Doğan Grubu´ndan habercilik başarısı!?! Milliyet, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Boyrazoğlu´nun, Ergenekon zanlılarının gözaltına alınış şekilleri konusunda savcıları uyardığını ortaya çıkardı.
![]() ![]() ![]() |
17.01.2009 15:13 Doğan Grubu´ndan Milliyet, çok büyüklü bir gazeteciliğin başarısına imzayı atarak Ankara Cumhuriyet Başsavcısı´nın, Ergenekon soruşturması sırasında zanlıların sabaha karşı gözaltına alınmamasını, soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmemesini ve üst düzey bürokratların ifadelerinin davetle alınmasını istediğini ortaya çıkardı! Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu´nun, Ergenekon soruşturması sırasında eleştiri konusu olan zanlıların sabaha karşı gözaltına alınması ve soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmesi gibi konularda savcıları uyarmış.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay´ın, polise gözaltı ve yakalama işlemlerinde en uygun zamanın seçilmesi, kişinin aile fertleri ile yakın çevresinin mağdur edilmemesi konularında genelge yayımlamasının ardından, Boyrazoğlu´nun da kısa süre önce savcıların 2009´daki görev bölümlerine ilişkin yazısında önemli uyarılarda bulunduğu ortaya çıktı. Boyrazoğlu savcılara şu talimatları verdi: 1) Emekli dahi olsalar bakanlar, üst düzey bürokratlar, büyükelçiler, avukatlar, noterler, subaylar, hakim ve savcılar ile ilgili olarak kolluğa çağrı konusunda yazı yazılmayacak. Bu kişilerin, gerektiği hallerde davetiye çıkarılmak veya meslek odalarına yazı yazılmak suretiyle ifadeleri alınacak. 2) Subay-astsubaylarla, polisler, avukatlar ve noterlerin şahsi suçlarında dahi, şüpheli sıfatıyla ifadeleri bizzat cumhuriyet savcılarınca alınacak.
Gürüz olayı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da Ergenekon operasyonunun 10. dalgasında gözaltılara yönelik eleştirileri dikkate almıştı. Başsavcılık, özellikle Cumhuriyet gazetesi yazarı İlhan Selçuk´un sabaha karşı gözaltına alınmasına yönelik eleştirileri göz önüne alıp, son gözaltı ve aramaları sabah 07.30 sıralarında başlattı. Buna rağmen, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz´ün kafasına bastırılarak polis otosuna bindirilmesi bazı çevrelerce eleştirilmiş, Atalay, bu çerçevede son gözaltı işlemleri konusunda inceleme başlatıldığını açıklamıştı. ( Milliyet)
Peki davet edilen zanlı ya firar ederse veya delilleri yok ederse?.. Cevap yok. Peki Dalan, Ersöz, Dönmez ve Turan Çömez davet yapılmadığı için mi darıldılar da kayboldular?.. Cevap yok. Niyetiniz ne?.. Cevap yok.
İsmail Şerifoğlu: ´Yeri yurdu belli imiş, böyle yapılmamalıymış. Askeri üniformayı giren adam niye kaçıyor o zaman. İnsan ölüme bile olsa şerefi ile gider. Niye Bedreddin Dalan kayıp. Neden gelmiyor? Akılmış. Hizmet etmişmiş. Onun kimlere hizmet ettiği belli oldu.´
Cengaver: ´süper ya.. davette evdeki suç delillerini de getirmeleri ek not olarak belirtilmeli. (sayın büyük ifade için emniyete kadar geliniz, gelirken de evde kroki, uzi, darbe planı, silah, el bombası varsa lütfen yanınızda getiriniz. A tabi bu arada lütfen tüymeyiniz.) harika fikir savcıma helal olsun çok zekiymiş!!!´
Okurların diğer cevapları: (Aktifhaber)
qawuzhan: ya artık aleni hale gelmiştir ki, ankara savcılığı ergenekon soruşturmasını baltalamaya çalışıyor.. bu adamlar kimin nesi, kimin fesi.. böyle bir davada, köstekler ve kösteklemeler seyredilecek mi? cezasız kalacaklar mı? bugün ki soruşturmanın bugün geldiği nokta savcılık baskınları sayesinde evlerde ele geçirilenler değil mi? kim kimi kandırıyor arkadaş..b.dalan da çok saygın insandı ama şimdi gizli kamera kayıtları çözümleniyor.. levent ersöz de türk silahlı kuvvetlerinin saygın bir paşasıydı ama evinden neler çıktı..baskın olmasa bu kayıtlara ulaşılabilirmiydi? partizanlık, fanatiklik bazılarını iyice kör etmiş.. türkiyede demokrat görünümlü çeteciler var!darbeciler var!engerekler var!gözünü kan bürümüşler var´ paşaların evlerine yapılan baskınları saatlerce geciktirerek pek çok delil ve kaydın gözden kaçırılmasına yol açmıştır.. işin türkçesi budur.. ne saygınlığı kardeşim.. türkiyenin altı dinamitlenmiş, birileri kendilerine örtü arıyor.. bahanelere bak.. bunlar sineğin kanadından yağ çıkarıp kendilerine bahane üretirler.. peki saygın görevler yapmış bu insanlar, bu çetelerin neden farkına varamamışlar.. kendi görev alanlarında, memleketi kan gölüne çevirecek faaliyetler yapılıyor, bu beyefendilerin ruhu duymuyor.. bu da suç değil mi? eğer haberleri yok ise, bir çeşit kandırılmış, hatta aptal yerine konuldukları düşünülmez mi? peki bu saygın insanlarda hiç aptal gözü var mı? kim kimi kandırıyor, medyanın bunun neresinde?
elsal: ERGENEKON bir terör örgütüdür.Terör örgüt elamanlarına davetiye göndermek kaç anlamına gelmektedir. Nitekim önceden haberi olan Ergenekon elamanları kaçtı.Şu an çoğunun nerde olduğu bilinmemektedir.Ayrıca yıllar önce bir milletvekili daha aşağılayıcı şekilde polis otusuna bindirilmişti. Bu gevezelik yapanlar daha önce neredeydiler?
maden: Bu ... en ağır hakarete fazlasıyla layıktırlar. Onlara davetiye gönderip delilleri saklayın,izinizi kaybedin ondan sonra gelelim demektir.Bunu aptallar bile yapmaz.
adali kemal: savcı ve polis lojmanlara gidiyor emekli olmuş kişinin evini arayacak polis içeri alınmıyor, sadece savcı içeri giriyor, sebep ne orası askeri bölge, peki kardeşim emekli olmuş kişinin halen askeri lojmanda oturması neyin nesi, sen böyle koruma kalkanı oluşturursan adamda o lojmanda herşeyi yapar, ondan sonra şeffaflıktan bahsederler yok yaa.
yasemin: hukuk herkese hukuktur..ayirim yaparsan guguk olur..sokaktaki vatandas nasil gözaltina aliniyorsa emekli pasasi, burokrati, askeri, memuru da ayni sekilde alinmalidir.bu insanlar insanustu yaratik degiller hepsi siradan vatandastir..onlari insanustu varlik haline getirenler kendi para gucleri ve ceteleri medya iliskileridir..halkimiz bu insanlara bu gucun ,paranin nereden hangi yollarla geldigini cok iyi bilir.. neymis efendim beyfendilere davetiye gönderilsinmis..kim oluyor onlar?
Uzun Söz: Bir Bürokratı bir eski mgk üyesini zorla apar topar evinden almak o kişilerin ne duruma düşürdüğünü televizyon gösteriyor. Bir suçlu varsa ve bağlantıları bunlar ileride adalet ortaya çıkaracaktır. Ama Ülkesi için yıllarca mücade etmiş yök başkanlığı yapmış ve saygın durumdaki bu yüksek makamlardaki bu insanların sanki tetör örgütü evi gibi tartaklanması doğrumu bilmiyorum. Bir Ordu mensubunun orgenaralin bu şekilde deşifre edilmesi bence yanlış. Bunlar iyi veya kötü emek vermiş insanlar.
Hüseyin İnan: Devlete uzun yıllar hizmet etmiş... ne hizmeti, hizmetmi ihanet mi, o makama nsıl gelmiş, asıl işi olan akademide ilmi neyi kanıtlamış Kurumunu Milletemi açmış, yada kapamış maaşını bir gün almasın bakayım işe giderlermi, Devlete hizmet etmek için Devletini Milletini sevmek gerek Millet olmak gerek kendini locaların kucağına at, Milletin değerlerini yok say. yok öyle hizmet egoya locaya hizmeti Devletle onurlandırmayın Devlet Türk Milleti için azizdir...
harun: Böyle bir genelge 3. dünya ülkelerinde olur. Devlete hizmet edenler karşılığında maaş, saltanat, konfor hizmet almıyorlar mı? Hizmet ediyor, karşılığını kat kat alıyor. Özel sektörde çalışanlar 3 kişilik iş yapar yarım memur maaşı alırlar, devlette çalışanlar çeyrek iş yapar 2 işçi maaşı alırlar. Ayp oluyor beyler.Suçlu olunca ayrı muamele neymiş ki. Bunu uygulayacak olanlar suç işler. Vatana hizmet edenler suç işleyebilir mi demek istiyorsunuz?...
fevzi: Eski Türk filmlerinde başrolde ki kıza kötü adamlar şey etmeye kalkışırlar... Seyirciden yuuuh sesleri.. Cüneyt abi atı ile yetişir.. kötü adamlar bir sopa... seyirci alkış... Sonra... Cüneyt Abi ..... Ve kız ortada kalır... Seyircide tık olmaz... Biz bu filmlerle yetiştik... Bunun için birilerinin yaptıkları... bizim yaptıklarımız gibi olmaz... Yazıklar olsun kötü adamlara yuh çekip Cünyt abiye sessiz kalanlara...
AYSEL: İsterseniz mahkemeleri de evlerine taşıyalım evlerinde çay kahve ikramıyla yargılansınlar. Bu ülkede tekme tokat gözaltına alınan insanlar var. Neymiş Kemal Gürüz´ün başına dokunmuşlar. HADİ ORDAN BEEEEE! HADİ ORDAN BEEEEE!
Vatandaş Bahri: Bende vatandaş olarak bu zatlara neden kelepçe takılmadığını soruyorum. Zaten kelepçe takılmayaaarak VİP hizmeti almadılarmı.O zaman bu devlette askerliğini yapan her kişi önemli hizmet yapmıştır.Vatan savunması en şerefli hizmettir.O zaman askerliğini yapanlara da VİP uygulaması gelmeli.Eminağaoğlu hariç tabi.Bu işi sulandırmanın alemi yok. Suç işlediği iddia edilen herkes normal uygulamaya tabi olmalıdır. Kanadoğlu da dahil.Ancak o zaman her şeye maydanoz olmazlar.
metin kocakurt: Bundan böyle; karakollarda,Emniyet Müdürlüklerinde ve hapishanelerde VİP salon ve yatakhaneleri oluşturulmalı. Şuç işlerken sıradan bir nvatandaş gibi suç işleyecek ama gözaltı ve tutuklamada VİP muamelesi görecek. Elbette masoncuklar incinmesin... Anlayamadığım bir yaklaşım da; efendim ülkesi için uzun yıllar mücadele vermiş. Her devlet memuru milletin vergilerinden aldığı maaş ile hizmet eder.Üstelik elit bürokratlar maaş dışında bir çok kurumsal avantajları sağlar. Yani fisebilillah hizmet etmediği için yasalar karşısında fazladan dokunulmazlık ve imtiyazlar bekleyemez ve verilmez.Vatandaş Ahmet ağa suç işlediğinde ne muamele görüyorsa, bürokrat efendide aynını görmek durumundadır.Efendim hizmet etmiş; Canını veren şehitler ne olacak? 1960 da tutuklanan saygın insanlar genç subayların arasından geçirilerek uçaklara bindirilirken,o genç subaylar her önünden geçen Bakan,Milletvekili,Öğretim görevlisi,Genel Kurmay başkanının kıçına tekme atıyorlar ve küfür ediyorlardı. Belkide bu gün tutuklanan emekli Generallerden bu tekmecilerde vardır içlerinde. Her kes yaptığı zulmün karşılığını görür ama; yinede bu tekmecilere adam gibi uygulama yapılıyor bu gün. İşte bu istemedikleri demokrasinin kendilerine sağladığı avantaj.
Hüseyin İnan: Düşman hatlarımızı geçtikten sonra ölürsem, kendimi şehit kabul etmiyorum. Beni mezara koymayın. Etimi itler ve kuşlar çeke çeke yesinler. Fakat müdafaa hattımız bozulmadan şehit olursam, kefenim, lifim ve sabunum çantamdadır. Beni bu mahalde gömeceksiniz ve gelen nesiller üzerime bir abide dikeceklerdir´ Devletin 40 gün koru dediği sınırı, Mühimmatsız, Erzaksız 5 ay 5 gün Savaşan bir karış Vatan toprağını vermeyen Erzurumlu Şükrü Paşa... Allah cc onlardan razı olsun Devlete Hizmet böyle olur.
metin: Milletin ve devletin tüm imkanlarından bolca yararlanarak hizmet edenler, doyamadıkları nimetleri tekrar yakalamak için emekli olduktan sonra darbelerle kazanımlarını yeniden elde etmek ne menem bir devlet hizmetidir?
umut: polis mi suçlu şimdi. polis savcılar adına görev yapmıyormu? polis kendi kafasındanmı alıp götürüyor. bendce ne olmursa kim olursa olsun her türk vatandaşına aynı muamele uygulanmalıdır. yok bu böyle zamanında iyi yerde çalışmı buna bu şekilde olmaması lazım gibi şeyler çok yanlış.
Hakkı: Devletin verdiği maaş devede kulak kalacak kadar gelirleri oluyor. Ama onlar da ne ki? Ayrıcalıklı statüde işlem görmeleri 7 sülalerini de kayırıp beslemelerine yetiyor. Bu işte HAK değildir. Bu HUKUK değildir. Bu MONARŞİ sınıfının olduğunun ispatı olmalıdır. O İNSANİ MUAMELELERE her TÜRK vatandaşı layiktir ve her vatandaşa aynı işlemler uygulandığında Sabit ve Kemal´ e de o zaman uygulanması beklenir. EŞİTLİK SAĞLANMALI...
İsmail Şerifoğlu: Yeri yurdu belli imiş, böyle yapılmamalıymış. Askeri üniformayı giren adam niye kaçıyor o zaman. İnsan ölüme bile olsa şerefi ile gider. Niye Bedreddin Dalan kayıp. Neden gelmiyor? Akılmış. Hizmet etmişmiş. Onun kimlere hizmet ettiği belli oldu.
CEMAL ERTEKİN: HUKUK TEORİDE HERKESE EŞİT´DE İş uygulamaya gelince, o malum kesime biraz daha eşit oluyor! Tek parti devrinden itibaren Yarsav Başkanı Eminağaoğlu´nun askerlik problemi dahil işleyen hukuk, Egemenlerin hukukuna göre çalışmakta. İşte o yüzden biz garibanlar da Türkiyedeki rejimin kitaplarda Cumhuriyet olduğu söylense de aslında OLİGARKLAR REJİMİ (Üstün sınıfa göre çalışan bir nevi dikta) olduğununa inananlardanız. Şimdi bir kavram ortaya attılar ya resmen gülüyorum: Masumiyet karinesi ve suçu ispatlanıncaya kadar herkes masumdur tezi İyi de bu zamana kadar aklınız neredeydi? Daha önce bu karine yokmuydu, yoksa işin ucu egemenlere dokunmaya başlayınca mı aklınıza geldi? Tabi aslında bunun cevabını gavur gibi herkes biliyor. 27 Mayıs sonrası Başbakan Adnan Menderes´in asılmasına kadar giden süreçte idam sehpasına giderken bile (Hele bir de ... muyanesini yapıp, sonra da zevklenerek asalım denilerek) elle prostat muayenesi gibi son derece aşağılayıcı ve yüz kızartıcı bir eylem hemde prof. titrli birisi tarafından idam mahkumu bir başbakana yapıldığında o mahfillerce elleri kızarıncaya kadar alkışlanmadı mı? Tayyip bir şiir okudu diye, milletvekili seçilen Merve Kavakçı´ya sırf başörtüsü için hem de o mecliste ve daha sonrası edilen haksızlığın ötesinde acımasızca (hem de porno kasetleri daha sonra herkese servis edilen bir savcı tarafından yapılmasına) aynı mahfiller niye alkış tuttular? Büyükanıt´ın Şemdinli olayına bakan savcının yazdığı iddianame sonrası tehdit dolu çıkışından sonra bütün kartel medyası ve yargı camiasının anında 180 derece çark edişi sonrası Savcı Ferhat Sarıkaya ve sivil mahkeme heyetinin başına gelen linç hadisesini millet olarak nasıl değerlendireceğiz? Şimdi bakıyorum da Sayın Büyükanıt Tv.lerde namaza yaklaşmayın! ayeti gibi yarım konuşmayı pek seviyor ama o konuştuktan sonra sivil mahkemece 39 yıl hapse mahkum edilen askeri sanıkların kararı Yargıtayca bozulup askeri mahkemeye gönderilmiş oradan bırakın herhangi bir ceza almalarını hemde beraatle sonuçlanmasını nasıl izah edecek? Tarih bu soruları hep soracak ve onların peşini hiç bırakmayacak. 28 Şubat´da Adalet Bakanı Sincan´da o zamana kadar hep yapıldığı halde hiç suç sayılmayan bir eylemden dolayı o günün şartlarından tutuklanan Sincan belediye başkanını ziyaret ettiği için davaya bakan mahkemeye baskıdır diye bakanı bir çarmıha germedikleri kalmıştı. Ama şimdilerde aynı kartel medyası Genelkurmay´ı temsilen ETÖ üyelerini cezaevinde ziyaret edilişini gayet normal, hatta gecikmiş bir ziyaret sayıyor. Şimdi de kalkmışlar yargı mensubu, subay (dikkat astsubay değil), avukat, yüksek düzeyde emekli bürokratlar dahil kaymak tabakasının ETÖ gibi yüzyılın davası ile isnat edilen suç hakkında bile ancak davet yoluyla gelip ifade vermesini buyurmuşlar. O zaman Öğretmenler ve diğer devlet memurlarına hatta sivil vatandaşa da niye davetiye gönderilmiyor, onların başı kel mi yoksa? Yoksa Darbe tezgahlarını planlayan beyin takımına dokunmak yasak, ama, eyleme aktif olarak katılan piyonları toplamak serbest gibimi okuyacağız biz bu genelgeyi? Demekki Tayyip ve diğer 12 kişiye suikast planı ortaya çıkarılmamış olsaydı, her şey yapılacak ve aynen Danıştay suikastinden sonra Sezer, Savcı Çölaşan dahil bütün kartelin İşte Türkiyenin 11 Eylül´ü ! heyezanlarını yiyip yutacaktık Türk milleti olarak, ÖYLEMİ? Bu eylemi planlayanlar daha planlama aşamasında iken hürriyetimizi ihlal diye çok kızdıkları haberleşmelerinin dinlenmesi sayesinde krokiler, bombalar, roketler ve mühimmat depoları ortaya çıkarıldıktan sonra bile bunların hiçbirisi tutuklanmayacak sadece hakkınızda bazı suçlamalar var lütfen karakola müracaat edin ve mümkünse ifade verin diyebileceksiniz ve bu milletde bunu afiyetle yiyecek öylemi? Haa birde bu zaman süresince evlerinizde bulunan bütün suç delillerini yok etmek de serbesttir deseydiniz bari de tam olsaydı. Ey oligarklar sevsinler sizin Adalet Terazinizi! Artık bundan sonra resmen bittiniz haberiniz olsun. İhtiyarlar heyetiniz (first number´dan last number´a kadar herkes) dahil hiç bir savunma mekanizmanız bundan böyle sizleri kurtaramıyacak. Öldükten sonra da hiçbiriniz minnetle, şükranla anılmayacaksınız. Türk Milletinin hiç bir ferdi sizleri hayırla yad etmeyecek, arkanızdan hayır dua etmeyecek. Tarih topunuzu birden çöplüğüne gönderecek, ama bugün, ama yarın, bir gün mutlaka, haberiniz ola. Saygılarımla...
Cengaver: ´süper ya.. davette evdeki suç delillerini de getirmeleri ek not olarak belirtilmeli. (sayın büyük ifade için emniyete kadar geliniz, gelirken de evde kroki, uzi, darbe planı, silah, el bombası varsa lütfen yanınızda getiriniz. A tabi bu arada lütfen tüymeyiniz.) harika fikir savcıma helal olsun çok zekiymiş!!!´
abdullahkara: ANAYASA herkes kanunlar önünde eşittir yazıyor .açık yeşillereTORPİLLİ daha eşittir yazmıyor. eğer eşit değildir yazıyorsa tamam . Torpillilerin savunucusu zavallı torpilsizler! sizlere acıyorum .anayasayı don lastiğine çevirdiğinizin farkında bile değilsiniz
Boyrazoğlu kimdir?
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu´nun adı ilk olarak Büyükçekmece Adliyesi´nde kaybolan dava klasörlerinden çıktı. Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerine giren Büyükçekmece´deki arazi yolsuzluğu belgelerinin, daha önce başka bir davaya konu olduğu Büyükçekmece Adliyesi´nde kaybolduğu belirlenmişti. Kaybolan klasörler, Büyükçekmece ve beldelerine yönelik arazi yağması operasyonu ile ilgiliydi. Operasyonu yapan dönemin Jandarma Binbaşısı Zeki Bingöl´ün mahkemeye sunduğu deliller kaybolmuştu. Bingöl, Boyrazoğlu´nun başında bulunduğu S.S. Defne Dalı Konut Yapı Kooperatifi´ne Kadıköy Belediyesi tarafından arsa tahsisi yapıldığını söylüyor. Boyrazoğlu, son olarak İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü´ne yapılan baskınla gündeme gelmişti. Baskın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın emriyle yapılmış ve Ergenekon dosyaları kopyalanmak istenmişti. Boyrazoğlu´nun Ergekenon sanıklarından Sedat Peker´le irtibatı da medyaya yansımıştı.
Boyrazoğlu´nun adını duyuran asıl olay: İstanbul Organize Şubeye düzenlenen baskın!
Ergenekon terör örgütü soruşturmasını yürüten İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi´ne iki savcı ve üç kişilik akademisyen bilirkişi heyeti tarafından 11 Ağustos 2008´de yapılan ´Organize Baskın´ kamuoyunda şok etkisi yapmıştı. Baskına gerekçe olan yasadışı dinlendiği iddia edilen ´devlet büyükleri´nin kimliği tartışma konusu olmuş, baskın talimatını veren Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na daha önce İşçi Partisi´nin aynı gerekçelerle suç duyurusunda bulunmuş olması da dikkat çekmişti.
TOPTAN EL KOYMA ÇABASI
Yapılan´Organize Baskın´ mahkeme kararıyla son anda durduruldu ancak İstanbul Emniyeti´ne Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın talimatıyla yapılan baskının perde arkası ve operasyondaki ´hukuksuzluklar´ soru işareti oluşturdu. CMUK´un 250. maddesine göre, bir savcının soruşturmasına başka bir savcı müdahale edemezdi. Ancak yapılan baskında, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´ün, mahkeme izniyle yapılan operasyonlarına ilişkin çok gizli kayıt ve belgelerin kopyalanmasına veya el konulmasına çalışıldı.
AKILLARA TAKILAN SORULAR
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın baskına neden olarak ´Paksüt´ün yasadışı dinlenmesi´ iddiasını göstermesine rağmen, Organize Suçlar Şube Müdürlüğü´ndeki tüm belgeler ´konu ayrımı´ yapmaksızın kopyalanmaya çalışılması soru işaretlerini artırdı. Paksüt´ün dinlendiği iddiası üzerine, Ankara Başsavcılığı basında çıkan haberlerden dolayı re´sen soruşturma açarken, soruşturmada Basın Savcılığı yerine Memur Suçları Soruşturma Bürosu´nun devreye girmesi de ilginç bulundu.
EN DİKKAT ÇEKİCİ İSTEK
Ankara Memur Suçları Bürosu´nun 2008/89547 nolu soruşturma yazısında, ´...İzinsiz ve yasadışı dinlemelerle ile devlet büyüklerinin ve devlet büyükleriyle diğer yurttaşların yasadışı kaydedilen faliyetleri var ise, bunlara el konulması...´ şeklindeki istek cümlesi de dikkat çekti. Paksüt için yapılan suç duyurusu için yapıldığı söylenen ´Organize Baskın´da ´kaydı var mı´ diye araştırılması istenen diğer devlet büyüklerinin kim ya da kimler olduğu merak konusu oldu. Devlet büyükleri olarak Yüksek Yargı organlarında görevli kimseler ilk akla gelenler oldu.
Taraflar suskunluğa büründü
Ergenekon soruşturmasına yapılan yasadışı müdahaleye ilişkin bir suç olmasına rağmen hiçbir işlem yapılmadığı öğrenildi. Dün konunun mağduru tara olan Emniyet Genel Müdürlüğü ve İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah hiçbir açıklamada bulunmadı. Organize Baskın´ı isteyen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, baskın talebini mahkemeye götüren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, baskın kararını veren Fatih 2.Sulh Ceza Mahkemesi ile baskın kararını durduran İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkemesi´nin sessiz kalması dikkat çekti. Dinlendiğini iddia eden Anayasa Mahkemesi Başkanı Osman Paksüt´ün de konuya ilişkin konuşmadığı görüldü.
Ergenekon soruşturması sekteye uğratılabilirdi
Ankara Cumhuriyet Savcılığı talimatıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şube Müdürlüğü´ne yapılan baskın ve arama, kamuoyunda şok etkisi yaptı. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt´ün ´yasadışı yöntemle´ dinlendiği iddiasıyla, görevli mahkemelerden alınamayınca nöbetçi mahkemeden alınan bir arama izniyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü´ne iki savcı ve üç bilirkişiden oluşan heyet baskın yaptı.
Sözde değil Özde hukukçu olan bir savcıyı nasıl sevsinler?..
Yasadışı kopyalama sürerken Savcı Öz´ün zamanında müdalesiyle engellendiler
Osman Paksüt´ün yasadışı dinlenmesi var ise bunlara el koyması istenen ekip, Ergenekon soruşturmasının tüm gizli belgelerini kopyalamaya başladı. Ergenekon´la ilgili yakında yapılması beklenen çok önemli operasyon bilgilerinin yer aldığı belgeleri de kopyalamaya başlayan ve tüm belgelere el koymaya çalışan heyetin girişimini Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz son anda engellemişti. Savcı Öz´ün itirazıyla İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkesi, Ergenekon soruşturmasının deşifre olmasıyla sonuçlanabilecek bir baskının durdurulmasını sağladı. Ekibin kopyaladığı bilgi ve belgelere el konuldu. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(17 Ocak 2009, 15:13)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
İstanbul Organize Polis´e Belge Baskını konusuyla ilgili önceki manşetlerimiz