Balyoz davasına 72. duruşma ile devam ediliyor. 365 sanıktan 232´sinin katıldığı duruşma, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
06.02.2012 13:03 2003 yılında Birinci Ordu Komutanlığı´nda ´Balyoz´ kod adıyla darbe planlandığı iddiasına ilişkin, Orgeneral Bilgin Balanlı, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu´nun da aralarında bulunduğu 249´u tutuklu 365 sanıklı davanın 72 duruşması görülüyor. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, Halil İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve MHP´den milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan´ın da aralarında bulunduğu tutuklu 183 sanık katıldı. Çetin Doğan ve Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok´un da aralarında bulunduğu tutuklu 66 sanık ile hakkında yakalama kararı bulunan emekli Orgeneral Ergin Saygun´un katılmadığı duruşmada, 49 tutuksuz sanık hazır bulundu. İkinci ´Ergenekon´ davası kapsamında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün de aralarında bulunduğu 66 tutuksuz sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmaya, CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Hurşit Güneş ve Adnan Keskin de izleyici olarak katıldı.
ATİLLA ÖZLER´İN SAVUNMASI
Duruşmada savunmasını yapan tutuksuz sanıklardan Tümgeneral Atilla Özler, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirterek, dijital verilerle hiçbir illiyet bağının olmadığını söyledi. Dosyada bulunan ´EK-I LAHİKA-5´ isimli belge incelendiğinde, adının ´Oraj Hava Harekat Planı´ kapsamında sıkıyönetim görevlerinde kullanılacak personel olarak belirlendiği iddiasına değinen Özler, adının kim veya kimler tarafından bu belgeye yazıldığını bilmediğini kaydetti.
Emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına´nın 23 Ocak 2003 tarihli sözlü direktifi doğrultusunda ´Oraj Planı´ kapsamında İstihbarat Daire Başkanı olarak görevlendirileceği iddiasına ilişkin olarak da Özler, ´Bununla ilgili kimseden emir almadım. Hiç kimse bana böyle bir görev direktifinde bulunmadı´ dedi.
-´Bilgisayarda sadece e-mail yazıyorum´-
Özler, yeni düzenlenmesi planlanan teşkilatlanma konusunda İstihbarat Daire Başkanlığına emir yazdığı ve dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Cumhur Asparuk´un emniyetinin alınması ve emniyetli bir yerde tutulmasına yönelik faaliyetleri belirlediği iddiasına da değindi. Bu emri bilgisayarda yazdığının iddia edildiğini söyleyen Özler, ´Hayatımda bilgisayar kullanarak herhangi bir yazı, doküman, belge üretmedim. O dönemde bilgisayar bilgim hemen hemen hiç yoktu. Şimdi NATO´da Kurmay Başkanı olarak görev yaptığımdan dolayı sadece e-mail alıp cevap verebilecek kadar bilgi sahibiyim´ diye konuştu.
O dönemde Hava Kuvvetleri Komutanlığı Plan Harekat Daire Başkanı olduğunu belirten Özler, 2002 yılı sonlarına doğru ABD´nin Irak´a müdahalesinin kaçınılmaz bir hal aldığını, Türkiye´nin neredeyse bir savaşın eşiğine geldiğini, ABD personelinin de katılımıyla Genelkurmay Başkanlığında yoğun planlama toplantılarının yapıldığını anlattı. Özeler, kendisinin de Hava Kuvvetleri Komutanlığının bu konudaki en yetkili kişisi olarak sürekli bu faaliyetlerin içinde olduğunu, Diyarbakır ve Batman´da ABD´li personelin de katılımıyla incelemeler ve hazırlıklar yaptıklarını kaydetti. Yoğun çalışmaları nedeniyle 500 metre uzaklıktaki ikametgahına dahi çoğu zaman gidemeyerek harekat merkezinde sabahladığını ifade eden Özler, iddia edilen böyle bir görevi üstlenmesinin imkansız olduğunu dile getirdi.
-Asparuk´un hayatındaki yeri-
Emekli Orgeneral Asparuk ile olan bağlarının ast üst ilişkisi ile sınırlı olmadığını vurgulayan Özler, şunları kaydetti: ´Kendisi sadece meslek hayatımda değil, aynı zamanda özel hayatımızda da çok farklı bir konumdadır. 1977 yılında ilk kıtaya adım attığımda başlayan birliktelik, zaman içerisinde neredeyse bir baba-oğul ilişkisi içerisinde devam etmiş ve günümüze kadar gelmiştir. 1992 yılında yurt dışında bulunduğum için eşimim ikinci doğumunda bulunamadım. Neredeyse eşimim hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu bu durumda yanında olan, eşimin elini tutan ve benim yokluğumda adeta bir baba gibi davranan Asparuk, bizler için çok özel bir insandır. Benim generalliğe terfi etmemde çok büyük katkısı olan, Hava Kuvvetleri Komutanlığının en önemli görev yerlerinden birisi olan Plan Harekat Daire Başkanlığına atayan, kısaca bu günlere gelmemde çok büyük katkıları olan sayın komutanıma minnet borcumu ona komplo kurarak değil, hak ettiği saygıyı göstererek ödediğimi ve ödeyeceğimi ifade etmek isterim. Bugün dahi hala hiç eksilmeyen karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı ilişkimiz devam ediyor. Bana ait olmayan bir mekanda tamamen bilgim ve iradem dışında ismimin geçtiği bu dijital verilere dayanarak suçlanmayı zul olarak görüyorum.´
Özler, Asparuk´un 1978 yılında kendisine verdiği takdirnameyi de mahkemeye sundu.
SÜLEYMAN NAMIK KURŞUNCU´NUN SAVUNMASI
Balyoz Davası´nda tutuklandıktan 7 ay sonra savunma yapan tutuklu sanık Yarbay Süleyman Namık Kurşuncu, Tutuklanana kadar TSK´da Yarbay Rütbesi ile harbe hazır F-16 pilotu olarak görev yapmaktaydım. Bu dijital veriler ile her hangi bir alakam yoktur bütün suçlamaları reddediyorum dedi. Dava dosyasında bulunan belgelerde elektronik ya da ıslak imzasının olmadığına dikkat çeken sanık Kurşuncu, 2003-2004 yıllarında Hava Harp Akademisinde öğrenciydim. Şubat 2003 tarihinde 1,5 yıllık yüzbaşıyım ve İstanbul´daki altıncı ayımdayım. Dava kapsamında suçlanan en genç ve düşük rütbedeki havacı subay benim diye konuştu. Gölcük´te bulunan Donanma Komutanlığı´na hayatı boyunca hiç gitmediğinin altını çizen sanık Kurşuncu, dava konusu 5-7 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu Komutanlığı´nda düzenlenen seminere de katılmadığını ifade etti. Harp Akademileri öğrenimim boyunca (2002-2004) şahsıma tahsisli bir bilgisayar ve kullanıcı adı yoktur diyen sanık Kurşuncu, konuyla ilgili Hava Kuvvetleri Komutanlığının ve Donanma Komutanlığı´nın verdiği bilirkişi raporlarında söylediklerini teyit ettiği belirterek, bunlarında dikkate alınmasını istedi.
Sanık Kurşuncu, Benim adım Namık Kurşuncu değil, şüpheli kim? Bu isim ile ilişkilendirilmeyi kabul etmiyorum. Benim adım Süleyman Namık Kurşuncu´dur. Bunu ilk ifademde de belirttim. Adımın dahi bulunmadığı sözde plan yüzünden tutuklandım. Namık Kurşuncu adına 2003 yılında bir bankaya yüklü miktar para gelse inanın kimlik uyuşmazlığından parayı çektirmezler, siz beni tutukladınız dedi. Sahte veri yazdığı iddiasıyla tutuklandığını hatırlatan sanık Kurşuncu,Bir insanın kendi adını yanlış yazması olasılığı nedir? diye sordu. İddianamedeki suçlamaların mantık ve hayatın doğal akışına aykırı olduğunu savunan sanık Kurşuncu, Ek-1 Lahika 4 ve 11 No´lu CD kapsamında ele geçen isim listesinde bilgisi olmadığını belirtti. Kurşuncu, Liste dikkatlice incelenirse söz konusu yerde benden çok daha kıdemli ve emrinde yüzlerce personel olan bir albay var iken benim planlama yapmam imkânsızdır. imkânsız görevler ile insanları suçlamak ne derece mantıklıdır bunu mahkemenin takdirine bırakıyorum şeklinde konuştu.
Tutuklu sanık Kurşuncu, Fenerbahçe Stadyumunun ´Oraj Hava Harekat Planı´ kapsamında gözaltı, toplama ve tutuklamalarda kullanılacağı, kendisinin de stadyum üzerinde uçuş yapmak için görevlendirildiği iddialarına cevap verdi. Kurşuncu, ?F-16 Pilotuna bu görevi vermek ile Fenerbahçeli Alex´i futbolcu olarak değil de kulübün çim hokeyi takımında masör olarak kullanmak eş değer mantıksızlıktadır. Hukukta buna kibar olarak hayatın doğal akışına aykırı denilmektedir ifadesini kullandı. Tutuklu havacılardan en düşük rütbeli subayın kendisi olduğunu belirten Kurşuncu, kendisine böyle bir görev verilmekle ?uçan gardiyan konumuna getirileceğini söyleyerek, ?İnsan uçamaz, havadan kontrol gereksizdir dedi. Tüm suçlamaları şiddetle reddediyorum diyen sanık Kurşuncu, İçeriğe gelirsek. İlk görüşte saçma gelen bu husus yüzünden tutuklandım ve mesleğim, ailem ciddi zararlar gördü. Savcılık soruşturmada ´Nasıl bu iş olacak´ diye sormadı, soramadı. Tutuklayan yargıç sormadı soramadı. Ben soruyorum şimdi ilk duyan herkesin güldüğü bu iş nasıl olacak. Bir toplama yerinin havadan kontrol ve emniyeti nasıl ve neden alınır? Siz hiç saatte 650 km hız ile uçan bir uçaktan yerdeki insanların teşhis ve kontrolünün sağlanabileceğini düşünüyor musunuz? dedi. Sanık Kurşuncu, F-16 Standart Harekat usullerine göre alçak irtifada saatte en az 650 km hız ile uçar. Uçuş yüksekliği yerden 600 metredir. İstanbul Levent´te yeni yapılan Safir gökdeleni yaklaşık 300 metre yüksekliğinde olduğunu düşünürsek, olayı daha iyi canlandırabiliriz diye konuştu.
Sanık Kurşuncu, Peki, Gece, Kötü hava şartları, bulut olduğu zaman ne olacak? Kısacası eski bir Türk atasözünün dediği gibi ´Bir deli kuyuya taş atar kırk akıllı çıkaramaz´. Böyle bir sebepten hapis yattığıma inanamıyorum diyerek, polis tespit tutanağını yazan polis memurlarının ve iddianameyi hazırlayan savcının uçuş saati ve hava harekâtına ilişkin bilgi seviyesinin sorulmasını talep etti. Sanık Kurşuncu tahliyesine ve beraatına karar verilmesini istedi.
YALÇIN ERGÜL´ÜN SAVUNMASI
Savunmasını yapan tutuklu sanık Hava Kuvvetleri Plan Prensipler Daire Başkanı Tümgeneral Yalçın Ergül, salondaki perdeye Hava Kuvvetleri üniformasını yansıtarak ?Bu ordunun üniforması, iddia ediyorum dünyanın en güzel üniformasıdır. Bu üniforma üzerindeki uçuş brövesini takmaya hak kazanmak ve hakkını vererek gökyüzünde uçmak mangal gibi yürek ister dedi. Sanık Ergül, ?Ben bu işlerle uğraşırken, 2009 yılında birileri beni alıyor 2003 yılında görev yaptığım Hava Harp Okulu´na döndürüyor ve o günlerime ait olduğu izlenimi verecek şekilde sahte dijital belge hazırlayarak dijital bir belleğin içine koyuyor. Tam bir alçaklık dedi. ?Sıkıyönetimde İstanbul, Balıkesir, Bursa, Bandırma ve Yalova´da bulunan büyük alışveriş merkezlerinin kontrol ve denetiminden sorumlu olduğuna ilişkin dijital verilerle suçlandığına dikkat çeken Tümgeneral Ergül ?Benim Hava Harp Okulunda görevli bir pilot subay olarak alışveriş merkezleri ile ilgili bir konu ile görevlendirilmemin akıl ile izah edilebilir bir tarafı yoktur. Üstüne üstlük Balıkesir, Bandırma ve Yalova´da sözde planın hazırlandığı söylenen tarihte, 2003 yılında, yönetimine el konulacak, kontrol ve denetimi yapılacak bir büyük alışveriş merkezi de yok diye konuştu. ?Bu sahte dijital verileri hazırlayanlar yalanlarını kurgulamakta zorlanmışlar ve sahteliklere ilişkin birçok iz bırakmışlardır diyen sanık Ergül, 1. Ordu´dan 5-7 Mart 2003 tarihinde gerçekleşen plan seminerine katılmadığını ifade etti. Ergül, mahkeme heyetine ?Bana iftira atılmıştır.İftiracıların oyununu bozunuz diye seslendi.
NECDET TUNÇ SÖZEN´İN SAVUNMASI
Tutuklu sanık Hava Pilat Yüzbaşı Necdet Tunç Sözen, ?Yalçın Ergül´e bağlı olarak sıkıyönetim öncesinde Eminönü-Silivri Hattı alışveriş merkezlerinin incelenmesi ve kontrolünün sağlanması konularında görevlendirildiği iddialarını reddetti. Necdet Tunç Sözen şöyle konuştu: Fidanı erik olan ağacın gövdesi de erik gövdesi, meyvesi de eriktir. Alışveriş merkezlerinin kontrolü ile ilgili hususlar sadece sözde Balyoz Harekât Planı Ana Metninde geçmektedir. Oraj Hava Harekat Planı ana metninde hiç bahsedilmemiş. ´Alışveriş Merkezlerini Kontrol Altına Alınması´ hususunun Balyoz Harekat Planı ile ilişkilendirilmesi, erik ağacının meyvesi hamsi olabilir şeklinde bir fikir yürütmesi gibi olur ki tamamen mantıksızdır dedi.
Duruşma sanık savunmalarının alınmasıyla devam ediyor. ( DHA)
(06 Şubat 2012, 13:03)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
BALYOZ PLANI VE DAVASIYLA İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
1. Balyoz iddianamesinde ara
2. Balyoz iddianamesinde ara
3. Balyoz iddianamesinde ara
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap