Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin aralarında eski Sahil Güvenlik Komutanı tümamiral Hakan Üstem'in de yer aldığı 28 kişinin yargılandığı davaya, sanıkların esas hakkındaki savunmalarıyla devam edildi.
21.10.2017 12:51 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin aralarında eski Sahil Güvenlik Komutanı tümamiral Hakan Üstem'in de yer aldığı 28 kişinin yargılandığı davaya, sanıkların esas hakkındaki savunmalarıyla devam edildi.
18.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada savunma yapan sanık astsubay Zafer Önder Yufkacı, darbe girişimi gecesi konusu suç teşkil eden emir vermediğini, almadığını, bu tür emirleri uygulamadığını ve yerine getirmediğini ileri sürdü.
Bir asker olarak hayatında ilk defa hain darbe gecesi verilen emirleri sorguladığını savunan Yufkacı, 'Darbeye fikren, zihnen ve bedenen bir katkım olmadı.
Tanık ifadeleri savunmamı destekler niteliktedir. Darbecilerle beraber hareket etmedim.' diye konuştu. Yufkacı, görevinden ihraç edilmediğini, beraat edip görevinin başına dönmek istediğini söyledi.
Sanık astsubay Alper Hepçaldıranlı da önceki savunmalarını tekrarladığını belirterek, 15 Temmuz'da yaşadıklarını açıkça anlattığını, hiçbir şeyi saklamadığını öne sürdü. Hepçaldıranlı, hiçbir hukuksuz emri yerine getirmediğini, o geceki şanssızlığının nöbet görevinde bulunması olduğunu savundu.
Hain darbe girişimiyle uzaktan yakından ilgisi bulunmadığını ileri süren Hepçaldıranlı, o gece komuta katına da hiç gitmediğini, savcılık makamının kendisini başka biriyle karıştırmış olabileceğini iddia etti.
Hepçaldıranlı, FETÖ ile kendisinin de ailesinin de hiçbir bağının olmadığını savunarak, 'Bu hain örgütün kapısının önünden dahi geçmedim.' savunmasını yaptı.
Sanık Hepçaldıranlı görevinden ihraç edilmediğini, beraat edip görevinin başına dönmek istediğini belirterek, beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada eski astsubay Mustafa Özdemir, yargılamada sona gelindiğini ve davanın esasına katkı sağlayacak şekilde savunma yapacağını söyledi.
Yalova'da görevli olmasına rağmen darbe girişiminin yaşandığı gece Ankara'da Sahil Güvenlik Karargahına gelmekle suçlandığını belirten Özdemir, hakkında somut delil olmadığı halde terörist ilan edildiğini öne sürdü.
Darbe girişimi günü kursta bulunduğu Yalova'dan, Ankara'ya ailesinin kaldığı eve geldiğini kaydede Özdemir, bu eyleminin darbeye destek olarak değerlendirildiğini savundu.
Özdemir, 'Ankara'da oluşum, karargaha gelişim bir suçmuş gibi veriliyor. Ben Yalova'da 2 aylık bir kurstayım ama görev yerim Sahil Güvenlik Komutanlığı karargahıdır. Bana gelecek bir emir ile kursu bırakıp kadro görevimin olduğu Ankara'ya giderim. İddia edildiği gibi tanımadığım bir birlikte değildim. Binbaşı Abdullah Karaca, beni komutanın emriyle karargaha çağırdı.' şeklinde savunma yaptı.
Darbe girişiminin yaşandığı sırada bilgi almak için karargahı aradığını ancak kimseye ulaşamadığını iddia eden Özdemir, bunun üzerine eski şube müdürü yüzbaşı A.İ.G'yi aradığını bildirdi.
A.İ.G'nin de kendisine, 'Ne yapacağın konusunda sen karar vereceksin.' dediğini aktaran Özdemir, bunun karşısında şaşırdığını ifade etti.
Darbe girişiminin bastırılmasıyla Sahil Güvenlik Komutanlığı karargahına gittiğini anlatan Özdemir, burada teşebbüse yönelik hiçbir eyleminin bulunmadığını iddia etti.
'Darbe bastırıldıktan sonra karargaha gittim'
Sanık eski binbaşı Abdullah Karaca da savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı beyanda bulunacağını belirterek, savunmasına başladı.
Savcılık mütalaasının suçsuzluğunu kanıtladığını ileri süren Karaca, 15 Temmuz'da evde kaldığını, o gece yaşanan gelişmeleri televizyondan izlediğini söyledi.
Darbe girişiminin bastırıldığı ertesi sabah, teşebbüsün faillerinin yakalandığına ilişkin haberlerin yayınlanmasından sonra karargahtan aranarak görevi başına gelmesi için emir aldığını savunan Karaca, bunun üzerine 16 Temmuz sabah saatlerinde Sahil Güvenlik Komutanlığı karargahına gittiğini anlattı.
Bu eyleminin darbeye destek olarak yorumlandığını belirten Karaca, 'İddia makamı iki fotoğraftan bir kurgu kurmuş ve hakkımda üç kez ağırlaştırılmış müebbet istiyor. Darbeye destek için gittiğim iddia ediliyor ancak benim karargaha gittiğim saatte ülke genelinde darbe bastırılmıştı. Buna rağmen darbeye destek için gittiğimin söylenmesi doğru değildir.' diye konuştu.
Hareket merkezine geldiğinde karşılaştığı bir astsubaydan karargahta yaşanılanlara ilişkin bilgi aldığını kaydeden Karaca, o esnada Sezgin albaydan, içinde ne olduğunu bilmediği bir kutu alarak nizamiyeye götürdüğünü söyledi.
Kutuda biber gazı bulunduğunu sonradan öğrendiğini öne süren Karaca, 'Sırf bunun için ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanmayı ağır buluyorum.' dedi.
Albay Sezgin'in emriyle darbe girişiminin yaşandığı gün yaşadıklarını yazılı olarak izah ettiğini bildiren Karaca, birkaç gün sonra savcılık makamına da aynı şeyleri anlatması istendiğini dile getirdi.
İfade için gittiği adli makamlarca tutuklandığını belirten Karaca, beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya, yarın sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edilecek.
19.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada esas hakkındaki savunmasını yapan eski astsubay Fehmi Tırpancı, 16 Temmuz sabahı, darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığının anlaşılmasından üç saat sonra komutanının arayıp birliğe çağırdığını anlattı.
Bu emrin ardından halis duygularla, devletin, komutanlarının kendisine ihtiyaç duyduğunu düşündüğünü iddia eden Tırpancı, saat 06.30 civarında birliğine giriş yaptığını söyledi.
Tırpancı, birlik yakınında, aracının polis ekiplerince durdurulduğunu, kimliğini gösterdikten sonra Sahil Güvenlik Komutanlığına girdiğini ifade ederek, başarısız olduğunu bile bile bir darbe girişimini desteklemek için gittiği iddialarının doğru olmadığını öne sürdü.
Birlikteyken darbe girişimine yönelik hiçbir eylemde bulunmadığını savunan Tırpancı, 'Vicdanım rahat, zerre kadar suçumun olmadığına eminim ki bu sebeple dimdik ayaktayım.' dedi.
Tırpancı, aynı gün saat 10.30 gibi birlikten ayrıldığını belirterek, astsubay L.Ş'yi de arayıp gelmemesini söylediğini, onun da bu sözüne iştirak ettiğini ileri sürdü.
Fehmi Tırpancı, 17 Temmuz'da da astsubay L.Ş. ile önce karargaha gidip bir iş olup olmadığını, iş olmayınca ifade vermek ve tanıklık etmek için Ankara Emniyet Müdürlüğüne gittiklerini, ifadelerin bir spor salonunda alındığının söylenmesi üzerine ise buraya geçtiklerini aktardı.
Tırpancı, tanık ifadelerinin başka bir gün alınacağının belirtilmesi üzerine Yalova'daki kurs birliğine katıldığını ancak ertesi gün gözaltına alınıp ardından da tutuklandığını anlattı.
Örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock ile mesajlaşmasının olmadığını ve bu programı kullanmadığını öne süren Tırpancı, tahliyesini ve beraatini istedi.
Dokümanlarını emniyete almak için birliğine gitmiş
Sanık eski binbaşı Mehmet Gümüşay ise darbe girişiminin başladığı saatlerde Elvankent'te anne ve babasının evinde bulunduğunu, kalkışmadan da televizyon izlerken haberdar olduğunu belirtti.
Eski Sahil Güvenlik Komutanı tümamiral Üstem'in emir subayı Binbaşı Burhan Gülnar'ın arayıp personelin birliğe çağrıldığını söylediğini ancak gerekçe belirtmediğini ifade eden Gümüşay, karışıklık devam ettiği için birliğe gitmediğini aktardı.
Gümüşay, TBMM'ye bomba atılması sonrası ofisinin de hasar almış olabileceğini düşündüğünü ifade ederek, Başbakan Binali Yıldırım'ın darbe girişiminin olumsuzlukla sonuçlandığı, kuvvet komutanlarının da bu girişimi desteklemediklerine yönelik haberleri izledikten sonra birliğine gittiğini bildirdi.
Sahil Güvenlik Komutanlığının darbe girişimine karıştığına dair bir haber olmadığını iddia eden Gümüşay, ofisindeki dokümanların emniyetini almak için birliğe gittiğini öne sürdü.
Gümüşay, saat 06.00 gibi bir olumsuzlukla karşılaşmadan iş yerine gittiğini, bir duvarı yıkılan ofisindeki dokümanların emniyetini sağladığını ardından nizamiyeden çıkamadığı için karargaha gidip durum hakkında bilgi almaya çalıştığını iddia etti.
Yarbay Mustafa Şaban Gümüşiğne ile karşılaştığını ve bir şey soramadan onun nöbet devralmasını istediğini aktaran Gümüşay, emri yerine getirip saat 09.00 gibi karargah nöbetçi amirliği görevini devraldığını söyledi.
Gümüşay, darbe faaliyetlerine katılmamasına rağmen saat 14.00 civarında nizamiyeye gelen, kendisinin karşılamak üzere gittiği Merkez Komutanlığı askerlerince gözaltına alındığını ve sonrasında tutuklandığını bildirdi.
Sanık Gümüşay da tahliyesini ve beraatini talep etti.
20.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada esas hakkındaki savunmasını yapan sanık eski Binbaşı Mehmet Yılmaz, iddianamedeki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Uçak seslerini ilk duyduğunda Ayrancı semtinde olduğunu, bunun üzerine Anıtkabir yakınındaki evine gitmek için dışarı çıktığını anlatan Yılmaz, evine en kestirme yol olarak bilinen Merasim Sokak'tan geçerken, bağlı bulunduğu Sahil Güvenlik Komutanlığına da uğramak istediğini, nizamiyede komutanı Tümamiral Hakan Üstem ile karşılaştığını ve onunla birlikte 23.15 civarında birliğe giriş yaptığını ifade etti.
İddianamedeki komuta katında bulunmasıyla ilgili ifadelere yönelik, başka şube müdürleri gibi bu katta bulunma yetkisi olduğunu belirterek cevap veren Yılmaz, cephanelik bölgesinde görüldüğü ve silah aldığı iddiasını da reddetti.
Yılmaz, asker olarak silah bulundurmasının suç teşkil etmeyeceğini öne sürerek, çelik yeleği de korunma içgüdüsüyle giydiğini iddia etti.
'Ben, mesai yaptığım binanın içinde bekleyerek darbeyi kime karşı nasıl yaptım bilemiyorum.' ifadesini kullanan Yılmaz, darbeye katılmak için birliğe gittiği iddiasının da doğru olmadığını savundu.
Yılmaz, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u da kullanmadığını öne sürerek, 'Masum olduğuma eminim. Ben masumum, beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum.' dedi.
Sanık eski Astsubay Samet Sorkulu da 15 Temmuz'da nöbetçi olduğunu ve bu görevini yerine getirdiğini savundu. Sorkulu, 'Soruşturma bile geçirmemiş yüzlerce TSK personeli var. Ben de onlar gibi masum olduğumu düşünüyorum. İddiaların hepsini reddediyorum. Vereceğiniz karara saygılıyım. Adalete güveniyorum.' diye konuştu.
Sorkulu'nun avukatı ise müvekkili hakkında beraat kararı verilmesini talep etti. Müvekkilinde ByLock tespiti yapıldığını da anımsatan sanık avukatı, eğer bir ceza verilecekse Sorkulu'nun terör örgütüne üyeliğine yönelik 314/2 maddesi hükmüyle cezalandırılmasını, diğer maddelerden ceza verilmemesini istedi.
Darbe girişimine iştirak etmemiş
Sanık eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Genel Sekreteri Yarbay İsa Aydın da 15 Temmuz'da, daha önceden aldığı yıllık izin doğrultusunda ailesi ve eşinin anne babasıyla kampta tatil yaptıklarını, Ankara'da bulunmayıp, karargaha da gitmediğini söyledi.
O gece Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem'in görev telefonundan aramasına rağmen karargaha gitmediğini, kimin darbeci olduğuna yönelik de bir bilgisi bulunmadığını belirten Aydın, yola çıkıp evine geçtiğini dile getirdi.
Üstem'in aradığına yönelik bir delil olmadığını, bunu kendisinin ifade verirken belirttiğini dile getiren Aydın, darbe girişiminde bulunmuş olsa, yasal ya da yasa dışı yollardan kaçma girişiminde bulunabileceğini öne sürdü.
Aydın, Kurmay Başkanı Bülent Olcay ile görüşmesi sonrası Merkez Komutanlığına giderek bilgi verdiğini ifade ederek, darbecilerin atama listesinde isminin geçmesiyle ilgili bilgisi bulunmadığını da savundu. Aydın, şunları söyledi:
'Darbeci değilim. FETÖ mensubu değilim. Bu girişimde de yer almadım. Darbeden ve darbe planlamalarından habersiz bir şekilde tatilde olmam, yasal bir şekilde karargaha çağrılmama rağmen karargaha gitmek yerine olayları takip ederek kendi evime gelmem, iddianın aksine atama listesinden haberimin olmaması, emir vermemem, darbeciler kaçarken benim kaçmamam, bilgi vermek üzere Merkez Komutanlığına gitmem, darbecilerle bir irtibatımın olmaması, eşim ve 3 çocuğumun yanımda olması dikkate alındığında darbe girişimiyle irtibatımın olmadığı aşikardır.'
Akıncı Üssü'nde darbeye iştirak ettiği açık olan bazı askeri personelin darbeci olmadığını, darbeye iştirak etmediklerini söylemesinin, darbeye iştirak etmeyenlerin söylemlerine de şüpheyle bakılmasına neden olduğunu öne süren Aydın, 'Benim darbe girişimiyle bir alakam yoktur. Darbe girişimine iştirak anlamında bir faaliyette bulunmadım.' dedi.
Aydın, beraatini talep etti.
Sanık eski Yarbay Mustafa Şaban Gümüşiğne de iddianamedeki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Gümüşiğne, sıralı amirlerinden emir alıp bunları uyguladığını belirterek, aldığı emirlerin darbeyi destekleyici nitelikte olmadığını savundu.
'Karargahta darbe ile ilgili bir eylem ya da söyleme şahit olmadım. Kanunsuz bir emir vermedim, kanunsuz bir emir almadım. FETÖ ile de bir bağlantım yok.' diyen Gümüşiğne, beraatini istedi.
Duruşmaya, pazartesi günü devam edilmek üzere ara verildi.
İDDİANAME
Sanık er Anıl Ceylan dışındaki sanıklar için 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Sanık Hakan Üstem ve Süleyman Yarayan'ın 'silahlı terör örgütü yönetmek' suçundan 22,5 yıla kadar hapsinin istendiği iddianamede, diğer sanıkların ise 'silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçundan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
İddianamede ayrıca sanık Yarayan hakkında, kendisini teslim almaya gelen Merkez Komutanlığı görevlilerini havaya ateş açıp ölümle tehdit ettiği iddiasıyla 9 aydan 4,5 yıla kadar hapis isteniyor.
Üstem'in isteği üzerine sanık Burhan Gülnar'ın, er Ceylan'a, darbe teşebbüsünün delili niteliğindeki Üstem'e ait not defterinin imhası emrini verdiği belirtilen iddianamede, bu sanıkların 9 aydan 7,5 yıla kadar cezalandırılmaları talep ediliyor.
Sanık Üstem'in, terör örgütü FETÖ/PDY mensuplarının gizlilik içinde görüşmelerini sağlayan 'ByLock' programını kullandığının belirlendiği aktarılan iddianamede, sanığın banka hesabından 'Research Electronics' isimli firmaya yüklü miktarda para gönderdiği öne sürülüyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-26 Ocak (2017) 'Ankara 29 sanık Sahil Güvenlik Darbe Yapılanması' davası
(21 Ekim 2017, 12:51)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: