DYP-SHP koalisyon hükümeti döneminde İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı olan Adnan Ekmen´in yeni iddiaları çok tartışılacak. Daha önce 1996 yılında 11 kişinin öldüğü Güçlükonak katliamını PKK´nın değil JİTEM´in yaptırdığını iddia eden Ekmen şimdi de HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın´ın cenazesinde Ergenekon´un parmağı olduğunu söylüyor.
Ergenekoncuların ağabeyleri kalabalığın üzerine ateş açtı
DYP-SHP koalisyon hükümeti döneminde İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı olan Adnan Ekmen´in yeni iddiaları çok tartışılacak. Daha önce 1996 yılında 11 kişinin öldüğü Güçlükonak katliamını PKK´nın değil JİTEM´in yaptırdığını iddia eden Ekmen şimdi de HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın´ın cenazesinde Ergenekon´un parmağı olduğunu söylüyor.
Yeni Aktüel Dergisi´ne konuşan Adnan Ekmen 18 yıl önce öldürülen Halkın Emek Partisi (HEP) İl Başkanı Vedat Aydın´ın cenazesindeki kalabalığa ateş edenlerin bugünkü Ergenekoncuların ağabeyleri olduğunu iddia etti. Güçlükonak Katliamının Perde Arkasını Aralayan Açıklamaları Basında Büyük Yankı Bulan Eski Devlet Bakanlarından Adnan Ekmen, Bu Kez Bundan 18 Yıl Önce Öldürülen Halkın Emek Partisi (hep) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın´ın Cenazesindeki 100 Bin Kişilik Kalabalığın Üzerine Otomatik Silahlarla Ateş Açılmasına Dair Tanıklığını Dile Getiriyor. Açılan Ateş Sonucu Resmi Açıklamaya Göre Üç, Hep Yöneticilerinin İfadesine Göre İse Onlarca Kişi Ölmüş, Yüzlercesi De Yaralanmıştı. O Tarihte Hep Mardin Milletvekili Olan Adnan Ekmen De Cenaze Töreni Sırasında Kurşunla Değil Ama Polis Dayağıyla Bedeninde Kendi Deyimiyle kırılmadık Kemiği Kalmayarak Yaralananlardan. İşte Adnan Ekmen´den Cenaze Törenindeki Olaylara Işık Tutan Açıklamalar...
Güçlükonak katliamının perde arkasını aralayan açıklamalar yapan DYP-SHP Hükümetinin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen´le, 1991´de öldürülen HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın´ın cenaze töreninde çıkan olayları konuştuk. Ekmen, söyleşinin bu bölümünde cenaze töreninde kalabalığın üzerine ateş açanların neyi amaçladıkları, olaylar sırasında Diyarbakır Emniyet Müdür Yardımcısı olan Susurluk aktörlerinden Hüseyin Kocadağ´la karşılaşması esnasında ne hissettiği, çıkan olaylar esnasında kendisini ölümden kimin kurtardığı, Erdal İnönü´nün siyaseti neden bıraktığı ve 33 askerin PKK tarafından kurşuna dizilmesinden sonra ne dediği, TRT Şeş´in Güneydoğu´da nasıl karşılandığı ve Kürt sorununun çözülmesi için bundan sonra neler yapılması gerektiği sorularına açıklık getiriyor.
Bakan olmadan önce HEP Mardin Milletvekili olarak Vedat Aydın´ın Diyarbakır´da yapılan olaylı cenaze törenine katılmış, polisten dayak yemiştiniz. Vedat Aydın´ın öldürüldüğü haberi gelince Salih Sümer ve Mahmut Alınak´la birlikte Diyarbakır´a gittik. Cenazede alınacak önlemleri konuşmak üzere ziyaret ettiğimiz Diyarbakır Emniyet Müdürü Ramazan Er, bize son derece sıcak davrandı. O sırada içeri giren birini Emniyet Müdür Yardımcısı diye tanıttılar. Birden herkesin havası değişti. O anda içimin ürperdiğini hissettim. Ramazan Er´in bile onun karşısında küçüldüğünü fark ettim. Çıkarken Alınak´a İnsan insandan korkar, doğaldır, ama ilk defa birisinden bu kadar korktuğumu hissettim dedim. Susurluk kazasından sonra resmini gazetelerde görünce o kişinin Hüseyin Kocadağ olduğunu anladım.
Emniyet Müdürlüğü´nden çıktıktan sonra neler oldu? Vedat Aydın´ın cenazesini aldık, İstasyon Meydanı´nda konuşmalar yapıldı. Doğu Perinçek ile DEP Siirt Milletvekili Zübeyir Aydar, Arabadan çıkalım, olay çıkarmaya kalkışan olursa müdahale ederiz dediler. İnip yürümeye başladık. Bazı çocuklar polislere taş atıyordu, müdahale edince beni hırpalamaya başladılar. DYP Diyarbakır Milletvekili Ferit Bora, Bu Adnan Ekmen´dir deyince çocuklar özür dileyip uzaklaştı. Mardin Kapı´ya doğru ilerlerken biri geldi ve ayağındaki sıyrığı göstererek, güvenlik güçlerinin ateşli silah kullandıklarını söyledi. Ben topluluğun tahrik olmasını önlemek için kurşun sıyrığı olmadığını, taş olabileceğini söyledim. O sırada güvenlik güçlerinin kalabalığın etrafını sardığını fark ettim ve olay çıkacağını anladım. Jandarma Alay Komutanı Albay İsmet Yediyıldız´la görüşmek üzere Mardin Kapı Polis Karakolu´na gittim. İçeri girerken tek sıra olmuş polislerden birkaç tekme yedim. Provokasyona yol açmamak için tepki vermedim. Yediyıldız´ın yanında diğer üst düzey görevliler de vardı. Özal´a, Menderes´e, İsmet İnönü´ye küfrediyor, Fehmi Işıklar´a tehditler savuruyor, Sırrı Sakık´a laf atıyorlardı. Işıklar ile Ahmet Türk´ü bir kenara çektim, güvenlik güçlerinin olay çıkarmaya hazırlandıklarını söyledim. Meydanın sorumluluğunu bana bırakıp OHAL Valisi Kozakçıoğlu ile görüşmeye gittiler. Yürüyüş alanına döndüm, tanıdığım insanlara evlerine gitmelerini tembihledim. Bu şekilde bir hayli insanı kurtardığımı söyleyebilirim. Sonradan pek çok kişi bana teşekkür etti. Sen niye gelmiyorsun? diye soranlara sorumluluğumu hatırlattım.
Olayların nasıl başladığını hatırlıyor musunuz? İnsanları minibüslere bindirirken birden silahlar patlamaya başladı. Kalabalık kaçışmaya başlayınca, çarpanlar oldu, yere düştüm. İnsanlar üzerime basıp kaçıyordu. Aklıma Hac´da çıkan panik esnasında ezilen hacı adayları geldi, aynı akıbetin beni de beklediğini düşündüm. Minibüse bindirdiğim genç bir kadın beni elimden tutup çekti ve ezilmekten kurtardı. Ayağa kalktım, herkes kaçıyordu, ben de kaçmaya başladım. Otomatik bir silahtan sağıma, soluma mermiler yağıyordu. Bir süre zikzak yaparak koştum. Vurulacağımı anlayınca bir polis topluluğunun arasına daldım. Ölmektense dayak yemeyi yeğlemiştim. Polisler de sağ olsun ellerinden geleni esirgemediler(!) Çok hakaret ettiler, çok dövdüler. Gazeteci Taşkın Şenol yediğim dayağa tanıklık etti.
Sizi neyle dövüyorlardı? Sopayla dövdüler, kırılmadık yerim kalmamıştı. Kafam, bileklerim, dizim kırılmış, her tarafım mosmor olmuştu. ( Yeni Aktüel)
(20 Şubat 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: