Taraf Gazetesi´nin manşetten duyurduğu, 2003 yılında yapılması düşünülen ´Balyoz Harekatı´ isimli darbe planı hukukçuları ayağa kaldırdı. Hukukçular, planları savcıların derhal soruşturmasını isterken siyasiler de hükümetin olayın üzerine gitmesini istedi.
´Balyoz´ Türkiye´yi sarsmaya başladı: Hukukçular tepkili
Taraf Gazetesi´nin manşetten duyurduğu, 2003 yılında yapılması düşünülen ´Balyoz Harekatı´ isimli darbe planı hukukçuları ayağa kaldırdı. Hukukçular, planları savcıların derhal soruşturmasını isterken siyasiler de hükümetin olayın üzerine gitmesini istedi.
Dr. Mithat Ekici (AK Parti Denizli Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi): Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz ve Kafes gibi planları gördük. Türkiye´de artık darbelerin konuşulması bile hoş değil. Darbe özlemi çekenler olabilir. Buna milletimizin sağduyusu, demokrasi ve insan haklarındaki gelişmeler engel olacaktır. Türkiye artık dünya lideri olma yolundadır. Darbeye çanak tutan kesimler var. Bunlar basında, siyasiler ve entelektüeller de bulunuyor. Bazı kişilerin elinden, bazı yetkiler gidiyor. Ayaklarının altındaki halı kayıyor. Kimse iyi pozisyonunun bozulmasını istemiyor. Kendilerini sınıf olarak diğer vatandaşların üzerinde gören kesimler var. Bunlar böyle kalmak istiyor. Hükümet ise demokrasi yönünde mücadelesini devam ettiriyor.
Ümmet Kandoğan (Demokrat Parti (DP) eski Denizli Milletvekili): 2003 ve 2004 yıllarına ait Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven gibi darbe projeleri gündeme düşmeye başladı. Gayrimeşru projelerle Türkiye´yi bir kaos ortamına sürükleyerek hükümeti görevden uzaklaştırmak için çalıştıkları görülüyor. Daha sonra cumhurbaşkanını seçtirmemek için bu hareketler hız kazandı. Maalesef geldiğimiz noktada TSK´da o dönemde görevde olanların, kanuni olmayan faaliyetler içinde bulunduğu ortaya çıkmaya başladı. Danıştay saldırısı, Cumhuriyet Gazetesi´nin bombalanması gibi hadiseler de toplumda kaos yaratarak amaçlarına ulaşmak için yapılmış oyunlardı. Bunların ortaya çıkmasından son derece mutluyum. Bundan sonra bu tür faaliyetlerde bulunmak isteyenler, artık günü geldiğinde hesap vereceği endişesiyle yapamayacaklardır. Artık herkes, kendi görev alanları içinde faaliyet yapacaktır. İnşallah o dönemde oynanmaya çalışılan birçok karanlık oyun ortaya çıkarılacaktır. Bir kurumun tamamını töhmet altında bırakmak doğru değildir. TSK içinde bu tür kimseler vardır ancak kurumların başındakiler, hakim olmak mecburiyetindedir. Bu, her kurum için geçerlidir. Genelkurmay Başkanı´nın, buradan çıkaracağı çok dersler vardır. Bu tür olayların bir daha tekerrür etmemesi için çok daha dikkatli ve tedbirli olmak mecburiyetindedir. Bugüne kadar ´ıslak imzası´ olan albayın, olay açığa çıkasıya kadar görevden uzaklaştırılması gerekirdi. O kurumu rahatlatırdı. Genelkurmay´ın. üzerine düşen görevi yaptığı konusunda şüpheler var.
Av. Hüdayi Kayhan (Denizli Emel Hukuk Derneği (EHUDER) Başkanı): Bu olay, tek kelimeyle vahim. Bunların olmadığı yönünde hafife alınacak, basite indirgenecek bir durum kalmadı. Ciddiyetle üstüne gidilmelidir. Hakimler ve savcılar, bence üzerine düşen görevi yapıyor ancak hükümetin gerekeni yaptığını düşünmüyorum. Ortaya çıkan darbe planları TBMM´ye yöneliktir. Bu, düşünce veya ideoloji olayı değildir, darbe planıdır. TBMM, bu olayı araştırmalıdır. Şimdi sivil dikta tartışmaları var. Eğer bu darbe planlarından birisi bile gerçekleşseydi, Türkiye´de ne demokrasi ne hukuk kalırdı.
Adil Demir (Denizli Barosu Başkanı): Savcılık, gerekli soruşturmayı yapmalıdır. Hukuksuzluğa bulaşan kişi, makamı mevkisi her ne olursa olsun hesabını yargı önünde vermelidir. Hukuk devletinin gereği budur.
Bursa Hukukun Üstünlüğü´ne İnanan Avukatlar Platformu: Platformun düzenlediği basın toplantısında, darbe planlayanların vatana ihanet ettiklerine vurgu yapıldı. Bursa´da görev yapan yüze yakın avukatın katıldığı toplantıda grup adına açıklama yapan Avukat Veysel Aşkın, irtica yaygarasıyla darbe planlayanların en büyük gerici olduğunu dile getirdi. Türkiye´nin darbeler sebebiyle büyük sıkıntılar yaşadığını ifade eden Veysel Aşkın, başka ülkelerin 2050 yılı planlarını yaparken ülkemizin hukuksuzluklarla uğraşmasını haksızlık olarak nitelendirdi. İnsanların tek beklentisinin hukukun üstünlüğü olduğunu, bunun dışındaki çabaların akim kalmaya mahkum olduğunu kaydeden Avukat Aşkın şunları söyledi: Darbeler planlanarak ülkemizin geriye götürülmek istendiğini hep birlikte görüyoruz. Gerçek irtica bu olsa gerek. Eğer irtica geri gitmekse, ülkeyi geri götürecek darbelerden daha müsait bir ortam olmadığını hep beraber geçmişte yaşadık. En son bir gazetenin ´Balyoz´ isimli darbe palanıyla ilgili ortaya döktüğü planları dehşetle ve ibretle izledik. Cumhuriyet savcılarını olayı aydınlatmak üzere göreve çağıran Aşkın, savcılara inançlarının tam olduğunu vurguladı. Türkiye´nin ´Deli Dumrul´ mantığıyla yönetilmek istendiğini savunan Aşkın, bundan kimin çıkar sağlayacağını ve kimin kaybedeceğini kamuoyunun değerlendirmesine sunduklarını söyledi. Beyazıt ve Fatih camilerine bombalı saldırılar düzenlenerek kendi insanımızın öldürülmesinin planlandığını dehşetle okuduklarını anlatan Aşkın, Bunun adı gaflet falan değildir, bunun adı en masum ifadeyle ihanettir. Anadolu insanı kime ne yapmıştır ki, en asgari şartlarda bile yaşamasına müsaade edilmiyor. diye sordu. Her şart ve ortamda hukukun en üst merci olarak kabul edilmesi ve herkesin buna uyması gerektiğini dile getiren Avukat Aşkın sözlerini şöyle tamamladı: Bizler demokratik hukuk devletinin korunmasının sadece savcılıkların ve mahkemelerin değil herkesin sorumluluğunda olduğunu düşünüyoruz. Balyoz isimli darbe planı gazetede yazıldığı şekliyle doğruysa arkasındaki güçlerle birlikte bir an önce deşifre edilmesini ve bütün hukuk dışı girişimlerin gerekli cezaya çarptırılmasını ümitle bekliyoruz. ( Cihan)
Vali Güler: Camilerde güvenlik sorunu yok
İstanbul Valisi Muammer Güler, Fatih ve Beyazıt Camii´ne 2002 yılında bombalı saldırı planlandığı yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine, İstanbul´daki camilerin güvenliği konusunda herhangi bir sorunun bulunmadığını söyledi. Vali Muammer Güler, Taraf´ta yer alan Fatih ve Beyazıt Camii´ne 2002 yılında bombalı saldırı planlandığı yönündeki soruyu cevapladı. Güler, konuyla ilgili bilgisinin olmadığını söyledi. Camilerin güvenliğinin sağlanıp sağlanmadığı yönündeki sorusuna Güler, ´Camilerin güvenliği sağlanmaz olur mu? Camilerin güvenliği konusunda hiçbir sorun yok. karşılığını verdi.
Orhan Gazi Ertekin (Demokrasi ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği (Demokrat Yargı) Eşbaşkanı): 22 Ocak 2010: Mevcut tartışmayı eğer ´Bu bir darbe planı mıdır yoksa askeri bir senaryo mudur, yani bir savaş senaryosu mudur?´ şeklinde tartışırsanız; bu son derece yanlış olur. Genelkurmay Başkanlığı, bunun askeri bir senaryo olduğunu, bir savaş senaryosu olduğunu söyleyerekten bunu savunmaya kalkışıyor. Ama bunun bir savaş senaryosu olması, çok daha tehlikeli bir sonuç doğurur. Çünkü, gündelik hayatımızın tüm temel unsurlarını kendi malzemesi yapan bir askeri iş tanımının içerisine giriyor bu. Son derece tehlikeli. Askeri algının, askeri perspektifin gündelik hayatımızı ne ölçüde kuşattığına dair çok tehlikeli bir gelişmeye işaret ediyor. Bu nedenle aslında bunun bir savaş senaryosu gibi sunulması, çok daha tehlikeli. Bu, bir darbeden daha öte sürekli darbeye işaret eder. Dolayısıyla bunu bir savaş senaryosu gibi savunmanız, bu planı makul bir hale getirmiyor. Tam tersine çok daha tehlikeli bir hale getiriyor. ( Cihan)
(20 Ocak 2010, 15:57), son güncel.: (22 Ocak 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: