22 Temmuz operasyonlarında mahkemece serbest bırakıldıktan sonra savcının itirazı üzerine haklarında yakalama kararı çıkarılan 17 polisten, teslim olan Ramazan Bolat tutuklandı, Kazım Aksoy ise serbest bırakıldı. Yakalama kararı çıkanların grup grup adliyeye gelerek teslim olması dikkatleri çekiyor. Önceki gün de 2 polis teslim olmuş, 1'i tutuklanırken diğeri serbest bırakılmıştı. Serbest bırakılan Kazım Aksoy, Selam Tevhid örgütünün çok tehlikeli olduğunu iddia etti. Gözaltına alınan diğer bazı polis şefleri ile Paralel medya da günlerdir bu iddiaları konuşuyor. Hukukçular ise bir uyarıda bulunuyor. Polislerin Selam dosyasındaki kumpas nedeniyle gözaltına alındıklarını, hiç bir delil ortaya koymadan bu şekilde iddiada bulunmalarının yargı sürecinde aleyhlerinde delil olacağını, kumpas şüphesini güçlendireceğini ve onları mahkemede çok zor durumda bırakacağını belirtiyorlar.
17.08.2014 19:36 22 Temmuz Operasyonu kapsamında 2 polis daha teslim oldu ve haklarında karar verildi. Haklarında yakalama kararı çıkarılan 17 polis içinde bulunan İstanbul eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Kazım Aksoy, ve Komiser Ramazan Bolat dün saat 21.00 sıralarında avukatları ile birlikte Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek teslim oldu. Mahkemedeki sorguları saat 02.30’da sona eren iki isimden Bolat özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi; Aksoy ise serbest bırakıldı.
Öte yandan haklarında yakalama kararı çıkan 17 kişinin grup grup adliyeye gelerek teslim olması dikkatleri çekiyor. Önceki gün de 2 polis teslim olmuş, Özgür Açıkgöz tutuklanırken, Hasan Yüksek serbest bırakılmıştı. Eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse'nin de aralarında bulunduğu diğer 4 polis hakkındaki yakalama kararı devam ediyor.
SANIK SAYISI 103, TUTUKLU SAYISI 42
Ramazan Bolat'ın tutuklanmasıyla birlikte, devlet içindeki paralel yapı iddiaları üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan casusluk ve yasadışı dinleme soruşturması kapsamında gözaltına alınan 114 polisten bugüne kadar toplam 42'si tutuklanmış oldu. Tutuksuz yargılanmak üzere 61 kişi de serbest bırakıldı. Böylece ilerleyen süreçte açılacak davada yargılanacak zanlıların sayısı 103'e ulaştı. Bu sayının artabileceği de belirtiliyor.
"SERBEST KALDIĞIM İÇİN MUTLU DEĞİLİM"
Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Emniyet Müdürü Kazım Aksoy, "Ben serbest kaldım. Serbest kaldığım için mutlu değilim. Eğer cezaevine girseydim, tutuklansaydım da üzülmeyecektim. Benim serbest kalmam suçsuz olduğum anlamına gelmemektedir. Arkadaşlarımın tutuklanmaları da onların suçlu olduğu anlamına gelmemektedir. Çünkü ortada herhangi bir suç yok. Arkadaşlarımız tutuklanıyorlar. Neden tutuklandıklarını bir türlü anlayamadık." dedi.
1 HAFTA SONRA TESLİM OLDU, KAÇMADIK DEDİ
8 Ağustos'ta çıkan yakalama kararına karşın 1 hafta sonra teslim olan Kazım Aksoy kaçmadıklarını da iddia etti. Aksoy, Selam-Tevhid örgütünün korkunç bir örgüt olduğunu da ima etti. Aksoy şunları söyledi:
"Günlerdir kaçtı diyerek haberler yapılıyor. Biz kaçmadık kaçmayız da biz bu vatanın evladıyız. Bizim kaçacak başka bir vatanımız yok. Bu vatanı da kimseye bırakacak değiliz. Bu Selam-Tevhid Terör Örgütü alenileştiği zaman nasıl bir örgüt olduğunu herkes görecek. Nasıl ülkemizin sırlı bilgileri başka ülkelere satıldığı görülecek. Nasıl casusluk yapıldığı görülecek."
HUKUKÇULAR: KONUŞTUKLARI ALEYHLERİNDE DELİL OLACAK
Görüldüğü gibi Aksoy, örgüt alenileştiği zaman herkes tarafından nasıl tehlikeli olduğunun ve ülkeyi sattığının görüleceği iddiasında bulunuyor. Ancak Aksoy'un bu idiasının aksine 3 yıl boyunca yürütülen Selam-Tevhid dosyasında tek bir delilin dahi olmadığı, bu nedenle de yeni savcılar tarafından takipsizlik kararı verildiği hatırlatılıyor.
Dosya kapsamında 251'i doğrudan diğerleri dolaylı dinleme ve takiplerle toplam 2280 kişinin terör örgütü üyesi suçlamasıyla yasadışı şekilde dinledikleri açığa çıkınca "kumpas" denilen bu yasadışı eylemde rol alan polislere 22 Temmuz'da operasyonlar düzenlenmişti. Aksoy'un da aralarında olduğu 100'den fazla kişi gözaltına alınmıştı. Aksoy gibi gözaltına alınan birçok polis şefi ile paralel medyanın da o günden beri Selam-Tevhid örgütünün İran yanlısı çok tehlikeli bir terör örgüt olduğunu ve Türkiye'nin her yerine sızdığını ileri sürdükleri gözleniyor. Tutuklanan polis şeflerinden Yurt Atayün ve Ali Fuat Yılmazer, gazeteci Nazlı Ilıcak, paralel yapıyan mensup oldukları ileri sürülen polis şeflerinden Yakup Saygılı ile polis şefi Tufan Ergüder gibi isimlerin medyada yer alan açıklamaları buna örnek gösteriliyor. "Öcü gelecek" gibi adeta çocuk korkutur tarzda bir gayret gösterdikleri ileri sürülen bu kesimin buna karşın tek bir delil dahi göstermedikleri, belki tek söyledikleri şeyin "Dosya elimizden alınmasaydı delil bulacaktık" olduğu iddia ediliyor.
Ancak hukukçular, bu savunmalarının onların başını yakacağını, soruşturmada aleyhlerinde büyük bir delil olacağı uyarısında bulunuyor. Çünkü Başbakan'dan bakanlara, mankenlerden sanatçılara kadar 2280 kişinin 3 yıl boyunca dinlendiği dosyada eğer iddiaları ispatlayabilecek tek bir delil dahi elde edilmiş olsaydı bunun çoktan paralel medyaya sızdırılmış ve yayınlanmış olacağına dikkat çekiliyor. Tıpkı 17 Aralık'ta olduğu gibi. Başbakan, İçişleri Bakanı ve Emniyet müdürü gibi en üst yöneticilerin dahi bilmediği çok gizli operasyonların belgeleri daha ilk saatlerde Taraf'ın cemaat yazarı Mehmet Baransu tarafından bir web sitesinden yayınlanmaya başlanmıştı. Mehmet Baransu ile diğer cemaatçi Taraf yazarı Emre Uslu'nun operasyonlardan 4 ay önce haberdar olduklarını gösteren ilginç bulgular da ortaya çıkmış, bizzat Başbakan yardımcısı Bülent Arınç tarafından buna dikkat çekilmişti.
Bu gelişme üzerine bu isimler haklarında paralel örgüt üyeliği ve bu kapsamda yayın yapma suçlamasıyla savcılıklara suç duyuruları yapıldığı, soruşturma ve davaların açıldığı biliniyor. İşte bu şekilde çok gizli(!) 17 Aralık dosyasındaki belge ve bilgileri dahi yayınlamaktan çekinmeyen paralel medyanın iş Selam-Tevhid dosyasına gelince "tam delil elde edecekken dosyayı elimizden aldılar" demekten başka bir şey yapmaması psikolojik savaş yürürütldüğü iddiasını güçlendiriyor. Paralel yapının, bu şekilde yasadışı kumpasını gösteren suçları örtmek için karşı tarafı suçlamaya ve baskın çıkmaya çalıştığı belirtiliyor. (Abdullah Harun/kontrgerilla.com)
(17 Ağustos 2014, 19:36)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: