Hüseyin Gülerce: Artık burada duracak diyenler oldu ama, Ergenekon dalgaları büyüyerek devam ediyor. 11. dalga, mali kaynaklara ve medya ayağına doğru işaretler de veriyor. Bu son dalgadan ne anlamak lazım? 11. dalganın anlattığı, evet kararlılıktır. Devletin ortak aklı devrededir. Artık geriye dönüş yok. ETÖ´nün mali destekçileri, medyadaki ayakları, kalkanları, siyasetçi ve bürokrasi ayağı bunların hepsinin üzerine gidilecek. Eli cinayete, kana, teröre bulaşmış olanlar düşünsün...
Ergenekon dalgaları örgüt çökertilinceye kadar sürecek
Artık burada duracak diyenler oldu ama, Ergenekon dalgaları büyüyerek devam ediyor. 11. dalga, mali kaynaklara ve medya ayağına doğru işaretler de veriyor. Bu son dalgadan ne anlamak lazım? 11. dalganın anlattığı, evet kararlılıktır. Devletin ortak aklı devrededir. Artık geriye dönüş yok. ETÖ´nün mali destekçileri, medyadaki ayakları, kalkanları, siyasetçi ve bürokrasi ayağı bunların hepsinin üzerine gidilecek. Eli cinayete, kana, teröre bulaşmış olanlar düşünsün...
Onuncu dalgadan sonra Genelkurmay´ın devreye girdiği, hükümetle bir uzlaşmaya varıldığı, bundan böyle bu işin burada duracağı falan söylendi. İşin ucunun kendilerine gelme ihtimali olduğunu sezenler, bekledikleri teselliye kavuştuklarını düşünerek sevindiler. Buna kendilerini inandırdılar. On birinci dalga, hiç de öyle olmadığını, yargının kararlılığının devam ettiğini anlatıyor.
Ergenekon davası, gerçekten bir halat çekme yarışına döndü. Kah bu davanın, asrın davası olarak demokrasinin önünü açacağını düşünenler ipe asılıyor, kah bu davayı sulandırıp Susurluk gibi akamete uğratmak isteyenler ipe asılıyor. Öyle oluyor ki; bir taraf kaybediyor derken, karşı taraf yeniden bir hamle yapıyor. Mesela Ankara´da toprak altından silahlar çıkarılıyor, anti Ergenekoncular ne var bunda, Susurluk silahları deyip geçiştirmeye çalışıyorlar. Arkasından Yarbay´ın krokisinin gösterdiği silahlar çıkarılıyor, suspus oluyorlar. Onuncu dalgada Yalçın Küçük gözaltına alınınca Delidir, ne yapsa yeridir, onu da mı tutukluyorsunuz?.. diyorlar. Kemal Gürüz -ki artık sapına kadar Amerikancı olduğunu öğrendik, ama helal olsun, nereye mesaj vereceğini biliyor- gözaltına alınıyor, Koskoca YÖK başkanının kafasını bastırıyorlar, nerede insan hakları?.. diye ayağa kalkılıyor. Eski MGK Genel Sekreteri gözaltına alınınca , Bak Genelkurmay devreye girdi, hadi bakalım şimdi ne yapacaksınız?.. diye efelenmeler başlıyor. Bu defa da 11. dalga geliyor. Tam bir halat çekme oyunu. Ama son iki dalga ve yeni irtibatlar, Ergenekoncular takımının takatinin tükenmekte olduğunu iyice belli ediyor.
Bilhassa toprak altından çıkarılan silahlar. Bilhassa muvazzaf Yarbay Mustafa Dönmez´in krokisinden hareketle ele geçirilen silahlar. Bilhassa lav silahları ile onun ajandasında bulunan Başbakan Erdoğan´a yönelik suikast planının varlığı. Bilhassa İbrahim Şahin´in tutuklanmasından sonra infaz timlerinin, suikast timlerinin yurdun dört bir tarafında yakalanıyor olması. Bilhassa Silahlı Kuvvetler bünyesinde Karargah Evlerinin varlığının ortaya çıkarılması. Genelkurmay´ın bu konuda çalışma yapmaya başlaması. Bilhassa faili meçhul cinayetlerle ilgili asit kuyularının, infaz kuyularının varlığına dair deliller.
Bilhassa Danıştay saldırısının Ergenekon terör örgütü (ETÖ) ile bağlantısının olabileceğinin kabulü. Bilhassa Üzeyir Garih cinayeti zanlısının Ergenekon davası ile ilgili ifade vermesi. Bilhassa KKTC ile Ergenekon bağlantısına dair yeni bilgilerin ortaya çıkması. Ergenekon sanığı ve Danıştay saldırısının azmettiricisi olarak yargılanan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ile Akın Birdal suikastı tetikçisi Semih Tufan Gülaltay´a KKTC vatandaşlığı verildiği gibi, Kıbrıs davasına katkı sağladıkları gerekçesiyle onur nişanı ile ödüllendirildiğinin ortaya çıkması... Halat çekme yarışında ETÖ ve destekçilerinin eli giderek zayıflıyor. Yaptıkları her yeni hamle boşa çıkıyor. Savcı Öz´e son dalgadan sonra nasıl da saldırıldı. Halbuki Susurluk davasında, Yok mu bizim ülkemizde de İtalya´daki gibi yiğit, cesur savcılar?.. diye ayağa kalkmışlardı. Çıkınca da insafsızca üzerine abandılar. Esas duruşta Sabit Amca 40 savcı istedi. Şu Barolar Birliği Başkanı´nın dediklerine bakar mısınız. Neymiş, beyefendi savcıyı tanımıyormuş. Görevden alınıp, yerine tanınan bir savcının atanmasını talep ediyormuşlar... Emriniz olur. Yargı bağımsızlığı adına başka bir arzunuz? Tanımak ne demek? Yani YARSAV üyelerinin arasında ismi yok demeye mi getiriyorsunuz?
11. dalganın anlattığı, evet kararlılıktır. Devletin ortak aklı devrededir. Artık geriye dönüş yok. ETÖ´nün mali destekçileri, medyadaki ayakları, kalkanları, siyasetçi ve bürokrasi ayağı bunların hepsinin üzerine gidilecek. Eli cinayete, kana, teröre bulaşmış olanlar düşünsün...
(23 Ocak 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: