Ali Akkuş: ´Soruşturmanın başından bu yana Ergenekon soruşturmasını ´yok sayma ve karartma´ taktiği uygulayanlar, şimdi ´Susurlukçular kötü çocuk Ergenekoncular iyi çocuk´ ayrıştırma ve küçültmesi peşinde.´
11.01.2009 12:23 Ali Akkuş (Zaman): Sağ sol nasıl biraraya gelir mümkün değil diyenlere... Uyanın, kontrgerilla zaten budur! Sabih Kanadoğlu´nun İbrahim Şahin´in yargılanmasını istediğinden hareketle Ergenekon´u Susurluk sınırına hapsetmeye çalışıyorlar. Arşivleri işlerine geldiği gibi kullanarak gerçekleri saptırıyorlar. Son 5 yıla baktığımızda Ergenekoncuların ´zıtlar koalisyonu´ olarak çalıştığını görmek mümkün. Doğu Perinçek´in oğlu ile eski Ülkü Ocakları İstanbul il başkanının aynı amaç için bir araya geleceği söylense kim inanırdı? Bu isimleri GİMA´da ´Kızıl Elma´ koalisyonu çerçevesinde buluşturan Veli Küçük´tü. Küçük, Hrant Dink´in yargılandığı mahkeme salonuna silahla girerken dışarıda eylem yapanlar, eski Ülkü Ocakları´nın adamlarıyla İşçi Partililerdi.
İbrahim Şahin, Ergenekon´un tam göbeğinde duruyor
Son operasyonu ´devlet terörü´ olarak nitelendirenler, korku filmi izler gibi gelişmelere bakıyor ve eski Özel Harekatçı İbrahim Şahin´den medet umuyor. Ancak ortaya çıkan cephaneye, suikast planlarına ve ´o adamın işini bitirin´ emirlerine bakılırsa İbrahim Şahin, Ergenekon´un tam göbeğinde duruyor. Şahin, Sivas´ta yakalanan zanlıları yönlendiren isim olarak şimdi gözaltında. Bu ekibin, Türkiye genelinde ses getirecek suikast hazırlığı içinde olduğu ve eylemlerinin son anda engellendiği belirtiliyor. Ergenekon örgütüne yönelik suçlamalardan biri de ´ülkede kaos oluşturmak ve ses getirici suikastlar yapmak´ değil mi? İbrahim Şahin, Susurluk davasından küçük bir cezayla kurtuldu. Geçirdiği kaza sonrası ´hafızasını kaybettiği´ gerekçesiyle 2002´de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından affedildi. İbrahim Şahin, cezaevinden çıkarken onu karşılayan isim Muzaffer Tekin´di. Samimi fotoğrafları hala kayıtlarda. Tekin, Ergenekon davasının önemli sanıklarından biri. Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan ile cinayet öncesi 30´dan fazla telefon görüşmesi yaptığı belirlenmişti. Kamuoyu Tekin´i, Veli Küçük´ün elini öperken çekilen fotoğraftan da tanıyor. Nedendir bilinmez, Ergenekoncular, farklı ortamda onlarca kez görüştükleri arkadaşlarını gözaltına alındıktan sonra tanımıyor. Veli Küçük, Muzaffer Tekin´i önce tanımadığını belirtmiş, fotoğraflar ortaya çıkınca ´Süleyman´ diye bildiğini söylemişti.
Susurluk hakimi Çetinbaş şimdi Ergenekoncuların avukatı
İbrahim Şahin, Susurluk´ta daha fazla hapis cezası alabilir miydi? Bu sorunun cevabı Silivri´de görülen davada gizli. Susurluk davasının hakimi Metin Çetinbaş, şimdi Ergenekoncuların avukatlığını yapıyor. Örgütün lideri olmakla suçlanan Kemal Alemdaroğlu´nu savunuyor.
Gölbaşı silahlarının sarıldığı gazetenin hatırlattıkları
Önceki gün yeraltından çıkarılan silahlar 2004 yılına ait gazetelere sarılı halde bulundu. O günlerde neler yaşandığını hatırlamak için Özden Örnek Paşa´nın meşhur günlüklerine bakmak lazım. Günlüğe göre, bazı askerlerle akşam yemeğinde buluşan dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, çok dertlenmiş. 28 Şubat 2004 tarihli günlükte Örnek Paşa diyor ki: Bu akşam kendisini (Sezer) farklı bir tutum içinde gördüm. Adeta ülkenin bu adamlardan kurtulmasının zor olduğuna karar vermiş gibiydi. Bu nedenle, ´bir yıl sonra buralarda neler olur bilinmez´ diye bir söz sarf etti. Bayan Sezer bile dayanamayıp kara kuvvetleri komutanının kulağına eğilerek, ´Siz gidince ne olacak?´ deyivermiş. Ahmet Necdet Sezer´in söylediği gibi bir yıl sonra Türkiye´de çok şeyler oldu. Danıştay saldırısı, Cumhuriyet mitingleri, üniversite hocalarının yürüyüşleri, Ankara´da patlatılan bombalar bunlardan bazıları. Özden Örnek Paşa, 6 Aralık 2003 tarihli yazısında her şeyin bir plan çerçevesinde gerçekleştirildiğini ele veriyor. Diyor ki: Basın ele geçirilecek. Rektörler ile temasa geçilecek, öğrenciler sokağa dökülecek. Sendikalarda da aynı yöntem izlenecek. Sokaklara afiş asılacak. Dernekler hükümete karşı teşvik edilecek. Demokratik ülkelerde bu plana ´darbeye teşebbüs´ deniyor. Bütün bunlar Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur´un etkisiyle oluyor. Örnek´e göre, ´Jandarma komutanı daima bir ihtilal özlemi içinde. Adamın niyeti ülke yararı değil, kendi yararı.´ Planlananlar kısa sürede eyleme dönüştürüldü. ´Ordu göreve´ pankartı ile Ankara´ya yürüyen rektörler, askeri karargahlarda toplantı üzerine toplantı yaptı. Bütün bunlardan sonra, ´Kemal Gürüz ile Şener Eruygur´un ne ilişkisi var?´ denebilir mi? Hatta YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, YouTube´a düşen konuşmasında, Abdullah Gül´ün cumhurbaşkanlığına karşı çıkarken, ´suikast imasında´ bulunuyordu. O sözler nasıl bir muhalefet dilidir? Komutanlık sürecinde amacına ulaşamayan Eruygur, emekli olunca hız kesmedi. Önce Atatürkçü Düşünce Derneği´nin başına geçti. Şehir şehir dolaşıp paneller organize etti. ´Hukukun dışına çıkacağımız günler yakındır´ gibi sözler bu toplantılarda ayakta alkışlandı!
Korkuları teknik takip! Kim icat etti şunu?..
Hürriyet gazetesinin haberlerine göre, Şener Eruygur da ´hafıza sorunu´ yaşıyormuş. Yani İbrahim Şahin gibi, geçirdiği kaza derin etki bırakmış. Bu dava Susurluk´tan farklı. Sanıklar hafıza sorunu yaşasa da ortada mahkeme kararlarıyla yapılmış teknik takip bilgileri var. İlk iddianamede gördük ki; her şey günü gününe kayıtlı. Sabih Kanadoğlu da dinlenen şüphelilerle görüşünce teknik takibe takılmış. Korkuları işte burada... (Ali Akkuş / Zaman)
(11 Ocak 2009, 12:23)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: