El bombalı saldırılardan sonra molotoflu saldırılar da Ergenekon´a resmen bağlandı. Cumhuriyet Gazetesi´ne 29 Mart 2008´de yapılan molotoflu saldırıyla ilgili 8 kişi hakkında dava açıldı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından hazırlanan dava iddianamesinde, eylemin Ergenekon terör örgütü ile irtibatlı kişiler tarafından gerçekleştirildiği kanaatine varıldığı kaydedildi. Ergenekon iddianamesinin 411 ve 412. sayfalarında Savcı Zekeriya Öz, sanık Osman Yıldırım´ın 1 Nisan 2008´de Ankara C. Başsavcılığı´nda verdiği ifadesinden bahsederek Cumhuriyet gazetesine yeni yapılan bu molotoflu saldırının da Ergenekon örgütünün eylemi olduğu iddiasını sanık ağzından aktarıyordu. Molotof davası görünüşe göre Ergenekon davasıyla birleştirilecek.
FLAŞ!!! Savcı: Cumhuriyet´e molotoflu saldırı Ergenekon´un işi!
El bombalı saldırılardan sonra molotoflu saldırılar da Ergenekon´a resmen bağlandı. Cumhuriyet Gazetesi´ne 29 Mart 2008´de yapılan molotoflu saldırıyla ilgili 8 kişi hakkında dava açıldı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından hazırlanan dava iddianamesinde, eylemin Ergenekon terör örgütü ile irtibatlı kişiler tarafından gerçekleştirildiği kanaatine varıldığı kaydedildi. Ergenekon iddianamesinin 411 ve 412. sayfalarında Savcı Zekeriya Öz, sanık Osman Yıldırım´ın 1 Nisan 2008´de Ankara C. Başsavcılığı´nda verdiği ifadesinden bahsederek Cumhuriyet gazetesine yeni yapılan bu molotoflu saldırının da Ergenekon örgütünün eylemi olduğu iddiasını sanık ağzından aktarıyordu. Molotof davası görünüşe göre Ergenekon davasıyla birleştirilecek.
Eylem azmettiricisi Sedat Peker´in adamı ve Ergenekon tutuklusu Boğaç Kaan Murathan
Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk´un Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınıp serbest bırakılmasından bir hafta sonra gazeteye molotof kokteyli atılması olayına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasına ilişkin 7´si tutuklu 8 sanık hakkında, 8 yıl 3 ay ila 42 yıl arasında değişen hapis cezası istemiyle dava açıldı. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı KadirAltınışık tarafından hazırlanan 23 sayfalık iddianamede, 29 Mart 2008 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi´nin bahçesine kimliği belirsiz kişiler tarafından molotof kokteyli atıldığı ve olayla ilgili soruşturma başlatıldığı anlatıldı. Bölgede bulunan güvenlik ekiplerinin yaptıkları çalışmalarda 15 yaşından küçük U.E.´nin yakalandığı ifade edilen iddianamede diğer iki şahsın ise yakalanamadığı anlatıldı. Zanlı U.E.´nin, olayı Bedirhan Şinal´in yönlendirmesiyle O.A. ile birlikte yaptıklarını anlattığı belirtildi. Olaydan bir gün sonra da Bedirhan Şinal ve Oğuzhan A.´nın yakalandığı belirtildi. Olayla ilgili 6 tanık ile 8 şüphelinin ifadeleri de iddianamede yer aldı. Hakkında İstanbul 3. Çocuk Mahkemesi´nde dava açılan U.E.´nin verdiği ifadede , Şinal´in kendisine silah verdiği ve ´İlhan Selçuk kapıdan çıkınca bu silahla vuracaksın´ dediğini söylediği belirtildi. Cumhuriyet Gazetesi avukatı Bülent Utku ile gazetenin idari işler müdürü Reşat Torun, müşteki sıfatıyla iddianamede yer aldı.
İddianamede zanlı Bedirhan Şinal´in emniyette verdiği ifadede, cezaevinde bulundukları sırada Bora Ballı, Seyhun Zayim ve Sinan Çetin´in bulunduğu ortamda, Robert Hatemo´nun İstiklal Marşı´nı kötü okuması nedeniyle cezalandırılmak için ayağına sıkılması konusunun konuşulduğu anlatıldı. Şinal, yine Bayram Demir grubunun Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç´i vurmak konusunda konuştuğunu ve Bora Ballı´nın sürekli olarak Orhan Pamuk´u öldürmekten bahsettiğini anlattığı belirtildi. Cezaevinden çıktıktan sonra İlhan Selçuk olayını unuttuğunu belirten Şinal, ancak Seyhun Zayim´in kendisini arayarak İlhan Selçuk´un gözaltına alındığını ve olayı gerçekleştirmediği için kendisinin tehdit edildiğini anlattığı ifade edildi. Savcı ve mahkemede susma hakkını kullanan Şinal´in cezaevinden olayla ilgili bilgi vereceğini belirttiği ve 2 Nisan 2008´de savcılık tarafından ifadesinin alındığı kaydedildi.
Bedirhan Şinal´in Bayrampaşa Cezaevi´nden 4 Aralık 2007 tarihinde tahliye olduğu, aynı koğuşta Seyhun Zaim, Bora Ballı, Sinan Çetin ve Bayram Demir isimli şüphelilerin de kaldıkları, şüpheli Boğaç Kaan Murathan´ın da 19 Temmuz tarihinden 23 Ekim 2007 tarihine kadar aynı koğuşta kaldığının belirlendiği anlatıldı. Şinal´in cezaevinde kaldığı süre içerisinde Yüksel Özdoğan ve Av. Ertuğrul Yılmaz tarafından ziyaret edildiği ve hesabına bu şahıslar ile Fatma Şinal tarafından değişik tarihlerde para yatırıldığı ifade edildi. Yüksel Özdoğan´ın 12 ve 18 Mayıs 2008 tarihlerinde kendisini ziyaret ettiği ve Şinal´in iddiaları arasında geçen hususlardan biri olan Sedat Peker´in Ergenekon soruşturması kapsamında 19 Mart 2008 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na ifadesi alınmak üzere gönderildiğinin cezaevi kayıtlarından belirlendiği kaydedildi.
Bedirhan Şinal´in Bayrampaşa Cezaevi´nden tahliye olduktan sonra Seyhun Zayim´i dayısının oğlu sıfatıyla ziyaret ettiği belirtildi. İddianamede, Bedirhan Şinal´in Bayrampaşa Cezaevi´nden tahliye olmadan önce suça konu olaya dair alınan kararların yerine getirilmesi için şüpheliler Seyhun Zayim ve Bora Ballı ile koordine içerisinde olduğunu, şüphelilerin Bedirhan´ı talimat verip azmettirdiklerine dair iddialarını doğrular nitelikte olduğu değerlendirilmiştir. denildi.
ERGENEKON SANIKLARI İLE BAĞLANTISI
Bedirhan Şinal´in Edirne F Tipi Cezaevi´nde arkadaşı Tufan Yüce´ye bir mektup gönderdiği belirtildi. Şinal´in mektupta Şişli´de Cumhuriyet Gazetesi binasının bulunduğunu, imtiyaz sahibinin İlhan Selçuk olduğunu, bu şahsın öldürülmesinin kendisine verildiğini fakat bu işi gerçekleştiremeden paket olduğunu anlattığı kaydedildi. Mektupta Şinal bu nedenle kendisine işi veren ağabeylerinin canının sıkkın olduğunu söylediği belirtildi. Yine mektupta kendisine güvendiğini belirten Şinal, İlhan Selçuk´u öldürmesini, paket olma işini kafaya takmamasını anlattığı ve bir telefon numarası vererek aramasını, aradığı şahsın konuyu detaylı olarak kendisine anlatacağını söylediği aktarıldı. Mektubun gönderildiği adresin Muhammet Yüce isimli Ergenekon sanığına ait olduğu, adreste ailesinin oturduğu, Tufan Yüce isimli bir şahsın da bulunmadığı belirtilerek, Şinal´in mektupta yazdığı telefon numarasının ise Emin Gürses´a ait olduğunun belirlendiği anlatıldı.
ŞİNAL, CEZAEVİNDEN İLHAN SELÇUK´A YAZDIĞI MEKTUP YÖNETİMİNE TAKILDI
İddianamede yine Şinal´in Edirne F Tipi Cezaevi´nden İlhan Selçuk´a da bir mektup göndermek istediği ancak mektuba cezaevi yönetiminin el koyduğu belirtildi. Söz konusu mektupta Şinal´in aslında gazeteye bomba atıp ardından kendisini öldürmesi gerektiğini ama kendisinde öldürme arzusu olmadığı için eylemi basit bir eylem haline getirdiğini, isteseydi kendisini kolaylıkla öldürebileceğini anlattığı kaydedildi. Ayrnı mektupta Şinal, elinde Selçuk´a ait bilgi ve belgelerin bulunduğunu öldürülmemesinin öldürülemeyeceği anlamına gelmediğini ve kendisine çok yakın olduklarını, düğmeye basıldığında öldürüleceğini, kendisine dikkat etmesi gerektiğini, yanlış yolların peşinden gitmekten vazgeçmesini, düğmeye basılmak zorunda bırakmamak gerektiğini söylediği belirtildi. Şinal´in yazısında Selçuk´a mektubun kimler tarafından geldiğini anladığını umduğunu ve mektuptan kimsenin haberinin olmamasını istediğini yazdığı kaydedildi.
Her iki mektubun değerlendirilmesinde İlhan Selçuk ve Muhammet yüce isimli şahısların Ergenekon terör örgütü soruşturmasında şüpheli olan şahıslar olduğu, mektuplardaki adresler ile şüphelilere ait adres kayıtlarının aynı olduğu belirtildi. Yine Emin Gürses´e ait telefon numarası ile Bedirhan Şinal´in Yüce´ye mektupta bildirdiği numaranın aynı olduğunun belirlendiği ifade edildi.
İddianamenin değerlendirme bölümünde eylemin, suç tarihi öncesinde Bayrampaşa Cezaevi´nde tutuklu bulunan Bedirhan Şinal´in, tutuklu diğer şüpheliler Bora Ballı, Seyhun Zayim ve Bayram Demir´in azmettirmesi sonucunda 15 yaşından küçük şüpheli U.E. ve O.A. ile birlikte gerçekleştirmiş olduğu ve eylem talimatının ise Boğaç Kaan Murathan tarafından verildiği belirtildi. Eylemin ilk önce İlhan Selçuk´un öldürülmesi şeklinde planlandığı, ancak Bedirhan Şinal´in cezaevinden çıkmasından sonraki süreçte beyanlarında da belirttiği gibi Murathan ile yapmış olduğu görüşmelerden sonra ses getirecek farklı bir eylem yapılması yönündeki görüşmelerden sonra molotoflu saldırı olarak gerçekleşmiş olduğu anlatıldı.
Zanlı Murathan´ın arşiv kayıtları incelendiğinde ise suç örgütü lideri Sedat Peker ile alakalı olduğu, yine şüpheliler Bayram Demir, Bora Ballı ve Seyhun Zayim´in de çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak ve örgüt faaliyetleri çerçevesindeki eylemlerinden dolayı sabıkalarının bulunduğu kaydedildi. Bedirhan Şinal´in de daha önceden Bora Ballı ve Seyhun Zayim´in talimatlarıyla değişik eylemler gerçekleştirdiği anlatıldı. Şinal´in, Ballı ve Zayim´in tetikçiliğini yapan bir konumda olduğu, diğer şüphelilerin beyanlarında da Şinal´in Bora, Seyhun ve Hasan´a reis olarak hitap ettiğinin anlatıldığı ifade edildi. Şüpheliler Fatih Derdiyok ve Murat Aplak´ın da suça konu olayda kullanılan molotof kokteylinin hazırlanması aşamasında Şinal, U.E, ve O.A. ile birlikte hareket ettiği ve molotofun bu şahıslarca hazırlandığı anlatıldı.
EYLEM SİYASİ AMAÇLI YAPILDI
Olay öncesi Cumhuriyet Gazetesi ve çalışanlarına yönelik tahsilat amacıyla tehdit edildiğine yönelik şikayetin bulunmadığı, bu nedenle eylemin çıkar elde etmeye yönelik olmayıp siyasi bir amaç doğrultusunda yapıldığı aktarıldı. Şinal´in cezaevinde bulunduğu sırada devamlı ve gizli olarak cezaevi hesaplarına para aktarıldığı, bu konuya ilişkin Şinal´in beyanda bulunmak istemediği ve soruşturma sırasında iletişim tespit tutanaklarına yansıdığı şekliyle Şinal´in eylemin arkasında Kandıra´da yatan V´nin olduğundan bahsederek suça konu eylemin Ergenekon terör örgütü ile irtibatlı olduğuna dair şifreli bilgi aktardığı ifade edildi.
EYLEM ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ AMACI DOĞRULTUSUNDA YAPILDI
Şinal´in iletişim tespit tutanaklarına yansıyan görüşmeleri ve cezaevinden İlhan Selçuk ile Tufan Yüce isimli şahıslara yazdığı mektuplarla ilgili yapılan araştırmalarda mektuplarda ismi geçen İlhan Selçuk, Tufan Yüce ve bu mektupları yazdırdığı iddia edilen Hüseyin Görüm´ün Ergenekon soruşturmasında şüpheli oldukları belirtildi. Bununla birlikte şüpheli Şinal´in beyanlarında Robert Hatemo ve Orhan Pamuk´a karşı suikast hazırlanmasına yönelik görüşmelerin olduğu gibi hususlar değerlendirildiğinde suça konu eylemlerin ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratarak devlet otoritesini zaafa uğratıp devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik faaliyetler olduğu belirtildi. İddianamede, Bu eylemin Ergenekon terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda, örgüt ile irtibatlı kişiler tarafından gerçekleştirildiği kanaatine varılmıştır. denildi.
İddianamede, Bedirhan Şinal´in terör örgütüne yardım etmek, patlayıcı madde atmak, patlayıcı madde imal etmek ve ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından 16 yıl 9 aydan 42 yıla kadar hapsi talep edildi. Azmettirici oldukları iddia edilen Bora Ballı, Seyhun Zayim, Bayram Demir ve Boğaç Kaan Murathan´ın terör örgütüne yardım etmek ve patlayıcı madde atmaya azmettirmek diğer şüpheliler Murat Aplak ve Fatih Derdiyok´un terör örgütüne yardım etmek ve patlayıcı madde atmak suçlarından 8 yıl 3 aydan 19 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. O.A.´nın ise terör örgütüne yardım etmek , patlayıcı madde atmak ve imal etmek suçlarından 15 yıldan 37.5 yıla kadar hapsi öngören cezanın 18 yaşını doldurmadığı gerekçesiyle 10 yıldan 25 yıla kadar hapisle cezalandırması talep edildi. (Cihan)
Ergenekon iddianamesi 411-412. sayfasından:
Osman YILDIRIM söz konusu mektubun C.başsavcılığına iletilmesi üzerine 01/04/2008 tarihinde Ankara C. Başsavcılığında alınan ifadesinde özetle;
Mektubu ve karikatürleri kendisinin kasıtlı olarak cezaevi idaresine verdiğini, çünkü cezaevi idaresinin şifreli resim ve karikatürleri görünce savcıya ulaştıracağını bildiğini, savcıya kendisinin adil yargılanmadığını, Ankara`daki mahkemelerin ve savcıların adil olmadığını anlatacağını, Mahkemenin kendisinin suç ortaklarını koruyup kendisinden hesap sorma yoluna gittiğini, rejim karşıtı olmadığını, mahkemenin olmadığını kendisini rejim karşıtı gösterip ceza verdiğini, asıl suç ortaklarına ceza vermediğini, bu sebeple mahkemenin adil olduğuna inanmadığını,İstanbul`da Cumhuriyet Gazetesine yapılan iki saldın eylemini kendisinin yaptırdığını ve azmettirdiğini, fakat katılmadığı Danıştay saldırısından Mahkemenin kendisine ceza verdiğini, ayrıca Cumhuriyet Gazetesine yapılan üçüncü saldırıya da katılmadığı halde Mahkemenin ceza verdiğini,Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını, Veli KÜÇÜK`ten aldığı iş gereği çıkar amaçlı olarak Cumhuriyet Gazetesine iki defa saldın eylemini yaptırdığını, Veli KÜÇÜK`le eylemler öncesi yapmış olduğu görüşmede kendisinden iki adet el bombası aldığını, Alparslan ARSLAN`ın da orada olduğunu, ona da bir tane el bombası verdiğini, daha sonra ne konuştuklarını kendisinin bilmediğini,Söz konusu mektubu İbrahim GENÇ isimli işadamına gönderdiğini, mektuptaki karikatür ve şifreli yazılardaki kişilerin Susurluk`un uzantısı olan Ergenekon`un hedefindeki kişiler olduğunu, kendisinin bu kişilere karşı bir eylemi olacak olsa cezaevi idaresine bunu açıkça vermeyip gizli olarak göndereceğini, amacının bu karikatür ve resimlerde anlattığı kişilerin Ergenekon örgütü tarafından öldürüleceğini savcıya anlatmak olduğunu,Mektupta yazdığı Süleyman DEMİREL, Deniz BAYKAL, Erdoğan TEZİÇ, Bülent ECZACIBAŞI, Vural SAVAŞ, Şener ERUYGUR, Kemal ANADOL, Kemal GÜRÜZ, Bekir COŞKUN, Emin ÇÖLAŞAN, Tuncay ÖZKAN, Sabih KANADOĞLU, A. Necdet SEZER, Cumhuriyet Gazetesi (yeni), Türkan SAYLAN, Mustafa SÜZER, ABD Elçiliği, Gülay TUĞCU, Orhan PAMUK, Ruhat MENGİ, Lajendik, Wilson ve Patrikhanelere Ergenekon örgütü tarafından saldırılacağını bildiğini, iki üç gün önce televizyondan Cumhuriyet Gazetesine yeni bir molotoflu saldırı yapıldığını öğrendiğini, bunun da söylediklerinin doğru olduğunu gösterdiğini, kendisinin mektubu bu olaydan önce cezaevi idaresine verdiğini, bunlar için gerekli önlemlerin alınmasını istediğini, asıl amacının bu mektubu yazıp savcının kendisini çağırmasını ve ifadesini almasını istemesi olduğunu, bu kişilere karşı eylem yapılması talimatı vermek olmadığını, bunları açık olarak yazsa cezaevi idaresinin kabul etmeyeceğini, bu eylemleri bizzat yapacağını bildirmesi üzerine ifadesinin alınacağını bildiğini ve inandığını, bu sebeple karikatürleri talimat şeklinde şifreli olarak yaptığını, mektuptaki 9 hayvan resmi, isimler ve elinde satirli bir insanın hemen dikkat çekeceğini bildiğini,...
Abdullah Harun
(20 Şubat 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
İddianamenin ilgili sayfalarını görüntülemek için tıklayın
Cumhuriyet gazetesine molotoflu saldırı ve Ergenekon bağı manşetlerimiz
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap