Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki (KKK) eylemlere ilişkin 142 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
07.07.2018 14:58 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki (KKK) eylemlere ilişkin 142 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
02.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, olay tarihinde vatani görevini yapan M.K, tanık sıfatıyla 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam, kozmik oda nöbetçisi olduğunu, bu esnada sanık eski tuğgeneral Adem Boduroğlu'nun kapıyı açmasını istediğini ancak bu talebini yerine getirmeyince kapıyı tekmelediğini ifade etti.
M.K, bu durumu bildirdiği Güvenlik Kamera Merkezi'ndeki yetkililerin Boduroğlu'nu içeriye almasını emrettiğini, Boduroğlu'dan sonra, daha önce görmediği, üniformalarında isimlikleri olmayan albay ve yarbayların da içeri girdiğini ifade etti.
Akşam içtimasında sanık eski albay Hasan Yılmaz'ın TSK'nın yönetime el koyduğunu söylediğini aktaran M.K, daha sonra kendisinin de aralarında bulunduğu uzun boylu askerlerin seçilerek cephanelik bölgesine götürüldüğünü anlattı.
Darbe sanıklarının cephanelik kapısını kırmaya çalıştığını belirten M.K, bir kısım komutanların ise darbe girişimine ilişkin gelişmeyi televizyondan izlediklerini kaydetti.
'Darbe denilince şoke olduk'
Tanık S.E. de olay tarihinde KKK Muhafız Tabur Komutanlığında uzman erbaş olarak görevli olduğunu söyledi.
Nöbetçi Amir Fatih Toran'ın askerleri koğuşlara çekilmesi için emir verdiğini belirten S.E, bunun üzerine erleri koğuşlarına gönderdiğini ifade etti.
Bir zaman sonra söz konusu askerlerin içtima alanına çıkarılması için emir verildiğini anlatan S.E, 'Askerlere neler olduğunu sordum, bir üsteğmenin askerlerin içtima alanına çıkmasını istediğini öğrendim. İçtima alanına gittim, İhsan Bozkurt, tanımadığım bir albaya tekmil verdi. Bu albay, 'TSK yönetime el koydu, yeni alay komutanınız benim' dedi. Hepimiz şoke olduk, birkaç saat içtima alanında bekledik, bu esnada cephaneliğin kapısı kırılmaya çalışılıyordu.' ifadelerini kullandı.
S.E, ilerleyen saatlerde askerleri yeniden koğuşlara gönderdiklerini, görüştüğü Ümit Ağaçlı'nın, 'Askerleri koğuşa al, sen de ortadan kaybol.' dediğini aktardı.
Bunun üzerine, koğuşlardaki askerleri, yasa dışı emirlere uymamaları için uyardığını iddia eden S.E, darbecilerin emirlerine maruz kalmamak için kendisini bir odaya kilitlediğini söyledi.
Tanık S.E, şöyle devam etti:
'Bir süre sonra Cuma başçavuş odaya geldi, o da ne yapacağını bilmiyordu. Odadan ayrılarak koğuşlara çıktım, askerleri tekrar ikaz ettim. Aşağı indiğimde Cuma başçavuş ile tekrar karşılaştım. Nöbetçileri değiştirmemi söyledi, nöbetçileri ayarladım, silahsız olarak nöbet yerlerine dağıttım, tekrar odama gittim. Sabah saatlerinde bizleri dışarı çıkardılar, birkaç uzman çavuş ve İhsan Bozkurt ile bir araçla evlerimize gittik.'
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, olay tarihinde vatani görevini yapan er Y.B, tanık sıfatıyla 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
Y.B, darbe girişiminin yaşandığı akşam içtima alanında sanık eski albay Hasan Yılmaz'ın TSK'nın ülke yönetimine el koyduğunu söylediğini aktardı.
Erlerden seçilen uzun boylu askerlerin nöbet kulübelerine dağıtıldığını belirten Y.B, bu esnada tanımadığı, üniformasında isimliği olmayan bir subayın polis ya da halktan birilerinin karargaha girmesi halinde onlara ateş edilmesini emrettiğini ifade etti.
Bu emre karşı çıktığını söyleyen tanık Y.B, 'Subay, bana 'Dışarıda gelen olursa sıkarsın' deyince ben de şehir merkezinde, cadde üzerinde bir yerde olduğumuzu belirterek kime ateş edeceğimizi sordum. O da 'Polis ya da halktan biri gelirse sıkarsın' diye cevap verince, 'Onlar da bizden değil mi, polis ile halka neden sıkacağız? Ben böyle bir şey yapmam' dedim. Üniformasındaki isimliği olmadığı için bunu söyleyenin kim olduğunu bilmiyorum.' ifadelerini kullandı.
'Kozmik odanın kapısını kırdılar'
Olay tarihinde piyade er olarak vatani görevini yaptığını belirten tanık M.Ç de 15 Temmuz akşamı kozmik oda nöbetçisi olduğunu kaydetti.
O gece olağandışı gelişmelerin yaşandığını, sebebini sorduğunda siber saldırı olduğu bilgisini aldığını belirten M.Ç, ilerleyen saatlerde birkaç rütbelinin kozmik odanın kapısını kırarak içeri girdiğini anlattı.
İçeri girenlerin silahlı olduğunu, kozmik oda sorumlusuyla tartıştıklarını aktaran M.Ç, sabah saatlerinde darbenin püskürtülmesiyle karargahtaki işleyişin normale döndüğünü sözlerine ekledi.
Tanıklar S.E ve S.D'nin de beyanlarını alan mahkeme, yarın devam edilmek üzere duruşmaya ara verdi.
03.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, olay tarihinde vatani görevini yapan O.K, tanık sıfatıyla 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam tatbikat yapılacağı gerekçesiyle içtima alanına çıkarıldıklarını belirten O.K, bu esnada tanımadığı bir albayın, 'TSK ülke yönetimine el koydu, ben de yeni alay komutanınızım.' dediğini aktardı.
Albayın konuşmasından sonra er ve erbaşların yemekhaneye götürüldüğünü anlatan O.K, sanık eski binbaşı İhsan Bozkurt'un kendilerine korkulacak bir durum olmadığını dile getirdiğini bildirdi.
İlerleyen saatlerde koğuşa geçtiklerini ifade eden O.K, 'Sabah bir başçavuş benden silahlığın anahtarını istedi. Veremeyeceğimi söyleyince bana, 'Biz bu devletin askeri değil miyiz' diye çıkıştı ve anahtarları vermek zorunda kaldım. İlerleyen saatlerde kendi komutanlarımız karargaha geldi ve normal mesaimize döndük.' ifadelerini kullandı.
Olay gecesi karargahta karşılaştığı subayların üniformalarındaki isimliklerin olmadığını, bu durumun dikkatini çektiğini kaydeden O.K, 'Üniformalardaki isimlikleri sökülmüştü, bu nedenle o gece ilk kez gördüğüm rütbelilerin kim olduklarını bilmiyorum.' dedi.
- 'Bu bir darbe operasyonudur'
Tanık S.Ç. de olay tarihinde onbaşı rütbesinde vatani görevini yaptığını söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da bomba ihbarı yapıldığını, bunun üzerine karargah toplanma alanına çıktıklarını belirten S.Ç, daha önce görmediği bir albayın TSK'nın ülke yönetimine el koyduğunu söylediğini anlattı.
Söz konusu albayın yeni alay komutanı olarak atandığını da ifade ettiğini aktaran tanık S.Ç, 'Albay TSK'nin yönetime el koyduğunu, bunun bir darbe operasyonu olduğunu söyledi. Bu albay 'Artık güç bende, ne dersem o olacak' şeklinde açıklama yaptı.' ifadelerini kullandı.
Çapraz sorgu sırasında sanıkların sorusu üzerine S.Ç, o gece tanımadığı çok sayıda asker gördüğünü belirterek, 'O gece birçok rütbelinin isimlikleri üniformalarında yoktu, takılmamıştı. Bu nedenle kim olduklarını söylemek zor. Ben zaten o birliğe darbe girişiminden hemen önce gitmiştim.' diye konuştu.
- Askeri savcıyı derdest etmişler
Tanık A.S. de olay tarihinde dönemin KKK Adli Müşaviri Hakim Albay Mehmet Emin Yapar'ın emir eri olarak görev yaptığını söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da evine giden Yapar'ın akşam saatlerinde yeniden KKK'deki makamına geldiğini anlatan A.S, bir zaman sonra dönemin KKK Askeri Savcısı Albay Naci Akdemir'in de Yapar'ın makam odasına geçtiğini ifade etti.
İki albayın içeride çay içtiği sırada kamuflajlı ve silahlı iki binbaşının da odaya geçtiğini kaydeden tanık A.S, bir zaman sonra bu askerlerin, Albay Akdemir'i ellerini bağlı bir şekilde zorla odadan çıkardıklarını söyledi.
Albay Akdemir'i derdest edenleri tanımadığını belirten A.S, 'Normalde karargahta kamuflaj giyilmezdi. Günlük kıyafetlerimizde isimlikler olurdu ancak bu askerlerin üniformalarında isimlikler sökülmüştü, kimler olduğunu bilmiyorum.' dedi.
Askeri savcının derdest edilmesinin ardından Albay Yapar'ın odasında kalmaya devam ettiğini anlatan A.S, 'Emin albay, derdest olayından sonra sadece bir kez, patlama sesi gelmesi nedeniyle kısa süreliğine odasından dışarı çıktı, sonra da odasına döndü.' beyanında bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, R.Y, tanık sıfatıyla 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da KKK Cari Harekat Daire Başkanlığında nöbetçi olduğunu belirten R.Y, akşam saatlerine kadar rutin çalışmalarına devam ettiğini söyledi.
Harekat Merkezi'ne gelen sanık eski tuğgeneral Erhan Caha'nın, 'TSK yönetime el koydu, Kara Kuvvetleri Komutanı benim, bana biat edeceksiniz, telefonlara cevap vermeyeceksiniz, hiçbir yeri aramayacaksınız.' dediğini aktaran R.Y, ilerleyen saatlerde sanık eski Tuğgeneral Ali Rıza Çağlar'ın da karargaha geldiğini anlattı.
Çağlar'ın emriyle sanık eski Cari Harekat Daire Başkanı Tuğgeneral Adem Boduroğlu'nun telefonla aranarak karargaha çağrıldığını ifade eden R.Y, yaklaşık bir saat sonra Boduroğlu'nun bir grup askerle Harekat Merkezi'ne geldiğini kaydetti.
Harekat Merkezi'ne giriş çıkışların yasaklandığını ifade eden R.Y, Bodoroğlu'nun bütün birliklere mesaj çekilmesini emrettiğini ancak Vardiya Amiri Albay Atilla Tanrıver'in 'Bu mesaj bizim başımıza iş açabilir.' diyerek karşı çıktığını aktardı.
Bu duruma kızan Bodoroğlu'nun Tanrıver'e, 'Albayım emir komuta bende, imzala diyorsam imzalayacaksın. Kendini düşünmüyorsan çocuklarını düşün. Bir yıldır birlikte çalışıyoruz, hepinizi tanıyorum, bana burada kan döktürmeyin.' dediğini bildirdi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Harekat Merkezi'ndeki televizyonların da kapatıldığını anlatan R.Y, 'Dışarı çıkmamızı kısıtladılar, bir ara 7 No'lu kapının oraya gittiğimde Yunus Emre Çevik'i gördüm, kamuflajlı ve silahlıydı. Neler olduğunu sordum, bana 'Cahil cahil konuşma, aşağıya in' dedi. Sabaha karşı Erhan Caha Harekat Merkezi'ni terk etti.' ifadelerini kullandı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
04.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, P.Ö, tanık sıfatıyla 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da garson olarak görev yaptığı komuta katında bulunduğunu belirten P.Ö, akşam saatlerinde sanık eski Özel Kalem Müdürü albay Nuh Altınsoy'un çay ocağına gelerek, herkesin evine gitmesini istediğini aktardı.
Tanık P.Ö, kuvvet komutanının emir subayı talimat vermeden karargahtan ayrılamayacaklarını söylediklerini ancak Altınsoy'un kendilerine kızarak komuta katını terk etmeleri için bir kez daha talimat verdiğini anlattı.
İlerleyen saatlerde Altınsoy'un çay ocağını telefonla arayıp, neden çıkmadıklarını bir kez daha sorduğunu aktaran P.Ö, 'Biz de Altınsoy'a bomba ihbarı olduğunu, araç tahsis edilmediği için karargahta kalmaya devam ettiğimizi söyledik. Bunun üzerine çay ocağına gelen Altınsoy, 45 lira uzatarak, taksi parası olarak kullanmamızı istedi ancak kabul etmedik. Altınsoy 'Şimdi çıkmazsanız sabaha kadar burada kalmak zorunda kalırsınız' diyerek bizi gönderdi.' ifadelerini kullandı.
Altınsoy'un baskıları nedeniyle komuta katından ayrıldıklarını, nizamiye geldiklerinde çıkışlarına izin verilmediğini anlatan P.Ö, savaş uçaklarının sesi gelmesi nedeniyle komuta katına dönmeye karar verdiklerini belirtti.
Karşılaştıkları silahlı ve kamuflajlı askerlerin yönlendirmesiyle otoparka gittiklerini bildiren P.Ö, burada bekledikleri sırada kendilerine ilk önce siber saldırı olduğu, daha sonra tatbikat yapıldığının söylendiğini ifade etti.
Tanık P.Ö, ilerleyen saatlerde kendisinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 10 kişinin karargahtan ayrılmasına izin verildiğini sözlerine ekledi.
'Gelişmelerden haberdar etmedi'
Tanık S.Ö. de olay tarihinde albay rütbesinde KKK karargahında görevli olduğunu söyledi.
Evinde bulunduğu sırada uçakların alçaktan uçması ve İstanbul'daki köprülerin askerler tarafından kapatılmasına ilişkin haberleri izlediğini belirten S.Ö, olağan dışı bir gelişme olduğunu anladığını dile getirdi.
Bunun üzerine binbaşı Altuğ Kayışoğlu'nu aradığını, sistemlerde hata olup olmadığını sorduğunu ifade eden S.Ö, 'Kayışoğlu bana olağan dışı bir gelişme olmadığını söyledi. İkinci görüşmemizde ise herkesin görevinin başında olduğunu bildirdi. Beni gelişmelerden haberdar etmedi.' dedi.
Tanık M.B. ve T.V. de olay günü yaşadıklarını anlattı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
05.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada Ö.M, tanık sıfatıyla 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
Olay tarihinde karargah kantininden sorumlu astsubay olduğunu belirten M.Ö, 15 Temmuz akşamı bir üsteğmen ve bir binbaşının siber saldırı olduğunu söyleyerek kantinin kapatılmasını istediklerini ifade etti.
Kantini kapatmak için hazırlık yaptığı esnada söz konusu subaylar tarafından cep telefonuna el konulduğunu anlatan Ö.M, daha sonra karargahı terk etmesi için emir verildiğini kaydetti.
Darbe girişiminin ilk saatlerinde kendisinin de aralarında olduğu bir grup askerin karargahtan ayrıldığını aktaran Ö.M, bu sırada bazı askerlerin ise karargaha giriş yaptığını, bu duruma anlam veremediğini belirtti.
Mahkeme heyeti, tanık Ö.M'den kantini kapatıp karargahtan ayrılmasını isteyen ve cep telefonuna el koyan üsteğmen ile binbaşıyı teşhis etmesini istedi.
Bunun üzerine duruşma salonundaki sanıklar arasında yer alan Bayram Üstündağ'ın o gece gördüğü üsteğmen olduğunu belirten Ö.M, binbaşı rütbesindeki diğer sanığı ise teşhis edemedi.
- 'Haberleri görünce birliğe gitmedim'
Ankara Merkez Komutanlığı İkinci Bölge'de görev yaptığını bildiren tanık İ.T de darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da evinde bulunduğu sırada, karargaha gelmesi için telefonuna mesaj geldiğini vurguladı.
Televizyonda darbe girişimine ilişkin haberleri gördüğünü, yaşanan belirsizlik nedeniyle karargaha gitmediğini anlatan İ.T, KKK karargahındaki darbe girişimi faaliyetleri hakkında bilgisinin bulunmadığını kaydetti.
Tanık M.K ise olay tarihinde mutfaktan sorumlu astsubay olduğunu belirtti.
Olay gecesi alaydaki askerlerin içtima alanına çıktığını gördüğünü aktaran M.K, burada yapılan konuşmaları duyamadığını ifade etti.
Kısa bir süre sonra kendisiyle bir grup askerin karargahtan ayrılması için emir verildiğini anlatan M.K, bunun üzerine evine gittiğini sözlerine ekledi.
Tanık S.Ü, 15 Temmuz'da izin alarak Çorum'a gittiğini, darbe girişimine ilişkin haberler üzerine karargahı aradığını ancak telefonlarına cevap verilmediği kaydetti.
Bunun üzerine gece saatlerinde Ankara'ya geldiğini vurgulayan S.Ü, darbe teşebbüsünün bastırılmasının ardından, karargahtaki mesaisine devam ettiğini anlattı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-10 Nisan (2017) 'Ankara 142 sanık (ilk 150) Darbe/Kara Kuvvetleri' davası
(07 Temmuz 2018, 14:58)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: