İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin haklarında 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 135'i tutuklu 143 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
02.12.2017 17:55 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin haklarında 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 135'i tutuklu 143 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
27.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan altıncı duruşmaya, 135 tutuklu sanık, bir tutuksuz sanık, müşteki, izleyici ve taraf avukatları katıldı.
Tutuklu sanık Feyzullah Tan yaptığı savunmada, 15 Temmuz'da Kuleli Askeri Lisesi'nde olduğunu, akşam saatlerinde eski Yüzbaşı Samet Örenliler'in tam teçhizatlı içtima emri verdiğini ve bunun üzerine iç bahçeye gittiğini söyledi.
Eski Kuleli Askeri Lisesi Komutanı Albay Mürsel Çıkrıkçı'nın içtimada 'tatbikat' olacağını ve herkesin telefonları vermelerini söylediğini anlatan Tan, daha sonra araca bindiklerini ve kışladan çıktıklarını ifade etti.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne geldiklerini dile getiren Tan, 'Komutan canlı bomba ihbarı olduğunu ve köprüye araç çıkarmayacağımızı söyledi. Sıkıyönetim ilan edildiğini söyledi ve köprüden geçen arabalara, insanların güvenliği için evlerine gitmelerini söyledik. Daha sonra bir kadın geldi, Binbaşı Ahmet Taştan kadın ile konuşuyordu, 'vurun' dedi. Sonra kadın omuzundan vuruldu. Motosiklet üzerimize geldi, 'canlı bomba vurun' denildi, askerler tekrar ateş etti. Ben ateş etmedim.' dedi.
Yalova'dan Hava Harp Okulu öğrencilerinin gelmesi üzerine geriye doğru çekildiğini iddia eden Tan, sabah saatlerinde eski Yarbay Turgay Ödemiş'in 'teslim oluyoruz' çağrısından sonra teslim olduğunu ileri sürdü.
Tutuklu sanık Hamza Yıldız da Kuleli Askeri Lisesi'nde yapılan içtimada, tatbikat olacağının kendilerine söylendiğini belirtti. 'Unimog' olarak bilinen araçla kışladan çıktıklarını ve köprüye gittiklerini söyleyen Yıldız, Turgay Ödemiş'in köprüde kendilerini araçtan indirdiğini ve sıraya dizdiğini ifade etti.
Sivil araçların U dönüşü yapıp gittiklerini ifade eden Yıldız, 'Turgay Ödemiş, sıkıyönetim ilan edildiğini ve bunu halka söylememizi söyledi. Ahmet Taştan bize siper aldırdı ve havaya ateş ettirdi. Motosiklet geldi, aramıza girdi, 'canlı bomba' dediler, askerler ateş etti, ben ateş etmedim. Ahmet Taştan halka ateş emri verdi. İlk başta askerler ateş etmedi, bunun üzerine tekrar söyledi ve askerler ateş etti. Ben kimseye ateş etmedim. Unimogun içine girdim ve sabaha kadar bekledim.' diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Taner Akıncı'nın, 20 Kasım'daki uzman raporunda, hayatını kaybeden iki kişiyle, yaralanan bir kişiden, tüfeğinden çıkan mermi çekirdeklerinin tespit edildiğini söylemesi üzerine Yıldız, 'Kimseye sıkmadım, havaya ateş ettim. Bir ara silahımı yere bırakıp arka taraftan mermi almaya gitmiştim. O sırada silahımı yerden birisi alıp kullanmış olabilir mi bilmiyorum.' iddiasında bulundu.
Tutuklu sanık Hüseyin Kaya ise 15 Temmuz'da Kuleli Askeri Lisesi'nden çıktıktan sonra Beylerbeyi Kavşağı'na geldiklerini ve burada araçtan indiklerini aktardı. Komutanın sıkıyönetim ilan edildiğini söylediğini ve bunu halka bildirdiklerini anlatan Kaya, Ahmet Taştan'ın polislerin silahını aldığını ve bir silahı da kendisine verdiğini savundu.
Silahı aldığını belirten Kaya, komutanına 'Bu nasıl tatbikat insanlar korkuyor?' dediğini ve bunun üzerine komutanından yumruk yediğini ileri sürdü. Köprüye çıktıklarında polisten aldığı silahı unimogun içerisindeki askerlere verdiğini öne süren Kaya, köprüden geçen araçlardan bazılarının kendilerini alkışladığını, bazılarının ise sinkaflı küfürler ettiğini iddia etti.
Olaylar sırasında ölen Astsubay İbrahim Gül'ün, sinkaflı küfürler eden kişilerin provokatör ve terör yanlısı kişiler olduğunu söylediğini ileri süren Kaya, Gül'ün havaya ateş emri verdiğini ve bunun üzerine havaya ateş ettiği iddiasında bulundu.
Turgay Ödemiş'in yanlarına gelirken 'acımak yok' diye bağırdığını, öğrencilere ateş emri verdiğini ve bir kişinin ayağından vurulduğunu anlatan Kaya, daha sonra unimogun altına yattığını ve sabah olunca da teslim olduğunu ifade etti.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
28.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan yedinci duruşmaya, 135 tutuklu sanık, bir tutuksuz sanık, müşteki, izleyici ve taraf avukatları katıldı. Müşteki, izleyici ve sanık yakınlarının da yer aldığı duruşmada, Başbakanlık avukatı Yasin Şamlı'nın da aralarında bulunduğu müşteki ile sanık avukatları hazır bulundu.
Tutuklu sanık Mert Hürriyetoğlu yaptığı savunmasında, Kuleli Askeri Lisesi'nde 15 Temmuz akşamı eski Yüzbaşı Samet Örenliler'in herkese kamuflaj ve silahlı içtima emri verdiğini, bunun üzerine içtimaya gittiğini ve kendisine dört adet şarjör verildiğini söyledi.
Bahçede çalışır halde bekleyen dört unimog araçlarına 20'şer asker olarak grup halinde bindiklerini anlatan Hürriyetoğlu, araç komutanının eski Yarbay Turgay Ödemiş olduğunu belirtti.
Araçların Beylerbeyi'ne geldiğinde durduğunu, o sırada bir el silah sesi duyduğunu, kısa bir duraksamadan sonra yola devam ettiklerini ve köprüye geldiklerini ifade eden Hürriyetoğlu, 'Araçlardan indikten sonra komutan köprüden geçen araçlara 'sıkıyönetim ilan edildiğini, canınıza, malınıza zarar gelmesini istemiyorsanız' dedi. Ahmet Taştan havaya ateş ediyordu.' ifadelerini kullandı.
Daha sonra insanların bayrakla üzerilerine geldiğini kaydeden Hürriyetoğlu, eski Binbaşı Ahmet Taştan'ın hedef gözeterek bayrağın ortasına ateş ettiğini vurguladı.
Tankta ne kadar mühimmat olduğunun sorulduğunu aktaran Hürriyetoğlu, her tankta 3 bin 500 MP3 ve 25 top mermisi olduğunun söylendiğini belirtti.
Ahmet Taştan'ın hedef gözeterek insanlara ateş ettiğini ve insanların yere düştüğüne değinen sanık Hürriyetoğlu, “Karşıdan iki kişi geliyordu, Binbaşı Ahmet Taştan, kafama silah dayayıp vurmamı istedi. Ben ateş etmedim. Daha sonra kendisi bu kişileri vurdu.” dedi.
Eski Üsteğmen Vedat Yıldız'ın tanktan sürekli ateş ettiğinin altını çizen Hürriyetoğlu, üçüncü top atışından sonra Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı'nın (TOMA) vurulduğunu ifade etti.
Diğer sanıklar da haklarındaki suçlamaları reddederek tahliyelerini istedi. Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
29.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan sekizinci duruşmaya, 135 tutuklu sanık, taraf avukatları, müşteki ve izleyiciler katıldı.
Tutuklu sanık er Soner Yılmaz, savunmasında, Kuleli Askeri Lisesi'nde 15 Temmuz'da akşam saatlerinde koğuşta, komutanların kamuflajlı içtima emri verdiğinin söylendiğini, bunun üzerine kamuflajı giyip içtimaya gittiğini belirtti.
Mutfakta görevli olduğu için üzerine zimmetli silahı olmadığını belirten Yılmaz, kendisine bir silah ile dört şarjör verildiğini söyledi. Nizamiyeden araçla çıktıktan sonra Beylerbeyi'nde bir süre durduklarını ve daha sonra köprüye gittiklerini ifade eden Yılmaz, köprüde eski Binbaşı Ahmet Taştan'ın havaya ateş ettiğini, daha sonra bir kadının kendilerine doğru geldiğini, kadına doğru ateş edildiğini ve kadının yere düşmesi üzerine arkadaşlarıyla beraber kadını yolun kenarına taşıdıklarını dile getirdi.
Taştan'ın havaya ateş emri verdiğini, bunun üzerine havaya iki el ateş ettikten sonra silahının tutukluluk yaptığını savunan Yılmaz, tanktan yapılan top atışının ardından unimog araçlarının oraya gittiğini, unimogun içine uzandığını, sabah ise teslim olduklarını ve darbe girişiminden emniyette haberdar olduğunu ileri sürdü.
Tutuklu sanık er Ömer Börekci de Kuleli Askeri Lisesi'nde tabur komutanlığında haberci olduğunu söyledi. 15 Temmuz akşamında nizamiyenin ulaştırma kısmında dört unimog gördüğünü anlatan Börekci, kendisine tatbikat olacağının söylendiğini savundu.
Eski Yüzbaşı Samet Örenliler'in kendisine 'Silahını al, çık' dediğini dile getiren Börekçi, ardından iç bahçeye çıktığını ve burada 15-20 kişilik bir grup, bir karışıklık, karmaşa olduğunu ifade etti.
Herkesin dört şarjör alması emri verildiğini ve kendisinin de aldığını anlatan Börekçi, 'Bahçede bulunan dört unimogtan ikincisine bindim. Eğer üçüncü veya dördüncü unimoga binseydim serbest kalacaktım. Onlar Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne gitti.' dedi.
Köprüye geldiklerinde Ahmet Taştan'ın karşıdan bir makam aracı geleceğini ve emriyle herkesin ateş edeceğini söylediğini aktaran Börekci, 'Yaşlı bir adam. 40-50 yaşlarında bayrağı havaya kaldırarak bize geliyordu. Kilolu birisiydi, tişörtü, gömleği vardı. Canlı bomba olmadığını anladım. O sırada bu kişi vuruldu.' ifadelerini kullandı.
Duruşma diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
30.11.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmaya, 45 tutuklu sanık, taraf avukatları, müştekiler ve izleyiciler katıldı.
Görüş günü olması nedeniyle savunma yapacak erlerin ve avukatlarının salonda bulunmaması üzerine duruşmaya saat 13.30'a kadar ara verilmesine karar verildi.
01.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmada, savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Palan, kamyon şoförü olarak askerliğini yaptığını, ikinci bir emre kadar kışladan çıkmalarına yasak geldiğini, kendilerine 4 adet boş şarjör dağıtıldığını, tabur komutanının rütbelileri çağırarak konuştuğunu anlattı.
Sanık Palan, Tabur Komutanı Özkan Aydoğdu'nun da subaylarla konuşarak, bütün araçları gezdiğini ve kontrol ettiğini ifade ederek, '8 er, 3 uzman çavuş ve 1 asteğmen ile ZPT aracına bindirildim. Neler olduğunu sordum, kimse bir şey demedi. Gece 1 gibi köprüye gittik. Ben de 2 el havaya ateş ettim. Hüseyin Taşlıyol uzman, havaya ateş etti, silahı arızalanınca benim silahımı alarak havaya ateş etti, daha sonrada başka arkadaşların silahlarını alarak ateş etti. 'Teslim olalım' dedik. Hüseyin Taşlıyol, 'TSK teslim olmaz' diye cevap verdi. O gün bizimle köprüde 30 komutan vardı.' dedi.
Sanık avukatlarından Özge Kartal'ın, 'Polis neden gönderilmedi köprüye? Bu kadar insanın buraya gönderilmesini doğru buluyor musunuz?' sorusuna müşteki avukatları tepki göstererek, 'Bu durum darbe kışkırtmasıdır. Büyük alçaklıktır.' diye tepki gösterdi.
Çıkan tartışma üzerine mahkeme, duruşmaya kısa bir ara verdi.
Duruşmanın yeniden başlamasının ardından söz alan müşteki avukatlarından Yasin Şanlı, 'Şehit yakınlarının ve gazilerin avukatlarıyız. Darbe gecesi halkı sokaklara indiren Cumhurbaşkanı ve millet darbeyi engellemiştir. Siyasi soru ve açıklamalara müsaade edilememesini rica ediyorum.' dedi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Taner Akıncı, 'Eylem dışındaki sorulardan uzak duralım. Kimsenin yargılama faaliyetleri dışında kalmasını istemiyoruz. Dikkatli olmaya davet ediyorum.' diyerek, yargılamaya devam etti.
Gazi polis memuru Mehmet Onay, 'Sanık Mustafa Çalışkan'ı görse tanır mı?' diye sorması üzerine sanık Palan, 'Tanımam' diye cevap verdi. Bunun üzerine gazi Onay 'Polisin olmadığına nasıl kanaat getiriyorsun?' demesi üzerine sanık Palan 'Ben dışarıyı hiç görmedim.' diye cevap verdi.
'MG3 silahla vatandaşlar tarandı'
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Muhammed Talip Songur ise bölük komutanının telsizler ayarladığını, kendisinin kullandığı tankın namlusunun bozuk olduğunu, bu sebeple kendisine mühimmat verilmediğini, konvoyda 6. veya 7. sırada olduğunu aktardı.
Sanık Songur, tatbikata çıkıldığını zannettiğini öne sürerek, 'Köprünün üstünde bayraklı insanlar vardı. Biz oraya gittiğimizde başka birlikler vardı. Köprüde bir bayan geldi, bir tane binbaşı bayana gitmesini söyledi. Bayan da 'sizi burada istemiyoruz' dedi. Bunun üzerine binbaşı bayanın kulağının oradan havaya ateş etti, bayanı vurdu mu vurmadı mı bilmiyorum. Vatandaşlar yürümeye başladı, Üsteğmen Vedat MG3 silahla vatandaşı taradı. Yere düşen insanlar oldu. Yine vatandaşlar koşmaya başladı. Üsteğmen Vedat onları da vurdu. Ben bunları bulunduğum tanktan başımı çıkartarak gördüm. Asker polise teslim olmaz, inzibata teslim olur. Tankın içi havasızdı, sıcaktı. Olaylardan sonra uyudum.' dedi.
Bir kısım sanıkların savunmalarının alınmasından sonra mahkeme, ara kararını açıklamak için ara verdi.
Mahkeme heyeti, olayla ilgili görüntü kayıtlarının iyileştirme yapılarak, bilirkişi raporu alınmasına, sanık erlerin dağıtımlarında usulsüzlük yapılıp yapılmadığının öğrenilmesi için Genelkurmay Başkanlığı'na yazı yazılmasına, olaya ilişkin görüntülerin haber ajanslarından temini için Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına karar verdi.
Tutuklu 3 sanığın rahatsızlığının olup olmadığının sorulması için Adli Tıp Kurumu'na yazı yazılmasını kararlaştıran mahkeme, 2 avukatın reddi hakim talebinin İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine ve tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Duruşma, 8 Ocak 2018'e ertelendi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, adı darbe girişiminin ardından '15 Temmuz Şehitler Köprüsü' olarak değiştirilen Boğaziçi Köprüsü'nde darbe girişimine tepki gösteren ve sanıklara müdahale eden vatandaşların üzerine tabanca ve uzun namlulu silahlarla ateş edilmesi ve konuşlanan tanklardan birinden dört kez top atışı yapılması sonucunda ikisi polis memuru, aralarında reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 32 sivil vatandaş olmak üzere şehit olan 34 kişi 'maktul', 424 kişi ise 'müşteki' olarak yer alıyor.
TSK'ya yuvalanan FETÖ mensubu sanıkların, darbe kalkışması esnasında İstanbul'daki stratejik öneme sahip kurum ve kuruluşları hedef aldıkları anlatılan iddianamede, yapılan toplantılarda 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü ele geçirerek İstanbul trafiğinin kontrol altında tutulması görevinin Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'na verildiği, 2. Zırhlı Komutanlığı'nın da bu birliğe takviye olması yönünde karar alındığı belirtiliyor.
İddianamede, köprüyü kontrol altına almak için Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'ndan saat 21.23'te hareket eden sanıklardan oluşan askeri birliğin, 21.52'de ulaştıkları köprüde trafiği kapattığı, vatandaşların üzerine silah ve topla ateş ettiği, 8 saat 23 dakika sonra 06.15'te de teslim olduğu ifade ediliyor.
Darbe girişimine karşı tepki göstermek amacıyla saat 00.40 ve sonrasında Boğaziçi Köprüsü'ne gelen çok sayıda vatandaşın, kolluk görevlileriyle tank ve zırhlı araçların bulunduğu yere ulaştıkları, saat 01.05 sıralarında darbeye tepki göstermek üzere hem Avrupa ve Anadolu ayağında toplanan halktan bir kısmının da tank ve zırhlı araçların bulundukları yere doğru ilerledikleri, sanıkların yoğun şekilde ateş etmesi sonucu birçok vatandaşın şehit olduğu ve yaralandığı vurgulanıyor.
-Yedi darbeci etkisiz hale getirildi
Toplamda 151 kişi hakkında soruşturma yürütüldüğü aktarılan iddianamede, darbecilerin emniyet güçlerine ateş açması sonucunda çıkan çatışmada Üsteğmen Vedat Yıldız, Astsubay İbrahim Gül, Uzman Çavuş Mustafa Çelik, askeri öğrenciler Murat Tekin, Ragıp Enes Katran, erler Burak Dinler ve Kurtuluş Kaya'nın etkisiz hale getirildiği, ölmeleri nedeniyle de bu kişiler hakkında takipsizlik kararı verildiği belirtiliyor.
-İstenen cezalar
İddianamede, aralarında subayların da bulunduğu 30 rütbeli asker, 47 askeri öğrenci olmak üzere toplam 135'i tutuklu 143 sanığın, 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' ile 'kasten öldürme' suçlarından 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor.
Ayrıca bazı sanıkların 'silahla kasten yaralama', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'mala zarar verme' ve 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları öngörülüyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-14 Temmuz (2017) 'İstanbul 143 sanık Darbe Yap./15 Temmuz Köprüsü' davası
(02 Aralık 2017, 17:55)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: