Şırnak ve çevresinde 1993-1995 yılları arasında 23 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ´ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına Diyarbakır 6´ıncı Ağır Ceza Mahkemesi´nde dün devam edildi. Duruşmada Kamil Atağ, oğlu Temel Atağ ve diğer sanıklar, ifadesini değiştirmesi için yapılan baskılar delillendirilen ve bu baskılara rağmen ifadesinde ısrar eden tek tanık Binzet´e ateş püskürüp hakaretler yağdırdılar. Sanıkların adam öldürme ve yargısız infaz suçlamaları karşısında TSK´yı işin içine katarak kendileri şahsında TSK´nın hedef alındığını iddia etmeleri de dikkat çekti. Yaptıkları mücadelenin PKK´ya karşı olduğunu, TSK terör örgütü ise kendilerinin de terör örgütü olduğunu ifade etmeleri, üzerlerine atılı suçları zımnen kabul ettiklerini ancak meşru bir mücadelenin eseri olarak meydana gelmiş haklı eylemler olduğuna inandıkları şeklinde yorumlandı. Sanıkların savcılıkça dosyaya eklenen tanık Binzet´e yapılan baskılardan bahsetmemesi de dikkat çekti.
Tanık Güven: Savcılar beni PKK´ya teslim eder diye korktum
Şırnak ve çevresinde 1993-1995 yılları arasında 23 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ´ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına Diyarbakır 6´ıncı Ağır Ceza Mahkemesi´nde dün devam edildi. Duruşmada Kamil Atağ, oğlu Temel Atağ ve diğer sanıklar, ifadesini değiştirmesi için yapılan baskılar delillendirilen ve bu baskılara rağmen ifadesinde ısrar eden tek tanık Binzet´e ateş püskürüp hakaretler yağdırdılar. Sanıkların adam öldürme ve yargısız infaz suçlamaları karşısında TSK´yı işin içine katarak kendileri şahsında TSK´nın hedef alındığını iddia etmeleri de dikkat çekti. Yaptıkları mücadelenin PKK´ya karşı olduğunu, TSK terör örgütü ise kendilerinin de terör örgütü olduğunu ifade etmeleri, üzerlerine atılı suçları zımnen kabul ettiklerini ancak meşru bir mücadelenin eseri olarak meydana gelmiş haklı eylemler olduğuna inandıkları şeklinde yorumlandı. Sanıkların savcılıkça dosyaya eklenen tanık Binzet´e yapılan baskılardan bahsetmemesi de dikkat çekti.
Gizli tanık Abdulhakim Güven: Savcılar beni PKK´ya teslim ederler korkusuyla verdiğim önceki ifadem geçersizdir
Sanıklardan eski PKK itirafçısı Fırat Altun (Abdulhakim Güven) savunmasında, 1995´te kimliğinin değiştirildiğini, o günden bu yana Abdulhakim Güven ismini hiç kullanmadığını ve itirafçı olduktan sonra hedef haline getirildiğini söyledi. İtirafçı adı ile anılmanın hiç bir zaman hoşuna gitmediğini söyleyen Altun, daha önce mahkemeye verdiği 34 sayfalık savunmasını okudu. Yıllarca devlet için hizmet ettiğini belirten Altun, vatan hainliği ile örgüt kurmak suçlamasının kendisine acı verdiğini söyledi. Yargılanmasının PKK´ya moral üstünlüğü kazandırdığını iddia eden Altun, şunları söyledi: ?Ben Ankara´da çok olağanüstü bir şekilde gözaltına alındım. Murat Karayılan bile bu şekilde gözaltına alınamazdı. Ben Kürt açılımı veya demokratik açılım, adı her neyse bu sorunun biran önce çözülmesini istiyorum. Savcı bana bu dosyadan kurtulamayacağımı, üst düzeyde yetkilendirildiğini söyledi. Savcı, ´İşte bak, Albay Temizöz´un kulağından nasıl tutup getirdim, içeride çürüteceğim´ dedi. Bu dosyanın Güneydoğu´nun Ergenekon´u olduğunu söyledi, açıkça benden kelle istediğini söyledi. Bana yurtdışına gönderme, yüz değiştirme ve özgürlük vaadinde bulundu. Ben savcının bu konuşması karşısında şok oldum. İki devlet mi var? Ben yıllarca hangi devlete hizmet ettim? Bilmek istiyorum. Savcı bana devletin örgüt ile görüştüğünü söyledi. Beni PKK´ya teslim etmelerinden korktum. ´Ben terörü şiddetle kınıyorum´ diyen Sanık Güven, ´Tükenmez kalem´ olarak alınan ifadesinin geçersiz olduğunu ve içeriğini bilmeden imzaladığını savundu..?
Kamil Atağ: Mücadele ettiğimiz teröristi binbaşının odasında gördüm
Duruşmaya, eski Cizre belediye başkanı ve korucubaşı Kamil Atağ´ın açıklamaları damgasını vurdu. Atağ, ´Hogir´ kod isimli teröristin yönetimindeki grup tarafından babası, kardeşi ve yeğeninin katledildiğini anlattı. Grubun saldırıları sonucunda devletle çalışmaya başladıklarını belirtti. ´Hogir´ kod isimli teröristle de daha sonra bir jandarma karakolunda nasıl tanıştıklarını açıkladı. Atağ´ın bahsettiği tanışma 1990´lı yıllarda JİTEM´in Silopi bölgesindeki üssü olan ve geçtiğimiz aylarda asit kuyuları ile gündeme gelen BOTAŞ karakolunda gerçekleşmiş. Atağ şunları söyledi: Bir gün BOTAŞ karakoluna tanışıklığım olan Şentürk binbaşının yanına gittim. Odasında üzerinde subay kıyafeti olan biri vardı. Beni tanıştırdı, ´Bu Kadir yüzbaşı, yardımcım.´ dedi. Tokalaştım. Şentürk binbaşı bana dedi ki: ´Şimdi Hogir burada olsa ne yapardın?´ Ben de dedim: ´Burada olsa affetmezdim.´ Bu olaydan yaklaşık üç ay sonra Şentürk binbaşıyı tekrar ziyarete gittim. Bana ´O gün seninle tanıştırdığım yüzbaşı Kadir vardı ya, işte o Hogir´di.´ dedi. Çok kızdım, bir şey demedim ama küstüm kendisiyle.
Kamil Atağ: Binzet adi canavar
Savunmasına devam eden Kamil Atağ, 1985 yılından beri PKK´nın hedefi olduğunu söyledi: ?Adam öldürmek, silah terör örgütüne üye olmak gibi suçlamalar, bizi derinden üzdü. Benim kardeşim ve babam PKK tarafından öldürüldü. Burada bana yapılan suçlama, ben PKK terör örgütü adı altında kardeşim ve babamı öldürdüm diye? Bizim ailemiz şehit vermiş bir ailedir.? Atağ, silahlı çete kurma iddiaları üzerine, emrinde hala 300 ila 400 silahlı insan olduğunu kendisinin de silahlı olduğunu söyleyerek, ?Türk Silahlı Kuvvetleri, silahlı bir örgüt mü kurmuştur?? dedi.
Kamil ve Temel Atağ´dan Binzet´e aynı suçlama: 16 yıldır neredeydin. Mersin´de niye konuşmadın da Cizre´de konuşuyorsun?
Daha sonra iddianamede öldürdüğü ve azmettirdiği olaylar ve kardeşi Mehmet Nuri Binzet´in ifadelerine ilişkin olarak Atağ, ?Ben 1979 yılında cezaevine girmişim. Mehmet Nuri Binzet denilen adi canavar, 1981 yılında dünyaya gelmiştir? dedi. Binzet´in korktuğu için daha önceki ifadesini değiştirdiğini söyleyen Atağ, ?16 yıl sonra yeni konuşuyor. Peki kardeşim sen Cizre´de korktun da Mersin´de korkmadın mı? Daha önce roketlerin hedefindeydik. Şimdi roketler kaydı, kameranın hedefindeyiz? dedi. Kamil Atağ´ın oğlu Temel Atağ´ın da ?16 yıldır neredesin? Mersin´deki savcıları sel mi götürdü?? diyerek aynı suçlamayı yöneltmesi savunmalarının ortak hazırlandığı şeklinde yorumlandı.
Temel Atağ: TSK terör örgütü ise ben de terör örgütü üyesiyim. (Babam) Kamil Atağ, 25 yıldır terörle mücadele etti. Ama mükafatı 2 bilezikli kelepçe oldu. Bebek katili, ırz düşmanı, PKK´nın papağan tanıkları ile üstümüze geliyorlar
Savunmasını yapan sanıklardan Temel Atağ, örgüt üyeliğiyle suçlamasının kendisini üzdüğünü ifade ederek, kendi ailesinde de şehit ve gazilerin olduğunu söyledi. Atağ, ?Şehit ve gazi aileleri terör örgütü ise ben terör örgütü üyesiyim. Türk Silahlı Kuvvetleri bir terör örgütü ise ben terör örgütü üyesiyim? dedi. Savunmasını sürdüren Temel Atağ, davada tanık olan amcası Mehmet Nuri Binzet´in ifadelerine tepki gösterip, şunları söyledi: ?Bu senaryoyu yazan senaristleri bilmek istiyorum. Birileri tarafından kullanılıyor (Mehmet Nuri Binzet) 16 yıldır neredesin? Mersin´deki savcıları sel mi götürdü? Biz terörle mücadele adı altında değil, terörle mücadele adı üstünde mücadele ettik. Buradan tüm Türkiye´ye sesleniyorum, Kamil Atağ, (babası) 25 yıldır terörle mücadele etti. Ama mükafatı 2 bilezikli kelepçe oldu. Biz bunu mu hak ettik? Eğer bunu hak ettiysek sözün bittiği yerdeyiz. Bebek katili, ırz düşmanı, PKK´nın papağan tanıkları ile üstümüze geliyorlar. Ben 1992 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri´ne katıldım. Ölene kadarda terör örgütü diye tabir edilen Türk Silahlı Kuvvetleri´ne üye kalacağım. Mehmet Nuri Binzet ifadelerinde bizim yatak odalarımızı sorgu odası olarak göstermiştir.?
Gizli Tanık Sokak Lambası Hanefi Avcı´yı ve diğer polisleri suçladı: Abdulkadir Aygan´ın anlattıklarını bana ifadem olarak imzalattılar
Davaya ilişkin daha önce ´Sokak lambası´ adı altında gizli tanık olarak ifade veren ve daha sonra bu ifadelerini geri çeken PKK itirafçısı tutuklu sanık Hıdır Altuğ, gizli tanık olarak, emniyette verdiği ifadelerini kabul etmediğini söyledi. Savunmasını yapan Hıdır Altuğ, şu anda Eskişehir Emniyet Müdürlüğü görevinde bulunan Hanefi Avcı´nın komutanların isimlerini vermesini istediğini söyledi. Hakkındaki tüm suçlamaları reddeden Altuğ, örgütten ayrıldıktan sonra pişmanlık yasasından yararlandığını ve 10 yıldan bu yana Ankara´da Ali İhsan Kaya´ya ait Kaya inşaat firmasında 400 TL ücretle çalıştığını belirterek, şunları söyledi: ?Ben Kaya inşaatta çalışırken patronum olan Ali İhsan Kaya´nın yanına çok sayıda misafiri gelip giderdi. Ben gece de orada kaldığım için gelip gidenleri tanıyordum. Ankara´da Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Recep Güven ve Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da Kaya´nın yanına gelip gidiyorlardı. İkisi de beni tanıdıkları için benimle konuşarak Diyarbakır´a gidip ifade vermemi istediler. Hanefi Avcı, Diyarbakır´a gidip polise tanıdığım paşa ve komutanların adını vermemi istedi. Ben başımın belaya gireceğini söylediğimde bana, ´Ne korkuyorsun askerden, askerin korkulacak yanı kalmadı. Bak kulağından tutup getiriyoruz´ dedi. Recep Güven de bana ifade vermem için baskı yaptı. O kadar ısrarla üzerime geldiler ki, bana getirilen ve Abdulkadir Aygan´ın da ifadeleri olan belgeleri imzalamamı istiyorlardı. Patronum Ali İhsan Kaya da Recep beyi dinlememi istedi. Ve bana, ´Arkandayız ne yapılması gerekiyorsa yaparız´ dediler. Diyarbakır´a geldim, polis beni karşıladı. Polisevi´nde 5 gün yatırdılar. Bana vereceğim ifadeyi ezberlettiler. Daha sonra o belge imzalatıldı. O ifadeler özgür irademle alınmadı. ´Sokak lambası´ olarak anlattığım suçlar gerçek değildir. Şu anda anlattıklarım doğrudur. Öldürdüğüm iddia edilen hiç kimseyi de tanımıyorum. Tahliyemi istiyorum.
Tehdit delilleri de dosyaya eklendi
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Menderes Yılmaz, tanık Mehmet Nuri Binzet´in ifadesini değiştirmesi yönünde tehdit edildiği ve para teklifinde bulunulduğuna ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´nın yürüttüğü soruşturmanın belgelerini de dosyaya ekledi. Dosyaya konulan belgeler arasında bazı telefon görüşmelerinin yer aldığı bildirildi. Sanık avukatlarının savunmalarını dinleyen mahkeme heyeti, yaklaşık 1 saatlik aranın ardından, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 9 Ekim 2009´a erteledi.
İddianame: Sanıklar, süreç içerisinde asli görevleri koruculuktan ayrılarak PKK´ya yardım ettiler ya da özel sebeplerle gözaltına aldıkları kişileri sorgulayıp öldürdüler
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´nca hazırlanan 104 sayfalık iddianamede, sanıkların TCK´nın ´Adam öldürmek´, ´Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak´ ve ´Adam öldürmeye azmettirmek´ suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Sanıklardan Cemal Temizöz´ün 9, Kamil Atağ´ın 7, Temer Atağ´ın 2, Adem Yakin´in 7, Hıdır Altuğ´un 3, Fırat Altın´ın (Abdulhakim Güven) 6, Kukel Atağ´ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları isteniyor. İddianamede, sanık Albay Temizöz´ün 1993´te Cizre´de ´terörle mücadele ediliyor´ görüntüsü altında ´korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan bir grup oluşturduğu´ savunuluyor. ´Söz konusu grubun, süreç içerisinde asli görevinden ayrılarak, terör örgütü PKK´ya yardım ettiğinin değerlendirildiği ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldıkları kişileri sorguladığı´na yer verilen iddianamede, grubun, bu sorgulanan kişilerden bir kısmını öldürdüğü öne sürülüyor. ( Radikal, Akşam, Zaman)
Hukukçular: Tanıklar vazgeçse bile bu çok önemli değil
Kamil Atağ, oğlu Temel Atağ ve diğer sanıklar, ifadesini değiştirmesi için yapılan baskılar delillendirilen ve bu baskılara rağmen ifadesinde ısrar eden tek tanık Binzet´e ateş püskürdüler ve hakaretler yağdırdılar. Sanıkların adam öldürme ve yargısız infaz suçlamaları karşısında TSK´yı işin içine katarak kendileri şahsında TSK´nın hedef alındığını iddia etmeleri de dikkat çekti. Yaptıkları mücadelenin PKK´ya karşı olduğunu, TSK terör örgütü ise kendilerinin de terör örgütü olduğunu ifade etmeleri, üzerlerine atılı suçları kabul ettiklerini ancak meşru bir mücadelenin eseri olarak meydana gelmiş haklı eylemler olduğuna inandıklarını gösteriyor. Sanıkların savcılıkça dosyaya eklenen tanık Binzet´e yapılan baskılardan bahsetmemesi de dikkat çekti. Tanıklardan birine baskı yapıldığının savcılıkça ispatlanması çok önemli. Bu baskılar diğer tanıklara da yapılmış olmalı ki başlangıçta verdikleri ifadeleri geri çektiler. Gizli tanıkların ifadelerini geri çekmelerini izah etmek için yaptıkları açıklamalardaki tutarsızlık ve suçlamalar da dikkat çekiyor. Örneğin savcıların veya devletin tanıkları PKK´ya teslim etmesi olasılığı suçlamasında olduğu gibi. Ayrıca tanıkların anlattıklarının ancak o olayda yeralan kişilerce bilinebilecek ayrıntıları içerdiğine de dikkat çekiliyor.
Tanıkların ifadelerini çekmiş olması iddianameyi daha da güçlendiriyor
Hukukçular bu davada ifade veren gizli tanıkların ifadelerini geri çekmelerinin çok önemli olmadığını, çünkü anlattıklarının başka bulgularla doğrulandığını ve bunların o olaylarda yeralmayan kişilerce bilinemeyecek ayrıntılar olduğunu vurguluyorlar. Tanıkların verdiği ifadeler birbirini ve diğer bir çok tanık ve mağdur yakınlarının ifadelerini doğruluyor. Hukukçular, Savcı Durdu Kavak´ın buna dikkat çektiği iddianamesini çok sağlam görüyor, ayrıca tanıkların ifadelerini çekmiş olmasının iddianameyi daha da güçlendirdiğini ileri sürüyorlar. Üç tanıktan gizli olan ikisinin ifadelerinden vazgeçmelerinin bir nedeni de tutuklanmaları oldu. Verdikleri bilgiler karşılığında tutuklanmayacakları sözünün verildiğini iddia eden tanıklar verdikleri ifadelerin doğru olmadığını iddia ettiler. Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, Kayseri Jandarma Alay eski Komutanı Albay Cemal Temizöz ve Cizre Belediye eski Başkanı Kamil Atağ´ın da aralarında bulunduğu 6´sı tutuklu 7 sanıkla ilgili yapılacak yargılama öncesinde, ?Gizli tanıkların beyanlarını geri çekmesi dosyayı olumsuz etkilemez. Dosyada başka deliller de var.? dedi. Tanık beyanlarının yargılama dosyasında esas delil niteliğinde olmadığını dile getiren Aktar, zaten başka delillerle desteklenmediği için yalnızca bir tanığın beyanın tek başına mahkumiyet için yeterli sayılamayacağını söyledi. Dosyada delil olarak tanık beyanlarının dışında deliller de olduğunu ifade eden Aktar şunları kaydetti: ?Sadece bu tanıkların beyanları yok dosyada, başka tanıklar ve deliler de var. O dönemde gözaltına alınıp öldürülen kişilerin yakınlarının beyanları var. Dosyadaki diğer deliller; dosya raporu, olay yeri raporu, balistik inceleme, ekspertiz raporu bu tümü birlikte incelendiğinde beyanların gerçekten geri almış olması sonucu etkileyeceğini düşünmüyorum.?
Hanefi Avcı, kod adı ´Sokak Lambası´ olan gizli tanık ´Hıdır Altuğ´un kendisini suçlamasına cevap verdi: Bazı kişilerle dayanışma içinde ve kasıtlı olarak delilleri karartıyor
29 Eylül 2009: Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği dilekçede, Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz´ün de yargılandığı davanın son duruşmasında savunma yapan ´Sokak Lambası´ adlı gizli tanık Hıdır Altuğ´un ´Hanefi Avcı beni yönlendirdi´ sözlerinin gerçeği yansıtmadığını bildirdi. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Avcı, gizli tanık olarak ifadesi bulunan Altuğ´un son duruşmadaki sözleri üzerine, hazırladığı dilekçeyi davanın görüldüğü Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesine iletilmek üzere Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Mahkeme, savcılığın gönderdiği dilekçeyi dava dosyasına ekledi. Dilekçede, aynı zamanda davada sanık olan ´Sokak Lambası´ adlı gizli tanık Hıdır Altuğ´un 18 Eylül 2009 tarihinde görülen duruşmada yaptığı savunmaya da yer verildi. Hanefi Avcı´nın gönderdiği dilekçede, Altuğ´un beyanlarının gerçeği yansıtmadığı belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
´Benim bu kişiyle hiçbir ilişkim ve irtibatım yoktur. Bu kişiyle, ne bu dava ne de başka amaçla görüşmedim, görüşmemde fiilen imkansızdır. Hıdır Altuğ yalan söylemektedir. Ben ne kendisiyle ne ifadesinde belirttiği Recep Güven ile ne de Ali İhsan Kaya ile 4.5 yılı aşkın süre içinde bir araya gelmedim. Yakın çevremde herkes bilmektedir ki benim Recep Güven ve Ali İhsan Kaya ile kişisel sorunlarım olup bu kişilerle çelişkili biriyim. Son 4.5 yıldır bu kişilerle hiç yan yana gelmedim, görüşmedim, konuşmadım. Ayrıca, şahsıma ait veya resmi olarak kullandığım telefonların görüşme bilgileri incelendiğinde, son 4.5 yıl içinde bir defa bile telefonla bu kişilerle görüşmediğim görülecektir. Hıdır Altuğ, sadece şahsıma iftira etmekle kalmamakta, ayrıca yargılandıkları davayla ilgili olarak ilgili adli makamların talebi üzerine talimatla verdiğim ifadelerin hukuki geçerliliğini etkilemeye yönelik tutum içerisinde olduğu ve bazı kişilerle birlikte dayanışma içerisinde hareket ettiği anlaşılmaktadır. Hıdır Altuğ hakkında hakkımda iftirada bulunduğu için davacıyım. Kanuni gereğinin yapılmasını talep ediyorum. Ayrıca adı geçenin bu ifadeyi vermesindeki amacının kasıtlı olarak delilleri karatmaya yöneliktir.´ Avcı´nın söz konusu dilekçeyi, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Eskişehir Valiliğine de gönderdiği bildirildi.
Davada aynı zamanda sanık olduğunu belirten Altuğ, ifadesinde şunları söylemişti: ´Geçimimi sağlamak amacıyla bir inşaat şirketinde çalışıyordum. Şantiyede kalıyordum. Patronum Ali İhsan Kaya´nın çevresi çok genişti. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Recep Güven ve Eskişehir Emniyet Müdürlüğüne atanan Hanefi Avcı gelip giderlerdi. Güven ve Avcı, benden Diyarbakır´a gidip ifade vermemi istediler. Avcı, polise bazı paşaların isimlerini vermemi söyledi. Ben de ´Neden?´ diye sordum. Bana, ´Bak paşaların kulağından tutup cezaevine atıyorlar´ dedi. Bana, Abdulkadir Aygan´ın anlatımlarının bulunduğu birçok doküman verildi. Kimseyle görüşmeme izin verilmedi. ´Her türlü arkandayız´ denildi. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne gelip ifade verdim. 5-6 gün polisevinde misafir kaldım. Bana söyleyeceğim şeyler ezberletildi. Daha sonra o belge imzalatıldı. O ifadeler özgür irademle alınmadı. ´Sokak lambası´ olarak anlattığım suçlar gerçek değildir. Şu anda anlattıklarım doğrudur.´ ( Zaman)
(19 Eylül 2009, 14:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon ve benzer davaları tanıkların güvenilmezliğini iddia ederek veya tehditle tanıklıktan vazgeçirerek etkisiz bırakma gayretleri
Cemal Temizöz iddianamesinin tamamı
Temizöz hakkında hazırlanan iddianame ve açılan dava haberimiz
Temizöz´le ilgili tüm manşetlerimiz