Tam
EskidenYeniye
 

Zaman aşımı fırtınası yaşanacak mı?

2013 yılı boyunca birbiriyle bağlantılı görünen çok sayıda suikast, katliam ve şüpheli ölüme ait 9 dosya zaman aşımından ardı ardına kapanmak üzere.. Gazeteci yazar Uğur Mumcu suikasti 20 gün sonra 24 Ocak 2013´te kapanıyor. Ardından Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın da bulunduğu sivil ve asker yetkililer ile çeşitli katliamlara ait 8 dosya daha somut bir gelişme olmaması durumunda kapatılacak.

Önceki haber title=Sonraki haber

04.01.2013 16:16 2013 yılı boyunca birbiriyle bağlantılı görünen çok sayıda suikast, katliam ve şüpheli ölüme ait 9 soruşturma dosyası zaman aşımından peşpeşe kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya.. Gazeteci yazar Uğur Mumcu´ya düzenlenen suikastin dosyası 20 gün sonra 24 Ocak 2013´te kapanıyor. Ardından 5 Şubat´ta Devlet Bakanı Adnan Kahveci, 17 Şubat´ta Jandarma Komutanı Eşref Bitlis, 17 Nisan´da Cumhurbaşkanı Özal, 24 Mayıs´ta Bingöl 33 asker, 2 Temmuz´da Sivas Madımak, 5 Temmuz´da Başbağlar, 22 Ekim´de Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve 4 Kasım 1993´te de Binbaşı Cem Ersever dosyaları.. Bu soruşturmalarda eğer en az bir şüpheli sanık bulunamadığı taktirde bu dosyalar 20 yıllık zaman aşımlarını tamamlayarak kapatılacak. 1993´te yetkili ve etkililerin peşpeşe hayatlarını kaybettiği, ardından değişen devlet yönetimiyle PKK terörünü bitirme çabalarını bitiren, kontrgerilla tarzı savaşı azdırarak terörü daha da hortlatan şüpheli ölümler fırtınasının ardındaki gerçekler karanlıkta kalmaya mahkum edilecek.

1993 yılı Türkiye için kanlı ve kara bir yıl oldu. En kanlısının Bingöl´deki 33 er katliamının olduğu çok sayıda peşpeşe gelen olaylarda kendi alanında güçlü ve simge isimler aynı yıl, art arda hayatlarını kaybetti: Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Devlet Bakanı Adnan Kahveci, Jandarma Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, Jandarma Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, JİTEM Grup Komutanı Binbaşı Cem Ersever ve gazeteci Uğur Mumcu.. Kimi öldürüldü, kiminin ölümünün üzerindeki sis perdesi hala aralanamadı. Bu isimlerin ortak özelliği ise ya PKK´yla mücadelenin doğrudan içinde yer almaları ya da sorunun çözümü için ciddi mesai harcamalarıydı. Bu olaylar sonucunda birkaç yıldır ´demokratik açılım´ projesiyle yapılmaya çalışılanın benzeri, PKK´nın tasfiyesinin sağlanarak Doğu ve Güneydoğu´nun terörden kurtulması ve barışın sağlanması projesi rafa kaldırıldı.

24 Ocak 1993: Uğur Mumcu cinayeti

Kanlı yıl 1993´ün ilk büyük trajedisi Uğur Mumcu cinayetiydi. Gazeteci-yazar Mumcu, 24 Ocak 1993´te uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Uğur Mumcu, öldürülmeden önce başladığı Kürt dosyasında, Abdullah Öcalan´ın izini sürdü. PKK liderinin yakınında gizemli iki kişi olduğunu anladı: 1978´de evlendiği karısı Kesire Yıldırım ve yanından hiç ayrılmayan Ağrılı Pilot Necati. Öcalan, daha sonra yaptığı bir açıklamada Pilot Necati´nin MİT ajanı olduğunu bile bile yanında tuttuğunu, onu kullanarak MİT´i kandırdığını söyledi. Mumcu, eğer ölmeseydi PKK ve derin devletin bağlantılarını açıklayacaktı. Ölmeden önceki son 330 yazısının 114´ünü PKK´ya ayıran Mumcu´nun ölümü, sözde ´İslamcı terör´ün üzerine yıkıldı.

17 Şubat 1993: Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in uçak kazasında vefatı

Tarihler 17 Şubat 1993´ü gösterirken, Türkiye´nin parmakla gösterilen bir Paşa´sı hayatını kaybetti. Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, Beechcraft B200 King Air tipi uçağın henüz aydınlanamayan nedenlerle düşmesi sonucu öldü. Uçağın buzlanmadan düştüğü açıklandı ama kamuoyu hala tatmin olmuş değil. Bitlis, PKK´yla etkin mücadele eden bir komutandı, Talabani ve Barzani´yle görüşmeleri oluyordu. Bazı ABD uçaklarının teröristlere yardım dağıttığı yönündeki açıklamasıyla da dikkatleri üzerine çekmişti. Bitlis Paşa, Cumhuriyet tarihinin en önemli komutanları arasında zikrediliyordu.

17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Özal´ın suikastten kurtulup ani kalp krizinden vefatı

Kürt meselesinin çözümü ve PKK´nın tasfiyesi için büyük çaba sarf eden 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, hemşerisi Bitlis Paşa´nın ölümünden 2 ay sonra 17 Nisan 1993´te hayata gözlerini yumdu. Ne eşi Semra Özal ne çocukları ne de Türk halkı Özal´ın doğal yollarla öldüğüne ikna oldu. Geçtiğimiz günlerde yeniden yapılan otopsisi şüpheleri kaldırmadı. Aksine arttırdı. 19 yıl boyunca çürümediği gözlenen cesedi adeta otopsi için beklemiş gibiydi. Olaya şahit olanlara göre otopsi sonrası vücudu hızla kararmaya yani çürümeye başladı. Ancak bu olağanüstü durumda dahi elde edilen Adli Tıp sonuçları çok tartışmalı oldu. Vücutta başlangıçta tespit edildiği iddia edilen zehirlerden bazılarının 9 ay önceki bir tanığın savcılık ifadesinde aynen geçtiği ortaya çıktı. İlerleyen günlerde tamamlanan adli tıp raporunda ise bu zehirlerden sözedilmediği iddia edildi. Rapor kamuoyundan gizli. Vücutta bazı zehirlerin var olduğu, ancak bu zehirlerin ölüme neden olup olmadığının, ya da ölüme tam olarak neyin neden olduğunun adli tıp tarafından belirlenemediği söyleniyor. Kamuoyunda Özal´ın otopsi sonuçlarının örtbas edilmeye çalışıldığı şüphesi oluştu. Savcılığın rapor üzerine verdiği karar; başka adli tıp incelemesi yapılmayacağı, ancak soruşturmanın derinleştireceği şeklinde oldu. Bu, çeşitli anlamlara çekilebilecek bir karar. Özal´ın kalp krizi gibi gösterilen şüpheli ölümünden 5 yıl önce Kartal Demirağ tarafından kendisine düzenlenen suikast girişimi de, ölümünün üzerindeki şüpheleri arttırıyor. Özal, PKK sorununun çözümü için büyük uğraş veriyordu. Genel affın ve silah bırakmanın konuşulduğu günlerde, önce Özal vefat etti, ardından 33 er şehit edildi. Belki de PKK sorununu tasfiye edecek süreç de böylece durmuş oldu.

24 Mayıs 1993: Bingöl´de 33 asker katliamı

24 Mayıs 1993´te Türkiye´nin geleceğini karartan kanlı bir eylem yaşandı. Bingöl-Elazığ karayolunda 33 Mehmetçik şehit edildi. Genel af ve PKK´nın silah bırakmasının konuşulduğu bir ortamda gerçekleşen katliamla barış projesi de rafa kaldırıldı.

22 Ekim 1993: Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti

Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, 22 Ekim 1993 tarihinde operasyon için gittiği Lice´de öldürüldü. Olayı PKK üstlenmedi. Aydın Paşa, meselenin sadece silahla çözülemeyeceğine inananlar arasındaydı.

4 Kasım 1993: JİTEM kurucusu Cem Ersever ve yakın arkadaşlarının öldürülmesi ve ´üçgen´ mesajı

JİTEM´in kurucusu olarak bilinen Binbaşı Ahmet Cem Ersever, PKK terörüyle etkin mücadele eden isimlerden biriydi. 17 Mart 1993´te ordudaki görevinden 30 arkadaşıyla birlikte istifa ederek ayrıldı. Daha sonra bazı gazete ve dergilere ´Yeşil´ kod adlı Mahmut Yıldırım ve Güneydoğu´daki faili meçhullerle ilgili bilgiler verdi. Aydınlık gazetesine anlattıkları ile ilgili mahkemeye ifade vermek için 24 Ekim 1993´te Ankara´ya giden Ersever´den bir süre haber alınamadı. 4 Kasım 1993´te Ankara Elmadağ´da cesedi jandarma ekipleri tarafından ensesinden kurşunlanmış olarak bulundu. Ersever´in ekibini oluşturan arkadaşlarından Nevval (veya Neval) Boz 1 Kasım´da, Murat Demir de 2 Kasım´da öldürülmüş olarak öyle yerlerde bulundu ki Cem Ersever´in cesedinin bulunduğu yer de göz önüne alındığında bir üçgen teşkil ediyordu. Uçak kazasında ölen Eşref Bitlis´in en yakın adamı olarak bilinen Cem Ersever´in devletin PKK ile mücadelesindeki yanlışlıkları ve terörün sürmesini isteyen menfaat çetelerini açıklayacağı ve yazımına başladığı ´Üçgendeki Tezgah´ kitabına karşı bir mesaj olarak algılandı.

1994-1995: Jand. Albaylar Kazım Çillioğlu ile Rıdvan Özden´in ölümleri

Yukarıdaki ölümler zincirine iki halka daha eklenebilir: 1994´te Jand.Albay Kazım Çillioğlu´nun intiharı ile 1995´te Jand.Albay Rıdvan Özden´in çatışmada vurularak hayatını kaybetmesi. Bu iki ölümün de yukarıdakilerle bağlantısını gösteren çok sayıda somut bulgu ortaya çıktı.

TASFİYE PLANI KARŞI TASFİYEYE YOL AÇTI

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türkiye´nin en büyük sorununun terör olduğunu, bu sorun çözülmezse ülkenin ne yapılırsa yapılsın gelişemeyeceği düşüncesindeydi. Bu konuda aynı kafa yapısında gördüğü Malatya´lı hemşehrisi Jandarma Genel Komutanı ile arası iyidir. Konuyu sık sık onunla paylaşmaktadır. Ölümünden bir kaç ay kadar önce Cumhurbaşkanı Özal´a terör konusunda şok bir mektup yazan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, terörle mücadelede ihanet içerisindeki bazı devlet görevlilerinin mutlaka tasfiye edilmesi gerektiğini belirtir:

Sayın Cumhurbaşkanım, Zatı Aliniz bu olaya müdahil olmalı, aksi takdirde bölgede sonu alınamayacak ciddi risk ve tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz. Bölge halkının kazanılması zaruridir. Halk yanlış yönetim ile terör örgütü arasında sıkışmış durumdadır. Bunu suiistimal eden unsurların bertaraf edilmesinin zorunluluğu ortadadır.

Bu mektubu okuyan Turgut Özal, terör raporları hazırlayan Devlet Bakanı merhum Adnan Kahveci ile Eşref Paşa´dan ´ortak bir çalışma´ ister. Bu olaydan 2 ay sonra, 5 Şubat 1993´te Kahveci ters yola girme sonucu trafik kazasında, 12 gün sonra Bitlis düşen uçakta, 2 ay sonra da Cumhurbaşkanı Özal makamında vefat eder. Aynı ekipte yer aldığı iddia edilen ve Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis´e elde ettikleri bilgileri aktardıkları idia edilen Albaylar Kazım Çillioğlu ve Rıdvan Özden de 1994 ve 1995´te şüpheli şekilde hayatlarını kaybederler.

ERGENEKON VE ÖZEL HARP DAİRESİ BAĞLANTISI

Org. Bitlis´in raporunda terörden rant elde eden 34 kişinin isminin de yer aldığı ileri sürülüyor. Dönemin önemli tanıklarının iddiasına göre Bitlis´in tasfiye edilmesini istediği kişilerden bazıları bugün Ergenekon ve Balyoz tutuklusu olarak Hasdal cezaevinde bulunuyor.

-TSK içindeki Ergenekon yapılanması: Tushad-

Bu gelişmelerle örtüşen bir başka gelişme de, 2007 yılında Malatya´da gerçekleşen ve 3 kişinin öldürüldüğü Zirve katliamı davasında yaşandı. Bu katliamın altından, TSK içinde 1993 yılında çok gizli şekilde oluşturulmuş, Özel Harp Dairesi (ÖHD) mensuplarının yer aldığı ve liderliğini de Ergenekon tutuklu sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon´un yaptığı TUSHAD isimli Ergenekon hücresi çıktı. Bu hücrenin 1993 yılında TSK içinde oluşturulduğu, ilerleyen yıllarda birkaç kez revize edildiği belirlendi.

Burada dikkati çeken ayrıntı ise, TUSHAD´ın kuruluş yılı olan 1993.. Çünkü bu yıl içinde yukarıda belirtilen suikast, katliam ve şüpheli ölümler fırtınası yaşandı. İddialara göre bir ekip tasfiye edildi. Türk devletinin terör politikası değişti. 70´li yıllardan beri var olduğu, iddianamelere yansıyan çeşitli belgelerle ortaya çıkan Ergenekon örgütünün, 1993 içinde reorganize olduğu, yani yeniden yapılanarak, yeni hücrelerle yeni eylem planlarına başladığı, aktif bir şekilde harekete geçtiği iddia edildi.

1993 içindeki cinayetler zincirinin birbiriyle ve Ergenekon´la bağlantılı olduğunu gösteren çok fazla delil ve bulgu ortaya çıktı. Bu nedenle de Ergenekon ve diğer soruşturmalara bakan çeşitli illerdeki savcılıklar dosyaları sürekli birbirleriyle paylaşmakta.

Sonuç olarak Özal´ın yapmaya çalıştığı tasfiye operasyonunun tersine döndüğü söylenebilir. Devletin en üst noktalarındaki yetkililere yönelik bir karşı tasfiye operasyonu başlatıldı. Başbakanken suikastle başarılamayan tasfiye, Özal cumhurbaşkanı iken yürütülen daha geniş çaplı bir operasyonla başarıldı.

DOSYALAR KAPANACAK MI?

1993´teki şüpheli ölümler zincirinden 14 yıl sonra 2007´de İstanbul´da başlayan Ergenekon soruşturması, bir başka zincirleme gelişmeye neden oldu. Soruşturma sürecinde ortaya çıkan şok delil ve bulgular, 1993´teki ölümlerle ilgili dosyaların da aralarında olduğu çok sayıda faili meçhul, intihar ya da kaza sonucu ölüm diye kapanmış dosyanın kapağının cinayet şüphesiyle tekrar aralanmasına neden oldu. 1993 yılındaki dosyalar, 2010 yılından itibaren çeşitli illerdeki savcılıklarca tekrar incelenmeye başladı.

Gerçek manada ancak 3 yıldır yürütülmeye başlanan soruşturmalar, yasal sınırlama olan, olay meydana geldiği andan itibaren başlayan 20 yıllık zaman aşımı sürelerini tamamlayacak olmaları nedeniyle önümüzdeki gün ve aylarda kapatılmak zorunda kalabilecekler.

Ancak bu durum kamuoyunda büyük bir tepkinin ve hükümet üzerinde; açık söylemek gerekirse bunlar da beceremedi! baskısına yol açacaktır. Özellikle ´Turgut Özal´ın otopsi sonuçlarının örtbas edilmeye çalışıldığı´ şeklinde geçtiğimiz haftalarda kamuoyunda ortaya çıkan şüphe, örtbasın derin devletin refleksleriyle alakalı olabileceği, devletin çok büyük bir örgütle yüzleşmeyi göze alamayacağı için gerçekleri örtbas etmeye göz yumabileceği şeklinde.

Başbakan Erdoğan son bir kaç gündür derin devletin tamamen bitirilemediğini, bitmesinin de mümkün olmadığını açıklıyor. Çalışma ofisinde çok sayıda dinleme cihazları bulundu. Muhtemelen tespit edilemeyn başka cihazlar da olabilir. Belki Başbakan´a şantaj yapılmaya çalışılıyor. Devletin en üst makamları tehdit altında. T.C.´nin 1 no´lu şahsı Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın zehirlendiğinin örtbas edildiğini gösteren güçlü bulgular var. Kamuoyunda oluşan kanaat bu. Şurası çok açık bir gerçek ki, bizim çok sayıdaki haberlerimizde de dile getirdiğimiz gibi 1993 yılı içinde bir suikast fırtınası yaşandı. Tüm bulgular birbirini tamamlıyor ve güçlendiriyor. Kürt sorununa demokratik bir çözüm getirmeye çalışan Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile ona bu konuda destek veren ekibi, yani Bakan Adnan Kahveci, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Albaylar Kazım Çillioğlu ve Rıdvan Özden´in peşpeşe şüpheli ölümleri, PKK-derin devlet bağlantısını yakalayan gazeteci Uğur Mumcu´nun ölümü, Sivas ve Başbağlar katliamları, Bitlis´e babası kadar yakın, çatkapı içeri girecek kadar samimi Binbaşı Cem Ersever´in ölümleri birbiriyle bağlantılı ölümler.

Dediğimiz gibi tüm bulgular birbirini tamamlıyor ve güçlendiriyor. Komutan suikastleri olarak adlandırdığımız bu şüpheli ölümlerle ilgili web sitemizde çok fazla ve ayrıntılı haber yaptık. Hepsinin birbiriyle bağlantısı olduğu anlaşılan bu ölümlerden Özal´ın şüpheli ölümü varsayalım örtbas edilse bile peki ya Başbakanken ona düzenlenen suikasta ne demeli? Suikasti soruşturan savcının engellenmesine ve hatta kızının kaçırılmasına ne demeli? Ayrıca aynı ekipteki yukarıda saydığımız diğer ölüm ve katliamlara ne demeli? Birisi örtbas edilse diğerleri ortada.. Yani yıllardır soruşturulmayan ve ancak son bir iki senedir soruşturulmaya başlanan ve giderek hepsinde Ergenekon´un izine rastlanan bu soruşturmalarda savcılar zaman aşımına girmek üzere olan bu dosyalara somut şüpheli ve delil koymaya fırsat bulamadan dosyalar kapanırsa bu dosyalar gerçekte kapanmış mı olacaktır?..

Eğer Özal´ın şüpheli ölümü ´Eceliyle olmuştur. Zehirlenip zehirlenmediği tespit edilememiştir..´ ile kapatılacaksa o zaman ABD Başkanı Kennedy suikasti dosyasının 2029 yılına kadar kamuoyundan gizlenmesinin bir benzerinin yaşanabileceği söylenebilir. Özal ve ekibinin tasfiyesine benzer bir operasyonunun ABD Başkanı John F. Kennedy suikasti olayında da yaşandığını iddia ediliyor. Buna göre, Amerikan Başkanı, Rusya ile soğuk savaşı tırmandırmayarak soğutma politikası uygulaması nedeniyle silah üreticileri ve onların devlet içindeki uzantılarınca planlı ve örtülü bir şekilde öldürüldü. Olay, çok büyük bir komplo idi. Bu komplonun içinde yer alan sözde tetikçi Lee Harvey Oswald ve suikastle ilgili olay yerindeki ayrıntılara tanık olan çok sayıda kişi, ya cinayetlerle ya da yüksekten düşme, trafik kazası ve diğer ölüm şekilleriyle hayatlarını kaybettiler. Tetikçi Oswald´ı öldüren kişi de bir başka kişi tarafından öldürüldü. Mahkeme önüne çıkabilecek birinci derecede resmi delil ve tanıklar titizlikle ortadan kaldırıldı. Peşpeşe gerçekleşen bir ölümler zinciri yaşandı. Meclis Suikasti Araştırma Komitesindeki dosyaların, Amerikan devletinin al-i menfaatleri (ulusal menfaatleri) açısından 2029 yılına kadar kamuoyuna gizli tutulacağı açıklandı. Bunun diğer anlamı, devletin kamuoyuyla yüzleşmekten çekinmesiydi.

50 yıl önce, 1963 yılında ABD´de Kennedy olayında gerçekleşen bu durumun bir benzeri, acaba Özal´ın ölümünde de söz konusu olacak mıdır? Özal´ın otopsi raporundaki garip gelişmeler, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en üst makamında 1 no´lu konumda yer alan bir kişinin öldürülmesinin ardındaki güçlerle yüzleşilmekten çekiniliyor mu? sorusuna yol açıyor çünkü. Gerçekten de düşünüldüğünde bu makamdaki bir kişinin planlı bir şekilde öldürüldüğünün ortaya çıkmasının TC tarihinin en sarsıcı olayı olacağına hiç kuşku yok. Buna bir de bu olayla bağlantılı diğer ölüm olayları eklendiğinde yüzleşmenin büyüklüğü artmaktadır. Amerikan devletinin, Başkanı Kennedy olayında kamuoyuyla yüzleşmekten kaçınmasına benzer bir durum, Türkiye´de Cumhurbaşkanı Özal için de söz konusu olacak mıdır?

Bu süreçte bir garipliğin ortaya çıkması da söz konusu olabilir. Diyelim ki Mumcu olayı zaman aşımından kapatıldı. Özal´ın ölümü de normal ölüm denilerek ya da zaman aşımı ile kapatıldı. Ama ya diğer dosyalar kapanmadan bu dosyalarda diğerleriyle bağlantılı bir delil ortaya çıkarsa, bunun anlamı ne olacaktır?.. Çünkü çeşitli illerdeki savcılıklar bu ölümlerin birbiriyle bağlantısına dair bulgular üzerine dosyaları birlikte incelemeye başladılar. Ya kapatılmış bir dosyaya ait bir delil bulunursa, savcılar nasıl hareket edecektir?.. Karmaşık bir durumla karşı karşıya kalınabilir.

CESEDİ ÇÜRÜMEDİ AMA BİRİLERİ DOSYASINI ÇÜRÜTMEYE ÇABALIYOR

Özal´ın cesedinin çürümemesinin bir anlamı olmalı.. Dosyasını kamuoyu vicdanını aydınlatmadan kapatmak şüpheleri daha da arttıracaktır. Eğer bir cinayet yoksa öyleyse Adli Tıp raporunun kamuoyuna açıklanmasında ya da başka bir adli tıp incelemesinde sorun yok demektir. Rapor açıklanmalı ve/veya bir başka inceleme daha yapılmalıdır. Somut delile ulaşmak için zaman aşımı nedeniyle (ki 3 ay kadar sonra doluyor) sıkıntı varsa, TBMM´nin devreye girerek yasa değişikliği yapması gerekir. Unutulmasın ki, Menderes´in idamı nasıl kanayan bir yara olduysa ve iade-i itibarı da yıllar sonra gündeme geldiyse, Özal olayı kapatılırsa aynı durum ileride O´nun için de söz konusu olacaktır. Ayrıca hiç şüphe yok ki Özal ile diğer şüpheli ölüm olayları arasında kamuoyuna da yansımış olan çok sayıda somut bağlantılar var. İletişimin geliştiği ve neredeyse gizli bir şeyin kalmadığı, kozmik odalara girilebildiği, ıslak imzalı orjinal evrakların imhadan kurtarılarak savcılara ulaştırılabildiği, Özel Harp´e ait bir kamyon dolusu bombanın plakasına kadar savcılara ulaştırılabildiği gelişen ve demokratikleşen bir Türkiye´de gerçeklerin açığa çıkması ne kadar daha engelenebilecektir?.. Dosyalardan birinin kapatılması demek diğerleri için de aynı anlama gelmeyecek midir?

AL-İ MENFAATLER?..

Bu kadar büyük bir suikastler fırtınası, devletin al-i menfaatleri için Kennedy dosyası gibi tozlu raflara mı kaldırılacaktır? Balyoz soruşturmasını hatırlarsak, 2010´da çok sayıda muvazzaf subayı da içeren toplu gözaltı operasyonları İstanbul C. Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in devreye girmesi ile yarım kalmıştı. Kamuoyunda tepkiye neden olan bu şok müdahale için Engin´in gerekçesi ilginçti: Türkiye bunu kaldıramaz, terörle mücadele zafiyete uğrar. Engin´in açıklamasının diğer söylenişi, Devletin al-i menfaati için gözaltıları durdurdum değil midir? Bir başsavcının yetkisinde midir bu gerekçeyle gözaltıları durdurmak? Açıkça skandal yaşanmıştı. Adının daha sonra Balyoz darbesi başarıya ulaştığında sıkıyönetim mahkemelerinde göreve getirilmesi düşünülen yargıçlardan biri olarak darbecilerin listelerinde yer aldığı da belgelenen Engin daha sonra başsavcılık görevinden alındı.

Özal´ı da içeren Komutan cinayetleri soruşturmalarında aynı “al-i menfaat” ile mi karşı karşıyayız yoksa? Al-i menfaat dediğimiz şey nedir? Menemen´de yaşanan ve Müslümanları sindirmek için bahane edilen provokasyon al-i menfaat miydi?.. Danıştay´da hakimleri öldürüp müslümanları suçlamak al-i menfaat miydi?.. Danıştay tetikçisinin kurşun yağdırırken tekbir getirmediği olay yerindeki diğer hakimlerin şahitliğiyle ortaya çıktı. Peki Danıştay üyesi Çölaşan´ın ´tekbir getirdi´ demesi al-i menfaat miydi? Danıştay davasına bakan Ankara´daki mahkemenin, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından saldırının Ergenekon´la bağlantısına dair gönderdiği 9 adet delil içeren mektubu dikkate almayıp davayı dinci kalkışma diyerek kapatması al-i menfaat miydi?.. Ergenekon davasında da ortaya çıktığı gibi, Ankara´daki davada en temel yargılama adımlarından olan ´saldırganı saldırıya uğrayanlarla yüzleştirme´nin yapılmaması ve diğer bir çok yargılama skandalının gerçekleşmesi al-i menfaat miydi?.. Danıştay kameralarını karartmak al-i menfaat miydi?.. Kamera karartan Oyak şirketinin Genel Müdürü Coşkun Ulusoy´un, Danıştay saldırısında kameraların karartıldığı iddialarında adının geçmesinden şikayetçi olan MİT´çi Kaşif Kozinoğlu´na, Devleti korumak ayıp değil, günah değil derken bu al-i menfaati mi kastediyordu?.. Özel harp elemanlarının yer aldığı Atabeyler çetesi, Başbakan´a 4x4´lük suikast planları, roketatar ve patlayıcılarla yakalanmıştı. Ancak savcı, sanıklar bu patlayıcıları PKK´ya karşı kullanacaklrını söylüyor. Öyleyse onların sözüne itibar edilsin! diyerek beraatlerini talep etmesi, kamuyu savunacağına sanıkları savunması derin devletin al-i menfaati miydi?..

Bizim adımıza al-i menfaatlere kim karar veriyor?.. “Hükümet” mi yoksa Başbakan´ın da dile getirdiği gibi hala bitirilemeyen ve Başbakan´ın ofisine dinleme cihazları yerleştirmeye devam eden “Derin Devlet” mi?.. 1990 sonundan beri 22 yıldır Abdullah Harun, 12 yıldır da kontrgerilla.com olarak bu derin devleti takip ediyoruz. Bitirileceğine dair ümidimiz kesilmişken 2002´den beri bu hükümet döneminde bitirilme yönünde yol alınmaya başlandı. Bu yol alma duracak mı, yoksa yavaşlayacak mı?.. Ergenekon soruşturma sürecinde bazen yavaşlamalar yaşandı. Öyle olunca derin devletle uzlaşma yapıldığı, operasyonların artık sürmeyeceği, hatta tutuklananların da çıkarılacak bir afla serbest bırakılacağı ve toplumsal bir barışın sağlanacağı´ sık sık iddia edildi. Ancak bunun doğru olmadığı -en azından şimdilik diyelim- baz gelişmeler ışığında doğru olmadığı operasyonların giderek derinleşmesiyle görüldü. Balyoz´da duruşma esnasında yaşanan toplu tutuklama, mahkeme heyetlerinin hiçbir şeyden korkmadığını gösterdi ve Balyoz yargılaması herşeye rağmen bitirilebildi. Ergenekon´da 5 yılı aşan soruşturma ve davalar sürecinde sayısı 19´a ulaşan davalar açıldı ve birleşti. Bundan başka Poyrazköy, Amirallere Suikast ve benzeri gibi artık saymanın zorlaştığı soruşturma ve davalar yürütülmekte. 12 Eylül davası açıldı. 28 Şubat´ta şok tutuklamalar yaşandı ve dava açılmaya çok yaklaşıldı.

HÜKÜMET DEVLETİN NAMUSU İÇİN HAREKETE GEÇMELİ

Ancak Komutan cinayetleri adını verdiğimiz 1993´te yoğunlukla gerçekleşen şüpheli ölüm ve suikast fırtınası için endişeler devam ediyor. Endişenin en büyük nedeni zaman aşımlarının çok yaklaşmış olması. Bu satırların yazıldığı 04 Ocak 2013 itibarıyla; örneğin Uğur Mumcu dosyası 20 gün sonra somut bir gelişme olmadığı taktirde kapanacak. Ardından Adnan Kahveci, Eşref Bitlis, Turgut Özal ve diğer komutanların ölümleri, Sivas ve Başbağlar katliamları, Bitlis´te 33 er katliamı gibi dosyalar sene sonuna kadar somut gelişmeler olmadığı taktirde peşpeşe birer birer kapanacak. Endişeleri gidermek adına hükümetin derhal harekete geçmesi ve zaman aşımı baskısını ortadan kaldıracak adımları acilen atması gerekiyor. Unutulmasın ki Turgut Özal devletin 1 no´lu konumunda bulunan, yani en üst makamında bulunan bir kişiydi. Devlet yetkililerinin faili meçhuller döneminde hep dile getirdiği “Bu cinayeti çözmek devletin namusu” deyimini herhalde en fazla, makamında şüpheli şekilde hayatını kaybeden, daha öncesinde bir de suikaste uğrayan Cumhurbaşkanı Turgut Özal hakediyor.

Bu satırların yazıldığı 04 Ocak 2013 itibarıyla komutan cinayetleri içerisinde hiçbir dosyada bir şüpheli olduğuna dair bilgimiz bulunmuyor. Belki Çillioğlu dosyasındaki 8 jandarma görevlisi hariç tutulabilir. Ancak onların da yasadışı gizli dinleme gibi ayrı bir kapsamda soruşturulduğu ileri sürülmekte. Eğer öyleyse o dosyada da somut bir gelişme yok denebilir. Bunu dosyalarda gözaltı ve tutuklama olmamasına dayanarak söylüyoruz. Evet ifade verenler oldu. Ancak tanık sıfatıyla verildi bu ifadeler. Dosyaların kapanmaması için en azından bir kişinin şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınması gerekmekte. Cumhurbaşkanı son anda Mumcu dosyasına müdahale etti. Güldal Mumcu´nun, suikasttan üç yıl sonra ´Yeşil´ kod adlı Mahmut Yıldırım´ın evlerini ziyaret ettiğini açıklamasının ardından Ankara Emniyet Müdürlüğü´ne talimat verdi ve Mahmut Yıldırım´ın ifade örneğinin acilen Uğur Mumcu´nun kardeşi ve avukatı Ceyhan Mumcu´ya gönderilmesini istedi. Bu ifadelere ulaşılması durumunda, dosyanın zaman aşımından kapanmasının önlenebileceği söyleniyor. Yani heyecan dolu son 20 güne girdik. İlerleyen günlerde dosyaların birer birer kapanıp kapanmayacağını, sürpriz gelişmeler yaşanıp yaşanmayacağını göreceğiz?.. Umarız devletin değil toplumun al-i menfaatleri, diğer bir deyişle de insan hakları ile insanlığa karşı işlenen suçların üzerine kararlılıkla gidilmesi üstün gelecektir..

(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(04 Ocak 2013, 16:16)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu

Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad

Tanık: Özal´ı Tushad zehirledi

Özal ve komutan cinayetleri bağlantılı

Özal: Dertleri beni tasfiye etmek

Özal suikastinde çember daralıyor

Özal´ın zehirlendiği iddiası ve adli tıp incelemesi manşetlerimiz

Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı

Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü

Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu

Turgut Özal´ın şüpheli ölümü manşetlerimiz

Orgeneral Eşref Bitlis´in şüpheli ölümü manşetlerimiz

Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti manşetlerimiz

Albay Kazım Çillioğlu´nun şüpheli ölümü manşetlerimiz

Albay Rıdvan Özden suikasti manşetlerimiz

Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili manşetlerimiz

Mumcu´yu konuşma, laikleri yıpratma

Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek

Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü

PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten

Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz

Başbakan´a şantaj mı yapılıyor?

Başbakanı dinleyen derin güç kim?

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=5045    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
65.603.771