MKE: Yarbay Dönmez´deki silahlar da TSK´nın.. Poyrazköy´de çıkan silah ve mühimmatların TSK´ya ait olduğunu gösteren MKE raporu dün ortaya çıkmıştı. Bugün ise Ergenekon tutuklusu Yarbay Dönmez´in Sapanca´daki evinde yakalanan silah ve mühimmatın MKE üretimi olanlarının TSK envanterine verildiği belirlendi. Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında tutuklanan Yarbay Mustafa Dönmez´in Sapanca´daki evinde bulunan silah ve mühimmatın, TSK envanterinde kayıtlı olduğunun belirlendiği ve TSK´ya teslim edildiği öğrenildi. MKE, 14 Mayıs 2009 tarihli raporunda Bedrettin Dalan´ın Poyrazköy´deki arazisinde bulunan silah ve mühimmatın büyük bölümünün TSK envanterine kayıtlı olduğunu belirlemişti. TSK malı silahların terör örgütlerinde ele geçirilmesi örnekleri bunlarla sınırlı değil. Diğer bir Ergenekon tutuklusu Binbaşı Fikret Emek´in Eskişehir´deki annesinin evinde suikast silahı Kanas tüfek de dahil olmak üzere devasa miktarda silah ele geçirilmişti. Ancak Fikret Emek, askeri yargı tarafından ilginç bir ceza miktarı ile cezalandırıldı: 1 yıl 8 ay 25 gün... Bu ceza da 2 yıldan fazla olmaması ve Emek´in mahkemedeki iyi hali gözetilerek erteleme kapsamına sokuldu. Mahkeme ayrıca cezanın 2 yıldan az olması nedeniyle Fikret Emek´in TSK´dan çıkarılmasına gerek olmadığına da hükmetti. Kışladaki en küçük mühimmat kayıplarına en ağır cezaları veren askeri yargının Emek´e verdiği ceza hayal kırıklığına neden oldu. Emek´e bu suçtan dolayı hem hapse girmeyecek olması hem de askeri tesislere giriş yasağı getirilmemesi ´gizli af´ olarak yorumlandı. Bu örnek bile TSK´dan silahların çalınması olayının Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un son basın toplantısında dile getirdiği gibi silahlı kuvvetler için bir namus meselesi olduğu iddiasını ne derece doğruluyor? Bir erin kendisine teslim edilen cephaneden bir mermiyi bile geriye eksik teslim etmesi durumunda cezalandırıldığı ve darp edilebildiği iddiaları askerlik yapanlar tarafından sık sık dile getiriliyor. Hal böyleyken devasa miktarda silah çalan subayların komik ve düşündürücü miktarda cezalar alması ister istemez şu soruyu sorduruyor: Ergenekon sanıkları TSK tarafından kollanıyor mu? Poyrazköy´deki kazılarda ortaya çıkarılan cephaneler için ´Anlamıyorum boş lav silahını kim gömer?.. Bu silahlar sadece TSK için üretilmiyor polise de veriliyor..´ diyerek makamından beklenmeyecek bir komploculukla gömme işini polisin yapmış olabileceği imasında bulunan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, kendi mensubu Binbaşı Fikret Emek ve Yarbay Mustafa Dönmez´de ele geçirilen çok sayıdaki cephaneler için ne diyor? En üst sorumlusu olduğu TSK´dan silah çalınmasına engel olamayan Başbuğ´un kafaları karıştırarak dikkatleri başka yerlere çekme çabası ne derece dürüst ve yapıcı?.. TSK´dan silah çalınması olayı gerçekten de Başbuğ´un dediği gibi bir namus meselesi ise o taktirde Başbuğ´un bu namusu çiğneyen Fikret Emek´e askeri mahkeme tarafından verilen cezanın kamu vicdanını tatmin edip etmediğini düşünmesi gerekmez mi? Yine Başbuğ´un bu namus suçunu işleyen Emek´in rütbelerinin sökülmeden nasıl ordu mensubu olarak görev yapmaya devam edebildiğini açıklaması da gerekmez mi?..
TSK´dan silah çalmak onursuzluksa rütbe devamı?..
MKE: Yarbay Dönmez´deki silahlar da TSK´nın.. Poyrazköy´de çıkan silah ve mühimmatların TSK´ya ait olduğunu gösteren MKE raporu dün ortaya çıkmıştı. Bugün ise Ergenekon tutuklusu Yarbay Dönmez´in Sapanca´daki evinde yakalanan silah ve mühimmatın MKE üretimi olanlarının TSK envanterine verildiği belirlendi. Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında tutuklanan Yarbay Mustafa Dönmez´in Sapanca´daki evinde bulunan silah ve mühimmatın, TSK envanterinde kayıtlı olduğunun belirlendiği ve TSK´ya teslim edildiği öğrenildi. MKE, 14 Mayıs 2009 tarihli raporunda Bedrettin Dalan´ın Poyrazköy´deki arazisinde bulunan silah ve mühimmatın büyük bölümünün TSK envanterine kayıtlı olduğunu belirlemişti. TSK malı silahların terör örgütlerinde ele geçirilmesi örnekleri bunlarla sınırlı değil. Diğer bir Ergenekon tutuklusu Binbaşı Fikret Emek´in Eskişehir´deki annesinin evinde suikast silahı Kanas tüfek de dahil olmak üzere devasa miktarda silah ele geçirilmişti. Ancak Fikret Emek, askeri yargı tarafından ilginç bir ceza miktarı ile cezalandırıldı: 1 yıl 8 ay 25 gün... Bu ceza da 2 yıldan fazla olmaması ve Emek´in mahkemedeki iyi hali gözetilerek erteleme kapsamına sokuldu. Mahkeme ayrıca cezanın 2 yıldan az olması nedeniyle Fikret Emek´in TSK´dan çıkarılmasına gerek olmadığına da hükmetti. Kışladaki en küçük mühimmat kayıplarına en ağır cezaları veren askeri yargının Emek´e verdiği ceza hayal kırıklığına neden oldu. Emek´e bu suçtan dolayı hem hapse girmeyecek olması hem de askeri tesislere giriş yasağı getirilmemesi ´gizli af´ olarak yorumlandı. Bu örnek bile TSK´dan silahların çalınması olayının Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un son basın toplantısında dile getirdiği gibi silahlı kuvvetler için bir namus meselesi olduğu iddiasını ne derece doğruluyor? Bir erin kendisine teslim edilen cephaneden bir mermiyi bile geriye eksik teslim etmesi durumunda cezalandırıldığı ve darp edilebildiği iddiaları askerlik yapanlar tarafından sık sık dile getiriliyor. Hal böyleyken devasa miktarda silah çalan subayların komik ve düşündürücü miktarda cezalar alması ister istemez şu soruyu sorduruyor: Ergenekon sanıkları TSK tarafından kollanıyor mu? Poyrazköy´deki kazılarda ortaya çıkarılan cephaneler için ´Anlamıyorum boş lav silahını kim gömer?.. Bu silahlar sadece TSK için üretilmiyor polise de veriliyor..´ diyerek makamından beklenmeyecek bir komploculukla gömme işini polisin yapmış olabileceği imasında bulunan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, kendi mensubu Binbaşı Fikret Emek ve Yarbay Mustafa Dönmez´de ele geçirilen çok sayıdaki cephaneler için ne diyor? En üst sorumlusu olduğu TSK´dan silah çalınmasına engel olamayan Başbuğ´un kafaları karıştırarak dikkatleri başka yerlere çekme çabası ne derece dürüst ve yapıcı?.. TSK´dan silah çalınması olayı gerçekten de Başbuğ´un dediği gibi bir namus meselesi ise o taktirde Başbuğ´un bu namusu çiğneyen Fikret Emek´e askeri mahkeme tarafından verilen cezanın kamu vicdanını tatmin edip etmediğini düşünmesi gerekmez mi? Yine Başbuğ´un bu namus suçunu işleyen Emek´in rütbelerinin sökülmeden nasıl ordu mensubu olarak görev yapmaya devam edebildiğini açıklaması da gerekmez mi?..
Yarbay´ın iki yerde cephaneliği çıkmıştı
Yarbay Mustafa Dönmez´in Sabanca´daki yazlık evinde 22 el bombası, 1 Mısır yapımı makineli tüfek, 2 Kaleşnikof uzun namlulu silah, 8 adet Kaleşnikof şarjörü ve bol miktarda mermi ele geçirildi. Dönmez´de ele geçirilen bir kroki üzerine de 12 Ocak 2009 günü Ankara Zir Vadisi´ndeki harabenin çevresinde yapılan kazılarda da 2 el bombası, 28 el bombası gövdesi, 12 tüfek bombası, 800 G-3 mermisi, 12 bubi tuzağı bulunmuştu.
MKE´den bomba raporu geldi
Dönmez´e ait cephanelik Emniyet Genel Müdürlüğü Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğü tarafından incelemeye alındı.MKE´den de kendi üretimi olan silah ve mühimmatların teslim yerleri soruldu. MKE´den gelen cevapta Yarbay Dönmez´de yakalanan MKE üretimi silah ve mühimmatın TSK´ya teslim edildiği bildirildi. Yapılan tespitlerin ardından silah ve mühimmatın geçtiğimiz günlerde tutanakla askeri yetkililere teslim edildiği öğrenildi.
Binbaşı Fikret Emek´in evinden bir tabur askere yetecek mühimmat çıkmıştı
Ergenekon Davası´yla bağlantılı olarak askeri mahkemelerde görülen davalarda ilk mahkumiyet kararı emekli Binbaşı Fikret Emek hakkında çıkmıştı. İki yıldan az cezaya çarptırılan Emek´in mahkemedeki iyi hali gözetilerek cezası erteleme kapsamına sokuldu. Ergenekon operasyonunun 2. dalgasında gözaltına alınan emekli Binbaşı Fikret Emek´in Eskişehir´de annesinin evinde ele geçirilen silah ve patlayıcı maddelerle ilgili olarak yargılandığı dava karara bağlandı. Bir tabur askere yetecek mühimmat evinden çıkan Emek´e sadece 1 yıl 8 ay 25 gün hapis cezası verildi. Emek´in aldığı cezanın 2 yıldan fazla olmaması ve mahkemedeki iyi hali gözetilerek 5 yıl denetim kaydıyla hükmün uygulamamasına karar verildi. Mahkeme ayrıca Fikret Emek´in TSK´dan çıkarılmasına gerek olmadığına da hükmetti. Kışladaki en küçük mühimmat kayıplarına en ağır cezaları veren askeri yargının Emek´e verdiği ceza hayal kırıklığına neden oldu. Emek´e bu suçtan dolayı hem hapse girmeyecek olması hem de askeri tesislere giriş yasağı getirilmemesi ´gizli af´ olarak yorumlandı.
Cephanelikte yok yok!
Fikret Emek´in evinde ele geçirilen silah miktarı:11 kilogram C-3 tipi plastik patlayıcı, 1 adet Kanas tipi dürbünlü tüfek, 1 adet Kaleşnikof otomatik tüfek, M-16 mermileri, 10 adet MKE yapımı savunma ve taarruz tipi el bombası, 2 adet MKE yapımı olmayan el bombası, gaz bombası, sis bombaları, 210´ar gramlık 12 TNT düzeneği, 6 adet yarımşar kiloluk TNT kalıbı, 1 adet 1.5 kilogramlık TNT kalıbı, 1 kilogramlık tahrip kalıbı, naylon torbada ateşleme mühimmatı, 1 adet patlayıcılı imha kiti, normal tipte kapsül, infilak kapsülleri, patlayıcı düzenekleri hazırlamada kullanılan saniyeli fitiller ile infilak fitilleri.
Yarbay Dönmez´de ele geçirilen cephane
07 Ocak 2009 tarihinde Muvazzaf Yarbay Mustafa Dönmez´in Sakarya´daki ikametinden 22 adet el bombası, 6 adet tabanca, 2100 adet Kaleşnikof mermisi, 8 adet Kaleşnikof şarjörü, 2 adet av tüfegi, 1 adet Mısır yapımı makineli tüfek, 3 adet el dürbünü (1´i Kanas dürbünü olabilir, 1´i sahra dürbünü), Bol miktarda çeşitli çaplarda mermi, 1 adet Somtel marka elektronik kalaylı taşıt tesisat kablosu (bomba imalatında kullanılabilen yaklaşık 15 metre civarında) Yaklaşık 30 cm çapında sarılı vaziyette bomba imalatında kullanılabilen alüminyum alaşımlı madeni tel, Muvazzaf Yarbay Mustafa Dönmez´ in Ankara´daki ikametinden 2 Adet Kaleşnikof marka uzun namlulu silah 4 Adet Tabanca ele geçirildi. 12 Ocak 2009 tarihinde ise Yarbay Mustafa Dönmez´in evindeki ajandasında yapılan incelemede tespit edilen krokiye istinaden Ankara Yenikent´te yapılan kazıda; 2 adet taarruz tipi el bombası 10 adet el bombası gövdesi 10 adet el bombası ateşleme mekanizması 12 adet tüfek bombası 18 adet parça dilim el bombası gövdesi 12 adet bubi tuzaklı bomba 12 adet bubi tuzaklı bombaya ait ateşleme mekanizması 9 adet göz yaşartıcı bomba 6 adet gösteri bombası 800 adet G3 mermisi ele geçirildi.
Genelkurmayın Ergenekon soruşturmasına dolaylı müdahale konsepti!
Ergenekon soruşturmasından duydukları rahatsızlığı çeşitli vesilelerle gösteren askerler son olarak Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un ağzından bu rahatsızlıklarını açıkça dile getirmişlerdi. ´Hukuka saygılıyız ama...´ diye başlayan cümlelerle soruşturmadan rahatsızlıklarını ifade eden askerler Şemdinli davasında sivil savcı Ferhat Sarıkaya´yı kamu kurumlarında dahi çalışmasına yasak koydurarak meslekten attırmış, sanıklara ağır cezalar veren Van mahkemesinin sivil üyelerinin tümünü ise sürgüne göndertmiş, davayı da askeri mahkemeye aldırarak ilk duruşmada ´iyi çocuklar´ dedikleri asker sanıkları tahliye ettirmişti. Yargıya bu denli açıktan müdahale eden askerlerin Ergenekon soruşturma sürecindeki tavrı da farklı olmadı. Ergenekon tutuklusu olarak cezaevinde bulunan generallerin TSK adına resmi olarak ziyaret edilmesi, kamuoyunda bir meydan okuma ve soruşturmanın daha yukarılara tırmanmaması gerektiğini hatırlatan bir mesaj olarak algılanmıştı. Soruşturma dalgalarından birinde gözaltına alınmak istenen Yarbay Mustafa Dönmez´in askerlerce polislerden kaçırılıp haftalar sonra sivil savcılara teslim edilmesi de dikkatlerden kaçmamıştı. Çarpıcı bir başka örnek de Perinçek´in İşçi Partisi´nin TSK içine sızmak için örgütlemeye çalıştığı çok gizli ´Karargah Evleri´ yapılanmasının soruşturulmasında ortaya çıktı. Yapılanmayı ortaya çıkaran MİT´in durumu birkaç yıl önce TSK´ya bildirip soruşturma yapılmasını istediğini öğrenen Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, TSK´ya başvurup soruşturmanın ne durumda olduğunu sorunca, o ana kadar askerlerce bir soruşturmanın yürütülmemiş olduğunu ve yeni başlatıldığını öğrenmişti. O andan itibaren ´Karargah Evleri´ soruşturmasının askerlerce yürütülen TSK ayağında yaşanan çok sayıdaki garip gelişmeler soruşturmanın askeri savcılarca yürütülüyormuş görüntüsü altında savsaklandığı izlenimini veriyor.
27 Nisan bildirisi ve benzer açıklamalarla Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tavrını doğrudan belli eden Genelkurmay´ın, toplumun büyük tepkisini alması üzerine konsept değişikliğine gittiği anlaşılıyor. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli generaller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon, Kandıra Askeri Cezaevinde Genelkurmay adına resmi olarak Korgeneral Galip Mendi tarafından ziyaret edilmiş ve ziyaretin sanıklara moral destek amacıyla yapıldığı açıklanmıştı. Ergenekon´un TSK´ya sızmak için örgütlemeye çalıştığı ´Karargah Evleri´ oluşumunu soruştururken askerlerin dikkat çeken savsaklama gayreti, Yarbay Mustafa Dönmez´in sivil yargıdan uzak tutulma girişimleri ve daha birçok örneklerle Genelkurmay´ın açıkça müdahale edemediği Ergenekon ve diğer soruşturmalara bu şekilde dolaylı yollardan etki etmeye çalıştığı görülüyor.
Karargah Evleri soruşturmasını inanılmaz şekilde birbirlerini aklamak amacıyla evrak sahteciliği yaptıkları ortaya çıkan ve bu sebeple haklarında Yunak Cumhuriyet Başsavcılığı´nca suç duyurusu yapılan, bu suç duyurusu dikkate alınmazsa resen soruşturma başlatılacağı belirtilen askeri savcılar yürütüyor..
Askeri savcıların yürüttüğü Karargah Evleri operasyonundaki tuhaflıklar ?Aynı suçtan muvazzaf subayları tutuklayan Ergenekon savcılarının önü mü kesilmek isteniyor? sorusunu tekrar gündeme getiriyor. İşçi Partisi´nin TSK´ya sızma projesi olarak bilinen ´Karargah Evleri´ ile ilgili soruşturmada bir süredir tuhaf gelişmeler yaşanıyor. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´ün MİT tarafından konuyla ilgili dosya verildiğini öğrendiği Genelkurmay´a ´Durum ne, soruşturma ne aşamada?´ diye sorması üzerine soruşturma başlatmak zorunda kaldığı anlaşılan askeri savcılığın soruşturmanın başlangıcından beri gösterdiği tuhaflıklar giderek artıyor. Adeta canlı yayında takip ettiğimiz ve soruşturmanın üstünün örtülmek istendiği izlenimini giderek netleştiren ayrıntıların sayısı 10´a ulaştı.
İşte sayıları 10´a ulaşan ve artması beklenen tuhaflıklar:
1) 2005 yılında MİT Trakya Bölge Müdürlüğü tarafından tespit edilerek soruşturulmak üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığı´na gönderilen Karargah Evleri yapılanması dosyasının üç yıl soruşturulmadan bekletilmesi ve Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´ün Genelkurmay´a soruşturmanın ne durumda olduğunu sorması üzerine Genelkurmay´ın soruşturmayı yeni başlattığını bildirmesi.
2) Soruşturmayı inanılmaz şekilde birbirlerini aklamak amacıyla evrak sahteciliği yaptıkları ortaya çıkan ve bu sebeple haklarında Yunak Cumhuriyet Başsavcılığı´nca suç duyurusu yapılan, bu suç duyurusu dikkate alınmazsa resen soruşturma başlatılacağı belirtilen askeri savcıların yürütüyor olması. Savcılardan birinin son üç yıldaki mal varlığının dikkat çekici artışı.
3) İşçi Partisi´nce örgütlendiği iddia edilen Karargah Evleri yapılanmasıyla ilgili soruşturmaya İşçi partili bilirkişinin atanması.
4) 11 Şubat 2009´da düzenlenen Karargah Evleri gözaltı operasyonunun, Ergenekon operasyonu ve benzeri operasyonların aksine eş zamanlı ve şahısların bütün ev, işyeri, yazlık gibi adreslerinde zincirleme aramalarla yapılmayıp, kilit isimlerin ?davetiye? yöntemiyle gözaltına alınmış olması.
5) Operasyonun, İşçi Partisi´nin askeri savcılığa başvurarak soruşturma talep etmesi sonrası yapılması ve gözaltılar devam ederken İşçi Partisi´nin ´bakın biz aklanacağız suç duyurusunu zaten biz yaptık ve peşinden operasyon yapıldı´ diye açıklama yapmaları.
6) Operasyondan birkaç gün sonra gözaltındaki 6 sanığın da serbest bırakılması.
7) Kayseri 2. Hava İkmal Komutanlığı´nda, Karargah Evleri soruşturması kapsamında tutuklanan Albay Cengiz Köylü´ye para yardımı toplanması için düzenlenen ve jandarmanın kurumsal ağına (intranetine) konulan yazılı emrin basına sızması ve daha sonra bu sızdırmayla suçlanan üç astsubayın gözaltına alınması.
8) Gözaltı sürecinde astsubayların avukatları ve ailesiyle çok kısa süreler hariç görüştürülmemesi ve bu kısa görüşmelerde de sanıkların dikkat çeken davranış bozuklukları.
9) Askeri savcılık avukatlarının, tarih ve diğer bazı ayrıntılardaki dikkat çekici yanlışlıklar içeren yazılı savunmayla askeri savcıları ve gözaltıları savunmaya çalışması.
10) Ve şimdilik son örnek olarak, soruşturmanın çok gizli olduğu belirtilerek avukat ve yakınlarıyla bile görüştürülmekten kaçınılan sanık astsubaylara ait ifadelerin basına sızdırılması.
Abdullah Harun
(09 Haziran 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Askerlerin soruşturmalara müdahalesi
Şemdinli Davası´nın askerlerce örtbas edilmesi
Karargah Evleri ile ilgili tüm manşetlerimiz
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması