'Tahşiyeciler' isimli Fetullah Gülen karşıtı nur cemaati mensubu grubun evine paralel örgüt tarafından silah yerleştirilerek bulunması kumpasını konu alan davaya devam edildi. Davada savunmasını tamamlayan dönemin emniyet amiri tutuklu sanık Mustafa Kılıçaslan tahliye edildi. Duruşmalarda ifade veren müştekiler ise sanıklara suçlamalar yönelttiler.
02.07.2016 13:27 'Tahşiyeciler' isimli Fetullah Gülen karşıtı nur cemaati mensubu grubun evine paralel örgüt tarafından silah yerleştirilerek bulunması kumpasını konu alan davaya devam edildi. 27-28-30 Haziran ile 1 Temmuz'da 20, 21, 22 ve 23'üncüsü görülen duruşmalara tutuklu 10 sanıkla başka suçtan tutuklu ve tutuksuz bazı sanıklar katıldı.
Tahşiye Yayınevi'nin sahibi Mustafa Kaplan ile Mehmet Yılmaz Düşünüklü'nün de aralarında bulunduğu bazı müştekiler de duruşmalarda hazır bulundu.
SANIK MUSTAFA KILIÇASLAN'IN SAVUNMASI
Duruşmalarda, dönemin emniyet amiri sanık Mustafa Kılıçaslan savunma yaptı.
Kılıçaslan, görevi boyunca yasalara uyduğunu ve hakkında açılmış hiçbir idari soruşturma bulunmadığını söyledi.
Hakkındaki suçlamalardan birinin "usulsüz evrak düzenleme" olduğunu kaydeden Kılıçaslan, "17 yıllık meslek hayatımda dinleme yapılacak evrağın üzerinde hakim ve katibin imzasının dışında başka bir imza görmedim. Savcı bey, usulsüz dinleme yapıldığı yönündeki evrakların üzerinde benim imzamın bulunduğunu iddia etmiş. Dinlemelerle ilgili hiçbir evrakta imzam yoktur. Biz sadece evrağa paraf atarız. Bunun gibi gerekçelerle tutuklu yargılanıyorum." diye konuştu.
TANIK ZİHNİ ÇAKIR'A SANIKLARDAN İTİRAZ
Davanın tanıklarından gazeteci Zihni Çakır'ın Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla, başka bir salonda üye hakim gözetiminde beyanının alınması kararına bazı sanık avukatları itiraz etti.
Avukatlar tanık beyanının kendilerinin de bulunacağı bir zaman ve ortamda alınmasını istedi. Mahkeme heyeti, teknik aksaklıkları da göz önüne alarak Çakır'ın beyanının daha sonra alınmasını kararlaştırdı.
MÜŞTEKİ MEHMET NURİ DURAN'IN İFADESİ
Tahşiyeciler Grubuna yönelik kumpas kurulduğu iddiasıyla 33 sanık hakkında açılan davada ifade veren şikayetçi Mehmet Nuri Duran, "Mehmet Doğan ile 1982'den beri beraberiz. Benim Esrarname isimli kitaptan haberim yok. Bu kitabı kim yazmış olursa olsun bizim davamızla bir ilgisi yok. Benim evimdeki kitapların hepsi bandrollüydü. Zaten benim evimde böyle bir kitap çıkmadı. Bana 'Esrarnameyi okudun mu?' dediler. Bu kitap ders olarak okutulmamıştır. Zaten ders olarak okutulmaya müsait bir kitap değildi" dedi.
Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar, Duran'a, "FETÖ'nün sizi hedef aldığı iddiasına ne diyorsunuz?" diye sordu. Duran, "Asli görüşüm, Fetullah Gülen oluşumunu hiçbir zaman dini bir cemaat olarak kabul etmedim. En önemli argümanları okullarıdır. Ben 2007 yılında, FETÖ grubu artık devleti ele geçirmeye çalışıyorlar dedim. Biz onlara biat etmediğimiz sürece az veya çok tasfiye edilecektik" diye yanıtladı.
Mahkeme heyeti, Duran'a davanın şikayetçilerden Mehmet Doğan'ın kendi aralarında 'mehdi' olarak görülüp görülmediğini sordu. Duran, "Mehmet Doğan'ın yurt dışına adam kaçırdığını iddia ediyorlardı. Mehmet Doğan bırakın insanı bir tavuğu bile yurt dışına çıkarmamıştır. Hatta kızar, 'Ne işiniz var yurt dışında' derdi. Ben Mehmet Doğan'ın mehdilik iddia ettiğine hiç şahit olmadım. Hatta bunu diyenlere hakkını helal etmeyeceğini söylerdi. Mehmet Doğan bir hocadır, ders verir. Lider olduğunu da söyleyenler oldu. Ondan her şey olur, hoca olur ama lider olmaz. İddia edenler emniyette verdiği ifadeye baksınlar ne demek istediğimi anlarlar." şeklinde konuştu.
Duran, mahkeme heyetini, "Tahşiye kelimesi yayınevinin ismi haricinde grup ya da cemaat mensuplarınca kullanılıyor muydu?" sorusunu, "Hayır hiç duymadım. Zaten bana komik geliyor. Birinin ben tahşiyeciyim dediğini ya da birinin şu tahşiyecidir dediğine şahit olmadım" dedi.
DURUŞMADA TEŞHİS TARTIŞMASI
Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar'ın, Duran'a, "Seni tutuklayan, ifadeni alan polisler arasında burada bulunanlar var mı?" demesi üzerine Duran, ayağa kalkarak sanıklara doğru baktı.
Duran, bir süre sanıkları teşhis ettikten sonra heyete dönerek, "hatırlayamadım" diye yanıt verdi.
Bu sırada tutuklu sanıklar arasında bulunan eski emniyet müdürü Ertan Erçıktı, heyete seslenerek, "Bu nasıl teşhis etme yöntemi. Bizi aşağılıyorsunuz. Ben emniyet müdürüyüm. Beni nasıl hedef gösterirsiniz." diye tepki gösterdi.
Bunun üzerine Başkan Rüzgar, "Mahkemelerden haberin yok. Duruşmalarda böyle teşhisler yapılır, avukatlarınız bilir. Bakın tepki göstermiyorlar." diye yanıt verdi.
Duruşmada söz alan sanık avukatları, mahkeme heyetine yönelik "Adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini" iddia etti.
-'Ergenekon gibi bizi de tasfiye etmek istediler'-
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, müştekilerden Mehmet Nuri Turan, mahkeme heyeti, duruşma savcısı ve taraf avukatlarının sorularını cevapladı.
Turan, beraat etmelerinin siyasi olmadığını öne sürerek, "Bu davada müşteki benim. Davanı peşini bırakmayacağım. Kimsenin kapısına gitmedim ve siyasilerle görüşmedim. Ergenekon gibi davalar açıldı. Kim varsa içerisine koyuldu. Bir tasfiye hareketiydi. Biz biat etmediğimiz için tasfiye edilecektik. Nasibimize düşeni aldık" diye konuştu.
Haklarında istihbarat çalışması yapan bazı polislerden şikayetçi olduğunu söyleyen Turan, sanık avukatlarının kendisine, hakkında bilgi toplayan istihbarat elemanlarından şikayetçi olup olmadığını sorması üzerine, şikayetçi olmadığı şeklinde yanıtladı.
MÜŞTEKİ YILMAZ DÜŞÜNÜKLÜ'NÜN İFADESİ
İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada müşteki Mehmet Yılmaz Düşünüklü de ifade verdi. Düşünüklü, "Risale-i Nur okumamız nedeniyle cemaatlerle görüşüyorduk. Gülen, bir vaazında, sanki daha önce Tahşiye diye bir yayınevi yokmuş gibi 'Mesela Tahşiye diye bir şey icat edebilirler' dedi. Sonra bize Gülen'in talimatıyla operasyon yapıldı" dedi.
Düşünüklü, hakimin "Size yapılan operasyonla Gülen'in bağı var mı, emin misiniz" sorusuna "O'nun her şeyle bağı var. İsrail'le bile" diyerek Gülen'in Mavi Marmara'ya operasyon yapan İsrail'e destek çıkmasını anımsattı.
Öte yandan bazı müştekilerin sosyal medyada FETÖ'cülerin saldırılarına uğradıklarını söyleyerek duruşmalara gelmek istemediği öğrenildi.
SAVCI TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINI İSTEDİ
Duruşmada esasa ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Evliya Çalışkan, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
"SORUMLULUĞU YOK"
Savunması alınan sanıklardan Kılıçarslan'ın avukatı Mustafa Aydın söz alarak, müvekkilinin kendisine yönelik suçlamalarla ilgili savunmasını ayrıntılı bir şekilde yaptığını ve sorumluluğunun bulunmadığını beyan ettiğini belirtti. Avukat Aydın, savcı Çalışkan'ın tutukluluğun devamı yönündeki görüşüne katılmadıklarını dile getirerek, müvekkilinin tahliyesini istedi.
Duruşmada söz alan diğer tutuklu sanık ve avukatları da, tahliye talebinde bulundu.
MAHKEME TAHLİYE ETTİ
Verilen aranın ardından taleplere ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Mustafa Kılıçarslan'ın, savunmasının alınmış olması ve tutuklukta geçirdiği süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Diğer tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmeden heyet duruşmayı 16, 17, 18 ve 19 Ağustos tarihlerine erteledi.
CEZA İSTEMLERİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, bir numaralı sanık Fetullah Gülen ile tutuklu sanıklardan Karaca, "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek"le suçlanırken, diğer 31 sanığın "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçundan cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, Gülen ve Karaca'nın, "silahlı terör örgütünü yönetme" suçundan 15 ila 22 yıl 6 ay, zincirleme şekilde "resmi belgede sahtecilik"ten 4 yıl 10,5 ay ila 22 yıl ve zincirleme şekilde "delil uydurarak iftirada bulunma" suçundan 1 yıl 10,5 ay ila 10 yıl 6 ay olmak üzere toplam 21 yıl 9 ay ila 55'er yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Ayrıca eski emniyet müdürlerinden Ali Fuat Yılmazer'in, "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "delil uydurarak iftirada bulunma" suçlarından 9 yıl ila 21 yıl, Tufan Ergüder'in, "silahlı terör örgütüne üye olma" ile zincirleme şekilde "resmi belgede sahtecilik" ve "delil uydurarak iftirada bulunma" suçlarından 14 yıl 3 ay ila 47 yıl 6 ay arasında değişen hapisle cezalandırılması isteniyor.
Yurt Atayün ve Ömer Köse'nin de "silahlı terör örgütüne üye olma" ile zincirleme şekilde "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" ve "delil uydurarak iftirada bulunma" suçlarından 14 yıl 3 aydan 47 yıl altışar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Mutlu Ekizoğlu'nun da "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7,5 ila 15 yıl arasında hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
İddianamede, Ertan Erçıktı, Mustafa Kılıçaslan, Kazım Aksoy, Ali Cihan, Mehmet Ali Doğan, Recep Güleç, Mustafa Altunbulak, Çetin Öztürk, Rıfat Aslan, Erdem Kısa, Halit Akbulut, Yakup Ergün, Ufuk Yıldırım, Yasin Koyuncu ve Mustafa Uyanık'ın da yer aldığı 26 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olma", zincirleme şekilde "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" ve "delil uydurarak iftirada bulunma" suçlarından 7,5 ila 47,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
TAHŞİYE İDDİANAMESİNE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN
Paralel yapı-14 Aralık (2014) 'Tahşiye kumpası' soruşturması manşetlerimiz
(02 Temmuz 2016, 13:27)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: