Odatv davasında ikinci duruşma, bu sabah, İstanbul´da Çağlayan Adliyesi´nde başladı. Kimlik tespitlerinin ardından Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız´ın hazırladığı 134 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi.
26.12.2011 12:29 Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve Yalçın Küçük´ün de bulunduğu 12´si tutuklu 14 sanık hakkında açılan Oda TV davasının 2. duruşması görülmeye başlandı.Duruşma, önceki başkan Resul Çakır´ın Yargıtay üyeliğine seçilmesiyle yerine atanan hakim Mehmet Ekinci başkanlığında görülmeye başlandı. 22 Kasım´da görülen ilk duruşmada bazı sanıkların reddi hakim talebi üst mahkemece değerlendirilerek reddedilmişti. Çağlayan´daki İstanbul Adalet Sarayı´nda bulunan özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşma diğerlerine oranla daha büyük olan 1´inci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapılıyor. Duruşmaya, tutuklu sanıklar Prof. Dr Yalçın Küçük, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli katıldı. Diğer tutuksuz sanık Ahmet Mümtaz İdil sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılmadı. Davanın sanıkları arasında yer alan Kaşif Kozinoğlu ise tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde 12 Kasım´da rahatsızlanmış ve daha sonra hayatını kaybetmişti.
Duruşmaya sanıkların kimlik tespitleriyle başlandı. Dava sanıklarından Küçük, duruşmada mesleğini soran hakime, Dava mankeniyim dedi. Küçük´ün sözleri, salonda gülüşmelere neden oldu. Küçük, sorgusu sırasında ?Kıbrıs Havaalanı´nı, Magosa´yı ben aldım. Gaziyim. Önemli davalara beni alırlar, konu mankeniyim. Ayrıca emekli profesörüm. Sık sık hapishaneye girerim. Her askeri idare beni üniversiteden uzaklaştırır da...? dedi. Küçük´ün kimlik beyanının ardından Ahmet Şık, Nedim Şener, Barış Terkoğlu ve Soner Yalçın da kürsüye geldi. Sanıklar, kimlik bilgilerine ilişkin soruları yanıtladı. Bu sırada, duruşma hakimi Soner Yalçın´a Geliriniz ne kadar? diye sordu. Soner Yalçın, 3 bin ile 13 bin arası dedi. Hakim, 10 bin mi yazalım? diye karşılık verdi. Soner Yalçın da bunun üzerine, Kayseri usulü olsun 5´te anlaşalım dedi. Yalçın´ın bu sözleri de salonu güldürdü. Yalçın´ın ardından kürsüye gelen Barış Pehlivan ve Müyesser Uğur´un da kimlik beyanları dinlendi. Uğur´un Mesleğiniz nedir? sorusuna, 30 yıllık gazetecinin ama iddianamede terörist yazıyor şeklinde yanıt vermesi üzerine, Hakim, Estağfurullah dedi. Davanın tutuksuz sanığı İklim Bayraktar da kimlik beyanında, Türk medyasına rağmen hala evliyim. Medya beni komplocu ve şantajcı yaptı diye konuştu
Mahkeme tarafından telefon kayıtları talep edilen Müyesser Uğur´un avukatı söz aldı. Avukat, Uğur, yayın yasağı talebi olmadığını, sadece telefon görüşmeleri konusunda böyle bir talebi olduğunu belirtti. Mahkemenin talebi reddetmesi üzerine Müyesser Uğur talebinden vazgeçti beyanı alındı ve iddianamenin okunmasına geçildi.
TRT SPİKERLERİ İDDİANAMEYİ OKUYOR
Kimlik tespitlerinin ardından Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız´ın hazırladığı 134 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi. Hakim, salondaki bazı izleyicilerin, cep telefonlarıyla iddianameyi kaydettiği şüphesiyle bir uyarı yaptı. İddianamede adı geçen Kaşif Kozinoğlu´nun tutuklu diye okunması üzerine salondan tepki gelince hakim, Öldüğü anlaşılmıştır diye düzeltti. Mahkemede bulunan gazeteciler, iddianamenin okunmasının 2 saat süreceğini ifade ediyor. İddianameyi okuması için iki TRT spikerinin görevlendirildiği de öğrenildi.
58 SAYFA OKUNDU
Çağlayan´daki bulunan İstanbul Adalet Sarayındaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından hazırlanan 134 sayfalık iddianame, TRT spikerler tarafından dönüşümlü olarak okundu. Kimlik tespiti sırasında mesleğinin gazeteci olduğunu ifade eden tutuklu sanık Ahmet Şık, evli ve bir kız çocuğu sahibi olduğunu belirterek, O da büyüyünce eşkıya olacak dedi. İddianame okunduğu sırada, duruşmayı izlemeye gelen BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, telefonla konuşması üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci tarafından uyarıldı. Bunun üzerine Kürkçü de Tamam kapatıyorum, uzatmayın, işinize bakın. Biz Meclis´te bile telefonla konuşuyoruz dedi. Ayrıca salonda bulunan polislere duruşma salonunda telefonla konuşan ve fotoğraf çeken olursa hakkında yasal işlem yapmaları konusunda talimat veren Mahkeme Başkanı Ekinci, izleyicilerin sık sık dışarı çıkıp girmesi üzerine Tabiri caizse burada soft bir duruşma yapıyoruz. Salona giriş çıkışlara karışmıyoruz ama abartmanıza gerek yok uyarısında bulundu.
Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde 12 Kasım´da rahatsızlanmasının ardından hayatını kaybeden ve iddianamede tutuklu sanık olarak görülen Kaşif Kozinoğlu´nun tutuklu diye okunmasının ardından Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci araya girerek UYAP sisteminde Kozinoğlunun 12 Kasım´da öldüğü belirtiliyor şeklinde düzeltme yaptı. Spikerlerin iddianameyi 58´inci sayfasına kadar okuduğu duruşma, yarına ertelendi. (AA)
İddianamede, Nazlı Ilıcak şikayetçi olarak yer alırken, tutuklu şüpheliler Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Ahmet Şık, Hanefi Avcı, Nedim Şener, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Doğan Yurdakul, Müesser Uğur, Coşkun Musluk, Sait Çakır ve cezaevinde geçirdiği rahatsızlığın ardından hayatını kaybeden Kaşif Kozinoğlu ile tutuksuz şüpheliler Ahmet Mümtaz İdil ve İklim Ayfer Kaleli sanık olarak bulunuyor. Sanıklar hakkında 7,5 yıldan 41 yıla kadar değişen hapis cezaları isteniyor.
İLHAN CİHANER: TERÖRLE MÜCADELE ADI ALTINDA...
Duruşma öncesi adliye önünde bir açıklama yapan eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Türkiye´de artık şunu herkesin kabul etmesi gerekir; terörle mücadele adı altında artık terör uygulanmış durumda dedi. Davanın ikinci duruşmasını izlemek üzere Çağlayan´daki İstanbul Adliyesi´ne gelen eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı ve CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, basın mensuplarına açıklama yaptı. Davayı iki türlü ele almak gerektiğini belirten Cihaner, Bir ceza tekniği açısından delillerin değerlendirilmesi açısından baktığımız zaman davanın tutacak bir tarafı yok. Davaya dayanak teşkil eden belgelerin virüs yoluyla geldiğine dair çok ciddi bilirkişi raporları var. Bu raporların sakatlığına veya geçersizliğine dair karşı bir argüman henüz ortaya konulmadı. Israrla yardım mercileri ve medya üzerinden linç yürüten bir takım medya organları bunu görmezden geliyor. Birinin kalkıp niçin polis raporlarında, virüs izlerinin hiç yer almadığını açıklaması gerekiyor. Bir kere bu tarz teknik sıkıntılar var dedi.
Oda Tv davasında insanların özgürlük alanı ve anayasal güvence altına alınmış haklarının suç olarak nitelendirildiğini savunan Cihaner, şöyle devam etti; Ergenekon davasını savunmak ne kadar özgürlük alanıysa onun bir tertip olduğunu ileri sürmek de o kadar bir özgürlük alanıdır. Hükümeti yıpratmak amacıyla haber yapmak diye bir suç olamaz. Bu basın özgürlüğüdür. Basını özgür olmayan bir ülkenin hiçbir özgürlük alanından söz etmek mümkün değil. Onun için bizim büyük resme bakmamız lazım. Burada herhangi bir ceza metninde, mevzuatında suç olarak tanımlanmış herhangi bir eylem göremiyorum ben. Kitap yazmak suç olmaz. Kitap yazmanın motivasyonu ne olursa olsun, örgütsel faaliyet diye suç olarak tanımlanmamış ayrı bir kategori olamaz. Türkiye´de artık şunu herkesin kabul etmesi gerekir; terörle mücadele adı altında artık terör uygulanmış durumda. Sadece Oda Tv sanıklarına değil, bunu KCK soruşturması adı altında yapılan gözaltılarda da görüyoruz, liselilerin ifade özgürlüklerine yapılan saldırılarda da, üniversite öğrencilerine yapılan saldırılarda da görüyoruz.
Cihaner, bir basın mensubunun Balyoz ve Ergenekon davalarında yargılanan Çetin Doğan, Hurşit Tolon ve Tuncer Kılınç´ın bir dergide yayınlanan yazılarda hakarete uğradıkları iddiasıyla açtıkları davaya ilişkin sorusunu da yanıtladı. Tazminat cezasının ardından, dergi sahibi ve yazı işleri müdürünün ev ve arabalarının haczedilmesinin kabul edilebilir bir şey olmadığını belirten Cihaner, O haberin içeriğini bilemiyorum ama yalnızca söz söylediği, hakaret etmediği, eleştiri getirdiği için bir gazeteciye bu kadar ağır bir ceza verildiğiyse kabul edilebilir bir şey değil. Bunu yazan kim olursa olsun, herkesin karşı çıkması lazım dedi.
(26 Aralık 2011, 12:29)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Odatv´den Haberal usulü reddihakim
Odatv davasına reddi hakim molası
ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Odatv ile ilgili manşetlerimiz
Kontrgerilla Medyası
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın
Flaş!!! Odatv´ye baskın
Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak
Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı
Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı