ayrı ayrı görülen davalara tutuklu sanıklar Yıldıray Gülten, Zafer Oğan, İmdat Demir, Ayşe Sargın, Kerem Sağlam, İbrahim Dumlupunar, Ahmet Ahsen, Mustafa Çavdar, Aptullah Ayçiçek, Hasan Ali Kocaağa ile tutuksuz sanıklar İbrahim Eğretli, Mustafa Murat Kaya, Nesibe Ayçiçek, Erdoğan Halat, Mesut Mercan, Volkan Çetin ve avukatları katıldı.
Tutuklu sanıklardan Ayşe Sargın, duruşmaya tutuklu bulunduğu Konya-Ereğli F Tipi Cezaevi'nden video konferansla katıldı. Savunmaları alınan sanıklar, suçlamaları kabul etmeyerek tahliyelerini istedi. Mahkeme heyeti, tanıkların dinlenmesinin ardından tüm davalarda yargılanan sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmaları 24 Mayıs'a erteledi.
10) Afyonkarahisar: 9 sanık 9 dava
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında "silahlı terör örgütüne üye olmak" iddiasıyla dava açılan 6'sı tutuklu 9 kişinin yargılanmasına devam edildi.
27 Nisan'da Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinde ayrı ayrı görülen 9 davaya tutuklu sanıklar Abdurrahman Genç, Ömer Özbulut, Ramazan Ateş, Ömer Dağaşan, Reşit Köken, Bahattin Uğur ile tutuksuz sanıklar Mustafa Güleç, Abdullah Döner, Nurettin Akşen, avukatları ve tanıklar katıldı.
Ayrı ayrı görülen davalarda sanık savunmaları alındı, tanıklar da dinlendi.
Tutuksuz yargılanan ve ticaretle uğraştığını belirten sanık Abdullah Döner, ifadesinde merkeze bağlı Çayırbağ beldesinde "Kaz Festivali" ismi verilen yemekli toplantılara katıldığını ifade etti.
Döner'in davasında tanık olarak dinlenen M.A.U, Abdullah Döner ile birkaç defa "gezek" adı verilen toplantılara katıldığını ve karşılaştıklarını aktardı.
Yemekli toplantılarda da bir araya geldiklerini, yemek parası adı altında kişilerin 20-30-50 lira civarında para bıraktığını aktaran tanık M.A.U, bu toplantılarda bazen Fetullah Gülen videolarının izlendiğini dile getirdi.
Tanık M.A.U. ifadesinde, Çayırbağ'da düzenlenen "Kaz Festivali" adlı yemekli davetlere katılırdık. Biz işadamları olarak Afyon'un gözde kişileriyiz. Bizleri yolunacak kaz gibi gördüler. Malum adımız, şanımız var. 2013 öncesi zekat da veriyorduk." dedi.
Suçlamaları kabul etmeyen sanıklar, tahliyelerini talep etti.
Herhangi bir kararın çıkmadığı davalar ertelendi.
11) Ankara: 2 sanık Bilecik Valisi Halil İbrahim Akpınar, İçişleri Bakanlığı Müfettişi Mehmet Firik'in davası
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği suçundan hakim karşısına çıkan eski Bilecik Valisi Halil İbrahim Akpınar'ın tutukluluğunun devamına, İçişleri Bakanlığı Müfettişi Mehmet Firik'in ise adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi.
26 Nisan'da Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada savunma yapan Akpınar, hakkındaki suçlamaları reddetti ve hiçbir terör örgütü üyesiyle ilgisinin bulunmadığını savundu.
ByLock kullanmadığını öne süren Akpınar, 13 yıldır aynı telefon numarasını kullandığını, telefonuna böyle bir program indirmediğini, bu programın adını darbe girişiminden sonra duyduğunu öne sürdü.
Akpınar, Kimse Yok mu Derneğine telefonuna gelen SMS mesajlarına cevap vererek yardımda bulunduğunu belirtti.
Mehmet Firik de devletine ve milletine bağlı biri olduğunu, FETÖ ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını savundu.
ByLock kullanmadığının emniyetten gelen raporlarla da belgelendiğini ifade eden Firik, evindeki aramada ele geçen ve içinde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in 15 vaazının bulunduğu taşınabilir belleğin kendisine ait olmadığını iddia etti.
Mahkeme heyeti, savcılık mütalaasına da uyarak, Akpınar'ın tutukluluğunun devamına hükmetti ve bir sonraki duruşmayı 15 Haziran 2017'ye bıraktı.
Firik hakkında emniyete müzekkere yazılarak telefon görüşmelerini içeren HTS analiz raporunu talep eden mahkeme, diğer delilerin toplandığını değerlendirip, sanığın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi.
12) Ankara: 1 sanık 'Meb Ablası' Necla Avcı'nın davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), Milli Eğitim Bakanlığındaki kadınlar yapılanmasının başında olduğu öne sürülen Necla Avcı'nın yargılanmasına başlandı.
26 Nisan'da Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, terör örgütü üyeliği suçundan Sincan Cezaevinde tutuklu bulunan Avcı ve avukatı katıldı.
Hakkındaki iddiaları reddeden Necla Avcı, örgütle bir ilgisinin bulunmadığını, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u da kullanmadığını söyledi.
Avcı'nın avukatı ise müvekkili hakkında Tokat Ağır Ceza Mahkemesinde yine aynı suçtan açılmış bir dava bulunduğunu belirterek, her iki dosyanın Tokat'ta birleştirilmesini talep etti.
Talebi değerlendiren mahkeme heyeti, Necla Avcı hakkındaki dosyanın Tokat Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine hükmetti.
13) Bartın: 1 sanık Ulus İlçe Emniyet Amiri Levent Mustafaoğlu'nun davası
Bartın'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında "anayasayı ihlal" ve "silahlı terör örgütü yöneticiliği ve üyeliği" iddiasıyla müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan, eski Ulus İlçe Emniyet Amiri tutuklu sanık Levent Mustafaoğlu'nun yargılanmasına başlandı.
24 Nisan'da Bartın Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Mustafaoğlu ile avukatı ve yakınları katıldı.
Mustafaoğlu savunmasında, 15 Temmuz akşamı evinde olduğunu, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki asker topluluğunu olağan dışı bir durum olarak değerlendirdiğini ve hareketliliği büyük bir terör saldırısı için önlem olarak düşündüğünü öne sürdü.
İstanbul ve Ankara'da askeri hareketliliğin darbe girişimi olduğunun anlaşılmasının ardından i·lçe emniyet amirliği kapısına uzun namlulu bir polis memurunun görevlendirilmesi talimatını verdiğini iddia eden Mustafaoğlu, "Darbe girişimi olduğunu anladım. O akşam ilçe emniyet amirliğine hareket ettim. Emniyete giriş yaptığımda içeride bulunan personelin ellerinde uzun namlulu silahlarla ışıkların altında açık bir hedef olarak beklediklerini gördüm. Hemen personeli içeriye aldım ve karartma yapması talimatı verdim. Emniyet binasındaki personelin ellinde çok sayıda ağır silah görünce, yeterli eğitimleri olmadığı ve olabilecek kazaları engellemek için silahları dolaba koymaları yönünde talimat verdim." dedi.
Sanık Mustafaoğlu, savunmasında şunları kaydetti:
"15 Temmuz darbe girişimi akşamı personelimiz ile ilçe amirlik binasında televizyon izlemeye başladık. Haberlerde şiddet ve çatışma görüntülerini, uçakların emniyet binalarını bombaladığı ve birçok kişinin şehit olunduğuna dair görüntüleri izliyorduk. Personelimin üzerinde çok ciddi bir heyecan ve panik havası vardı. Ben de personel üzerindeki bu baskının azaltılması için onlara çeşitli şakalar yapıyordum. Polis memuru Yusuf Yavuz, 'Amirim gelirlerse ne olur' sorusu üzerine ben, "Ne olacak? Buraya bir onbaşı atarlar biz de selam dururuz." dedim. Polis Yavuz bunun üzerine 'Beni izine ayırın ben bunlara selam durmam' dedi. Ben de, 'Senin rütben mi var? Sen bunları dert ediyorsun' dedim. Tabii bunlar, personeli rahatlatmak için yaptığım şakalardı."
Mahkeme heyetinin, "Örgütün haberleşme programı 'ByLock'u kullandığın yönünde rapor var, bununla ilgili ne söyleyeceksin?" sorusu üzerine Mustafaoğlu, söz konusu programı kullanmadığını ileri sürdü.
Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, tanıkların dinlenmesi için duruşmayı erteledi.
14) Bayburt: 4 sanık polisin davası
Bayburt'ta Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) ilişkin, 4 eski polis memurunun yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü.
24 Nisan'da Bayburt Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya KHK ile meslekten ihraç edilen 4 tutuklu polis ile avukatları ve yakınları katıldı.
Sanıklardan M.G, ByLock kullanmadığını ileri sürerek hakkındaki iddiaları reddetti.
Sanık A.B. de daha önce örgütle ilgili bildiklerini savcılıkla paylaştığını ve yargılama esnasında da bildiklerini paylaşacağını belirterek, yapacağı savunmanın etkin pişmanlık hükümleri kapsamında değerlendirilmesini talep etti.
Sanık E.Ş. de 2011 yılında Bayburt Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesinde (KOM) çalışmaya başladığını söyledi.
KOM Şubesi'nde 6 arkadaşıyla FETÖ ile bağlantılı soruşturmada Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı (KUDAKA) ve Sosyal Destek Programı (SODES) ile ilgili iki dosyaya baktığını ancak içerikleriyle ilgili iddianamede yer aldığı gibi hiçbir kimseyle paylaşımının olmadığını savundu.
Mahkeme başkanının, telefon hattındaki ByLock tespitine ilişkin soru üzerine E.Ş, telefonu eşinin kullandığını ancak ne eşi ne de kendisinin ByLock kullanmadığını hatta programın nasıl bir şey olduğunu bilmediğini öne sürdü.
Sanık R.Y. de hakkındaki suçlamaları reddederek tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanıklardan A.B. ve R.Y'yi adli kontrol şartıyla tahliye ederek duruşmayı erteledi.
15) Bursa: 1 sanık Demokratik Gelişim Partisi (DGP) Genel Başkan Yardımcısı Kani Kudu'nun davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan eski Demokratik Gelişim Partisi (DGP) Genel Başkan Yardımcısı Kani Kudu, tahliye edildi.
26 Nisan'da Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın duruşmasına, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olmak, TBMM'yi ortadan kaldırmak veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından hakkında müebbet hapis cezası istenen Kani Kudu ile avukatları katıldı.
Bursaspor eski yöneticilerinden Kani Kudu (40), savunmasında, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulunduğunu ve başvurusunun değerlendirme aşamasında olduğunu anımsattı.
Kudu, bir dönem yükselmek istediği için siyasete girdiğini belirterek, " İdris Bal ile bir dönem siyaset yapmamın hata olduğunu kabul ediyorum ama ben gerçekten siyasette yükselebilmek için yaptım bunu. Hiçbir örgüte mensup değilim, vakıf ve dernek üyeliğim yoktur. Tahliyemi talep ediyorum." diye konuştu.
Sanık avukatları ise müvekkillerinin FETÖ/PDY ile bağlantısının bulunmadığını ileri sürerek tahliyesini talep etti.
Cumhuriyet savcısı mütalaasında Kudu'nun etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma ihtimali olduğu, kaçma ve delilleri karartma şüphesinin bulunmadığı gerekçesiyle adli kontrol şartıyla serbest bırakılması talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti aranın ardından Kudu'nun adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında geçen yıl 29 Ağustos'ta Emniyet Müdürlüğü ekiplerince Yalova'da gözaltına alınan eski DGP Genel Başkan Yardımcısı Kani Kudu, çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.
16) Erzurum: 1 sanık komiser Hüseyin Varol'un davası
Erzurum'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine karışmakla suçlanan tutuklu sanık eski komiser Hüseyin Varol, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "suç delilini ortadan kaldırma" suçlarından yargılanmasına başlandı.
25 Nisan'da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Hüseyin Varol, Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Kimlik tespiti ve iddianamenin okunması sonrası savunması alınan Varol, iddianamede yer alan aleyhindeki hususları kabul etmediğini belirterek suçsuz olduğunu öne sürdü.
Hiç kimseye karşı baskı, cebir ve tehditte bulunmadığını iddia eden Varol, şöyle konuştu:
"Anayasal düzeni bozma suçuyla ilgili devlet organlarına karşı cebir, şiddet ve tehdit içerikli herhangi bir davranışım olmamıştır. Buna ilişkin iddiaları kabul etmiyorum. FETÖ veya başka bir örgütle bağlantım olmamıştır. Suç delillerini gizleme veya yok etme iddiası da gerçeği yansıtmamaktadır. İddialar asılsızdır."
Mahkeme heyeti, tanık ifadelerinin alınması ve eksik evrakların tamamlanması amacıyla duruşmayı erteledi.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tutuklu yargılanan ve darbe girişimi sırasında İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli olan eski komiser Hüseyin Varol'un darbe girişimine katıldığı ve emniyetteki personele örgütün amaçları doğrultusunda baskı yapıp delilleri ortadan kaldırdığı öne sürülüyor.
Varol'un "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "suç delilini ortadan kaldırma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 8 yıldan 20 yıla kadar hapsi isteniyor.
17) Erzurum: 1 sanık Vali Yardımcısı Fatih Gül'ün davası
Erzurum'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu öne sürülen eski Erzurum Vali Yardımcısı Fatih Gül'ün yargılanmasına devam edildi.
27 Nisan'da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Fatih Gül ile avukatı Hasan Güney katıldı.
Gül savunmasında, iddianamede belirtildiği gibi bilgisayarı kullanmadığını belirtti. Görevden uzaklaştırıldıktan sonra odasında arama yapıldığını anlatan Gül, "O anki bilgisayar bana ait değil, valiliğe ait bilgisayardır." dedi.
Gül, hakkında "ByLock" tespitinin yapıldığı tarihte babasının rahatsızlığından dolayı izne ayrıldığını bildirerek, şunları ifade etti:
"Tespitin yapıldığı tarihte 2 haftalık izne ayrılmıştım. İzinde memleketime gittim, evimde değildim. Bu süreçte belirtildiği gibi evimdeki ADSL bağlantısından nasıl programı yüklemiş olabilirim. Kullandığım iddia edilen programın içeriğinin tespit edilmesini talep ediyorum. Herhangi bir mesajlaşma içeriği çıkarsa tek kelime savunma yapmadan kararınızı bekleyeceğim. Hakkımda yakalama kararı olduğunu bildiğim halde isteğimle teslim oldum. Tutuklandıktan 4 gün sonra çocuğum doğdu. 1 saat olsun sevemedim. Tahliyemi talep ediyorum."
Sanık avukatı Güney savunmasında, müvekkili hakkında 3 farklı "ByLock" tespitinin yapıldığını kaydederek, "Bunlardan soruşturma aşamasında olanda ByLock tespiti yokken daha sonra çıkan raporlarda kullandığı yönünde tespit yapılmıştır. Diğer iki raporu hazırlayan polis memurunun ismi ikisinde aynı olmasına rağmen imzaları farklıdır. Bunun araştırılmasını ve müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum." dedi.
Mahkeme heyeti, eksikliklerin tamamlanması amacıyla duruşmayı erteledi.
İddianameden
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, eski Erzurum Vali Yardımcısı Fatih Gül'ün yurt dışı çıkış kaydının bulunmadığı ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütün haberleşmede kullandığı şifreli haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı olduğu belirtiliyor.
Sanık Gül'ün, iş yerinde yapılan aramalarda dijital materyallerin incelenmesi sonucu Fetullah Gülen'e mektup "deşifre olduk" isimli 54 GB'lık dosyanın bulunduğu ve açılamadığının anlatıldığı iddianamede, aynı incelemede "İşte FETÖ Esed derin bağlantısı" isimli dosyanın olduğu ve açılamadığına işaret ediliyor.
İddianamede, Gül'ün örgütle bağlantılı Zirve Üniversitesinde eğitim kaydının ve eşinin Bank Asya'da kaydının bulunduğu belirtiliyor.
İddianamede, sanık Fatih Gül hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
18) Erzurum: 2 sanık Cihan Haber Ajansı ve Zaman Gazetesi Bölge Müdürü Ersin Demirci, Özel Şifa Hastanesi Basın ve Protokol Müdürü Esalettin Gül'ün davası
Erzurum'da, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ilişkin soruşturma kapsamında haklarında dava açılan eski Cihan Haber Ajansı ve Zaman Gazetesi Bölge Müdürü Ersin Demirci ile kapatılan Erzurum Özel Şifa Hastanesi Basın ve Protokol Müdürü Esalettin Gül'ün yargılanmasına devam edildi.
25 Nisan'da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Gül ve Demirci, bulundukları Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşmada sanıkların avukatları da hazır bulundu.
Sanıklardan Gül, savunmasında hayatı boyunca hiçbir terör örgütüyle ilişkisi olmadığını ve eylemsel faaliyete katılmadığını ileri sürdü.
Şahsına ait "ByLock" tespitinin olmadığını belirten Gül, "Ben hayatım boyunca illegal değil legal kurumlarda çalıştım. Ayrıca herhangi bir eylemsel faaliyete katılmam da söz konusu değildir. Suçsuzum, tahliyemi talep ediyorum." dedi.
Demirci de kendisine yönelik örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmediğini öne sürerek, "Fiilen katıldığım bir eylem bulunmamaktadır. 4 yıl önce katıldığım bir basın açıklaması nedeniyle itham ediliyorum. 6 aydır tutukluyum ve mağdurum." diye konuştu.
Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
İddianameden
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıklar Esalettin Gül ve Ersin Demirci'nin FETÖ/PDY'ye ait basın ve yayın organlarından Zaman Gazetesi ve Cihan Haber Ajansında bölge müdürü olarak görev yaptıkları ve 17-25 Aralık 2013'ten sonra FETÖ/PDY'nin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararı ile "terör örgütü" ilan edilmesine rağmen örgüt faaliyetlerini sürdürdükleri belirtiliyor.
Demirci'nin, "14 Aralık Operasyonu" olarak bilinen ve Zaman Gazetesine yönelik operasyonlarda gazetenin genel yayın müdürü Ekrem Dumanlı ile Samanyolu Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Hidayet Karaca'nın gözaltına alınmasının ardından Erzurum Adliyesi önünde basın açıklamasıyla operasyonları eleştirdiği ve örgütün propagandasını yaptığı belirtilen iddianamede, sanığın, örgütün emniyetteki üyelerini FETÖ'ye mensup diğer üyeler hakkında tahkikat yapmaması için yönlendirdiği iddia ediliyor.
İddianamede, Gül'ün de görevlerini Demirci'ye devrettikten sonra örgütün finans kaynaklarından Özel Şifa Hastanesinde basın ve protokol müdürü olarak görev yaptığı, 17-25 Aralık'tan sonra örgütle irtibatını kesmediği, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in kardeşi aracılığıyla ilettiği talimatları canlı kurye olarak örgüt mensuplarına aktardığı ve terör örgütünün sosyal medya faaliyetleri içinde paylaşımlar yaptığı ileri sürülüyor.
İddianamede, Gül ve Demirci'nin "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "terörizmin finansmanı" suçlarından 12,5 yıldan 25 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.
19) Erzurum: 3 sanık komiserler S.B, E.K ve polis F.Y'nin davası
Erzurum'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) emniyet oluşumuna mensup oldukları iddiasıyla 2'si komiser 3 polisin yargılandığı davada ifade veren sanık polis memuru Fatih Yaşar, "Örgütün Erzurum'daki toplantılarını düzenleyen ve örgütün sorumlularından olduğunu öğrendiğimiz Yılmaz Yaman, 17-25 Aralık sürecinden sonra oy verme konusunda yönlendirmede bulunmak istedi. Önceden dini konularda sohbetler yapılıyordu. Daha sonra bu sohbetlerin konusu değişmeye başladı. Bize karşı ' AK Parti'ye oy vermeyin' şeklinde siyasi konuşmalar yaptı." dedi.
FETÖ/PDY'nin emniyet yapılanmasına üye oldukları iddiasıyla eski komiser Sedat Bacanlı, Emrah Kılıç ve polis memuru Fatih Yaşar'ın yargılanmasına başlandı.
26 Nisan'da Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmada tutuklu sanık Bacanlı, tutuksuz yargılanan Kılıç ve Yaşar ile avukatları hazır bulundu.
Kimlik tespitinin ardından savunma yapan Bacanlı, 15 Temmuz 2016 gecesi Erzurum'un Aziziye ilçesindeki bir karakolun amirliğine vekalet ettiğini, darbe girişimi olduğu bilgisi üzerine tüm ekibini toplayarak görevinin başında durduğunu ileri sürdü.
Bacanlı, o gece karakoldaki 40 kişiyle görev yaptığını belirterek, "Darbe teşebbüsünü duyar duymaz herkesi göreve çağırdım. İki gece boyunca uyumadan çalıştım. Eğer bu yapının mensubu olsaydım, aksini yapıp teşebbüse destek verirdim. ByLock kullanıcısı değilim. 7 yıllık meslek hayatımda trafik cezam dahi bulunmamaktadır." dedi.
Diğer sanık Kılıç ise mahkeme heyetinin kendisine ait iki telefonda örgütün gizli haberleşme sistemi "ByLock" tespit edildiği yönündeki sorusu üzerine, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, "Ben bu programı ne kurdum ne de kullandım. Varlığını dahi darbe teşebbüsünden sonra öğrendim." diye konuştu.
Fatih Yaşar da Trabzon'da görev yaparken Aşkın Işık adlı örgüt mensubunun düzenlediği toplanılara katıldığını, Erzurum'da ise bu toplantıların " Erzurum yapılanması" liderleri arasında olan ve himmet toplayıp, örgütsel eğitim verip, topladığı bilgileri örgütteki üstlerine ilettiği iddiasıyla başka bir davada yargılanan Yılmaz Yaman tarafından gerçekleştirildiğini aktardı.
"Kılıç ile himmet verip toplantılara katıldık"
Himmet verdiğini kabul eden Yaşar, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Trabzon'da iken Aşkın Işık'ın yönlendirmesiyle telefonuma 'ByLock' yükledim. Bu programdan birkaç defa sohbet toplantıları konusunda görüşme yaptım. Örgütün Erzurum'daki toplantılarını düzenleyen ve örgütün sorumlularından olduğunu öğrendiğimiz Yılmaz Yaman, 17-25 Aralık sürecinden sonra oy verme konusunda yönlendirmede bulunmak istedi. Önceden dini konularda sohbetler yapılıyordu. Daha sonra bu sohbetlerin konusu değişmeye başladı. Bize karşı ' AK Parti'ye oy vermeyin' şeklinde siyasi konuşmalar yaptı. Mevcut durum hoşuma gitmedi ve bu ortamdan ayrıldım. Diğer sanık Emrah Kılıç ile 'ByLock' üzerinden görüştük. Kılıç ile himmet verip toplantılara katıldık."
Mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı da Bacanlı ve Kılıç'ın, FETÖ/PDY üyesi oldukları ve ByLock programı tespitinin yapılması dolayısıyla "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçundan cezalandırılmalarını, Yaşar hakkında ise 'ByLock' programı tespiti ve terör örgütü üyeliğinin sabit görülmesine karşılık terör örgütünün deşifre edilmesi hususunda verdiği bilgiler doğrultusunda "etkin pişmanlık" hükümlerinin uygulanmasını talep etti.
Tutuksuz sanık, duruşmada tutuklandı
Mahkeme heyeti, Yaşar'ın ifadeleri doğrultusunda tutuksuz sanık Kılıç'ın 'ByLock' kullanıcısı olduğunun ortaya çıktığı kanaatine vararak tutuklanmasına hükmetti.
Heyet, sanık avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları amacıyla duruşmayı erteledi.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıklar Bacanlı, Kılıç ve Yaşar'ın terör örgütü üyesi oldukları ve örgütün kriptolu haberleşme programı "ByLock" kullandıklarının tespit edildiği belirtiliyor.
Sanıkların eylemlerine uyan "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapse mahkum edilmeleri isteniyor.
20) Gaziantep: 1 sanık "imamlar abisi" Mustafa Bilici'ye dava
Gaziantep'te Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında, tutuklanan örgütün sözde "imamlar abisi" Mustafa Bilici'nin demokrasi nöbetlerine katılarak, gizli gizli fotoğraf çektiği tanık ifadelerine yansıdı.
26 Nisan'daki gelişmeye göre, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca meslekten ihraç edilen Bilici hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianame, 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Nakıboğlu Camisi eski imamı Bilici hakkında 17 Temmuz'da emniyete gelen ihbarla soruşturma başlatıldığı hatırlatılan iddianamede, 19 Temmuz'da gözaltına alındığı, üst aramasında bir miktar parayla birer dolarlık 2 banknot ele geçirildiği, görev yaptığı caminin deposunda ise örgüte ait kitap ve CD'ler bulunduğu belirtildi.
Sanığın yıllık izinlerinde 3 defa ABD'ye gittiği belirtilen iddianamede, ayrıca Gaziantep İl Müftülüğü tarafından yürütülen idari soruşturmanın ardından hazırlanan rapora da yer verildi.
Erdoğan'a cuma hutbesinde hakaret
Raporda, sanığın FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu, 17-25 Aralık öncesinde ve sonrasında örgütün organizasyonlarını düzenlediği, himmet topladığı, Zaman gazetesi abonesi yapmak için çalıştığı, AK Parti'ye oy vermeme konusunda çevresindekileri uyarmak için geziler, toplantılar düzenlediği, caminin alt katında sinevizyonla örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in konuşmalarını öğrencilere izlettiği kaydedildi.
ABD'ye gidip geldikten sonra örgütün elebaşı Gülen'in kitaplarını dağıttığı ve şiirlerini çerçeveletip cami duvarına astığı, bu nedenle kınama cezası verildiği ancak il disiplin kurulunca kararın reddedildiği aktarılan raporda ayrıca cuma hutbesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret içeren sözler sarf ettiğine değinildi.
İddianamede ifadesine yer verilen tanık İ.A, 16 Temmuz tarihindeki "demokrasi nöbeti"ne katıldığını, bu sırada Bilici'yi gördüğünü anlattı.
Bu kişinin cenazelerde, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e övgüler yağdırdığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettiğini ifade eden İ.A, FETÖ'nün üyelerine "kendilerini gizlemeleri adına demokrasi nöbetlerine katılmaları talimatı" üzerine Bilici'nin de bu nedenle etkinliklere katıldığını söylediğine yer verildi.
Tanık O.K. de ilk günden itibaren demokrasi nöbetlerine katıldığını, 16 Temmuz akşamı Bilici'yi gördüğünü ifade ederek, şu bilgileri verdi:
"Kendisi kalabalıkta dolaşarak, cep telefonu ile etrafın ve kişilerin fotoğrafını çekiyordu ancak normal şekilde değil, gizli gizli şekilde çekiyordu. Şüphelenerek, takip ettim. Etrafındaki kişilere sanki darbe girişimi olayına sevinmiş gibi hareket ettiğini gözlemledim. 18 Temmuz'da yine gizli gizli fotoğraf çektiğini gördüm. Biriyle fotoğraf çektirmek istedi ancak bu kişi fotoğraf çekilmek istemedi ve hatta 'senin gibi bir adamın burada ne işi var' dedi. Bilici, alaycı şekilde güldü. Çay sırasına geçti. Burada da gizli gizli fotoğraf çekmeye devam etti. Çevrede araştırdığımda Bilici'nin 'bölge imamı' olduğunu öğrendim."
6 ay öncesinde darbe imasında bulunmuş
Tanık M.G.A'nın, sanığın 17-25 Aralık öncesinde ve sonrasında örgütle bağını gizlemediğini, son sınıf öğrencilerini özel sohbetlere götürdüğünü, örgütün dershanelerine yönlendirdiğini, 17-25 Aralık sonrasında AK Parti'ye oy verilmemesi gerektiğini, CHP ya da HDP'ye oy istediğini belirterek, "Ayrıca, Bilici'nin 2016 yılının ocak ayında 'Temmuz ya da ağustos ayında büyük iç savaş çıkacak, Türkiye iyi yönetilmiyor' dediğine bizzat şahit oldum." dediği aktarıldı.
İddianamede, örgütün imamlarından sorumlu olduğu ifade edilen Bilici'nin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Gaziantep İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneğinin kurucu yöneticisi olduğu, iş adamlarına yönelik umre organizasyonlarını gerçekleştirdiği, imamlar arasında sık sık organizasyonlar düzenlediği, çocuklarını KHK ile kapatılan okullara gönderdiği, Bank Asya hesabının bulunduğu belirtilerek, "terör örgütüne üye olmak" suçundan cezalandırılması talep edildi.
21) Gümüşhane: 1 sanık öğretmen H.K'nin davası
Gümüşhane'deki Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanan ve meslekten ihraç edilen eski öğretmen H.K'nın yargılanmasına başlandı.
27 Nisan'da Gümüşhane Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanık H.K, avukatı Akın Demir, tanıklar ile sanık yakınları katıldı.
Duruşmada savunma yapan H.K., üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, silahlı terör örgütüne üye olmadığını savundu.
İl Milli Eğitim Müdürlüğünün düzenlediği geziler dışında hiçbir geziye katılmadığını ifade eden H.K., " Gürcistan ziyaretini turistik ve botanik parkı görmek amaçlı yaptım. Bu geziye söz konusu yapıyla ilgisi olmayan kişilerle günü birlik gittim." dedi.
Zaman gazetesine 2000'li yıllarda Kütüb-i Sitte adlı eseri alabilmek amaçlı üye olduğunu ve eseri alınca aboneliğini sonlandırdığını anlatan H.K., öğrencilik yaşamı boyunca söz konusu yapının evlerinde kalmadığını, çocuklarının dahi bu okullarda eğitim görmediğini kaydetti.
H.K, üzerine atılı suçları kabul etmediğini belirterek, serbest bırakılmasını istedi.
Duruşmada tanık sıfatıyla mahkeme heyetine bilgi veren Cafer Bayram ise sanığın öğretmen arkadaşı olduğunu ve kendisini bir iki defa Aktif Eğitim-Sen Gümüşhane Şubesi'nin toplantısında gördüğünü, bunu dışında kendisiyle bir yakınlığının bulunmadığını aktardı.
Tanık ifadelerinin ardından söz alan sanık Avukatı Akın Demir, iddianamenin müvekkilinin üzerine atılı silahlı terör örgütü üyeliği suçunu destekleyecek verilerden yoksun olduğunu savunarak, müvekkilinin beraatini talep etti.
Mahkeme heyeti, duruşmaya verilen kısa aranın ardından sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
22) İstanbul: 1 sanık Zaman yazarı Mümtazer Türköne'nin 'Cumhurbaşkanını Tehdit' davası
Eski Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne'nin, yazdığı yazıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı tehdit ettiği iddiasıyla yargılandığı davada savcı mütalaasını açıkladı.
26 Nisan'da Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, başka suçtan tutuklu sanık Mümtazer Türköne SEGBİS sistemiyle katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türköne'nin avukatları da duruşmada hazır bulundu. Duruşmada, Cumhuriyet Savcısı Talip Kalkan'ın esas hakkındaki mütalaası okundu.
Mütalaada, Zaman gazetesinin FETÖ'nün yayın organlarından biri olduğunun anlaşıldığı, 15 Temmuz'da meydana gelen darbe girişimine gelinen süreçte bu gazetede yayımlanan yazıların ve yürütülen kampanyaların etkin rol oynadığı, sanık Mümtazer Türköne'nin bu gazetenin köşe yazarı olduğu, sanığın 4 Şubat 2016'da "Arınç sarayı Sur'daki tünellere sokuyor" başlıklı bir yazı yazdığı belirtildi.
Yazıdaki ifadelerin, çözüm sürecinde görev alanların, yeni oluşacak siyasi yapı tarafından çıkarılacak idam cezasını öngören yasalarla idam edileceklerinin vurgulandığı aktarılan mütalaada, bu yazının yayımlanmasından 6 ay sonra 15 Temmuz 2016'da darbe girişiminin meydana geldiği ve bu darbe girişimi sırasında darbecilerin görevlendirdiği bir timin Cumhurbaşkanının bulunduğu yere gönderildiği, derdest edilemediği takdirde öldürme kastıyla hareket eden bu timin adeta sanığın yazısında önerdiği neticeyi meydana getirmek amacında oldukları ifade edildi.
Savcı Kalkan'ın mütalaasında ayrıca şunlar kaydedildi:
"Sanık tarafından yazılan makale bir bütün olarak ele alındığında, 15 Temmuz'da meydana gelen darbe gelişimine gelinen süreçte bir kaldırım taşı niteliğinde görüldüğü, sanığın yazıda dile getirdiği öngörü, dilek, temenni ve tavsiyelerin 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen darbenin sorumluları tarafından adeta uygulanmaya konulduğunun görüldüğü, sanığın suç tarihinde yazdığı yazı ile saray iktidarı tabiriyle Cumhurbaşkanını kastederek uyguladığı politikalar nedeniyle idam edileceğini vurgulamak suretiyle onu tehdit ettiği, üzerine atılı suçu işlediği dosya kapsamında sabit olduğundan sanığın 'tehdit' suçundan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması mütalaa olunur."
Sanık Türköne, mütalaaya karşı savunmasını hazırlaması için süre talep ederek, "Benim yazımdaki sözlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı söylenmiş sözler olarak nitelendirilmesi mümkün değildir." iddiasında bulundu.
Mahkeme heyeti, sanığa savunmasını hazırlaması için süre vererek, duruşmayı erteledi.
İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ertuğrul Sarıyar tarafından hazırlanan iddianamede, Türköne'nin 4 Şubat 2016'da "Arınç sarayı Sur'daki tünellere sokuyor" başlıklı köşe yazısı yazdığı belirtildi.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin şüpheli Türköne hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğu ifade edilen iddianamede, dilekçede suça konu yazıda Cumhurbaşkanına yönelik tehdit içerikli ifadeler bulunduğu, bu nedenle Türköne hakkında soruşturma başlatılmasının istendiği ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararı ile suç duyurusu dilekçesini Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yolladığı aktarıldı.
İddianamede, şüpheli Mümtazer Türköne'nin "Cumhurbaşkanını tehdit" suçundan 5 yıldan az olmamak üzere hapisle cezalandırılması isteniyor.
23) İstanbul: 2 sanık Bylock kullanan askerlerin davası
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandıkları iddiasıyla tutuklu bulunan 2 sanıktan 1'i tahliye edildi.
27 Nisan'da İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesindeki ikinci duruşmaya, ilk duruşmada 17 sanıkla ilgili verilen yetkisizlik kararının ardından, davaları bu mahkemede görülmeye devam edilen tutuklu sanıklar Alp Çırak ve Bünyamin Soysal ile avukatları katıldı.
Tutuklu sanık Bünyamin Soysal, ByLock kullandığı iddia edilen telefon hattının, ablasının kimlik bilgilerinin kullanılarak alınan kaçak hat olduğunu söyledi.
Bununla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını belirten Soysal, "Hattın sahte olarak çıkarılmış olduğunu öğrendik. Bu hattı ben de, ablam da kullanmadı. Ayrıca ablamın kimlik bilgilerinin kullanılması sonucu 3 kaçak hat daha çıkarıldığını öğrendik. Tahliyemi talep ediyorum." diye konuştu.
Tutuklu sanık Alp Çırak'ın avukatı da Antalya Bölge Adliye Mahkemesi'nin verdiği bir kararı örnek göstererek, müvekkilinin tutuksuz olarak yargılanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Bünyamin Soysal'ın, yurt dışı çıkış yasağı konulmak suretiyle ve her ay 2 defa imza atmak şartıyla tahliye edilmesine karar verdi.
Diğer sanık Alp Çırak'ın tutukluluk halinin devamına hükmeden mahkeme heyeti, duruşmayı 22 Haziran'a erteledi.
Süreç
İstanbul'da FETÖ/PDY'nin şifreli haberleşme programı ByLock kullandıkları iddia edilen 19 asker tutuklanmıştı. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi son görev yerleri ve ikametgahları başka illerde görünen 17 sanıkla ilgili yetkisizlik kararı vererek dosyalarının yetkili mahkemelere gönderilmesine hükmetmişti. Son görev yerleri ve ikametgahları İstanbul olduğu için tutuklu sanıklar Alp Çırak ve Bünyamin Soysal'ın ise yargılanmasına bu mahkemede devam edilmişti.
24) İzmir: 1 sanık Gülen'in avukatı Fetih Ün'ün davası
İzmir'de, yürütülen FETÖ soruşturmasında 'FETÖ-PDY üyesi olmak' suçlamasıyla tutuklanan Fetullah Gülen'in 25 yıldır avukatlığını yapan Fetih Ün ilk defa hakim karşısına çıktı. İddia edildiği gibi Fetullah Gülen'in sağ kolu olmadığını, avukatlık hukuku gereği Fetullah Gülen'in avukatlığını yaptığını söyleyen Ün, "Örgüt ile ilgim varsa Allah kahretsin" dedi.
Fetullah Gülen'in Türkiye'de 24 yıl önce vekalet verdiği kişi olan İzmir Barosu'na kayıtlı avukat Fetih Ün, geçtiğimiz Kasım ayında İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından, FETÖ/PDY üyesi olmak suçundan gözaltına alındı. 1989 yılından 2015 yılına kadar Gülen'in yaşadığı Pensilvanya'ya 6 -7 kez gidip geldiği ve görüştüğü belirtilen avukat Ün, sevk edildiği mahkeme tarafından denetimli serbestlik ile tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olayı soruşturan Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı, hakimliğin verdiği karara itiraz edip, tutuklanmaya yönelik yakalama kararı talebinde bulundu. Bir üst sulh ceza hakimliği talebi yerinde gördü. Hakkında tutuklama kararı bulunan Fetih Ün, duruşmaya girmek için Bayraklı Adliye Sarayı'na gelince, adliye karakolunda görevli polisler tarafından yakalanıp gözaltına alındı. 4. Sulh Ceza Hakimliği'ne çıkartılan Fetih Ün'ün yüzüne karşı tutuklanma kararı okundu ve tutuklanarak cezaevine götürüldü. Olayı soruşturan Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Cumhuriyet Savcısı sanık Fetih Ün hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan 15 yıl hapis cezası istemiyle yargılanması için dava açtı.
Fetullah Gülen'in yaklaşık 25 yıldır avukatlığını yapan İzmir Barosuna kayıtlı Fetih Ün, FETÖ/PDY örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 13. Ağır Ceza Mahkemesinde 15 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı davada ilk kez hakim karşısına çıktı.
27 Nisan'da 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmaya tutuklu yargılanan sanık Fetih Ün, sanığın 3 avukatı ve ailesi katıldı. Evli, üç çocuk babası ve aylık gelirinin 5 bin lira olduğunu yoklamada belirten sanık Fetih Ün'ün ifadesi Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile alındı.
"Allah beni kahretsin"
İddianamede geçen iddiaların hiçbirini kabul etmediğini söyleyen Fetih Ün, "Fetullah Gülen benim müvekkilim olur. Amerika'ya gittiğim doğrudur. Gülen'in 26 yıldır eski avukatı olduğum için tutuklandım. Örgütle her hangi bir bağlantım yok. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimi ile bir ilgim yok. Ben kesinlikle kimseye baş eğmedim, kimseden emir ve talimat ta almadım. Darbe girişiminde kim bulunduysa onların karşısındayım. Hani yapılanmayla ilgili bir bağlantım yok. 1989 yılında Gülen'in tazminat davaları dışında başka davalarına bakmadım. Ben sadece bende bulunan davalarına baktım. Örgütle ilgim varsa Allah kahretsin. Böyle bir örgütün varlığından haberim yok. Hiçbir zaman da yer almadım" dedi.
Irmak TV'de verdiği bir röportajdaki konuşmalarının da iddianamede suç olarak yer aldığını söyleyen Fetih Ün, "Irmak TV yasal olarak kurulan bir televizyondu 6 aydır tutukluyum. İddianamenin ilk 17 sayfasında örgütün örgüt yapısı anlatılıyor. Ben bu örgütün hiçbir yapılanmasında yer almadım. Bir röportaj verdim, başım belaya girdi. Hizmet harekatında da bulunmadım. Sohbet ve toplantılara da katılmadım. Himmet ve zekat vermedim ve toplamadım. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum" şeklinde konuştu. Sanık Fetih Ün, yaklaşık 2 saat mahkeme heyeti karşısında kendini savunarak ifade verdi.
Tanık cemaat ile ilgisini anlattı
Sanığın ifadesinin ardından tanıklar dinlenmeye başladı. Tanık olarak dinlenen Erkan B., "Fetih Ün cinayet suçundan yargılanan babamın avukatlığını yaptı. Bize hoca efendi ve cemaatin avukatı olduğunu söyledi. Mahkeme heyeti ve soruşturma savcısını tanıdığını, babamın davasının kolay yoldan hallolacağını, daha çabuk tahliye olacağını söyledi. Pensilvanya'ya gidip Gülen'le görüşme yaptığını da belirtti. Babamın davasında hakim ve savcıların yardımcı olacağını söyledi. Kendisine düşmanlığım yok. Vatandaşlık görevimi yaptım. İnternette Irmak TV'de yaptığı röportajı görünce babamın avukatlığından, Yargıtay aşamasında azlettik" diye konuştu.
Fetullah Gülen'in talimatlarını yerine getiriyordu
Mahkeme başkanı, tanık Nurettin Veren'in Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği ifadesini okudu. Veren'in ifadesinde Fetih Ün'ün, 'Fetullah Gülen ile maddi ve manevi yönden bağlantıları vardı. Fetullah Gülen'den gelen talimatları yerine getiriyordu. Hücre yapılanmasında önemli yeri vardı. Avrupa koordinasyonunu sağlıyordu. Tüm Türkiye'de FETÖ'nün avukat yapılanmasını yönetiyordu. Fethi Ün, 15 Temmuz öncesi ve sonrası davaları sulandırıyordu. Ün, Fetullah Gülen'in yanına çok kez gitmiştir. Deşifre olunca da onun yerine başka avukat atandı. Örgütte yeri bir başkaydı' dediği belirtildi.
Tutukluluğu devam etti
Sanık Fetih Ün ise tanıkların ifadelerini kabul etmediğini ve delile dayanılmadan kendisine iftira atıldığını, iki tanıkla da aralarında husumet bulunduğunu söyledi. Cumhuriyet savcısı sanığın tutuklu yargılanmasını talep etti. Sanığın avukatları ise müvekkillerinin aleyhinde olan hususları kabul etmediklerini, müvekkilleri Fetih Ün'ün tahliyesini talep etti. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verip duruşmayı 11 Temmuz'a erteledi.
25) İzmir: 2 sanık Ayşin Ayşe Narşap ve Emir Ağbaş'ın davası
İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finans desteği davasına devam edildi.
27 Nisan'da İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanık Emir Ağbaş ve tutuksuz sanıklar ile sanık avukatları katıldı.
Tutuksuz sanık Ayşin Ayşe Narşap tutuklu sanık Emir Ağbaş'ın sahibi olduğu ve kayyum atanan Universal Kimya şirketinde çalıştığını belirterek, şirkette çalışmaya başlamadan önce Ağbaş'ı tanımadığını ve hakkındaki "üretim formüllerini kaçırdığı" yönündeki suçlamaları reddetti.
Narşap'ın avukatı Ceyda Arslan müvekkilinin karakola gidip bizzat ifade verdiğini belirterek üretim formüllerine ulaşmasının mümkün olmadığını ileri sürdü.
Tutuksuz sanık Feray Emil söz konusu şirkette 21 yıldır çalıştığını belirterek, satış genel müdürlüğünde satışların arttırılması ve tahsilatların toplanması üzerine görev yaptığını ve şirkette kimsenin özel işlerini takip etmediğini iddia etti.
Emil, Ağbaş ile cezaevinde görüştüğü yönündeki suçlama hakkında ise görüşmeye tek başına gitmediğini ve görüşmede şirket satışlarının düşürülmemesi yönünde konuştuklarını kaydetti.
Ağbaş'ın hiçbir özel işini organize etmediğini ve Bank Asya hesaplarındaki parayla temas etmediğini belirten Emil, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Tanık Özkan Çalık, Universal Kimya'da satın alma bölümünde çalıştığını ve şirketin sahibi olan Ağbaş'ın tutuklanmasından sonra kayyum tarafından yürütüldüğünü belirterek, şirkette çarşamba sabahları düzenlenen toplantılarda Fetullah Gülen kitapları okutulduğunu birkaç kez gördüğünü ileri sürdü.
Çalık'ın avukatların kendisine sorduğu sorulara net yanıtlar vermemesi üzerine sanık avukatlarından Özkan Yücel, "Yalan tanıklık suçtur." diyerek tanığa tepki gösterdi.
Avukatların tanığa tepki göstermesi ve mahkeme başkanı ile bir sanık avukatı arasında yaşanan tartışma nedeniyle duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, duruşmanın devamında seyircileri ve basın mensuplarını duruşma salonuna almadı.
Mahkeme heyeti, 15 Aralık 2016 tarihinde tahliye edilen sanık Mehmet Çelikarslan'ın adli kontrol şartlarını ihlal ettiği ve telefonunda örgütün şifreli haberleşme programı "ByLock" tespit edildiği için tutuklanmasına, sanık Mehmet Yıldız'da da "ByLock" tespit edildiği için tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
İzmir Emniyet Müdürlüğü ekiplerince 18 Şubat 2016'da FETÖ/PDY'nin finans ayağına yönelik operasyonda, ABD'den dönen iş adamı Emir Ağbaş ile Mehmet Çelikarslan, Adnan Menderes Havalimanı'nda gözaltına alınmıştı. Yürütülen soruşturma kapsamında Ağbaş ile Çelikarslan tutuklanmış, sanıklar hakkında "silahlı terör örgütü üyesi olmak" ve "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet" suçlamasıyla dava açılmış, firari sanık Selami Başaran hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmıştı.
Çelikarslan, 15 Aralık 2016'daki duruşmada tahliye edilmişti.
26) Kayseri: 6 sanıklı dava
Kayseri'de aralarında Battalgazi Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Setenci'nin de bulunduğu 4'ü tutuklu 6 kişinin yargılandığı FETÖ/PDY terör örgütü davasında sanıklar ilk kez hakim karşısına çıktı. Fatih Setenci, örgütün Kayseri faaliyetleri hakkında bilgiler verirken, "Çocuklarımın yüzüne bakamıyorum" diyerek ağladı.
25 Nisan'da Kayseri 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında tutuklu sanıklar Fatih Setenci, Yakup Peker, Ayhan Can ve Mustafa Murt, tutuksuz sanıklar Alişan T. ve Ayhan C. hazır bulundu. Silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yargılanan sanıklardan olan ve yılbaşı günü polis baskını ile evinin çatı katında yakalanan Fatih Setenci savunmasında şunları söyledi:
"Yargılanmama sebep olan birçok faaliyeti İl İmamı olan Sıtkı Baş'ın talimatı ile yaptım. Örgüte ait evrakları Akansu Koleji'nin kazan dairesinde yaktığım iddiaları yalandır. Hakkımda iddialarda bulunan tanık Kenan Bulut, büyük bölgelerin imamıdır. Beni Battalgazi Eğitim Kurumlarına hiç para almadan ortak ettiler. Bank Asya'ya destek olmam konusunda İl İmamı Sıtkı Baş talimat verdi ve Halk Bankası'ndan kredi çektirip Bank Asya'ya yatırttı. Eşimin ve çocuklarımın yüzüne bakamaz oldum. Zaman Gazetesi'nin kapatılması ile ilgili adliye önünde yaptığımız eylemlerin talimatı Sıtkı Baş tarafından verilmiştir. Ortaklığını yaptığım işyerlerinin girişi ve çıkışı bedelsizdir. Etkin pişmanlıktan yararlanarak tahliyemi talep ediyorum."
Tutuklu diğer sanıklardan, KHK ile kapatılan Özel Yelkenoğlu Okul Müdürü Yakup Peker ise savunmasında "Baba olarak bildiğim devlet, şimdi bizleri tokatlıyor. Örgütün kriptolu programı olan ByLock'u kesinlikle kullanmadım. Kullandığıma dair tek bir delil varsa verilecek her türlü cezaya razıyım" diye konuştu.
FETÖ'nün Kayseri mütevelli heyetinde yer alan ve yılbaşı akşamı evinin bulunduğu çatı katında polis ekiplerinin yaptığı operasyonla yakalanan tutuklu sanık Fatih S., mahkemede savunmasında, "Duruşma öncesi zaten savcılığa etkin pişmanlıkta bulunmuştum, oradaki tüm ifadelerimi tekrar ediyorum. Akansu Koleji'nin kalorifer dairesinde toplantı yapılıp evrak yakıldığı iddialarına açıklık getirmek istiyorum. Ben asla öyle bir toplantıya katılmadım. Kolej doğalgaz ile ısınıyor, orada kazan dairesi yok. Bu iddiaları söyleyen oturma imamıdır. Ben 15 yıldır aynı hattı kullanıyorum, Allah şahidimdir ki ByLock kullanmadım. Oturma gruplarında Serhat, Hanifi isimli arkadaşlar kod isim kullanıyor olabilirler, her geldiklerinde ayrı telefon ile gelirlerdi. Oturmalarda ben internetimi açardım, o kişiler yüklemiş, beni mağdur etmiş olabilir. O dönemde hoca arkadaşımın ısrarları ile maalesef Adliye önündeki eylemlere de katıldım" diye konuştu.
'Faizli para çekip Bank Asya'ya yatırdım' diyerek ağladı
Firari sanık Sıtkı Baş'ın ısrarları ile bir bankadan faiziyle kredi çekip Bank Asya'ya yatırdığını söyleyen Fatih S., "Ben çocuklarımın yüzüne bakamıyorum. Annemin, babamın yüzüne bakamıyorum. Onca ömrümde dini hassasiyetim ile yaşamaya çalıştım ama Sıtkı Baş'ın ısrarı ile bir bankadan faizle para çekip oraya yatırmak zorunda kaldım. Ailem mağdur, ben mağdurum" diyerek ağlamaya başladı. Fatih S., Battalgazi A.Ş.'nin ortağı olduğunu belirterek, "Oradaki yöneticiler bize SGK, vergiler, öğretmen maaşları yetmiyor diyerek 4 milyon 700 bin TL kredi çektirdiler" dedi.
Tutuklu sanık Yakup P. ise Yelkenoğlu Ortaokul Müdürü olduğunu hatırlatarak, "26 yıllık öğretmenim. Hanifi Davarcı genel müdürümüzdü. Borcu olduğunu, hissesini satmak istediğini söyledi. Ben de müdürdüm, ortak olmak için para verip yüzde 1 hisse ile ortak oldum. ByLock kullanmadım, nasıl ispat edeceğimi bilmiyorum" diye konuştu.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Selçuk B. da " Battalgazi A.Ş. ortağıydım. By lock kullanmadım. Aliye Boydak İlköğretim Okulu'nda müdür oldum. 2016 yıllarında Boydak ailesinden bazı gözaltılar olunca hemen istifa ettim. Ankara'da şimdi başka bir okulda yine İngilizce öğretmeni olarak çalışıyorum" şeklinde konuştu.
Tutuklu ve tutuksuz diğer sanıklar da üzerlerine atılan suçlamaları kabul etmeyerek tahliyelerini ve beraatlarını istedi. Duruşma tanıkların dinlenmesi için 22 Haziran'a ertelendi.
27) Kırşehir: 8 sanıklı dava - Kırşehir'deki olaylarda Fetö şüphesi
Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi, 2015 yılı Eylül ayında düzenlenen "teröre lanet yürüyüşü" sonrası çıkan olaylarda bazı iş yerleri ve HDP İl Başkanlığı binasının tahrip edilmesiyle ilgili o gün görev yapan polisler arasında FETÖ'den ihraç edilenler olup olmadığının tespiti için emniyetten bilgi istedi.
Çıkan olaylarda kitabevi, tatlı salonu, çay ocağı ve HDP İl Başkanlığı binalarının tahrip edilmesiyle ilgili birleştirilen davaların duruşmasına devam edildi.
24 Nisan'da Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya müştekiler, 8 tutuksuz sanık ve taraf avukatları katıldı.
Mahkeme heyeti, aynı olaylarla ilgili Kırşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin iki, 2. Asliye Ceza Mahkemesinin bir dosyasının bu dosyayla birleştirilmesi taleplerini içeren kararlarını değerlendirdi.
Bu sırada, söz alan sanık avukatlarından Bülent Demirbaş, bu tür toplumsal olayları yalın incelemenin insanları hataya götürebileceğini savunarak, Türkiye'de son zamanlarda gelişen bazı olayların Kırşehir'de teröre lanet yürüyüşü sonrası çıkan olaylara farklı boyutla bakmayı gerektirdiğini söyledi.
Demirbaş, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Kırşehir'de de birçok polis memurunun görevinden alındığını anımsatarak, "Dosyada kamera kayıtları da incelendiğinde görülecektir. Bir polis memuru kitabevine ateşli madde atan genci gelip öpüyor ve sarılıyor. Olay tarihinde görevli olan polislerin tespitini, FETÖ'den açığa alınıp alınmadıklarının tespitini talep ediyoruz. Dosyaların birleştirilmesini ise kabul etmiyoruz." diye konuştu.
Tutuksuz sanık H.A'nın avukatı Tuba Arıözen de müvekkilinin olay tarihinde Kayseri'de iş toplantısında olduğuna dair ellerinde delil ve tanık bulunduğunu savunarak, tanıkların dinlenmesini talep etti.
Müşteki avukatı Şahin Kaymaz da olayın bütün olduğunu, bu nedenle davaların birlikte görülmesinin zorunluluk içerdiğini belirterek, dosyalar arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğunu savundu.
Kaymaz, bu dosyada başka kişi ve kurumların ihmali olduğunu öne sürerek, bunların araştırılması ve tespitini talep ettiklerini kaydetti.
Müşteki ve sanık avukatlarını dinleyen mahkeme heyeti, olay tarihinde görev alan polisler ile aralarında FETÖ'den ihraç edilenler olup olmadığının tespiti için Kırşehir Emniyet Müdürlüğünden bilgi istenmesine, dinlenmesi istenen tanıkların bir sonraki celse hazır edilmesine, daha önce Yargıtaya gönderilen, 2. Asliye Ceza Mahkemesinin dosya birleştirme talebiyle ilgili cevabın beklenmesine karar vererek duruşmayı 27 Haziran'a erteledi.
Davaların geçmişi
Kırşehir'de 8 Eylül 2015'te düzenlenen "teröre lanet yürüyüşü" sonrası çıkan olaylarla ilgili farklı mahkemelerde davalar açılmıştı. Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinde, kitabevinin tahrip edilmesiyle ilgili davada sanıklara, "kasten öldürmeye teşebbüs, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme, mala zarar verme, iş yeri ve mülk dokunulmazlığını ihlal, kanuna aykırı gösteri ve yürüyüş düzenleme" suçlamaları yöneltilmişti.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Kırşehir 2. ve 3. Asliye Ceza mahkemelerinin HDP Kırşehir İl Başkanlığı, çay ocağı ve tatlı salonunun tahrip edilmesiyle ilgili dosyaların, Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinde görülen kitabevi davasıyla birleştirilmesi talebini kabul etmişti. Bunun üzerine dosyalar, Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.
Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinde açılan kitabevi davasında, 6'sı tutuklu 16 sanık, 2. ve 3. Asliye Ceza mahkemelerindeki HDP Kırşehir İl Başkanlığı, çay ocağı ve tatlı salonunun tahrip edilmesiyle ilgili davalarda da 10'u tutuklu 42 sanık yargılanıyordu. Tüm davalardaki tutuklu sanıklar, önceki duruşmalarda tahliye edilmişti.
28) Kırşehir: 2 sanık Zaman Gazetesi temsilcisi M.T. ve birlikte şirket kurduğu ileri sürülen Y.Y.'nin davası - Fetö Toplantılarında 'Atlet' Rezaleti
Kırşehir'de, darbe girişimi sonrasında yapılan FETÖ/PDY operasyonunda yakalanarak çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan zanlılar, hakim karşısına çıktı.
25 Nisan'da Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve tutuklu yargılanan Zaman Gazetesi temsilcisi M.T. ile birlikte şirket kurduğu ileri sürülen Y.Y.'nin yargılanmalarına devam edildi. Duruşmada tanık olarak dinlenen bir kişi, "Toplantılara 30 veya 40 kişi katılırdı. Sanıklarda bu toplantılarda bulunurdu. Toplantılarda bize gül kokulu atlet koklatılırdı" diye ifade verdi.
Tutuklu sanıklar M.T. ve Y.Y. haklarındaki iddiaları reddederek tahliyelerini talep etti. Mahkeme heyeti tahliye taleplerini reddederek duruşmayı ileriki bir tarihe erteledi.
29) Kocaeli: 1 sanık İl Emniyet Müdür Yardımcısı Vekili Zeynettin Sağlam'ın davası
Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) üye olduğu ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlamasıyla hakkında dava açılan, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Vekiliyken açığa alınıp meslekten ihraç edilen Zeynettin Sağlam'ın yargılanmasına başlandı.
26 Nisan'da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Sağlam ve avukatı Tahir Hakkı İskender katıldı.
Sağlam, savunmasında, üzerine atılı suçlamaları reddederek, telefonuna ByLock yüklemediğini ve kullanmadığını söyledi.
Sağlam, darbe girişimini kınadığını dile getirerek, "Darbe girişimi gecesi Karamürsel'de denetim görevinden dönerken bir arkadaştan 'Askerler köprüyü trafiğe kapatmış.' şeklinde mesaj geldi. Polis Evi'ne geçtim, raporumu yazdım. Görevim bitmişti. Eve gitmek yerine İl Emniyet Müdürlüğüne gittim. Polislerin görevlerinin başında olmasını sağladım. 00.45 sularında emniyet müdürlüğüne yaklaşık 600 metre mesafedeki evime gittim. İhtiyaç giderdim. Şoförü çağırdım ancak henüz gelmemişti. O sırada darbe olduğu haberlerini gördüm." şeklinde konuştu.
Sokaktayken sela sesleri dışında, müzik çalındığını anlatan Sağlam, "Yanlarına gittim 'Sesini kısın.' dedim. O sırada imamı gördüm. İmamla konuştuğumda 'Cumhurbaşkanımız vatandaşları sokağa çıkma çağrısında bulundu, haberin yok mu?' dedi. Ben de ona, 'Görevini yap.' dedim. Şoför geldi, o sırada müzik sesleri yine duyulmaya başladı. Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüs etmedim. Sela sesi ve şehit haberlerine müzik sesi karışınca müzik sesinin kısılmasını istedim. Bu müzik yaşanan olayla ilintili olmayıp, taverna müziği niteliğindeydi." diye konuştu.
Hakimin, "Sokağa çıkma yasağı var dediğin iddia ediliyor. Ne diyorsun.' şeklindeki sorusuna Sağlam, böyle bir şey söylemediğini iddia etti.
Tanık A.K.K. de 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine arkadaşlarıyla sokağa çıktıklarını belirterek, sokakta "Ölürüm Türkiyem, İstiklal Marşı" gibi şeyler çaldıklarını dile getirdi.
Taverna müziği açmadığını belirten A.K.K, "01.00 sularında sanık Zeynettin Sağlam'ın şoförü yanımıza gelerek, müdürün kızdığını, ses sistemini kapatmamız gerektiğini, dağılmamız gerektiğini yoksa jandarma ve çevik kuvvetin kendilerini dağıtacağını iletti. Ben sanığı olay yerinde görmedim. Sonra görüntülerden şoförü teşhis ettim." ifadesini kullandı.
Sanık avukatı İskender de tanık beyanını kabul etmediklerini aktararak, sanığın kaçma, delilleri karartma durumu olmadığı belirterek, tahliyesini istedi.
Mahkeme heyeti, dijital materyallerle ilgili raporun istenmesine, tanıklar N.K. ile E.U'nun zorla getirilmesine ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Sağlam'ın "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ve "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da 5 ile 10 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
30) Kocaeli: 2 sanık Fetullah Gülen'in kuzeninin kızı Şuheda Gülen ile Ebru Dursun'un davası
Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) elebaşı Fetullah Gülen'in kuzeninin kızı Şuheda Gülen ile Ebru Dursun'un yargılanmasına devam edildi.
26 Nisan'da Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandıkları ve örgütün sözde "ev ablası" oldukları iddia edilen tutuklu sanıklar Şuheda Gülen ve Ebru Dursun ile avukatları katıldı.
Örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in amcasının oğlunun kızı Şuheda Gülen, yaptığı savunmada, Kocaeli Üniversitesi Felsefe Bölümünde öğrenim gördüğünü söyledi.
Gülen, geçen yıl 15 Temmuz'da yaz okuluna katılacağı için memleketi Erzurum'dan Kocaeli'ye döndüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:
"Yoldayken darbe girişiminden haberim yoktu. Yurt müdürü Fatma Hanım'a ' Erzurum'dan dönüyorum, yurtta kalabilir miyim?' diye sordum. Kendisi yurdun kapalı olduğunu söyledi. Ben de 'Nerede kalabilirim?' dedim. O da bana cemaat evi olarak söylediğim 'öğrenci evi var, orada kalabilirsin.' dedi. Evi tarif etti. 16 Temmuz'da tarife göre eve gittim. Eve gittiğimde 2 kişi kalıyordu. Kendimi onlara tanıttım ve o kişilerle 7 gün kaldım. O sırada bu kişilerden birisinin kursu kapanmış olduğu için eşi aldı götürdü. Diğeri de stajı bıraktı. Yalnız kaldım. Bu nedenle tekrar Fatma Hanım'la irtibata geçtim. O da beni Ebru'nun kaldığı eve yönlendirdi."
"Başka bir eve geçtik"
Söz konusu evde Dursun ile Fildişi Sahili uyruklu A.A'nın burada kaldığını anlatan Gülen, bu kişilere evde herhangi bir sorun olup olmadığını sorduğunu belirtti.
Gülen, A.A'nın evin çok ses aldığını bundan rahatsız olduğunu kendisine ilettiğini aktararak, "Yabancı olduğu için korktuğunu, ailesinin Türkiye'deki olaylardan dolayı Fildişi Sahili'ne dönmesini istediğini söyledi. İlk evde kalırken Meryem adlı kızla tanışmıştım. O geldi, 'Ben de birkaç evin anahtarı var, yurt açıldığında yurda bırakır mısın?' dedi. Kabul ederek, anahtarları aldım. Yurtla evlerin ne alakası var bilmiyorum. Benim kilit ve tornavidalardan haberim yok. Polis bizi gözaltına aldığında haberim oldu. Meryem poşette 'Ev anahtarlarının olduğunu söyledi, kilitlerden bahsetmedi.' Beni ilgilendirmediği için ben de sormadım." ifadesini kullandı.
A.A'nın evden rahatsız olduğu için anahtarları kendisine teslim eden Meryem'i arayarak bunlar arasında kendilerine uygun ev olup olmadığını sorduğunu belirten Gülen, kendisine tarif edilen, polis tarafından da gözaltına alındığı eve önce tek gittiğini söyledi.
Gülen, evin kalınacak durumda olduğunu görünce diğer kızların yanına döndüğünü ifade ederek, "Kızlardan A.A. o eve gitmeyi kabul etti. Ebru, o evin okuluna uzak olmasını gerekçe göstererek kabul etmedi. Ben ve A.A. gidecektim. Ebru da tek kalamayacağı için kabul etmek durumunda kaldı. Eşyaları toplayıp taksiyle o eve gittik. Evde gece geç saatlere kadar temizlik yaptık, sabah da gözaltına alındık. Benim sorumlu olduğum bir cemaat evi yoktur. Örgüt yöneticisi değilim." diye konuştu.
"Paraları yerden toplayarak cüzdanıma koymuştum"
Mahkeme Başkanı Yılmaz Boyraz'ın cüzdanında ele geçen dolarları sorması üzerine Gülen, "Tam hatırlayamadığım 1 dolarlar ve avrolar vardı. Amcamın kızının düğünü 1 yıl önceydi. O zaman bahşiş için yere dolarlar saçılıyordu ben de bu paraları yerden toplayarak cüzdanıma koymuştum. Bunlar o dönemden kalma paralardır." dedi.
Gülen, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, ByLock yüklemediğini, kullanmadığını savundu.
Sanıklardan Dursun da hakkındaki suçlamaları reddederek, terör örgütüne üye olmadığını ileri sürdü.
Sanık avukatları da müvekkillerinin örgüt üyesi olmadığını savunarak, tahliyelerini istedi.
Mahkeme heyeti, dijital materyallerle ilgili raporun istenmesine ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
İddianameden
Kocaeli Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, İl Emniyet Müdürlüğüne ihbarda bulunun bir tanığın "Kanarya Apartmanı'nda FETÖ'ye ait bir ev olduğu, içerisinde dokümanlar bulunduğu ve evdeki şahısların kaçmaya çalıştığı" ihbarında bulunduğu belirtiliyor.
İhbar üzerine söz konusu eve düzenlenen operasyonda Şuheda Gülen'in apartmandan çıktığı sırada, Ebru Dursun ile Fildişi Sahili uyruklu A.A'nın da evde gözaltına alındıkları kaydedilen iddianamede, adreste yapılan aramada elebaşı Fetullah Gülen'in kitapları, örgüte ait çok sayıda doküman, örgüt bünyesindeki evlerin adresleri ve evlerde kalanların kimlik bilgilerinin bulunduğu bilgisine yer veriliyor.
Şuheda Gülen'in çantasından 32 evin dış kapı anahtarı, 2 adet 1 dolar, 2 tornavida ve kapı kilitleri ele geçirildiği aktarılan iddianamede, Şuheda Gülen'in ByLock kullandığını itiraf ettiği ve örgüt içerisinde sözde "büyük talebe ablası" olarak görev yaptığının tespit edildiği ifade ediliyor.
İddianamede, sanıklar hakkında "terör örgütü kurmak ve yönetmek", "terör örgütüne üye olmak" suçlamalarıyla çeşitli oranlarda hapis cezaları isteniyor.
31) Kocaeli Adalet Komisyonu Başkanı Muhiddin Paça'dan önemli Fetö açıklamaları
Kocaeli Adalet Komisyonu Başkanı Muhiddin Paça, bir tanığın ifadesinde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in 2014 yılında ByLock'tan "Allah bu milletin ordusuna büyük bir fetih daha nasip edecek. Onu da şanlı Türk subayları yapacak" mesajını paylaştığını, tanığın darbe girişimi olduğunda mesajın ne olduğunu anladığını söyledi.
27 Nisan'daki gelişmeye göre, Kocaeli Adalet Komisyonu Başkanı Muhiddin Paça, Kocaeli Adliyesi'nin çalışmaları hakkında bilgi verdi. FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Donanma Komutanlığı ve Deniz Hava Üs Komutanlığı'nda görev yaparken tutuklananların aynı iddianame içerisinde yargılanacağını belirten Paça, yaklaşık 250 sanığın yargılanması için Kocaeli Kapalı İnfaz Kurumu içerisinde salon yapıldığını, yargılamaların burada yapılacağını söyledi.
Kocaeli'de görülen FETÖ/PDY davaları ile ilgili bilgi paylaşan Paça, "Kocaeli'de 842 FETÖ/PDY'ye yönelik dava açıldı. Bu davaların 364'ü 2. Ağır Ceza, 468'i 4. Ağır Ceza ve 10 tanesi de yeni kurulan 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açıldı. Bu davalardan 198'i hakkında karar verildi. Yeni kurulan 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk dava ise 15 Mayıs'ta görülecek" dedi.
FETÖ/PDY Terör örgütü davalarına 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak baktığını belirten Paça, FETÖ/PDY davalarında tanık ifadelerinin önemine değindi. Paça yapı içerisinde memurların maaşlarından bekar olanlardan yüzde 15, evli olup da evi kendisine ait olanlardan yüzde 10, evli olup evi kira olanlardan yüzde 5 tutarında para toplandığı yine tanık ifadelerinde yer aldığını söyledi. Paça, yapı içerisinde 'renklenmek' teriminin kendini saklamak için alkol almak, askerlerinin eşlerinin başını açması, yada polislerin silahlarına 3 hilal yapıştırarak kendini ülkücü gibi göstermesi anlamına geldiğini belirtti.
GÜLEN MESAJ ATMIŞ
Paça bir tanığın ise, "2014 yılında ByLock'ta Fetullah Gülen tarafından gelen mesajda 'Allah bu milletin ordusuna büyük bir fetih daha nasip edecek. Onu da şanlı Türk subayları yapacak' yazıyordu. O zaman ne olduğunu anlamamıştım. 15 Temmuz'da bu mesajın ne olduğunu anladım. 17-25 Aralık sürecinde 1 ABD doları cezaevine girenlerin ailelerine dağıtılmıştı. Bu plaket, bir nişane gibi bir şeydi. Zaten Fetullah Gülen'den gelen her ne ise o eve şeytan girmeyeceği anlamına gelirdi" ifadesini verdiğini belirtti.
32) Nevşehir: 1 sanık memur Süleyman E.'nin davası
Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanması soruşturmaları başladı.
27 Nisan'da 1.Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, "Terör örgütü mensubu olmak, kurmak ve finansman olmak, bylock kullanmak" suçlarından dolayı memurluktan ihraç edilen Süleyman E. hakim karşısına çıktı.
Sanık savunmasında, tanık beyanlarını kabul etmediğini, FETÖ ile bağlantısı bulunmadığını, telefonunda tespit edilen "Bylock" uygulamasından haberdar olmadığını, bu uygulamayı 15 Temmuz'dan sonra medyadan duyduğunu öne sürdü.
Mahkeme başkanı, başka davadan yargılanan M.S'nin, "sanığın 15 Temmuz öncesine kadar FETÖ elebaşına ait videoların izletildiği örgüt toplantılarına katıldığı" yönündeki beyanlarını hatırlatması üzerine S.E'nin avukatı, yüzleştirme talepte bulundu.
Mahkeme salonuna alınan M.Ş, savcılığa ifade verdiği süreçte psikolojisinin iyi olmadığını ve sağlıklı düşünemediğini belirterek, şahsı daha önce gördüğünü ancak toplantılara katılıp katılmadığını bilmediğini söyledi.
Üzerine atılı suçları kabul etmeyen Süleyman E. tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, bazı tanıkların dinlenmesi ve dosyadaki eksiklerin giderilmesi için duruşmayı 20 Haziran'a erteledi.
33) Niğde: 3 sanık Ömer Halis Demir Üniversitesi akademik personelinin davası
Niğde'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında dava açılan Ömer Halis Demir Üniversitesi akademik personeline yönelik davada, tutuklu 3 sanığın yargılanmasına başlandı.
25 Nisan'da Niğde 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklar Musa S, Ömer Faruk S. ve Muhsin T. ile avukatları hazır bulundu.
Kimlik tespitinin ardından, "Silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçlamasıyla yargılanan sanıkların ifadeleri alındı.
Muhsin T. savunmasında, Bank Asya'da hesabının olduğunu ancak hiç kullanmadığını belirtti.
Kayseri'de ev almak için kooperatife üye olduğunu, bankadaki hesabı bu nedenle açtığını anlatan Muhsin T, "Daha sonra evdeki hakkımı sattım. Bu yüzden hesabı hiç kullanmadım. 2013 yılında kızımın dershanesindeki bir öğretmen, kurban bağışında bulunmamızı istemiş. Biz de eşimin hakkını yurt dışında Afrika'da kesilmesi için bağışta bulunduk. Ben, yurt dışına hiç çıkmadım. Bu yapının toplantılarında hiç bulunmadım. Telefonumdan iş adamlarıyla sohbet mesajları çıktı. Bu mesajların FETÖ toplantılarıyla alakası yok. Bu toplantılarda Mevlana'nın mesnevisini okuyor, dua ediyorduk." ifadelerini kullandı.
Öğretim görevlisi sanık Ömer Faruk S. de zaman zaman yurt dışına görevli gittiğini vurgulayarak, bu gezilerde FETÖ'ye ait hiçbir şey yapmadıklarını, toplantı düzenlemediklerini ve suçlamaları kabul etmediğini bildirdi.
Ömer Faruk S. de suçlamaları kabul etmediğini ifade etti.
Mahkeme heyeti, Muhsin T. ve Ömer Faruk S'nin tahliyelerine, Musa S'nin tutukluluk halinin devamına karar vererek, dosyalardaki eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
34) Sakarya: 1 sanık öğretmenin davası
Sakarya'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında, "silahlı terör örgütü üyeliği" ve örgüte finansman sağladığı suçlamasıyla açılan tek sanıklı davaya başlandı.
28 Nisan'da Sakarya 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) ihraç edilen öğretmen Murat Çiftçi ile avukatı ve yakınları hazır bulundu.
Kimlik tespitinin yapılması ve Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamenin özetinin okunmasının ardından söz verilen sanık Çiftçi, ByLock'u indirdiğini fakat kimseyle görüşmediğini söyledi.
Programı herhangi bir örgütle ve kişiyle iletişim için kullanmadığını öne süren Çiftçi, "Bilgisayar öğretmeni olmam ve merakımdan dolayı çokça zamanlarda yazılım indirip, kullandığım olmuştur. Muhtemelen bunlardan birisidir." dedi.
Sanık Çiftçi, Bank Asya'da 10 yıldır hesabının bulunduğunu, bunu kimsenin çağrısıyla açmadığını belirterek, "Kredi kartı ücreti talep etmemesi gibi sebeplerden dolayı geçmişte bu bankayı tercih ettim. 2 kredi kartım vardır. Diğerinin limiti dolduğu zaman bu bankanın kredi kartını kullanıyordum. Herhangi bir örgüte ve kişiye para aktarımı yapmadım. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum." dedi.
Sanığın avukatı da müvekkilinin savunmasına iştirak ettiklerini belirterek, beraatini ve tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına ve yazılan müzekkerelerin cevabının beklenmesine karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Paralel yapı-Az sanıklı davalar
(30 Nisan 2017, 18:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: