Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda HSYK 2. Daire eski Başkanı Nesibe Özer ile Yargıtay eski üyesi Mehmet Sait Demiröz hakim karşısına çıkarıldı.
08.09.2018 13:37 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda HSYK 2. Daire eski Başkanı Nesibe Özer ile Yargıtay eski üyesi Mehmet Sait Demiröz hakim karşısına çıkarıldı.
HSYK ESKİ 2. DAİRE BAŞKANI NESİBE ÖZER
6 Eylül'de ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından tutuklanan eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İkinci Daire Başkanı Nesibe Özer ve avukatları katıldı.
Duruşmada sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu. İddianamede, sanığın mesleğin ilk yıllarından itibaren örgüt içinde yer aldığı, gizli toplantılarına katıldığı, örgütün yargıya yerleşmesi için etkin rol üstlendiği, örgütün gizli haberleşme programı Bylock kullandığı, örgütün stratejisi ve amaçları doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği, örgüt hiyerarşisi içinde yönetici konumunda bulunduğu kaydedildi.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Nesibe Özer, silahlı örgüt üyesi olma suçundan gözaltına alındığını, hakkındaki iddianın daha sonra örgüt yöneticiliğine dönüştüğünü ancak suçlamanın hangi nedenle değiştirildiğine dair iddianamede somut bir gerekçe bulunmadığını savundu.
FETÖ ile ilgisinin bulunmadığını öne süren Özer, 'Bu örgüt birtakım kurul işlerinde beni kullanmış olabilir. Bundan dolayı pişmanım. FETÖ mensubu değilim, dini seven, dindara saygılı bir kişi olarak biliniyorum. Benim burada yargılanmam ancak alçak FETÖ örgütünün işine gelir.' savunmasını yaptı.
HSYK seçimleri sırasında örgüt adına faaliyet yürüttüğü, giderlerinin de örgüt tarafından karşılandığı iddiasını da reddeden Özer, sadece bir kez eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın kahvaltı daveti üzerine Yargıtay üyeliği seçiminden önce yapılan toplantıya katıldığını, buradaki ortamı görünce de yarıda bırakıp çıktığını iddia etti.
HSYK üyesi seçilmesi sürecine ilişkin suçlamalara cevap veren Özer, HSYK'da kürsü hakimi bir kadın bulunsun düşüncesiyle aday olduğunu, kendisiyle temasa geçen dönemin müsteşar yardımcısı İbrahim Okur'un da kendisinden birlikte hareket etmelerini istediğini anlattı.
Özer, 2014'te yine HSYK üyeliğine aday olduğunu, herhangi bir tanıtım faaliyeti yürütmediğini, bağımsız girdiği bu seçimi kazanamadığını söyledi.
Hakkındaki tanık beyanlarını kabul etmeyen Nesibe Özer, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u indirdiğini, fakat kullanmadığını savundu.
Özer, 2013'te Adli Kolluk Yönetmeliğine ilişkin Yargıtay açıklamasına da karşı çıktığını, açıklamayı radyodan duyduğunu, Adalet Bakanının bulunduğu bir toplantıda bu açıklamaya karşı olduğunu net bir şekilde ifade ettiğini ileri sürdü.
Kardeşinin itiraflarını da reddetti
Özer, HSYK üyeliği döneminde Yargıtay üyeliğine seçilen kardeşi eski hakim Necmi Özer'in, 'Ablam Nesibe Özer Fetullah Gülen cemaati içerisindedir. Fetullah Gülen cemaatinin talimatı doğrultusunda da HSYK adayı olup, seçilerek bu kurulda görev yapmıştır' şeklindeki beyanlarını da reddetti.
Necmi Özer'in sadece kardeşi olması nedeniyle darbe girişiminin ardından tutuklandığını, uzunca bir süre cezaevinde kaldıktan sonra bu şekilde ifade verdiğini savunan Özer, 'Kendini kurtarmak için bu şekilde ifade vermiş, kabul etmiyorum.' dedi.
Kardeşinin Yargıtay üyesi seçilmesini istemediğini, bu nedenle aralarında 'gönül kırgınlığı' olduğunu ileri süren Nesibe Özer, 'Aramızda çekişmeler vardı. O inanan biri değil, ben inanan biriyim. Aramızda anne ve babamın ölümünün ardından mirasla ilgili de sorunlar oldu. Kendisiyle çocuklarım da ben de görüşmüyorum.' diye konuştu.
Aleyhinde ifade veren eski kurul üyelerinin beyanlarını da kabul etmeyen Özer, 'Bunlar suç ortakları. Kendi yaptıklarını kapatmak için suçluyorlar. Hepiniz oradaydınız. Ne halt ettilerse birlikte etmişler. Kurulun iş ve işlemleri sırasında bilmeden bu insanların yanlış yönlendirmesiyle örgüte yardım etmiş olabilirim ama gerçekten pişmanım.' ifadelerini kullandı.
ByLock kullandığı tespitini de reddeden Özer, bir gün HSYK'da kim olduğunu hatırlamadığı üyelerden birisinin kendisine uygulamadan bahsettiğini, 'Çok güzel yazışma, ücretsiz mesajlaşıyorsun, sana da indirelim.' dediğini anlattı.
Bu telkin üzerine uygulamayı telefonuna indirdiğini savunan Nesibe Özer, programı indirirken odasında eski HSYK üyeleri Ahmet Kaya, Hüseyin Serter ve eski HSYK Genel Sekreteri Muzaffer Bayram'ın bulunduğunu bildirdi.
Özer, 'Programı indirdim ama pek aklıma yatmadı. Kurul'dan çıktıktan sonra Kızılay'da bir telefoncuya gidip programı gösterdim, 'bu casus yazılım olabilir mi, telefonlarım dinlenir mi, mesaj ve maillerim görülür mü?' diye sordum. Telefoncu 'bu programı hiç görmedim olabilir' deyince ByLock'u sildim. İçim rahat etmediği için ardından İstanbul'a gittiğimde bilgisayar mağazasına gittim. 'Bir program indirdim sonra sildim, yine de casus yazılım telefonumu kopyalar mı?' diye sordum. 'Olabilir' yanıtını alınca telefonu kırdım attım, yenisini aldım. Çünkü o dönemlerde hep dinlendiğimi, takip edildiğimi düşünüyordum.' şeklinde konuştu.
Nesibe Özer, örgütün kendisiyle uğraştığına inandığını, 2012 yılı Ocak ayında devlet memuru olan diğer kardeşinin 'sahte çek' iddiasıyla FETÖ'cü polisler tarafından tutuklandığını iddia etti.
Kardeşinin gözaltına alındığı anda kendisini arayarak, 'Ablan seni kurtarabilir diyorlar, birilerini ara' dediğini anlatan Özer, 'Kardeşimi haksız yere tutuklayıp beni kullanmak istiyorlardı. Onlardan bir şey istememi, böylece ipimi ele geçirmeye çalıştılar. Kimseyi aramadım. Gözaltı süresini uzattılar, sonra da kardeşimi tutukladılar. Kardeşim, 3 yıl önce çek koçanını kaybettiğini ilgili yerlere beyan etmesine rağmen, bu çek koçanı yüzünden 2 yıl hapis yattı. Cezaevinde görüşe gittiğimi kimseye söylemedim. İşinden istifa etti, eşinden boşandı. Örgüt üyesi olsam kardeşimi bu vaziyetlere düşürür müydüm?' dedi.
Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in, dershanelerin kapatılması sürecinde ağlayarak beddua ettiği şeklindeki görüntülerin yayınlanmasının ardından Kurul yemekhanesinde, 'Hani bu adam hoşgörülüydü, ağlayarak beddua da neyin nesi?' şeklinde tepkisini dile getirdiğini ileri süren Nesibe Özer, bu sözlerinin ardından bir kaç kişinin odasına gelerek, 'Her aklına geleni her yerde söyleme' diye uyardığını öne sürdü.
Özer, 'Ben bütün Türkiye'nin inandığı gibi bunları inançlı insanlar, iyi işler yapıyorlar zannediyordum. Sempatim vardı. İnançlıyım diye beni kullandılar.' savunmasını yaptı.
Nesibe Özer, cezaevinde bazı sağlık sorunları yaşadığını dile getirerek, tahliyesini istedi.
'Gizli bir örgüt toplantısı'
Sanık Özer, savunmasının ardından mahkeme heyetinin sorularını yanıtladı.
Eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın evinde yapılan toplantının cemaat toplantısı olup olmadığı yönündeki soru üzerine Özer, bu toplantıya yüksek yargıdan gelen ya da Cumhurbaşkanınca seçilen üyelerin çağrılmadığını söyledi ve 'Dini bir toplantı değildi, gizli bir örgütlenme toplantısıydı. Birileri çağrılıp birileri çağrılmadan bir toplantı yapılıyorsa bu gizli örgüt toplantısıdır.' dedi.
Bir başka soru üzerine Özer, HSYK'daki görevine başladıktan sonra cemaat mensubu kurul üyelerinin kendisinden 'yardım' adı altında para istediğini ancak kendisinin durumunun uygun olmadığını belirterek, vermediğini söyledi.
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyip istemediği sorulan Özer, örgüt üyesi olmadığını, örgütün kendisini kullandığını savunarak etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini belirtti.
HSYK üyeliği için 2014'te yapılan seçimde cemaat mensubu olduğu belirtilen diğer adaylarla aşağı yukarı aynı oyu aldığı hatırlatılarak, neden ısrarla bağımsız aday olduğu sorulan Özer, Yargıda Birlik Platformundan da teklif geldiğini ancak 'Hep kazanacağını bildiği listeye geçiyor' denilmemesi için bağımsız aday olduğunu iddia etti.
Özer, örgütün kendisi gibi seçime bağımsız giren İbrahim Okur'u aklamak için Okur'un seçimde çok daha düşük oy almasını sağladığını ileri sürdü.
964 ByLock bağlantısı
Daha sonra dava dosyasına gelen yazı cevapları okundu. Özer'in 25 Ağustos 2014'ten sonra 964 kez ByLock'a girdiğinin tespit edildiği belirtildi. Özer, bu belgeden yeni haberi olduğunu savunarak, incelemek istediğini söyledi.
Avukatları da Özer'in savunmasının etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilmesini ve tahliyesini istedi.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, sanığın tahliye talebini reddederek tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanık hakkında ifade veren aralarında eski HSYK üyeleri İbrahim Okur, Kerim Tosun, Mustafa Kemal Özçelik ve eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'in de bulunduğu bazı isimlerin tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 12 Kasım'a bırakılması kararlaştırıldı.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ MEHMET SAİT DEMİRÖZ
7 Eylül'de ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi sanık Mehmet Sait Demiröz hakim karşısına çıktı. Duruşmaya Demiröz ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada, Yargıtay savcısı, sanık hakkındaki iddianamenin özetini okudu.
İddianamede, Demiröz'ün FETÖ'nün HSYK'da etkin olduğu dönemde örgütün talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçilenler arasında bulunduğu, örgütün gizli haberleşme programı ByLock kullandığı, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, örgüt stratejisi doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği belirtildi.
Savunma için söz verilen Demiröz, ilk olarak usul itirazlarını dile getirdi.
Gözaltına alındığında Yargıtay üyesi olduğunu belirten Demiröz, bu nedenle hakkındaki soruşturmanın Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından yapılması, kurul tarafından kişisel suç olduğuna karar verilirse dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna, görev suçu olduğuna karar verilirse de Anayasa Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini savundu.
Hakkındaki soruşturmanın soyut gerekçelerle üretildiğini, suçüstü hali bulunmadığını iddia eden Demiröz, soruşturmayı başlatan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının görevsiz ve yetkisiz olduğunu ileri sürdü.
Demiröz, diğer yüksek yargı üyelerinin de aynı suç kapsamında yargılandığını ifade ederek bu dosyaların birleştirilmesi talebinde bulundu.
Meslek hayatıyla ilgili atamalarının, terfilerinin ve çalışmalarının ortada olduğunu, hiçbir şeyi saklamaya ihtiyaç duymadığını ifade eden Demiröz, 2004'te kendi isteği dışında Erzurum'a özel yetkili savcı olarak atandığını, daha sonra İzmir'de görev yaptığını söyledi.
Silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasını reddeden Demiröz, iddianamede örgütle ilgili tespitler bulunduğunu ancak bunlarla kendisi arasında bağlantı kurulmadığını öne sürdü.
Demiröz, 'Hayatımın hiçbir döneminde silahlı ya da silahsız hiçbir örgütü desteklemedim. Kimseye himmet vermedim, almadım. Başkalarının eylemleri gerekçe yapılarak benim suçlanmam hukuki değil.' savunmasını yaptı.
Aleyhine verilen ifadelere değinen Demiröz, bu kişilerin söz konusu beyanları aynı suçlardan tutuklandıktan sonra verdiklerini, bunlar rızayla verilmişse bile delil olarak değerlendirilemeyeceğini iddia etti.
ByLock kullandığını da kabul etmeyen Demiröz, MİT'in ByLock'a ilişkin verileri elde etme yönteminin hukuka uygun olmadığını, bu nedenle elde edilen verilerin delil olarak kabul edilemeyeceğini, hükme esas alınamayacağını savundu.
Sanık Demiröz, aynı nedenlerle ByLock'a ilişkin verilerin dosyasından çıkarılmasını istedi.
Daha sonra sanığa, isim ve soy isminin baş harfleri ile memleketi İzmir'in plakasından oluşan 'MSD35' kullanıcı adıyla ByLock'a girdiği, ikinci telefonunda da ByLock bulunduğu yönündeki tespitler okundu. Ayrıca, ByLock üzerinden yaptığı yazışmada oğullarından söz ettiği aktarıldı.
Sanık Demiröz, ByLock kullanmadığını savundu ve buna ilişkin tespitlerin hukuki olmadığı iddiasını yineledi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre, sanığın tahliye talepleri reddedilerek tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Sanık hakkında ifade veren eski HSYK üyesi Mustafa Kemal Özçelik, eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem ve eski Yargıtay Üyesi İlhami Dal'ın tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 14 Mart 2018'e bırakılması kararlaştırıldı.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
(08 Eylül 2018, 13:37)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: