Konya'da 31'i emniyet mensubu olmak üzere iş adamlarının da bulunduğu, 7'si tutuklu 74 kişi hakkında açılan paralel yapı davasında 2. duruşma bugün görüldü. Tutuklu sanıklar savunmalarında suçlamaları kabul etmediler. İddianamesinde Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütüne ve faaliyetlerine geniş yer verilen dava, bu yönüyle ve sanık sayısıyla Gülen örgütlenmesine yönelik açılmış en büyük davalardan birisini teşkil ediyor.
09.11.2015 20:24 Konya merkezli 19 ilde 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na yönelik 'Terör örgütü kurma ve yönetme, üye olmak, görevi kötüye kullanma, iftira, resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek' suçlamalarıyla 31'i emniyet mensubu olmak üzere iş adamlarının da bulunduğu 7'si tutuklu 74 kişinin 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına bugün devam edildi. Tutuklu sanıklardan eski polis başmüfettişi Anadolu Atayün, Fetullah Gülen cemaatiyle bir bağının olmadığını ileri sürerek, "Ne kendim, ne çocuklarım, 'Hizmet Harekatı' denilen yere gitmediler. Ben Türkçe Olimpiyatlarına hiç gitmedim. Bu dava hukuki değil, siyasidir" dedi.
SANIK ANADOLU ATAYÜN SAVUNMASINA DEVAM ETTİ
Konya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 2'nci celsesi bugün başladı. Geçen 15 Ekim günü başlayıp 3 gün süren duruşmada dinlenen eski polis başmüfettişi ve Konya'da dönemin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Şube Müdürü olan Anadolu Atayün'ün dinlenmesine devam edildi. Eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün'ün de kardeşi olan ve Sincan Cezaevi'nde tutuklu bulunan Anadolu Atayün, ifadesinde cezaevinde kendisine sanki hüküm giymiş bir tutum sergilendiğini ileri sürdü.
Hayali bir örgütten bahsedildiğini ileri süren Atayün, ifadesinde "Hayali bir örgütten bahsediliyor. Savcı Zekeriya Öz hakkında kırmızı bülten çıkarıldı. Interpol, böyle bir örgüt yok diyerek, geri iade etti. İnterpolün Zekeriya Öz'e verdiği kararın, hakkımda da getirilmesini istiyorum" dedi.
Fethullah Gülen cemaatiyle bir bağının olmadığını ifade eden Atayün, şunları söyledi:
"Sayın Fetullah Gülen'le görüştüğü iddia edilen kişilere, hep darbe süreçlerinde dava açılmıştır. Bu memlekette anayasa ve hukuk güvenliği çiğneniyor. Bana kalsa ben savunma yapmayacağım, ama burada suçu günahı olmayan memurlarım var (Tutuklu 2 polis memuru). Onlar için savunma yapıyorum. İnsanlar bizi suçlarına ortak edemeyecekler. Ne kendim, ne çocuklarım, 'Hizmet Harekatı' denilen yere gitmediler.
Ben Türkçe Olimpiyatlarına hiç gitmedim. Bu dava hukuki değil, siyasidir. Örgütün kurucusu Fetullah Gülen deniyor. Ama iddianame de yok. Fetullan Gülen ile ismi geçenler neredeler?"
"Talimatları savcı ve hakimden aldık"
2008 yılında Okyanus Şirketler Grubu'na yönelik Konya Emniyeti tarafından yapılan operasyonların savcı ve hakimlerin talimatıyla gerçekleştirildiğini belirten Anadolu Atayün, "Biz bu talimatların hepsini savcıyla, hakimle yaptık. Ama niye onlar yok. Onların kandırıldık dediklerini bilemedik biz. Alparslan Karabay, Ayhan Ünal, Mahmut Düğün ve ne kadar savcı ve hakim varsa bizimle çalışan, hepsinin ifadesi alınsın. Kandırılmış savcılar, hakimler diye bir şey yok. Kanunda bunlar yıllarca ceza savcılığı, hakimliği yapmış insanlar. Tüm savcı ve hakimlerin tanık olarak dinlenilmesi gerek. Çünkü talimatları biz onlardan aldık. Suç ortağımız onlar bizim" dedi.
Atayün, cemaatin sosyolojik bir yapılanma olduğunu ileri sürerek, "Cemaat sosyolojik bir yapılanmadır. Terör örgütü olmaz. Zorlarsanız da böyle olur" dedi.
"Emir verenlerin ifadesi niye alınmadı?"
Tutuklu eski polis başmüfettişi Anadolu Atayün, ifadesinde 2008 yılında Okyanus Şirketler Grubu'na yönelik yapılan operasyonla ilgili emir ve talimatları savcı ve hakimlerden aldıklarını belirterek, savcı ve hakimlerin ifadesine neden başvurulmadığını sordu. Atayün, "Aleyhimize ifade vereceklerin hepsinin ifadesi alınmış.
Bize emri veren savcılar, hakimlerin neden ifadesi alınmadı? Bize emirleri, talimatları bunlar verdiler. Yapmama şansınız var mı?" dedi.
Atayün, ifadesinde 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na yönelik yapılan soruşturma kapsamında, Okyanus Şirketler Grubu'na yönelik yapılan operasyonu o dönem haber yapan gazetecilerin ifadesine başvurulmasına da değindi. Atayün, 2006 yılı Şubat ayında 'Resul'e Sadakat Yürüyüşü' adı altındaki Hz. Muhammed karikatürlerini protesto gösterisi sırasında bir gazetecinin saldırıya uğradığını hatırlatarak, "Olay provokasyondur. Saldıran şahıs, sabıkalı kadın satıcısıdır. O gün Garnizon Komutanı, tankları Meram'dan şehre sokacaktı. Garnizon'un kapısından çevirttik. 'Şehirde ayaklanma var. EMASYA'yı devreye sokuyorum' deyip 'Tankları çıkarıyorum' demişti" iddiasında bulundu.
Atayün, Okyanus Operasyonu soruşturmasıyla ilgili dosyayı hazırlarken, dosyanın kapatılması için siyasi baskıların olduğunu hatta savcıların dahi dosyayı kapatması için baskı kurup, tehdit ettiğini öne sürdü. Mahkeme heyeti, duruşmaya saat 14.30'a kadar ara verdi.
Atayün, 2008 yılında yapılan Okyanus ve Final Operasyonları sırasında dosyanın savcısı tarafından tehdit edildiğini mahkeme heyetine anlattı. Atayün, Adana Adliyesi'nde Okyanus Davası dosyasına bakan ve görevsizlik kararı vererek dosyayı Konya'ya gönderen Savcı Cengiz Bal tarafından tehdit edildiğini dile getirerek savunmasında şunları söyledi: "Brifing almak için beni ve arkadaşlarımı odasına çağıran savcı, dosyayı kapatmam için beni tehdit etti. Saygısızlık etmeden iki defa bunu yapamayacağımı söyledim. Savcı, bu kez "O dosyayı kapat. Bunlar güçlü adamlar, çoluk çocuğun zarar görür." diyerek beni tehdit etti. Ama o savcı, Okyanus dosyasının şüphelileriyle halı sahalarda gizli gizli nasıl buluştuğunu savcıya anlatmamış. Bunların hepsini teker teker anlatacağız." dedi.
"Aynı suçlamadan 17. kez yargılanıyoruz"
Atayün, 'Fetullah Gülen Terör Örgütü' olarak 28 şubat dönemi ve darbe dönemlerinde bu güne kadar 17 kez dava açıldığını, Yargıtay'ın bu konuda 'Böyle bir örgüt yok' şeklinde kesin kararı olmasına karşın hala davalar açıldığını söyledi. Atayün "Bu davaların hepsi 28 Şubat süreci ve darbe dönemlerinde açılmış davalar. Mahkemenin, daha önce açılmış bu yargılamaların kararlarını dosyaya koymalarını istiyorum." dedi.
"Hukuksuz başlayan yargılamayı meşru hale getirmeyeceğim"
Atayün, yargılamanın ve iddianamenin hukuksuz bir şekilde başladığını ve bu yüzden hukuksuz başlayan bir süreci meşru hale getirmemek için savunma yapmayacağını dile getirerek şunları söyledi: "Ben, hukuksuz başlayan bu süreci ve iddianameyi meşru hale getirmemek için savunma yapmayacağım. Ama hiç suçu olmayan, yalnızca amirlerinin talimatlarını yerine getiren bu polislerin masumiyetlerini anlatmak için yalnızca örgüt suçlamasına savunmamı yapacağım. Eğer personelime emirlerimin kanunsuz olduğunu iddia edilirse gerekli tüm belge ve hukuk maddelerini gösteririm."
"Başbakan Davutoğlu da ışık evlerinde sohbete gitmiş"
Atayün, kendi çocuklarının hizmet hareketinin okullarında okumamasına karşın çocuklarını o okullarda okutan kişiler tarafından suçlandığına dikkat çekerek, "Benim hiçbir çocuğum, hizmet hareketi olarak bilinen okullara gitmedi. Ama bize suçlamaları yapanların çocukları o okullarda okudu, o okullardan insanlarla evlendiler. Işık evleri olarak söylenen evlere Başbakan Ahmet Davutoğlu da gitmiş ve sohbetlere katılmıştır. Kıbrıs'ta 1992'de bir sohbete katıldığı fotoğrafı da mahkemeye sunmak istiyorum." dedi. Atayün, Başbakan Davutoğlu'nun bir sohbet programında çekilmiş fotoğrafını mahkeme heyetine sundu.
"Amacı ve eylemleri olmayan bir örgüt olmaz"
Haklarındaki örgüt iddialarının hukuksuz olduğunu anlatan Atayün, dosyada iddia edilen örgütün eylemlerinin, amacının ve liderinin talimatlarının anlatılmadığını ifade etti. Atayün "Dosyada, bizim Fetullah Gülen örgütü olduğumuz iddia ediliyor. Peki o zaman örgüt liderinin talimatları nerede? Bir örgütün lideri varsa talimatları ve amacı olmalı. Bu örgütün amacı nedir? Örgütün eylemleri nerede? Şeriat mı getirmek, yoksa başka bir şey mi?. Amacı olmayan bir örgüt olabilir mi?" diyerek hakkındaki iddiaları reddettiğini söyledi.
"Savcı, Gülen'in kitabında tahrifat yapıp delil olarak dosyaya koydu"
İddianamede, Fetullah Gülen'in 'Ölçü ve yoldaki ışıklar' kitabından alıntı yapılarak örgüt tarifi yapıldığına dikkat çeken Atayün savunmasında şunları söyledi: "Hangi sayfada yazdığı belirtilerek iddianameye konulan kitap burada. Ama görüyoruz ki kitapta böyle bir kısım yok. Savcı, sahte delil koyarak hukuku yanıltmış. Bütün iddianamenin sahte olmadığı ne malum? Bakıyoruz ki farklı şehirlerde Fetullah Gülen örgütü olarak açılan davalarda bütün savcılar aynı sahte delili iddianameye koymuşlar. Bir üst akıldan söz ediliyorsa işte budur üst akıl."
"Okyanus operasyonları suç ise imzası olan savcı ve hakimler nerede?"
Dönemin KOM Şube Müdürü Atayün, Okyanus Şirketler Grubu'na yönelik yapılan operasyonların hakim ve savcıların hiyerarşik talimatlarıyla yürütüldüğünü değinerek şunları söyledi: "Yaptığımız operasyonlar örgütlü bir suç ise bu operasyonlarda ve yargılamalarda imzası ve kararları olan hakim ve savcılar neden tanık olarak yargılanmıyor? Bu kadar hakim ve savcının hepsi mi kandırıldı? Biz, iddianamede yer alan operasyonlarda imzası olan bütün hakim ve savcıların tanık olarak mahkemede dinlenmesini ve ifadelerinin alınmasını istiyoruz."
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda tutuklu sanıklardan Anadolu Atayün'ün savunması devam etti. Atayün savunmasında, "Salih Tuzcu kim? İl Emniyet Müdürü. Adli hiçbir yetkisi yok. Bütün operasyonları yaptıran o ise hakimler ve savcılar ne yapıyordu. Salih müdür bu operasyonlarda görevde bile değildi. Süleyman Okudan'la ilgili benim hiçbir şahsi sıkıntım yok. 2006 yılında yılın polisi ödülü aldım. Bana ödülü Süleyman Okudan verdi. Ödül konusu da yolsuzluk ve organize suçlarla mücadeleydi. Ben Mevlana Üniversitesi'nin kuruluş tarihini bile bilmiyorum. Üniversitenin açıldığını yıllar sonra öğrendim" dedi.
MÜŞTEKİ AVUKATI: SALİH TUZCU ONLARIN İMAMIYDI
Anadolu Atayün'ün savunmasının ardından taraf avukatlarına söz verildi. Bu sırada Okyanus Operasyonu'nda sanık olarak yer alan 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nda müşteki konumda olan avukat Ahmet Özer, Okyanus Operasyonu öncesi o dönem Konya'da Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü olan Anadolu Atayün'ün kendisini sürekli polise takip ettirdiğini ileri sürdü. Özer, "Ben bir avukatım. Şehir içinde kaç tane adamı vardı, beni takip ediyorlardı. Nereye gitsem peşimde Anadolu vardı" dedi.
Özer, hakkında tutuklama kararı olan dönemin Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu'ya değinerek, "Salih Tuzcu onların imamı konumundaydı. O zamanlar paralel devlet, devletten güçlüydü. Bunları Vali'nin, savcının olduğu bir toplantıda göreceksiniz. 'Nusret'e kelepçeyi takacağız' diyorlardı" dedi.
HAKİMİN SORUSU
Hakimin, bir otel odasına dinleme cihazı yerleştirilmesiyle ilgili sorusuna Atayün, "Mahkeme kararı vermiş biz de uygulamışız. Mahkemeyi bağlar, sorumluluk savcı ve hakimdedir. Uzman ekibi çağırtıp koydurmuşuz cihazı. Bunu onaylayan savcı neden yok burada. Mahkeme kararı verdikten sonra bizim uygulamama şansımız yok" şeklinde cevap verdi.
-Atayün müştekilerin sorularında susma hakkını kullandı-
Anadolu Atayün'ün ardından avukatı savunma yaptı. Daha sonra müştekilerin sorularına geçildi. Sanık Atayün, mahkeme başkanına sorulara cevap vermeme hakkını kullanacağını söyledi. Müşteki avukatlardan Hasip Şenalp'ın soruları sırasında karşı tarafın avukatlarından gelen itirazlar üzerine duruşma salonunda gerginlik yaşandı. Birbirine bağırmaya başlayan tarafları hakim susturdu.
DURUŞMA ERTELENDİ
Duruşma salı günü saat 09.00'da devam edecek.
iddianame detayları: GÜLEN LİDERLİĞİNDEKİ ÖRGÜT
Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 22 Temmuz 2015 tarihinde "oy birliğiyle" kabul edilen 213 sayfalık iddianamede, 74 şüphelinin, "Terör örgütü kurma, yönetme, ruhsatsız silahlar ve mermiler bulundurma ve taşıma, gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapmaya azmettirme, görevi kötüye kullanmaya azmettirme, bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme ve orada kalma, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık yapmak, görevi kötüye kullanma, iftira, resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek" gibi suçlardan yargılanmaları isteniyor.
İddianamede Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütüne ve faaliyetlerine geniş yer veriliyor. Bu yönüyle ve sanık sayısıyla dava Gülen örgütlenmesine yönelik açılmış en büyük davalardan birisini teşkil ediyor.
Konya Paralel Yapı iddianamesine ulaşmak için tıklayın
Paralel yapı-22 Mayıs (2015) 'Konya Yapılanması' soruşturması manşetlerimiz
(09 Kasım 2015, 20:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: