İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan'ın da aralarında bulunduğu 44'ü tutuklu 76 sanığın yargılandığı davada, tanıkların dinlenilmesine devam edildi.
02.12.2018 09:15 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan'ın da aralarında bulunduğu 44'ü tutuklu 76 sanığın yargılandığı davada, tanıkların dinlenilmesine devam edildi.
19.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin karşısında bulunan binada yapılan duruşmaya, 40'ı tutuklu 56 sanık ile avukatları katıldı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada, bir kısım tanıkların beyanları alındı.
Tanık Caner Yakut, 2 askerinin 15 Temmuz'da Sabiha Gökçen Havalimanı'na kendisinin haberi olmadan gittiğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kendisine bilgi verilmesi gerektiğini belirtti.
İki askerinden birinin adını hatırladığını anlatan tanık Yakut, bu iki askerin ifadeleri alınırken itirafta bulunduklarını ifade ederek, "İtiraflarında bir ağabeylerinin evine gittiklerini, O ağabeyin kendilerine 2-3 gün sonra bir rütbelinin kendilerini arayacağını söylediğini ve o rütbelinin dediklerini yapmalarını söylediklerini anlattılar." dedi.
Bir diğer tanık Tayfur Arıkan da, olay tarihinde askerlik görevini yaptığını, bölük komutanının Yılmaz Candır olduğunu, Candır'ın 14 Temmuz'da yıllık izne çıktığını, 15 Temmuz'da Candır'ın bölüğe gelerek elinde siyah bir poşetle çıktığını, kendisi poşeti elleyince askeri bot tarzı bir şeyin içinde olduğunu anladığını, Candır'ın normalde siyah bir araç ile geldiğini ancak o gün beyaz bir araca bindiğini aktardı.
"Darbe gecesi nizamiyede olmaması gereken askerler bile oradaydı"
Olay tarihinde uzman jandarma olan tanık Hüseyin Erdoğan da, 15 Temmuz gecesi gece 12 gibi nizamiyeye gittiğini, bölük komutanının kendisini çağırdığını dile getirerek, "Nizamiyede asker yoğunluğu vardı. Orada olmaması gereken kişiler bile oradaydı. Genelde asker bulamıyorduk ama o gece çok fazla asker vardı. Ben haberleri takip ettim, neler olup bittiğine dair. Askerler ormanlık alana doğru menzil almıştı. Askerleri biz dinlenme alanına oturttuk. Polisler geldi daha sonrasında görevlerini yaptı." diye konuştu.
Mahkeme heyeti de talimatla alınan tanıkların ifadelerini okuduktan sonra duruşma, yarına ertelendi.
20.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin karşısında bulunan binada yapılan duruşmada, tanıkların dinlenildi.
Duruşma salonuna SEGBİS ile bağlanan tanık İsa Gülter, olay tarihinde er olarak görev yaptığını belirterek, Zekeriyaköy Karakolu'nda olay gecesinde neler olduğunu anlattı.
Tanık Gülter, komutanı olan Teğmen Kerem Kartal'ın kendilerine silah temizliği, telsiz batarya dolumu yaptırdığını, her zaman yapılan hazırlıklar olmadığını, 15 Temmuz'dan bir hafta önce eğitime alındıklarını ve mühimmat hazırlığının yapıldığını söyledi.
Olay günü yemekhanede toplandıklarını, askerlerin dışarıya çıkmayacağı emrinin verildiğini, sivil halk gelmeye başlayınca darbeye teşebbüs olduğunu anladığını ifade eden tanık Gülter, araçlara silah, çelik yelek ve kask yüklemesi yapıldığını aktardı. Bu emrin teğmenin emriyle gerçekleştiğini dile getiren Gülter, tam araçlara binecekleri sırada teğmene telefon geldiğini ve 2. bir emre kadar çıkılmayacağının söylendiğini dile getirdi.
Dışarıdan karakola gelen 3 sivil şahsı tanımadığını aktaran tanık Gülter, bu kişilerin daha sonrasında araçlarına binip ayrıldığını ve teğmenin de daha sonrasında evine gittiğini söyledi.
Bir diğer tanık Volkan Yılmaz da, olay tarihinde uzman jandarma olarak İl Jandarma Komutanlığı'nın muhabere bölümünde görevli olduğunu, haber merkezinde nöbetçi olarak görev yaptığını, olay gecesi "harekat yıldırım" mesajının geldiğini, izinlerin iptal edilmesiyle ilgili olduğunu, bu mesajların alay komutanı Gürcan Sercan'a götürüldüğünü, mesajları kendisinin götürmediğini anlattı.
Olay gecesi sıkıyönetim direktifinin geldiğini dile getiren tanık Yılmaz, "Nöbetçi amir ve asayiş şube müdür vekili bizim bölüme geldi. 25 sayfa vardı, sayfalar karışınca bir çıktı daha aldım. Bu direktif alay komutanına götürüldü. Ben baktım 'Yurtta Sulh Konseyi' falan yazıyordu. Alay komutanı 'Mesajı hazırlayın, bekleyin' demiş. Ben çekmedim bu mesajı, çekmeyeceğini söyledim. Daha sonra 'Mesajı yayınlamayın' diye mesaj geldi. Bu mesaj da alay komutanına gitti." dedi.
Tanıkların beyanlarının alınmasından sonra duruşma yarına ertelendi.
21.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısında bulunan binada yapılan duruşmada, tanıkların dinlenilmesine devam edildi.
Duruşmaya SEGBİS aracıyla il dışından bağlanan tanık Ender Anıl Çalgın, 14 Temmuz 2016'da eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan ile eski 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit'in Atatürk Havalimanına geldiğini, Sercan'ın kendisinden havalimanının krokisini istediğini anlattı.
Tanık Çalgın, Sercan'ın kendisinden kroki üzerinde havalimanının kritik noktalarını göstermesini istediğini belirterek, şunları kaydetti:
"Havalimanı giriş-çıkışlarını, Cumhurbaşkanımızın uçağının kalktığı, indiği yerler, kulelerin olduğu yerler gibi. Bütün soruları Gürcan Sercan sordu, Mehmet Nail Yiğit bir şey sormadı. Ben odadan çıktıktan yarım saat sonra Mehmet Nail Yiğit çıktı, 20 dakika sonra da Gürcan Sercan ayrıldı. İlk defa böyle bir şeyi 14 Temmuz'da istediler. Havalimanında iki kroki var, biri VIP odasında, biri de benim birliğimde. Yaptığım görevle alakası olmayan şeyler sordular. Gürcan Sercan, Cumhurbaşkanımızı haftanın 3 günü havalimanında karşılayan kişiydi, devlet konukevini bilmemesi imkansız."
Mahkeme Başkanı Mustafa Çakar'ın "Gürcan Sercan senden daha önce bu şekilde bilgi aldı mı?" sorusuna tanık Çalgın, "İlk kez o gün geldi o şekilde." cevabını verdi.
Sanık Sercan'ın, Yiğit ile uzman erbaşların durumunu konuştuğunu söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Çakar, "Siz havalimanına gittikten 24 sonra darbe girişimi gerçekleşmiş. Darbecilerin Vatan Caddesi'ni işgal etmeye çalıştığı taburun komutanıyla havalimanına gitmişsiniz. Gidiş amacınız uzman erbaşların durumunu sormak mıydı?" sorusunu yöneltti.
Sanık Sercan, kendisinin de Yiğit'in de havalimanını bildiğini, insanın bilmediği şeyin keşfini yapabileceğini, uzman erbaşların konusunun konuşulduğunu söyledi.
"Trafik yoğun olduğu için gidemedim"
Bir diğer tutuklu sanık Nurettin Çakmak, tanığa kendisini tanıyıp tanımadığını sorması üzerine tanık Çalgın, Çakmak'ı tanıdığını, olay günü kendisinin vekaleten birinci amiri olduğunu belirtti.
Tanık Çalgın, Çakmak'ın birinci amiri olarak vekalet ettiğini, Çakmak'ı 4-5 defa aradığını anlatarak, "Yarbay Nurettin Çakmak'a havalimanındaki durumu söyledim ve havalimanına gelmesini istedim. Bana yolların kapalı olduğu için gelemeyeceğini söyledi. Biz o an yol durumuna baktık, yollar açıktı. O gün jandarma olarak en sıkıntılı bölge benim bölgemdi. Yardım talebinde bulundum. Üstümde polis yeleğiyle görev yaptım. Yarbay Nurettin Çakmak'a sıkıntıları söyledim, 'Trafik yoğun gelemeyeceğim.' dedi. Her aradığımda aynısını söyledi." diye konuştu.
Çakmak da "Trafik yoğun olduğu için gidemedim. Ben kendisini yönlendirdim. Anıl'ın durumu çok kötüydü. İddianamede de yolların kapalı olduğu yazıyor. Yol kapalı, nasıl gideyim." şeklinde cevap verdi.
"Gerekirse yürünür"
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Çakar, "Gürcan Sercan köprüde bot bulup karşıya geçmiş. Yollar kapalıydı ama havalimanına vatandaşlar yürüyerek gitti. Tanık senden yardım istediğini söylüyor. Orası işgal edilmiş. İnsan halı saha maçına trafik olsa bile gidiyor. Darbe girişimi olmuş gerekirse yürünür." dedi.
Sanık Çakmak "Gece boyunca teselli etmeye çalıştım. Tek sorumlu olduğum yer orası değildi. O esnada düşünemiyorsunuz. Yollar kapalıydı." şeklinde konuştu.
Bir diğer tanık Devran Karatay, olay günü İstanbul İl Jandarma Komutanlığında şoför olarak vatani görevini yaptığını, saat 19.00'dan sonra anormal bir hareketlilik olmaya başladığını, yerleşkede jandarma olmayan subayları da gördüğünü, 04.00-05.00'e kadar hareketliliğin devam ettiğini aktardı.
Tanık Karatay, ulaştırma erlerinin hazır olması için emir verildiğini, kapıya götürüldüklerini anlatarak, "Sivil araçlar ve zırhlı landler gelmeye başladı. Kayıt yapılmıyordu. İlk defa o gün araçlar kayıt yapılmadan alındı. Kayıt yapılmadan normalde içeri alınmaz araçlar. Karargahtan gelen bir telefon üzerine kayıt yapılmama emri verildi. Albay Haydar Yalım, bizi denetliyordu. Kapıdakiler emri ondan alıyordu. Astsubaylar kendi aralarında darbe girişimi olduğunu konuşuyorlardı. Yalım, aranmaması gereken araçları arama şeklinde başkalarıyla konuşuyordu." ifadelerini kullandı.
Tanıkların dinlenilmesinden sonra duruşma yarına ertelendi.
22.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısında bulunan binada yapılan duruşmaya, 40'ı tutuklu 57 sanık ile avukatları katıldı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada, tanıkların dinlenilmesi tamamlandıktan sonra taleplere geçildi.
Tüm tutuklu sanıklar, tahliyelerini talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Ferdi Gökşen'in tahliyesine karar vererek, hakkında adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına ve firari 8 sanık ile sanık Osman Nuri Çevik'in dosyasının ayrılmasına hükmetti.
Mahkeme, tüm sanıkların FETÖ kapsamında sabit hatlardan aranıp aranmadığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sorulmasına hükmederek, bir sonraki celse dinlenilmeyen tanıkların dinlenilmesine ve dönmeyen evrakın beklenmesine karar verdi.
Tutuklu 43 sanığın bu hallerinin devamını kararlaştıran mahkeme, duruşmayı 21 Ocak 2019'da Silivri'de görülmek üzere erteledi.
Bunun yanı sıra son duruşmada, sivil 16 sanığın dosyası ayrılarak, 92 olan sanık sayısı 76'ya düşmüştü.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Gürcan Sercan ve yardımcılarının bulunduğu 73 jandarma personelinin darbe girişimi akşamı yaptığı faaliyetler anlatılıyor.
İddianamede, aralarında FETÖ'nün jandarma yapılanmasının sözde "manevi abisi" Şemsi Zafer Yalçın ile sözde "Marmara Bölge Temsilcisi" Nihat Keskin'in de bulunduğu 19 sanığın, örgütteki yerleri ve jandarmayla ilişkilerine vurgu yapılıyor.
Darbe girişimi günü Harp Akademilerinden subayların İl Jandarma Komutanlığı'na gelerek Albay Gürcan Sercan ve yardımcısı Yarbay Birol Abbas'la görüştükleri, sanıkların darbe girişimine hazırlık olarak değerlendirilen bu faaliyetlerini "tez çalışması" şeklinde adlandırarak gizledikleri belirtilen iddianamede, İl Jandarma Komutanlığındaki kamera kayıtlarının bulunduğu 2 harddiski teslim alan Sercan'ın bunları sanık Albay Haydar Yalın'a verdiği ve bu görüntüleri birlikte imha ettiklerinin değerlendirildiği aktarılıyor.
İddianamede, Sercan'ın darbe girişimi gecesi gittiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden kendisine tahsis edilen botla ayrıldığı, dönemin İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın bot talebinin ise yerine getirilmediği anlatılıyor.
İstenen cezalar
İddianamede, aralarında Sercan ve yardımcılarının da bulunduğu albay, yarbay, yüzbaşı, üsteğmen, astsubay ve uzman çavuş rütbesindeki 73 sanığın "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan da 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Aralarında terör örgütünün "manevi abisi" Şemsi Zafer Yalçın ve "Marmara Bölge Temsilcisi" Nihat Keskin'in de bulunduğu sözde "abi" konumundaki 12 sanığın da aynı suçlardan üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, bu sanıkların "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan da 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
İddianamede, örgütün sözde "abi"lerinden 5 kişi hakkında "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçundan 22,5 yıla kadar, 2 sanık hakkında ise "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Paralel yapı-04 Temmuz (2017) 'İstanbul 92 (76+12) sanık Jandarma Yapılanması/Darbeye destek' davası
(02 Aralık 2018, 09:15)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: