Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında 'silahlı terör örgütüne üye olma ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet' suçundan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 19'u tutuklu 103 sanığın yargılanmasına devam edildi.
13.01.2018 14:01 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında 'silahlı terör örgütüne üye olma ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet' suçundan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 19'u tutuklu 103 sanığın yargılanmasına devam edildi.
09.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesinin 375 kişilik salonunda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Hikmetullah Yetkin, suçlamaları kabul etmediğini ve terör örgütü üyesi olmadığını söyledi.
Özel Burç Vural okullarında yaklaşık 9 ay çalıştığını ve bu kurumla hiçbir organik bağının bulunmadığını belirten Yetkin, ' Bank Asya hesabım çalıştığım kurumun maaşlarımızı o bankaya yatırmasıyla alakalı bir konudur. Ben kod adı kullanmadım. Kod adı olarak kullandığım öne sürülen 'Furkan' ismi benim göbek adımdır. Hikmetullah ismi uzundu ve çevrem bana 'Hiko' diye hitap ediyordu. Ben de bundan rahatsızlık duyuyordum. ByLock programını kullanmadım. Hakkımda tanık beyanı yoktur. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum.' dedi.
Mahkemede savunmasını yapan sanık Hüseyin Nuri Ç. de her türlü terörü lanetlediğini ve ülkenin bekasını her şeyin üzerinde tutan bir iş adamı olduğunu ifade etti.
Şirketlerinin 100'den fazla ülkeye ihracat yaptığını ve 30'a yakın bankayla çalıştıklarını vurgulayan sanık Hüseyin Nuri Ç, şunları anlattı:
'Ticaret yaptığımız bir market zinciri Bank Asya ile çalışıyordu. 2014 yılının başında ben finans ekibimize 'Bank Asya ile çalışmalarımızı sonlandırın' diye talimat verdim. Kanuni Üniversitesinin mütevelli heyetinden zaten 17-25 Aralık'tan üç buçuk ay önce istifa ettim. Ben hiçbir cemaatin himmet, burs ve kurban toplantısında bulunmadım. T.B.T. isimli bir tanık benim adımı vererek 'A plus'tır' diye bir beyan vermiş. Bu şahsı tanımam. İddialarını kesinlikle kabul etmiyorum. Bu yapıyla hiçbir yere gitmedim. Ben Fetullah Gülen'in hiçbir kitabını okumadım. Sohbet toplantısına katılmadım. Ben zaten emniyete verdiğim ifademde de beyan etmiştim. 2009 yılında ABD'ye gittim. Devletime hesabını veremeyeceğim hiçbir iş yapmadım. Böyle bir davada yargılamaktan hicap duyuyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum.'
Savunmaların ardından mahkeme heyeti, tutuksuz sanık Tahir Acaroğlu'nun tutuklanmasına karar vererek diğer sanıkların savunma yapması için duruşmayı yarına erteledi.
10.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Adana 11'inci Ağır Ceza Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinin 375 kişilik salonunda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Halil Kadı, FETÖ'nün sadece eğitim kısmında yer aldığını, şahsıyla ilgili hususların algıdan ibaret olduğunu söyledi.
Sanık Kadı, mahkemede savunma yaparken, 'İş adamı olarak bir gecede her şeyimi kaybettim' demesi üzerine Mahkeme Başkanı Halil İbrahim Kibar, 'Bu ülkede bir gecede 250 insan şehit oldu. Masum insanların üzerinden tanklar geçti. Yani bu ülkede bir gecede değişen çok şey oldu. Biz bunun sorumlularını bulacağız ve yargılayacağız.' diyerek tepki gösterdi.
Savunmasına devam eden Kadı, şunları söyledi:
'Benim bu yapıyla ilgili ismim geçmesi, sadece Işık Dershanesi ve Kanuni Üniversitesiyle alakalıdır. Bu yapının eğitim kurumlarıyla tanışmam, iş kapsamında Türkmenistan'a gittiğimde olmuştur. Orada bu yapının okullarına gezme amacıyla gittim. Döndükten sonra beni, Mehmet Yazar ve Kemal Elibal ziyaret ederek Türkmenistan'daki okulları ziyaret ettiğimi öğrenmişler. Beni dershaneye davet ettiler. Ben hayırsever bir insanım.
Emperyalist dünyanın ahtapot kollarından kurtulmamız için eğitime yatırım yapmak zorundayız. Işık Dershanesinin yönetiminde yer aldım. Fakat 17-25 Aralık sonrası 'devletle kavga olmaz' diyerek dershanenin kapatılmasını istedim. Bu yapının illegal bir amacının olduğunu bilmiyordum. Bizim dini ve milli değerlerimiz kullanılmıştır.'
'Bu yapı sizden bir şekilde bir şeyler alır'
Sohbet toplantılarına katıldığını ve her sohbet grubunun kendi düzeyindeki insanlardan oluştuğunu vurgulayan Halil Kadı, bir sohbet grubunun başka bir grupla alakasının olmadığını ve toplantılarda dini konuların yanı sıra güncel meselelerin de konuşulduğunu ifade etti.
FETÖ/PDY terör örgütü yapılanmasının insanlardan bir şekilde bir şeyler aldığına dikkati çeken Kadı, şunları anlattı:
'Bu yapı içinde olacaksanız eğer, vereceksiniz. Bu yapılanma zaten sizden bir şeyleri bir şekilde alıyor. Ben Amerika'ya 2009 yılında gittim. Ben merak ediyor ve görmek istiyordum. Bu sebeple de 5-6 saat kadar Pensilvanya'da bulundum. Çok kalabalıktı. Bizim gittiğimizden, çıktığımızdan kimsenin haberi dahi olmadı. Benim Fetullah Gülen'le telefon görüşmem olmadı.'
Mahkeme Başkanı Kibar'ın '18 ay boyunca bu devletten nasıl kaçtınız? Örgütün gaybubet evlerinde mi kaldınız?' sorusunu yöneltmesi üzerine sanık Kadı, kendi evinde kaldığını belirterek, sadece İstanbul'da 3 ay kadar bulunduğunu ve kaçmak amacını taşısa Suriye üzerinden dünyanın her yerine gidebileceği yanıtını verdi.
Sadece korktuğunu ve sağlık problemlerinin bulunduğunu aktaran Halil Kadı, suçsuz olduğuna inandığı için gelip teslim olduğunu dile getirdi.
Kadı, FETÖ/PDY'nin Amerika'nın işine gelen bir yapı olduğunu ve Amerika'nın 'ılımlı Müslümanlık' adı altında bir Müslüman tarzı istediğini söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Halil İbrahim Kibar da 'Amerika'nın işine DEAŞ tarzı Müslümanlık gelir.' dedi.
'Bu örgüt insanları sinir uçlarından yakalıyor'
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Ahmet Dönmez ise insanın bu örgütün yaklaşım tarzını fark etmesinin çok zor olduğunu ve örgütün insanları sinir uçlarından yakaladığını ifade etti.
FETÖ mensuplarının insanları büyülediğine dikkati çeken Dönmez, 'Bu yapının mensupları ilk önce insanlarla ilgilenmeye başlıyorlar. Eğer insanda bir cevher gördülerse, biat etmesi için ilgilenme süresini uzatıyorlar. Bu yapının mensupları tedbir amacıyla terörle mücadele, istihbarat ve ordu gibi alanlarda çalışanların deşifre olmaması için şunları söylerlerdi; 'Tartışma olduğu vakit savunan taraf olma, tartışmalarda cemaat aleyhine söylem olursa tepki verme'.
Benim kalmış olduğum cezaevinde ByLock'un hukuka aykırı bir delil olduğu, suçu kabul edenlerin tazminat davalarında hiçbir hak elde edemeyeceği propagandası yapılıyordu. Hatta devletin 'Suriye bataklığından çıkamayacağı', itirafçıların ceza alacağı yönünde sistematik baskılar yapılıyordu. Benim bu örgütle hiçbir hiyerarşik bağım yoktur. Zaten daha önceki aşamalarda etkin pişmanlığa dair detaylı beyanlarda bulundum. Ben terörist değilim. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum.' diye konuştu.
Tutuklu sanık Yağmur Akkülah da terör örgütü üyesi olmadığını iddia ederek, 20 aydır tutuklu olduğunu dile getirdi.
Tutuklanacağını bildiği halde yurt dışına gitmediğini ve ByLock programı kullanıcısı olmadığını aktaran Akkülah, tahliyesini ve beraatini talep etti.
Daha sonra cumhuriyet savcısı tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamı, tutuksuz sanıklar Ali Koçaklı, Ali Kazım Başaran, Aykut Fatih Doğan, Bayram Ali Sivaslıoğlu, Bayram İspir, Hakkı Polat, İbrahim Orhan Gündüz, Muammer Beluk, Mustafa Boğar ve Seyfettin Alpat'ın da tutuklanması yönünde mütalaasını verdi.
Mahkeme heyeti ise ara kararını tanzim ederek, tutuklu sanıklar Eyüp Akgemci, Ahmet Dönmez, Kemal Aydıner'in dosyalarını ayırarak ve tutuklukta geçirdikleri süreyi göz önüne alarak, yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol kararı vererek, tahliye edilmelerine karar verdi.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarıyla devam etti.
Mahkemede savunmasını yapan iş adama Hüseyin Nuri Çomu, de her türlü terörü lanetlediğini ve ülkenin bekasını her şeyin üzerinde tutan bir iş adamı olduğunu ifade etti. Şirketlerinin 100'den fazla ülkeye ihracat yaptığını ve 30'a yakın bankayla çalıştıklarını vurgulayan Nuri Çomu, şunları anlattı:
'Ticaret yaptığımız bir market zinciri Bank Asya ile çalışıyordu. 2014 yılının başında ben finans ekibimize 'Bank Asya ile çalışmalarımızı sonlandırın' diye talimat verdim. Kanuni Üniversitesinin mütevelli heyetinden zaten 17-25 Aralık'tan üç buçuk ay önce istifa ettim. Ben hiçbir cemaatin himmet, burs ve kurban toplantısında bulunmadım. T.B.T. isimli bir tanık benim adımı vererek 'A plus'tır' diye bir beyan vermiş. Bu şahsı tanımam. İddialarını kesinlikle kabul etmiyorum. Bu yapıyla hiçbir yere gitmedim. Ben Fetullah Gülen'in hiçbir kitabını okumadım. Sohbet toplantısına katılmadım. Ben zaten emniyete verdiğim ifademde de beyan etmiştim. 2009 yılında ABD'ye gittim. Devletime hesabını veremeyeceğim hiçbir iş yapmadım. Böyle bir davada yargılamaktan hicap duyuyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum.'
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Hikmetullah Yetkin, suçlamaları kabul etmediğini ve terör örgütü üyesi olmadığını söyledi.
Özel Burç Vural okullarında yaklaşık 9 ay çalıştığını ve bu kurumla hiçbir organik bağının bulunmadığını belirten Yetkin, 'Bank Asya hesabım çalıştığım kurumun maaşlarımızı o bankaya yatırmasıyla alakalı bir konudur. Ben kod adı kullanmadım. Kod adı olarak kullandığım öne sürülen 'Furkan' ismi benim göbek adımdır. Hikmetullah ismi uzundu ve çevrem bana 'Hiko' diye hitap ediyordu. Ben de bundan rahatsızlık duyuyordum. ByLock programını kullanmadım. Hakkımda tanık beyanı yoktur. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum.' dedi.
Savunmaların ardından mahkeme heyeti, tutuksuz sanık Tahir Acaroğlu'nun tutuklanmasına karar vererek diğer sanıkların savunma yapması için duruşmayı yarına erteledi.
11.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesinin 375 kişilik salonunda yapılan duruşmaya tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Ruhi Hallaçoğlu, örgütün kriptolu mesajlaşma uygulaması ByLock'u kullanmadığını iddia ederek, avukatlık bürosunda çalışan 12 kişinin hiçbirinde bu programın olduğuna ilişkin tespit yapılmadığını söyledi.
Burç okullarının sadece idari davalarını aldığını dile getiren ve örgütsel bir tavırla avukatlık yapmadığını öne süren Hallaçoğlu, tahliyesini ve beraatini istedi.
Tutuklu sanık Mehmet Ali Solak ise ByLock kullanıcısı olmadığını savunarak, bu uygulamanın tespit tutanağında yer alan '8 günde 321 giriş yaptığı' yönündeki değerlendirmeleri reddetti.
Bank Asya hesabının talimat doğrultusunda değil maaş amaçlı olduğunu ileri süren Solak, 'Bu yapıya himmet bağışında bulunmadım. Hiçbir terör örgütüne üye olmadım. Tanık beyanlarını kabul etmiyorum. Tahliyemi istiyorum.' diye konuştu.
Cumhuriyet savcısı ise tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamı, tutuksuz sanıklardan A.K, A.K.B, AF.D, B.A.S, B.İ, H.P, İ.O.G, M.B, M.B. ve S.A'nın tutuklanması yönündeki mütalaasını yineledi.
Mahkeme heyeti tutuklu sanıklar A.Y, C.S, H.Y, İ.E, M.K.K, M.T, M.C, M.A, M.H. ve N.S'nin yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol tedbiriyle tahliyesine karar vererek duruşmayı 30 Nisan'a erteledi.
Paralel yapı-13 Kasım (2016) 'Adana 103 sanık İl Yapılanması/Örgüte finansal destek' davası
(13 Ocak 2018, 14:01)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: