Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Kartal Köprüsü ve Samandıra Gişeleri'nin kontrol altına alınmaya çalışılması ve bu sırada 11 kişinin yaralanmasına ilişkin 29'u tutuklu 117 askerin yargılandığı davaya devam edildi.
15.07.2017 14:25 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Kartal Köprüsü ve Samandıra Gişeleri'nin kontrol altına alınmaya çalışılması ve bu sırada 11 kişinin yaralanmasına ilişkin 29'u tutuklu 117 askerin yargılandığı davaya devam edildi.
10.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Kartal Köprüsü ve Samandıra Gişeleri'nin kontrol altına alınmaya çalışılması ve bu sırada 11 kişinin yaralanmasına ilişkin 30'u tutuklu 117 askerin yargılandığı davanın ilk duruşması sona erdi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada savunması alınan tutuklu sanıklardan Cenk Kahveci, olay tarihinde 23. Motorlu Piyade Alayında Bölük Astsubayı olarak görev yaptığını anlatarak, 15 Temmuz gününe kadar her şeyin sıradan olduğunu ve olağanın dışında hiçbir faaliyette bulunmadığını söyledi.
'Alay komutanı 'alarm eğitimi' yapılacağını söyledi'
Kahveci, saat 17.00'den sonra yanlarına gelen uzman çavuşun alay komutanının bugün 'alarm eğitimi' yapılacağını söylediğini aktararak, bunun üzerine taburdaki askerlere alarm eğitimine ilişkin bilgi verdiğini ifade etti.
Saat 21.00 sıralarında bölük komutanı Üsteğmen Mehmet Argun'un kendisini arayarak dört aracı hazır etmesini söylediğini belirten Kahveci, bu talimat doğrultusunda hazırlık yaptığını kaydetti.
Kahveci, Argun'un bölükteki rütbelilere attığı 'herkes kışlaya gelsin' mesajının ardından rütbelilerin toplandığını ifade ederek, 'Saat 21.30 civarında alay içtima alanında toplandık. Alay Komutanı Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse de oradaydı. Bölük komutanımız Mehmet Argun da bölükteki uzmanları ve astsubayları toplayıp 'bomba ikazı var, Kartal Köprüsü'nün emniyetini almak maksadıyla sabaha kadar Kartal Köprüsü'nde görev yapacağız' dedi. Daha önce hazırlanan 4 araçla saat 23.00 sıralarında nizamiyeden çıktık.' dedi.
Bir süre sonra kışlaya dönmek için yola çıktıklarını anlatan Kahveci, Başıbüyük Askeri Lojmanları'na üç araçla giriş yaptıktan sonra sabaha kadar beklediklerini söyledi.
'Vatandaşlar, kışlaya dönmemiz gerektiğini söylüyordu'
Tutuklu sanık astsubay Bilgin Bozkurt da KOKTOD birliğinde görevli olduğunu anlatarak, akşam bölük komutanından gelen 'acil kışlaya gelin' mesajı üzerine, görev yerine gittiğini söyledi.
Kışlaya gittiğinde asker ve araçların hazır olduğunu savunan Bozkurt, konunun ne olduğunu sorduğu bölük komutanının, 'İstanbul'da büyük bir eylem ihbarı alındığını KOKTOD birliği oldukları için Kartal Köprüsü'ne giderek önlem alacaklarını' söylediğini ifade etti.
Bozkurt, kışladan çıktıklarında bunun bir terör eylemini önleme amaçlı olduğunu düşündüklerini öne sürerek, bölük komutanının kendilerini metro durağının olduğu bölgeye yönlendirdiğini savundu.
Bir süre sonra vatandaşların kendilerine tepki gösterdiklerini anlatan Bozkurt, 'Biz, tepki gösteren vatandaşlara, terör saldırısına karşı buraya geldiğimizi, kandırıldığımızı anlatmaya çalıştık, onlar da Başbakan'ın darbe girişimi olduğu açıklaması yaptığını ve acil kışlaya dönmemiz gerektiğini söylüyorlardı.' ifadelerini kullandı.
Bozkurt, bunun üzerine bölük komutanını arayarak durumu ilettiğini ifade ederek, 'Bölük komutanımız da 'Biz oraya geliyoruz, durum farklı' dedi. Bölük komutanı bulunduğumuz yere varmadan, gelen iki araca askerleri bindirdim. Ardından da kışlaya gitmek için hareket ettik ve Başıbüyük lojmanlarına ulaştık.' diye konuştu.
Duruşmada söz alan bazı sanıklar da haklarındaki iddiaları reddederek, tahliyelerini istedi.
Mahkeme heyeti, savunmaların alınmasına devam edilmek üzere duruşmayı erteledi.
11.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada savunması alınan tutuklu sanıklardan Kemal Özer, 23. Piyade Motorlu Alayı'nda görev yaptığını, bölük komutanı Eyüp Cenker Gürer'den 'herkes kışlaya dönsün' mesajı aldığını, Gürer'in kendilerine terör olaylarının olabileceğini ve kışladan dışarı çıkabileceklerini söylediğini anlattı.
Sanık Özer, araçlara bindiklerini ifade ederek, şöyle savunma yaptı: 'Üsteğmen Gökhan Mengeç'in emri altında Samandıra gişelerinde durduk. Emniyetini alarak araçların tek tek geçmesini sağladık. Tanımadığım 3-4 kişi bir araçtan indi ve Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse tarafından yetkilerinin kendilerine geçtiğini söyleyerek, gişenin komutasını aldılar. Bir ara silah sesleri geldi. Askerlerin güvenliği için kolonların arkasına aldım. Elinde diyafon olan birisi sıkıyönetim ilan edildiğini vatandaşlara söyledi. Bize de 'araçları durdurmayın' diye talimat verdi. Subaylardan biri vatandaşa silah çekti. Elinden silahı aldılar. Ağabeyimle telefonla konuştuğumda bu durumun Fetullah Gülen'in bir kalkışması olduğunu öğrendim. Bana video ve fotoğraflar yolladı.'
Personeli araçlara bindirerek kışlaya dönmek için yola çıktıklarını söyleyen sanık Özer, yollar kapalı olduğu için vatandaşların yardımıyla mahallelerden kışlaya dönmeye çalıştıklarını, bu sebeple kışlaya geç girdiğini dile getirdi.
Mahkeme başkanından sanıklara çapraz sorgu
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün, 'Şarjörü tak emrini kim verdi?' diye sorması üzerine sanık Özer, mahkeme salonunda eliyle göstererek, 'Sanık Serdar Erdoğan olduğunu düşünüyorum.' dedi.
Başkan Öztürk, 'Akademili subaylardan birinin vatandaşa silah doğrulttuğu iddiası var. Ne şekilde oldu bu olay?' sorusunu sanık Özer, şöyle yanıtladı:
'Bu olay bana 25-30 metre uzaklıkta gerçekleşti. Bağrışmalar oldu. Gökhan Mengeç silahı çekenin elinden silahı aldı, vatandaşa silah çekildi. Daha sonra bir kişi vatandaşı aldı, karşı gişelere götürdü.'
Başkan Öztürk, sanığa 'Akıllı telefon kullanıyorsunuz. Birliğinizde herkesin telefonu var. İnternetten hiç neler olduğuna bakmadınız mı?' diye sordu.
Sanık Özer de, 'Ben telefonu sadece oyun için kullanırım. Aklıma gelmedi.' dedi.
Bir diğer sanık Mehmet Argun savunmasında, üsteğmen olarak görev yaptığını, bölük komutanlığına vekaleten baktığını, çarşı izinlerinin iptal edildiğini ve kendisinin de mesai sonrası evine gittiğini söyledi.
Sanık Argun, yaklaşık 6 aydır kendilerine terör olaylarına dikkat edilmesi konusunda mesajlar geldiğini, son mesajın ise İstanbul'un turistik yerlerini kapsayan uzun bir mesaj olduğunu dile getirdi.
Bölücü terör örgütlerinin eylemler gerçekleştireceği düşüncesiyle Kartal Köprüsü'ne gittiklerini anlatan sanık Argun, '2 subay gördüm. Biri yüzbaşı, biri üsteğmendi. Yüzbaşı olanın adı Süleyman'dı. Bize orada görevli olduklarını söylediler. Uzman çavuş Fatih Tekin, vatandaşların kendisine darbe olduğunu söylediğini bana söyledi. Şok oldum, çok şaşırdım. Bu hain darbe girişimini fark ettiğimde personele çekilme emri verdim. Araçlarla Mehmetçiği topladım ve kışlaya döndük.' şeklinde konuştu.
'1 dolar düğün hatırasıydı'
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, 'Üzerinde 1 dolar bulunmuş. Bilindiği üzere FETÖ'ye mensup kişilerde 1 dolar çıkıyor. Nedir bu 1 dolar?' sorusuna sanık Argun, '18 Temmuz'da gözaltına alındım. İsteseydim atabilirdim. 24 Ağustos 2014'te düğünüm oldu. Düğünlerde çocuklara en küçük kağıt para bahşiş verilir. Düğünden hatıra olsun diye saklıyordum.' diye cevap verdi.
Bir diğer sanık Eyüp Cenker Gürer de savunmasında, 15 Temmuz günü mesai bitiminden sonra Fenerbahçe'deki evine gittiğini, alkol almaya başladığını, arkadaşlarıyla buluşmak için plan yaptığını ve askeri kıyafetleri yıkamak için çamaşır makinesine attığını söyleyerek, 'Bunları yapmam darbeden haberim olmadığının göstergesidir. 2016 yılında Şırnak'a eğitim için gittim. Bu eğitim büyük şehirlerdeki terör olaylarıyla da ilgiliydi. İstanbul'da sansasyonel eylemler yapılacağına dair mesajlar geliyordu. Tabur komutanım İsmail Çakmak'ın terör eylemleri olabilir tarzındaki konuşmaları bana bu sebeplerden garip gelmedi.' diye konuştu.
Sanık Gürer, darbe girişimi olduğuna dair bir bilgisinin bulunmadığını, Tabur Komutanı İsmail Çakmak'ın da sulh ceza hakimliğinde 'emrimi yerine getirdiler' şeklinde verdiği ifadenin de bunu doğruladığını söyledi.
Üzerine mühimmat olmadığını, sadece kamuflaj kıyafetlerinin bulunduğunu belirten sanık Gürer, 'Kartal Köprüsü'ne Harp Akademili 4-5 subay gelerek, emir komutayı alacaklarını söylediler. Tabur Komutanı Çakmak, emir komutayı vermeyeceğini söyledi. Darbe olduğunu gece yarısı öğrendim. Gece boyunca halkın içindeydim. Sivil bir araçla kışlaya geri döndüm. Üzerimde silahım yoktu, ateş de etmedim. Emir, komuta ettiğim bir birlik yoktu, kendi inisiyatifimle köprüden ayrıldım. Tabur Komutanı İsmail Çakmak ile aynı koğuşta kalıyorduk. Kendini astığını gördüm. Suçsuzların tutuklu kalması en çok FETÖ/PDY'ye yarıyor. Devletin itibarını zedeliyorlar. Tahliyemi talep ediyorum.' dedi.
Mahkeme Başkanı Öztürk, 'Sen başka bir yerdesin, bölüğün başka bir yerde bu normal bir durum mu?' şeklinde sanık Gürer'e soru sordu.
Sanık Gürer de birliklerin takviye amacıyla gittiği için olağan bir durum olduğunu söyledi.
Başkan Öztürk, 'Terör olayına gittiğini söylüyorsun ancak silahın bile yanında değil. Bu nasıl oluyor?' şeklindeki sorusuna sanık Gürer, 'Tabur Komutanı bana 'sen de gel' dedi. Ben de gittim. En kötü aracın arkasında G-3 vardı, onları kullanırım dedim.' cevabını verdi.
Bir diğer tutuklu sanık Mustafa Özkula da savunmasında, kalkışmayı gece 01.30 sıralarında cep telefonundan öğrendiğini, durumu bölük komutanına söylediğini, akademili olan bir yüzbaşının bir vatandaşa silah doğrulttuğunu, araya giren bir kişinin, bu kişiyi uzaklaştırdığını, herhangi bir olaya karışmadan kışlaya döndüklerini anlattı.
'Megafonla artistlik yapmak için gelmedik duyurusu'
Tutuklu sanık Gökhan Mengeç ise savunmasında, Samandıra'da bölük komutanı olduğunu, 15 Temmuz'dan 20 gün önce bu göreve başladığını dile getirerek, şunları söyledi:
'Samandıra gişelerde bir araçtan 4 kişi indi. Alay komutanının emriyle takviye geldiklerini söylediler. Bu kişilerden biri Binbaşı Şenol Deveci'ydi. Hakkari'deki görevden hatırladım. Yüzbaşılardan biri Serdar Erdoğan, diğerleri Suat Can ve Serkan Kocapınar'dı. Alay komutanı emir komutayı devretmemi istemeseydi, bu durumu sorgulardım. Kıdemli ve üst olmaları nedeniyle bize yardımcı olacaklarını düşündüm. Benim endişem tecrübesiz olan erbaş ve erlerdi. Eline megafon alan askerlerden biri 'Emir komutayı ele aldık. Halkın güvenliği için buradayız. Artistlik yapmak için gelmedik.' şeklinde duyuru yaptı. İnternetteki haberlerden kalkışma olduğunu öğrendim. Gördükten sonra kısa bir konuşma yaparak, 'emrim dışında bir şey yapmayın' dedim. Serkan Kocapınar, bir vatandaşa silah çekti, tehditler savundu. Mermiyi namluya sürünce vatandaşı vuracak düşüncesiyle müdahale ettim, tepki gösterdim. Sonra uzaklaştı.'
Sanık Mengeç, bir vatandaşın kendilerine yaptıklarının bir kalkışma olduğunu söylediğini, kendisinin de vatandaşa bu durumdan haberlerinin olmadığını, kışlaya döndüklerini söylediğini, herkesi araçlara bindirdiğini ve gişelerden ayrıldıklarını ifade etti.
Mahkeme heyeti, duruşmayı yarına erteledi.
13.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmaya 29 tutuklu, 40 tutuksuz sanık katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanıklardan Süleyman Yıldırım, olay tarihinde yüzbaşı olarak görev yaptığını, 19 yıl boyunca TSK üniforması giydiğini belirtti.
Olay günü öğleden sonra Harp Akademisi'ndeki dersten çıktıktan sonra 'başhoca' olarak görev yapan ve başka soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkartılan Ahmet Zeki Gerehan'ın kendilerini çağırdığını belirten Yıldırım, amfide birinci ve ikinci sınıftan öğrencilerin hazır bulunduğunu gördüğünü söyledi.
Gerehan'ın yanında Zafer Özleblebici'nin de bulunduğunu dile getiren Yıldırım, Gerehan'ın orada kendilerine Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir emir geldiğini ve buna göre okunacak listede yer alan personeli İstanbul'daki bazı birliklere personel temini kapsamında görevlendirdiğini ifade etti.
Yıldırım, kendisinin de Samandıra'daki birlikte görevlendirildiğini belirterek, kendilerine detayların Alay Komutanı tarafından söyleneceğinin aktarıldığını savundu.
Birilerinin KOKTOD tatbikatı gibi bahanelerle olaylardan habersiz olan askerleri topladığı saatlerde eşiyle dışarıda olduğunu öne süren Yıldırım, 'Haberim olsa o saatlerde dışarıda olmazdım. Trafikteyken telefonla arandım ve öğrencilerin akademiye çağrıldığı söylendi. Eşimi eve bıraktıktan sonra aracımla Samandıra'daki kışlaya gittim.' dedi.
Yoldayken neler olduğunu tahmin etmeye çalıştıklarını öne süren Yıldırım, çok ciddi bir terör eylemi olacağı gerekçesiyle askerlerden de yardım beklendiğini zannettiklerini savundu.
Nizamiyede yanına gittikleri Alay Komutanı Ömer Faruk Özköse'nin kamuflajları giymesini istediğini anlatan Yıldırım, 'Alay komutanı, bize üst komutanlıktan emir geldiğini görevimizin de KOKTOD kapsamında kolluğu desteklemek olduğunu söyledi. Bize görev yerimizin Samandıra gişeleri ile Kartal Köprüsü'nün güvenliğini almak olduğunu anlattı.' diye konuştu.
-'Teslim olan ilk kişiyim'-
Sanık Süleyman Yıldırım, Kartal Köprüsü'ne vardıktan bir süre sonra yoldan geçen vatandaşların kendilerine tepki göstermeye başladığını ifade ederek, şu iddialarda bulundu:
'Ben de bu konuyu netleştirmek için tabur komutanının yanına gittim. İsmail Yarbayın etrafındakilerle tartıştığını gördüm. Kendisine yaklaşarak ‘ne darbesi, ne diyor bu insanlar, gelme amacımız ile bu durum farklı, lütfen kışlaya dönelim' dedim. İsmail Yarbay da ‘emir bekliyorum' karşılığını verdi.'
Kargaşa içinde kalması nedeniyle aracına yetişemediğini savunan Yıldırım, 'Kalabalık arasındakilerden bazıları bizi darbetmeye çalıştı. Onlara kandırıldığımı, darbe için gelmediğimizi anlatmaya çalıştım. Aradan bazıları etrafımda set oluşturarak 100 metre ilerisindeki polislerin yanına götürdü. Orada kışla dışına çıkan askerlerle ilgili gözaltı kararı bulunduğunu öğrenmem üzerine teslim oldum. O bölgede teslim olan ilk kişiydim.' ifadelerini kullandı.
Yıldırım, kimseden bir darbe emri almadığını öne sürerek, kimseye de bu tür bir emir verildiğine şahit olmadığını olay gecesi silah kullanmadığını savundu.
-'Silahla yaralama suçunu işlemedim'-
Tutuklu yüzbaşı Rüstem Üstünel de 15 Temmuz'da Kurmay Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın kendisinin de arasında olduğu 80 - 90 subayı topladığını anlattı.
Gerehan'ın kendilerini gruplara ayırdığını ve içinde bulunduğu grubu Samandıra'daki 23. Motorlu Piyade Alay Komutanlığı'nda görevlendirdiğini dile getiren Üstünel, akşam saatlerinde kışlaya gittikten sonra görevlendirdikleri Tuzla Köprüsü'ne geçtiklerini söyledi. Üstünel, Kartal Köprüsü'ne vardıklarında buradaki askerlerin araçları durdurarak terör eylemi olacağını söyleyip içeridekileri evlerine yönlendirdiğini öne sürerek, daha sonra toplanan kalabalığın kendilerine tepki göstermeye başladığını ifade etti.
Buradaki insanlarla konuşurken kendilerine tepki gösteren bazı kişilerin olduğunu anlatan Üstünel, burada gördüğü polise tabancasını uzatarak silahını teslim etmek istediğini öne sürdü.
Üstünel, iddianamede üzerine atılı silahla yaralama suçunu işlemediğini öne sürerek, tabancasının olay anındaki karmaşa sırasında elinden alındığını savundu.
Duruşmada, söz alan bazı sanıklar da darbe girişiminden olay yerinde haberdar olduklarını öne sürüp, bölgeye terör olayı nedeniyle gittiklerini savunarak, tahliyelerini istedi.
Mahkeme heyeti, bir kasım sanık savunmaları ile tahliye taleplerinin alınması amacıyla duruşmayı yarına erteledi.
14.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmaya 29 tutuklu, 50 tutuksuz sanık katıldı.
Duruşmada söz alan müştekiler Galip Çolak ve Sinan Çağlayan, şüphelilerden eski yüzbaşı Rüstem Üstünel'den şikayetçi olduklarını belirterek, duruşmalara katılma talebinde bulundu.
Başbakanlık ve diğer müşteki avukatları da sanıklardan şikayetçi olduklarını ifade ederek, duruşmalara katılma taleplerini iletti.
Katılma taleplerine ilişkin beyanları ve diğer talepleri sorulan tutuksuz sanıklar, bu taleplere ilişkin bir diyeceklerinin olmadığını ifade etti.
Davanın beşinci celsesinde, tutuklu sanık eski yüzbaşı Suat Can, savunmasının tamamlandı.
Can, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, Can'ın savunma ve çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından sanık, müşteki ve taraf avukatlarının taleplerin alınması işlemine karar verdi.
Tutuklu sanıktan müştekilere 'Üniformamı yırttınız' şikayeti
Söz verilen tutuklu sanıklardan eski yüzbaşı Rüstem Üstünel, müştekilerin katılma taleplerini kabul etmediğini söyledi.
Olay tarihinde görevi başında bir askeri personel olduğunu öne süren Üstünel, bazı müştekilerin kendilerine müdahale ederken tabancasını aldığını ve üniformasını yırttığını savunarak, bu müştekilerden şikayetçi olduğunu belirtti.
Taleplerin ardından verilen ara kararları açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan yüzbaşı Mehmet Ayvaz ile üsteğmen Murat İkto'nun tahliyesine karar verdi.
Mahkeme, duruşma salonundaki tutuksuz 18 sanığın tutuklanmasına, duruşma salonunda bulunmayan 5 tutuksuz sanık hakkında da yakalama kararı çıkartılmasına hükmetti.
Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmanın 18 ve 19 Temmuz tarihlerinde yapılmasını kararlaştırdı.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, 15 Temmuz'da Kartal Köprüsü ve Samandıra gişelerini kontrol altına almaya çalışan 23. Motorlu Piyade Alay Komutanlığı ve Kara Harp Akademisi personeline ilişkin hazırlanan iddianamede, 30'u tutuklu 117 sanık yer alıyor.
İddianamede, tüm sanıkların 'cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs', 'cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” ve 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
İddianamede ayrıca 'kasten yaralama' suçundan sanıklar üsteğmen Ersin Gelen ve yüzbaşı Süleyman Yıldırım hakkında 6 yıldan 18'er yıla kadar, sanık yüzbaşı Rüstem Üstünel hakkında 4 yıldan 11 yıla kadar, sanık Ali Özler hakkında da 9,5 yıldan 28 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-08 Nisan (2017) 'İstanbul 117 sanık Darbe Y./Kartal Köprü&Samandıra İşgali' davası
(15 Temmuz 2017, 14:25)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: