Tokat, İstanbul, Diyarbakır: Neler oluyor? Dün, Tokat´ın Reşadiye ilçesinde jandarma ekiplerine düzenlenen saldırıda 7 askerin şehit olması.. Önceki gece itibariyle İstanbul´da araç kundaklamaları yeniden başlaması, 13 arabanın yakılması.. Yine önceki gece ülkücülerin Esenler´de DTP binasına saldırmaları.. Adana, Mersin, Güneydoğu´daki, büyük kentlerdeki yaygın direnişler, ´çocukların´ kullanıldığı eylemler.. Ve daha bu bağlamda sayılabilecek çok sayıdaki diğer gelişmeler..
Türk-Kürt Ergenekon kardeşliği: Şiddetten beslenenler çırpınıyor
Tokat, İstanbul, Diyarbakır: Neler oluyor? Dün, Tokat´ın Reşadiye ilçesinde jandarma ekiplerine düzenlenen saldırıda 7 askerin şehit olması.. Önceki gece itibariyle İstanbul´da araç kundaklamaları yeniden başlaması, 13 arabanın yakılması.. Yine önceki gece ülkücülerin Esenler´de DTP binasına saldırmaları.. Adana, Mersin, Güneydoğu´daki, büyük kentlerdeki yaygın direnişler, ´çocukların´ kullanıldığı eylemler.. Ve daha bu bağlamda sayılabilecek çok sayıdaki diğer gelişmeler..
Ali Bayramoğlu (Yenişafak): Tokat, İstanbul, Diyarbakır: Neler oluyor?
Dün, Tokat´ın Reşadiye ilçesinde yaşanan olaylar, bu baltalama girişiminin en vahim örneklerinden birisiydi. İlçede Sazak Köyü yakınlarında jandarma ekiplerine düzenlenen saldırıda 7 asker şehit oldu. Bu saldırıyı kimi yaptığı bu satırların yazıldığı saatlerde henüz tam olarak bilinmiyordu, ancak kim yapmış olursa olsun, demokratik istikrarın, demokratik açılım girişiminin hedef alındığı açıktır. Açılıma direnç ve direniş girişimleri yaygın ve çeşitli... Önceki gece itibariyle İstanbul´da araç kundaklamaları yeniden başladı, 13 araba yakıldı. Yine önceki gece ülkücüler Esenler´de DTP binasına saldırdılar. Adana, Mersin, Güneydoğu´daki, büyük kentlerdeki yaygın direnişler, intifada hali, ?çocuk? eylemleri malum... İstanbul´daki eylemlerle ilgili 3 DTP´li tutuklandı. Diyarbakır´da bir genç ateşli silahla öldürüldü... Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, ?sine-i millete? dönmekten söz etti... Ahmet Türk tekrar Öcalan´ı çözüm merci olarak işaret etti... DTP´nin kapatılma davası bugün başlıyor. Tablo bu ve bu tablo pek aydınlık değil... Şüphe yok ki bunlar aşılacaktır. Ancak görmek ve bilmek gerekir ki, şiddet şiddeti çağırır. Şiddet siyaseti vurur. Ve PKK mantığı askeri vesayeti meşrulaştırır. Krizlerden ve sorunlardan beslenenlerin maskesini düşürmek herkesin işi olmalıdır. ( Yenişafak)
Hakan Albayrak (Yenişafak): Kürt Ergenekonu iş başında
Gerçek Hayat dergisi ve Bursa Olay gazetesi yazarı Nihat Nasır´a göre, DTP´liler başta bu açılım işini ciddiye almamışlardı. Başbakan Erdoğan 2005 yılında olduğu gibi bir şeyler söyleyip geçer, işin arkası gelmez diye düşünüyorlardı. Onun için açılımı destekler gibi yaptılar. İşin ciddiye bindiğini gördükleri yerde ise tornistan ettiler. ´Ergenekon´ düzeninin yıkılması işlerine gelmiyor. Kaideyi bozmayan istisnaları ayrı tutarak söylüyorum; PKK ve DTP kadrolarının Ergenekon Davası´na nasıl mesafeli durduklarını, faili meçhul ´derin devlet´ cinayetlerini aydınlatma çabalarına ve darbecilerin yargı önüne çıkarılmasına nasıl ilgisiz kaldıklarını, bu konularda hiçbir sevinç ve heyecan emaresi göstermediklerini, tam tersine bunlardan rahatsız oldukları yönünde işaretler verdiklerini fark edip de Nihat Nasır´a katılmamak mümkün değil. Kirli savaş düzeni değişecek diye ödleri koptu ve şimdi bu düzenin değişmemesi ihtimalini kutluyorlar.
Emine Ayna ne kadar da sevinçli
Emine Ayna´ya bakar mısınız? Açılım bitti arkadaşlar derken ne kadar da sevinçli. İzmir´de DTP konvoyuna saldırı ve PKK sempatizanı gençlerin polisle girdikleri çatışmalardan mütevellit yeni atmosferde (daha doğrusu eski atmosferde) ne kadar da mutlu. Büyük bir felaketin eşiğinden dönmüş gibi, kabus dolu günleri geride bırakmış gibi, kudurmuş dalgalardan kurtulup salim bir limana yanaşmış gibi, mutlu ve huzurlu. ´Eski güzel günler´e dönmüş olmanın sevinci gözlerinden okunuyor. Neymiş? Hükümetin İmralı´ya yaklaşımı ve İzmir hadisesi açılımı bitirmişmiş! Ne yani; İmralı konusunda DTP´nin istediği noktaya gelinmedi diye, Kürtlerin birçok maddi ve manevi yarasını sarmaya dönük adımlar -ve bu adımların vaat ettiği yeni adımlar- kıymetsiz mi sayılmalı? İzmir´de bazı densizler DTP konvoyuna saldırdılar diye savaş tamtamları mı çalınmalı? En ufak bir provokasyonda / sabotajda Açılım bitti diye zil takıp oynamak da ne oluyor? Nihat Nasır´ın dediği şey değilse ne? Önceki gün, gösterilerde bir üniversite öğrencisi polis tarafından öldürüldü. Yangının üstüne körük. Tam da Emine Ayna´nın ağzına layık bir trajedi. DTP´yi de kapattırdık mı iş tamam diye düşündüğüne eminim. Neyse ki hükümet, gelişmeleri doğru okuyor. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, dün düzenlediği basın toplantısında, provokasyona gelmeyeceklerini, açılımı sabote etmeye çalışanların dümen suyunda gitmeyeceklerini, gösteride ölen genç için inceleme başlattıklarını, demokrasiyi teröre feda etmeyeceklerini ifade etti ve sözlerini Durmak yok, yola devam diye bitirdi. Kürt Ergenekonu için kötü haber. İnşaallah Anayasa Mahkemesi bu ´kötü haber´i DTP´nin kapatılması yönünde karar vererek telafi etmez! ( Yenişafak)
Ergenekon´un idhar (yedek) kadroları B-Planı´yla işbaşında
Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan ve kabul edilen 2. iddianamede Ergenekon Terör Örgütü´nün yöneticisi olarak gösterilen emekli Org. Şener Eruygur ile davanın dört numaralı sanığı eski JİTEM Komutanı Albay Hasan Atilla Uğur´da ele geçirilen belgeler ´cuntanın çalışmalarına ara vermeden´ devam ettiğini gözler önüne seriyordu.
Sokakları kim hareketlendirdi?
Türkiye, darbe girişimleriyle ´en üst´ düzeyde yüzleşmeye başladı. Hukuk tarihimizde ilk kez üç eski kuvvet komutanı ´darbeye teşebbüs´ suçlaması ve ´şüpheli´ sıfatıyla sivil savcılar tarafından saatlerce sorgulandı. Deşifre olan darbe planlarının ardından ise millet ´darbe tehlikesi geçti mi?´ sorusuna cevap ararken gözler Ergenekon iddianamesinde yer alan belgelere çevrildi. Belgelerde yer alan cuntacılara ait ´B´ planı ise sokakların hareketlendirildiği şu günlerde ´düğmeye kim bastı´ sorularını gündeme getirdi. Ergenekon sanığı ve darbe planlarının organizatörü olmakla suçlanan emekli Org. Şener Eruygur´da ele geçirildiği öne sürülen dokümanda darbe planı hazırlayanların deşifre olduğu takdirde devreye sokulacak ´B´ planı açıkça anlatılıyor. ?Tepkilere karşı tedbirler? başlıklı dokümanda darbe planları deşifre olduğu takdirde izlenecek yol şu şekilde açıklanıyor: ?Ayışığı ve Yakamoz darbe planlarını hazırlayan ve uygulayacak olan kadrolar deşifre olur ve dağıtılırsa, planın aynen devam ettirilmesi için ikinci bir yapılanma oluşturulması ve bu yapılanmanın çok gizli tutulması.? ETÖ sanığı eski JİTEM Komutanı Albay Hasan Atilla Uğur´da ele geçirilen mektupta da, ?Sevgili kardeşim, mevcut yapılanma fark edilir ve dağıtılırsa, mücadelenin kesintiye uğramadan devam edebilmesi için yapılması gereken ´idhar´ konusunu kimler biliyor?? diye soruluyor. İddianamede ´idhar´ konusu ise ´gizli yapılanma´ olarak açıklanıyor.
Emniyet raporu Türk-Kürt çatışması planını haber vermişti
İstanbul Emniyeti İstihbarat ve Organize Suçlarla Mücadele şubelerince bir yıl boyunca yürütülen soruşturma sonrasında ´Gizli Yapılanmaya´ biçilen roller de deşifre edilmişti. Polis tarafından Ergenekon´a yönelik düzenlenen ´Vatan´ kod adlı operasyonun detaylarına yer verilen raporda, ?Gizli yapılanma provokatif eylemlerle ülkede Türk-Kürt çatışması oluşturarak kaos çıkaracak? uyarısı yapılıyordu.
Düğmeye o ekip mi bastı?
Ergenekon sanığı ve darbelerin planlayıcısı olmakla suçlanan emekli org. Şener Eruygur ve eski JİTEM Komutanı Albay Hasan Atilla Uğur´dan ele geçirildiği iddia edilen belge ve mektuplarda, devreye sokulan darbe planının deşifre olması durumunda ´gizli yapılanma sürece el koyacak´ yazılı olması cunta ekibinin çalışmalarını sürdürdüğünü ortaya koyuyor. ´İrtica eylem´ ve ´Kafes´ planını hazırlayan ekibin belgelerde yer alan ´B´ planını devreye soktuğu iddia ediliyor. Son günlerde artan ´sokak eylemi´yle ilgili de ´düğmeye o ekip bastı´ değerlendirmeleri yapılıyor. (Vakit)
Cumhurbaşkanı: Olay tamamen provokasyon
09 Aralık 2009: Son iki haftada meydana gelen eylemleri değerlendiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yaşananların ´provokasyon´ olduğunu söyledi. Tokat´ta 7 güvenlik görevlisinin şehit edilmesi de dahil, sokak gösterileri ve son dönemde yaşanan benzer olayların ´provokasyon´ olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı, ´sorunun demokratik yollardan çözümünün gündeme geldiği zamanlarda bu tür provokasyonların yaşandığını´ anlattı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Çankaya Köşkü´nde SHP Genel Başkanı Hüseyin Ergün ve beraberindeki heyeti kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşmede SHP lideri Ergün, demokratik açılım çalışmalarına destek verdiklerini açıkladı. Edinilen bilgilere göre Ergün, başörtüsü yasağının kaldırılmasını, 1982 Anayasası´nın tümüyle değiştirilmesini, Alevi açılımının hayata geçirilmesini ve Kürt açılımının da yaşanan bütün provokasyonlara rağmen devam ettirilmesini istedi. Cumhurbaşkanı, kendisinin de benzer düşüncelerde olduğunu ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün, Ne zaman sorunun demokratik yollardan çözümü gündeme gelse bu tür provokasyonlar oluyor. ifadesini kullandığı aktarıldı.
Olay yerinden kiremit renkli bir otomobil uzaklaştı
Olay yerine ilk ulaşan İstanbul´dan Reşadiye´ye cenaze götüren vatandaşlar oldu. Cenaze aracının şöförü Aziz Ayna, yerde yaralı yatan bir askerin, Abi çok kan kaybediyorum. Çabuk 155´i arar mısın? dediğini söyledi. Ayna, saldırı bölgesine yaklaştıkları sırada kiremit renkli Renault marka bir otomobilin olay yerinden uzaklaştığını belirtti. Saldırının yapıldığı yere ilk ulaşan, İstanbul´dan Reşadiye´ye cenaze götüren vatandaşlar oldu. Defin işlerinin ardından İstanbul´a dönmek için yola çıkan 30 kişi, Sazak köyü yakınlarında pusuya düşürülen askeri araca rastladı. Otobüs şoförü Ayna, pusuya düşürülen askeri aracın çevresinde kandan göller oluştuğunu anlattı. Çatışmanın hemen ardından olay yerine denk geldiklerini dile getiren Ayna, şunları aktardı: Arabanın 4 tekeri de mermilerle patlatılmıştı. Araç çapraz ateşe tutulmuştu. Müthiş bir sis vardı; göz gözü görmüyordu. Yerde yaralı yatan asker, ´155´i arar mısın? Çok kan kaybediyorum.´ dedi. Yaralı askerleri Devlet Hastanesi´ne götürdüm. Diğer askerleri ise olay yerine gelen ambulanslar ve askeri araçlar hastaneye götürdü.
Üstlenenin olmadığı hain pusu 10 yıldır terör görmemiş bölgede yaşandı
Yedi askerin şehit olduğu Tokat Reşadiye´de yapılan saldırı, son 10 yıldır ´terör saldırısı´ yaşanmayan bir bölgede gerçekleştirildi. Güvenlik uzmanlarının ´ölü bölge´ diye tabir ettiği Reşadiye, asayiş vakaları dışında olay yaşanmayan, terör saldırısı beklenmeyecek bir bölge. İlçe ve çevresindeki Jandarma´ya bağlı birlik ve karakolları bu anlamda sadece asayiş görevi yapıyor. Saldırıya uğrayan askeri araçta, izin dönüşü karakollara dağıtımı yapılan erler bulunuyordu. İlçede daha önce terörle mücadele kapsamında komando birliğinin görev yaptığı biliniyor. Ancak yerel kaynaklar, kimsenin üstlenmediği kaynağı belirlenemeyen hain pusuyu ´asimetrik´ saldırı olarak tanımlıyor. Saldırının yapıldığı bölge ile karakol, D-100 Karayolu üzerinde. Bölgede daha önce terörle mücadele yapan komando bölüğü de iki yıldır görev yapmıyor. Olay aynı zamanda milliyetçi hassasiyetleri yüksek, devleti ve milletiyle barışık bir bölgenin huzursuzluğuna yöneltilmiş bir provokasyon olarak değerlendiriliyor. Şu anda Reşadiye çevresindeki dağlarda kar olduğu biliniyor. Ve kış mevsiminde bir PKK´lı grubun Tunceli´den Sivas´ın üst taraflarından Reşadiye´ye böyle bir eylemi gerçekleştirmek için gelmesi akla yakın bulunmuyor. Yine bölgede terör örgütü DHKP-C üyesi 13-15 kişiden oluşan bir grup bulunduğu değerlendiriliyor. Ancak ne TİKKO´nun ne de DHKP-C´nin buna benzer bir eylemi olmadığına dikkat çekiliyor. Yine saldırıyı üstlenen bir örgüt olmadı. Terör örgütleri için eylem, sansasyon oluşturmak, adını duyurmak ve reklam aracı olarak değerlendiriliyor. Örgütlerin laf olsun diye eylem yapmayacağı bilinir. Nitekim Bursa´da geçtiğimiz aylarda bir emekli albayın öldürülmesi olayını terör örgütü Maoist Komünist Parti-Halk Kurtuluş Ordusu (MKP-HKO) üstlenmişti. Eylemin milliyetçi duyguların yoğun olduğu bir il ve ilçede yaşanmış olması kuşkuları artırıyor. Ergenekon tutuklu sanığı İbrahim Şahin´in Reşadiyeli olması dikkat çekici bulunuyor. Ona bağlı hücrelerin ilçede bulunabileceği üzerinde de duruluyor. Uzmanlar, yine saldırının hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın ABD Başkanı Barack Obama ile görüştüğü bir günde hem de DTP´nin kapatılmasının gündeme geldiği bir günde yaşanmış olmasını manidar buluyor. ( Zaman)
Senaryo hep aynı.. Bu kadar da olmaz.. Biraz değişiklik yapsınlar
Son saldırıda şehit askerlerin yakınları bile açılımı desteklemeye devam ederken, Bahçeli, Baykal ve Ergenekon medyası Ergenekon´un sunduğu malzemeyi sonuna kadar değerlendirmeyi deniyor.. Türkiye´nin Güneydoğu´su ne zaman karışsa, batı kesiminde yaşayan insanları tahrik edecek büyük bir saldırı gerçekleştiriliyor.Önce teröristbaşı Abdullah Öcalan´ın sağlığı üzerinden bir gerginlik ortamı oluşturuluyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi karışıyor. Provokatif gösteriler bolca televizyon ekranlarında boy gösteriyor. Ardından ülkenin batı tarafını derinden sarsacak provokasyonlar arka arkaya servis ediliyor. 2007´de Şırnak baskını ile Dağlıca, 2008´de Aktütün Karakolu baskını ve önceki gün Reşadiye´de kurulan hain pusu. Tamamı Güneydoğu karıştıktan sonra yaşandı. Adeta oluşan gergin ortama tuz-biber ekildi. Sokak çatışmaları ve kardeş kavgası için zemin yoklanıyor tüm bu tuzaklarla.
2007 Temmuz´unda avukatları Öcalan´ın saçlarının zorla kazıtıldığını iddia etti. Ağustos ayında Öcalan´ın saç derisinde kaşıntı çıktığı, nefes darlığı başladığı duyuruldu. Güneydoğu, günlerce gösterilerle karıştı. Güneydoğu´da yaşanan kışkırtıcı gelişmelerden sonra 2007 Eylül´ünde Beşağaç katliamı oldu. 12 köylü öldürüldü. Ardından ekim ayında Şırnak baskını yaşandı ve 15 asker şehit edildi. 21 Ekim 2007´de meşhur Dağlıca baskını gerçekleştirildi. Ergenekon soruşturması çerçevesinde ortaya çıkan belgelerde Dağlıca baskınının Kürt-Türk çatışması çıkarmak için organize edildiği ortaya çıktı. 2008 sonbaharında da benzer olaylar yaşandı. 16 Ekim 2008´de avukatlar ve DTP, Öcalan´ın hapis cezası çektiği İmralı´da fiziki şiddet gördüğünü ileri sürdü. Ülkenin Doğu ve Güneydoğu´su gösterilerle karıştı. Olaylar günlerce sürdü. Ülke gerildi. Çok geçmeden kanlı bir saldırı haberi geldi. 4 Kasım 2008 tarihinde meşhur Aktütün baskını yaşandı. 15 asker şehit oldu, 23 asker yaralandı. Aktütün baskınından sonra çıkan belgelerde de tıpkı Dağlıca gibi saldırının göz göre göre geldiği belirlendi. Tüm istihbarat ihbarlarına rağmen tedbir alınmadığı ortaya çıktı.Son iki haftadır Güneydoğu yine Öcalan´ın cezaevi şartları üzerinden yapılan spekülasyonlarla karıştırılıyor. İstanbul, Mersin ve doğuda gösteriler günlerdir sürüyor. Ülkenin gerildiği bir dönemde yaşanan gerginliği daha da büyütüp kutuplaşmayı artıracak bir saldırı haberi geldi. Tokat´ın Reşadiye ilçesinde pusuya düşürülen askeri araçta bulunan 7 asker şehit oldu, 3 asker yaralandı. (Zaman)
(08 Aralık 2009, 14:15), son güncel.: (09 Aralık 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
Savcılar Ergenekon ´İdharı´nın peşinde