Tam
EskidenYeniye
 

TSK´da mezhep yapılanması mı?

28 Şubat davasının geçen haftaki 2. duruşmasında yaşanan bir tartışma, TSK içinde var olduğu yıllardır dile getirilen mezhepçi yapılanmayı tekrar gündeme getirdi. Buna göre, 28 Şubat sürecinde yapılan bir suç duyurusu takipsizlikle kapatıldı. 15 yıl sonra hemen aynı kapsamda başlatılan soruşturma ise bugün 28 Şubat davasına dönüştü. Sanık avukatları işte bu takipsizlik kararı nedeniyle 28 Şubat davasının usulsüz açıldığını savundular. Takipsizlik kararının, TSK içindeki mezhepçi yapılanma iddialarının yeterince araştırılmadığı gerekçesiyle mahkemeler tarafından kaldırıldığı ortaya çıktı. 28 Şubat sürecinde gündeme gelen ve bizim o dönem bir yazı ile dikkat çektiğimiz TSK´daki mezhepçi yapılanma iddiası, geçen 15 yıl içinde ortaya çıkan somut delillerle kanıtlandı. Yapılanmanın özellikle Deniz Kuvvetlerinde yoğunlaştığı anlaşılıyor.

Önceki haber title=Sonraki haber

10.09.2013 15:52 28 Şubat davasının 3 Eylül´de görülen duruşmasında bir tartışma yaşandı. 28 Şubat soruşturmasının aslında 15 yıl önce takipsizlik kararıyla sonuçlandığı, ancak usulsüz şekilde yıllar sonra tekrar başlatıldığı sanık avukatlarınca dile getirildi.

Bu tartışmasının ayrıntıları netleşti. Buna göre, 1997´de eski Bakan Hasan Celal Güzel´in TSK´da mezhepçi bir yapılanma olduğuna dair suç duyurusuna bakan Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), takipsizlik kararı verdi. 15 yıl sonra 2012´de ise hemen hemen aynı konu olan BÇG hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Ardından halen Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen 28 Şubat davası açıldı.

Takipsizlik kararı nedeniyle ortaya çıkan usul eksikliğini gidermek için davaya bakan Mahkeme, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ne başvurdu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı verilen takipsizlik kararının kaldırılması için mahkemeye yazdığı yazıda ´İsmi geçen şahısların ve müştekinin dilekçesinde belirttiği mezhepçi yapılanmanın faaliyetleri konusunda yeterli inceleme yapılmadığı anlaşıldığından takipsizlik kararının kaldırılması ve soruşturmanın devamı bakımından mahkememizin evveliyatını teşkil eden ret kararının kaldırılması ve soruşturmanın yeniden ele alınıp kaldığı yerden devamına karar verilmesi kamu adına talep olunur.´ denildi. Savcılığın bu talebi aynı gün mahkeme tarafından karara bağlanarak takipsizlik kararı kaldırıldı ve usul eksikliği giderilmiş oldu.

28 Şubat davasının 3 Eylül´de görülen 2. duruşmasında sanık avukatlarından Erol Aras ile Celal Ülgen bu konuyu gündeme getirdi. Avukatlar, daha önce verilen takipsizlik kararı nedeniyle 28 Şubat davasının usulsüz olarak açıldığını savundu.

Duruşmada söz alan dönemin Genelkurmay Başkanı sanık İsmail Hakkı Karadayı´nın avukatı Erol Aras, 1997´de reddedilmesine karşılık 2013´de konusu aynı olan Batı Çalışma Grubu (BÇG) faaliyetleri hakkındaki bu soruşturmaya izin verilmesini ?icazet? olarak eleştirdi.

Duruşmada söz alan dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı sanık Çetin Doğan´ın avukatı Celal Ülgen de aynı konuya değindi. Savcılığı, davada kaba hukuk uygulamakla suçlayan Ülgen, Hasan Celal Güzel´in 1997´de BÇG hakkındaki suç duyurusuna verilen takipsizlik kararına yapılan itirazı 1998´de reddeden İstanbul 4 No´lu DGM Başkanı ile şimdiki 28 Şubat soruşturması için o takipsizlik kararını kaldıran, İstanbul 12. ACM başkanının aynı kişi Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu olduğunu öne sürdü. Ülgen, ?Zamana, zemine göre siyasi iklime göre değişen adalet olmaz? dedi. Ancak mahkeme başkanı Tayyar Köksal, avukata ?Son kararda Abdurrahmanoğlu´nun imzasının olduğundan emin misiniz? diye sordu. Ülgen, bunun üzerine, 1998´de ?Suç yoktur. Askerler görevini yapmıştır? görüşüyle, takipsizlik kararına onay veren mahkeme başkanı Abdurrahmanoğlu´nun, şimdi mahkemenin de başkanı olduğunu, ancak kararda imzasının bulunmadığını belirtti. Ülgen, bunun nedeni de şöyle açıkladı: ?CMK uyarınca önceki kararını sonra kaldıran kişi konumunda görünmemek için yasa zorlanmış, Başkan yerine mahkeme heyeti yeni başkanla toplanıp karar vermiştir. Bu açık yetki gaspıdır, görevi kötüye kullanan bu kişiler hakkında mahkeme suç duyurusunda bulunmalıdır? dedi.

HASAN CELAL GÜZEL´İN 28 ŞUBAT DAVASINA KATKISI

Bu tartışmanın doğmasına neden olan ve takipsizlik kararı ile sonuçlanan 1997´deki ilk 28 Şubat suç duyurusuna gelince, olayda çok ilginç ayrıntılar yer alıyor. O suç duyurusunu yapan Yeniden Doğuş Partisi (YDP) lideri ve eski Bakan Hasan Celal Güzel, şu an 28 Şubat davasında mağdur ve müşteki olarak yer almakta. Kendisi aynı zamanda soruşturmada savcılığa verdiği ifade ve teslim ettiği belgelerle çok önemli bir rol oynadı.

Detaylara gelince...

Hasan Celal Güzel, 28 Temmuz 1997 tarihinde, yani 28 Şubat 1997´de gerçekleşen postmodern darbeden bir kaç ay sonra Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına bir suç duyurusu dilekçesi verdi. 1997/285 soruşturma numarasına kaydedilen şikayet dilekçesinde Güzel, özetle şunları belirtiyordu:

O tarih itibariyle Çevik BİR, Çetin DOĞAN ve Genel Kurmay Başkanının ?Batı Çalışma Grubu? nda faaliyet gösteren kişilerin, Anayasa ile kurulan düzeni tebdil, tağyir ve ilgaya, Anayasa ile teşekkül etmiş TBMM´yi vazifesini yapmaktan men´e cebren teşebbüs (TCK Md.146), Hükümeti vazife görmekten men´etme (TCK Md.147), Askeri komutanlıkların (görev ve yetki sınırları dışına çıkılarak başka amaçlarla) gaspı (TCK Md. 152), Askerlik kanununan an karşı itaatsizliğe teşvik (TCK Md.153), özellikle asker aileleri efradını kanunlara itaatsizliğe (TCK Md.312) ve suç işlemeye teşvik (TCKMd.311) suçlarını veya bu suçlara teşebbüslerini işledikleri..

Kendisine posta vasıtasıyla gönderilen bazı belgeleri dilekçesine ekleyen Güzel, bu suç duyurusundan üç gün sonra, 31 Temmuz 1997 tarihinde Ankara Merit Altınel Oteli´nde bir basın toplantısı yaptı. Gizli ve özel damgalı olan Genelkurmay Başkanlığı Batı Çalışma Grubu´nun irtica hakkında hazırladığı rapor ve bazı belgeleri gazetecilere dağıtarak, bilgi verdi.

-TSK´da Alevi ve DHKP-C yapılanması-

Güzel´in verdiği bilgilerde, Alevi mezhebine dayanan bir yapılanmanın TSK içinde etkin olduğu da yer almaktaydı. Güzel, basın toplantısında Genelkurmay´a ağır suçlamalarda bulunarak, Batı Çalışma Grubu´nun (BÇG) bir cunta hareketi olduğunu söyledi. Güzel, kendisine mektupla ulaştığını ileri sürdüğü belgelere dayanarak Genelkurmay içinde, Batı Çalışma Grubu´nun yanı sıra, mezhepçi ve illegal grupların da olduğunu söyledi. Güzel, üstü kapalı olarak Kara ve Deniz Kuvvetleri içinde Alevi yapılanması oluşturulduğu ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içinde DHKP-C terör örgütü ile irtibatlı subaylar olduğunu ileri sürdü.

Güzel, TSK içerisinde cunta oluşturulduğuna dair belgeleri DGM Başsavcılığı´na, Cumhurbaşkanı´na ve Başbakan´a da gönderdiğini belirtti.

-Soruşturma yapılanmaya değil, ihbar eden Güzel´e-

Basın toplantısından iki gün sonra 2 Ağustos´ta Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı inceleme başlattı. Savcı Nuh Mete Yüksel görevlendirildi. Savcı Yüksel, yaptığı inceleme sonunda, Güzel hakkında soruşturma başlatılmasına karar verdi. Yüksel, Hasan Celal Güzel´in, devletin gizli ve özel damgalı belgelerini basın toplantısında, gazetecilere dağıttığını, devletin gizli belgelerini kamuoyuna ifşa ettiğini, bunun da suç teşkil ettiğini ifade ederek, Güzel hakkında inceleme, ardından da soruşturma başlattığını söyledi. Savcı Yüksel, soruşturmayı en kısa zamanda sonuçlandıracağını sözlerine ekledi. Yüksel, Güzel´in basın toplantısını izleyen bir gazeteciyi de tanık olarak dinledi.

Güzel, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı´nın talimatıyla ´devletin gizli sırlarını ifşa ettiği´ gerekçesi ile Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından 4 Ağustos´ta gözaltına alındı. Ancak mahkeme Güzel´in tutuklanma talebini reddetti. Güzel, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Böylece Güzel, müştekiyken şüpheli konumuna düşmüş oldu.

Soruşturma davaya dönüştü. DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından hazırlanan iddianamede, BÇG´nin illegal bir kuruluş olmadığı bildirildi. Sanığın ibraz ettiği belgelerin Genelkurmay Başkanlığı´na ait gizli ve kişiye özel damgalı belgeler olduğu belirtilen iddianamede, belgelerde, Türk devletinin laik demokratik düzenini yıkmayı amaçlayan siyasal İslamın Türkiye´de kaydetmiş olduğu gelişme ile bu gelişmenin nedenlerinin anlatıldığı, alınan tedbirlerin belirtildiği ve bu konudaki çalışmalar ile bazı emir ve talimatların bulunduğunun görüldüğü bildirildi.

Hazırlanan iddianamede, şöyle denildi: (Türk Silahlı Kuvvetleri´ndeki Mezhepçi Yapılanma) başlıklı dokümanın ise TSK´ca hazırlanmadığı, belgenin tetkikinden, Genelkurmay Başkanlığı´nın yazılarından ve sanığın beyanlarından anlaşılmıştır. Sanığın beyanlarına göre, bu belgeler kendisine posta ile gönderilmiştir. Sanık, 31 Temmuz 1997 tarihli basın toplantısında devletin emniyeti, dahili ve beynelmilel siyaseti bakımından gizli kalması gereken bu belgeleri basın mensuplarına dağıtarak ifşa etmiştir. Bu belgeler sanığın iddia ettiği gibi Batı Çalışma Grubu´na değil, Genelkurmay Başkanlığı´na ait olan belgelerdir. Kaldı ki, Batı Çalışma Grubu, varlığı ve amacı kamuoyuna duyurulmuş bir organizasyon olup, illegal bir yapılanma değildir.

Yüksel, Güzel hakkında, Devletin emniyeti, dahili ve beynelmilel siyaseti açısından gizli kalması gereken belgeleri ifşa ettiği gerekçesiyle 5 yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezası istemiyle dava açtı. Dava Ankara 2 No´lu DGM´de görüldü. Hasan Celal Güzel, yapılan yargılamada beraat etti.

-Savcı Yüksel: Devleti koruma amacı varsa yasaldır!-

İddianamesinde BÇG´yi aklayan Savcı Yüksel, tavrını 15 yıl sonra 2012´de TBMM Darbeleri Araştırma Komisyona bilgi verirken de sürdürdü. Yüksel, BÇG´yi ?devleti korumak amacıyla oluşturulmuş bir çalışma grubu? olarak tanımladı. Görüldüğü gibi Devleti koruma amacı varsa yasal gibi çarpık bir mantığa sahip olan Savcı Yüksel, devleti koruma amaçlı kabul ettiği BÇG´yi ifşa ettiği için Hasan Celal Güzel´e dava açmış oldu.

-BÇG´ye jet takipsizlik-

Savcı Yüksel, diğer taraftan da Güzel´in daha önce yapmış olduğu BÇG suç duyurusuna bir hafta içinde takipsizlik kararı verdi. Gerekçe olarak askerlerin TSK İç Hizmet Kanunu´nun 35. maddesine uygun olarak hareket ettiklerini savunarak, şunları kaydetti: ?Türk Silahlı Kuvvetleri ve Batı Çalışma Grubu, devletimizin anayasal düzenini yıkmak amacıyla değil, tamamen tersine nitelikleri Anayasamızın 2. maddesinde belirtilen demokratik, laik, sosyal hukuk devletini korumak amacıyla çalışmalar yapmıştır.?

Takipsizlik kararı üzerine Güzel, bir üst mahkemeye itirazda bulundu. İtirazı değerlendiren İstanbul 4 Nolu DGM Mahkemesi de Yüksel´in gerekçesini haklı bularak itirazı reddetti.

İşte, 28 Şubat davasında iki sanık avukatının davanın usulsüz olduğuna dair dile getirdikleri iddialarının temelinde bu takipsizlik kararı var.

Bu tartışma, davanın usulü ile ilgili.. Ayrı bir konu.. Ancak tartışmanın arka planında çok önemli bir ayrıntı var. Takipsizlik kararının kaldırılmasına da neden olan bu konu, TSK içindeki mezhepçi yani alevi mezhebine dayanan gizli bir yapılanmanın varlığının belgeleriyle ortaya çıkmış olması ve bu yapılanmaya yönelik suç duyurusunun 28 Şubat sürecinde takipsizlikle örtbas edilmiş olması.

Bu yapılanma, Hasan Celal Güzel´in suç duyurusu ile birlikte 28 Şubat sürecinin yaşandığı o günlerde gündeme gelmişti. O tartışmalara bir yazı ile biz de katılmıştık. Bazı bulguların ışığında, TSK içinde alevi mezhebine dayalı bir cunta yapılanmasının varlığına dair çeşitli zamanlarda gündeme gelen bu iddiayı dile getirmiş, son günlerdeki bazı gelişmelerin bu iddiayı desteklediğini belirtmiştik. 5 Mart 1998 tarihli Vakit gazetesinde yeralan Bu aciliyet niye? başlıklı yazımız (1) bu konuyla ilgiliydi ve bir bölümü şu şekildeydi: Ordunun içinde alevi-sol kökenli ve şiddetli İslam karşıtı bir cuntasal faaliyet var mıydı?.. İddiaya göre, 80´li yıllardan beri devam eden ve ordu içinde stratejik konumları ele geçirerek örgütlenmeye çalışan ve bir darbe ile Suriye tipi bir azınlık iktidarını hedefleyen Atatürkçü maskeli alevi mezhepçi bir cuntasal yapılanma vardı. Bu iddia çeşitli kaynaklarca dile getirilmişti. Bu iddianın doğruluğunu kanıtlayabilecek gelişmeler var: ...

14 yıl sonra, 28 Ağustos 2012 tarihinde Star gazetesinde ilginç bir haber yer aldı. 15 Mart 1998´de aktardığımız iddia bu haberdeki belgeyle doğrulanmış oldu. Buna göre, yazıyı kaleme aldığımız tarihten 3 gün önce 12 Mart 1998 tarihinde Kurmay Yarbay Yavuz Yıldar tarafından Cumhurbaşkanı Demirel´e bir ihbar mektubu gönderilmişti. Yıldar, mektubunda bu cuntayı açık ve net şekilde haber veriyordu. (2) Mektuptaki bilgiler, 3 gün sonra kaleme aldığımız yazıdakilerle örtüşüyordu. Yıldar´ın mektubundan habersiz olarak yazdığımız o yazıda, Bu iddianın doğruluğunu kanıtlayabilecek gelişmeler var demiş, dayandığımız bulguları sıralamıştık.

-Genelkurmay Başkanına Kıbrıs´ta suikast-

Bu bulgulardan biri, 28 Şubat sürecinde, 1997´de Kıbrıs´taki bir askeri tatbikatta Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu´nun ölümden kılpayı kurtulmasıydı. Tatbikatı izleyenlerin bulunduğu çadırda Kıvrıkoğlu´nu sıyıran bir kurşun hemen arkasındaki Albay Vuray Berkay´ı öldürdü. İddialara göre, Cunta, Refahyol Hükümeti´ni devirmekte anlaşmış, ancak sonradan aralarında Atlantikçi-Ulusalcı kavgası başlamıştı.

-TSK içinde Suriye´deki Baas tipi yapılanma-

İddialara göre TSK içinde 80´li yıllardan beri sistemli şekilde ve alevi mezhebine dayanan, başını da Ege Ordu eski Komutanı Orgeneral Doğu Aktulga´nın çektiği Suriye´deki Baas türü bir cunta örgütlenmesi yürütülüyordu. Hüseyin Kıvrıkoğlu işte Ergenekon´un sol kanadı olarak nitelenen bu mezhebi kesim tarafından bertaraf edilmek istenmişti. Suikast ile Çevik Bir´e Genelkurmay Başkanlığı yolunun açılması da hesaplanmıştı.

-Suikast, Ergenekon´un sol kanadından-

Ergenekon soruşturması kapsamında gazeteci-yazar Zihni Çakır 25 Şubat 2008´de ifade vermişti. Ergenekon kapsamında yargılanan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Genel Başkanı Taner Ünal´ın eski sağ kolu idi. Ünal, 5 Ağustos´ta sonuçlanan Ergenekon davasında Ergenekon Silahlı Terör Örgütü´ne üye olduğu kesinleşerek 12 yıl hapis cezası aldı. Ünal´ın sağ kolu olan Zihni Çakır´ın savcılara verdiği çarpıcı iddialar Ergenekon iddianamesinde de yer aldı. Çakır´ın ifadelerinde, eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu´na yönelik suikast de yer alıyordu. Çakır, Kıvrıkoğlu´na Ergenekon´un sol kanadı tarafından suikast düzenlendiğini iddia etti.

-Aksaz Deniz Üssü´nde komutanların mezhep kavgası-

Zihni Çakır´ın iddialarına göre, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay´da askerler arasında iki silahlı tehdit olayı yaşanır. İlk olay Batı Çalışma Grubu´nun irticai faaliyetlere yönelik hazırladığı raporlar görüşülürken meydana gelir. Marmaris Aksaz Deniz Üs Komutanlığı´nda yapılan toplantı devam ederken komutanlar arasında mezhep tartışması başlar. Bu esnada bir orgeneral, tabancasını çekerek bir başka orgenerale doğrultup, Türkiye´yi Suriye´ye çevirmenize müsaade etmem. Burada Aleviliğe dayalı bir Baas rejimi kuramazsınız. diye bağırır. Çakır, mezhebe dayalı cunta kurmakla suçlanan bu orgeneral için ´Ergenekon´un sol kanadının lideri´ diyor.

İkinci silahlı tehdit vakası ise Genelkurmay komutanlık katında olur. Bir orgeneral ile bir tümgeneral birbirlerine silah çeker. Tartışma yatıştırıldıktan sonra komutanlık katına silahla girmek yasaklanır. Çakır, bu olayın da mezhebe dayalı çatışmanın ürünü olduğunu iddia ediyor.

-Çakır´ın Ergenekon Savcısı´na verdiği ifade-

?(...) 1998 yılında Bir Numara´nın kendisine ordu içerisinde bir mezhep yapılanmasından söz ettiğini, 1997 yılı Ocak ayında TSK´da mezhep yapılanması başlıklı 40 sayfalık rapor getirdiğini, bu raporda tek tek isimlerin yer aldığını, belgeye göre en tepede Doğu Aktulga´nın yer aldığını, 1997 yılı Haziran ayında Marmaris Aksaz Deniz Üs Komutanlığı´nda bir toplantı yapıldığını, bu toplantıya orduda komuta kademesi ve istihbarat birimlerinde yer alan bazı isimlerin katıldığını, Güven Erkaya ve Doğu Aktulga ile bir tartışmanın yaşandığını Bir Numara´nın söylediğini, bu tartışmadan sonra Ankara Çayyolu semtinde bir evde 1998 yılı Ağustos ayında şekillenecek olan komuta kademesini etkileyecek bazı kararlar alındığını, bu kararların 05.11.1997 tarihinde yapılan Toros-2 tatbikatında uygulanmak istendiğini söyleyerek, Albay Vural Berkay´a isabet eden kurşunun asıl hedefinin Hüseyin Kıvrıkoğlu olduğunu, amacının Kıvrıkoğlu´nun yerine aynı mezhepten ve aynı kanada bağlı bir ismin Genelkurmay Başkanı yapılması olduğunu anlattığını, tatbikatta seken kurşun olarak anlatılan merminin bir M-16 dan çıkmış olsa bile etkili menzilinin 500 metre olduğunu, tatbikat alanı ile izleyici çadırlarının ise 1.500 metre olması nedeniyle söz konusu merminin ancak bir suikast silahından çıkmış olabileceğini...?

-Suikast şüphelisi subay Bir´e bağlıydı, firar etti-

Teamüllere göre Kıbrıs´taki tatbikatı cumhurbaşkanı, başbakan ve savunma bakanının da izlemesi gerekirken üçünün de o gün orada olmamasını kuşku verici bulan Çakır, ?edindiği bilgilere dayanarak? olayın bir kaza olmadığını, ?silahı yanlışlıkla ateş aldı? denilen yüzbaşının Kanas´la (suikast silahı) bilinçli olarak ateş ettiğini söylüyor. ?Amaç Kıvrıkoğlu´nu öldürmekti? diyen Çakır, suikastçı olduğu ileri sürülen yüzbaşının olayın hemen ardından askerlikten firar etmesine ve halen de bulunamamasına dikkat çekiyor. Çakır´ın iddialarına göre, Albay Berkay´a isabet eden mermi deformasyona uğradığı için balistik muayene sonucu hangi silahtan çıktığı belirlenemedi. Askeri savcılığın soruşturmasında da, sadece Albay Berkay´a isabet eden kurşunun Çevik Bir´e bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı´nda görevli bir personelin silahından çıktığı öne sürüldü.

-Çevik Bir ve ekibi emekli edildi-

Sonuç olarak, Kıbrıs´taki suikast başarısız oldu. İlerleyen süreçte Kıvrıkoğlu Genelkurmay Başkanlığına yükseldi. Çevik Bir ve en yakın silah arkadaşlarından Erol Özkasnak ile diğer alt kademe çalışma arkadaşları tasfiye görüntüsü altında emekli edildi.

KARARGAH EVLERİ, 28 ŞUBAT´TAKİ MEZHEBİ YAPILANMA MI?

Kıvrıkoğlu´na yönelik Kıbrıs´taki suikast iddiası Ergenekon savcılarınca da incelemeye alındı. Bu kapsamda daha önce kaleme aldığımız bir yazıda, TSK içinde örgütlenmeye çalışan ´Karargah Evleri´ yapılanmasının bu mezhebi yapılanmanın kendisi ya da onunla bağlantılı olduğunu iddia etmiştik. Çünkü bazı bulgular bunu gösteriyordu. (3)

İki bulgu bu ihtimali güçlendiriyor demiştik. İlki, Karargah Evleri yapılanmasının lideri olmakla itham edilen Perinçek´in, 28 Şubat sürecinde TSK ile sıkı ilişki içerisinde olması ve darbeden yana aktif tutum alması.. O süreçte aktif tutumuyla öne çıkan Perinçek, Cumhuriyet Devrimi Kanunları Uygulansın kampanyasını başlattı. Ordumuz tankları resmi geçit için almadı ve TSK, Cumhuriyet devriminin mevzilerine girmiştir gibi sözleriyle dikkat çekti. (4)

Diğeri, Susurluk kazasının arkasındaki derin güçlerin içinde onun da yer aldığı iddiası.. 1996 sonunda meydana gelen Susurluk kazası ile Emniyet tarafından MİT´e alternatif olarak kurulan ülkücü kökenli istihbarat örgütünün tasfiye edildiği ileri sürülmüştü. (5)

MİT 2005´TE TESPİT ETTİ

Ancak bu dolaylı bulgular dışındaki asıl ve doğrudan bulguyu ise hiç şüphesiz, yapılanmayla ilgili elde edilen deliller oluşturuyor. Yapılanmaya dair ilk bilgileri 2005´te MİT elde etti. MİT´in, Doğu Perinçek´in Erzincan Balaban aşireti ve alevi toplumun önde gelen isimleriyle yaptığı toplantıları takibe alması sonucu Hava Kuvvetleri içindeki ´Karargah Evleri´ yapılanması deşifre oldu. İşçi Partisi yöneticilerinin, Balaban Aşireti ve Alevi toplumunun önde gelen isimleri ile ´Karargah Evleri´ adı verilen yerlerde yaptığı toplantıları ve bu toplantılara katılan Hava Kuvvetleri´nde görevli 6´sı kurmay albay 20 subayın oluşturduğu silahlı yapılanmayı tespit eden MİT, askeri kimliğin bulunması nedeniyle konuyu Genelkurmay Başkanlığı´na ´çok gizli´ damgalı belge ile bildirdi.

Biraz daha detaya inelim.. MİT, 2005 yılında İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek´in Alevi toplumunun önde gelen isimleri ve Erzincanlı Balaban Aşireti ile yaptığı toplantıları takibe aldı. Perinçek ve İP yöneticilerinin Yenibosna Cemevi ile İşçi Partisinin kurduğu ´Karargah Evleri´nde sık sık toplantı yaptığını tespit etti. Gizli toplantılara muvazzaf subayların da katıldığını belirleyen MİT, Perinçek´in, Alevi toplumunun önde gelen isimleri ve bazı TSK mensuplarıyla oluşturduğu yapılanmanın partiye zarar vermemesi için ´Karargah Evleri´ şeklinde ´dışarı´dan organize ettiğini tespit etti.

MİT belgelerine göre, her türlü dinlemeye karşı telefon başta olmak üzere iletişim araçlarının kullanılmasının yasaklandığı yapılanmada haberleşmenin ´canlı kuryeler´ ile sağlandığı öğrenildi. Perinçek´in başını çektiği oluşumun, Kurtuluş Savaşı sırasında yararlılıklar gösteren ve Dersim´den Erzincan´a gelen ´Balaban´ aşiretinin ileri gelenlerini de yapılanmaya dahil etmeyi amaçladığı belirtildi.

Güneydoğu´da aşiret liderleri ve ağalarla işbirliği yapmayı hedefleyen Perinçek´in ´Karargah Evleri´ yapılanmasına Harp Akademleri´nden 10 , Hava Harp Okulu´ndan 1 subay ile 8 öğrencinin yer aldığı ve TSK mensubu sivil memurların da bulunduğu belirlendi. Oluşumun silahlarının ise bazı askeri lojmanlarda saklandığı tespit edildi.

Oluşumun merkezinde Alevi kesimin önde gelen isimlerinden olan ve ?dede? unvanını taşıyan İbrahim Arslan isimli işadamının bulunduğu belirtildi. Arslan´ın Metrocity Alış Veriş Merkezi´nde dükkan sahibi bir işadamı olduğu kaydedildi. MİT, tespit ettiği silahlı oluşumu, askeri kimliği bulunması nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı´na ´çok gizli´ damgalı belge ile bildirdi. Genelkurmay Başkanlığı ise Hava Kuvvetleri´ne belgeyi göndererek gereğinin yapılmasını istedi.

Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert de İstihbarat Dairesi´ne belgeyi göndererek incelenmesini istedi. Bu sırada bir albayın bilgisayarında bulunan belge, Ergenekon soruşturması kapsamında 22 Mart 2008´de gözaltına alınan Doğu Perinçek´in bilgisayarında da ele geçirildi. Soruşturmayı yürüten savcı Zekeriya Öz, 9 Temmuz´da ´gizli´ MİT belgesini Genelkurmay Askeri Savcılığı´na gönderdi. Öz savcılığın konuyla ilgili nasıl bir çalışma yaptığını sordu. Askeri savcılık yeni bir soruşturma başlatıldığını açıkladı. Ancak anlaşıldığına göre; 2005´te MİT´ten bilgiyi alan askeri savcılık konuyu 3 yıl boyunca örtbas etmiş ve ancak Öz´ün konuya dahil olmasıyla soruşturma başlatmak zorunda kalmıştı. MİT´in 2005´te aslında Ergenekon´a bağlı faaliyet gösteren ´Karargah Evleri´ hücresini deşifre etmiş olduğu ise bu şekilde ortaya çıkmış oldu.

Oluşumda Alevi toplumunda İşçi Partisi arasındaki bağlantının ise Albay Cengiz Köylü tarafından sağlandığı belirtilirken, Köylü´nün İP Genel Başkanı Doğu Perinçek´in oğlu Mehmet Bora Perinçek ve ´Türkiyem Topluluğu´ndan İlhan Yaşar Hacısalihoğlu ile irtibat kurduğu ileri sürüldü.

MİT´İN KARARGAH EVLERİ BELGESİNDEKİ BİLGİLER

MİT´ten Genelkurmay Başkanlığı´na gönderilen Karargah Evleri yapılanmasına dair notlarda şu bilgiler yer almaktadır:

Ergenekon 2. iddianame, Sayfa: 66: İşçi Partisi Genel Merkez binasında bulunan ?Çok gizli? ibareli 5 sayfa ?Konu: İP / Karargâh Evleri? başlıklı yazının bazı bölümlerinde; ?...İşçi Partisi (İP) ve Alevi kesimin yanı sıra bazı TSK mensupları ve memurların da katılımıyla emperyalistlerle, Cumhuriyet karşıtları/yıkıcıları ile mücadele amacıyla bir hareket başlatıldığı yönünde hassas kaynaktan bilgiler intikal etmiştir, Yürütülecek bu çalışmalarda, hiçbir kurum ve oluşumun zarar görmemesi için Karargâh evleri adı altında çekirdek kadroların oluşturulmasının öngörüldüğü alınan bilgilerdendir...?... , ... ?İP´ nin sözde Ermeni soykırımına karşı kamuoyundan aldığı olumlu tepkiyi arttırmak gayesiyle katıldığı Karargâh Evleri projesi ile ilgili olarak gerçekleştirilen toplantılarda; ...kadroların birbirleriyle iletişimde kesinlikle telefon kullanmaması, haberleşmenin canlı kuryelerle gerçekleştirilmesi, İP´ ne zarar vermemesi ve partinin kapatılmasına neden olmaması için bu örgütlenmenin parti dışı bir oluşumu zaruri kıldığı hususlarının dile getirildiği intikal eden bilgilerdendir...?... , ... ?...Doğu ve Güneydoğu´da ağa/aşiret ve korucu olgusu ile Alevi kesimini hedefe ulaşana kadar olan süreçte kullanma/istifade arayışlarını boyutlandırma planlamaları konusunda İşçi Partisinin girişimlerde bulunduğuna dair bazı bilgiler intikal etmiştir...?... , ... ? TSK bünyesinde daha ziyade Havacı Kesimin Karargâh Evleri projesinin bir parçası olduğu hassas kaynak bilgilerindendir. Özellikle Hava Harp Akademisi ve Hava Harp Okulu bünyesinde sürdürülen faaliyetlerde bazı üst rütbeli subayların da yer aldığı istihbar olunmuştur. Bu arada lojmanda muhteviyatı belirlenemeyen mühimmatın kasa içerisinde muhafaza edildiğinin belirtilmesi dikkati çekmiştir. Hava Harp Akademisi´ndeki aynı görüşü benimseyen subayların kurmaylık sınavında yüksek notlar alması konusunda girişimlerde bulunulduğu alınan bilgilerdendir...?... , ...?...Askeri kesimin İşçi Partisi ile arasındaki

Ergenekon 2. iddianame, Sayfa: 67: bağlantı ise Alb.C. tarafından sağlanmaktadır...?... , ... ?...Söz konusu yapılanmaya ilişkin elde edilen bilgilerden hareketle hazırlanan şema ve açıklaması ek´te sunulmuştur...? denilip faaliyet içerisinde yer alan Hikmet ÇİÇEK ve diğer kişilerin değişik başlıklar altında listelendiği karargâh evleri başlıklı bir şema yapılmıştır. Milli İstihbarat Teşkilatından alınan yazıda Karargâh Evleri belgesinin Müsteşarlık tarafından hazırlandığı, elde edilen belgenin Genelkurmay Başkanlığına sunulan nüshanın sureti olduğu belirtilmiştir. Genelkurmay Başkanlığından alınan yazıda ise Karargâh Evleri belgesindeki iddialar nedeni ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığına soruşturma talimatı verildiği belirtilmiştir. ?Çok Gizli? olan bu belgenin, belgede muhatap alınan kişilerin eline geçmesi ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ´ nün gizli kadrolaşma faaliyetlerinin boyutunu göstermektedir.

-Karargah Evleri soruşturmasında ulaşılan diğer isimler-

Bu MİT belgesine ulaşan Savcı Zekeriya Öz yapılanmayı Ergenekon kapsamında soruşturmaya başladı. Soruşturma kapsamında ulaşılan bilgilere göre, Karargah Evleri yapılanmasının en tepe noktasında İbrahim Aslan (ya da Arslan) ismi yazılı. Aslan´a bağlı olarak, İ. Yaşar Salihoğlu-Türkiyem Topluluğu ve Askeri Kesim - Albay Cengiz Köylü isimleri var. Askeri kesim de iki gruba ayrılmış: Birinci grup, Harp Akademisi başlığını taşıyor. Burada yine Albay Cengiz Köylü ismi ile karşılaşıyoruz. Alb. Köylü´nün dışında Alb. Yavuz Göker, Alb. Turan Toker, Fırat Kaymakçıoğlu, Hasan Günay Aktaş, Osman Şen, Mahmut Melih Başdemir, Y. Selim Özmen, Rıza Okur ile ismi tespit edilemeyen Turan soyadlı bir kişi ile soyadı bilinmeyen Kemal adında birisinin isimleri geçiyor. Askeri Kesim başlığının altındaki ikinci bölüm ise Hava Harp Okulu´na ayrılmış. Burada da yine soyadı tespit edilemeyen Binbaşı Bülent var. Bnb. Bülent isminin altında oluşumla ilişkileri bulunan öğrenciler sıralanıyor: Ozan Nizam, Gökhan Gülşen, Cihan Akyol, Alper Özkan, Emre Yılmaz, Çağdaş Doğan, Onur Sönmez, İbrahim Polat. Hava Harp Okulu´ndaki örgütlenme sırf bu isimlerle sınırlı değil. Destek sağlayanlar bölümünde ise; Alb. Sinan Kesici, Dr. Rıza Kurna var. Hemen altında ise TSK´da görev yapan sivil memurlara sıra gelmiş; Gönül Temiz ve Nesime Akbulut tespit edilen iki isim.

Belgede adı sık sık geçen işadamı İbrahim Aslan´la ilişkilendirilen diğer isimler ise M. Bora Perinçek, M. Bedri Gültekin, Hikmet Çiçek ve Zerrin Öztürk. Bu isimlerin hepsi de İP ile bağlantılı. M. Bora Perinçek, İP lideri Doğu Perinçek´in oğlu, M. Bedri Gültekin, Hikmet Çiçek ve Zerrin Öztürk ise partinin ileri gelenleri arasında. Oluşumun İP içinde bu isimler dışında da bağlantılı olduğu Bölge Sorumluları var. İstanbul-Bayrampaşa´da Ali Doğan, yine aynı ilçede Mevlüt Usta, İstanbul-Gaziosmanpaşa´da Hıdır Hokka ve Zerrin Öztürk ile Kırklareli´nden Sait Zorlu var. Abdurrahman Taşçı ise Kurye olarak geçiyor MİT belgesinde.

Ergenekon soruşturması kapsamında, Karargah Evleri oluşumu ile ilgili sorgulanan diğer isimler ise Kemal Aydın ile Neriman Aydın kardeşler.

2013 YAŞ toplantılarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı´na getirilmesi beklenirken sürpriz şekilde emekliye sevkedilen Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu´nun adı da Karargah Evleri soruşturmasında geçiyor. Tespit edilebilen diğer isimler ise Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, Tümamiral Ali Deniz Kutluk, Tuğamiral Cem Gürdeniz ve Albay Serdar Okan Kırçiçek şeklinde.

İşte, ortaya çıkan bu bilgilere göre, Karargah Evleri yapılanmasının TSK içindeki mezhebi yapılanmayla bağlantılı olduğu ve çok derinlere gittiği anlaşılıyor. Karargah Evleri yapılanmasına yönelik 2008´de başlatılan soruşturmanın 5 yılı aşan süredir halen devam ettiğini de tekrar hatırlatalım. Yine bu soruşturmayı askerlerin nasıl örtbas etmeye çalıştığını adeta canlı yayında takip ettiğimizi de hatırlatalım.

-Bazı savcılar suçu aydınlatır bazıları ise karartır-

İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek öncülüğünde TSK içinde yapılanan bu çok gizli örgütlenme kısmen Ergenekon davasına yansıdı. Zekeriya Öz´ün başlattığı soruşturmanın hemen ardından askeri savcılık tarafından da bir soruşturma başlatıldı. Ancak bu soruşturmanın konuyu aydınlatmak yerine sivillerin elindeki soruşturmayı da kendi bünyesine alarak kapatmak olduğu ilerleyen süreçte çarpıcı delillerle ortaya çıktı. O süreçte çok ilginç gelişmeler yaşandı. Askeri savcıların birbirlerini aklamak amacıyla Konya´daki bir olayla ilgili evrak sahtekarlığı şok ediciydi. İşçi Partililerin medyaya açıklama yaparak Bakın askeri savcılık Karargah Evleri operasyonu yapacak ve biz aklanacağız şeklindeki açıklamaları da öyleydi. Buna benzer 10´a yakın ilginç gelişmeyi tespit edip bir bir aktarmıştık. Bu gibi skandalların yaşanması ve paralel olarak yasalarda yapılan değişikliklerin referandumla halk tarafından onaylanmasının ardından askeri savcılık soruşturma dosyasını sivillere devretmek zorunda kaldı. Askeri savcı Albay Zeki Üçok soruşturmayı örtbas suçlamasıyla Zekeriya Öz tarafından tutuklandı. Savcı Üçok´un adı ilerleyen süreçte şaşırtıcı sayıda soruşturmaya konu oldu. (6) ´Sahte çürük raporu´ davasında ´örgüt üyesi olmak´, ´yağmaya teşebbüs etmek´ ve ´dolandırıcılık´ suçlarından 9 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı. Balyoz davasından 16 yıl, hipnoz ve işkenceli sorgu davasında ise 7 yıl 6 ay hapis cezaları aldı. Üçok, bazı soruşturmalar sırasında ´zincirleme olarak memuriyet görevini kötüye kullandığı´ gerekçesiyle halen Askeri Yargıtay´da yargılanıyor. Bu davada da dokuz yıla kadar hapsi ve ´memuriyetten men´ edilmesi isteniyor. Üçok´un Karargah Evleri soruşturmasını kapatabilmek için Kayseri´de üç astsubaya işkenceli ve hipnozlu sorgu yaptırdığı ileri sürülüyor. Üçok hakkındaki cezalar bu şekilde 33 yıla ulaşmış oldu. Bunların dışında Üçok hakkında başka dava ve soruşturmalar da yürütülüyor. Düşürün şu heronları çok PKK´lı vuruluyor şeklindeki şok ses kayıtlarına yönelik soruşturmaya da onun baktığı ve örtbas ettiği anlaşıldı. Bu konunun da sivil savcılar tarafından Karargah Evleri dosyası kapsamında soruşturulduğu tahmin ediliyor.

ERGENEKON İDDİANAMESİNE GÖRE TSK´DAKİ MEZHEBİ YAPILANMA

Hasan Celal Güzel´e TSK içinden ulaştırılan mezhebi yapılanmayla ilgili belge ve bilgiler Ergenekon iddianamesinde de yer alıyor. Ergenekon sanıklarından ele geçirilen konuyla ilgili belgelerden bazılarına ise 1. iddianamenin 1595 ve 1618-1620´nci sayfalarından ulaşılabilir.

Birinci Ergenekon davasının 47 numaralı sanığı Mehmet Adnan Akfırat´ın ikametgahında yapılan aramada ele geçen çok sayıdaki belge ve dokümanlar birinci Ergenekon iddianamesinde ayrıntılarıyla sıralanıyor. İçlerinden birkaç tanesi şu şekilde:

Ergenekon 1. İddianame, Sayfa.1595: İkamet adresinde yapılan aramada elde edilen ´Mayıs 1997 Yılında Genel Kurmay Hareket Dairesi Başkanı Çetin Doğan, K.K Eğitim Ve Okullar Daire Başkanı Volkan KAPLAMA ve Bazı Albay Rütbesindeki Alevi Komutanların da katıldığı bir gizli toplantıda alman kararlarda, ´Güneydoğuda Bizimkiler Postu Deldirmesin, Buna Yönelik Önlemler İçin Tayin Dairesi Mutlaka Elimizde Olmalı Cepheye Bizden Olmayan O Namussuzları Sürün, PKK Ya Karşı Savaşanlara El Altından Şu Mesajı Verin, Sakın Ha Ölmeyin Bırakın Atatürkçü Olsa da Sünniler Ölsün şeklinde doküman ile ilgili olarak; Bu dokümanların HasanCelal GÜZEL tarafından 1997 yılında Ankara´da yapmış olduğu bir basın toplantısında dağıtmış olduğu belge olduğu, Aydınlık dergisinde haber olarak yayınladıklarını,

Ergenekon 1. İddianame, Sayfa.1618: Ülke tehlikede bunları durdurun ile başlayıp Bşçvş. Muharrem Keskin ile biten doküman incelendiğinde; Üst kısmında el yazması HasanCelal Güzel´in provovakasyon yazan, ´ÜLKE TEHLİKEDE BUNLARI DURDURUNUZ´ başlığı ile başlayan, başlangıçta Alevilik söylemlerinin hoşuna gitmesi nedeniyle aralarına katıldığı grubun gerçekte Alevilikle alakalarının olmadığını ve Alevi söylemlerini kullanarak farklı amaçlar peşinde olduklarını anladığını, hedeflerinde vatansever insanlar ile ülke idaresi olduğunu, bu grubun bazı üst düzey generallerin de katıldığı Mayıs 1997´ de yapmış olduğu gizli bir toplantıda almış olduğu kararlan Ülke ve Devleti tehlikeye atacakları düşüncesiyle deşifre etmeyi kendisine bir görev kabul ettiğini, toplantıda çıkan kararların ise; Türklerin üstün bir Ulus olduğu safsatasının yıkın Atatürk´ ün alevi kürt köylerini katletti gibi sözleri durdurun, Atatürk´ ten başka kullanılacak neyimiz var. Güneydoğuda bizimkiler postu deldirmesin, buna yönelik önlemler alın. Tayin dairesi mutlaka elimizde olmalı. Cepheye bizden olmayan o namussuzları sürün. Kürt konusunda öne çıkmayın, ordu alevi köyleri boşaltıyor, devlet zulüm yapıyor deniliyormuş, bize aydın insan lazım bırak gebersinler.

Ergenekon 1. İddianame, Sayfa.1619: Alevi olmayana hiçbir zaman tam güvenmeyeceksin, alevi olmayan herkesin anti laik olma ihtimali uzun vadede de olsa olabilir. Dincilerin çok kızdığı ÇEVİK PAŞA ve DOĞU AKTULGA´ da dahil, bu adamların milliyetçilik duygusu sokaktaki adamınki kadar fanatik, dinlediğin zaman Faşist zannediyorsun asla güvenmeyecek ama kullanacaksın. Ordunun müdahalesini sağlamak için, orduda ve sivil toplumda etnik ve irticai faaliyetleri seyredin, yer yer körükleyim Ordudan altı ayda bir adam atarak, yarın darbe yapma gerekçenizi ortadan kaldırmayın, bırakın, tehlikeyi müdahale boyutunda büyütün. Herkes ne pahasına olursa olsun kendini gizlesin. Birliklerde bilinen ve deşifre olan varsa vitrin yapılsın, kendi söylemlerimizi seslendirsin. Her yerde irtica var kampanyası başlatılsın. Sadece eşi kapalı olan, namaz kılan değil, sağcı, milliyetçi, yarın irticaya kaçması veya size engel olması muhtemel herkesi yazın, ilgili mercilere şikayet edin, onların adına dinci dergiler, gazeteler gönderin, akrabalarının adını öğrenin, onların isimleriyle başlarını belaya sokacak mektuplar, kartlar gönderin. Alevi olan birlik komutanları, yoksa Laikleri sıkıştırın, çokça eğlence düzenleyin, dansöz ve içkiyi zorlayın. Din ve milliyetçilik duygusunu zayıflatan yolların neler olduğu açık bunları kullanın. Okullarda öğrencilerin kız arkadaşlıklarını teşvik edin, yapabiliyorsanız, Osmanlı hayranlığını kırın. Cinsel konularda sınırlan zorlayın, çünkü bu konu insan zaafının başında gelir. Şeklinde olduğunun, devamında ´VE GİZLİ TOPLANTIDA KONUŞMA NOTLARI!´ başlığı altında Genel Kurmay Harekat Başkanı Korgeneral Çetin DOĞAN ile K.K.K.´ lığı Eğt. ve Ok. D.Bşk.Tuğg. Volkan KAPLAMA arasında geçen; Çetin DOĞAN´ın, Türkiye´nin idaresi ordunun kontrolünde değil, darbe yapmayacağını yemin eden bir ordunun etkisi ne kadar olabilir, Tansu ÇİLLER şu anda dini söylemleriyle rol yapıyor da olabilir, ciddi de olabilir çünkü geberesi kadın Sünni, Mesut YILMAZ için de aynı şey geçerli, irtica tehlikesi iyice büyüsün, din bizim için zararlıdır, TÜRKLERİN ÜSTÜN BİR ULUS OLDUĞU SAFSATASINI YIKIN, hanımlarınız dekolte giysin diğerlerinin hanımlarını açık giymeye teşvik etsin, ÇEVİK PAŞA´ NIN YERİNE BİZDEN AKILLI BİRİ OLSAYDI, KARADAYI SÜNEPESİNİN DAHA VERİMLİ OLMASINI SAĞLARDIK, Arkadaşlar çok çalışsın Bizim olmayan bu devlet mutlaka bizim olacaktır, Biz Türkiye´de İslam ile bağlantılı görülen ama bu dini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız, Şeklinde beyanlarının olduğu konuşma metni, devamında ´VE AYNI GÜNLERDE BİR BAŞKA TOPLANTI´ başlıklı K.K.K.´ lığı Eğt. ve Ok. D.Bşk.Tuğg. Volkan KAPLAMA ile aynı dairede çalışan Kurmay Albay Turgay TEKMEN arasında geçen; Volkan KAPLAMA´ nın gerçek laiklik ancak alevi toplumda gerçekleşir, aptal komutanlar, her gün güdeme gelerek ülkedeki şeriatçı birikimi azaltarak bir müdahalenin önünü kesiyorlar, Doğu Paşa da ayrı

Ergenekon 1. İddianame, Sayfa.1620: Alevilik bu ülkede bir gurur kaynağı olana kadar, yani memleketi avucumuza alana kadar herkes kendisini gizleyecek..... ´Fisunoğlu, bana korgeneral iken, ´ben karımı oynata zıplata bu noktaya geldim´ demişti. Bizim için de ölçü bu olmalıdır´ Deşifre olmuş aleviler... Sevgi desinler insanlık desinler ama ülke için oynadığımız belli etmesinler. Alevi dışında hiç kimse ateist olsa bile güvenilmeyecek... Hal hatır soranlara, ´Allah´ a şükür´ densin. Bizi dinci sansınlar... PKK´ya karşı savaşanlara el altından şu mesajı gönderin, ´sakın ha ölmeyin, bırakın Atatürkçü olsa da sunniler ölsün´ Herkes, çalıştığı yerde irtica var yaygarası koparsın... irtica kokusu olan mektuplar iş adreslerine postalansın... Şeklinde olduğunun, bu yazılar ekinde; 1 sayfa orgeneral Doğu AKTULGA´ ya bağlı olduğu değerlendirilen birimler şeması, 1 sayfa istihbarat birimleri şeması, 1 sayfa Kara Harp Okulu şeması, 1 sayfa Kara Harp Okulu şeması, 1 sayfa 9 Şubat 1996 Saat:20.30´ da Ankara´ da yapılan toplantıya katılım listesi, 1 sayfa Kara Kuvvetleri Komutanlığı Mezhepçi Yapılanma şeması, 1 sayfa K.K Destek Komutanlığı, 1 sayfa Kara Kuvvetleri Komutanlığı Mezhepçi Yapılanma şeması, 1 sayfa Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´nda Mezhepçi Yapılanma ve DHKP-C ile irtibatlı subaylar şeması, 1 sayfa 1 Mayıs gibi aşın sol örgütlerin aktif yer aldığı olaylara katılan Astsubaylar şeması,...

-Çetin Doğan da mezhebi yapılanmada-

TSK içindeki mezhebi yapılanmada Çetin Doğan´ın önemli rol oynadığı anlaşılıyor. Doğan´ın, Balyoz davasında darbe hazırlığına öncülük yaptığı kanıtlandı. Önce müebbet hapisle cezalandırılan Doğan´ın cezası, darbe teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle 20 yıla indirildi. Doğan, aynı zamanda 28 Şubat davasının da sanığı. Müebbet hapis talebiyle yargılanıyor. Sabah yazarı Nazlı Ilıcak´ın şu satırları Doğan´la ilgili bilgiler aktarıyor: Darbe virüsü bir girdi mi, çıkmıyor. Çetin Doğan, 27 Mayıs döneminde, Genç Harbiyeliler arasındaydı. Hani, 27 Mayıs öncesinde, okul komutanı Sıtkı Ulay Paşa´yla, Atatürk Bulvarı´nda toplu halde yürüyüp, Zafer Meydanı´ndaki Atatürk heykeline çelenk koyan cesur ve kurtarıcı Harbiyelilerden biriydi. 28 Şubat sürecinde, herkesi fişleyen Batı Çalışma Grubu´nun başkanıydı. AK Parti iktidarının ilk yılında, Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısında, Başbakan Abdullah Gül´e karşı ve ona Sen diye hitap ederek konuşma yapan da Çetin Doğan´dı. (Balbay´ın günlükleri) Eğer niyet 28 Şubat´ın intikamını almaksa pişman olursun. Bunun hesabını sorarız demişti. Ağustos 2003´teki YAŞ toplantısında ise, Başbakan Tayyip Erdoğan´a muhtıra ayarında bir konuşma yaptığı basına sızmıştı. Çetin Doğan, şöyle konuşmuştu: TSK´nın etkinliğini kaldırmayı, TSK´yı rencide etmeyi planlıyorsunuz. Türkiye´nin laik yapısının bozulmasına izin vermeyecek güçler birlikte hareket edecektir. Gerekirse, ordu-millet işbirliğiyle sonuç alınacaktır. Ergenekon delilleri arasından çıkan bir belgede de, Çetin Doğan´ın, gizli bir toplantıda, Alevilerin memleketi ele geçirmesi için yapılması gerekenleri sıraladığı görülüyordu: Gerçek laiklik, ancak Alevi toplumunda gerçekleşir. Biz Türkiye´de, İslam dinini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız. (7)

MEZHEPÇİ YAPILANMA DENİZ KUVVETLERİNDE YOĞUNLAŞIYOR

Mezhebi yapılanmayla bağlantılı olduğu değerlendirilen Karargah Evleri´nin, Hava Kuvvetleri´nde yapılandığı anlaşılıyor. En azından elimizdeki bilgilere göre diyelim. Ancak mezhebi yapılanmanın özellikle Deniz Kuvvetleri´nde etkin olduğu ileri sürülüyor. Ortaya çıkan bazı bulgular da bu iddiayı güçlendiriyor.

28 Şubat sürecinde Hasan Celal Güzel´in öncülüğünde başlayan ve bizim de o günlerde bir gazete yazısı ile dikkat çektiğimiz TSK içindeki Suriye Baas cuntası tipi mezhepçi yapılanma iddiaları, geçen 15 yıl içinde ortaya çıkan somut delillerle kanıtlanmış bulunuyor. Bu yapılanmanın özellikle Deniz Kuvvetlerinde yoğunlaştığı, Ergenekon Poyrazköy ve benzeri davalar sürecinde ortaya çıkan belge ve bilgilerden anlaşılıyor. Bu konuda çok fazla kanıt sayılabilir. Bizim o dönem kaleme aldığımız gazete yazısındaki analizimiz (1) gibi kişisel kanaat ve iddialardan bahsetmiyoruz. Sonraki 15 yıl içinde Ergenekon ve 28 Şubat gibi çok sayıdaki çeşitli soruşturmalarda ele geçirilen belgelerden bahsediyoruz. O bir analiz idi. Eldeki bulgulara göre bir şeklin belirginleştiğinden bahsediyorduk. Ancak sonraki süreçte çok sayıda belge ortaya çıktı ve analizimizi doğruladı.

-Deniz Kuvvetlerinde Alevi yapılanması-

Örneğin 28 Şubat soruşturmasında 11 Nisan 2012´de gözaltına alınıp tutuklananlardan emekli Albay Oğuz Kalelioğlu´nun ikametgahındaki aramalarda çok önemli belgeler ele geçirildi. TSK´da çok kritik görevler yapan ve adı Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı Toplumsal İlişkiler Başkanlığı (TİB) (Psikolojik Savaş Bölümü) ile birlikte geçen Kalelioğlu´dan ele geçen belgelere göre alevi subaylar özellikle Deniz Kuvvetleri içerisinde geniş şekilde örgütlenmiş ve etkin bir çalışma yürütmüş. BÇG yapılanmasında etkin şekilde görev alan sanık Kalelioğlu´dan ele geçirilen bu bilgilere 28 Şubat iddianamesinin 164-165. ya da 1171-1172. sayfalarından ulaşılabilir.

28 ŞUBAT İDDİANAMESİNDE TSK´DAKİ MEZHEP YAPILANMASI

Sayfa 164: (Şüpheli Oğuz Kalelioğlu´da ele geçirilenler:) ... -TSK´da Alevi Yapılanmayla İlgili Belge, Şüphelinin ikametinde yapılan aramada el konulan 1-76 ile numaralandınlmış bilgisayar çıktısı dokümanda 11/02/2013 tarihli 2 sayfadan oluşan Araştırma Tutanağı (Oğuz KALELİOĞLU) yazılı tutanakta da belirtildiği üzere, ?Evet Ben Aleviyim.... Ama? ibaresi ile başladığı, 76. Sayfasında Alevi haklarının ezilmişliğinden bahisle bölücülük faaliyetlerine devam ediyor diye son bulan belgede özetle, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde alevi yapılanmasını anlatan çok sayıda şahıs hakkında bilgiler verildiği, bilgisayar çıktısı doküman olduğu, 5 ile numaralandırılan sayfanın son kısmında ´Alevi olmayan ama baş zanlı olan komutanlar takunyalı tarikatçı diye yıpratılarak daha fazla yükselmesi engellenecek. Yakın Çevrem; irtica ile savaşı biz yaptık, kendimizi riske attık, artık bizi kimse engelleyemez, 2000´li yıllar bizim olacak... Diyen maceracılarla dolu. Önlem alınmazsa, sadece sünniler değil, masum aleviler de zarar görecek. Önlem alınacağı umudu ile arz ederim.. şeklinde yazı olduğu, Dokümanda yer alan konu başlıklarında ise; 6 ile numaralandmlan sayfada; 002 Dedeler Komutanlardan daha tesirli başlığının altında yer alan yazının bir bölümünde, Emniyet Müdürlüğünden komiser yardımcısı H. Ç.de örgütün emniyet ayağını oluşturmaktadır´ ibarelerinin yer aldığı, 003 Ege Ordu komutam Org Çetin DOĞAN ve Doğu SİLAHÇIOĞLU´nun adamı İs.Tekns.Kd.Bçvş. 7 ile numaralandırılan sayfada; 004 Haydarın Marifetleri, 005 Atatürk şeyhliği, dervişliği kaldınp, tekkeleri kapatmıştı. Fakat bugün ordusunda alevi dedeleri ve şifalardan geçilmiyor. Atatürk herhalde bunları görseydi kahrolurdu... 8 ile numaralandırılan sayfada; 006 Torpilli Tayin 9 ile numaralandırılan sayfada 007 Deniz Kuvvetleri Alevilere emanet...

Sayfa 165: 11 ile numaralandırılan sayfada; 008 Dz. Kuvvetlerindeki Alevi Destekli Devrimci Örgütlenme, 12 ile 21 arası numaralandırılan sayfalarda; Aleviliğin Anayasası başlığı altında İsmail METİN tarafından yazıldığı ve Mart 1999 tarihinde Akyüz Yayıncılık tarafından çıkarıldığı anlaşılan kitabın bir bölümünün internet çıktısı olduğu, 22 ile numaralandırılan sayfada; 009 Alevi örgütlenmesinden bir kesit... Buz dağının görünen yüzü, 24 ile numaralandırılan sayfada, 010 Geliboludaki Alevi Örgütlenmesi, 27 ile numaralandırılan sayfada, 011 HadımkÖy Ekibi, 012 H.A. 1964-74 (Tls.Tekns.) Hv.Svn.Ok.Ve Eğit.Mrk.Ds.K İstanbul, 28 ile numaralandırılan sayfada 013 Kınay Sülalesi, 014 Ankara Mubildeskom Ekibi, 29 ile numaralandırılan sayfa içeriğinde; ?En yakın görüştüğü diğer örgüt elemanı Ord Tekns Kd Bçvş. M. K. 1981-336 yıllardır Gnkur.Mubildeskom Ankara Blg. Mu. Brl. Mu. İş. Bl. De çalışır. Kürt alevilerindendir ve bulunduğu yerin lideridir... PKK ya destek veren konuşmalar yapar ve bir dönem Safranbolu Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış olan bacanağının bu konudaki el altından yapmış olduğu çalışmalarım arkadaşlarına örnek olsun diye anlatır. Evinde bol miktarda silah bulundurur. 16 lık Lema marka tabancası Kıbrısa giden Kur.Albay B.K´ye verilmiştir ve onunla hiyerarşiye sığmayacak şekilde senli benli konuşur´ şeklinde yazıların bulunduğu, 30 ile numaralandırılan sayfada; 015 Mu Tekns KTd Üçvş G.K (1989-1), 016 Tarakçı Albayın Alevi Örgütü 32 ile numaralandırılan sayfada; 020 Yasadışı MLKP Örgütüne üye; 021 Rekabet Liyakat, Eşitlik ve Çalışkanlık=Hırsızlık, koruma ve kollama, 33 ile numaralandırılan sayfada, 022 KKK Mu Ds Birliği Ekibi... 36 ile numaralandırılan sayfada; 023 DHKP-C C-4 Bombalarını bu şahıslardan temin etmektedirler 37 ile numaralandırılan sayfada; 024 Işıklarda Hristiyanlık propagandasına Tümg.A.İ.G.´den destek, 38 ile numaralandırılan sayfada; 025 Haksızlık ve Usulsüzlük Ama; Kadrolaşmak İçin... 39 ile numaralandırılan sayfada; 026 Kaymakçıoğlunun Alevi Örgütlenmedeki Çalışmaları, 027 Ankara Kara Harp Okulu (KHO) başlıklı konu içeriklerinin bulunduğu tespit edilmiştir. (200. KLASÖR)

-Karargah Evleri´nde adı geçen Denizci subaylar-

Karargah Evleri soruşturmasında bazı denizci subayların da adı geçiyor: Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, Tümamiral Ali Deniz Kutluk, Tuğamiral Cem Gürdeniz ve Albay Serdar Okan Kırçiçek.

Bu isimler aynı zamanda bir başka davada daha geçiyor, Poyrazköy. Yani, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç ve yardımcısı Eşref Uğur Yiğit´e yönelik bir suikast hazırlığı iddiasının da yargılandığı 6 adet davayı bünyesinde barındıran Poyrazköy Cephaneliği davası. Halen devam eden davanın 5 Eylül´de görülen 29. duruşmasına sanıkların talebi ile Metin Ataç tanık sıfatıyla katıldı. Duruşmada ifade veren ve suikast planından haberdar olmadığını belirten Ataç´ın, bir sanığın yönelttiği soruya verdiği cevap salonda şok etkisi yaptı. (8) Davanın sanıklarından olan Tuğamiral Fatih Ilğar, Ataç´a, ?Karargah içinde sizden habersiz toplantı olur mu?? sorusunu yöneltti. Karargahta 800 kişi olduğunun altını çizen Ataç, ?Normal şartlarda karargah içindeki faaliyetlerden haberdar olurum. İllegal bir şey oluyorsa bilemem bunu tabii. Bilemiyorum ki...? şeklinde konuştu. Ataç´ın bu beyanlarının ardından seyircilerden tepkiler yükseldi. Ataç´ın illegal çalışmalar olabileceğine dair ifadesi davadaki iddiaları güçlendirici nitelik taşıması açısından önemli. Böyle bir durum daha önce de yaşanmıştı. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman´ın benzer nitelikteki ifadeleri Balyoz ve Ergenekon davası kararlarında önemli rol oynamıştı. Poyrazköy davasında Deniz Kuvvetlerinin en üst komutanından gelen ve ihbar mektubundaki iddiaları güçlendiren nitelikteki ifadesi, Özkök ve Yalman etkisi yapacak gibi görünüyor.

-Oramiral Yiğit: Siz beni yıkamadınız ama, ben sizi yıkacağım-

Amirallere suikast soruşturması kapsamında gözaltılar yaşandığında basına yansıyan bir iddia dikkatleri çekmişti. Ataç gibi suikaste uğrayacağı iddia edilen diğer Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit´in iki defa gıda zehirlenmesinden GATA´da tedavi gördüğü, bundan sorumlu gördüğü bir amirale karşı çok sert ifadeler kullandığı ileri sürülmüştü. ´Siz beni yıkamadınız ama, ben sizi yıkacağım. Siz beni deviremediniz, zehirleyemediniz. Ben hala ayaktayım. Siz göreceksiniz´ ifadelerini kullandığı iddia edilen Yiğit´in, Deniz Kuvvetleri içindeki Ergenekon yapılanmasını çözdüğü için hedef olduğu iddia edilmişti. Yiğit´in ağır ifadeler kullandığı amiralin de Ergenekon´un üst düzey yöneticilerinden biri olduğu belirtiliyordu. Yiğit´in, gözaltına alınmak istenirken intihar eden alevi subay Yarbay Ali Tatar´ın cenaze törenine Genelkurmay´ın emriyle katıldığı, cenaze törenine ´kevlar´ cinsi çelik yelek giyerek gittiği basında yazıldı. Yine bağlantılı bir haber olarak da, Merkez Orduevi´nde resepsiyona katılan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Metin Ataç´ın tutuklu teğmenlerin suikast planına ilişkin sorulara ´Yalan değil, yalan değil´ karşılığını verdiği iddiası da var. (9)

Metin Ataç gibi Poyrazköy davasının geçtiğimiz günlerdeki duruşmalarına katılan bir başka isim eski Donanma Komutanı Nusret Güner oldu, ancak farklı amaçla. Sanıklara destek vermek için izleyici olarak gelen Güner, duruşma sonrası bir gazeteye yaptığı geniş açıklamalarda, Deniz Kuvvetleri hedefte diyerek yürütülen soruşturmaları eleştirdi. Güner, kamuoyunun ve hatta muhalefet partilerinin dahi kendilerini ciddiye almadığını belirtti, buna içerlediğini vurguladı. (10)

Deniz Kuvvetleri ya da diğer komutanlıklardaki cunta yapılanmalarıyla ilgili çok şey söylenebilir. Bir çok yetkili iddiaları yalanlıyor. Peşpeşe davalar açılmasına karşın yalanlama çabası sürüyor. Delillerin sahteliği ve soruşturmaların usulsüz yürütüldüğü gibi argümanlara sarılan bu kesimler, bunların doğru olmadığının ispatlanmasına (11) ise gözlerini kapatıyorlar. Yalanlama çabasına devam ediyorlar. Gölcük Donanma Komutanlığı´ndaki İstihbarat Şube zemin karoları altı gibi en gizli bir bölmede çuvallarca belge ihbar üzerine el geçiriliyor. İlk başta şaşıran bu kesimler ilerleyen süreçte buna da bir kulp bulmaya ve örneğin, belgelerin yer darlığından oraya saklandıklarını savunabiliyor. Kimisi ise her zaman yaptıkları gibi, başkalarının oraya sakladığını ileri sürebiliyor. Koskoca deniz kuvvetlerini düşürdükleri durumun farkında değiller. Belgeler sanki saklanacak başka yer kalmamış gibi zemin karolarının altına gömülüyor onlara göre. Üstelik de o çuvallardan nasıl oluyorsa herbiri çok kritik suç içeren belgeler çıkıyor. İşte bu şekilde, kamuoyunun zekasıyla alay eder tarzdaki bu yaklaşım tabi ki kamuoyunda ciddiye alınmıyor. Ancak yetkililer yine de iddiaları yalanlamaya devam ediyor. Oysa belgeler ortada. Ne var ki, adını kızı üzerinden şantaj yaparak olaya karıştıran çetelerin varlığına rağmen Güner, belki kurumunu koruma adına soruşturmaları eleştirebiliyor. TSK içinde oluşan yapılanmalara kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla yıllardır göz yuman bu kesimler, Nusret Güner örneğinde olduğu gibi bir de ciddiye alınmamaktan şikayet edebiliyorlar.

Aslında Güner´in ifadesinde bir gerçeklik payı var. Ergenekon soruşturma sürecine bakıldığında tutuklanan ve davalarda sanık haline gelen Deniz Kuvvetleri mensuplarının sayısal olmasa da oransal olarak ağırlıkta olduğu görülebiliyor. Bu ilginç durum, cunta yapılanmalarının Deniz Kuvvetleri içinde daha fazla yoğunlaştığı anlamına da geliyor. 2010 sonunda Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube´nin zemin karoları altına gizlenen ve cuntanın kozmik arşivi olarak nitelenen çuvallarca belgenin ihbar üzerine savcılarca bulunması olayı da bu noktada akıllara geliyor.

-Deniz Kuvvetleri´nde peşpeşe 7 şüpheli ölüm-

Burada konuyla ilgisi olabilecek ve araştırılmaya muhtaç bir başka konu daha var. Ergenekon soruşturmasının hemen öncesinden başlayarak sonraki iki yıl içinde Deniz Kuvvetleri içinde peşpeşe intihar ya da şüpheli ölüm olayları meydana geldi. 7 üst düzey subay şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Kimine intihar dendi, kimine kaza. Bazı isimlerin Ergenekon soruşturmasıyla bağlantıları ortaya çıktı. Bazı isimlerin ulaştıkları bilgileri deşifre etmemeleri için infaz edildiği, Ergenekon yapılanmasında görev alan bazılarının ise soruşturma sürecinde üstleri tarafından kendilerine sahip çıkılmadığı gerekçesiyle, yani terkedilmiş duygusuyla intihar ettiği ileri sürülüyor. Deniz Kuvvetleri´nde peşpeşe gelen şüpheli ölüm olaylarının, bu komutanlıkta yoğunlaştığı ileri sürülen mezhebi yapılanma ve Ergenekon´la bağlantısı da aydınlatılmaya muhtaç görünüyor.

BİROL ATAKAN - 2 Mayıs 2007: Şüpheli ölümler zincirinin ilk halkası emekli Deniz Albay Birol Atakan oldu. Atakan´ın Ergenekon´la irtibatlı subayların tayin terfi işlerinde etkili olduğu iddia edildi. Trafik kazasında hayatını kaybetti. Atakan, Özden Örnek ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´nda birlikte çalışmıştı. Atakan´ın, Özden Örnek´e ait olduğu iddia edilen darbe günlüklerinin internete sızmasında ihmali ve kastı olabileceği iddia edildi. Ergenekon soruşturması Atakan´ın ölümünden 1,5 ay sonra başladı. Darbe Günlükleri Ergenekon kapsamında savcılarca dikkate alındı. Günlüklerde adı geçen Kuvvet komutanları ifade verdi.

NURSAL GEDİK - 11 Kasım 2007: Kuzey Deniz Saha Komutanlığı´nda görevli Tabip Yarbay Nursal Gedik´in ölümü resmi kayıtlara intihar olarak geçti. Annesi ölümün intihar olduğuna inanmadığını açıkladı. Biyokimya laboratuarında görevli olan Gedik´in, uyuşturucu ve kadın ticareti konularında çok özel bilgilere ulaştığı, komutanlıkta dönen uyuşturucu bağlantılı ilişkileri tespit ettiği için öldürüldüğü ileri sürüldü.

OLGUN URAL - 26 Mart 2009: Karamürselbey Eğitim Komutanlığı´nda görevli Yüzbaşı Olgun Ural geride bir mektup bırakarak intihar etti. Ural´ın adı 1. Ergenekon davasında deliller bölümünde geçiyor. İddianamede ?Alevi, Sıvas Gemerekli. Yüzbaşı Ali Tatar´ın personel alımında görevli olduğu zaman alınmıştı? ifadesi yer alıyor. Ural, 2. Ergenekon iddianamesinin açıklanmasının ardından intihar etti. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların, komutanlıktaki yapılanmayı deşifre eden listeyi ele geçirmesinden sorumlu tutulan kişi olarak gösteriliyor. İddialara göre, intihar etmeden önce Yüzbaşı Olgun Ural´ı bilgi sızdırmakla suçlayanlardan biri Binbaşı Ümit Koca, diğeri Yarbay Ali Tatar´dı.

TANJU ÜNAL - 25 Haziran 2009: Güney Deniz Saha Komutanlığı´nda görevli Hakim Yarbay Tanju Ünal, İzmir karagahtaki makam odasında tabancayla intihar etti. Ünal, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil´i yargılayarak rütbelerini söktüren askeri hakimdi.

BELGÜTAY VARIMLI - 20 Kasım 2009: Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Kurulu´nun eski başkanı emekli Albay Belgütay Varımlı´nın evinin balkonundan düşerek öldüğü öne sürüldü. Varımlı, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil´in rütbelerinin sökülüp er rütbesine indirilmesine neden olan kişilerden biri olarak biliniyordu. Varımlı´nın Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarını deşifre eden subay olduğu iddia edildi.

ALİ TATAR - 20 Aralık 2009: Deniz Yarbay Ali Tatar, Beylerbeyi´nde kaldığı askeri lojmanda silahıyla intihar etti. Halen görülmekte olan Poyrazköy davası kapsamındaki ´Amirallere Suikast´ suçlamasıyla tutuklandı. Avukatlarının itirazı üzerine 9 gün sonra serbest bırakıldı. Yakınlarının iddialarına göre, tutukluluk sürecinde psikolojik olarak çöktü. Serbest bırakılması sevindirdiyse de kısa süre sonra itiraz üzerine tekrar tutuklama kararı çıkarılması Tatar´ı intihara sürükledi. Tatar, komutanlarının kendisine sahip çıkmadığını düşünüyordu.

-Deniz Kuvvetleri içinde Ata Evleri yapılanması-

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç ile şu an görevdeki komutan Oramiral Eşref Uğur Yiğit´e suikast hazırlığı yapan subaylar arasında Ali Tatar´ın da adı var. İddianamede Tatar´ın, Ergenekon´la bağlantılı olarak Deniz Kuvvetleri´nde kurulan organizasyonu ´koruduğu´ aktarılıyor. Tatar´ın adının da geçtiği belgelerde, Deniz Kuvvetleri içinde, Hava Kuvvetleri´ndeki Karargah Evleri´nin benzeri olan Ata Evleri yapılanmasına gidildiği iddia ediliyor.

Yarbay Ali Tatar´ın Deniz Kuvvetleri´ndeki Ergenekon yapılanması ile irtibatlı tüm subayları yakından tanıyan isim olduğu iddia ediliyor. Kendisinin Ergenekon´da ´eğitimden sorumlu subay´ olduğu, Deniz Harp Okulu´ndan mezun olan personelin birliklere dağıtımını ve bu yapıyla koordinasyonu sağladığı söyleniyor. Yarbay Tatar´ın Deniz Kuvvetleri içindeki en önemli oluşumlardan biri olan Ata Evleri ve Deniz Yıldızı Projesi´nde yönetici olduğu belirtiliyor.

Ali Tatar´ın bu kapsamda kritik görevlerde olduğu, ancak deşifre olduktan sonra her adımının Ergenekon örgütü tarafından yakından takip edildiği, konuşmaması için her türlü çabanın gösterildiği öne sürülüyor.

Ali Tatar´ın eşi Nilüfer Tatar, cenaze töreninde kamuoyunun pek bilmediği bazı bilgileri açıkladı. Ergenekon kapsamında cezaevine gönderilen Alevi inançlı 29 subay olduğunu söyledi: Alevi subayların üzerine oynuyorlar. 29 subay içeride boş yere yatıyor. Alevi subayları yok etmek istiyorlar.

Bugüne kadar TSK bünyesinde vefat eden Alevi inançlı subay ya da generallerden hiçbirinin cenazesi cemevinden kaldırılmamıştı. İlk defa Ali Tatar´ın cenazesi cemevinden kaldırılarak Alevi vurgusu ön plana çıkarıldı.

Ali Tatar´ın intihara karar vermeden önce bir oramiralle görüştüğü, son gece evinde 56 kişinin katıldığı bir toplantı düzenlediği de ileri sürüldü.

-İzmir´deki çete-

BERK ERDEN - 8 Şubat 2010: Güney Deniz Saha Komutanlığı´nda görevli Kıdemli Kurmay Albay Berk Erden intihar ederek hayatına son verdi. Erden´in intiharından sonra internete yüklenen bir videoda ölümün Ergenekon´la bağlantılı olduğı ima ediliyordu. Kocam öğrenirse Ergenekon ilişkilerini ortaya çıkarmakla tehdit ederim. Hatta sakladığı silahların yerini, İzmit´teki çete arkadaşlarını bile söylerim. ifadesi geçiyordu. Burada, İzmir´deki çete arkadaşlarını söylerim ifadesi de ayrıca dikkat çekici. Bu intihar olayından 2 yıl kadar sonra 2012 Mayıs ayında İzmir´de casusluk çetesine yönelik bir soruşturma başlatıldı. Halen devam ediyor. Daha önce İstanbul´da ortaya çıkarılıp davası görülen çete gibi bu çetenin özellikle Deniz Kuvvetleri içinde cirit attığı ortaya çıktı. Çete derken İzmir´deki çetenin mi yoksa Erden´in Ergenekon ilişkilerinin mi kastedildiği bilinmiyor.

SON SÖZ

İddialardan ve aktardığımız bilgilerden de anlaşıldığı gibi TSK içindeki mezhebi yapılanmanın özellikle Deniz Kuvvetlerinde yoğunlaştığı anlaşılıyor. Hasan Celal Güzel´e 1997´de ulaşan bilgiler, Ergenekon iddianamesine de yansıyan Aksaz Deniz Üssü´nde komutanlar arasında yaşanan mezhep kavgası ile 28 Şubat sanıklarından Oğuz Kalelioğlu´nda ele geçen belgeler bu görüşe dair şimdilik sunduğumuz ana bulgular.. Tabi bir de yukarıda aktardığımız diğer bilgiler ile iddianameler ve eklerinde yer almış olabilecek farkında olmadığımız diğer belge ve bilgiler..

Son söz olarak; bu haberde bir mezhebin hedef alındığı söylenemez. Bu asla söz konusu değildir. Kişilerin istediği dini ve mezhebi seçme ve yaşama özgürlüğü vardır. Kimse kimseye inancını dayatmamalıdır. Birarada pekala barış içinde yaşanabilir. Haberin konusu, 80´li yıllardan beri yasal olmayan şekilde TSK içinde Suriye örneğinde olduğu gibi Baas tipi bir cunta yapılanmasına gidildiği ve bunu yaparken bir mezhebin araç olarak kullanıldığı iddiasıdır.

TSK´daki mezhebi yapılanma konusunun burada vermeye çalıştığımız bir kaç bilgi ile sınırlı tutulamayacağı çok açık. Zaten bu haberimizin çıkış noktasını hatırlarsak, 28 Şubat darbe süreci için 15 yıl önce yapılan bir suç duyurusuna dönemin DGM savcısının verdiği takipsizlik kararı ve bu kararı kaldırmak için günümüzdeki mahkemelerin getirdiği gerekçe idi. Yani TSK içindeki mezhebi yapılanma iddialarının yeterince araştırılmadan takipsizlik kararı verildiği gerekçesi idi.

Bu gerekçe ve takipsizlik kararının kaldırılmasından hareketle yapılanmaya yönelik ayrı bir soruşturma yürütülmekte midir?.. Yoksa bu konu 28 Şubat soruşturması kapsamında mı araştırılmaktadır?.. Ya da Karargah Evleri soruşturması kapsamında mı araştırılmaktadır?.. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(1) Kontrgerilla.com/basindaAH/19980315.asp

(2) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4480

(3) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5204

(4) Aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-14041-26-devir-devir-dogu-perincek.html

(5) Aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-4820-34-sol-28-subatin-neresinde.html

(6) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4602

(7) Sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2010/01/21/cetin_doganin_kimligi

(8) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5556

(9) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=1918

(10) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5554

(11) Kontrgerilla.com/yazilar/delil_tartismalari.asp

(10 Eylül 2013, 15:52)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Demirel, mezhepçi cuntayı korudu

Yarbay Yıldar´ın Demirel´e gönderdiği 12 Mart 1998 tarihli mektup

TSK´da gizlenmiş örgütün çekirdeği: Batı Çalışma Grubu

Ergenekon ve Kontrgerilla yapılanmasında alevi bağlantıları

Fuhuş ve casusluk soruşturmasıyla ilgili manşetlerimiz

Casuslar TSK´da cirit atıyor

Amirallere suikast manşetlerimiz

Poyrazköy manşetlerimiz

İhbar: Ergenekon şüphelisi subaylar diğerlerine terör estiriyor

Oramiral Yiğit: Beni yıkamadınız

Deniz Kuvvetlerinde şüpheli intihar olayları ve Ergenekon şüphesi

Bir komutan şoku daha

İstifacı komutan: Bizi takan yok

Gölcük Donanma´da ele geçen belgeler manşetlerimiz

Ergenekon, balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=5564    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.515.869