Tam
EskidenYeniye
 

Darbede Erdoğan'a suikast davası

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 sanığın Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına, iki günlük aradan sonra devam edildi.

Önceki haber title=Sonraki haber

20.08.2017 11:19 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 sanığın Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına, iki günlük aradan sonra devam edildi.

14.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Savunma yapan Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'nde 'kurmay albay' rütbesiyle görev yaptığı sırada tutuklanan Osman Kılıç, duruşma salonuna getirildikleri sırada temsili darağacı ve protestocuların önünden geçirilmesinden rahatsız olduğunu, böylelikle kendilerine işkence uygulandığını iddia ederek şikayetçi oldu. Osman Kılıç'ın mahkeme heyetinin müşteki avukatlarıyla yemek yediği dedikodusunun bulunduğunu söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Biz mi yemek yemişiz? Bu ispatlansın bugün istifa ederim, bu iddiayı ortaya atanlar, özür dileyerek söylüyorum, şerefsizdir" tepkisini verdi.

Geçen 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinin de aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 sanığın yargılanması Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde iki günlük aradan sonra yeniden başladı.

Duruşmada, sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasına devam edildi. Mahkeme heyetinin kararı doğrultusunda savunma yapacakları tarihleri bildiren tutuklu askerler ise duruşmaya getirilmedi.

OSMAN KILIÇ

Yoklamayla başlayan duruşmada ilk olarak sanık askerlerden 16 Temmuz'da Akıncı Üssü'nde gözaltına alınıp tutuklanan Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'nde 'kurmay albay' rütbesiyle görev yapan Osman Kılıç, esas hakkındaki savunmasını yaptı. HTS kayıtları ile ortaya çıkan yeni bilgi ve belgelerin kendisinin suçsuz olduğunu ortaya koyduğunu ileri süren Osman Kılıç, 13 aydır tutuklu yargılandığını, kendileri yüzünden ailelerinin hayatlarının karardığını, avukatların kendilerini savunmak istemediğini iddia etti. Osman Kılıç, gözaltında ve cezaevinde bulunduğu sürede kendisine işkence yapıldığını öne sürüp görevlilerden şikayetçi oldu. Osman Kılıç ayrıca, duruşma salonuna getirildikleri sırada temsili darağacı ve protestocuların önünden geçirilmesinden rahatsız olduğunu, böylelikle kendilerine işkence uygulandığını iddia ederek görevlilerden de şikayetçi oldu.

FETÖ/PDY üyeliğini kabul etmeyen Osman Kılıç, "Hayatımın hiç döneminde söz konusu örgütle iltisaklı kurum kuruluşla ilgim olmadı. Aile fertlerimin de irtibatı olmadı. Yurtta Sulh Konseyi üyesi yapılan bir kişiye örgüt, bir dolar vermiyor. Örgütün okulu, yurt, dershane, kurum kuruluşlarıyla irtibatım bulunmamaktadır. Bank Asya'da hesabım yoktur. Ne kadar zorlarsanız zorlayın Osman Kılıç'tan bir FETÖ üyesi çıkartamazsınız. Yurtta Sulh Konseyi'nin varlığını, darbe teşebbüsünden sonra savcılıkta öğrendim. 1960 darbesine benzerlik fantazisiyle 38 kişilik bir liste oluşturulmuş, sıralama kriteri var mıdır bilmiyorum. Konsey üyelerinden tanıdıklarım var, hiç görmediklerim de var. Hayatımda hiç görmediğim insanlarla bir araya gelip ülkeyi yönetmeye talip oluyoruz. Konsey yok, delil yok, kanıt yok olmayan konseye üyeliğim yok" dedi. Mahrem imamlardan Ali Irmak'ın, kendisine 'açık hat ya da patates hat' olarak isimlendirilen telefon hattı verildiği iddialarının iddianamede yer aldığını söyleyen Osman Kılıç, "Örgüt tarafından bana telefon hattı tahsis edilmesi iddiası var. Örgütün verdiği patates hattı, kullanmışım. Delil yok. Bölge yok kanıt yok, fantaziye dayalı bir iddia. Ali Irmak'ı tanımadım, hayatımın hiçbir döneminde irtibatım olmadı. Bahsi geçen açık hat ya da patates hattı hiç kullanmadım" dedi.

Gözaltında bulunduğu sırada cep telefonunun kullanıldığını ileri süren Osman Kılıç, Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas davalarını örnek gösterip, "Bu davalarda kanunsuzluklar yapıldı. Ergenekon, Balyoz sisteminde bunları gördük. Hukuk sistemimiz buna uygun" dedi. Osman Kılıç, gözaltına alındığı Akıncı üssüne ise tören için gittiğini anlatıp, "Burada Şükrü Seymen beni aradı. Genelkurmay Başkanı'nın durumunun nasıl olduğunu sordu. Semih Terzi'nin kendisini aradığını bazı görevler verdiğini, içeriğini söyleyemeyeceğini söyledi. 27 saniyelik kısa bir görüşmeydi. Ben de kendisine bütün uçuşların ve görevlerin iptal olduğunu söyledim. Saat 23.30 sıralarında bir havacı subay geldi. Sönmezateş ve Seymen'le irtibatlı olan var mı diye sordular. Görevlerin iptal olduğu bilgisini söylememi istediler. Ben de daha önce uçuşların iptal olduğu bilgisini Seymen'e söylediğini anlattım. Bununu üzerine havacı subay kızdı, telefonlarımızın toplanması talimatını verdi. Gece boyunca telefonum kullanılmış" dedi. Osman Kılıç, yargılanan sanıkların, Marmaris'e gönderilmesinin tiyatro ve kumpas olduğunu iddia etti.

Yurtta Sulh Konseyi üyesi olmak ve suikast timini organize etmekle suçlanan, 16 Temmuz'da Akıncı Üssü'nde gözaltına alınan Kılıç, FETÖ üyesi olduğu iddiasını kabul etmedi.

Kılıç, hayatının hiçbir öneminde söz konusu örgütle ile kuruluşlarıyla irtibatı ve ilişkisinin olmadığını savundu.

Konseyin varlığını ve ismini 15 Temmuz'dan sonra savcılıkta öğrendiğini öne süren Kılıç, "Böyle bir konseye üye değilim. 1960 darbesine benzerlik olsun fantazisiyle bir liste oluşturulmuş. Liste boş kalmasın dolduralım düşüncesiyle hareket edilmiş. Konsey üyelerinden 11'ini tanımıyorum ve hayatımda hiç görmedim. Konseyin hiçbir toplantısına katılmadım. Ankara'daki villada darbe planının yapıldığı toplantıya katılmadım, toplantının yapıldığı tarihlerde ailemle tatildeydim." diye konuştu.

Hakkındaki suçlamaların faraziden çok fantaziye dayalı iddialar olduğunu ileri süren Kılıç, örgüt tarafından kendisine "patates" olarak tabir edilen açık hattın verilmediğini bildirdi.

Bulunduğu konum nedeniyle kendisine kumpas kurularak adının söz konusu olaya karıştırıldığını iddia eden Kılıç, örgütün mahrem imamlarından Ali Irmak'la yapılan görüşmelerin telefonu yanında değilken başkasının gerçekleştirildiğini söyledi.

Kılıç, suikast girişimini planladığı ve yönettiği belirtilen sanıklardan eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ve eski binbaşı Şükrü Seymen ile toplantı yaptığı suçlamalarını da reddetti.

Daha önce 12 yıl birlikte görev yaptığı Seymen'e suikast girişimiyle ilgili herhangi bir görev vermediğini iddia eden Kılıç, sanık Seymen'in daha önce bu yönde verdiği ifadesini reddettiğini aktardı.

"Seymen beni aradı, Genelkurmay Başkanının durumunu sordu"

Darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü'ne törene katılmak için gittiğini ileri süren Kılıç, "Saat 21.47 sıralarında Şükrü Seymen beni aradı. Genelkurmay Başkanının durumunu sordu. Kendisine bazı görevlerin verildiğini ve bilgim olup olmadığını sordu. Semih Paşa'nın arayıp görevi verdiğini ve içeriğini söyleyemeyeceğini belirtti. Kendisine bütün uçuşların ve görevlerin iptal olduğunu söyledim. 27 saniyelik kısa bir görüşmeydi." dedi.

Akıncı Üssü'nde enterne olduğu sırada saat 23.30 gibi bir havacı subayın gelerek "Sönmezateş ve Seymen ile irtibatta olan var mı?" diye sorduğunu aktaran Kılıç, şunları kaydetti:

"Görevlerin iptal olduğu bilgisini Seymen ve Sözmezateş'e vermemi istediler. Seymen ile daha önce görüştüğümü ve görevlerin iptal olduğunu söylediğimi belirttim. Bunun üzerine o havacı subay bana kızarak 'Neden kafanıza göre iş yapıyorsunuz?' dedi. Daha sonra telefonlarımızı topladılar. Gece boyunca telefonum başkaları tarafından kullanılmış."

MAHKEME BAŞKANINDAN SERT TEPKİ

Osman Kılıç, savunmasının sonunda mahkeme heyetine yönelik, "Bazı dedikodular var. Mahkeme heyetinizin müşteki avukatlarıyla yemek yediğine yönelik" dedi.

Bu sırada sanığın sözünü kesen mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sert tepki verip, "Biz mi yemek yemişiz? Bu ispatlansın bugün istifa ederim. Bu iddiayı ortaya atanlar, özür dileyerek söylüyorum, şerefsizdir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatlarından Halit Çokan ise söz alıp, "Yemin ederiz böyle bir yemek yenmedi" dedi.

Osman Kılıç'ın savunmasını tamamlamasından sonra tekrar konuşan Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Savunman sırasında bize yönelik bazı ithamların oldu, bunlarını hepsini de reddediyorum" sözleriyle tepkisini sürdürdü.

ERGÜN ŞAHİN

Duruşmada daha sonra tutuklu sanıklardan Yüzbaşı Ergün Şahin, esas hakkındaki savunmasını yaptı. Maddi gerçeğin açığa çıkması için çabalarının engellendiğini ileri süren Ergün Şahin, sık sık kurum ve kişilere yönelik 15 Temmuz darbe girişimi ile sonrasındaki yargılamada yaşananlara ilişkin suçlamalarda bulunması üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sözünü kesti. Emirşah Baştoğ, "Savunmana müdahale etmedim. Ancak sen algı oluşturmaya çalışıyorsun. Duruşmalarda öyle laf kalabalığı duymadım. Doğru bildiğimi uygularım, hukuk içerisinde kalırım. Müşteki avukatlarının dediklerine göre hareket etmem. Sen savunma için söz aldın ama savunma yapmayıp suçlamalarda bulunuyorsun" dedi.

Askerlik hayatı boyunca emri hep askeri kişilerden aldığını ileri süren Ergün Şahin, "Hakkımdaki suçlamaları reddediyorum. Görevi örgütsel motivasyonla kabul etmedim. Cumhuriyetime olan sadakatimden görevi kabul ettim. 15 Temmuz'a bir binbaşının emriyle askeri helikopterle görev mantığıyla gittim. Bu suç teşkil ediyorsa gerekçeler bunlar. Ama onun dışında bir yaptırım olacaksa bu cezaya hazırım. Emirleri Genelkurmay'dan alıyoruz sözlerinden sonra bir asker olarak itaat etmekten başka durumum yoktu. Ben de bunu yaptım. İddianamedeki 'iletişim araçları yanındaydı' suçlamasını kabul etmiyorum. 15 Temmuz gecesi üç farklı birlikten insanlar toplandı. Yeni tanışan insanların birbirinden bilgi saklaması normal. O gece ne telefon kullandım ne telefon kullananı gördüm. Sadece o gece stresle gelecek görevleri bekledik" dedi. Marmaris'e Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güvenliğini sağlamak üzere gittiklerini ileri süren Ergül Şahin, "Biz Cumhurbaşkanı'nın güvenliğinin sağlanması ve güvenli bir şekilde nakliyle ilgili gittik. Suikast için geldiğimiz iddiaları asılsızdır. Rus Büyükelçisi Carlos suikasti ortada. Günlerce süren keşif ve kendini sakladı suikasti yapan kişi. Bu pencereden bakınca biz Cumhurbaşkanı gittikten 3 - 4 saat sonra geldik. Suikast amacıyla gelmediğimiz ortadadır. Cumhurbaşkanı'nın korumalarından 19'u bu olaydan sonra FETÖ suçlamasıyla açığa alındı. En yakınlarından Yaver Ali Yazıcı en yakını suçtan yargılanıyor. Onlardan birisi de bunu yapabilirdi. Bu kadar önemli bir görevi plansız yapacak kadar acemi değilim" dedi.

MEHMET DEMİR

Dördüncü duruşmanın üçüncü oturumunda son olarak eski üsteğmen Mehmet Demir dinlendi.

Marmaris'te devletin polisi ile askerini karşı karşıya getirenlerin bulunmasını talep ettiğini belirten Demir, bu talebini ilk ifadesinde de dile getirdiğini söyledi.

Darbe girişiminin olduğu ve darbe metninin okunduğu saatlerde helikopterde bulunduğunu ifade eden Demir, "Telefonlarımız toplandığı için yaşanan gelişmelerden haberim olmadı. Bir süre sonra devletin televizyonundan sıkıyönetim metninin okunduğunu gördüm. Sıkıyönetim emrinin sahte olduğunu bilmiyordum. Verilen emirlere uyarak göreve geldim." dedi.

Demir, şehit polis memurlarının ölümleriyle ilgili çelişkiler bulunduğunu iddia ederek, hazırlanan kriminal raporların, adli tıp raporlarının ve ambulans takip sistemlerinin birbirleriyle çeliştiğini savundu.

Olay gecesi kendilerinden önce Marmaris'e gelen başka bir grup olduğunu öne süren Demir, bu grubun otellere, sivillere ateş açarak infial yaratmaya çalıştığını iddia etti.

15 Temmuz gecesi Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanı koruma polislerinin silahlarından arındırılmaması durumunda daha büyük çatışmaların yaşanıp olayların daha büyüyeceğini ileri süren Demir, "Niyetimizin çatışmamak olduğu ve çatışmamak için bölgeden sıyrılmaya çalıştığımızın bir kanıtı da olay yerinde bulunan boş kovanlardan bellidir. Amacımız kimseye zarar vermek değildi. Çatışmaya girmemek için özen gösterdik." iddiasında bulundu.

Marmaris ilçesine Cumhurbaşkanına zarar vermek için gitmediklerini ileri süren Demir, "Cumhurbaşkanına zarar verilmek istenseydi o gece uçuş görevi alan taarruz uçakları bombalama yapabilirdi. Polis Özel Harekatını bombalayan irade aynı şekilde burayı da bombalayabilirdi. Yine bu uçaklar tarafından Cumhurbaşkanının uçağı da düşürülebilirdi. Hatta taarruz uçakları tarafından Cumhurbaşkanının Atatürk Havalimanı'nda konuştuğu binaya saldırı olabilirdi." diye konuştu.

Sanığa avukatlardan tepki

Sanığın 15 Temmuz'u "senaryo" olarak nitelendirip, kendisini savunmak yerine siyasi söylemlerle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik ithamlarda bulunmasına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatları tepki gösterdi. Avukat Mustafa Doğan İnal, sanığa "Darbeci alçak sizsiniz." dedi.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ'dan sanığın siyasi savunma yapmasına müdahale etmesini talep eden İnal, "Başkanım buna izin vermeyin. Burada esas hakkında savunma yerine siyasi savunma yapılıyor. Sanık burada esas hakkındaki savunmasını yapsın, siyasi polemik yapmasın. Savunmayla ilgisi bulunmayan hususları anlatıyor." diye konuştu.

Avukat İnal'a sanıklardan İsmail Yiğit'in tepki göstermesi üzerine Mahkeme Başkanı Baştoğ, kendisine söz verilmediği halde müdahalede bulunduğu ve duruşma adabına uymadığı için sanığı uyardı.

Baştoğ, sanıkların esas hakkında yaptığı savunmalara hiçbir şekilde müdahale etmediğini vurgulayarak, "Savunmanın dışında konuşma olursa müdahale ediyorum. Burada savunmanın çok dışına çıkıldı. Savunmanın dışında, siyasi polemik olacak sözler söylememenizi tavsiye ediyorum." ifadelerini kullandı.

Hakkında yöneltilen suçlamaları kabul etmeyen Demir, suçsuz olduğunu savunup beraatini talep ederek savunmasını tamamladı.

Duruşmaya yarın diğer sanıkların esas hakkındaki savunmalarıyla devam edilecek.

15.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Duruşmada ifade veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdogan'ın Başyaveri Ali Yazıcı, savunmasında kendisine yönelik suçlamalara cevap vermeyip sadece kripto FETÖ'cü olsa her zaman yanında olduğu için suikasti de kendisinin yapabileceğini söyledi.

ALİ YAZICI

Geçen yıl 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinin de aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden başlandı. Duruşmada sanıkların esas hakkındaki savunmalarına devam edildi. Yoklamayla başlayan duruşmada ilk olarak sanık askerlerden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Baş Yaveri Albay Ali Yazıcı ifade verdi.

Savunmasına yaverlik görevine nasıl seçildiğini anlatarak başlayan Ali Yazıcı, şöyle dedi:

"2015 yılında Mart ayında kıta komutanı olarak kıtaya çıkmam lazımdı. Mart ayında tayinim çıkmadı. Listede ismimi bulamayınca yetkili yerlere sordum. Bana yerlerin atama için boş bırakıldığını söylediler. Bunlardan biri de muhafız alay komutanlığıydı. Bunların seçimi kritik olduğu için daha sonra yapılacaktı. Mayıs ayında tayin açıklandı benim tayinim yine çıkmadı. 15 Haziran'da benim yaverlik atamam yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanı, muhafız alay komutanını da kendisinin seçeceğini söylemiş. Genelkurmay'da üç isim belirleniyor, üç isimden birisi de benim ismim. Sayın Cumhurbaşkanı'nın önüne liste gidiyor, bizzat beni başyaver olarak seçiyor. Ben hep komutan olarak planlamışım kıta komutanı olarak atamam yapılacaktı fakat sebebini bilmiyorum sayın Cumhurbaşkanı gerekli araştırmaları yaptırmış, beni başyaveri olarak istemiş ben aday olmamama rağmen son iki yılıma girmeme rağmen ben seçildim."

27 Temmuz 2015 tarihinde göreve başladığını, hakkında bütün istihbarat birimlerinin köyüne mahallesine kadar araştırma yaptığını anlatan Ali Yazıcı, "Yanındakiler, alınabilecek, güvenebilecek Sayın Cumhurbaşkanı'nın bakışıyla beni bulduklarını söylediler. Bunlar ne derece doğru bilmiyorum böyle söylediler. Ne ben aday oldum ne de Türk Silahlı Kuvvetleri beni aday gösterdi. 27 Temmuz'da göreve başladım. Hatta TSK'daki bazı komutanların beni Ak Partili olarak gösterdiklerini duydum, devir teslim esnasında bazı konularda bunun yansıdığını gördüm. TSK'daki bana bakış Ak Parti personeli olarak gördükleri yönündeydi" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk bakışta her şeyi sezecek bir kişi olduğunu, insiyatif alıp gerektiğinde bakanları genelkurmay başkanını değiştirecek biri olduğunu bunun önünde yasal engel bulunmadığını da vurgulayan Ali Yazıcı, "TSK'da benim gibi sıradan bir personele bunu alın demesi bir saniye bile sürmez. Kimsede sıkıntı çıkartamaz kimse ona 'hayır' diyemez. Bir yıl boyunca ailesi dahil araçta helikopterde nerede olursa olsun her yerde beraberdik. Hiç mi? Bir şey sezmedi. Kendimi saklama konusunda bu kadar mı başarılıyım. Ben saklasam bile Sayın Cumhurbaşkanı bunu sezerdi. Bir yıl boyunca hiç evde kalmadım hep yanındayım. Araçta, törenlerde birlikteyim, Hiç mi bir şey sezdirmedim. Bir yıl boyunca ben kendimi saklasam bile Sayın Cumhurbaşkanı'nın etrafındaki danışmanlarından saklamam mümkün değil" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz öncesinde tatile ayrılacağını kendilerinin de ayrılabileceğini söylediğini, bunun üzerine de Tokat Erbaa'daki ailesinin yanına gittiğini ifade eden Ali Yazıcı, 14 Temmuz günü ise Ankara'ya döndüğünü söyledi. 15 Temmuz günü Muhafız Alay Komutanlığı'nda kahvaltı yaptığını, Antalya'ya gitmek üzere de yol çıktığını anlatan Ali Yazıcı, nizamiye çıkışında Yarbay Emin'in yanına gelip Antalya'ya gitmek için yanına bindiğini söyledikten sonra, "Nizamiyede sosyal tesislerde Emin Yarbay 'sizle gelebilir miyim' dedikten sonra yanımdaki astsubayı bırakıp onu aldım. Ben kendisini muhafız alayına atanmış personel olarak biliyordum. Tereddüt etmeden araca aldım. Daha önce hiç görmemiştim. Şimdi düşündüğüm zaman darbe için gitseydim Emin Yarbayı yanıma almama gerek yoktu, daha güvendiğim birini alırdım onlardan birini alırdım. Ona neden alayım? 4'ü tutuklu kara, deniz yaverini alırdım. Bana Emin Yarbayı yanıma almamı darbe yönünden mantığını söylesin ben de kabul edeceğim. Emin Yarbayın nerede yargılandığını bile bilmiyorum. Darbeyle ilgili yönlendirilmiş tuzağa düşürülmüş olabilirim. Ben darbede yer almak istesem Sayın Cumhurbaşkanı'nın yanındayken bu darbeyi yapalım derdim. Eğer darbecilerle birlikte hareket etseydim" dedi.

15 Temmuz gecesi Çiğli'den kaldıktan sonra 16 Temmuz günü saat 11.00 sıralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanına gitmek için İstanbul'a doğru yola çıktığını, ancak Ankara'ya gitmesi istendiğini söyleyen Ali Yazıcı, "Benim seçimimde dahlim olmadı, seçenler bir günde 'FETÖ'cü, darbeci' ilan ettiler bir kenara attılar. Konsey üyesi suçlamaları oldu konseyi ilk defa burada duydum. 'Kripto FETÖ'cü' diye kendimi çok iyi saklamışım kripto olsaydım suikasti ben yapardım. Suikasti ben yapsam bundan daha mı ağır yargılanacaktım. Aracında şoför ve ben vardık, saatlerde yolculuk yaptığım oldu, 180 kilometre hızla gittik. Silahım istediğim zaman yanımdaydı, bizzat kendisine zarar vermesem bile şoföre araca zarar verirdim. Ben bu kadar kriptoysam bunları neden yapmadım. Suikast için bana güvenmemişler mi? Bir kişi bulmuşlar ve onun üzerinden en tehlikeli kripto FETÖ'cü bir yıl boyunca yanında yolculuk yapmışım. Neden kriptoysa zarar vermesin? FETÖ'cü olsam yanında olmasına müsaade eder mi Cumhurbaşkanı. Hiç mi beni takip ettirmedi, telefonlarımı dinletmedi, HTS kayıtlarım gündeme gelmedi" dedi.

Bu arada Ali Yazıcı iddianamede kendisine yönelik suçlamalara ise cevap vermediği görüldü. 15 Temmuz günü cumhurbaşkanlığı yetkililerine Antalya yolunda Afyon yakınlarında olduğunu söyleyen Ali Yazıcı'nın bu sıradaki HTS kayıtlarında Aydın'ın Çine İlçesi'nde bulunduğu tespit edilmişti. Ayrıca 15 Temmuz sabahı Muhafız Alay Komutanlığı'nda kamelyadaki toplantı hakkında da yine konuşmadığı görüldü. Yarbay Emin'in yol boyunca telefonunu kullandığı ve Okluk Koyu'nun havadan fotoğraflarının kendisine gösterildiğine ilişkin suçlamalara yönelik yanıtları savunmasında yeralmadı.

MURAT KÖSE

Duruşmada daha sonra tutuklu sanıklardan Üstteğmen Murat Köse savunmasını yaptı. Olaya ilişkin delillerin kasıtlı olarak karartıldığını ileri süren Murat Köse, bunları karartanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.

Mahkemenin bir an önce bitirilmek istenmesinin de duruşmaya gölge düşürdüğünü öne süren Murat Köse, diğer sanıklar gibi kendilerinden önce başka bir grubun Marmaris'e geldiğini iddia edip, "Tanık ifadeleri bizden önce bir grubun saat 24.00- 02.00 arasında geldiği helikopterden iple indiğini ortaya koyuyor" dedi. Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Savunmanın can alıcı bölümlerini söylesen. Bunların hepsinden bilgimiz var. İfadelerin tamamını iki kez baştan sona okuduk" dedi.

Murat Köse'nin SEGBİS üzerinden kayıt altına alınan konuşmaların bazı yerlerinin hatalı olarak deşifre edilmesini gündeme getirip kasıt araması üzerine, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Çözümde bunu yapan isimlerde kasıt yok, ancak hata olabilir. Amiyane tabirle bir yerden yağ çıkarmaya gerek yok" diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANI DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA YAPTI

Duruşmaya öğle arası veren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, yeniden başlayan duruşma öncesinde açıklamalarda bulundu. Sanıkların dün mağdur avukatlarıyla yemek yediğine yönelik dedikoduları gündeme getirmesi üzerine, "Bunu ispatlayamayan alçak şerefsizdir" ifadesini kullanan Emirşah Baştoğ, "Müşteki avukatlarıyla yemek yediğimize yönelik sarf ettiğim sözlerim sanıklara yönelik değil. Medyada yer almayı seven biri olmayı tercih etmiyoruz. Ancak dava nedeniyle sık sık medyada konu oluyoruz. Bizim hiçbir yerde müşteki avukatlarıyla yemek yemişliğimiz, su içmişliğimiz, çay içmişliğimiz yoktur. Beni bugüne kadar hiçbir şekilde ziyaret etmediler. Mahkeme kaleminde bile ki haklarıdır zaman zaman sanık avukatlarıyla orada karşılaşıyoruz. Dilekçe vermeye geldiklerinde onlarla orada bile karşılaşmadık. Benimle görüşmeye yönelik en ufak talepleri bile olmadı. İftirayı atanları Allah'a havale ediyorum" dedi. Sanıkların savunmalarına yönelik taleplerine karşılık konuşan Emirşah Başytoğ, "Hepiniz ekim ayı diyorsunuz ancak ikinci heyet oluşturuldu, üzerimizdeki yük kalktı. Yoğun dava trafiğimiz kalmadı. Biz de duruşmayı hızlandırdık" dedi.

'HADDİNİ BİL'

Murat Köse'nin savunmasında sık sık dosya dışında olan kişilere yönelik ithamlarda bulunmasının ardından Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarını gündeme getirip, kendilerine operasyon yapan, yargılayan kişiler için de 'FETÖ'cü imasında bulunması üzerine, salonda gerginlik yaşandı. Murat Köse'nin sözünü kesen Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Herkesi, bizi 'FETÖ'cü' olarak ilan ediyorsun. Haddini bil, bizlere bu şekilde ithamlarda bulunamazsın. O şekilde suçlamak senin haddin değil" dedi. Murat Köse savunmasında ayrıca kendilerinin kripto FETÖ'cü olarak değerlendirilmelerinin de paranoyakça bir yaklaşım olduğunu ifade etti.

MEHMET ÖZTÜRK

Dördüncü duruşmasının dördüncü oturumunda, mahkeme heyeti sanıklardan Özel Kuvvetler mensubu eski Yüzbaşı Mehmet Öztürk'ün esas hakkındaki savunmasını dinledi.

Öztürk, tanık ifadelerine göre Marmaris'teki oteller bölgesinde kendilerinden önce başka bir grubun gelerek çatışmaya girdiğini iddia etti.

Mahkemede açıklanan bilirkişi ve balistik inceleme raporlarına rağmen polis memurları Nedip Cengiz Eker ve Mehmet Çetin'i kendilerinin şehit etmediğini öne süren Öztürk, "Nedip Cengiz Eker, polislerin otel üzerinden açtıkları ateş sonucu şehit olmuş olabilir. Bizim daha aşağı seviyeden ateş ederek Eker'i şehit etmemiz mümkün değil. Eker'in bıçakla şehit edildiğini düşünüyorum." diyerek çelişkili beyanlarda bulundu.

Okunan otopsi raporları ile mahkemede dinlenen bilirkişinin beyanlarında, Eker'in ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak şehit edildiği ve mermi çekirdeğinin vücudunda kaldığı net bir şekilde ortaya konulmuştu.

Öztürk, koruma polislerinden Çetin'in ise kendilerinden önce gelen tim tarafından sırtından vurularak şehit edildiğini ileri sürdü. Sanık, çatışma sırasında Marmaris'teki iş yerleri, evler ve araçlarda meydana gelen hasarları da polislerin yaptığını iddia etti.

"Maç 90 dakika" notu

Mehmet Öztürk, soruşturma kapsamında tutuklu bulunduğu Sincan 2 No'lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda, aynı suçlardan tutuklu bulunan ve kendisi gibi suç tarihine kadar asker olarak görev yaptığı anlaşılan bir başka sanığa göndermeye çalışırken yakalandığı, "Komutanlarım, tekrar günaydın. Bir önceki mesajımız kısa düştü. Sizin attığınız gayet iyiydi. Biz malum 15 Temmuz'da Marmaris'e giden gruptaydık. Başımızda Şükrü Binbaşı vardı, 23 kişiydik (ÖK+MAK). Kısacası Allah bizi o kadar kalabalık bir polis grubunun içinden sağ salim çıkardı. Ayrıca 15 gün süren arazide aç ve susuz bırakmadı. Hiç olmadık yerlerde su kuyuları çıktı karşımıza. Şimdi gitsek bulamayacağımızı düşünüyoruz. Sonuçta buradayız. 19 Ağustos'tan bu yana. Toplam 18 gün nezaret, sorgu filan... 15 Temmuz'un bir son değil bir başlangıç olduğuna inanıyoruz. Sürecin bu şekilde devam etmeyeceği ortada. Maç 90 dakika. Henüz bitmedi. Şaka bir yana sizin sesinizi duyduk, çok sevindik. Bir önceki odamıza (c-13) göre burası çok iyi. Kıymetini bilmeye ve hakkını vermeye çalışacağız. Mesajlaşmaya devam." ifadelerini içeren not kağıdının kendisine ait olmadığını iddia etti.

Nottaki el yazısının kendisine ait olmadığını öne süren Öztürk, şunları söyledi:

"Benim olduğu iddia edilen yazıyla benim yazım yan yana konulduğunda bilimsel bir incelemeye gerek olmadan benim yazım olmadığı anlaşılacaktır. Cezaevinde tutulan tutanakta 'Mehmet Öztürk'ün kaleme aldığı değerlendirilmektedir.' deniliyor. Cezaevi kurumu tarafından bana kurulan bir kumpas. Kontrol sırasında ele geçirildiği söyleniyor, nerede, ne zaman ele geçirildiği belirtilmemiş. Uzman bilirkişinin inceleme yapmasının talep ediyorum. Eğer bu yazıyı yazdıysam bile bu mahkemeyi ilgilendirdiğini düşünmüyorum. Ben orada dava açılırsa hesap veririm."

"Kaçınılmaz bir hatayla böyle bir olaya düşürüldüm." diyen Öztürk, FETÖ'cü kriterlerine uymadığını ve FETÖ ile bir bağlantısının olmadığını savundu.

BAHADIR SAGUN

Duruşmada tutuklu sanıklardan yüzbaşı Bahadır Sagun, savunmasını yaptı. Marmaris'te polis memurları Mehmet Çetin ile Nedip Cengiz Eker'in şehit edilmesinde raporların kendilerine gösterdiliğini, ancak tanıkların ifadelerinin ortada bir çelişki yarattığını öne süren Bahadır Sagun, "Polisin şehit olmasındaki silahı Şükrü Seymen'in kullandığı söyleniyor. Ama biz arazide kaçtığımız sırada elimizdeki silahı bir öndeki arkadaşımıza veriyorduk. Bunun için de raporlar bana çelişkili geldi" dedi.

Yüzbaşı Bahadır Sagun'un savunmasında sık sık taleplerinin mahkeme tarafından kabul edilmediği yönünde suçlamalarda bulunması üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ araya girip, "Yiğidi öldür, hakkını inkar etme diye bir söz vardır. Bütün kayıtları dinlemeniz, görüntüleri izlemeniz için ayrıca bütün belgeleri size gönderdik. Elimizden ne geliyorsa onları gönderdik. Kimseden bir kaydı gizlemedik. Bütün taleplerinizi reddetmedik" dedi.

Savunmasında bir gazete küpürünü gösteren yüzbaşı Baharın Sagun, darbe girişiminden bazı siviller ile siyasilerin de haberdar olduğu iddiasında bulundu. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ ise bu sırada sanığın sözünü kesip, halen firarda olan FETÖ üyesi Tuncay Opçin'in 'yatakta basacaklar, şafakta asacaklar' şeklindeki tweetini hatırlatıp, "Yatakta basacaklar, şafakta asacaklar' tweetleri paylaşımları vardı. Elbette birilerinin darbeden haberi var" dedi. Yüzbaşı Bahadır Sagun ifadesinde ayrıca, "Sanıklardan Şükrü Seymen, İstanbul'da olmasaydı bugün ben de burada olmayacaktım. Şükrü Binbaşı rütbece büyük benden, tecrübeli, eğer beni bir göreve çağırdıysa, bunun için gerekli izinleri aldığını düşünürüm. 2016 yılında tayinimin özel kuvvetlere çıkması da bu göreve katılmamda etkili oldu. Şimdi sözde hain ilan edilen ben, ileride itibarımın iade edileceğine inanıyorum, FETÖ üyeliğine ilişkin somut delil bulunmamaktadır" dedi.

Yarın sabaha kadar ara verilen duruşmanın beşinci oturumunda sanıkların esas hakkındaki savunmaları devam edecek.

16.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Muğla Adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odası salonunda görülen davanın duruşmasında, tutuklu sanıklardan dönemin Deniz Hava Komutanı eski Tuğamiral Tezcan Kızılelma'nın, esas hakkındaki savunması dinlendi.

TEZCAN KIZILELMA

Marmaris'teki saldırıyı gerçekleştiren helikopterlerden birine Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında yakıt ikmali yapılması emrini verdiği gerekçesiyle yargılanan Kızılelma, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Kızılelma, darbe girişimi gecesi Dalaman Deniz Hava Üssü'nü arayarak "Helikoptere yakıt verebilirsiniz" dediği yöndeki tanık ifadelerini reddetti.

Sanıktan bir garip örnekli savunma

Savunmasını verdiği örnekle sürdüren Kızılelma, şöyle konuştu:

"Şöyle bir örnek vermek istiyorum. Düşünün bir kişi başka bir kişiyi öldürmek istiyor. Ancak gittiğinde öldüreceği kişiyi yerinde bulamıyor. Daha sonra geri dönerken yakıtının bittiğini fark ediyor, yol üzerindeki bir istasyona girip benzin alıyor. Akaryakıt istasyonunun sahibi benim, işletmecisi ise Cenk Bahadır Avcı (sanıklardan dönemin Dalaman Deniz Hava Üs Komutanı) pompacılar ise üste görevli askerler. Böyle bir durumda eğer akaryakıt istasyonunun sahibi ve işletmecisi tutuklanmayacağına göre bizim de tutuklanmamamız gerekiyordu."

Kızılelma'nın savunmasında "Helikoptere yakıt ikmali yapmamız emrini Tezcan Kızılelma verdi." diyerek kendisini suçlayan sanık Cenk Bahadır Avcı aleyhine hiçbir şey söylememesi dikkati çekti.

Sıkıyönetim atama listesinde adının karşısında "Devam" yazdığını hatırlatan sanık, söz konusu listede isminin karşısında bu ifade yer alan yüzlerce kişi olduğunu, yazının darbeci olduğunun kanıtı olmadığını iddia etti.

Kızılelma, emrindeki 35 helikopter ve 15 uçaktan hiçbirini darbe girişimi gecesi uçurmadığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimiyle suçlanmaktan üzüntü duyduğunu savundu.

Ara verilen duruşmaya diğer sanıkların esas hakkındaki savunmasıyla devam edilecek.

YÜCEL İKİZOĞLU

Duruşmada, tutuklu sanıklardan eski pilot yarbay Yücel Ekizoğlu'nun, esas hakkındaki savunması dinlendi.

15 Temmuz'da gündüz VIP uçuşları yaptığını eski 3. Kara Havacılık Alay Komutanı albay Murat Dağlı tarafından kendisine saat birde gece uçuşu olacağını söylediğini ifade etti.

Hazırlıklar yapıldıktan sonra Gaziemir'den Murat Dağlı'nın birinci pilotluğunda kalkış yaptıklarını belirten Ekizoğlu, şöyle devam etti:

"Gaziemir'den 3 helikopter kalktık. Kalkışta Albay Murat Dağlı kule ile telsiz irtibatı kurmadı. Kalkış ve görev hakkında da bilgi vermedi. Kulede bize görevin ne olduğunu sormadı. Ancak Çiğli'ye inişimizde ise Dağlı, kuleyle telsiz irtibatı kurarak iniş izni alarak geldiğini söyledi. Bunu garipsedim. Çiğli'ye inişin ardından 3 helikopter aprona alınarak yakıt ikmali yapıldı. Birinci sicil amirim albay Murat Dağlı'nın bana verdiği emre uyarak Çiğli'den kalkış yaptık. Kalkıştan itibaren 3 helikopter bir koldan devam etti, ancak alçak uçuş yapmadık. Uçuş için kuleden izin alındığını duymadım."

Marmaris'e gittikten sonra yakıt ikmali için Dalaman'a yöneldiklerini, telsizden yakıt ikmali konusunda sıkıntı yaşandığını duyduğunu anlatan Ekizoğlu, bunun üzerine kendi meydanları olan Imsık'a gitmeye karar verdiklerini bildirdi.

Gitmeden önce Bodrum'daki Imsık Meydan Komutanı ve devresi Fethi Yarbay'a mesaj attığını savunan Ekizoğlu, şunları söyledi:

"İndiğimizde Fethi Yarbay 'buradan bir daha kalkış yapmayacaksınız, kalkarsanız sizi vuracaklar' diyerek kolumdan sıkarak odasına götürdü. Ülkede yaşananlardan bahsetti. Diğer pilot arkadaş Haydar Murat Özden ile 'Biz bu görevden ve gruptan sıyrılmak istiyoruz bize yardımcı ol, kendimizi tecrit edelim.' dedik. Polisi aramasını ve teslim olmak istediğimizi söyledik. Çıktığımız görevin darbe girişimi kapsamında bir görev olduğunu bilmiyorduk."

Ekizoğlu,kendisine Murat Dağlı tarafından verilen emrin Çiğli'den alınacak personeli verilen koordinatlara bırakıp tekrar Çiğli'ye dönmek olduğunu aktardı.

Darbe girişimi olayına inanmak istemediğini savunan Ekizoğlu, "Hükümetle hiçbir sorunum yok hatta yaptığı icraatları da beğeniyorum. Hükümet sayesinde refah seviyemiz yükseldi. Bu sayede ben çocuklarımı özel okullarda okuttum. Ailemi her yıl tatile götürdüm. Bu yaşananlar nedeniyle bazı faaliyetler bizi 30 yıl geriye götürdü." dedi.

-"Savunma yapmanızın garantisi mahkemedir"

Daha sonra söz alan Ekizoğlu'nun avukatı Suat Öney, savunmasının başında Gökhan Güçlü ve Davut Uçum'un avukatı Deniz Akbulut'un bir tişört nedeniyle tutuklanıp avukat ve sanıklar üzerinde baskı kurulmaya çalışıldığını iddia etmesi üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Biz burada hiçbir avukata veya sanığa baskı kurmuyoruz. Herkes özgürce savunma yapıyor. Siz ve diğer meslektaşlarınız özgür şekilde kısıtlama yapılmadan savunmasını yaptı, yapıyor. Sizin burada savunma yapmanızın garantisi mahkemedir. Burada kimse baskı kuramaz, hiçbir tehdit oluşturamaz." karşılığını verdi.

Cumhurbaşkanı Avukatı Halit Çokan ise meslektaşlarının olayı iyi niyetli olarak gündeme getirdiğini düşündüklerini belirterek, şöyle konuştu:

"Meslektaşımız basit bir google taramasıyla Deniz Akbulut'un neden tutuklandığını öğrenebilirdi. Yanlış yönlendirmeye yol açacak bir açıklama yapmamış olurdu. Akbulut'un tutuklanmasıyla ilgili husus her hangi bir sanığın müdafiliğini üstlenmesiyle ilgili değildir. ByLock kullandığı ve MİT tırları soruşturması şüpheli ve sanıkları arasında kuryelik yaptığı için tutuklanmış. Jandarma personelinin sivil imamlarından biri olan "Halil Kod" Hamza Ali Ece ile MİT tırları soruşturmasından tutuklu Jandarma personeli arasında irtibat kuran kişi. Bu nedenle tutuklanmanın davadaki sanık veya olaylarla ilgisi yok." dedi.

Mahkeme Başkanı Baştoğ, açıklamaları için Çokan'a teşekkür etti.

MURAT GÖSTERİT

Tekrar başlanan duruşmada ise helikopter teknisyenlerinden Murat Gösterit savunmasını yaptı. Çiğli'de yaşananları anlatan Murat Gösterit, "Zeki Göçmen, Haydar Murat Özden ve bana telefonlarımızı kapatmasızı istedi. Bu bana anormal gelmedi, daha önce de bu tür uyarılar geliyordu. Burada Zeki Albay'a 'Uçuşla ilgili bilgi vermediniz' dedim. O da bana 'Emirleri yapıyoruz' dedi. Bunun üzerine ben de 'Komutanım yanlış bir yapmıyoruz değil mi?' diye sordum. Zeki Albay da bana 'Murat sen ne diyorsun, kulaklığını çıkar komutanına ver' dedi. Bu sırada Gökhan Şahin Sönmezateş, yanımıza geldi ve 'Ne oluyor' diye sordu. Aynı soruyu ona da sordum. O da 'Yanlış bir şey yok. Komutanların dediğini yapıyoruz. Endişelenecek bir şey yok' diyince rahatladım" dedi.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ ise sanık Murat Gösterit'e, "Yanlış bir şey mi yapıyoruz demişsin. Neden bu soruyu sorma ihtiyacı duydun?' dedi. Bu soruya Murat Gösterit de "Bir planlama var ve bize bilgi verilmiyor. Ben de askeri personelim benim bilmemde ne sakınca olabilir ki, neden söylemiyor. Bu durumu doğru soru, yanlış üslup diye niteliyorum" yanıtını vedi.

Marmaris'e suikast timini bıraktıktan sonra Imsık üssünde, kendilerine yakıt verilmemesi üzerine Albay Zeki Göçmen'in kendilerine yakıt koymayı bilip bilmedikleri yönünde soru sorduğunu da anlatan Murat Gösterit, "Yakıt ikmalini uzmanların yapması gerekir dedik. Bunun üzerine Zeki Albay'da 'Tamam o zaman' dedi. Bir süre sonra aynı yere Sikorsky geldi. 'İzmir'e dönüyoruz' dediler. Biz de o helikoptere geçtik. İzmir'e gittik. Bize kimse ülkede olanları anlatmadı. Çiğli'de indikten sonra yanımıza gelip bize gözaltına alacaklarını ve polise teslim edeceklerini söylediler. Ben de telefonumdan dayımı aradım. 'Darbe olmuş, bizi bir işe karıştırdılar, bizi polise teslim edeceklermiş' dedim. Sonra da telefonla konuşturmadılar bizi polise teslim ettiler" dedi.

Kendi yakınlarında da darbeye direndiği için gazi olanlarını bulunduğunu ifade eden Murat Gösterit, "Ne darbeciyim ne de FETÖ'cüyüm" dedi.

Marmaris'e giderken sanıklardan helikopter pilotu Zeki Göçmen'e "Komutanım yanlış bir şey mi yapıyoruz?" diye sorduğunu belirten Gösterit, bunun üzerine Göçmen'in kulaklığı yanında bulunan eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'e verdiğini söyledi.

Sönmezateş'in, "Komutanların emri doğrultusunda hareket ediyoruz, tedirgin olacak bir şey yok." dediğini ifade eden Gösterit, bunun üzerine göreve devam ettiğini iddia etti.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ'un, "Seni tedirgin eden ne oldu da 'Yanlış bir şey mi yapıyoruz?' sorusunu yönelttin?" demesi üzerine Gösterit, "Bir planlama var, bize bir bilgi verilmiyor. Ben de askeri personelim bilmemde ne sakınca var düşüncesiyle sordum." karşılığını verdi.

Gösterit, uçuş teknisyenlerinin sadece helikoptere kaç kişinin bineceği ve malzeme ağırlığının ne kadar olacağı konularında sorumluluğunun bulunduğunu savundu.

Murat Gösterit'in ifadesini tamamlamasından sonra Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, duruşmayı yarına erteledi.

17.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklardan bazıları, geniş güvenlik önlemleri altında getirildi. Mahkemenin savunmalarını hazırlamaları için vareste tutulmalarına karar verdiği sanıklar ise getirilmedi. Sanıklar, jandarma eşliğinde mahkeme salonuna alındı.

AHMET KOÇAN

Duruşmada, ilk olarak tutuklu sanıklardan uçuş teknisyeni eski astsubay Ahmet Koçan, esas hakkındaki savunmasını yaptı.

FETÖ üyesi olmadığını savunan Koçan, gittikleri görevin içeriğini savcılık aşamasında öğrendiğini iddia etti.

Başka kimse olmadığı için Marmaris görevine tabur komutanı ve baş teknisyenleri tarafından mecburen yazıldığını öne süren Koçan, "Darbe girişiminden ve Cumhurbaşkanına yönelik faaliyetten haberdar değildim. Uçuş hakkında hiçbir bilgi verilmedi. Benim varlığım uçuşa bir katkı sağlamadı, aksine boşuna ağırlık yaptığımı düşünüyorum." dedi.

SERKAN ELÇİ

Duruşmada tutuklu sanıklardan MAK timinde görevli Astsubay Serkan Elçi de savunmasını yaptı. Askeri okuldan önceki eğitim hayatı ve sınav süreçleri hakkında bilgi veren Serkan Elçi, "Benim hiç cemaat bağlantım olmadı. Ailemin yaşantısından dolayı bu tür gruplara da merakım olmadı. Askeri okulu bitirdikten sonra ilk görev Afyon'da çalışmaya başladım. Burada sosyal hayatımı geliştirmek için model uçak kursuna yazıldım. Burada tanıştığım kişilerle yamaç paraşüt kursuna gittim. Burada Sportif Havacılık Klübü'nü kurduk. Sosyal çevrem artmaya başladı. Bunların hiçbirisinin FETÖ'yle alakası yok" dedi. Afyon'daki sicil amirinin Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklandığını, o zamanın özel yetkili savcılarının pervasızca hareket ettiğini bugünde aynı şekilde olmamasını istediğini anlatan Serkan Elçi, "MAK okulunda FETÖ mensupları varsa, MAK timinde o güne kadar tam olan sicil notum düşürüldü. MAK okulunun FETÖ'yle bağlantısı yoktur" dedi.

MAK sınav sürecinde yaşadıklarını da ifade eden Serkan Elçi, kendisiyle aynı davada yargılanan ve tutuklu olan Ekrem Benli ve Yakup Özcan'la, ev arkadaşı olduğu bilgisini de verdi. Serkan Elçi, "Bu ev arkadaşlığımın FETÖ'yle ilgisi yoktu. Evde genelde iki kişi oluyorduk. Üçüncü arkadaşımız görevde oluyordu. Birlikte kaldığım arkadaşlarımın örgütsel davranışına tanık olmadım" dedi. MAK'ın özel nitelikli birlik olduğunu bu nedenle normal birlikler gibi çıkarımlarda bulunulmaması gerektiğini söyleyen Serkan Elçi, katıldığı üç operasyonu anlatıp "MAK'daki özellik, görev yeri son ana kadar gizli tutuluyor. Görev yapacak ekibin hızlı reaksiyon gösterilmesi isteniyor. Emir komutanın bozulmaması isteniyor ve emrin sorgulamaması isteniyordu" dedi.

15 Temmuz 2016 tarihine kadar MAK timinde görev yaptığını söyleyen Serkan Elçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"15 Temmuz 2016 tarihinde MAK Eğitim Komutanlığı'nda, eğitim komutanıydım. Kursiyerlerin dersleri vardı. Dağcılık bloğu benim sorumluluğumdaydı. Ayrıca evlilik hazırlığı yapıyordum. Okuldaki görevimi eksiksiz bitirip evlilik hazırlıklarına ağırlık vermek istiyordum. O gün bekar evinde kaldığım eve gittim. İş yerinden çağrıldığımızı öğrendik. Çağrının kime geldiğini hatırlamıyorum ama sebebinin söylenmediğini biliyorum. Ev arkadaşlarımla birliğe doğru yola çıktım. Yolda hava aracı düşmesi özellikle arama kurtarmayı etkileyecek olan faaliyetlerdeki haberlere baktım. Bu sırada saat 18.00 gibiydi. Depoya gittik. Malzeme hazırlığı başlamıştı. Kask, hücum yeleği gibi tim personeli malzemeleri hazırlanıyordu. Bu sırada görevle ilgili net bir cevap alamadık. Birlikte olduğumuz halde bilgi verilmemesi bende ve arkadaşlarımda gerginliğe neden oldu. Astsubay kıdemlisi bizden malzemelere silah da eklememizi istedi. Taksit taksit gelen emirler yeteri kadar gerilmeme neden olduğundan biran önce okul komutanının açıklama yapmasını bekliyordum. Malzeme hazırlığı sürdüğü sırada evle ilgilenen kişiyi arayıp gelemeyeceğimi, yarına ertelememizi istedim. En son da bu kişiyle görüştüm. Okul komutanı paraşüt odasına çağırdığını öğrendim. Görevle ilgili bilgilendirme yapacağından telefonları kapatıp gittik. Okul komutanımız, üst düzey terör operasyonu yapılacağını emniyetçi olarak görev yapacağımızı, asıl operasyonu yapan timin dışarıdan geleceğini bizim içinde tecrübe olur dedi. Bu sırada 'gelmek istemeyen var mı?' dedi. Göreve gitmek istememek onur kırıcı olduğundan kimse aksi bir kanaat göstermedi. O an için aklımızda en ufak bir şüphe olmadı. Okulu komutanı Taner Berber, daha öncede göreve gittik" dedi.

İstanbul'dan gelen özel kuvvetlere komutanlığına bağlı timin geldikten sonra kendilerinden telaşla malzeme istediğini ifade eden Serkan Elçi, "Hızla malzeme kuşanmaya bizden yardım istemeye başladılar. Bu kalabalık arasında sakin tavırla hazırlanan Gökhan Şahin Sönmezateş'i gördüm. Net hatırlamıyorum ama Gökhan Paşa'nın sıkıyönetim ilan edildiği ve bundan sonra emirleri genelkurmaydan alınacağı söylediğini biliyordum. Bu açıklamaya kadar sıkıyönetim dahil gelişmelerden habersizdik. Deponun önünde kirli sakallı binbaşı bilgi veriyordu. Bu bilgilendirmeye çok vakıf olamadım. Etrafında tanımadığım dışarıdan gelen kişiler vardı. Anladığım kadarıyla operasyon hakkında bilgi veren binbaşı MAK timini dahil etmişti. Kirli sakallı diyorum. O kişinin İzmir Emniyetindeki polislerde Şükrü Seymen olduğunu söyledi" dedi.

Marmaris'e gittikleri sırada büyük şaşkınlık yaşadığını anlatan Serkan Elçi, buradaki durumu da, "Çiğli'de açıklamalardan sonra helikopter pistine intikal ettik. Helikopter binince uyukladım. Acele edilen bir operasyon öncesi bu kadar bekleyiş bende artık operasyon olmayacağı fikrini doğurdu. Olay yerine gittiğimde şaşkınlığım artmıştı. İç içe otellerin olduğu bir bölgedeydi. Haritadan gördüğüm yer sakin ve üç tane binanın olduğu bir yerdi. Oteller sırasında geldiğimizde orada sis vardı. Anladığım operasyon başlamıştı, biz geç kalkmıştık. Tarlaya indik çevre emniyeti aldık. Sivilleri gördüm. Uzaklaşması için havaya ateş ettiğimi hatırlıyorum. Atışlardan rahatsız olan Şükrü Binbaşı 'gereksiz ateş etmeyin' uyarısında bulundu. Tek sıra halinde sürülmeye başladık. Ateşle birlikte herkes siper aldı. Kısa süreli ateşten sonra elleri havada kişilerin geldiğini gördüm. Bu kişileri etkisiz hale getirmek için üzerlerindeki çıkardım. Biraz uzak yere yığdım. Sanıklardan Zekeriya Kuzu'nun bağırdığı küfürler ettiğini savcılık ifademde bağırdığını duyduğumu, beyan ettim. İfadem doğru ama benim ettiğim sözler doğru değildir. Bu ifadeyi ben söylemedim" diyerek, aktardı.

Ev arkadaşlarıyla suikast timinden ayrılan Serkan Elçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sanıklardan Şükrü Seymen'in emriyle ayrıldık. Ben kimsenin malzemelerini şahsım adına almadım. Timlerden ayrılan ilk kişiydim. İlk çatışmanın çıktığı otel bölgesini terk ettim. İlerlerken yine ateş sesi geldi. Arabanın arkasına gizlendim. Psikolojik üstünlük sağlaması için toprak zemine ateşe ettim. Bize komuta eden kişiler, nasıl terörist ise bize ateş etmemiz için emir vermediler. Arazi zorlu olduğundan tim birbirinden ayrı hareket ediyordu. Bu sırada 'komutanım ben ayrılıyorum' dedim. O da ses çıkarmadı. Ev arkadaşlarıma da ayrılmak istediğimi söyledim. Birlikte içmeler istikametinde ilerledik. Vücudumuzu kıpırdatmak zordu. Burada bina yakınlarında da arı kovanları gördük. Binanın terk edildiğini anladık. Oradaki sudan içtik. Tişört, kot pantolon ve ayakkabı bulduk. Bu eşyaları suda yıkadık. Kotun uzun olduğu için rahatsız edeceğinden paçalarını kestim, şort gibi oldu. Sıcaktan giysiler hızlı kurudu."

Arkadaşlarının yakalanmasından sahil kenarında oturan vatandaşlarla konuştuğunu ileri süren Serkan Elçi, "Duyduğum gördüğüm şeyleri anlattım. Bir şeyler aldıktan sonra geri gittim. Geri döndüğüm zaman jandarma araçlarını gördüm. Arkadaşlarımı bulduklarını gördüm. Artık tek başına kaldığımı anladım. Sahilde oturdum. Burada birazdan uyanacak, her şeyin rüya olduğunu anlayacaktım. Ama yanmıştı. Bunları aileme ve nişanlıma anlatmaktı istediğim. Sahilde bulunan kişilerle diyalog kurmayla çalmıştım. Teslim olmak istedim ama bir daha ailemi göremeyeceğimden otostopla Muğla'ya gittim. Sonra da Denizli'ye gittim" dedi.

Denizli'de de ailesinin evi yerine anneannesinin evine giden Serkan Elçi, "Yaşlı anneannemin evine gittim. Ağladı, annemlerin beni aradığını söyledi. Annemi arayıp rahatsızlandığımı ve çağırmasını istedim. Annem gelince bayıldı. Onların tek tedirginliği ateş edip etmediğimdi. Teslim olacağımı söyledim. Ben teslim olmak istediğim sırada işkence görmüş generallerin görüntüleri vardı. Bana da işkence yapılacağı için çok korktular. İşyerinden bir arkadaşa teslim olmak istediğimi söyledim. Askeri birliğe teslim olmamam gerektiğini söyledi. İzmir Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki arkadaşlarının numarasını verdi. İzmir TEM'e teslim oldum" dedi. Serkan Elçi İzmir polisindeki sorgusu hakkında da, "İki sivil aracıyla gelip beni aldı. Televizyonda teslim aldıkları askerlere nasıl işkence ettiklerini görmüştüm. Parkta polislerle baş başa kaldık. Beni gayri resmi sorgulamaya başladılar. Evrak doldurmamışlardı. İzmir'deki FETÖ takiplerini kendi personelinin yaptığını anlattı. FETÖ'cülerin isimlerini verdi. Ben de 'bilmiyorum' dedim. Emniyet Müdürü sorguladıktan sonra İzmir Valisi geldi. Bunlar gayri resmi sorgulamaydı. Açıklama yapan olmadı sadece sorguluyorlardı. Seni çok iyi çalıştırmışlar söylediklerinin hepsi 'yalan' dedi. Söylediklerimin hepsini yazdı. Beklediğim işkence olmamıştı. Hakkımda tutanak düzenlendi" dedi. Serkan Elçi, Marmaris'e gittiği sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı almak yada derdest etme gibi bir emir almadığını, tek bildiğinin terör operasyona gittikleri olduğunu ileri sürdü.

Muharebe Arama Kurtarma (MAK) ekibinden eski astsubay Serkan Elçi, görev çağrısının kendisine mi yoksa ev arkadaşlarından birisine mi geldiğini hatırlamadığını iddia etti.

Birliklerin bulunduğu Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ne gittiklerinde malzeme hazırlığına başlandığını gördüğünü aktaran Elçi, şunları kaydetti:

"Birlikte olduğumuz halde çıkacağımız görevin ne olduğu konusunda net bir cevap verilmemesi gerilmemize yol açtı. O gün taksit taksit gelen emirlerin kim tarafından gönderildiğini bilmiyorduk. Dışarıdan bir timin geleceği, onlara da malzeme hazırlanacağı söylendi. Okul komutanı olan sanıklardan eski binbaşı Taner Berber ekip üyelerini paraşüt odasına çağırdı. Telefonları kapatıp bir askere verip, odaya girdik. Berber, çıkılacak görevle ilgili bilgilendirmede bulundu. Berber, üst düzey bir terör örgütü liderine operasyon yapılacağını, bizim koruma görevi göreceğimizi, operasyonu dışarıdan gelen bir ekibin yapacağını söyledi. Bizim için de iyi bir tecrübe olacağını dile getirdi. 'Göreve gelmek istemeyenler varsa gelmeyebilir' dedi. Sonra Özel Kuvvetler timi geldi ve telaşla malzeme sormaya başladılar. Hızlıca kuşandılar. Sakince hazırlanan birinin yanına yaklaştığımda üzerindeki 'Sönmezateş' yazısını gördüm. Bu kişinin MAK timinin en üst rütbesindeki Gökhan paşa olduğunu anladım. Gökhan paşa, sıkıyönetim ilan edildiğini, emirleri Genelkurmay Başkanından aldığını açıkladı. O ana kadar ülkede olanlardan habersizdik."

Helikoptere bindiklerini ve uzun süre beklediklerini kaydeden Elçi, acele edilen bir görev öncesi helikopterde beklemeleri üzerine operasyonun iptal olduğunu düşündüğünü söyledi.

Operasyon bölgesine ulaşınca deniz kenarında binaların olduğu bir yerle karşılaşınca şaşırdığını ifade eden Elçi, helikopter indikten sonra kendilerine yaklaşan sivilleri uzaklaştırmak için havaya ateş açtığını, bunun üzerine operasyonu yöneten binbaşı Şükrü Seymen'in "Gereksiz ateş etmeyin" diyerek kendisini uyardığını anlattı.

Seymen ve Kuzu'yla ilgili ifadelerini reddetti

Elçi, savunmasında ilk ifadesindeki Sükrü Seymen'in şehit edilen polis memuru Mehmet Çetin'le ilgili söylediği değerlendirilen "Ormanlık alana çıktığımızda Şükrü binbaşı yanındaki esmer bir özel kuvvetçiye bir şeyler anlatıyordu. Ben onlara yakın olduğumdan söylediklerini net bir şekilde duydum. Şükrü binbaşı 'Ani bir şekilde karşıma çıktı elinde silah vardı.' şeklinde sözler söyledi." beyanını reddetti.

Seymen'in bu sözlerini meskun mahalde savaştıkları sırada yaşadığı bir olayı anlatırken sarf ettiğini ileri süren Elçi, "Savcıya bu söylediğimin şehit olan polislerle ilgili olmadığını, bu konuda bir şahitliğimin olmadığını söyledim." iddiasında bulundu.

Sanıklardan Zekeriya Kuzu hakkındaki ifadesini de inkar eden Elçi, koruma polislerinin cüzdan ve paralarını aldıkları iddiasını da kabul etmedi.

Araziye çıktıktan sonra iki arkadaşıyla gruptan ayrılarak arıcılara ait bir barakaya saklandıklarını belirten Elçi, burada bulduğu eski kot ve tişörtü giyerek bölgeden uzaklaştığını, ardından da Denizli'ye ailesinin yanına gittiğini bildirdi.

Elçi, ailesiyle görüştükten sonra İzmir'e giderek polise teslim olduğunu söyledi.

MAHKEME BAŞKANINDAN AÇIKLAMALAR

Duruşmada, sanıklar eski astsubaylar Ahmet Koçan ve Serkan Elçi'nin esas hakkındaki savunmalarının ardından avukatları da savunmalarını yaptı.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, davada artık karar aşamasına gelindiğini ve esas hakkında savunmaları aldıklarını söyledi.

Bazı avukatların mazeret bildirerek duruşmalara katılmadığına dikkati çeken Baştoğ, "Biz de kendileriyle temas kurarak esas hakkındaki savunmaları için uygun bir gün bildirmelerini istedik. Ama maalesef bazı avukatlarımızdan olumlu dönüş almadık. Bazı sanık avukatları dalga geçer gibi 'Başkan 6 ay sonrasına bize gün versin.' demişler." diye konuştu.

Mazeret bildiren avukatların başka illerdeki duruşmalara girip girmediklerini araştırdıklarını anlatan Baştoğ, ancak birçok avukatın bu duruşmalara da mazeretli veya mazeretsiz katılmadıklarını öğrendiklerini aktardı.

Araştırma sonucunda bazı sanık avukatlarının samimi olmadıkları kanaatine vardıklarını dile getiren Baştoğ, şöyle devam etti:

"Sanıklara avukatlarla iletişim kurması için süre veririz ama iletişim kuramazsanız barodan avukat talebinde bulunuruz. Savunması bitmeyen hiçbir sanığı Ankara veya diğer illerdeki duruşmalara göndermem. Bununla ilgili gereken yazıları yazdım. Çünkü bizim davamız karar aşamasına geldi. Bir yere yetişme çabamız yok ama hem bu dosyayla uğraşıp hem de elimizdeki diğer dosyaları da takip ediyoruz. Hiçbir art niyetimiz yok, bunun karşılıklı olması lazım. Avukatların gün vermesi gerekiyor. Avukatlar gelmezse baronun atayacağı avukatlarla duruşmaya devam edeceğiz."

Sanıklar Gökhan Güçlü ve Davut Uçum'un avukatı Deniz Akbulut'un tutuklandığını hatırlatan Baştoğ, sanıklara avukat bulup bulamayacaklarını sordu. Sanıklar ise aileleriyle yapacakları görüşmenin ardından talepte bulunabileceklerini söylediler.

Ara verilen duruşmaya yarın sabah yedinci oturumla devam edilecek.

18.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklardan bazıları, geniş güvenlik önlemleri altında getirildi. Mahkemenin savunmalarını hazırlamaları için vareste tutulmalarına karar verdiği sanıklar ise getirilmedi. Sanıklar, jandarma eşliğinde mahkeme salonuna alındı.

HASAN ASLANBAY

Duruşmada FETÖ'nün önemli kripto elemanlarından MAK timinde görevli Üsteğmen Hasan Aslanbay ifade verdi.

Geçen 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinin de aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden başlandı. Duruşmada sanıkların esas hakkındaki savunmalarına bugün de devam edildi. Yoklamayla başlayan duruşmada ilk olarak sanık askerlerden MAK timinde görevli Üsteğmen Hasan Aslanbay ifade verdi. Marmaris'e giden helikopterde makineli tüfekçi olarak görev alan Hasan Aslanbay, kendilerinden önce yaşanan çatışmanın 112 kayıtlarının silindiğini ileri sürüp şunları söyledi:

"Toplam 3 bin 482 kayıt silinmiş. Biz yaklaşık 20 dakika olay yerinde kaldık. Ateş etmekle suçlanıyorum ama ben ateş etmedim, silahımı arızalı hale getirdim. Ateş etmedim. Göreve sözleşmeli subay olarak başladım. Muvazzaflık sınavını ilk önce kazanamadım. Üzerime atılan çamura dönüşmüş olan FETÖ üyesi olsaydım, her halde bu örgüt bütün soruları çalıp üyelerine verdiği sırada muvazzaflık sınavında bana da verirdi diye düşünüyorum. Örgüte ait hiçbir ideolojiyi savunmuyorum. Evimdeki üç aramada örgüte ait malzeme doküman bulunmadı, bulunamaz. Başkalarının evinde bulunduğu gibi benim evimde bağış makbuzları bulunmaz."

Benliklerini satmış kişiler gibi sivil imamlardan, cemaat abilerinden değil amirlerinden emir aldığını ileri süren Hasan Aslanbay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kanunlara uyduğum için buradayım. Suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. 15 Temmuz günü darbe girişimine iştirakle suçlanıyorum. 15 Temmuz hain darbe girişime katılmadım. Ben bir askeri göreve katıldım. Benim katıldığım görev darbe girişiminin en önemli bölümü gösteriliyor. Evet baktığımız zaman öyleydi. Ama ben askeri bir göreve katıldım. Bilmeden istemeden bu göreve katıldım, arama kurtarmacı olduğum için katıldım. Hiç üstümden suç teşkil eden emir almadım, astlarıma da emir vermedim. Görevimde cebir ve şiddet yapmadım, askeri tabirle sadece gece uçuşu yaptım. Helikoptere bindiğim yerde indim. Sadece helikoptere bindiğim için bu suçum oluşmamıştır. Hata içerisinde bu göreve katıldığım için anayasayı ihlal suçlarını kabul etmiyorum. Terör örgütü üyesini alacağımız düşüncesiyle katıldım. Kimse bana Cumhurbaşkanımızın alınacağını söylemedi. Bunu ben de sezinleseydim, ne amaçla gittiğimizi sorardım. Şehitlerimiz olduğunu da 19 Temmuz günü Muğla'ya geldiğim zaman öğrendim. Ateş etmem için silahımın bozuk olduğunu ifade ettim. Kimseye saldırmadım, darp etmedim, ateş etmedim." Aslan Aslanbay ifadesinin sonunda ise "13 aydır tutuklu kalmak gücüme gidiyor, kızımı ayda bir 45 dakika görmek, büyüdüğünü görmemek gücüme gidiyor" dedi.

Darbeci askerleri Marmaris'e taşıyan helikopterlerden birinde makineli tüfekçi olarak kalan Aslanbay, önemli bir terör örgütü üyesini yakalayacakları düşüncesiyle göreve dahil olduğunu savundu.

FETÖ'nün hiçbir ideolojisini benimsemediğini ileri süren Aslanbay, "Emir komuta içerisinde katıldığım bu görevde, hiçbir amirimden konusu suç teşkil edecek emir almadım. Askeri tabirle yaptığım sadece bir gece uçuşudur. Helikoptere bindiğim yerde geri indim. İlk defa böyle bir önemli göreve katıldım. Klasik tabirle ilk elin günahı olmaz." diye konuştu.

Olay bölgesinde polis oluğunu ve şehitlerin bulunduğunu gözaltına alındıktan sonra 17 Temmuz'da öğrendiğini öne süren Aslanbay, aldığı emirle telefonunu kapattığı için darbe girişimden haberinin olmadığını iddia etti.

Kendilerinden önce Marmaris'e helikopterlerle gelen başka bir timin saldırıyı gerçekleştirdiğini savunan Aslanbay, "Bazen ben neden buradayım?" diye düşündüğünü dile getirdi.

Aslanbay savunmasını, "Görevimi iyi yaptığım, emirleri sorgulamadığım için buradayım." ifadeleriyle tamamladı.

ASLANBAY VE 4 KARDEŞİ FETÖ'NÜN EN SADIK 5 KRİPTO ELEMANI

Bu arada ifadesinde suçlamaları ve örgüt bağlantısını kabul etmeyen Üsteğmen Hasan Aslanbay ile kardeşlerine dair önemli ayrıntılar bulunduğu belirtildi. FETÖ'nün Hasan Aslanbay ve 4 kardeşini 'özel kripto eleman' olarak yetiştirip TSK'nın önemli noktalarına sızdırdığı kaydedildi. Tutuklu bulundukları mahkemelerde FETÖ bağlantılarını inkar eden subayların soy bağlarını inceledi. Tespitlere göre FETÖ, Karadenizli olan Aslanbay ailesine mensup kardeşler Hasan Aslanbay, Hüseyin Aslanbay, Furkan Aslanbay, Rıdvan Aslanbay ve Enes Aslanbay'ı küçük yaştan itibaren yetiştirip askeri sınav sorularını verdi. Örgüt, askeri okullardan mezun olan kardeşleri orduda kritik noktalarda görevlendirdi. FETÖ'nün TSK'ya sızdırdığı 5 kardeşten Hasan Aslanbay İzmir'deki MAK filosunda, Furkan Aslanbay Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda, Hüseyin Aslanbay ise Konya'daki MAK timinde görev aldı. Diğer kardeşlerden Rıdvan Aslanbay Hava İstihbarat Astsubay Çavuş olarak görev yaptı. Enes Aslanbay da Astsubay Meslek Yüksek Okulu'nda okumaya başladı. FETÖ'nün kripto elemanları olan kardeşler, 15 Temmuz gecesi kiritik noktalarda görevlendirildi. Buna göre örgütün gizli haberleşme programı ByLock'u kullanmayıp kripto olarak gizlenen kardeşlerden İzmir 2'nci Ana Jet Üs Komutanlığındaki MAK timinde görevli Üsteğmen Hasan Aslanbay, Marmaris'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast timinde bulundu. Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Astsubay Furkan Aslanhbay, Ankara'da darbeci general Semih Terzi'yle birlikte hareket etti, aralarında olduğu tim, 15 Temmuz gecesi kahraman Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit etti. Konya 3'üncü Ana Jet Üs Komutanlığı'ndaki MAK timlerinde görevli Üsteğmen Hüseyin Aslanbay da İstanbul'da Moda Deniz Kulübüne baskın yapıp Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ile birlikte 8 generali rehin alan timi yönetti. Hasan, Furkan ve Hüseyin Aslanbay darbe girişiminin ardından tutuklandı, diğer 2 kardeşleri de TSK'dan ihraç edildi.

ALİ SARIBEY

Duruşmada SAT görevlisi Üsteğmen Ali Sarıbey savunmasını yaptı. Davadaki ilk duruşmada kendisinin 'ölüm makinesi' gibi yetiştirildiğini söyleyen Ali Sarıbey, Mahkeme Başkanı'na yönelik "Dün akşam yargılamadaki ilk ifademi okudum. Size kızdım sürekli sözümü kesmişsiniz. Farklı anlaşılacak cümleler yeralmış. Bir üst mahkemeye itiraz ettiğim zaman bu ses kayıtları dinlenmeyecek" dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Sizi bunun için uyardık. Mikrofona yakın olun diye. Yanlış ifadeler varsa bize söyleyin düzeltelim dedik" yanıtını verdi. Suikast girişiminden sonra kaçan otostopla Muğla yönüne kadar giden Ali Sarıbey, yakalanmasına ilişkin olarak, "Otostop çekip, karakola yakın bir yerde indim. Teslim olmaya gidiyordum ama bu sırada girdiğim markettekiler, benden şüphelendi. Onların ihbarı üzerine yakalandım" dedi.

Ali Sarıbey, İstanbul'da bulundukları sırada sanıklardan Haldun Gülmez, Özay Cöder'in aradığını ve kendilerini göreve çağırdığını söylemesi üzerine buluşup askeri aprona gittiklerini anlattı. Burada Özay Cöder'e aramalarına rağmen ulaşamadıkları için Şükrü Seymen'in de çağrısı üzerine helikoptere bindiklerini de ifade eden Ali Sarıbey, "Şükrü Seymen'in helikoptere çağırması üzerine Özay Cöder'e ulaşamadık. 'Ne yapalım' diye hazırlık aşamasına erken başlarsak iyi olur diye gitmeye kadar verdik. Çiğli'ye helikopterle intikal ettik" dedi.

Çiğli'de hızlıca malzeme ambarına geçtiklerini anlatan Ali Sarıbey, şunları söyledi:

"Malzemeler hazırlanmıştı. General rütbesindeki Sönmezateş vardı. O da özele kuvvetler personeli ve bizi toplayıp açıklamada bulundu. Bu açıklama 'TSK şu andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetimine el koymuştur. Bundan sonra emirleri Genelkurmay Başkanı'ndan alıyoruz. Ben dahil onun emrindeyiz, onun emirlerini yerine getiriyoruz. Bu emir sıkıyönetim ilan ediyoruz, yönetime el koyacağız' şeklinde değildi. 'El konuldu' dedi. Darbe yapılmıştı artık yönetim değişmiş olarak algıladım. Görevin ne olduğu açıkçası belli değildi. Bir koyda VIP birisinin alınacağını duydum. Bunu da Sönmezateş'in 'VIP' söyleminden duydum. Ne olduğunu çok iyi anlamadım. Gidilecek yerin bir koy içerisinde oluşundan cumhurbaşkanı olması hiç aklımdan bile geçmedi. Görev yerine geldik. Burasının Marmaris olduğunu anladım ama gösterilen bir koydu. Buradan o koya ulaşacağımızı düşündüm. İçinde bulunduğumuz grup sivil birisinin yol göstermesiyle olay mahalline gitmeye başladık. Sis bulutunun içerine doğru gitmeye başladık. Olay yerini terk ettikten sonra otel önüne geldik. Hedef kişinin, VIP kişinin Cumhurbaşkanının olduğunu cumhurbaşkanı nerede olduğunu sorularından anladım. O saatten sonra yapabileceğim bir şey yoktu. Dışarıdan gelen kişiler de 'Ben polisim' deyince durumun bize anlatılandan farklı olduğunu anladım ama yapılacak bir şey yoktu. Orada kalmamız söz konusu değildi. Çünkü polisler ateş ediyordu. Otelin alt katına sığındık sahile indik helikopterin inemediğini gördükten sonra da uzaklaştık" dedi.

"FETÖ üyeliğinin 8 kriteri değil 88 kriter daha eklense böylesine hain ve eli kanlı örgüt üyeliğim asla söz konusu değildir" diyen Ali Sarıbey, "Ortada pimi çekilmiş ByLock iddiasına cevap vereceğim. Elimizde kağıt parçasından öteye geçmeyen belge bulunmaktadır. Bir belgenin delil sayılması için, yasal yollardan elde edilmesi lazım. Delil olarak kabul edilse bile, hepimizi hain örgütü büyük gizlilik içinde hareket ederek devletin içerisine sızarak devletin kurumlarına yerleştirdi. Her işini şifreleyen bir örgüt nasıl olacak da kendi elemanlarının bu şekilde ele geçirilmesine izin verecek. FETÖ'cülerin Mustafa Kemal'in askerlerini bu listeyle dahil etmelerini düşünmek ne kadar mantıksız" dedi.

ŞEHİT POLİSİN BABASINDAN O İDDİALARA YANIT GELDİ

Ali Sarıbey'in diğer sanıklar gibi sık sık Nedip Cengiz Eker'in şehit olduğu saatle ilgili çelişki bulunduğunu söylemesi ve onu kendilerinin şehit etmediği algısını uyandırıldığı iddiasında bulunması üzerine şehit polisin babası Nihat Eker yanıt verdi. Nihat Eker adına açıklamayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Halit Çokan yaptı.Çokan, "15 Temmuz gecesi saat 01.05 babası şehit polisle görüşmüş, saat 02.00'de de kardeşiyle görüşmüş. Bu HTS kayıtlarında da vardır" dedi.

Bu sırada dayanamayıp yerinden kalkan acılı baba, "Kayıtları sunabilirim" dedi. Aile yaşantısı hakkında da bilgi veren Ali Sarıbey'in öğretmen olan ağabeyi Nihat Sarıbey'in de 12.10.2016 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ihraç edildiği öğrenildi. Bu arada Nihat Sarıbey'in de savcılık ifadesinde, kardeşi Ali Sarıbey'in örgütün şifreli haberleşme sistemi ByLock'u kullandığını ve şikayetçi olduğu dilekçeyi imzaladığı ortaya çıktı. Bu dilekçeyi gündeme getiren Ali Sarıbey, ağabeyinin söylemediklerinin yazıldığını ileri sürdü. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "O savcının sana garezi olacak" dedi. Ali Sarıbey'in bunun üzerine sesini yükseltmesi üzerine gerginlik yaşandı. Emirşah Baştoğ bu kez, "Sesini yükseltmeden konuş" uyarısında bulundu.

'HİKAYE ANLATMA, SAVUNMANI YAP'

Ali Sarıbey'in savunmasında siyasi konulara nutuk atar biçiminde girmesi üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, şöyle konuştu:

"Savunmanı siyasi nutka çevirdin, hikaye anlatma savunmanı yap" dedi. Bu sıra söz alan Cumhuriyet Savcısı Ali Cenk Düzgün de tutuklu sanıkların sık sık olay saatine ilişkin çelişki bulunduğuna dair iddialarına saat saat yanıt verdi. Ali Cenk Düzgün, "Sanık üst perdeden bağırıp çağırarak yavuz hırsız misali bizleri bastırmaya çalışıyor. Defalarca dile getirdik artık açıklama yapmaya da gerek duymuyoruz ama zaman zaman olayı açıklamak durumundayım. Şehit polislerimizden Nedip Cengiz Eker için kayıtlara göre 112 Acil Yardım ekibinden saat 03.45'de yardım istenmiş, 112 Acil Yardım ekibi saat 04.01'de gitmiş, şehidimizin hastane geliş saati ise 04.40'dır. Mehmet Çetin için de, 112 Acil Yardım ekibinden yardım isteme saati 04.27'dir. 112 Acil Yardım ekibinin olay yerine geliş saati 04.31, hastane varış saati de 05.10'dur. Zaman konusunda o kaos ortamından dolayı farklı bilgi veren bir kaç kişinin ifadesini alıp ortada bir belirsizlik varmış, savcılık yeterli araştırmamayı yapmamış, mahkeme yeterli araştırmaya yapmayıp karartmaya çalışılmış intibağı yaratmaya çalışıyorlar. İsimlerini okuyacağım tanıklarını tamamının olayın 03.30 sonra yapıldığına dair açık beyanları var. İki üç tane tanığın ifadesini alıp kimseyi inandırmaya kalkmasınlar. Olayın ne zaman olduğu sabittir, şehitlerimizin katillerinin kim olduğu da açıktır" dedi. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ'da, gerekçeli kararlarında tüm ayrıntıları açıklayacaklarını ifade etti.

Bu konuşmalardan sonra savunmasını hikaye anlatıp sürdürmek isteyen Ali Sarıbey'e Mahkeme Başkanı bir kez daha müdahale etti. Bunun üzerine sanık darbeci Ali Sarıbey'in, suçsuzluğunu bu şekilde ispatlayacağını söyleyen Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, önce "Anlat bakalım neymiş" dedi. Ancak Ali Sarıbey'in iki sayfalık bir hikaye olduğunu söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı tekrar araya girip "Olmaz öyle, 4 saattir konuşuyorsun. Savunmanı toparla. Hikaye anlatma, savunmanı toparla. Savunma yapman için hikaye anlatmana gerek yok. Bize 2 sayfa hikaye okuma." sözleriyle uyarısını sürdürdü. Ali Sarıbey de yarattığı gergin konuşmalardan sonra savunmasını sonlandırdı.

Sarıbey'in avukatının da esas hakkında savunma yapmasının ardından duruşmaya pazartesi sabahına kadar ara verildi.

SON DURUŞMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Muğla'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin 47 sanığın yargılandığı davada, sanıkların öne sürdüğü iddialar, teknik bilgilerle çürütülüyor.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince adliyedeki salonların fiziki yetersizlik nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odasının salonunda görülen davanın duruşmasında sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınması hafta boyunca devam etti.

Duruşmada, bazı sanıkların yargılamayı uzatmaya yönelik tutumlar sergilemesi dikkati çekti.

Pazartesi günü görülmeye devam edilecek davanın müdahil avukatlarından Gültekin Akça, AA muhabirine yaptığı açıklamada, savunmalar ve delillerin toplanmasının tamamlandığını, 10 Ağustos itibarıyla sanıkların son savunmalarının verildiği aşamaya gelindiğini söyledi.

Kendilerinin de diğer müdahil olanlar gibi esasa ilişkin beyanlarda bulunduklarını anlatan Akça, tüm sanıkların, iddianamede belirtildiği gibi cezalandırılmasını talep ettiklerini belirtti.

Son savunmaların ardından mahkemenin bir karar vereceğine dikkati çeken Akça, bu aşamada dosyanın firari sanığı Özcan Karacan'ın yakalandığını, dosyada sanık konumunda olması nedeniyle savunmasının da alınıp alınmayacağı konusunda mahkemenin karar vereceğini dile getirdi.

Teknik raporlar, savunmaların aksini ispat ediyor

Avukat Akça, sanıkların, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'ten ayrılmasından kendilerinin gelişine kadarki iki saatlik süreçte başka birilerinin bölgeye geldiği yönünde iddialarda bulunduklarını belirterek, şöyle konuştu:

"(Biz geldiğimizde daha önceden birileri gelmişti) şeklinde savunma yaptıklarını görüyoruz ancak mahkeme savunmalardan sonra bununla ilgili zaten teknik kayıtları istemişti. Hangi helikopterin nereden geldiği, nereye gittiği konusunda teknik bilgiler dosyada mevcut. Bu sebeple iddia edildiği gibi onların dışında bir ekibin 00.00 ile 03.00 saatleri arasında gelip de benzer eylemleri yaptıkları noktasındaki iddiaları teknik olarak da çürütülmüş durumda. Birçok tanık da iddiaların aksine beyanlarda bulundu. Bu konudaki savunmaları birkaç tanık beyanının zamanla ilgili farklı anlatımlarından yola çıkarak böyle iddialarda bulunulmuştu ama dosyanın özellikle teknik raporlar bu konunun yeterince aksini ispat ediyor."

Darbe girişimi gecesi suikast timini taşıyan helikopterlerin Marmaris'e geldiğini ve helikopterler ilçeye giriş yaptıktan sonra silah seslerinin duyulduğuna halkın şahit olduğunu aktaran Akça, sanıkların, bölgeye kendilerinden önce başka helikopter ve grupların geldiği yönündeki savunmalarının işledikleri suçlardan kendilerini aklamaya yönelik olduğunu ifade etti.

"Delilleri yok sayarak savunma yapmaya çalışıyorlar"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Halit Çokan ise sanıkların ilk ifadelerinin aksine farklı şeyler söyleyerek kendileriyle çeliştiğine dikkati çekti.

Özellikle bazı sanıkların Marmaris'e kendilerinden önce helikopterlerle başka bir timin gelerek saldırıyı gerçekleştirdiği iddialarının yeni bir algı oluşturma operasyonu olduğuna vurgu yapan Çokan, şunları kaydetti:

"Bu zaten sunulan delillerle, kayıtlarla çürütüldü ayrıca sanıkların çoğu davaya uzatmaya yönelik ek süre talebinde bulundu. Savunmalarını hazırlamak için yeterli zaman tanınmadığını iddia ederek ek süre talebinde bulunmaları, mahkeme heyetince davayı uzatmaya yönelik olduğu değerlendirilerek kabul edilmedi çünkü artık dava karar aşamasına geldi. Heyet, bu anlamda çalışma yaparak, sanıklara belirlenen günlerde savunmalarını yapmasını istedi. Suikast girişimi davasında yargılanan sanıklar, cezadan kurtulma çabasıyla delilleri de yok sayarak savunma yapmaya çalışıyor."

İDDİANAME

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olarak yer aldığı iddianamede, sanıkların 'Cumhurbaşkanına suikast', 'anayasayı ihlal', 'yasama organına karşı suç', 'hükümete karşı suç', 'silahlı terör örgütü yöneticisi olma', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', 'neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama', 'zincirleme şekilde silahla tehdit', 'cumhurbaşkanına hakaret', 'zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret', 'kamu malına zarar verme', 'mala zarar verme', 'nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali' ve 'nitelikli yağma' suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırıyı gerçekleştiren FETÖ'nün suikast timindeki biri firari 37 eski asker için en az altışar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 kişinin yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dördüncü duruşma ile devam ediliyor.

Geçen yıl 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinden oluşan 37 kişilik özel tim, 2 polisi şehit edip kaçtı. Otele saldırı düzenleyenlerden, aralarında İzmir'deki Çiğli Ana Jet Üssü'nün imamı olduğu belirtilen 'Paşa' lakaplı astsubay Zekeriya Kuzu'nun da aralarında bulunduğu 25'i ilk yakalanarak tutuklandı. Daha sonra Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda tabur komutanı olan Binbaşı Şükrü Seymen ile önceden aynı birlikte eğitim alıp görev yapan askerlerden seçtiği Yüzbaşılar İsmail Yiğit, Mustafa Serdar Özay, Muammer Gözübüyük, Ergün Şahin, Bahadır Sagun, Mehmet Öztürk, Üsteğmenler Murat Köse, Mehmet Demir, Enes Yılmaz; Teğmen Muhammet Burak İpek de yakalanarak tutuklandı. Firari Yüzbaşı Burkay Karatepe ise, yakalanamadı.

Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianame ile sanıkların her biri için 6 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istendi. Suikasta teşebbüs eylemini gerçekleştirmek üzere Marmaris'e gelen 37 askeri personelin yanı sıra azmettirici ya da yardımda bulunduğu belirlenenlerle birlikte aralarında örgüt lideri Fetullah Gülen'in de bulunduğu, 3'ü firari toplam 47 kişi hakkında dava açıldı. Sanıkların, 'Cumhurbaşkanına suikast', 'Anayasayı ihlal', 'Yasama organına karşı suç', 'Hükümete karşı suç', 'Silahlı terör örgütü yöneticisi olma', 'Yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme', 'Yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme', 'Kasten öldürmeye teşebbüs', 'Zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama', 'Zincirleme şekilde silahla tehdit', 'Cumhurbaşkanına hakaret', 'Zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret', 'Kamu malına zarar verme, mala zarar verme, nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali ve nitelikli yağma' suçlarından 6'şar kez ömür boyu hapis cezasına çarptırılması istendi.

Geçen ay yapılan üçüncü duruşmada savcı tüm kanıtların toplandığını, sanıkların savunmalarını yaptığını ve tanıkların dinlendiğini, tüm gerçeklerin ortaya çıktığını ifade ederken dosyaya ilişkin esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Savcı, 1 sanık hakkında beraat isteminde bulundu, diğer sanıklarla ilgili 6'şar kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istedi.

EN KANLI TALİMATLARI VEREN İSİM YAKALANDI

Öte yandan 16 Ağustos'ta davayla ilgili de olan önemli bir gelişme yaşandı. Davanın firari sanıklarından eski kurmay yarbay Özcan Karacan memleketi Antalya'da yakalandı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sürecinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast planından Ankara'daki polis araçlarının ve ambulansların vurulmasına en kanlı talimatları verdiği belirlenen eski kurmay yarbay Özcan Karacan'ın memleketi Antalya'da saklandığı dönemde, kendini rehber olarak tanıttığı ve akrabalarına dahi izini belli etmediği ortaya çıktı.

Antalya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin Muratpaşa ilçesinde bir hafta süren fiziki takip sonucu yolda yürürken yakaladığı Karacan'ın saklandığı evi, AA muhabirleri görüntüledi.

Yanına sık sık gidip gelen bir kadının da gözaltına alındığı Karacan'ın, emlakçıdan bir aylık peşin ödeyerek sahte kimlikle kiraladığı eşyalı evde 13 yaşındaki kızıyla yaşadığı, mahalledekilere turizm acentesinde çalıştığını söylediği, izini belli etmemek için Antalya'daki akrabalarıyla temas kurmadığı belirlendi.

Eşkalini değiştirmek için aşırı düzeyde kilo veren, saçını sakalını uzatıp kaşlarının arasını aldırıp incelten, özel gözlükler kullanan, ara sıra şapka takan Karacan'ın dikkat çekmemek için aidatlarını düzenli olarak ödediği tespit edildi.

"İşe gidiyor sanıyordum"

Karacan'ın saklandığı evin bulunduğu mahallede 20 yıldır market işleten Hüseyin İlkuçan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sanığı tanıdığını, bu kişinin sık sık marketinden alışveriş yaptığını söyledi.

İlkuçan, "Bu adamı tanıyorum, buralarda çok gördüm." dedi.

Aynı apartmanda oturan Kerem Çiçek de Karacan'ın yaklaşık 4 aydır aynı dairede oturduğunu, kendisiyle sık sık sabah ve akşamları karşılaştığını, selamlaştıklarını, şüphe çeken bir davranışını görmediğini belirtti.

Bu kişiyi sabahları gördüğünde işe gittiğini sandığını anlatan Çiçek, "Sabahları günaydın, akşamları karşılaştığımızda da iyi akşamlar derdi." ifadesini kullandı.

Eve bir kadının sürekli gelip gittiğini belirten Çiçek, Karacan'ı en son dün sabah gördüğünü ifade ederek, "Dışarıdan geldi eve girdi. Ara sıra şapka kullanırdı. Ne iş yaptığını bilmiyordum, 13 yaşlarında kızı vardı. Bir kadın sık sık yanına gidip geliyordu, kız arkadaşı sanıyorduk. Merhabadan başka konuşmamız olmadı." diye konuştu.

Çiçek, sanığın şüpheli hiçbir tavrının olmadığını söyledi.

Yan binada oturan Orhan Oskar da bu kişiyi iki kez balkonda gördüğünü, ismini bilmediğini söyledi.

Balkonun önünden geçerken selamlaştıklarını aktaran Oskar, "Uzun saçlıydı. Balkonunda oturuyordu, 'Sen ne iş yapıyorsun?' diye sordum bir keresinde. 'Turizm acentesinde çalışıyorum, rehberlik yapıyorum' demişti. Çok konuşmuyordu, nereli olduğunu bilmiyordum." dedi.

"Yanına gelen kadın aracını sürekli başka yere park ederdi"

İsmini vermek istemeyen bir kadın ise bir süredir Karacan'ın kendi mahallelerinde oturduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Zayıf, uzun saçlı bir adamdı. Saçını hep arkadan bağlıyordu. Bir kadın da ona yemek getiriyordu hatta aracını her zaman farklı yere park ediyordu. Bu sitenin önüne aracını hiç park etmiyordu. Kadın sürekli buraya geliyordu. Bir kız çocuğu bırakıyordu adama, adam da sürekli dışarı çıkıp, eve dönüyordu. Binada herkesle konuşurdu."

15 Temmuz darbe girişimi sürecinde, darbeye hazırlık faaliyetleri kapsamındaki toplantılardan, mühimmat depolanmasına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast planından, Ankara'daki polis araçlarının hatta ambulansların vurulmasına kadar en kanlı talimatları verdiği belirlenen eski kurmay yarbay Özcan Karacan, darbe girişimine ilişkin açılan üç davanın firari sanığı konumundaydı. Darbe girişimi gecesi, Jandarma Genel Komutanlığı, TRT, MİT, Genelkurmay Başkanlığı civarında sivillere, polislere, kamuya ait binalara, araçlara ateş açan darbecilerin, Karacan'ın talimatlarıyla havalandığı belirlenmişti. 13 aydır firari olan Karacan, Antalya'da 16 Ağustos Çarşamba günü yakalandı.

Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'Muğla 47 sanık Darbede Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi' davası

(20 Ağustos 2017, 11:19)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=11118    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.532.867