Tam
EskidenYeniye
 

Deliller ´Aselsan cinayet´ diyor

Aksiyon dergisi, peşpeşe intihar ederek öldükleri iddia edilen üç Aselsan mühendisinin ölümlerindeki şüpheyi analiz ediyor. Ölümlerin intihar değil intihar süsü verilmiş cinayetler olduğunu ele geçen çok sayıdaki delil ve bulguya dayanarak dile getiriyor.

Önceki haber title=Sonraki haber

04.04.2012 12:42 İntihar gerekçesiyle kapatılan ASELSAN mühendisi Hüseyin Başbilen ile ilgili soruşturma tekrar açılınca olayın ´cinayet´ olduğu ağırlık kazandı. Kozmik görevdeki mühendisin ölümüyle ilgili deliller, Ergenekon çetesinin siluetini şekillendiriyor. Türkiye, 2006´da zorlu günler yaşıyordu. Rahip Santoro cinayeti, Sauna operasyonu, Cumhuriyet gazetesine bombalı eylem ve Cumhuriyet Mitingleri´nin ardından gelen Danıştay saldırısı, kamuoyunda ağır bir travmaya sebep oluyordu. Bir güç, ´devletin yöneticisi benim´ mesajı verme iddiasındaydı. Bu kirli odağa çalışan isimlerden bazıları, Ergenekon ve bezeri davalarda deşifre oldu. O tuzak dolu günlerde Türkiye savunma sanayiinin önde gelen kurumu Askerî Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin (ASELSAN) önemli görevlerde çalışan 3 mühendisi peş peşe öldü. İlk kurban, F-16, Kanas suikast silahı ve millî tank projelerinde çalışan Hüseyin Başbilen idi. Başbilen´in cesedi, 5 Ağustos 2006 akşamı saat dokuz buçuk sularında Ankara´da Pursuklar yakınındaki Kavaklı Köyü Aydıncık Mahallesi Mezarlık Üstü Mevkii´nde biçilmiş bir tarladaki otomobilinde bulundu. Bilekleri ve boğazı kesikti. Başbilen´in şüpheli ölümünün üzerinden çok geçmemişti ki aynı kurumda çalışan Halim Ünsem Ünal, 17 Ocak 2007´de başına isabet eden tek kurşunla ölü bulundu. 9 gün sonra da Evrim Yançeken, oturduğu binanın 6. katından düşerek can verdi.

Bu kayıpların sebebi hakkında fikir sahibi olmak için, o günlerin ortamını ve savunma sanayiindeki gelişmeleri irdelemek gerekiyor. Türkiye, her alanda olduğu gibi artık savunma sanayiinde de kendi yolunu çizmek istiyordu. Türk Silahlı Kuvvetleri´nin (TSK) elindeki 4 bin 500 civarındaki tankın bir bölümü iyiden iyiye eskimişti. 2001´de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer´in Başbakan Ecevit´e anayasa kitapçığı fırlatmasıyla başlayan krizin tesirleri ağır bir şekilde hissediliyordu. İşte bu ortamda en azından acilen 170 M-60 tanklarının yenilenmesine karar verildi. Teamüllere göre ihaleye çıkılması bekleniyordu. Ancak 2002´de dönemin Jandarma Genel Komutanı, bugünün Ergenekon tutuklusu Org. Şener Eruygur ve Savunma Sanayii Müsteşarı Dursun Ali Ercan´ın etkisiyle tank yenileme işi 687,5 milyon dolara IMI (Israel Military Industries) firmasına ihalesiz verildi. IMI´nin bu sayede iflastan kurtulduğu da o günlerde basına yansıdı. Ercan, müsteşarlık görevinden sonra İşçi Partisi´ne katıldı, Atatürkçü Düşünce Derneği´nde Eruygur´un yardımcılığını yaptı ve Cumhuriyet Mitingleri´nin düzenleyicileri arasında aktif yaşantısına devam etti.

Netice itibarıyla, tank yenileme işi İsrail firmasına ihalesiz verildi ama fahiş fiyat ödendiği iddia olunan tankların teslimi gecikti ve vadedilen zırh teknolojisi tanklara aktarılmadı. Bu da savunma sanayii için iyi bir ders oldu. AK Parti hükümeti, 2004´te, kritik silah teknolojilerinde yüzde 85´i geçen dışa bağımlılığı azaltmak için bir dizi tedbir aldı. Belki de ASELSAN mühendislerinin öldüğü süreç o gün başladı. Yeni uygulamayla, silah sistemlerinin yabancı firmalarla ortak üretimi modelinden vazgeçilerek Türk firmalarının ana üretici olduğu bir model benimsendi. Çünkü senelerdir sürdürülen model, Türkiye´nin sadece montajcı olmasını sağlıyor, silahlara tam olarak hükmedilemiyordu. 2004´te ortak üretime dayalı tank imalatı projesinden vazgeçildi. Ardından Güney Kore başta olmak üzere teknoloji aktarımı yapacak ülkelerle millî tank geliştirme projesi başlatıldı. Kısa süre önce de ilk millî tankın 2015´te üretileceği açıklandı. Hüseyin Başbilen de ASELSAN´da yerli tank üretimi üzerinde çalışıyordu.

Şimdi ?Başbilen intihar mı etti yoksa savunma sanayiinde ASELSAN´ın ana üretici olmasını istemeyen mihraklarca gözdağı olarak mı öldürüldü?? sorularına cevap arayalım.

Başbilen´in ölümünün ardından, benzer her vakada olduğu gibi hukuki süreç başladı. Genç mühendisin boğazı ve bilekleri kesik olarak bulunduğu mevki, Sincan Adliyesi´nin sorumluluk sahasındaydı. Mevzuat gereği hukuki süreçte ilk olarak Cumhuriyet Savcısı Hasan Aykaç devreye girdi. Savcı, Başbilen´in yakınlarını şoke eden bir karara imza atarak ´kovuşturmaya yer olmadığına´ hükmetti. Savcı Aykaç, 2006/12038 sayılı kararda şunları yazdı: ?... şahsın otosunun kapılarının kilitli olduğu, araba anahtarının kontakta bulunduğu, bir adet alyans, bir adet kol saati ve güneş gözlüğünün teyp üzerindeki gözde bulunduğu, otonun kapılarının kilitli olması sebebiyle sol arka kelebek camı kırılmak suretiyle cesedin oto içerisinden çıkarıldıktan sonra yapılan kontrollerde oto içinde maket bıçağı ile ´Elveda´ diye başlayan ve ?Hüseyin Başbilen, Allah´ın bir kulu? imzalı bir veda mektubu bıraktığı, mektup üzerindeki imzanın ölen Hüseyin Başbilen´e ait olduğunun ekspertiz raporu ile belirlendiği, intihar mektubu metninin ölen Hüseyin Başbilen´in çalıştığı iş yerindeki bilgisayarında kayıtlı olduğunun tespit edildiği...?

Savcı Aykaç ayrıca, Adli Tıp Kurumu´nun 2006/212 sayılı otopsi raporuna atıf yaparak araba üzerinde yapılan parmak izi incelemesinde tespite değer izlerin ve kan örneklerinin Hüseyin Başbilen´e ait olduğunu ifade etti. Sol bileğindeki kesiğin müstakilen öldürücü nitelikte olduğunu, boyun yaralanmasının öldürücü olmadığını belirten Aykaç, ölümü, damar açmaya bağlı radial ve unlar arter kesilmelerinden kaynaklı dış kanamaya bağladı. Savcı Hasan Aykaç, Anayasa Referandumu sırasında taraflı yayın yapıldığı gerekçesiyle 3 TRT yöneticisi hakkında 2 sene hapis talebinde bulunarak adını duyurmuştu.

-Cinayet ´es´ geçildi-

Oysa Hüseyin Başbilen, ölü bulunmadan önce, işe gitmek için evinden çıktıktan sonra saat 08.05´te bir akaryakıt istasyonundan benzin almıştı. Savcı, akaryakıt istasyonu ve bağlantılı diğer muhtemel MOBESE ve kamera kayıtlarını araştırma gereği duymadı. Ölen genç mühendisin babası Vehbi Başbilen, o günlerde oğlunun ölü bulunduğu otomobilden iki paket sigara çıktığını belirtiyor. Acılı baba, yapılan parmak izi araştırmasında, paketlerin üzerinde Başbilen´in dışında birinin daha parmak izi bulunduğunu, ancak bu izin peşine düşülmediğini vurguluyor. Babanın sorguladığı diğer iki husus ise brifing vermeye giden oğlunun çantasında üzerinde çalıştığı projeyle ilgili sunumun bulunamaması, boğaz ve bileklerde çok sayıda bıçak izi olmasına karşın oğlunun ellerinde hiç kan olmaması.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı Sincan Ağır Ceza Mahkemesi´ne itiraz edildi. Burada da sürecin ikinci aktörü Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Taner Ulutürk devreye girdi. Ulutürk başkanlığında toplanan mahkeme heyeti, oy çokluğu ile 13.12.2007´de savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararını uygun buldu. Yapılan itirazı reddetti. Hâkim Ulutürk, imzalı kararda, vakada üçüncü aktör olarak beliren Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi´nin 28.9.2007 tarih ve 3222 sayılı raporunu esas alıyordu.

Kararda, Başbilen´in boynundaki kesiğin yüzeysel ve tereddüt kesisi vasfında olmasının olay yeri bulgularıyla beraber değerlendirildiği vurgulandı.

Üstelik bu karar, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gereğince kesindi. Türkiye´de iç hukuk yolu tükenmişti. Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Taner Ulutürk kamuoyunun aşina olduğu bir isim. ´Mustafa´ belgeselinde Atatürk´e hakarette bulunduğu gerekçesiyle Can Dündar hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın verdiği ´takipsizlik´ kararını kaldırarak dikkat çekmişti. Ulutürk´ün diğer bir kararı da Meclis grup toplantısında Kürtçe konuşan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve Milletvekili Selahattin Demirtaş hakkında yine savcılığın verdiği takipsizlik kararını kaldırması. Ulutürk, eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu´nun görev yerinin değiştirildiği 2011 yaz kararnamesi ile Sincan´dan Bursa´ya tayin edildi.

30 yaşında, henüz 2 aylık evli, Türkiye´nin en stratejik projelerinden olan Altay Millî Tank projesinde kritik görevde çalışan bir mühendisin ölümünün intihar olduğuna hükmediliyordu. Bu karar kamuoyunu hiçbir zaman tatmin etmedi. Daha sonra ortaya çıkacaklar, bu kararın eksik soruşturmaya dayandığı iddialarını güçlü hâle getirecekti. Ateş düştüğü yeri yakarken ASELSAN´dan aileyi şoke edici bir açıklama yapıldı. ?Anılan personelin psikolojik tedavi gördükleri aileleri tarafından açıklanmış olup bu husustaki raporlar ilgili hastanelerde bulunmaktadır.? denilen açıklamada ayrıca, basında yer alan ve bu olayların arkasında kirli ve karanlık güçlerin olduğuna dair tüm ifadelerin asılsız olduğu vurgulandı.

Dosya böylece kapandıktan sonra Hüseyin Başbilen´in akrabası Avukat Ramazan Serhat Başbilen, ailenin vekaletini üstlendi. Önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´nde devlete karşı tazminat davası açıldı. Avukat Başbilen, kimsesiz bir kişi ölü bulunduğunda dahi yapılması gereken soruşturmanın stratejik bir projede çalışırken ölü bulunan müvekkilinden esirgendiği görüşünde. Avukat Başbilen, Hüseyin Başbilen´in 2 aylık eşi Seda Gülen Başbilen´in olaydan sonra ortadan kaybolduğunu ve kendisinden haber alamadıklarını da söylüyor. Seda Gülen Başbilen, kocasının ölümünden sonra olayın ´intihar´ olduğuna dair güvenlik, yargı ve basına ifade ve açıklamalarda bulunmuştu. Seda Gülen Başbilen´in olayın olduğu dönemdeki avukatı Yıldız Banoğlu, müvekkilinin İstanbul´a yerleştiğini ve Başbilen ailesinin müvekkilini dışladığını ifade ediyor.

Dosya kapatılalı 2 sene olmuştu. ?Fuhuş, şantaj ve askerî casusluk çetesi? soruşturmasını yürüten Savcı Fikret Seçen, elde ettiği önemli deliller üzerine Başbilen dosyasını Ankara´ya sevk etti. Soruşturma, 2011 başında Başbilen ailesinin de müracaatı üzerine tekrar açıldı. Bu arada özellikle Gölcük Donanma Üssü´nde ele geçirilen önemli belgelerde ASELSAN´la ilgili olanlarına rastlandı. Burada bulunan bir haricî bellek içerisindeki notlarda ?ASELSAN ve SAGEM´e yoğunlaşalım. Sorun çıkaranlar var. Sorunun kaynağı bulunmalı, gereken yapılmalı.? şeklinde talimatlar bulundu. Ayrıca Ergenekon ve Balyoz Eylem Planı davası iddianamesi eklerindeki belgelerde, ASELSAN´daki yapılanmaya özel önem verildiği, ilişki kurulabilecek -7´si lider olmak üzere- 47 kişiden bahsedildiği görülüyor. Savunma sanayiindeki organizatör olarak eski HAVELSAN Genel Müdürü Dr. Ömer Faruk Yarman gösteriliyor. Yarman, daha sonra Gölcük Donanma Üssü´nde ele geçirilen belgeler ve Balyoz davası kapsamında tutuklanmıştı. Tutuklanan Yarman, Işık Üniversitesi´nin kurucu rektörü ve elektronik profesörü Sıddık Binboğa Yarman´ın kardeşi.

Olaydaki diğer bir esrarengiz sima, yine Ergenekon sanıklarından Adli Tıp Kurumu eski çalışanı farmakolog Habib Ümit Sayın. Sayın´ın dinlenen telefon görüşme tutanaklarında da mühendislerin ölümü ile ilgilendiği ortaya çıktı. Sayın´ın görüşmelerinden, Adli Tıp´ta bu konuyla ilgili gelişmeleri yakından izlediği ve yönlendirmeye çalıştığı anlaşılıyor.

Ergenekon davasının ´3568 No´lu iletişim tespit tutanağında´ kendi ifadesine göre Fatih Altaylı´nın sekreteri Burçak isimli bir bayanla görüşen Ümit Sayın, ASELSAN´a daha büyük bir saldırının geleceğini, konu hakkında yazı yazmalarının ASELSAN´ı ve bazı komutanları kızdıracağını söylüyor. Sayın, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile yaptığı görüşmede ise ASELSAN olayıyla alakalı paşalarla görüştüğünü aktarıyor.

Kayıtlardan biri de Sayın ile ASELSAN´ın eski yöneticisi emekli Tuğgeneral Naci Karakaya´nın eşi arasında geçiyor. O konuşma şöyle:

?Ümit Sayın: ASELSAN olayı ile ilgili paşamın her dileğini ilettim, program yapmak istemediğinizi, ASELSAN ve TSK´ya karşı psikolojik harekâtın olabileceğini... Adli Tıp´tan olumsuz raporun çıkacağını, birisi ile ilgili onu paşaya illettim. Çıkma ihtimali yüksek.

Naci Karakaya´nın eşi: İddia ettiklerin doğru çıkarsa sevineceğim. Böylelikle ölenler boşa ölmemiş olacak.

Ümit Sayın: Yazmış olduğum kitapta derin devletle ilgili bir bölüm var. Sonunda bu konuya değindim.?

Ergenekon´dan ASELSAN´a ilgi

Ümit Sayın´a polis sorgusunda bu diyaloglar soruldu. Sayın, telefon konuşmasını doğrularken ?Bu görüşmeyi Naci Karakaya´nın eşi ile yaptık. Yazdığım son kitabın alınıp alınmadığını teyit ve ASELSAN konusunda bilgilendirmek amacıyla aramıştım.? dedi.

Ümit Sayın, ´Birsen Şendur´ ismine kayıtlı bir telefondan da ASELSAN olayı ile ilgili bilgi verdi. Teknik takibe takılan konuşmada Sayın, ?Paşam iyi günler. Gereken uyarıyı cumartesi günü yaptım. Adli Tıp´ı da halletmemiz gerekiyor. Genel Kurul´a gittiği takdirde sizin konuyu izleyerek bilgi toplayacağız.? diyor. Sayın, sorgusunda, ?Bu görüşmeyi tam olarak hangi paşa ile yaptığımı hatırlamıyorum ancak yine ASELSAN ile alakalı yapılacak olan program ile bilgilendirmek amacıyla yapmış olduğum görüşmedir.? dedi.

Ergenekon iddianamesinde yer alan ´1540 sayılı iletişim tespit tutanağında´ da Doç. Dr. Emin Gürses ile Ümit Sayın arasında, ASELSAN mühendislerinin ölümü hakkında şu görüşme geçiyor:

-GÜRSES: Deniyor ki bu çocuklar durup dururken intihar etmediler. Bunları belli bir hazırladılar intihara yani.

-SAYIN: Öyle yöntemler var. İNFRATEST duyulmayan eşik altı seslerle, mikrodalgalarla var öyle yöntemler.

-GÜRSES: Şimdi onun için ben onları size yönlendirdim. Benim anladığım bir konu değil ki.

-SAYIN: Ben cinayet olduğunu düşünüyorum bunların. Adli Tıp Kurumu´ndakiler de öyle düşünüyor.

-GÜRSES: He ama üç tane cinayet arka arkaya olunca, nasıl oluyor diye şüpheleniyorlar.

-SAYIN: Bir tanesi bir tanesi en azından cinayet olarak düşünülüyor. Kesin deliller varmış ellerinde Birinci Kurulun. ASELSAN´daki paşalarla konuştum. (...) ASELSAN´daki paşalar rahatsız oluyorlar bu konudan. Yani ASELSAN yönetim kurulundakiler.

-GÜRSES: Paşalar niye rahatsız oluyor, incelesinler. Doğru iş yapsınlar sen ne yapacaksın paşaları.

-SAYIN: Valla geçen yıl beni çağırdılar aslında o cinayetlerden sonra. Bilinmezliğin kontrolüyle ve de bu İNFRATEST ile ilgili bir sunum yaptım orda yönetim kuruluna. İnsanlarda işte depresyon, intihar şey ağır psikolojik bozukluklar yapmanın mümkün olduğunu kanıtlarıyla ve görsel materyalleriyle anlattım filmlerle. He kafalar karıştı da. Onlar ASELSAN´daki olayı intihar diye yorumluyorlar.

-GÜRSES: Bunlar Eşref Bitlis´in ölümüne de sebep.

-SAYIN: Evet doğrudur. Bitlis olayı kesin suikast.

-GÜRSES: Ona bile kaza diyorlar hâlâ. ... Rapor da veren işte o tümgeneral. Bu var ya ASELSAN´da konuşan paşanın danışmanlarından.

İkinci soruşturmayı açan ve yürüten Savcı Veli Dalgalı, Ergenekon soruşturması savcılarından mühendislerin ölümüyle ilgili ´bilgi ve belge´ bulunup bulunmadığını sordu. Ergenekon sanıkları Gürses ve Sayın´ın telefon görüşmelerinin gönderilmesi üzerine savcı, Sayın ve Başbilen´in çevresinde bulunan kişilerin HTS (geçmiş görüşmelerin arama, aranan ve konuşma süresi) kayıtlarını istedi. 2006, 2007 ve 2008´e ilişkin kayıtlarda Sayın´ın, Başbilen´in ölümünden sonra ASELSAN santralinden bazı kişilerle görüşme yaptığı tespit edildi. Bu konuda şüpheli 5 kişi araştırılıyor. Cinayetin işlendiği gün maktulün cep telefonunun evde kalması ve yeni eşi Seda Gülen Başbilen´in yaptığı görüşmeler de inceleme kapsamında. Bu arada Savcılığın isteği üzerine gönderilen HTS kayıtlarında, belirli kişileri koruma amacıyla gerçekleştirildiği düşünülen tahrifatlar yapıldığı öğrenildi. Tahribat yapılırken gerçekleştirilen ´kes ve yapıştır´ uygulamalarında hata yapılınca aynı telefondan aynı anda birkaç kişiyle konuştuğu gibi bir durum oluştu.

-Kusursuz cinayet yoktur!-

Ayrıca savcılık, Sosyal Güvenlik Kurumu´ndan maktulün hangi ilaçları kullandığına dair bilgi talep etti. Gelen bilgide, Başbilen´in sadece 9 defa grip ilacı kullandığı ifade edildi. Böylece psikolojik tedavi tezi çürümüş oldu. Soruşturma yürütülürken Başbilen´in otopsi raporunda da vahim bir hata yapıldığı ortaya çıktı. Jandarma´nın çektiği olay yeri fotoğraf ve videolarını 2011´de yeni bir raporu talep ederek Adli Tıp´a gönderdi. Bu arada ilk otopsi raporunda 2- 3 cm olduğu belirtilen boğazdaki kesiğin 20 cm olduğu ortaya çıktı. Ankara Adli Tıp Kurumu´nun bu hata üzerine yazarken ´0´ hatası olmuş mazeretine sığındığı belirtiliyor. Bunun üzerine Savcılık yeni bir rapor talep etti.

Olayla ilgili şüphe uyandıran diğer bir gelişme de Savcılığın sorusu üzerine, olay yeri incelemesini yapan jandarmanın Başbilen´e ait içinde kozmik projenin olduğu sunumun flaş diskte olduğunu iddia etmesi fakat bunun tüm incelemelere rağmen bulunamaması. Savcıya ifade veren Olay Yeri İnceleme ekibinden emekli Astsubay Ş.K. aracın içinde bulduğu diski üstlerine verdiğini söylemişti.

Dosyanın yeniden açılmasıyla Jandarma´dan yeni bir rapor ve Emniyet´ten olayı araştıracak yeni bir ekip kurulmasının istendiğini kaydeden davanın avukatı Ramazan Serhat Başbilen, özellikle Ankara Kriminal Polis Laboratuarı´nca hazırlanan bilirkişi raporunun olayın bir cinayet olduğunu açık bir şekilde ortaya koyduğunu belirtiyor. Yeni soruşturma sırasında, ASELSAN´daki Hüseyin Başbilen´e ait bilgisayarda bulunduğu iddia edilen intihar mektubuna da rastlanmadığı öğrenildi. Bu arada, soruşturma devam ederken Avukat Serhat Hüseyin Başbilen´in ofisine kimliği belirlenemeyen şahıs ve şahıslar girdi. Hiçbir parmak izi bırakmayan şahıslar, ofisin altını üstüne getirdi, kasayı patlattı. Ancak ne ilginçtir ki kasanın içindeki yüksek meblağdaki çek, senet ve değerli evraka dokunmadı.

İkinci soruşturma sürecinde savcının isteği üzerine Ankara Kriminal Polis Laboratuarı´nda, bilirkişi marifetiyle ´Kan Serpintileri Seyir Analizi´ de yapıldı. Türkiye´nin bu konuda en yetkin uzmanının hazırladığı 21.02.2011 tarihli bilirkişi raporunda olayın cinayet olduğuna dair ciddi kanaat uyandıracak şu bulgulara yer verildi: ?Kesilerin şoför mahallinde başladığı, bu esnada şahsın bir müddet şoför koltuğunda beklediği; kanama devam ederken bekleme esnasında sol kapı kumanda kollarına bir veya birden fazla dokunulduğu; sonradan bilinmeyen bir nedenden dolayı ön yolcu kapısına ulaşmaya çalıştığı; yolcu ön koltuğuna emekler vaziyette kısmen geçtiği; bu sırada güç ve bilinç kaybı gerçekleştiğinden yolcu koltuğu ön boşluğuna düştüğü ancak hâlâ ön yolcu kapısına ulaşmaya çalıştığı; yerde olmasına rağmen kapıya ulaşmaya devam ettiği ve yere yakın konumda kapıya temas ettiği; bu denemeler sırasında ölümün gerçekleştiği...?

Raporun en üzerinde durulması gereken bölümü ise ´Açıklama Getirilemeyen Şüpheli Durumlar´ bölümü. Bu bölümün girişinde ?Bu durumlarla söylenebilecek en önemli husus, mevcut süreç analizi ile uyuşmamaları, sürece aykırı olmaları ve ölü bulunan şahıs dışında ikinci veya üçüncü şahıslarca gerçekleştirilmeleri ihtimali olan durumlardır.? deniyor.

Şimdi de ağırlıklı olarak cinayeti akıllara getiren delillere bir göz atalım. Ölümün gerçekleştiği araç bulunduktan sonra jandarmanın çektiği fotoğraflarda aracın direksiyon altı zemininde bir çanta olduğu açıkça gözüküyor. Rapordaki tespitte ?Yoğun kan birikintisi olan bir zemin üzerinde bulunan çantanın hem altının hem üstünün kanlı olmadığı, herhangi bir kan lekesi izinin bulunmadığı görülmektedir.? deniyor. Bilirkişi, çantanın ölüm esnasında aynı yerde bulunması hâlinde üzerinde sıçrama, fışkırma türündeki tüm kan izlerinin görülmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Ayrıca, çantanın altındaki zemin üzerinde kan lekesi bulunmayan temiz bölgelerin olması gerektiğini belirtiyor. Çanta temiz iken, kan lekelerinin zemin paspası üzerine geçtiği ve araç yıkama firmasına ait kâğıt paspasının da kanlı olduğu belirtilerek nihai değerlendirme şöyle yapılıyor: ?Bu, çantanın kanama devam ederken burada olmadığını göstermektedir.?

Çantanın direksiyon altına, pedalların önüne ne zaman konulduğuna dair başka fotoğraflara dayanılarak yapılan tespite göre de çantanın alt kısmında herhangi bir kan lekesi bulunmuyor. Çantanın temiz olduğu görülüyor. Bilirkişi raporunda şunlar ifade ediliyor: ?Yukarıda anlatılan inceleme ve analizler neticesinde, çantanın ölüm sürecinin bitmesi ve kan lekelerinin pıhtılaşıp kurumasından sonraki bir zamanda fotoğraflarda görülen pozisyona geldiği görüş ve kanaatindeyim.?

Oysa yazının başında birebir alıntı yaptığımız Savcı Hasan Aykaç´ın ´kovuşturmaya gerek olmadığına´ dair kararın verilmesinde etkili olan gerekçelerden biri, arabanın kapılarının içeriden kilitli olmasıydı. Bu noktada şunu sormak gerekiyor: Kesiler meydana geldiğinde araç kilitli ise -ki Aykaç´ın kararında arka kapı kelebek camı kırılarak kapının açıldığı ve cesedin çıkarıldığı belirtiliyor- bu çanta nereden geldi? Kim veya kimlerce kanlar donduktan sonra sürücü koltuğu önüne yerleştirildi?

Başbilen´in arkadaşlarından aldığımız bilgiye göre, boş bulunan çantanın içinde ölümünden önce 57 saat üzerinde çalıştığı Altay Millî Tank Projesi´nin 4 ve son etabına ait sunum ve haricî bellek bulunuyordu. Tank projesi, ayrı ekipler tarafından elektronik, mekanik, silah sistemleri ve zırh olmak üzere ayrı ayrı çalışılmıştı.

Şüpheli durumlar sadece çanta ile sınırlı değil. Arka yolcu koltukları önüne serili, yıkama sonrası konan kâğıt paspasların konumu ve üzerindeki kan lekeleri de ´açıklanamaz´ durumlar içeriyor. Rapora göre bu paspasların üzerindeki kan lekeleri arasında kanın akış yönleri, yoğunlukları ve oluşma mantıkları açısından hiçbir bağ yok. Arka taraftaki kan leke ve birikintileri farklı nedenlerle kendine özgü bir şekilde meydana gelmiş. Şoför koltuğunun arkasındaki yolcu koltuğu önündeki paspasın kapı tarafından ön koltuk altına doğru itilmiş olduğu da fotoğraflarda görülüyor.

Arka koltuk önünde görülen iki ayrı kan lekesinin oluşum itibarıyla 90 derece, yani yere dik açıyla damladığı tespit edildi. Bu lekelerin maktulün hareket ettiği konuma, güzergâha, şoför koltuğunun konumuna ve kan serpintilerinin genel seyrine aykırı bir pozisyon ve açıda olduğu belirtildi.

Rapordaki diğer bir şüpheli durum da ön yolcu koltuğu arkasındaki kâğıt paspasın üzerindeki yoğun kan lekesi. Bu lekenin ön taraftan ya da başka yerden akıntı şeklinde olmadığı belirtiliyor.

-Adli Tıp tatmin etmedi-

Arabadaki kan izlerinin kriminal incelemesi, Başbilen´in boğaz ve bileklerini kendisinin kesmesi sonucu oluşacak kan izleriyle açıklanamayacak başka izlerin olduğunu ortaya koyuyor. Olayın cinayet olduğunu düşünen bir kaynağa göre Başbilen, şoför koltuğunda otururken iki kolu sürücü koltuğu üzerinden arka tarafta oturan katil tarafından tutularak zorla arkaya çekildi. Bilekleri burada ölümcül şekilde kesildi. Sonra da Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi üyelerinden olaya ´intihar´ diyenlerin tereddüt kesisi olduğu yönünde kanaat bildirdiği boğaz kesisi yapıldı. Böylece, olayın intihar olarak tanımlanması için gerekçe oluşturuldu. Katil veya katiller araçtan çıktıktan sonra Başbilen, önce şoför, sonra yolcu kapısını açma gayretine girdi. Bu sırada başı ön yolcu koltuğu boşluğundayken öldü. Kan kuruduktan sonra da içindeki kozmik sunum alınan çanta, sürücü ön koltuğu önüne atıldı.

İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu, 2007 ve 2011´de konu ile ilgili 2 ayrı rapor hazırladı. İlk raporda kurul üyelerinden 3´ü Başbilen´in ölümüne cinayet derken 5´i intihar dedi. İkinci raporda ise 2 üye ´cinayet´ derken, 5 üye ´intihar´ dedi. Ergenekon davasının tutuklu sanığı Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal´ın Başbakan Bülent Ecevit´i görevinden uzaklaştırmak amacıyla yanlış tedavi ederek ´iş görmezlik raporu´ verilmesini sağlamaya çalıştığı iddia edilmişti. Bunun üzerine Savcı Zekeriya Öz, İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi´nden görüş sormuştu. Hazırlanan 10 üyeli bilirkişi raporunda 5 üye yanlış tedavi uygulandığı, diğer 5 üye ise uygulanmadığı yönünde görüş bildirmişti. Rapor, heyet başkanının oyu sebebiyle, 6´ya 5 Haberal aleyhinde kabul edilmişti. İşte bu raporda ´Haberal yanlış tedavi uygulamadı´ diyen üyeler çoğunlukla, Başbilen´in ölümüne de ´intihar´ diyor.

Cinayet görüşünü paylaşanlarda, maktulün ellerinde kan izi bulunmaması, kişinin olay yerindeki bulunuş şekli, otopsi raporunda tarif edilen kesik tarzındaki yaraların nitelikleri ile oluşturdukları harabiyete göre kendisi tarafından oluşturulmasının mümkün gözükmediği gibi hususlar ön plana çıktı. Şerh gerekçeleri arasında olay mahallinde kişinin intihar etmesine sebep olacak ağır depresyonda olduğuna veya alkol ve uyuşturucu madde kullandığına dair bulgu olmadığı sayıldı. Ayrıca Başbilen´in kullandığı iddia edilen intihar metodunun erkeklerin intihar yöntemlerine uygun olmadığı vurgulandı.

-İki tarafın tezleri-

Yeni soruşturmanın sonucunu sadece Başbilen ailesi değil, bütün Türkiye merakla bekliyor. İntihar diyenlerin tezleri Ölümün gerçekleştiği araç kilitli ve kontak anahtarı üzerinde. Kan örnekleri maktule ait. Boğazında 2-3 cm tereddüt kesiği var. Psikolojik tedavi görmüş.

Cinayet diyenlerin tezleri Maktul, öndeki iki kapıyı açmak için çaba sarf ediyor. Direksiyon altı zemindeki çantada sadece 1 damla kan var. O da alt tarafında. Çantanın içindeki Millî Tank Projesi ile alakalı sunum kayıp. Maktulün elleri temiz, kan izi yok. Aracın ön ve arka koltuklarında nereden geldiği belirsiz kan damlaları ve birikintileri mevcut. Cep telefonu ölüm günü evinde kalmış. Bu telefondan şüpheli görüşmeler yapılmış. Psikolojik tedavi görmüyordu. Son senelerde sadece 9 grip ilacı kullanmış (SGK´nın savcılığa gönderdiği yazıya göre). İddia edilen intihar mektubu ne adli emanette ne de Hüseyin Başbilen´in bilgisayarında var. Bileklerin kesilmesi, erkeklerin tercih ettiği bir intihar metodu değil. Kanda uyuşturucu ve alkol yok. Boğaz ve bilek kesiklerinin aynı anda maktulce oluşturulamayacağı. Boğaz kesiği, ilk raporun aksine 2-3 cm değil, 20 cm (Çelişen Adli Tıp raporları). Ergenekon sanıklarının, Adli Tıp Kurumu üyelerinin tutumu ile ilgili şüpheli görüşmeleri. 2 aylık eşin intihar tezini destekledikten sonra maktulün ailesiyle hiç görüşmemesi. Jandarma astsubayının olay yerinde delil karartmaya yönelik çabaları. ( Aksiyon)

(04 Nisan 2012, 12:44)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Aselsan soruşturması, intiharlarda ´Casusluk´ çetesinin izleri ve Ergenekon şüphesi manşetlerimiz

Deniz Kuvvetlerinde şüpheli intihar olayları ve Ergenekon şüphesi

Aselsan belleği jandarmada kayboldu

Aselsan belleği jandarmada kayboldu

Adli Tıp: 10´a 3, Aselsan cinayet

Bilirkişi: Aselsan intihar değil cinayet

Yabancı uzmanlar: Aselsan cinayet

Aselsan: Mühendisler kritik görevdeydi

Ergenekon ses kaydı Aselsan´da

Fuhuş ve casusluk soruşturmasıyla ilgili manşetlerimiz

Yazılım devrede, İsrail düşman

Flaş!!! Donanma´da arama: 10 çuval belge

Gölcük iddianamesinde arama yap

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=4404    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.477.158