Tam
EskidenYeniye
 

Muhafız Alayı Darbe davası

Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki faaliyetlere ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri Albay Ali Yazıcı, eski Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın da yer aldığı 534 kişinin yargılanmasına başladı.

Önceki haber title=Sonraki haber

15.10.2017 14:04 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki faaliyetlere ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri Albay Ali Yazıcı, eski Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın da yer aldığı 534 kişinin yargılanmasına başladı.

10.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi yerleşkesinde yeni yapılan salonda görülen duruşmaya, sanıkların bir bölümü ile sanık ve müşteki avukatları katılıyor.

Mahkeme Başkanı, dinleme sırası dikkate alındığında ilk aşamada müştekilerin dinlenmesinin öngörülmediğini, duruşma salonunun kapasitesi nedeniyle de müştekilerin tamamının içeri alınmasının mümkün olmadığını belirtti. Daha sonra sanıkların kimlik tespitine geçildi.

İlk celsede, sanıkların kimlik tespitinin ardından iddianamenin özeti okundu. Davaya yarın, sanık savunmalarının dinlenmesiyle devam edilecek.

11.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi yerleşkesinde yeni yapılan salonda görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile Başbakanlık, TRT ile diğer müştekiler, sanık avukatları, sanıklar ve yakınları katıldı.

Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs, Cumhurbaşkanına suikast, askeri komutanlıkların gaspı ve silahlı terör örgütü üyesi olmak gibi suçlardan yargılanan sanıkların savunmalarına geçildi. Duruşma öğleden önce savunmasını tamamlayan sanık eski Tabur Komutanı Binbaşı Fedakar Akça'nın çapraz sorgusuna geçilmesiyle devam etti. Sanık avukatlarından birinin; 13-14 Temmuz tarihlerinde, emniyet görevlerinde kullanılmak üzere mühimmat talebi istediği ve daha sonrasında bu mühimmatları makam odasında saklayıp saklamadığına ilişkin sanık Akça, "Mühimmat makam odasında saklanmaz. Ana cephanelikten alınan mühimmat doldur boşalt istasyonunda saklanır" dedi.

"Sandıklarda muhafıza edilirken şarjöre basılması emrini ben verdim"

Başka sanık avukatı ise, cephanelikten mühimmat alınıp doldur boşalt istasyonuna bırakılması konusunda emir verip vermediğini sordu. Akça da, "Ben, mühimmatın alınıp sandıklara konularak hazırlanması şeklinde emir aldım onu da astsubaylara ilettim. Sandıklarda muhafıza edilirken şarjöre basılması emrini de ben verdim, bu şekilde muhafıza edilir" şeklinde yanıtladı. Sanık Akça telefonların toplatılması konusunda ise şu ifadelerde bulundu:

"Telefonları toplama emrini alay komutanı tatbikat emri verildiğinde verdi. Ama ben toplamadım, rütbeli arkadaşlardan birisi topladı. Subaylarla irtibat amaçlı telefonları bıraktık, erler ve erbaşların telefonlarını toplattık."

Sanık Fedakar Akça'nın çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından avukat beyanına geçildi. Sanık avukatı, Fedakar Akça'nın bilerek ve isteyerek darbeye katılmadığını ifade ederek, "Darbeye gönüllü katılanlar var ve bir de darbe için kullanılanlar. Benim müvekkilim kullanıldı. Kendisinin Bylock programı yoktur, Bank Asya'da hesabı yoktur ve katalog evliliği yapmamıştır. Müvekkilimin eşi ev hanımıdır. Kendisi çok defa KPSS'ye girmiştir. Eğer bir bağlantısı olsaydı sınavda başarılı olması sağlanırdı. Müvekkilim o gece ne olduğunu kavrayamamıştır. Silah kullanılmasına müsaade etmemiştir ve kendisi de silah kullanmamıştır" iddialarında bulundu.

"Alay'da gizli bir faaliyet yapıldığını hissetmedim"

Avukat beyanının tamamlanmasının ardından yeni sanık Hüseyin Turan'ın savunmasına geçildi. Turan, 26 yıl boyunca Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri kişiliğini kendisine örnek aldığını ifade ederek, "Tatbikata katılacağımı tabur komutanı Fedakar Akça'dan öğrendim. Whatsapp iddialarına ilişkin şunu belirteyim ben Alay'a girene kadar akıllı telefon dahi kullanmadım. Burada whatsapptan çok fazla iletişim olduğu için akıllı telefon almak zorunda kaldım. Ben Alay'da gizli bir faaliyet yapıldığını hissetmedim. Ben sadece tatbikat olduğunu biliyordum. Akşam eşimle alışverişteydim daha sonrasında birliğe çağrıldım. Saat 21.30 civarında birliğe girdim, 22.30 civarında taburun alay içtima alanına geldiğini gördüm ve bende giyinerek aralarına katıldım" diye konuştu.

"Baskına gidiyor olsaydık, bir tane yol onarım aracı bizim Genelkurmay'a girmemizi engelleyemezdi"

Sanık Turan savunmasında, "Muhafız Alayı eski komutanı Kurmay Albay Muhsin Kutsi Barış, Genelkurmay Başkanlığı'na yönelik bir IŞİD (DEAŞ) saldırısı olabileceğini söyledi. Ben o an için tatbikat olabileceğini değerlendirdim. Saat 22.50 civarında Genelkurmay'a doğru alaydan çıkış yaptık. Yol kapalıydı, onarım aracı vardı. Eğer biz oraya baskına gidiyor olsaydık, bir tane yol onarım aracı bizim Genelkurmay'a girmemizi engelleyemezdi çünkü 10 metre kadar yakındık. Bize verilen emir IŞİD(DEAŞ) saldırısına karşı Genelkurmay'ın emniyetini almaktı. Daha sonrasında emniyeti sağlamak için orada birbirimizden dağıldık, gördüğüm askerlere kendilerini korumalarını söyledim. 26 yıllık askerlik hayatımda ilk defa böyle bir durum içinde kaldım. Olay sırasında sık sık eşimle telefon görüşmesi yaptım. Haberci bana tabur komutanını görmediğini belki ölmüş bile olabileceğini söyledi. Bende kendisini görmek için yanına gitmeye çalıştım ama gece boyunca Genelkurmay'da sıkışıp kaldık. Bir ara içeride bulunan tankların personelini ikna etmek çabasına girdik. Olayların ardından 22 Temmuz'a kadar kışlada görevime devam ettim" ifadelerinde bulundu.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasını yapan sanıklardan eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Güvenlik Hareket Merkezi komutanı binbaşı Hüseyin Turan, askeri liseden itibaren mutlak itaat bilinciyle yetiştirildiklerini, meslek hayatı boyunca bu bilinçle işini en iyi şekilde yapmak için çaba gösterdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayının güvenliğinden sorumlu olduğunu belirten Turan, mesaisinin büyük bölümünün Güvenlik Harekat Merkezinde geçtiğini, emrinde 9 astsubay bulunduğunu, bundan başka personeli olmadığını ifade etti.

Eski tabur komutanı Fedakar Akça'nın 15 Temmuz'dan 2-3 gün önce tatbikat yapılacağını personele bildirdiğini anlatan Turan, "15 Temmuz günü de herkese açık alanda kısa süreli bir toplantı yapıldı.
Gece yapılacak tatbikata katılacağımı burada öğrendim. Ben personel eksikliği nedeniyle Mennan Yeşilbaş'ın yerine tatbikata alındığımı daha sonra iddianamede gördüm." dedi.

Tatbikatta personelin birliğe intikal süresinin de ölçüldüğünü belirten Turan, "Mesainin ardından servisle evime gittim. Saat 20.40 civarında alay komutanı tarafından mesaiye çağrıldım. İntikal süresi de ölçüldüğü için kendi aracımla mesaiye gittim. Güvenlik Harekat Merkezindeki odama geçtim. Askeri kıyafetimi giydim. 22.30 civarında Tekçe Meydanında alay içtimasına katıldım." diye konuştu.

"Telsiz anonsunu duymadım"

Saat 22.40 civarında Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın içtima alanına gelerek "Genelkurmay Başkanlığına IŞİD saldırısı olduğunu ve kendilerinin de Genelkurmay'ın emniyetini almak için görevlendirildiğini" söylediğini öne süren Turan, tabur komutanının emriyle araçlara bindiklerini ve saat 22.50 sularında kışladan çıkıp, Genelkurmay'a hareket ettiklerini anlattı.

Genelkurmay'da görevli bir personelin, "Terör durumu olabilir. Bir an önce Genelkurmay çevresinde emniyet alın" talimatı üzerine etrafa dağıldıklarını dile getiren Turan, o ana kadar darbe girişiminden haberdar olmadığını, darbe girişimini Genelkurmay etrafına toplanan vatandaşlardan ve telefonla görüştüğü eşinden öğrendiğini savundu.

Gece, personeli toplayıp alaya dönme kararı aldıklarını iddia eden Turan, saat 03.30 sularında tüm birliği topladıklarını, bu sırada Genelkurmay'da görevli Albay rütbesindeki bir kişinin, "Dışarıda polisin vur emri var" demesi üzerine birliğin emniyetini alarak karargahta beklemeye başladıklarını anlattı.

Genelkurmay içinde 2-3 kez yer değiştirdiklerini ifade eden Turan, 16 Temmuz günü öğle saatlerinde tüm teçhizatı araçlara kilitleyip sivil olarak Genelkurmay nizamiyesine gittiklerini, polisin isimlerini alıp fotoğraflarını çekmesinin ardından alaya döndüklerini belirtti.

22 Temmuz'a kadar görevine devam ettiğini ifade eden Turan, çapraz sorgusunda, alay telsizinden sıkıyönetim bildirisinin okunduğunu duymadığını, bu sırada Genelkurmay Başkanlığı nizamiyesinde olduklarını öne sürdü.

Turan, "Bu kadar kısa sürede olanları sorgulayıp hemen bir karar verebilmek çok zor. Ben doğru kararlar verdiğime inanıyorum. Şu an bile böyle düşünüyorum. Bu durum karsısında bir kişi hemen tepki veriyorsa ya darbeden haberi vardır ya da üstün yetenekleri.

Genelkurmay'ın emniyetini alma görevini yadırgamadım. Darbe girişimini vatandaşlardan ve beni arayan yakınlarımdan öğrendim. Askerlik hayatım boyunca hep kanun ve yasaları dikkate aldım. En ufak bir cebir ve tehdit olayına karışmadım. Genelkurmay'da herhangi bir yere silah doğrultmadım. Darbeyi sorgulayarak anlaması gereken tek kişi ben miyim? Ben sıradan bir askerim. Herkes görevini yapsaydı, şu an burada olmazdım." diye konuştu.

İddianamede yer alan Tekçe Meydanı'nda toplandıkları sırada askere otobüslere binme emri verdiği yönündeki ifadeyi reddeden Turan, "Sizin göreviniz alayın güvenliğin sağlamak. Tatbikata katılma gibi bir sorumluluğunuz var mı? Siz bırakırsanız orayı kim savunacak?" sorusu üzerine, emrindeki astsubayların koruma görevini layıkıyla yapabileceğini, tatbikata katılırken Genelkurmay'a gidecekleri yönünde bir bilgisinin bulunmadığını söyledi.

Turan, "Savunmanızda kahramanlıklarınızdan bahsettiniz. Orada Türk halkının üzerine ateş edildi. Siz halka ateş edenlere tek bir mermi sıkamadınız mı?" sorusuna karşılık, "Kime karşı ne yapacağımı değerlendiremedim. Bu birlikte 2 haftadır çalışıyorum. Tek başıma tabancamı çekip bir yere ateş etmek kahramanlık mıdır? Bunun da değerlendirilmesini istiyorum." dedi.

"Personelin hazırlanması için kışlada kaldım"

Sanıklardan eski üsteğmen Hakan İnanç Bıçaksız da 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanlığı Muhafız Komando Taburu Nizamiye Takım Komutanı olarak görev yaptığını, darbe girişiminden önce alayın kuruluş yılı dolayısıyla düzenlenecek törenle ilgili hazırlıklar yapıldığını, kendisinin de bu çalışmaları takip ettiğini söyledi.

Darbe girişimi sırasında alayda bulunduğunu belirten Bıçaksız, evine gitmek için hazırlık yaptığı sırada tabur komutanı sanıklardan Fedakar Akça'nın WhatsApp grubundan alarm eğitiminin başladığına dair mesaj atması üzerine, personelin hazırlanması için kışlada kaldığını öne sürdü.

Er ve erbaşı topladığını, bu sırada eğitime katılacak diğer personelin de birliğe katılmaya başladığını söyleyen Bıçaksız, Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın Tekçe Meydanında toplanan personele, Genelkurmay'a saldırı olduğunu, kendilerinin de karargahın emniyetini alacaklarını söylediğini, Barış'ın talimatıyla Genelkurmay'a hareket ettiklerini öne sürdü.

Bıçaksız, kışladan çıktıkları andan itibaren hiçbir anormal durumla karşılaşmadıklarını, Akay Kavşağı'nda yolun çekiciyle kapatıldığını, polisleri gördüklerini, tabur komutanının polislerle konuştuğunu, daha sonra yola devam ettiklerini söyledi.

Milli Savunma Bakanlığı kapısından Genelkurmay Başkanlığına girdiklerini anlatan Bıçaksız, kışlada emniyet tedbiri aldıklarını, bir süre sonra vatandaşların Genelkurmay önünde toplanmaya başladığını, darbe girişiminden bu sırada haberdar olduğunu iddia etti.

Personele halka karşılık vermemeleri yönünde talimat verdiğini savunan Bıçaksız, bir süre sonra toplanıp alaya geri dönmeye karar verdiklerini, ancak Albay rütbesindeki bir kişinin dışarının güvensiz olduğunu belirtmesi üzerine karargahta kaldıklarını, 16 Temmuz'da saat 16.30 sularında da kışlaya döndüklerini söyledi.

Hakan İnanç Bıçaksız, "Hiçbir suretle vatandaşlarla veya kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya gelmedik. Hiçbir durumda vatandaşlara ateş etmedik. Emirler doğrultusunda hareket ettik. İşgal niyetimiz yoktu. Güvenliği sağlamak amacıyla gittik. Hain darbe girişiminden haberdar olsam, planlamayı yaparken kendimi tatbikat listesine dahil ederdim. Listelerde ismim bulunmuyor." dedi.

Emniyetteki ifadesinde, "Genelkurmay Başkanlığında bir albay bize 'Ne yapıyorsunuz? Darbe başarılı oldu dedi' şeklindeki beyanını kabul etmeyen Bıçaksız, bu beyanın ifadesine nasıl girdiğinin sorulması üzerine, "Tahminimce daha önceki personelin beyanı üzerinden kes kopyala yapılırken yanlışlık oldu. Bunun dışında ifademin tamamını kabul ediyorum." diye konuştu.

"Talimatı Fedakar Akça verdi"

Tatbikat için hazırlanan listelerde personelin kan grubunun bulunmasının normal olup olmadığı sorulan Bıçaksız, personelin kan grubunun listeye yazılmasının normal olduğunu söyledi.

Listede hangi personelin kimin aracıyla kışlaya geleceğinin de belirlendiği hatırlatılarak, bunun rutin bir uygulama olup olmadığının sorulması üzerine ise Bıçaksız, "Öncelik kendi imkanlarıyla gelmeleri. Ancak bu durum personelle konuşuldu. Kimin kimle gelebileceği soruldu. Personelin beyanı üzerine bu liste oluşturuldu." dedi.

Köpek eğitmeninin tatbikata hangi amaçla katıldığı, listeye neden yazıldığının sorulması üzerine Bıçaksız, bunun emir üzerine yapıldığını ileri sürdü.

Telsizden sıkıyönetim bildirisinin okunduğunu duymadığını öne süren Bıçaksız, 16 Temmuz sabahı bazı evrakları yaktıklarını kabul ederek, "Tabur komutanının emri doğrultusunda alarm eğitimi kapsamında hazırlanan listelerdir. Yakma emrini tabur komutanı Fedakar Akça verdi. Onunla beraber yaktık." diye konuştu.

Bıçaksız'ın savunmasının ardından duruşma, yarın devam etmek üzere tamamlandı.

12.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

FETÖ'nün Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki faaliyetlerine ilişkin görülen davanın üçüncü gününde sanık savunmalarına devam edildi.

Savunma yapan eski İkmal Astsubayı sanık Osman Küçük, 15 Temmuz'da kullanılan mühimmatların daha öncesinden cephanelikte hazır bir şekilde bulundurulduğunu söyleyerek, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı eski Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın tatbikat yapılacak diye sevk yaptığını iddia etti.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki faaliyetlerine ilişkin aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski Başyaveri Albay Ali Yazıcı ve eski Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın da yer aldığı 279'u tutuklu, 534 sanığın yargılandığı dava üçüncü gününde devam etti. Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müşteki ve taraf avukatları ve çok sayıda TRT Genel Müdürlüğü ve TRT çalışanı müştekiler katıldı. Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs, cumhurbaşkanına suikast, askeri komutanlıkların gaspı ve silahlı terör örgütü üyesi olmak gibi suçlardan yargılanan sanıklardan eski İkmal Astsubayı Osman Küçük'ün savunmasına geçildi.

"15 Temmuz'da kullanılanlar burada hazır olan mühimmatlardı"

Darbe girişiminden haberi olmadığını ve bir tatbikat zannettiğini ifade eden sanık Küçük, "Bana komutanım tarafından 18 Temmuz'dan sonra tatbikat olacağı bilgisi verildi. Bizde hazırlık çalışmalarına başladık. Mühimmatlara doldur boşalt istasyonunda yer olmadığı için cephanelikte bize ayrı bir yer ayrıldı. Ankara'da yaşanan gar patlaması ve diğer olaylardan sonra özellikle bizim muhafız alayı olarak önlem almamız öngörüldü ve bu kapsamda çeşitli kararlar çıkarıldı. Dolayısıyla mühimmatlar hazır bir şekilde muhafaza ediliyordu. 15 Temmuz'da kullanılanlar burada hazır olan mühimmatlardı. Mesaide bir anormallik yoktu, her zamanki gibi törenle ilgili çalışmalar yapıldı. Tatbikat provası yapıldı. Her şeyi erlerimizin gözü önünde yaptık" iddialarında bulundu.

"Bunun tatbikatın bir senaryosu olduğunu düşündüm"

Pars mesajının tatbikat çağrısı olduğunu bildiğini belirten Küçük, "Akşam 21.00'de Pars mesajını aldım. Bölük Astsubayı Mehmet Yıldırım'ı aradım, tatbikat saatini teyit ettim. Kendi aracım olmadığı için aracı olan Uzman Çavuş Mustafa Sazak ile birliğe katıldık ve orada bulunan Fedakar Akça ile Tekçe Meydanı'na gittik. Muhsin Kutsi Barış, Genelkurmayda saldırı olduğu ve çok sayıda şehit olduğunu söyleyerek, oraya gidip emniyet almamız emrini verdi. Bunun tatbikatın bir senaryosu olduğunu düşündüm. Alay komutanı bütün telefonların bırakılması emrini verdi. Ben cep telefonumu vermedim. İntikal sırasınca olağan dışı bir durum sezmedim. Genelkurmaya saat 23.00 civarı girdik. İçeride şarjörlerin takılı olduğunu gördüm, sonrasında bunun bir tatbikat mı yoksa gerçekten DEAŞ tehdidi mi olduğunu düşünmeye başladım. Askerlerime 'emir haricinde kimse silah kullanmasın' şeklinde emir verdim. Daha sonra komutana tatbikat için geldiğimizi ama olayın DEAŞ tehdidine dönüştüğünü söyledim, kendisi de bana içeride YAŞ toplantısı yaptıklarını söyledi. Biz de o saatten sonra hücum yeleklerimizi giyindik ve bölgelere takviyeye geçtik. Bir süre sonra tank sesleri gelmeye başladı. Tank polis aracını ezdi ve güney nizamiyeden içeri girdi. O sırada vatandaşların da tepkisi vardı, onları da sakinleştirmeye çalıştım ama başarılı olamadım. Olaydan sonra gözaltına alınıncaya kadar rutin işlerime devam ettim. Hiçbir planlama eylemlerine katılmadım. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı eski Komutanı Muhsin Kutsi Barış tatbikat yapılacak diye sevk yapmıştır" şeklinde savunma yaptı.

Sanığın savunmasının tamamlanmasının ardından çapraz sorgusuna, ardından da sanık avukatı beyanına geçildi.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'na giden grupta yer alan eski ikmal astsubayı sanık Osman Küçük, savunma yaptı.

Küçük, darbe girişimi öncesinde 18 Temmuz'da tatbikat olacağı bilgisi verildiğini, bunun için hazırlık yaptıklarını, darbe girişimine dair hiçbir duyum almadığını savundu.

Darbe girişimi günü, mesaiden sonra evine gittiğini belirten Küçük, akşam saat 21.00'de WhatsApp grubundan "Pars" koduyla mesaj geldiğini, tatbikatın beklediklerinden erken başladığını düşündüğünü söyledi.

Bölük astsubayı Mehmet Yıldırım'ı aradığını ve durumu teyit ettiğini aktaran Küçük, aracı olmadığı için bir başka arkadaşıyla saat 21.50'de Muhafız Alayına gittiğini kaydetti.

Bölükte teçhizatlarını aldıklarını ve hazırlanarak takım düzenine geçtiklerini anlatan Küçük, saat 22.30 sıralarında alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın geldiğini ve "Arkadaşlar, Genelkurmay'a IŞİD tarafından saldırı oldu. Şehit ve yaralılar var. Çatışmalar devam ediyor. Siz de o bölgede emniyet almak üzere görevlendirildiniz." dediğini bildirdi.

Küçük, bu ifadeleri tatbikatın senaryosu olarak düşündüğünü ifade etti.

Barış'ın herkesin telefonlarının alınması talimatı da verdiğini belirten Küçük, binbaşı Hüseyin Turan'ın bilgisi dahilinde telefonunu yanına aldığını söyledi.

Genelkurmay Başkanlığı'na intikal sırasında olağandışı bir durum görmediğini dile getiren Küçük, Akay kavşağında durduklarını, daha sonra Kızılay istikametine gidip, ters yöne girerek Güvenpark'a geldiklerini kaydetti.

Etrafta polis dışında kimse görmediğini ve bu nedenle saldırının gerçek olabileceğini düşündüğünü ileri süren Küçük, saat 23.50 sıralarında Genelkurmay Başkanlığı kuzey nizamiyesine geldiklerini ifade etti.

Mahkeme Başkanı Murat İlhan'ın, "bu sırada kendilerine bilgi veren kimse olup olmadığı" sorusu üzerine Küçük, hiç kimsenin aramadığını, dışarıda da polisten başkasını görmeyince saldırı tehdidi olduğunu düşündüğünü yineledi.

Askerleri komutanlarının söylediği şekilde yerleştirdikten sonra, emir haricinde kimsenin silah kullanmamasını istediğini öne süren Küçük, bu sırada Başbakanlık'a giden yolda sırtı kendilerine dönük halde polisler bulunduğunu, 10 kadar da vatandaş gördüğünü söyledi.

Karargahtaki subaylara da ne olduğunu sorduğunu aktaran Küçük, bu kişilerin YAŞ toplantısı için mesaideyken silah sesleri üzerine hücum yeleklerini giyerek indiklerini söylediklerini aktardı.

İlerleyen saatlerde kalabalığın arttığını, tankların gelmesiyle polisin kalabalığı kontrol edemez hale geldiğini anlatan Küçük, iki tankın vatandaşlar tarafından durdurulduğunu bildirdi.

Tankların periskoplarının kırılmaya çalışıldığını ve tankın namlusunun dönmeye başladığını belirten Küçük, tank şoförlerinin görmeden hareket ettiklerini ileri sürdü ve büyük bir tehlike yaşandığını ifade etti.

Küçük, iki askerinin o bölgede bulunması nedeniyle tankların yanına gidip vatandaşları yatıştırmaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını ileri sürdü. Sanık Küçük, daha sonra tankların Genelkurmay kapılarını kırarak içeri girdiğini söyledi.

Bu sırada vatandaşların zarar görmemesi için havaya ikaz atışı yaptıklarını savunan Küçük, vatandaşları korumaya çalıştığını, kimsenin zarar görmemesi için elinden geleni yaptığını iddia etti.

"Tatbikat senaryosu olarak değerlendirdim"

Eski komando muhafız bölük astsubayı sanık Mehmet Yıldırım da savunmasına suçlamaları reddederek başladı.

Bir noktaya kadar tatbikat hazırlığı kapsamında faaliyetlerini yürüttüklerini ifade eden Yıldırım, darbe girişimini öğrendikten sonra pasif davranışları ve gösterdikleri iradeyle darbenin karşısında yer aldıklarını savundu.

Darbe girişiminin yaşandığı gün nöbetçi olduğunu, alarm faaliyetinin başlamasının ardından personelin toplanmasıyla ilgilendiğini anlatan Yıldırım, gerekli usule göre mühimmat alıp dağıttığını söyledi.

İçtima sonrasında faaliyetin sona ereceğini düşündüğünü ileri süren Yıldırım, faaliyetin alay dışında yapılacağının kendisine daha önce söylenmediği iddiasında bulundu.

Toplanan personel hazır olduktan sonra, alay komutanı Barış'ın, "Genelkurmay'a yönelik IŞİD saldırısı var, çatışmalar devam ediyor, şehit ve yaralılar var, Allah yardımcınız olsun." dediğini aktaran Yıldırım, planlı tatbikatlarda da böyle yapıldığını, bu nedenle söylenenleri tatbikat senaryosu olarak değerlendirdiğini ifade etti.

Yıldırım, daha sonra Barış'ın talimatıyla telefonların toplandığını ancak kendisinin bölüğünde hiç uzman çavuş olmaması nedeniyle telefonunu bırakmadığını söyledi.

"Sonik patlamaları anormal karşılamadım"

Sanık Yıldırım, Mahkeme Başkanı İlhan'ın sorusu üzerine, kendisini kimsenin aramadığını savundu.

Genelkurmay'a gidince gördükleri karşısında gerçekten saldırı olduğunu düşündüğünü ileri süren Yıldırım, Genelkurmay'ın içine girene kadar uçak sesi duymadığını, duyduğu sonik patlamaları ise anormal karşılamadığını söyledi.

İlerleyen saatlerde tankların geldiğini, iki tankın dışarıda kaldığını anlatan Yıldırım, vatandaşların tankın üzerine çıktığını, engellemeye çalıştığını aktardı.

Vatandaşların zarar görmemesi için havaya ikaz atışı yaptıklarını öne süren Yıldırım, amaçlarının vatandaşın iradesini kırmak değil, emniyetini sağlamak olduğu iddiasını dile getirdi.

Bu tankların kapıyı kırarak içeri girdiklerini, ardından vatandaşların da geldiğini aktaran Yıldırım, vatandaşlarla konuşmaya çalışırken özel kuvvetler ekiplerinin kendilerine doğru ateş ettiğini, kendilerinin de dönerek ateş kes emri verip vatandaşı oradan tahliye ettiklerini savundu.

Mahkeme Başkanı İlhan'ın, "Pars" planının hazırlanmasında görev alıp almadığını sorduğu Yıldırım, bölük astsubayı olduğu için üsteğmenin hazırlamaya başladığı isim listesini tamamladığını söyledi.

Başbakanlık avukatı Serhat Kemal Yılmaz da sanığa, "Sanık önceki ifadesinde 'Cengiz albayın emirlerinin aksine geri çekildik ve araçlarımızın yanına gittik, Cengiz albay gelerek tankları ve tankçıları indirmemiz gerektiğini söyledi ve hepsini vurmamızı istedi. Dönüş yaptık, 3-4 kez havaya ikaz atışı yaptım ancak bu atışları koruma amaçlı tanklardan vatandaşların zarar görmemeleri için yaptım.' diyor. Bu bir çelişkidir. Neden tanklara ateş etmediniz?" sorusunu yöneltti.

Sanık Yıldırım ise "Cengiz albayın olayı ertesi gün sabah saatlerinde olmuştu, ikaz atışı ise gece olmuştu. Vatandaşın zarar görmesini engellemek için yapmıştım. Amacım zarar vermek olsaydı, hedef gözeterek atış yapardım." savunmasını yaptı.

"Doğruyu bilip de söylemeyen suçsuzların vebaline ortaktır"

Eski uzman çavuş sanık Murat Çayan ise darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da mesaiden sonra evine gittiğini, saat 21.05'te astsubay başçavuş Mehmet Yıldırım'ın arayarak, tatbikat yapılacağını söylediğini aktardı.

Haberi alınca kendi aracıyla alay komutanlığına gittiğini belirten Çayan, saat 21.30 civarında Genelkurmay Başkanlığının önünden geçtiğini, burada olumsuz bir durum görmediğini söyledi.

Çayan'ın savunma yaparken zorlanması üzerine Mahkeme Başkanı İlhan, sanığın bir süre dinlendikten sonra savunmasına devam etmesini istedi.

Başkan İlhan, bu sırada, "Mahkememizin görevi sapla samanı birbirinden ayırmak, varsa suçsuzları bir an önce ortaya çıkarmak. Bu nedenle doğruyu bilip de söylemeyen ve şimdiye kadar giydiği TSK üniformasının hakkını vermeyen insanlar suçsuzların vebaline ortaktır. Bunun herkes tarafından bilinmesini istiyoruz." dedi.

Gerçeği söylemekten endişe edenler için kanunda bir düzenleme bulunduğunu anlatan İlhan, "Bu düzenlemede, 'Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse mahkeme sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.' diyor. Yani diğer sanıkların huzurunda gerçeği söylemekten endişe eden varsa talebi doğrultusunda salonu boşaltarak, sanığı tek başına dinleme imkanımız da var. Bunun bütün sanıklar tarafından bilinmesini istiyoruz." diye konuştu.

Sanık Çayan, daha sonra savunmasına devam etti.

TSK'da görev yapan personelin mesai mefhumu gözetmeden çalıştığını belirten Çayan, bu nedenle çağrıyı garipsemediğini, alaya gittikten sonra da teçhizatını alarak takımların toplandığı yere yöneldiğini kaydetti.

İkmal astsubayı Osman Küçük'ün kendisine 5 dolu şarjör verdiğini, diğer personele de şarjörler dağıtıldığını anlatan Çayan, herkesin takımını öğrenmeye çalıştığını, bir kargaşa olduğunu söyledi.

Daha sonra alay komutanı Barış'ın, Genelkurmay karargahına DEAŞ tarafından saldırı yapıldığını, kendilerinin de emniyet için gideceklerini söylediğini aktaran Çayan, Barış'ın emriyle cep telefonlarını bıraktıklarını, bu saatten sonra kimseyle görüşme imkanının olmadığını ifade etti.

Genelkurmay'a girdikten sonra silahların tam dolu olmasının istendiğini, tabur komutanı Fedakar Akça'nın da çevre güvenliği alınması emrini verdiğini dile getiren Çayan, bulunduğu bölgede 1,5-2 saat hareketlilik olmadığını savundu.

Çayan, yanlarına gelen üstlerine ısrarla neler olduğunu sorduğunu ancak net bir yanıt alamadığını ileri sürdü.

İlerleyen saatlerde bulunduğu bölgeye halkın geldiğini, hakaretlerde bulunarak darbe yapıldığını söylediğini ifade eden Çayan, böylece saat 02.30 sıralarında darbe girişiminden haber olduğunu kaydetti.

Bunun üzerine askerlere sivil halkla diyaloğa girilmemesi emrini verdiğini ve silahları bıraktırdığını savunan Çayan, "Bizlere emanet edilen vatan evlatlarına zarar gelmemesi için elimden geleni yaptım. Ateş etmedim, askere ateş ettirmedim. Kimseye zarar vermedim, verdirmedim." ifadelerini kullandı.

İlerleyen saatlerde Fedakar Akça'nın kendilerini toplayarak birliğe dönüleceğini söylediğini ancak adının Cengiz olduğunu belirten bir albayın "Emir komuta bende, buradan çıkamazsınız, polisin vur emri var." dediğini aktaran Çayan, bunun üzerine araçlardan inerek emniyetli bir yerde beklediklerini söyledi.

Daha sonra Mahkeme Başkanı İlhan, sanığa sulh ceza hakimliğindeki ifadesini hatırlatarak, "Genelkurmay'a girdikten sonra silahların tam dolu olmasının istendiğini, 'polis, sivil kim yaklaşırsa vurun' emri verildiğini söylemişsin." dedi.

Sanık Çayan ise bu emrin safari gömlekli tanımadığı personel tarafından verildiğini bildirdi.

Başkan İlhan'ın, "Bu normal bir emir mi?" sorusu üzerine de Çayan, "Normal değil. O esnada, ondan önce de silah sesleri ve sivil halkın söyledikleri üzerine defalarca amirlerime neler olduğunu sormama rağmen kimseden net bir cevap alamadım." savunmasını yaptı.

Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.

13.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları ve yakınları ile başbakanlık, TRT ve diğer müşteki avukatları katıldı.

Sanık eski Uzman Çavuş Mesut Duman savunmasında, 15 Temmuz 2016'dan üç buçuk ay önce alayın kuruluşu olan 18 Temmuz törenleri için görevlendirildiğini, bunun için sürekli uygun adım yürüyüş eğitimi yatığını söyledi.

O dönem bölük komutanı olan Burak Ercan'ın, tatbikat yapılacağını ve personelin reaksiyonunun ölçüleceğini söylediğini savunan Duman, bunun için bir tarih belirtilmediğini ifade etti. 15 Temmuz'da mesainin saat 16.30'da bittiğini aktaran Duman, mesainin neden erken bittiği hakkında bilgisinin bulunmadığını öne sürdü. Duman, aynı gün saat 21.00'de telefonla arandığını ve tatbikatın başladığının bildirildiğini, şahsi aracıyla bazı mesai arkadaşlarını da yanına alarak alaya gittiğini söyledi.

Alaya saat 22.30 sıralarında girdiğini, tören için zimmetlenen tüfeğini alarak içtima alanına geçtiğini anlatan Duman, haber verilmesi üzerine yanına gittiği bölük komutanı Burak Ercan'ın kendisine 5 şarjör teslim ettiğini anlattı.

İçtima alanında alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın telefonların toplanmasını istediğini ve Genelkurmay'a DEAŞ saldırısı olduğunu, güvenliği kendilerinin alacağını söylediğini belirten Duman, tabur komutanı Fedakar Akça'nın emriyle araçlara bindiklerini ve konvoy halinde Genelkurmay'a gittiklerini bildirdi. Duman, Genelkurmaya 23.30 sıralarında ulaştıklarını ve o saatte olağandışı bir durum görmediğini savundu.

Sanık Duman, alçak uçuş yapan uçak ve helikopter seslerini saat 00.30'da duyduğunu bu saatten önce ses işitmediğini ileri sürdü.

Genelkurmay Karargahı önündeyken vatandaşların sloganlarını duyduğunu ve saat 02.00 sıralarında darbe girişimi yapıldığını öğrendiğini belirten Duman, mevziye geçerek, silahını bırakıp oturduğunu iddia etti.

Daha sonra Fedakar Akça'nın, "Çok fena oyuna geldik, kandırıldık. Sizi buradan çıkaracağım ve kışlaya götüreceğim." dediğini aktaran Duman, yanlarına gelen Cengiz isimli bir albayın çıkmalarını istemediğini, nizamiyeyi kapatan bir tank nedeniyle de çıkamadıklarını savundu.

Duman, ertesi gün saat 15.00'e kadar araçların yanında bekledikten sonra çıkış yapabildiklerini söyledi.

Mahkeme Başkanı Murat İlhan'ın, sanığın önceki ifadelerinde Fedakar Akça ve Muhsin Kutsi Barış'tan şikayetçi olduğunu hatırlatarak, "Bu kişilerin bu işi bildiklerini mi düşünüyorsun?" sorusuna Duman, "Evet" yanıtını verdi. Başkan İlhan'ın, "Neye dayanarak?" sorusuna karşılık Duman, "Çünkü personeli kandırarak götürüyorlar." dedi.

- "Tatbikat senaryosu olduğunu düşündüm"

Sanık eski Uzman Çavuş Türkay Uçar da 15 Temmuz'da rutin faaliyetler yaptıklarını, mesainin erken bittiğini söyledi. Evine gidip istirahat ettiğini belirten Uçar, 18.30 sıralarında üsteğmen Hakan Bıçaksız'ın arayıp daha önce yapılacağı belirtilen tatbikata kendisinin de katılacağını söylediğini bildirdi. Uçar, saat 21.00'de aranarak tatbikatın başladığının söylenmesi üzerine bazı çalışma arkadaşlarını da alarak alaya gittiğini ifade etti.

Alaya saat 21.45 sıralarında girdiğini, hemen silahını alarak içtima alanına gittiğini anlatan Uçar, kalmadığı için kendisine mühimmat verilmediğini söyledi. İçtima alanında henüz düzene geçmemişken alay komutanı Barış'ın DEAŞ militanlarının Genelkurmaya saldırı düzenlediğini, takviye olarak gideceklerini söylediğini ve telefonların toplanmasını istediğini bildiren Uçar, kendisinin de yüzbaşı Burak Ercan'ın önündeki sandığa telefonunu bıraktığını aktardı.

DEAŞ saldırısının tatbikat senaryosu olduğunu düşündüğünü ifade eden Uçar, tabur komutanı Fedakar Akça'nın komutasında araçlara binerek, Genelkurmay'a gittiklerini belirtti.

Uçar, Genelkurmay'a girdiklerinde bir hengame yaşandığını, birilerinin tam dolduruş yaptırdığını, ancak bu kişiyi görmediğini ileri sürdü.

O ana kadar herhangi bir durumdan şüphelenmediğini savunan Uçar, yaşananların tatbikatın bir parçası olduğunu düşünürken saat 02.30 sıralarında vatandaşlardan darbe teşebbüsü olduğunu öğrendiğini bildirdi.

Bunun öncesinde Genelkurmayın ön tarafından silah ve helikopter sesleri geldiğini ancak bulunduğu bölgeden ne olduğu göremediğini ileri süren Uçar, sonrasında alçak uçuş yapan jetleri gördüğüne değindi.

Sanık Uçar, bu sırada safari kıyafetli bir binbaşının yanına gelerek, "Polis, asker ya da halktan herhangi birisi tellere tırmanırsa vurun." emri verdiğini ileri sürdü. Uçar, darbe girişimini öğrendikten sonra yakınındaki erbaş ve erlere silah kullanmamaları gerektiğini söylediğini, daha sonra da askerleri geriye çekerek, silahlarını bıraktırdıklarını iddia etti.

İlerleyen saatlerde araçların yanına gittiklerini, burada Cengiz isimli albayın emir komutanın kendisinde olduğunu belirterek, kendilerini yeniden mevzilere yönlendirdiğini anlatan Uçar, mevzilerde biraz bekledikten sonra geri döndüklerini oradan çıkana kadar araçların yanında beklediklerini ifade etti.

- "İnternetiniz açık olsun"

Sanık eski Uzman Çavuş Furkan Kaya da o dönemki bölük komutanı Mennan Yeşilbaş tarafından 15 Temmuz'da tatbikat yapılacağının söylendiğini belirtti. Kaya, Yeşilbaş'ın 15 Temmuz'da da "Eve gidince telefonunuz ve internetiniz açık olsun, alarm verildiği anda hemen birliğe katılınacak." talimatı verdiğini aktardı.

Alarm verildiğinde kimin kimi alacağının da bölük astsubayı Mehmet Yıldırım tarafından söylendiğini belirten Kaya, WhatsApp grubundan gelen mesajla bazı arkadaşlarını da alarak alaya gittiğini söyledi.

İçtima alanında alay komutanı Barış'ın Genelkurmaya DEAŞ saldırısı olacağını, çatışma ihtimalinin yüksek olduğunu söylediğini aktaran Kaya, telefonlarının da toplatıldığını, bunları tatbikatın bir parçası olarak düşündüğünü savundu.

Genelkurmaya girdikten sonra belirtilen mevzilere dağıldıklarını anlatan Kaya, binbaşı Halil Çınar'ın gelerek, namluların karşıya yönlendirilmesi, herhangi bir saldırı gelirse ateş edilmesi emri verdiğini bildirdi.

İlerleyen saatlerde vatandaşlardan darbe girişimini öğrendiğini savunan Kaya, "Vatandaşlar 'Siz darbe yapıyorsunuz' deyince neye uğradığımı şaşırdım. Askerleri ağaçların dibine çekerek, 'Hiçbir şekilde ateş edilmeyecek, küfür de etseler dokunmayın.' dedim. Silahlarımızı bıraktık." diye konuştu.

Kaya, daha sonra tabur komutanı Akça'nın emriyle araçlar bölgesine geçtiklerini, silahlarını boşalttıklarını, oradan ayrılmak isterken nizamiyeyi kapatan bir tank nedeniyle çıkamadıklarını ileri sürdü.

Duruşmaya öğle arası verildi.

Savunma yapan sanık Mehmet Doğan, "Ben darbe olduğunu anlayınca askerleri uzak tutmaya çalıştım, kimseye silah kullandırtmadım. Karşımızda elinde Türk bayraklarıyla gelen bir halk vardı, bunun kanunsuz bir şey olduğunu artık anlamıştım" dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki faaliyetlerine ilişkin aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski Başyaveri Albay Ali Yazıcı ve eski Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın da yer aldığı 279'u tutuklu 534 sanığın yargılandığı dava dördüncü gününde devam etti. Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müşteki ve taraf avukatları ve çok sayıda TRT Genel Müdürlüğü ve TRT çalışanı müşteki katıldı.

Duruşmada savunma yapan sanık Mustafa Sazak, Muhsin Kutsi Barış'ın DEAŞ saldırısına ilişkin tatbikat olacağı bilgisini verdiğini söyledi. Sazak, "Mesajla birlikte alaya gittim. Başçavuş Osman Küçük'ten mühimmat ve adıma zimmetli olan G-3 aldım. Araçlara bindik ve Genelkurmay Başkanlığına doğru yola çıktık. Araçlardan indikten sonra Fedakar Akça, polis akademisinin oraya yerleşmemiz emrini verdi. O saate kadar uçak sesi duymadık, orada nöbet tutmaya başladık. Ben emir komutaya uyduğum için 15 aydır tutukluyum" şeklinde konuştu.

Sanığın savunmasının ardından çapraz sorgusu yapıldı ve avukat beyanı alındı.

"Karşımızda elinde Türk bayraklarıyla gelen bir halk vardı"

Duruşmada daha sonra 14'üncü sırada bulunan sanık eski Uzman Çavuş Mehmet Doğan'ın savunmasına geçildi. Fedakar Akça'nın Genelkurmay Başkanlığına DEAŞ saldırısı olduğunu ve "Allah yardımcınız olsun" dediğini iddia eden Doğan, "Fedakar Akça, telefonların toplatılmasını istedi. Telefonlarımız teslim ettik. Ben o saate kadar tatbikatın alayda olacağını sanıyordum ama Genelkurmay Başkanlığına geçtik. Ben darbe olduğunu anlayınca askerleri uzak tutmaya çalıştım, kimseye silah kullandırtmadım. Karşımızda elinde Türk bayraklarıyla gelen bir halk vardı, bunun kanunsuz bir şey olduğunu artık anlamıştım. Telsizden çok defa çağrı yaptım ama o bölgeye kimse gelmedi. Başta alay komutanı olmak üzere tabur komutanı beni kandırarak bu ateşin içine attı. Geri dönemez miydik, neden girdik Genelkurmay Başkanlığına? Ben sade bir vatandaş olarak vatanını, milletini seven evlatlar yetiştirmek isteyen biriydim. Ben FETÖ'cü de değilim, darbeci de değilim" dedi.

Çapraz sorgusuna geçilen sanığa TRT'nin vekili, Pars mesajını görüp görmediğini sordu. Sanık Doğan da, "Ben o mesajı sonradan gördüm, çünkü başta telefonumun interneti kapalıydı" dedi.

Sanık Erdal Durmaz, Genelkurmay Başkanlığı'na tatbikat yapılıyor diye gittiğini iddia ederek, "Muhsin Kutsi Barış haindir, alçaktır, gazinoda yemek yerken uzmanlar sonra gelsin, kabul etmiyorum diyen zihniyettir. Cumhurbaşkanlığına ihanet etmişlerdir" dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki faaliyetlerine ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri Albay Ali Yazıcı ve eski Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın da yer aldığı 279'u tutuklu, 534 sanığın yargılandığı dava dördüncü gününde devam etti. Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yer alan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müşteki ve taraf avukatları ve çok sayıda TRT Genel Müdürlüğü ve TRT çalışanı müştekiler katıldı.

"Cumhurbaşkanlığına ihanet etmişlerdir"

Sanık eski Uzman Çavuş Erdal Durmaz, savunmasına uzman çavuşların mesleki yönünü ele alarak başladı. Durmaz, uzman çavuşların ordu evine girmeyen, komutanın emriyle bir gün çöp döktüren, bir gün nöbet tutan bir asker olduğunu ifade etti ve ağlamaya başlayarak konuşmasına devam edemedi.

Tekrar savunmasına devam eden Durmaz, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı eski Komutanını kast ederek, "Muhsin Kutsi Barış haindir, alçaktır, gazinoda yemek yerken uzmanlar sonra gelsin, kabul etmiyorum diyen zihniyettir. Cumhurbaşkanlığına ihanet etmişlerdir" dedi.

"Şerefsizim tatbikat yapılıyor diye gittim"

Olay tarihine değinen sanık Durmaz, "O hafta bayram dönüşü nöbetlere devam ettik. Arkadaşlar nöbette tatbikat yapılacağını söylediler. 15 Temmuz'da normal nöbet faaliyetine devam ederken, Tim Komutanı G-3 piyade tüfek zimmeti yapılacağını söylemiş, bizler de bölüğe giderek silahları zimmetledik. Tekrar nöbet yerine giderek nöbete devam ettik. Nöbette cep telefonu kullanmak yasak, telsizden tatbikatın başladığı yönünde çağrı yapıldı bizde aşağı indik. O saate kadar hiç uçak sesi duymadık. Polisler bize 'darbe mi oluyor' diye sordu, bende şerefsizim tatbikat yapılıyor diye gittim dedim. Hatta darbe yapılıyorsa bu işi bırakırım dedim" diye konuştu.

İDDİANAME

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Başbakanlık, Milli Savunma Bakanlığı ve TRT Genel Müdürlüğü ile TRT çalışanı 65 kişi müşteki olarak yer alıyor.

İddianamede, aralarında eski Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın da yer aldığı 10'u sivil 534 şüphelinin, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Cumhurbaşkanına suikast", "Askeri komutanlıkların gasbı", "Silahlı terör örgütü üyesi olmak" "Nitelikli olarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (66 kez)" ve "Kamu malına zarar verme" suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmaları isteniyor.

Barış'ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski Başyaveri Albay Ali Yazıcı, önceki Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Kurmay Albay Muhammet Tanju Poshor, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Devlet Bilgi Koordinasyon Müdürlüğünde Genelkurmay Temsilcisi eski Kurmay Albay Hüseyin Gözebe, eski albaylar Harun Olgun ve Rahmi Okan Çifteler, TRT baskınına giden eski yarbaylar Ümit Gençer ve Ekrem Işık da sanıklar arasında yer alıyor.

Kutsi Barış'ın emir ve talimatlarıyla yönetildi

İddianameye göre, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında görevli askerlerin darbe teşebbüsüne ilişkin faaliyeti, eski alay komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın emir ve talimatlarıyla yönetildi.

Barış'ın talimatıyla eski Piyade Yarbay Ekrem Işık komutasındaki Muhafız Komando Taburunda görevli 124 asker TRT'ye gönderildi. Bu taburla TRT'ye giden bir önceki Muhafız Alayı Komutanı Kurmay Albay Muhammet Tanju Poshor ve eski Kurmay Yarbay Ümit Gençer, yanlarındaki koruma uzman çavuşlarla TRT stüdyolarına girerek darbe bildirisini zorla okuttu.

Şüphelilerden eski piyade binbaşı Osman Koltarla komutasındaki Köşk Muhafız Komando Birliğinde görevli 103 asker, TRT baskınına destek için TRT yakınındaki Milli Savunma Bakanlığı Lojmanları'nda hazır bekletildi. Eski binbaşı Fedakar Akça da Muhafız Komando Taburunda görevli 108 askerle Genelkurmay Başkanlığı Karargahına sevk edildi.

Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-08 Mayıs (2017) 'Ankara 534 sanık Cumhurb. Muhafız Alayı Darbe Yap.' davası

(15 Ekim 2017, 14:04)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=11481    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.438.696