Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin davada, aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor'un da bulunduğu 521 sanığın yargılanmasına devam edildi.
19.05.2018 12:57 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin davada, aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor'un da bulunduğu 521 sanığın yargılanmasına devam edildi.
14.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada TRT'yi basan ekipte yer alan eski muhafız alay komutanı albay Muhammet Tanju Poshor hakim karşısına çıktı.
Sanık Poshor, darbe girişiminden önce kadrosunun Genelkurmay Başkanlığı Sekreterliğinde olduğunu ancak NATO görevi kapsamında Kosova'da görev yaptığını söyledi.
Demokrasiden yana olduğunu ve darbeci olmadığını iddia eden Poshor, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi tuzağa düşürüldüğünü öne süren Poshor, "Tuzağa düşürüldüm, ikballeri için bize tuzak kuranları lanetliyorum. İnanıyorum ki bunların çirkin yüzleri ortaya çıkacaktır." dedi.
Sanık Poshor, darbe girişiminden bir gün önce yıllık izin için görevli bulunduğu Kosova'dan Türkiye'ye geldiğini anlattı.
Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in emir subaylığı makamından tanımadığı bir kişi tarafından arandığını ileri süren Poshor, söz konusu kişinin Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nca yapılacak tatbikatta gözlemci olarak görevlendirildiğini söylediğini iddia etti.
Bunun üzerine 15 Temmuz'da eski görev yeri Muhafız Alayı'na gittiğini belirten Poshor, sanık eski albay Barış ile görüştüğünü kaydetti.
"Darbe yapıyorsanız yardım edelim"
Poshor, Barış'ın, silahlı terör örgütü DEAŞ'ın TRT'ye saldırı düzenleyeceği bilgisini kendisiyle paylaştığını ileri sürerek, güvenliği sağlamak amacıyla TRT'ye giden askerlere katıldığını söyledi.
Bir TRT personelinin, "Eğer darbe yapıyorsanız söyleyin, size yardım edelim, kurtulalım şu adamlardan." dediğini savunan Poshor, "Bu kişinin dışarıda olduğunu, tutuklanmadığını biliyorum. O şahsa darbe falan olmadığını, İŞİD'in saldırısına karşı buraya geldiğimizi söyledim." şeklinde savunma yaptı.
Karşılaştığı başka bir kurum görevlisinin rejideki arkadaşlarının alıkonulduğunu söylemesi üzerine belirttiği yere giderek kelepçelenen sivilleri bıraktığını iddia eden Poshor, daha sonra sanık eski yarbay Ekrem Işık'ın talebi üzerine nizamiyeye gittiğini anlattı.
Sanık Poshor, nizamiyede yaklaşık 40 kişilik polis grubunun bulunduğunu, başlarındaki emniyet amiriyle görüştüğünü, daha sonra polislerin TRT'deki askerlerin ayrılması isteğini birliğin başındaki rütbelilere ilettiğini savundu.
Bu esnada helikopterden ateş açıldığını belirten Poshor, yaralanması nedeniyle GATA'ya götürüldüğünü dile getirdi.
Darbe girişimine ilişkin beyanının anlattıklarından ibaret olduğunu söyleyen sanık Poshor'a, Mahkeme Başkanı Murat İlhan, "Tanju Poshor, o gece yaşadıklarından bu kadarını mı hatırlıyorsun?" diye sordu.
Poshor da "Efendim, o gece TRT'de iki saat kaldım, yaralandığım için oradan götürüldüm." cevabını vermekle yetindi.
Verilen aranın ardından duruşmada, TRT'yi basan ekipte yer alan eski muhafız alay komutanı albay Poshor'un çapraz sorgusu yapıldı.
Mahkeme Başkanı Murat İlhan'ın, darbe girişiminden önce Kosova'da görevli olmasına rağmen Ankara'ya geldiğini belirterek, "14 Temmuz'da Ankara'ya gelmenin özel bir sebebi var mı?" sorusunu yönelttiği Poshor, "Tamamen tesadüf." cevabını verdi.
Sanık Poshor, olay günü sanık Barış ile görüşerek TRT bölgesine darbeci helikopterlerin gelmesini sağladığına ilişkin suçlamayı da kabul etmedi.
Polislere yönelik "vur emri" verdiğine dair beyanlar hatırlatılan Poshor, "Polislerin yanına gittim, konuştum, tokalaştım. Benim polislere söylediğim, 'IŞİD saldırısı için buraya geldik. Siz de bunun için geldiyseniz tamam.' dedim. Onlara karşı vur emri vermek filan doğru değil." diyerek kendini savundu.
Darbe bildirisini okutmak amacıyla Ümit Gençer'in TRT stüdyosuna girmesinden sonra askerlere, "Kimseyi içeri almayın, içeri giriş çıkışları engelleyin." emri verdiğine ilişkin soru üzerine Poshor, böyle bir emir vermediğini iddia etti.
Savunmasında, alay personelinin yapacağı tatbikata "gözlemci" olarak katıldığını beyan ettiği hatırlatılarak neden silah ve teçhizat aldığı sorulan Poshor, tatbikat için hazırlık yaparken kendisine TRT'ye terör saldırısı olabileceğinin söylendiğini, çatışma çıkması ihtimaline karşı silah aldığını anlattı.
Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında hakkında soruşturma olup olmadığı sorulan Poshor, söz konusu soruşturmaların başında kendisinin de şüpheli olarak yer aldığını, sonra da hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini dile getirdi. Poshor, davaların görüldüğü aşamada da tanık sıfatıyla ifadesinin alındığını bildirdi.
"Ateş edin" emri verdiğini inkar etti
Darbe girişiminden önce eski albay Barış'ın habercisi olan sanık eski uzman çavuş Fatih Gazel'in, "Kadere inandığınızı söylediniz. Bu mahkemenin dışında öbür tarafta da bir mahkeme kurulacak, bunu hatırlatarak soruyorum. 'Ateş edin' emri verdiniz mi, vermediniz mi?" sorusuna sanık Poshor, "Havaya ateş edin emri verdim, halka ya da polise ateş edin emri vermedim. Bunu da sizin can güvenliğiniz için verdim." diye cevapladı.
Cevap üzerine Gazel, Poshor'a, "TRT'ye gidiyoruz, TRT personeli içine teröristler sızmış olabilir. Gözaltı işlemi yapacağız. Bana yaklaşan olursa ateş edin dediniz mi?" sorusunu yöneltti. Poshor, "Ben kesinlikle böyle bir emir vermedim." ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine sanık Gazel, "Ben bunu öbür tarafa bırakıyorum." dedi.
"Yalan söylüyor"
Sanık eski uzman çavuş Sinan Dursun, "Bizi o akşam TRT'ye götüren, bizi ekmeğimizden, aşımızdan, üniformamızdan eden rütbeliler, ne hikmetse o gün yaşadıklarını unutuyor. Poshor arabadan indi, 'Ekrem yarbay neredesin' dedi. Bana devlet malı vurdurmayın, buradan ayrılın.' dedi. Ben ne dediğini çok iyi hatırlıyorum. Poshor'un o gece neler söylediğini kendi savunmamda da size ifade ettim. Sanık yalan söylüyor." ifadelerini kullandı.
Poshor, yalan söylemediğini beyan etti.
Avukatlardan gelen bir soru üzerine sanık Poshor, darbe girişimini gözaltına alındıktan sonra öğrendiğini iddia etti.
Kara Harp Okulunda görev yaptığı yıllarda, FETÖ üyesi olmadığı için okuldan ayrılmak zorunda bırakılan askeri öğrencilerin sayısında artış olduğu hatırlatılan Poshor, Harp Okulunda tabur komutanı seviyesinde görev yaptığını, öğrencilerin okuldan ayrılmasına ilişkin bir yetkisinin olmadığını savundu.
15.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, eski astsubay Tuncer Eren savunma yaptı.
Amirlerince 13 Temmuz 2016'da kısa süre içinde alarm verilerek eğitim yapılacağının söylendiğini, bu kapsamda personel listelerinin hazırlandığını bildiren sanık Eren, eğitimin amacının Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne yapılacak olası bir saldırıda personelin ne kadar sürede kışlada hazır hale geçebileceğinin ölçülmesi olduğunu aktardı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da mesainin ardından evine gittiğini anlatan Eren, akşam saatlerinde daha önceden oluşturulmuş WhatsApp grubundan "alarm" mesajının atıldığını, bunun üzerine görev yeri olan Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittiğini ifade etti.
Alayda, silahını alarak beklemeye başladığını anlatan Eren, bir süre sonra eski binbaşı Osman Koltarla'nın, "Alay komutanı terör saldırısı var diyor. Cep telefonlarınızı bırakın." sözleri üzerine askerlerin telefonlarının toplandığını, eşi ile görüşebilmek için kendisinin telefonunu yanına aldığını kaydetti.
Yapılan içtimada, sanık Koltarla'nın gelerek, "Telsizden bir anons yapıldı, ülkede yaşanan karışıklıklardan dolayı sıkıyönetim ilan edilmiş. Neler olduğunu ben de bilmiyorum. Kanunsuz bir işe karışmayın." ifadelerini kullandığını söyleyen Eren, gece yarısından sonra da otobüslere bindirilerek Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Oran lojmanlarına götürüldüklerini bildirdi.
Burada bir süre bekledikten sonra Koltarla'nın, "Burada kanunsuz işler oluyor." diyerek birliğe dönmeleri emri verdiğini beyan eden sanık Eren, "O gece ben kanunsuz bir emir almadım. Terör saldırısı olduğu söylendiğinden amirlerime güvenmekten başka da bir şey yapmadım. Hain girişimi öğrenir öğrenmez silah ve teçhizatımdan arındım. Asla suç işlemek kastım yoktur. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum." savunmasını yaptı.
Darbe girişimi olduğunu anlamamış
Savunma yapan eski astsubay Mustafa Çakıroğlu, olay haftası alayda eğitim amaçlı alarm verileceğinin söylendiğini, arabasını tamir edilmesi için servise bıraktığından 15 Temmuz günü verilecek olası alarmda eğitime geç kalmamak için mesaiden ayrılmadığını anlattı.
Saat 22.57'de sanık Koltarla tarafından alarm mesajının verildiğini, kışlaya gelen personele silah ve mühimmat dağıtımı yapıldığını anlatan Çakıroğlu, daha sonra yapılan içtimada eski binbaşı Koltarla'nın, terör saldırısı olduğu ve "Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunun" açıklanmasından sonra otobüsle kışladan ayrıldıklarını anlattı.
Koltarla'nın açıklamalarından darbe girişimini anlamadığını bildiren Çakıroğlu, gittikleri MSB Oran lojmanlarında kanun dışı bir işe karışmadığını öne sürdü. Sabaha karşı Muhafız Alayına döndüklerini anlatan sanık Çakıroğlu, iddianamede yer alan TRT baskınına katılan darbecilere destek vermeleri hususunun da doğru olmadığını iddia etti.
Üzerine atılı olan "FETÖ üyeliği" suçlamasını da kabul etmediğini belirten Çakıroğlu, mahkeme heyetinden beraat talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, sanık eski astsubay Halil Akkaya savunma yaptı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016'da evinde bulunduğu sırada kendisini arayan nöbetçi personelin alarm verildiğini söylemesi üzerine kışlaya gittiğini belirten Akkaya, emrinde asker bulunmadığı için kışla içtima alanındaki sırasına geçtiğini anlattı.
Bir zaman sonra toplanma reaksiyon süresinin ölçüldüğünü, birlik komutanı binbaşı Osman Koltarla'nın kendilerine teşekkür ettiğini dile getiren Akkaya, eski alay komutanı Barış'ın denetlemesinden sonra herkesin evine gidebileceğinin söylendiğini belirtti.
Akkaya, daha sonra DEAŞ'ın bazı kamu kurumlarına saldırabileceği istihbaratı alındığı bilgisinin paylaşıldığını, Koltarla'nın emriyle silahlı olarak otobüslere bindirildiklerini, 3 Nolu nizamiyeden çıkış yaptıklarını ve terör saldırısına karşı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gideceklerini düşündüğünü ifade etti.
Milli Savunma Bakanlığının Oran'daki lojmanlarına gittiklerini ve sabah saatlerine kadar burada kaldıklarını belirten Akkaya, darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra birliğine döndüğünü söyledi.
Emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini, yasa dışı bir eylemde bulunmadığını savunan Akkaya, FETÖ üyesi olmadığını iddia etti ve tutuksuz yargılanmayı talep etti.
Telsizden darbe çağrısı
Sanık eski astsubay Ali Demirer de birliğe katılış süresinin ölçülmesi kapsamında 15 Temmuz akşamı alarm verildiğini, bunun üzerine görev yeri olan Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittiğini belirtti.
İçtima sonunda binbaşı Koltarla'nın, "Biraz daha bekleyin, alay komutanı gelmezse sizi evlerinize göndereceğim." dediğini aktaran Demirer, eve gitmeyi beklerken bir zaman sonra Koltarla'nın kamu kurumlarına bir terör saldırısı olabileceği bilgisinin alındığını söylediğini bildirdi.
İçtima alanındaki askerlerin cep telefonlarının toplanması emri verildiğini anlatan Demirer, hasta çocuğu hakkında sürekli bilgi alması gerektiği için telefonunu vermediğini belirtti.
Demirer, saat 23.00 sıralarında telefonunda "terör saldırısı nedeniyle İstanbul'daki boğaz köprülerinin askerler tarafından kapatıldığına" ilişkin haberleri okuduğunu kaydetti.
İlerleyen saatlerde Koltarla'nın emriyle otobüslere bindiklerini, nereye götürülecekleri konusunda bilgilendirme yapılmadığını ifade eden Demirer, daha sonra Oran'daki lojmanlara gittiklerini söyledi.
Demirer, daha sonra binbaşı Koltarla'nın, "ülkede yaşanan terör saldırısı nedeniyle sıkıyönetim ilan edildiği ve yönetime el konulduğu" şeklinde bir telsiz çağrısı aldığını ancak detaylı bilgiye sahip olmadığını söylediğini ifade etti.
Lojmanlar bölgesinde karşılaştığı sivil memur Erkan Taşkın'ın da "bir kalkışma" olduğunu söylediğini belirten Demirer, "Kalkışmanın ne olduğunu anlamaya çalıştık. Darbe ya da ihtilal gibi bilinen bir kavram değildi. Kalkışma da olsa TSK'nın içinde küçük bir gurubun faaliyeti olduğu söyleniyordu." ifadesini kullandı.
Demirer, saat 02.00 sıralarında Serkan isimli bir üsteğmenin "Kanunsuz bir durum var, bu işte yer almam, ben birliğimi geri çekiyorum." dediğini, daha sonra Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na döndüklerini sözlerine ekledi.
Sanık Recep Kanal'ın da savunmasını alan mahkeme, yarın devam edilmek üzere duruşmaya ara verdi.
16.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, eski astsubay Burak Değirmenci savunma yaptı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016'da evinde bulunduğu sırada, kendisini arayan nöbetçi personelin alarm verildiğini söylemesi üzerine kışlaya gittiğini belirten Değirmenci, kışla içtima alanındaki sırasına geçtiğini anlattı.
Bir süre sonra toplanma reaksiyon süresinin ölçüldüğünü, birlik komutanı binbaşı Osman Koltarla'nın kendilerine teşekkür ettiğini dile getiren Değirmenci, eski alay komutanı Barış'ın denetlemesinin ardından herkesin evine gidebileceğinin söylendiğini belirtti.
Değirmenci, eve gitmeyi beklerken Koltarla'nın, DEAŞ'ın bazı kamu kurumlarına saldırabileceği istihbaratı alındığı bilgisini kendileriyle paylaştığını aktardı.
Bir süre sonra Koltarla'nın, "ülkede yaşanan terör saldırısı nedeniyle sıkıyönetim ilan edildiği ve yönetime el konulduğu" şeklinde bir telsiz çağrısı aldığını ancak detaylı bilgiye sahip olmadığını söylediğini ifade eden Değirmenci, bu gelişme karşısında şaşkınlık yaşadığını dile getirdi.
İlerleyen saatlerde Koltarla'nın emriyle otobüslere bindiklerini, nereye götürülecekleri konusunda bilgilendirme yapılmadığını iddia eden Değirmenci, daha sonra Milli Savunma Bakanlığının (MSB) Oran'daki lojmanlara geldiklerini anlattı.
Değirmenci, lojmanlar ile TRT kampüsü arasındaki tel örgüleri söktüklerini ifade ederek, "TRT binasında yaralıların olduğu, bunların ambulanslara ulaştırılması için tellerin sökülmesi istendi. Bunun üzerine aracın çeki halatı vasıtasıyla tel örgüleri çekildi. Bu sırada TRT'ye keşif için giden ekip dönmüştü. Terör saldırısı olmadığı, yaralıların ise ambulansla götürüldüğü söylendi. Bunun üzerine birlik komutanı Koltarla, 'Burada bir takım kanunsuz işler var, içinde bulunmayacağız, birliğimize döneceğiz.' dedi." ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminde yer almamak için Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na döndüklerini söyleyen Değirmenci, bu sırada karşılaştıkları nöbetçi amir sanık eski Binbaşı Haydar Aktaş'ın "Bir işi beceremediniz." diyerek kendilerine küfrettiğini kaydetti.
Girişimde yer almadığını, emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini savunan Değirmenci, tutuksuz yargılanmayı talep etti.
- "DEAŞ saldırısı olduğu söylendi"
Sanık eski astsubay Enes Özer de 15 Temmuz'da alarm eğitimi kapsamında karargaha çağrıldığını belirtti. Burada DEAŞ'ın kamu kurumlarına saldırıda bulunacağının söylendiğini ileri süren Özer, bunun üzerine obüslere bindirilerek, kışladan ayrıldıklarını kaydetti.
Koruma için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne götürüldüklerini düşündüğünü kaydeden Özer, araçtan inince geldikleri yerin MSB Oran Lojmanları olduğunu fark ettiğini savundu.
Emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini, darbe girişiminde yer almadığını öne süren Özer, tahliye talebinde bulundu.
Sanık İbrahim Cirtil'inin de savunmasını alan mahkeme duruşmaya ara verdi.
Duruşmada, eski uzman çavuş Ahmet Arslan savunma yaptı.
Darbe girişiminin yaşandığı hafta boyunca alayın kuruluş yıl dönümü olan 18 Temmuz'a yönelik provaların yapıldığını, 14 Temmuz'da da eğitim amaçlı tatbikat yapılacağının söylendiğini söyleyen sanık Arslan, 15 Temmuz akşamı alarm verilmesi üzerine alaya gittiğini anlattı.
Silah alarak içtima alanına geçtiğini belirten eski uzman çavuş Arslan, eski binbaşı Osman Koltarla'nın içtimadakilere, "Telsizden duyduğum kadarıyla artan terör olayları nedeniyle sıkıyönetim ilan edilmiş. Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuş. Bilgi almaya çalışıyorum. Biz kanun ve nizamlara uygun olarak hareket edeceğiz." ifadesini kullandığını kaydetti.
Bundan bir süre sonra otobüslere binerek kışla dışına çıkarıldıklarını ifade eden sanık Arslan, gecenin ilerleyen saatlerinde de hiçbir olaya karışmadan Muhafız Alayına döndüklerini ileri sürdü.
Olay gecesi darbeye yönelik bir emir almadığını, rütbeleri sebebiyle güven duyduğu komutanlarının eylemleri nedeniyle sanık konumuna düştüğünü iddia eden Arslan, mahkeme heyetinden tahliye ve beraat talebinde bulundu.
"Sıkıyönetim ilan edildi"
Savunma yapan sanık Zafer Biçici, 2008'den bu yana uzman çavuş rütbesiyle mesleğini icra ettiğini, 2014'ten itibaren de Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda görevli olduğunu aktardı.
Olay haftası kışla içinde personelin alarm reaksiyon süresinin ölçülmesi için tatbikat yapılacağının söylendiğini ifade eden Biçici, 15 Temmuz akşamı verilen alarm üzerine evinden çıkarak alaya gittiğini bildirdi.
Reaksiyon süresinin ölçülmesinden amirlerinin memnun olduğunu aktaran Biçici, bir süre sonra gelen eski binbaşı Koltarla'nın terör saldırısı ihtimali olduğunu söyleyerek telefonlarının toplanmasını istediğini, bu sırada telefondan boğaz köprülerinin askerlerce kapatılması haberleri üzerine söylenenlerin gerçek olduğunu düşündüğünü ileri sürdü.
Koltarla'nın, "Yaşanan terör olayları sebebiyle sıkıyönetim ilan edildi." sözlerinden bir süre sonra otobüslerle Milli Savunma Bakanlığı Oran Lojmanlarına gittiklerini beyan eden Biçici, savaş uçaklarının alçak uçuş yapması üzerine radyoyu açtıklarını ve "askeri kalkışma" olduğuna dair açıklamalardan sonra silahlarını bıraktıklarını söyledi.
Biçici, kanun dışı bir işe karışmadan kışlaya döndüklerini, alay içine girerken de eski binbaşı Haydar Aktaş'ın, "Bir işi beceremediniz. Elinize yüzünüze bulaştırdınız." ifadesini kullandığını kaydetti.
İlerleyen saatlerde kışla içinde darbe girişimine destek verenlerin derdest edilmesinde görev aldığını, kendisinin darbe girişiminde bulunmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını savunan eski uzman çavuş Biçici, mahkeme heyetinden tahliyesini ve beraatini istedi.
Eski uzman çavuş Ünal Uzun da üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirttiği savunmasında, mahkemeden tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
17.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, sanıklar avukatları ve müştekiler hazır bulundu.
Savunma yapan eski uzman çavuş Haydar Özkaya, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı personelinin alarm reaksiyon süresinin ölçülmesi amacıyla 15 Temmuz akşamı alarm verildiğini, bunun üzerine gittiği kışlada terör saldırısı olduğu söylenerek içtimaya alındıklarını anlattı.
İçtimada, sanık eski binbaşı Osman Koltarla'nın, "Terör saldırıları varmış, sıkıyönetim ilan edilmiş" dediğini aktaran Özkaya, verdiği emirleri "mış, miş" şeklinde ifade etmesi sebebiyle Koltarla'nın yaşanan darbe girişiminden habersiz olduğunu düşündüğünü savundu.
İçtima alanından otobüslerle terör saldırısına müdahale amaçlı kışladan çıkarıldıklarını, gittikleri yerde yaşananlardan darbe girişimi olduğunu öğrendiklerini ileri süren Özkaya, ilerleyen saatlerde kanunsuz bir işe karışmadan alaya döndüklerini iddia etti.
Sanık Özkaya, darbe girişiminde bulunmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını savunarak, mahkeme heyetinden tahliye ve beraat talebinde bulundu.
"Bize yalan söyleyenlerden şikayetçiyim"
Eski uzman çavuş Osman Çakmaklı, olay akşamı tatbikat yapılacağının söylenerek alaya çağrıldıklarını, daha sonra da terör saldırısı olduğu söylenerek kışlada kalmalarının sağlandığını anlattı.
İçtima alanına geçtiklerinde sanık eski binbaşı Koltarla'nın, "Terör saldırıları sebebiyle sıkıyönetim ilan edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu. Kanunlar ve nizamlar çerçevesinde hareket edeceğiz" ifadelerini kullandığını anlatan Çakmaklı, daha sonra terör saldırılarına müdahale için otobüslere bindirildiklerini söyledi.
Emniyetini sağlamakla görevli oldukları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gitmeyi beklerken, Milli Savunma Bakanlığı Oran lojmanlarına götürüldüklerini beyan eden sanık Çakmaklı, otobüsteki radyodan yaşananların terör saldırısı değil, darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra kışlaya döndüklerini belirtti.
Çakmaklı, "(Tatbikat) olduğu söylenerek kandırıldım, darbe girişiminde bulunmadım. O gece bizi kandıran, bize yalan söyleyenlerden şikayetçiyim. Alay komutanı Muhsin Kutsi Barış, bize tatbikat yalanını uydurdu. Osman Koltarla'dan da şikayetçiyim." diye konuştu.
Sanık Çakmaklı, mahkemeden tahliyesini ve beraatini istedi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde karara bağlanan TÜRKSAT baskını davasında, "darbe girişiminde bulunmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan sanık Melih Varol, olay günü Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda bulunmadığını iddia etti ve beraat talebinde bulundu.
Savunma yapan sanıklardan eski astsubay İbrahim Küpeli ile eski uzman çavuşlar Gökhan Aydemir ve Şuhaip Çoşkuner de üzerilerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
18.05.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar, avukatları ve müştekiler hazır bulundu.
Savunma yapan sanık eski uzman çavuş Abdülgani Sürer, 2014 ile darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016 arası Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda görev aldığını, olay akşamında alarm verilmesi üzerine alaya gittiğini söyledi.
Kışlada toplanan askerlere konuşma yapan eski binbaşı Osman Koltarla'nın, terör saldırıları nedeniyle sıkıyönetim ilan edildiğini söylediğini anlatan sanık Sürer, bir süre sonra otobüslere bindirilerek kışla dışına çıkarıldıklarını dile getirdi.
Güvenliğini sağlamakla görevli oldukları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gideceklerini düşünürken Milli Savunma Bakanlığı Oran Lojmanları'na götürüldüklerini belirten sanık Sürer, yaşananların darbe girişimi olduğunu bu ana kadar bilmediğini iddia etti.
Lojmanlarda beklerken savaş uçaklarının şehir içinde alçak uçuş ve bombardıman yapması sonucu şok yaşadığını ifade eden Sürer, "Türk uçağı değil bunlar. Başka bir ülkeyle savaşa girdik, bunlar da düşman uçağı diye düşünmeye başladım. Şehir içine bomba atma filan, Türk askeri böyle yapmaz." diye konuştu.
Darbeci ve FETÖ'cü olmadığını savunan Sürer, mahkeme heyetinden tahliyesini ve beraatini istedi.
Savunma yapan eski uzman çavuşlar Ahmet Erdal ve Mehmet Batuk da üzerilerine atılı suçlamaları reddederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-08 Mayıs (2017) 'Ankara 534 sanık Darbe/Cumhurb. Muhafız Alayı' davası
(19 Mayıs 2018, 12:57)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: