İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri gerekçesi ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın İstinaf Mahkemesi'ndeki yargılamasına başlandı. Sanık savunmalarının ardından mütalaasını sunan savcı verilen ağırlaştırılmış mübbet hapis cezalarının onanmasını istedi. Duruşma 2 Ekim'e ertelendi.
29.09.2018 16:09 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri gerekçesi ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın İstinaf Mahkemesi'ndeki yargılamasına başlandı.
SAVCI ONAMA TALEP ETTİ
21 Eylül'de, sanıkların savunmalarının ardından esas hakkındaki görüşünü açıklayan duruşma savcısı, sanıkların istinaf taleplerinin reddedilerek, yerel mahkemece, Anayasayı ihlal suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının onanmasını istedi.
İstinaf Mahkemesi, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu yargılanan Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Fevzi Yazıcı, Şükrü Turgut Özşengül ve Yakup Şimşek ile tutuksuz yargılanan Mehmet Altan ve avukatları katıldı.
Davanın sabah yapılan oturumunda Nazlı Ilıcak ve Fevzi Yazıcı'nın sorgusu yapıldı.
"Darbe aleyhinde tweet attım"
Duruşmada söz alan Nazlı Ilıcak savunmasında, "Yerel mahkemeye birçok delili çürüten belgeleri takdim ettim. Ama hiç kaale alınmamış. Beni sorgulamanızı ve açıklama yapmak istiyorum. 15 Temmuz'da darbe aleyhtarı çok sayıda tweet attım. Ben darbelere karşıt bir insanım, benim babam Yassıada'da yattı. Darbe benim en nefret ettiğim konu. Ben askere falan düşman değilim. Darbelere müdahalelere her zaman karşıyım. Darbeye zemin hazırladığımıza dair somut bir delil yoktur. Hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi vurgulayan bir insan hiç darbeci olabilir mi?" dedi.
Kartopu fotoğrafına ilişkin savunma yaptı
Zekeriya Öz'le kartopu oynarken çekilmiş fotoğrafa açıklama getiren Ilıcak, "O dönemde Zekeriya Öz terör örgütü olarak bilinmiyordu. Benim Zekeriya Öz'le yakından uzaktan alakam yok gazetecilik faaliyeti dışında" ifadelerini kullandı.
"Cemaatin hiçbir gazetesinde çalışmadım"
Fetullah Terör Örgütüne bağlı hiçbir yayın organında çalışmadığını belirten Ilıcak, "Ne olduğu bilinmeyen yapının içinde, bir noktasında katiyen görev almadım. Ben 2013 sonuna kadar sabah gazetesinde çalıştım işime son verildi iş aradım Bugün ve Zaman'dan teklif geldi. Ben hiç düşünmeden Bugün tercih ettim. Cemaat denilen yapının hiçbir gazetesinde çalışmadım. Bugün gazetesinde çalıştım ama orası bir cemaat gazetesi değildi. Akın İpek'in sonradan terör örgütüyle işbirliği içinde olduğunu bilemem. Sempatizan olarak biliyordum" diye konuştu.
Ilıcak, Bankasya'da hiç parası olmadığını kaydederek, "Çocuklarımı veya torunlarımı hiçbir okullarına göndermedim. Bylockum da yok. Darbe girişimi gecesi Fetullah Gülen'in bir mesajını paylaşmışım. Ben o gece Başbakan Yıldırım'ında mesajını paylaştım. Bu aynı çizgide olduğumu göstermeye yeterli bir delil değildir. Üstelik birbirimize kenetlenmemizi söyledim" ifadelerini kullandı.
"Aldandığımı itiraf ediyorum"
"Ben cemaatin kriminal yüzünü 15 Temmuz sonrası gördüm" diyen Ilıcak, "Çünkü bunlar sinsi bir örgüt. Güler yüz, güzel okullar, fakir fukaraya yardım eden dini yapı beni cezbetti. ve aldandığımı bugün itiraf ediyorum. Benim yaptığım sadece gazetecilikten ibarettir. Ben beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum. Bugüne kadar yaşımı ileri sürmemeye gayret ettim. Artık çok yoruldum. 74 yaşındayım. Cumhuriyet tarihinde 70 yaşının üzerinde 2 yıl yatan gazeteci Yok. Ben 2 senedir hiçbir suçum olmamasına rağmen yatıyorum, sabrediyorum fakat giderek kendime bakamadığımı görüyorum. Kaçmayı hiçbir zaman düşünmem kendime yakıştırmam. Darbecilik çok ahlaksız bir suçtur" dedi.
Zaman Gazetesinde Görsel Yönetmen ve Grafik tasarım Sorumlusu tutuklu sanık Fevzi Yazıcı ise, suçsuz olduğunu söyleyerek beraatini ve tahliyesini istedi.
Duruşmaya ara verildi. Aranın ardından sanık savunmaları dinlenecek.
Öğleden sonraki oturuma tutuksuz sanık Mehmet Altan'ın savunması ile başlandı.
Öğleden sonraki oturumda Mehmet Altan, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek ve Ahmet Altan'ın savunmaları alındı.
MEHMET ALTAN SAVUNMASINI YAPTI
Yazılı savunmasını okuyan Mehmet Altan, kendisini yargılayan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Anayasa'yı yok sayarak yargılama yaptığını, şu anda yargılandığı bu mahkemenin de o kararı yeniden değerlendireceğini söyledi.
ANAYASA MAHKEMESİ KONUŞMALARIM NEDENİYLE SUÇLANDIĞIMI...
Yerel mahkemenin verdiği ağırlaştırılmış müebbet kararına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu'nun üç ihlal tespit ettiğini söyleyen Mehmet Altan, En son haliyle dosyayı inceleyen AYM Genel Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi 'gözaltına bile alınamayacağımı' karara bağlarken, Anayasaya yok muamelesi yapan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi ağırlaştırılmış müebbet veriyor. Halbuki Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu esas olarak yazılarım ve konuşmalarım nedeniyle suçlandığımı, bunun da ifade ve düşünce özgürlüğünün parçası olduğunu söylüyor dedi.
Türkiye'nin ve Avrupa'nın en yüksek iki mahkemesinin hiçbir suçunun olmadığına karara bağladığını söyleyen Mehmet Altan, Mahkemenizin gerçek bir hukuk anlayışının takipçisi ve uygulayıcısı olarak AYM Genel Kurulu ve AİHM kararlarının da ispatladığı gibi düşüncelerimden, fikirlerimden dolayı benliğime yönelik bu zulmü bitirmesini talep ediyorum dedi.
BİZİ MAHKUM EDEN MAHKEME OLMAYAN BİR SUÇ UYDURMUŞTUR
Tutuklu sanık Ahmet Altan savunmasında, tuhaf olan bu yargılamanın bir televizyon programında subliminal mesaj vererek darbeye iştirak ettikleri iddiası ile başladığını söyledi. Ahmet Altan, sübliminal mesaj, manevi cebir, inanç.. Bu iddiaların bir tanesi bile somut değildir. Bir tanesinin bile somut kanıta dayandırılması mümkün değildir. Bir tanesi bile elle tutulur, gözle görülür bir eylem değildir. Sayın Yargıç, bizim ceza yasamızda 'manevi cebir' diye bir suç yoktur. Bizi mahkum eden mahkeme olmayan bir suç uydurmuştur, ki bunun kendisi suçtur dedi.
Gerçekleştirdikleri somut bir eylemin olmadığını söyleyen Ahmet Altan, Bizim gerçekleştirdiğimiz somut bir eylem yok, dava dosyasında yazıldığı türden suçları belirleyen kanun maddesi yok, haliyle kanıt da yok. Biz olmayan bir davada yargılanıp, olmayan bir davada mahkum olduk dedi.
Anayasa Mahkemesi'ne uymayı reddeden bir kararla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldıklarını savunan Ahmet Altan, Kanıtsız ve kanunsuz biçimde mahkum olduk. Sayın Yargıç; şimdi yaşanan bu hukuksuzluğun yeniden değerlendirileceği bir aşamadayız. Yargıdaki bu çöküntüyü tamir etmek sizin elinizde. Benim talebim açık ve net; hukuka, yasaya ve Anayasaya uygun bir biçimde suç olan eylemi tarif edin, bu eylemi suç kabul eden kanun maddesini gösterin ve bu eylemin gerçekleştiğini belirleyen somut kanıtı ortaya koyun. İki senedir bize kanıtı gösterin diyoruz. İki yıldır bu insanların sorusuna hiçbir hakim, hiçbir savcı cevap veremedi. Bu davada adaleti biz sanıklar temsil ediyoruz. Eğer bir mahkemede hukuku ve adaleti yargıçlar değil de sanıklar temsil ediyorsa o ülke çöküyor demektir. Yargı bir devletin, bir toplumun orta direğidir. Bir toplum yargısız olamaz dedi.
Ahmet Altan, Yaşanan bu hukuksuzluğun yeniden değerlendirileceği bir aşamadayız. Sizden beklentim hukukun yeniden tesisidir. Ortada somut bir kanıt yoksa bu davayı bitirin. Bu mahkemeden hukukun, adaletin, ve bu toplumun direği olan yargıyı yeniden canlandıracak bir karar bekliyorum dedi.
SAVCI ONAMA İSTEDİ
Savunmaların ardından esas hakkındaki mütalaasını açıklayan İstinaf Savcısı, sanıkların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesini istedi. Yerel mahkemenin kararının hukuka uygun olduğunu belirten savcı, bu kararın onanmasını talep etti. Savcı, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını da talep etti.
Tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, sanıklar ve avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmaları için davayı erteledi.
Detaylar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nce büyük salonda yapılan duruşmada tüm sanıkların savunmaları alındı.
Tutuksuz sanık Mehmet Altan savunmasında, Anayasa Mahkemesi'nin kendisi hakkında verdiği ihlal kararını hatırlatarak, "Anayasa Mahkemesi'nin kararları Anayasa gereği bağlayıcı iken İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi beni tahliye etmeyerek Anayasal suç işledi. Bir devlet ve toplumun meşruiyetini oluşturan Anayasa'yı yok sayan bir mahkemenin yaptığı yargılama, verdiği hüküm ne kadar meşru sayılabilir?" dedi.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdiği dosya ile Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı verdiği dosyanın birebir aynı olduğunu savunan Mehmet Altan, "İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göre ben yazarak ve konuşarak manevi eylemde bulunmuşum. İdamlık manevi cebir suçu işlemişim. Dosyadaki iki yazı ve televizyonda sarf ettiğim iki cümleyle cebir şiddet uygulayarak Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmişim. Türk hukukunda manevi cebir diye bir suç var mı? Hayır." şeklinde savunma yaptı.
Mehmet Altan, "Suçsuz insanları suçluymuş gibi göstermek isteyen, insanları boş yere hapishanede yatıran, ardından da haklıyız demek için hukuksuz hükümler veren utandırıcı bir gelenek var. Mahkemenizin de gerçek bir hukuk anlayışının takipçisi ve uygulayıcısı olarak farklı davranmayarak Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının da ispatladığı gibi düşüncelerimden, fikirlerimden dolayı benliğime yönelik bu zulmü bitirmesini talep ederim." ifadelerini kullandı.
"Somut bir kanıt yoksa bu davayı bitirin"
Tutuklu sanıklardan Ahmet Altan da savunmasında, bu yargılamanın bir televizyon programında darbecilere "subliminal mesaj" verdikleri iddiası ile başladığını savunarak, "Subliminal mesaj, görülmeyen, duyulmayan, bilinçle algılanmayan, dolayısıyla somut bir kanıtla ortaya konulamayacak bir iddiadır. Bütün dünyayı güldüren iddiayla başlayan süreç, bizim 15 Temmuz 2016'daki darbeye bizzat iştirak ettiğimizi söyleyen ve bizi ağırlaştırılmış müebbete mahkum eden bir kararla sonuçlandı." dedi.
Hakkındaki iddiaların hiçbirisinin somut olmadığını öne süren Ahmet Altan, "Mahkeme kararına göre biz silahlı bir askeri darbeye manevi cebir uygulayarak iştirak etmişiz. Bizim ceza yasamızda manevi cebir diye bir suç yoktur. Bizi mahkum eden mahkeme olmayan bir suç uydurmuştur. Bizim gerçekleştirdiğimiz somut bir eylem yok, dava dosyasında yazıldığı türden suçları belirleyen kanun maddesi yok, haliyle kanıt da yok. Biz olmayan bir davada yargılanıp, olmayan bir davada mahkum olduk." diye konuştu.
Sanık Ahmet Altan, mahkemeden ağırlaştırılmış müebbete çarptırılmalarına dayanak gösterilebilecek kanıt göstermelerini istediklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi yaşanan bu hukuksuzluğun yeniden değerlendirileceği bir aşamadayız. Yargıdaki bu çöküntüyü tamir etmek sizin elinizde. Benim talebim açık ve net. Hukuka, yasaya ve Anayasaya uygun bir biçimde suç olan eylemi tarif edin, bu eylemi suç kabul eden kanun maddesini gösterin ve bu eylemin gerçekleştiğini belirleyen somut kanıtı ortaya koyun. Ortada somut bir eylem, somut bir yasa maddesi, somut bir kanıt yoksa bu davayı bitirin. Vereceğiniz karar, benden ziyade yargının ve devletin geleceğini belirleyecektir."
Gizli Tanık "Sögüt"ün beyanları
Ceza Dairesi Başkanı Taner Akıncı dava kapsamında celse arasında gizli tanık "Sögüt"ün beyanının alındığını belirtti.
Gizli tanık "Sögüt" beyanında, şunları kaydetti:
"Taraf gazetesinde yapılan haberler ve köşe yazıları Alaaddin Kaya'nın denetimine sunulur, onun 'olur'undan sonra yayınlanırdı. Ahmet Altan tarafından Fetullah Gülen'i eleştirir içerikli bir köşe yazısı Alaaddin Kaya tarafından önlenmek istendi. Ancak Ahmet Altan'ın ısrarı nedeniyle bu köşe yazısı yayınlandı. Buna rağmen Alaaddin Kaya'nın birkaç kez telefonla araması nedeniyle ertesi gün özür içerikli bir yazı Ahmet Altan tarafından kaleme alındı. Ben Alaaddin Kaya'nın yanında olduğum için bu telefon görüşmelerine şahit oldum. Ahmet Altan ile birebir konuşuyordu. Bu telefon görüşmesinden bir saat sonra Taraf gazetesine de gitti. Ertesi gün özür yazısı yayınlandı."
Başkan Akıncı, gizli tanık "Sögüt"ün beyanlarına ilişkin Ahmet Altan'a diyeceklerini de sordu.
Söz alan sanık Ahmet Altan da, "Ben hem Fetullah Gülen'i eleştiren bir yazı yazacağım hem de Gülen'e yardım etmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alacağım. Böyle bir şey gördünüz mü?" şeklinde konuştu.
Söz verilen diğer tutuklu sanıklar Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül de, suçlamaları kabul etmeyerek beraatlarını talep etti.
Mütalaa açıklandı
Duruşmada, daha sonra Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.
Mütalaada, tutuklu sanıklar Nazlı Ilıcak, Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek, Ahmet Altan ve tutuksuz sanık Mehmet Altan hakkında ilk derece mahkemesince "Anayasayı ihlal" suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının onanması talep edildi. Savcılık mütalaasında, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesi istendi.
Ceza Dairesi, sanıkların mütalaaya karşı beyanlarının alınması amacıyla duruşmayı 2 Ekim Salı gününe erteledi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi 16 Şubat'ta açıkladığı kararında, sanıklar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek'in üzerlerine atılı suçun sabit olması nedeniyle "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar vermişti.
Mahkeme, sanıkların üzerlerine atılı suçun niteliği, ağırlığı, sanıkların yargılama sırasındaki tutum ve davranışları, cezalarının indirilmesinde hafifletici neden olmaması nedeniyle verilen hapis cezasında indirim uygulanmamasına hükmetmişti.
Mahkeme, Mehmet Altan'da ele geçirilen 6 adet 1 doların saklanmasına karar vererek, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını kararlaştırmıştı.
Sanıklar, yerel mahkemenin kararını açıklamasının ardından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'ne itirazda bulunmuştu.
Dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, tutuklu sanık Anayasa Mahkemesi'nin kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine ilişkin kararını dikkate alarak Mehmet Altan'ın adli kontrol hükümleri kapsamında tahliyesine karar vermiş, sanıklar Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül'ün ise tutukluluk hallerinin devamı kararlaştırmıştı.
Daire, 6 sanık hakkındaki davanın yeniden görülmesi için duruşma günü vermişti.
Ilıcak ve Altan'lara 6 müebbet
Paralel yapı-14 Nisan (2017) 'İstanbul 7 sanık (ilk: 17 sanık) Medya/Taraf-Zaman yazarları/Darbe' davası (bitti)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(29 Eylül 2018, 16:09)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: