Yargıtay, Danıştay Saldırısı´nın Ergenekon örgütünün işi olabileceğini belirtti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Danıştay üyelerine ve Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılarla ilgili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nce verilen kararı oybirliğiyle bozdu.
17.12.2008 15:22 Yerel mahkemenin görmediği Ergenekon bağlantıları, üst mahkeme tarafından kayda geçirildi. Bu karar, Ergenekon iddianamesindeki iddiaların ne kadar sağlam bir zemine oturduğunu teyid ediyor. Danıştay saldırısının başörtüsü sebebiyle işlendiğini savunan Ergenekoncular, bu kararı da kullanmak isteyecek, Danıştay saldırısının Ankara´da gerçekleştiğinden hareketle, dosyanın oraya gönderilmesini savunacaklar. Ama bu mümkün değil. Çünkü ana dava Ergenekon. Danıştay davasını Ankara´da görmek; davayı birleştirmek değil, bölmektir.
Alparslan Arslan, ´rejimi ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek´ suçundan hüküm giyince, ´işte irtica´ diye bağıranlar son kararı sevmeyecek. Onlar, Yargıtay´ın mevcut hükmü onamasını bekliyorlardı. Çünkü, Danıştay saldırısı ile Ergenekon arasında bağlantı olmadığını iddia edeceklerdi. Danıştay saldırısının ´başörtüsü´ gerekçesiyle işlendiği ezberini tekrarlayacaklardı. Artık ezber bozuldu. Bu karardan sonra, saldırıda hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin´in çocukları da Ergenekon davasına müdahil olabilir.
Ergenekon terör örgütünün amaçlarından biri ´kaos ortamı oluşturacak eylemler yapmak´. Bu cümleyi en iyi anlatan eylem de Danıştay saldırısıdır. Cinayet gününü ve ardından cenaze töreninde yaşananları hatırlamakta fayda var. Özellikle Kocatepe´de kılınan cenaze namazında yaşananları... Cami avlusunda toplanan kalabalık, ´Türkiye laiktir laik kalacak, kahrolsun şeriat´ sloganları atıyordu. Hükümet üyeleri, sanki cinayetin failleriymiş gibi saldırıya maruz kalıyordu. Bazı bakanların korumalar eşliğinde koşmaları hala hafızalardaki yerini koruyor.
Başbakan´a küfreden savcı Ergenekon bağlantısını ısrarla görmezlikten geldi
Katil Alparslan Arslan, ısrarlı bir şekilde cinayeti cami avlusuna atmak istiyordu. Sağlık sorunları bulunan ihtiyar bir adamı ´şeyh´ yaptılar. Ama kısa sürede Alparslan Arslan´ın gerçek yüzü ortaya çıktı. Cinayeti birlikte planladığı arkadaşları öyle dindar görüntülü kimseler değildi. Kimi şarapçı, kimi silah kaçakçısıydı. Üstelik, saldırı planını birahanede yapmışlardı. Üstünde çıkan kimlikler, kayıtlara geçen telefon trafiği, iş ilişkileri, takip ettiği davalar, hepsi ulusalcı kesime işaret ediyordu. Muzaffer Tekin başta olmak üzere Ergenekoncularla yakın ilişkileri vardı. Ne yazık ki medyaya yansıyan, aylarca tartışılan bu konular mahkeme sürecine, davaya, duruşma salonuna yansımadı. Çünkü bir davada bu tür iddiaları gündeme getirecek isim savcılardır. Bu davanın savcısı ilginç bir isimdi. Başbakan Erdoğan´a ve bürokratına küfre varan sözleri sarf eden biriydi. Savcı Salim Demirci´nin Youtube´a düşen konuşmalarını duymayan kalmadı. Demirci´nin saldırıdaki Ergenekon bağlantısını görmesi mümkün olmadı tabii. Kararı veren mahkemenin başkanı değişti, savcı da farklı bir görevde.
Şimdi yeni bir süreç başladı. Yargıtay bozma kararından sonra, yerel mahkeme ya eski kararında direnecek ya da bozmaya uyacak. Bozma gerekçesine ve teamüllere bakıldığında, mahkemenin bozma kararına uymadan başka bir seçeneği bulunmuyor. Bozma kararına uyulduğunda ise, Danıştay davası, Silivri´de görülmekte olan ana dava ile birleşecek. (Ali Akkuş / Zaman)
(17 Aralık 2008, 15:22)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: