Türkiye Kabataş'taki İDO İskelesi ve İstanbul Emniyeti'ne ait MOBESE kameralarının neden bozuk olduğunu tartışırken bu iki kurumun MOBESE hizmetini Paralel örgüte yakınlığı ile bilinen Sürat Teknoloji'nin verdiği öğrenildi. Sürat Teknoloji yaptığı bir açıklamada İDO ve İstanbul Emniyeti Müdürlüğü'ne verdiği bu hizmeti kabul ederken adeta bir Zaman Gazetesi yazarı gibi Paralel örgüt tartışmalarına girerek haklarındaki tüm iddiaları da doğruladı. Yeni Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu, büyük bir pişkinlikle, muhalif dil kullanarak siyasi bir açıklama yapıp İDO ve İstanbul Emniyeti'ne verdiği mobese hizmetini kabul ederek, tehditler savuran Sürat Teknoloji avukatı için tokat gibi bir yazı kaleme aldı.
14.03.2015 16:43 Türkiye Kabataş’taki İDO İskelesi ve İstanbul Emniyeti’ne ait MOBESE kameralarının neden bozuk olduğunu tartışırken bu iki kurumun MOBESE hizmetini Paralel örgüte yakınlığı ile bilinen Sürat Teknoloji’nin verdiği öğrenildi. Sürat Teknoloji yaptığı bir açıklamada İDO ve İstanbul Emniyeti Müdürlüğü’ne verdiği bu hizmeti kabul ederken adeta bir Zaman Gazetesi yazarı gibi Paralel örgüt tartışmalarına girerek haklarındaki tüm iddiaları da doğruladı.
YENİ AKİT YAZARI ALİ İHSAN KARAHASANOĞLU, BÜYÜK BİR PİŞKİNLİKLE, MUHALİF DİL KULLANARAK SİYASİ BİR AÇIKLAMA YAPIP İDO VE İSTANBUL EMNİYETİ'NE VERDİĞİ MOBESE HİZMETİNİ KABUL EDEREK, TEHDİTLER SAVURAN SÜRAT TEKNOLOJİ AVUKATI İÇİN TOKAT GİBİ BİR YAZI KALEME ALDI.
PARALEL YAPIYA YAKIN SÜRAT TEKNOLOJİ SİYASETE HIZLI GİRDİ!
Paralel yapıya yakın şirketlerden birisi imiş.
Son tartışmalar ile ismini öğrenmiş olduk.
Sürat Teknoloji diye bir şirket.
Tamamen teknik konularla ilgili bir şirket olmasına rağmen.
Günlük siyasetin içine hızla girdiler..
Avukatları Hürol Karadaş isimli birisi..
Açıklamalarına bakıyorum..
Ana muhalefet partisi genel başkanına taş çıkartır..
Kardeş, ismin gibi, biraz hür ol..
Olaya kendini kaptırma..
Müvekkilin şirketi savunmak üzere yola çıkarken, birisine "aydın diye lanse edilen.."
Diğerine, "İftiralarla dillerini KABA, vicdanlarını TAŞ haline getiren müfteriler" sataşması yapma..
Dur bakalım kardeş..
Birazcık dur.
Bir nefeslen hele..
ÖNCELİKLE BİR AVUKAT OLARAK PENSİLVANYA'DAN HÜRRİYETİNİ KURTAR!
Öncelikle Pensilvanya'dan hürriyetini kurtarmasını önerdiğimiz avukatımıza soralım..
Sen, müvekkilin olan şirketin internet sitesine hiç baktın mı?
Niye soruyorum bunu?
O sitelerde, avukatımızın yaptığı açıklamalarla taban tabana zıt beyanlarolduğu için..
Dün de kısaca değinmiştik.
Avukatımızın iddiası, şirketlerinin "sadece sistem donanım cihazlarının temini" işini üstlendikleri..
Böyle olunca..
Bizim de diyeceğimiz bir şey kalmıyor..
"Haksızlık etmişiz. Bir özür dileyelim" dememiz gerekiyor.
Bu niyetle bilgisayar başına oturduk..
"Şöyle küçük bir araştırmadan zarar gelmez" düşüncesi ile..
Sürat Teknoloji'nin internet sitesine girip, referanslarına baktım..
Bir de ne göreyim?
BİZİMLE İLGİSİ YOK DİYORLAR AMA İNTERNET SİTELERİNDE İTİRAF EDİYORLAR!
MOBESE kamera kayıtlarının silinmesi suçlamasında ne kadar inkar ettikleri..
"Bizimle ilgisi yok" dedikleri..
"Biz o konuda bir hizmet vermedik ki.." iddiasında bulundukları..
"İhalenin o bölümünün, şirketimizle uzaktan akından alakası yok"beyanında bulundukları konu varsa..
Hepsini kendileri yapmışlar gibi, anlatmışlar da anlatmışlar..
Kısa bir alıntı yapayım..
"MOBESE kamera kayıtlarının silinmesi ile bizim kesinlikle ilgimiz olamaz" diyen şirketin, kendi internet sitesinde, bakın neler yazmışlar, birlikte okuyalım:
"MOBESE projesi İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde kurulan ve İstanbulun daha emniyetli bir yer olması amacına hizmet edecek kapsamlı bir projedir. Bu kapsamlı proje ile 12 milyon insanın yaşadığı dünyanın en kalabalık en hareketli en büyük metropollerinden biri olan İstanbul asayiş ve güvenlik olayları açısından kontrol altına alınmıştır."
BİLGİLERİN TOPLANDIĞI KOMUTA MERKEZİ SÜRAT TEKNOLOJİ'NİN SORUMLULUK ALANINDA
Bu, giriş cümleleri..
Devamında da şu ifadeler yer alıyor:
"İstanbul Valiliği İl Özel İdaresi tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğünde konumlandırılan Modern Kent Bilgi ve Güvenlik Sistemi (MOBESE) projesiyle Sürat Teknolojiye büyük bir sorumluluk almıştır ve sorumluluk alanındaki Komuta Kontrol Merkezini başarıyla konumlandırmıştır. Komuta Kontrol Merkezi İstanbul şehrinin yönetimi sırasında ihtiyaç duyulabilecek her türlü bilginin toplandığı merkezdir. Olağan durumlarda yada olağan üstü durumlarda güvenlik hizmetlerinin yönetildiği ve yönlendirildiği kontrol ve yönetim sistemidir."
Övünürken, "Biz yaptık. Biz ettik. Biz başardık" diyorlar da..
Sonra eleştiri geldiğinde, "Biz bir şey yapmadık ki.. Bizim hiç ilgimiz yok. Biz sadece makine sattık" diyorlar..
Hani sadece kurulum aşamasında makine temini yanında, diğer hizmetler verilmiş olsa..
Ve Sürat Teknoloji'nin işi, bununla sınırlı olsa..
Yine de diyebiliriz ki, "Taa 2005 yılında kurulmuş bir sistem.. Kurulmuş bitmiş. Sonrasında hiç alakaları yok ki.. Yıllar sonra yaşanan olaylarla niye irtibatlandırıyoruz ki?"
Eyvallah..
Ama Sürat Teknoloji'nin kendi internet sitesi..
Bu savunmayı da çürütüyor..
"SADECE CİHAZ TEMİN ETTİK" YALANI
Bakın hangi cümle ile bitiriyorlar, şirketlerini göklere çıkarttıkları tanıtımlarını yaparlarken: "Sürat teknoloji sıralanan tüm bu işlemlere 3 yıl boyunca teknik destek de sağlayarak sistemin 7 gün 24 saat ayakta kalması için tüm alt yapıya periyodik bakımlarıda uygulanmaktadır."
Hani sadece cihaz temin etmiştiniz?
Hani sadece makine satmıştınız?
Burdaki ifade ne oluyor?
Teknik destek açıklamanız ne oluyor?
7 gün 24 saat ayakta kalması için, periodik bakımlar ne oluyor?
Nitekim, taahhütlerini de yerine getirmemiş olmalılar..
7 gün 24 saat değil..
Gezi isyanı günlerinde, tatile çıkacak şekilde ayarlanmış sistem..
Tabii ki yıllar öncesinde bu yönde bir yazılım yapıldığını kastetmiyorum..
GEZİ'DE DE DELİLLER KARARTILDI MI?
Ama süreç içinde..
İki tane çapulcunun müdahalesi ile.. Devredışı kalabilecek..
İki tane derin adamın..
Sisteme girip, kayıt silmek istediğinde.. Bunu başarabileceği bir yapı oluşturulmuş..
Ve böylece..
Gezi isyanında, "Her şey serbest. Üç güne kadar, zaten hükümet falan kalmayacak. Yeni hükümet de, sizin tüm işlediğiniz suçları 'yok' sayacak"taahhüdü ile..
Her yer yakıldı.. Yıkıldı.. Delilleri de karartıldı..
Dün o olayları, loca koltuğundan sadece seyretmekle yetinenler..
Görev başarılamayınca..
Sahneye çıktılar ama..
Onların sahneye çıkmaları da, neticeyi değiştirmedi..
Şimdi yırtınıyorlar ama..
Mızrak, çuvala sığmıyor..
Değil mi, Hürol kardeş! (Ali İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit)
İŞTE ZEHRA DEVELİOĞLU'NUN POLİS İFADESİ
öte yandan Kabataş'ta Zehra Develiolu'nu hedef alan olay, sıradan bir taciz değil, bir linç girişimiydi. Develioğlu'nun yaşadığı dehşeti anlattığı polis ifadesi ortaya çıktı.
İşte Zehra Develioğlu'nun polis ifadesi
Kabataş'ta bir grubun saldırısına uğrayan Zehra Develioğlu, polis ifadesinde yaşadığı kâbusu anlattı:
Eşimi bekliyordum. Kalabalık bir gruptaki kadın başörtümü kaldırıp küfür etti. Bir erkek tokat attı. Yere düşünce, tükürüp tekmelediler. Kaçmak istedim başaramadım.
Biri kızımın içinde olduğu bebek arabasını sertçe salladı. Eşime grupla tartışmasın diye hemen anlatamadım. Olaydan sonra psikolojim bozuldu, bebeğimi emziremedim.
Gezi olayları sırasında Kabataş'ta protestocu bir grubun saldırısına uğrayan Zehra Develioğlu polis ifadesinde Kabataş İskelesi'nde 52 saniye yanında kalan saldırgan grubun kendisine yönelik saldırısını anlattı. Develioğlu'nun olaydan kısa bir süre sonra poliste verdiği ifadenin detayları şöyle:
PİKNİKTEN DÖNÜYORDUM: Büyükada'da ailem ile piknik yaptık. İDO ile Kabataş'a geldim. Telefonumun şarzı bittiğinden eşimi bir büfeden aldığım telefon kartıyla arayıp, gelip beni almasını söyledim. Telefon kulübesinin yakınında ellerinde pankart ve flamalar olan protestocuların sataşmaları başladı. Beni göstererek "Şuna bak" dediler. Hemen oradan uzaklaştım. Yolun karşısına geçerken başörtülü bir kadın ve babası olduğunu düşündüğüm kişiye saldırdılar.
TOKATLA YERE DÜŞTÜM: Ben eşimi beklerken kalabalık gruplar Karaköy'den İnönü Stadı'na doğru ilerliyor sağa sola sataşıyor, kendilerine karşılık verenleri tartaklıyordu. Ben yol kenarındaki direğin yanında kenara çekilmiştim. Sağ tarafımdan erkek ve kadınların olduğu bir grup geliyordu. Grubun önündeki üzerinde Che Guavera resmi bulunan bodyli ve açık mavi kotlu bir bayan başörtümü kaldırıp yüksek sesle küfürler etti. Gruptan bir erkek yanıma gelip yanağıma sert bir tokat attı. Elimde bebek arabası olduğundan onun eşkalini göremedim. Sırtüstü yere düştüm. Kalabalık etrafımı çevirdi. Hakaret edip, tükürmeye, tekmelemeye başladılar. Bu sırada hafif kilolu biri bebek arabasını tutarak sallıyordu. Arabadaki kızım aşağı yukarı zıplıyordu. Bu kişilerden kurtulup kızımın yanına gidemedim. Başımı yere sırtımı yukarı verecek şekilde kapaklandım. Gözümü açamıyor, kafamı kaldıramıyordum.
BİRA İÇİYORLARDI: Üç dört kişi üzerime idrarlarını yaptı. Bir kadın "Başörtüsüne i....n" diye bağırıyordu. Ben şahıslardan emekleyerek kaçmaya çalıştım ama başaramadım... Bana cinsel saldırıda bulunan, darp ve hakaret edenlerin arkasından baktığımda ellerinde bira şişeleri vardı. Şişeleri tokuşturup içtiklerini ve kahkahalar atarak güldüklerini gördüm.
HEMEN ANLATMADIM: Bir süre sonra eşim geldi. Birlikte araca yürüdük. Ben ağlıyordum fakat olay yerinden yine başka bir grup geçti. Eşimin eğer yaşadıklarımı anlatırsam onlarla tartışacağını düşündüğüm için hemen anlatmadım. Arabamıza bindikten sonra da ağlamayı sürdürdüm. Stadın üstündeki tünele geldiğimizde eşime yaşadıklarımın bir kısmını anlattım. Eşim sürekli sorular sorarak detaylarını öğrenmek istiyordu. Eve gidince hemen duşa girdim ve bacaklarımda çok sayıda morluk olduğunu gördüm. Ertesi gün olay anında üzerimde bulunan elbiseleri çamaşır makinesine attı ve temizlensinler diye 4-5 kez üst üste yıkadım. Eşime anlatmadığım detayları daha sonra kayınvalideme anlattım ve ailem her şeyi öğrenmiş oldu.
'SÜTTEN KESİLDİM'
Bu olaydan dolayı psikolojim bozuldu. 3-4 gün evden hiç çıkamadım. Yaşadığım korku sebebiyle bebeğimi emziremedim, sütüm kesildi. Evimden dışarı çıktığımda bile yan yana iki insan görsem sanki bana saldıracaklarmış gibi düşünmekteyim. Kendimi iyi hissetmeye başladıktan sonra savcılığa şikâyette bulundum. (Sabah)
Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ
Paralel yapı-Gezi olayları bağlantısı manşetlerimiz
(14 Mart 2015, 16:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: