1994´te Elazığ´da çatışmada şehit olan Binbaşı Şahin´in oğlu, 17 yıl sonra olayın peşine düştü. Eski JİTEM´ci Ergenekon tanığı ´Kıskaç´ın ifadeleri de olaydaki şüpheleri güçlendiriyor. Kıskaç, Radikal muhabiri Mustafa Gökkılıç a konuştu: Binbaşı Şahin´i bölgeye operasyona gönderdiler. Bir ara Yeşil ve ekibi gözden kayboldu. O sırada yoğun bir çatışmaya girdik ve Şahin başından vuruldu.
Binbaşı Şahin´in ölümünde JİTEM şüphesi
1994´te Elazığ´da çatışmada şehit olan Binbaşı Şahin´in oğlu, 17 yıl sonra olayın peşine düştü. Eski JİTEM´ci Ergenekon tanığı ´Kıskaç´ın ifadeleri de olaydaki şüpheleri güçlendiriyor. Kıskaç, Radikal muhabiri Mustafa Gökkılıç a konuştu: Binbaşı Şahin´i bölgeye operasyona gönderdiler. Bir ara Yeşil ve ekibi gözden kayboldu. O sırada yoğun bir çatışmaya girdik ve Şahin başından vuruldu.
Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis 17 Şubat 1993´te şaibeli uçak kazasında hayatını kaybetti. Tarih 22 Ekim 1993´ü gösterdiğinde Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğeneral Bahtiyar Aydın Lice Asayiş Bölük Komutanlığı önünde Kanas suikast silahıyla öldürüldü. Ardından bir yıl geçmemişken 3 Şubat 1994´te Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu´nun intihar haberi geldi. Daha önce yer aldığı JİTEM´in faaliyetlerinden daha sonra rahatsız olan Binbaşı Cem Ersever´in cesedi 4 Kasım 1993´te Ankara Elmadağ´da bir arazide başına kurşun sıkılmış halde bulundu.
O dönem terörle mücadelede etkin rol alan isimlerden biri de Elazığ Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Mahmut Şahin´di. Binbaşı Şahin´in 11 Ocak 1994´te Elazığ´ın Palu kırsalında şehit düşmesi aradan 17 yıl geçmesine rağmen aydınlatılamadı. Ancak JİTEM´in varlığı yıllar sonra devlet tarafından resmi olarak kabul edilince faili meçhul subay ölümleri ve karanlıkta kalan çok sayıda olay yeniden inceleme altına alındı. Binbaşı Mahmut Şahin´in oğlu Ozan Şahin de 17 yıl sonra babasının faillerinin peşine düştü. Babasının ölümündeki JİTEM şüphesini araştıran Ozan Şahin´in anlatımlarını destekleyen ifadeler ise Ergenekon soruşturmasının ´Kıskaç´ kod adlı tanığından geldi. Vurulduğu anda Binbaşı Şahin´in yanında olduğunu söyleyen ´Kıskaç´, orada olan ´tanıdık´ birinin daha ismini veriyor: ´Yeşil´ kod adlı Mahmut Yıldırım.
Aydınlatılamayan olaylar
Eşref Bitlis, Bahtiyar Aydın, Kazım Çillioğlu, Cem Ersever suikastları aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ aydınlatılamadı. Bu dosyalarda yıllar sonra JİTEM iddiaları gündeme geldi. 17 yıl sonra bir askerin kuşkulu ölümü daha JİTEM kuşkusuyla gündemde. 11 Ocak 1994´te sahipsiz bir kurşunla öldürülen Elazığ Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Mahmut Şahin´in oğlu Ozan Şahin Konuyla ilgili olarak ilk kez Radikal´e konuşurken, ?Halen kafamda soru işaretleri var. Babamın şehadetini çok kişiden dinledim. Çok farklı şeyler söyleniyor? diyor. Şahin, Jandarma Genel Komutanlığı´ndan da konuyla ilgili tutarlı bir açıklama yapılmadığını söylüyor.
Teğmenin duyumları
Ozan Şahin, babasının şehit düştüğü çatışmayı yıllar sonra o dönem görev yapan bir topçu teğmenden de dinlemiş: ?O teğmen bana yıllar sonra babamın şehit edildiği olayın şaibeli olduğunu söyledi. Teğmenin o dönem babamla ilgili duyumlar aldığını öğrendim. Hatta teğmen bir defa ´Mahmut Şahin´i harcayacaklar´ şeklinde bir duyum aldığını bana söyledi. Bana babamın çok dürüst olduğunu, Özlüce Barajı´nın tamamlanması için mücadele ettiğini söyledi. Çünkü Özlüce Barajı yapıldığı takdirde PKK´nın geçiş güzergâhı su altında kalacaktı.?
Tabutla aynı uçakta
Evlerine sık sık tehdit telefonları geldiğini de belirten Şahin, babasının şehit edildiğinin ertesi günü annesi ve iki kardeşiyle birlikte bir kargo uçağında Ankara´ya gönderildiklerini anlatırken yolculuk sırasında babasının tabutunun da aynı uçakta bir metre önlerinde bulunduğunu sözlerine ekliyor. Babasının şehit düştüğü olayla ilgili rapor hazırlanmadığını da savunan Şahin, ?Babamın yokluğunda o dönem Jandarma Genel Komutanı olan Aydın İlter´in annesine ?Biz kimlere ev almıyoruz ki size de bir ev alırız. Çocuklarınızın tüm masrafları bize ait. Sizin de tayininizi istediğiniz okula yaptırırız? dediğini anlatıyor.
Suç duyurusu
Ancak kendilerine verilen sözlerin yerine getirilmediğini ifade eden Şahin, ?Hatta babamla ilgili yetkililerden hesap sormak istediğinde annem tehditler aldı? iddiasında bulunuyor. ?Eğer bu işi PKK yapmadıysa ben şunu sorarım: Bir ordu kendi subayını nasıl öldürebilir? Ben Jandarma Genel Komutanlığı´ndan babamın otopsi raporlarını ve olay yeri inceleme tutanaklarını isteyeceğim. Eğer vermezlerse hukuk mücadelesi vermekten kaçınmayacağım. Babamın kanı milletine helal olsun? diyen Ozan Şahin, faillerin ortaya çıkarılması için önümüzdeki günlerde cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.
Kıskaç da konuştu
Binbaşı Şahin´in ölümünü o dönem JİTEM adına çalışan ve aynı zamanda 2. Ergenekon davasının ´Kıskaç´ kod adlı gizli tanığı suikast olarak nitelendiriyor. Şahin´in öldürüldüğü çatışmada bulunduğunu da öne süren Kıskaç, Şahin´in ´öldürülme´ gerekçesini ise şöyle anlatıyor: ?Bölgede çetelere ve kaçakçılara karşı çok önemli operasyonlar düzenlemiş gözü kara bir komutandı. Şahin´in Elazığ´da göreve başlaması JİTEM´in işine gelmedi. Komutan bu bölgede bir baraj yapılmasını destekliyordu. Eğer Özlüce Barajı bitse, PKK´ın yolları kesilecek ve bu da bölgedeki terör sorununu bitirecekti. O zaman JİTEM´e de gerek kalmayacaktı. Bölgede yoğun oranda hintkeneviri ve esrar yetiştiriliyordu ve Binbaşı Şahin bu noktaları kısa sürede yok etti.?
´İlk saldırı değildi´
Kıskaç, Mahmut Şahin´e düzenlenen saldırılara birebir tanık olduğu iddiasında: ?Bir gün Binbaşı Şahin, ´Yeşil´ kod adlı Mahmut Yıldırım ve Elazığ´da görevli bazı emniyet müdürleriyle av için Özlüce Barajı´na gittik. Avlanırken barajın hemen yanında bulunan uçaksavarla üzerimize ateş açıldı. Binbaşı Mahmut Şahin telsizden ´Benim burada olduğumu bilmiyor musunuz?´ diye çağrı yaptı. Karşı taraftan ´Bize terörist olduğunuz söylendi. Ateş emri verildi´ yanıtı geldi.?
Şehit düştüğü gün Binbaşı Şahin´le birlikte olduğunu öne süren Kıskaç, o anları da şöyle anlatıyor: ?Şahin´i bölgeye operasyona gönderdiler. Şekeran adı verilen yaylada PKK´ya karşı operasyon düzenlendi. Tüm bölge havan toplarıyla dövüldü. Ancak Sahabe Tepe adı verilen bölgeye hiç havan mermisi atmadılar. Sahabe Tepe´ye yaklaşırken bizimle birlikte hareket eden ´Yeşil´ ve ekibi bir ara gözden kayboldu. O esnada yoğun bir çatışma içine girdik ve çatışmada Binbaşı Şahin başından vuruldu. İnleme sesini duydum. Binbaşıyı kucağıma aldım. Telsizle yardım istedim ama nedense yardım gelmedi.? ( Radikal)
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu
Demokratik açılım projesiyle birkaç yıldır yapılmaya çalışılan ´demokratik açılımlar yoluyla terörü bitirme´ projesinin bir benzeri Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın öncülüğünde 90´lı yıllarda denenmişti. Ancak başta Özal olmak üzere ona yakın olan Jandarma komutanı Eşref Bitlis ve ekibinde yer alan çok sayıda subay şüpheli ölümlerle hayatlarını kaybetti. 1993 yılının özellikle dikkat çektiği bu birkaç yıllık dönemde 33 erin şehit edilmesi gibi başka kritik olaylar gerçekleşti. 33 erin katledildiği bölgeye ilk gidenlerden birinin bugün Ergenekon davasının sanıklarından olan dönemin askeri istihbarat subaylarından Fikri Karadağ olduğu anlaşıldı. Karadağ´ın adı Ergenekon iddianamelerinde, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın ölümünde de geçiyor.
1993 yılı başında gazeteci Uğur Mumcu bombalı saldırıda öldürüldü. Mumcu´nun son günlerinde PKK lideri Öcalan´ın MİT´le ilişkilerini incelediği, buna dair bir kitap yazmakta olduğu biliniyordu. Mumcu, etrafındakilere Öcalan´la ilgili de ilginç bağlantılara ulaştığını açıklamıştı. Kızı bu durumu şöyle ifade ediyor: Muhtemelen Apo´nun MİT ajanı olduğuna dair bir belgenin izine ulaşmıştı. Bu belgeyi aradığını da biliyordum. Ancak kısa süre sonra suikast meydana geldi. Mumcu´nun öldürülmesiyle başlayan 1993 yılı Türkiye için kanlı ve kara bir yıl oldu. En kanlısının Bingöl´deki 33 er katliamının olduğu çok sayıda peşpeşe gelen olaylarda kendi alanında güçlü ve simge isimler aynı yıl, art arda hayatlarını kaybetti: Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Jandarma Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, JİTEM Grup Komutanı Binbaşı Cem Ersever ve gazeteci Uğur Mumcu. Kimi öldürüldü, kiminin ölümünün üzerindeki sis perdesi hala aralanamadı. Bu dört ismin ortak özelliği ise ya PKK´yla mücadelenin doğrudan içinde yer almaları ya da sorunun çözümü için ciddi mesai harcamalarıydı. Bu olaylar sonucunda son yıllarda ´demokratik açılım´ projesiyle yapılmaya çalışılanın benzeri, PKK´nın tasfiyesinin sağlanarak Doğu ve Güneydoğu´nun terörden kurtulması ve barışın sağlanması projesi rafa kaldırıldı.
İşte 1993 yılındaki olaylar dizesi
24 Ocak 1993: Uğur Mumcu cinayeti
17 Şubat 1993: Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in uçak kazasında ölümü
17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Özal´ın kalp krizinden vefatı
24 Mayıs 1993: Bingöl´de 33 asker katliamı
22 Ekim 1993: Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti
04 Kasım 1993: JİTEM kurucusu Cem Ersever ve yakın arkadaşlarının öldürülmesi.
(22 Ağustos 2011, 13:34)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek
Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü
ORGENERAL EŞREF BİTLİS´İN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ
ALBAY KAZIM ÇİLLİOĞLU´NUN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MANŞETLERİMİZ
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu
PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz