Tam
EskidenYeniye
 

Kara Havacılık Darbe davası

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanık hakkında açılan davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Önceki haber title=Sonraki haber

12.08.2017 14:12 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanık hakkında açılan davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

07.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumlarındaki duruşma salonunda görülen davada, sanık Kobra helikopter pilotu eski Yarbay İlkay Ateş itiraflarda bulundu.

Ateş, yaşanan darbe girişiminin daha önce "cemaat" olarak bildiği FETÖ/PDY tarafından yapıldığını belirtti.

Darbe girişimi öncesi 16-30 Haziran'da Hakkari'de görev yaptığını ve 1 Temmuz'da Ankara'ya geldiğini ifade eden Ateş, ardından da bayram dolayısıyla memleketine gittiğini anlattı.

"Gizli görev" demişler

Ateş, eski Yarbay Özcan Karacan'ın 9 Temmuz'da kendisini arayıp hafta içinde dönüp dönmeyeceğini sorduğunu, "hayırdır" dediğinde ise "hayır" cevabı aldığını söyledi.
Temmuz'un 11'inde Ankara'ya gelip mesaiye başladığını aktaran Ateş, öğleden sonra odasına gittiği Özcan Karacan ile görüştüğünü belirterek, şöyle devam etti:

"Genelkurmay Başkanı'nın emriyle bir faaliyet icra edileceğini, süper kobra pilotu olarak 8 kişilik bir ekip hazırlayacağını, görevin çok önemli olduğunu ve tecrübeli ekipten kuracağını, benim de bu ekipte olup olamayacağımı sordu. Ben de kendisine 'Sınır ötesi bir faaliyet mi var?' diye sordum. İçinde bulunduğumuz dönemde sıkıntılı bir süreç yaşıyorduk. 'Evet, onun gibi bir şey' dedi. Ben de o zaman kontrol pilotuydum, bu helikopterlerle uçabilecek en tecrübeli iki üç kişiden birisiydim, benim de görevde yer almamın devlet ve millet açısından iyi olacağını düşünerek görevi kabul ettim. Detayların daha sonra geleceğini söyledi. Bu gizli bir görev olduğu için kimseye bahsetmememi söyledi. Ekibi kendisinin hazırlayacağını söyledi. Biz de askerlikte bilinmesi gereken prensip olduğu için üzerine fazla gitmedik. Bununla ilgili bilgi alabileceğimizi düşündük, değerlendirdik. Daha sonra odasından ayrıldım. Aşağıda kamelya var, çay içiyordum. Yaklaşık yarım saat sonra filandı. Tekrar 'Odama gelir misin?' dedi.
Gittim. Bana kendisinin cemaatten olduğunu söyledi. Dedim ki 'Hangi cemaat, ne cemaati?', 'Fetullah Gülen cemaati' dedi. Dedim ne alaka. 'Yok, bilmeni istedim.' Böyle bir usül yoktur çünkü. 'Bilmiyorum, siz olabilirsiniz, benimle ilgisi ne, niye bana soruyorsunuz?' dedim. 'Yok. Sadece bilmeni istedim. Ben de cemaattenim, birbirimizi test etmeyelim' şeklinde şeyler söyledi. Ben bunu kabul etmedim tabi."

Ateş, bu sırada odaya Sadullah Abra'nın girdiğini ve konunun kapandığını belirterek, ardından odadan çıktığını bildirdi.

Ateş, çarşamba günü alayda birkaç işi bulunduğunu ve detaylarla ilgili bir gelişme olup olmadığını öğrenmek için Özcan Karacan'a gözüktüğünü, onun da odasında kimse olmadığı sırada faaliyetin Ankara'da olacağını söylediğini aktardı. Ateş, Karacan'ın emrin Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanından geldiğini söylediğini öne sürdü.

Karacan'ın, polis ve jandarmanın da bu faaliyete katılacağını söylediğini belirten Ateş, Karacan'ın, faaliyetin ne olacağını ve detaylarını ise yine anlatmadığını iddia etti.
Ateş, Özcan Karacan'ın faaliyetle ilgili bilgi almak için Yüzbaşı Talha Çelik de dahil akşam bir yere gideceklerini ve sivil olacaklarını ifade ettiğini belirterek, akşam bir marketin önünde buluştuklarına değindi.

Cemaat evinde talimat vermişler

Özcan Karacan'ın yanında Yarbay Erdal Başlar'ın da olduğunu gördüğünü ifade eden Ateş, bir eve girdiklerini anlattı. Ateş, akşam namazı vakti olunca Karacan'ın "Namaz kılalım" dediğini ve ısrar ettiğini belirterek, şu iddiaları dile getirdi:

"Kıldık namazı ama Özcan Karacan'ın namaz kılmayı bildiğini düşünmüyorum. Namazı kıldıktan bir on dakika sonra birisi geldi. Başka, salon tarzı bir yere geçtik. Orada oturduk. Gelen kişinin kendisini Ramazan olarak tanıttığını hatırlıyorum. 40 yaşlarında asker kılıklı, pantolon gömlek, tıraşlı ve askeri jargonu kullanıyordu. Orada söylediği şey 'Genelkurmay Başkanımızın emriyle bir faaliyet icra edeceğiz, komutanlarınızın verdiği emirlere uyun.' Kim olduğunu bilmiyorum. Sonra Erdal Başlar 'Amerika ve diğer partiler bu işe nasıl bakıyor?' diye sordu. 'Bunları zaten kimse sevmiyor, sıkıntı yok.' dedi. Sonra Özcan Karacan müdahale etme gereği hissetti galiba. Fazla konuşturmadı o kişiyi. Geçen tek konuşma bu oldu."

Perşembe günü tekrar Özcan Karacan'ın odasına gittiğini, niye buraya götürdüğünü, gelen kişinin kim olduğunu sorduğunu anlatan Ateş, onun da bu kişiyle görüşmesi gerektiğini ve kim olduğunu bilmemesinin şu an için daha iyi olacağını söylediğini öne sürdü.

"Cemaat evi olduğunu anlamadın mı?" diye kendisine de sorulduğunu dile getiren Ateş, cemaatle cemaat olarak görüştüğünü, terörist, vatan haini olmadığını bildirdi. Ateş, "Benim cemaat olarak bildiğim, dini inanç ve duygularımı bir şekilde tatmin ettim." diye konuştu.

Karacan'ın detayları yine söylemediğini öne süren Ateş, diğer birliklerin ise kendi güvenliklerini alacağını ifade ettiğini bildirdi.

"HDP'lileri alacağımızı düşündüm"

Ateş, terör bölgesinde görev yaptığı ve kafasında terörle ilgili şeyler olduğu için daha önce fezlekeleri kaldırılan HDP'lilerin alınacağını düşündüğünü iddia ederek, kimle uçuş yapacağını dahi henüz öğrenemediğini ileri sürdü.

"Özcan Karacan tarafından ciddi anlamda kandırıldığımızı düşünüyorum, yani ben kandırıldığımı düşünüyorum da diğerleri için bilmiyorum." diyen Ateş, cuma günü gelmesine rağmen hala detay verilmediğini savundu.

Ateş, Karacan'ın en son Çankaya Köşkü, TÜRKSAT gibi stratejik hedefleri sayıp haritadan yerlerine bakmalarını istediğini belirterek, sonra da sabaha doğru 03.00'te yapılacak faaliyet için 20.30 gibi gelmelerini söylediğini aktardı.

Sadullah Abra'nın arayıp Karacan'ın gecikeceğini söylediğini dile getiren Ateş, bunun üzerine İstanbul'da kayınbiraderinin nişanına gideceği için bir alışveriş merkezine hediye almak için gittiğini anlattı. Abra'nın tekrar arayıp çağırdığına işaret eden Ateş, 22.00 civarında birliğe girdiğini belirtti.

Ateş, birliğe girerken kapıda gördüğü askerin Kara Kuvvetleri Komutanı'nın geldiğini söylediğini belirterek, daha sonra odasına geçip üstünü değiştirdiğini ifade etti. Ardından Yüzbaşı Talha Çelik'in odasına geçtiğini ve Özcan Karacan'ın biraz sonra gelip
sıkıyönetim ilan edildiğini söylediğini anlatan Ateş, hemen uçuş hattına gitmeleri gerektiğini, Genelkurmaya, diğer birliklere hatta Güvercinliğe de saldırı olabileceğini bildirdiğini aktardı.

"Tek motor dahi olsa uçma emri verildiğini" de söylediğini belirten Ateş, Karacan'ın Kara Kuvvetleri Komutanının, Kurmay Başkanının, Garnizon Komutanının birliğe gelmesini de kullandığını iddia etti.

Ateş, Özcan Karacan'a "Biz atış yapacak mıyız?" diye özellikle sorduğunu ve onun da gece 03.00'teki faaliyet için kesinlikle atış yapmayacaklarını söylediğini bildirdi.

S70 helikopterlere eskortluk yapacakları söylendiği için kalkıp onları takip ederek Akıncı Üssü'ne uçtuklarını ancak Akıncı kuleyle telsizden irtibat kurduklarında malumatlarının olmadığı bilgisinin verildiğini anlatan Ateş, bunun üzerine Güvercinlik'e dönüşe geçtiklerini kaydetti.

Genelkurmayda "Polis araçlarını vurun" talimatı

Ateş, Güvercinlik kuleden Genelkurmay Başkanlığında alçak uçuş yapmalarının istendiğini, oraya gittiklerinde yerdeki helikopterde bulunan Yarbay Halil Gül'ün Genelkurmay Başkanı'nı beklediğini söylediğini aktardı.
Genelkurmay Başkanlığı üzerinde dönerken içeride ya da dışarıda çatışma olduğuna dair telsizden bilgi verildiğini ancak böyle bir çatışma görmediklerini karşı tarafa aktardıklarını belirten Ateş, "Devam ederken 'polis araçlarını' vurun talimatı geldi telsizden. 'Polisleri vurun' talimatı verince ve böyle bir şey beklemediğimiz için, böyle bir şey söylenince, 'silah sistemleri arızalı' dedim. 'Top dönmüyor, hareket etmiyor' diye birkaç sefer bu ifadeyi kullandım. Bunun üzerine Özcan Karacan tarafından helikopter değiştirilmesi talimatı verildi." dedi.

Dönüp başka bir helikoptere geçtiklerini belirten Ateş, tekrar Genelkurmay Başkanlığına yönlendirildiklerini, bir iki dakika kaldıktan sonra telsizle Beytepe ya da Beştepe'ye saldırı olduğunun söylendiğini ifade etti.
Ateş, Beytepe'ye geçtiklerini ancak bir hareket olmadığı için Özcan Karacan tarafından "Çok çirkin şeyler oluyor. İçeriye ateş ediliyor" şeklinde ifadeler kullanılarak Beştepe Jandarma Karargahına yönlendirildiklerini, burada da nizamiye önünde askeriyeye ait zırhlı araçlar gördüklerini dile getirdi.

Beştepe ve TRT'de "atış emri" verilmiş

Polis araçlarının uzakta bulunduğunu, nizamiyeden girmeye çalışan olmadığını, bunu da telsizden bildirdiğini anlatan Ateş, Karacan tarafından zorla "atış yapın" emri verildiğini bildirdi.
Ateş, birlikte uçtuğu Talha Yüzbaşı ile konuşup, binanın yan tarafında, insanların olmadığı ağaçlık bir bölgeye atış yaptıklarını öne sürdü.

Telsizden de atış yaptıklarını söylediğini, ardından da TRT'ye gönderildiklerini belirten Ateş, yine Karacan tarafından "TRT'nin önünde TOMA var onu vurun" emri verildiğini ve Karacan'ın bu emri 3-4 kez tekrarladığını ifade etti.

Ateş, "O gece bütün talimatları veren, elinde el telsiziyle karargahtan Özcan Karacan'dı." dedi.

TRT binasının boş olan Gölbaşı tarafına da atış yaptıklarını ve yine "atış yaptık" diye anons ettiklerini belirten Ateş, verilen emirleri yerine getirmediklerini iddia etti.

Ateş, bu kez de "Genelkurmay'a gidin" emri verildiğini, kimseye zarar vermemek için uçakların attığı fişeklerin duman çıkarması bahanesiyle "Görüş yok" diyerek Güvercinlik'e döndüklerini söyledi.
Ateş, indikten sonra helikopterin isabet aldığını gördüğünü belirterek, gece 00.30'dan sonra bir daha uçmadıklarını ifade etti.

Özcan Karacan'a da "Komutanım helikopterler delik deşik" dediğini belirten Ateş, daha sonra birlikten çıkmaya çalıştığını ancak kapılar askeri araçlarla kapatıldığı için bunu sabaha doğru yapabildiğini anlattı.
Ateş, Karacan'ın da sabah nizamiyedeki araçları bizzat çekerek kendi arabasıyla yanında biri varken çıktığını, kendisinin de peşinden birlikten ayrıldığını belirterek, eve gittiğinde karısının "Siz ne yaptınız?" tepkisiyle karşılaştığını dile getirdi.
Daha sonra eşini ve biri üç aylık üç çocuğunu alıp Samsun'a memlekete götürdüğünü vurgulayan Ateş, pazar günü Ankara'ya dönüp birliğine giderek teslim olduğunu kaydetti.

Ateş, şöyle dedi:

"Böyle bir şey yaşanmasını ben arzu etmezdim ama bir şekilde kandırılarak işin içine çekildik ve kullanıldık. Biz devletimize sığındık. Bunun sonunda ne olur, ne kadar ceza alırız bilmiyorum, çok da önemsemiyorum. Bir noktada artık özgürleşmek istiyorum, kendimi özgür hissetmek istiyorum."

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, darbeyi kimin yaptığını sorduğu Ateş, "FETÖ" cevabını verdi.

Sanık eski Yarbay Eral Başar'ın savunması

İddianamede, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bulunan polis araçlarına helikopterle atış yaptığını itiraf eden eski Yarbay Erdal Başlar, önceki aşamalarda baskı altında ifadesinin alındığını öne sürerek beyanlarını kabul etmedi.

Darbe girişiminden önce proje subayı olarak görev yaptığını ve Atak helikopterlerinin üretimi ile Türk Silahlı Kuvvetlerine kazandırılmasında görev aldığını söyleyen sanık Başlar, helikopterlerin teslimiyle ilgili komuta kademesine bilgilendirme için 15 Temmuz'da karargaha gittiğini öne sürdü.

Darbe girişiminden haberdar olmadığını, birliğe kendisini eski Yarbay Özcan Karacan'ın çağırdığını öne süren Başlar, "Saat 24.00'te Özcan Karacan'ı aradım, ne olduğunu sordum. Bana, icranın başladığını, istesek de dışarı çıkamayacağımı ve bizim de bu saatten sonra bu işin içinde olduğumuzu söyledi. Bu saatten sonra Atak helikopterlerinin bu işin dışında tutulması için çaba sarf ettim." ifadesini kullandı.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmada, iddianamede itirafları olan sanık eski binbaşı Ali Ercan, hazır olmadığını beyan ederek savunmasını daha sonra yapmak istediğini bildirdi.

Avukatı ile görüşerek savunmasını yapması istenen sanığın, görüşmesinin ardından daha sonra savunma yapacağını tekrarlaması üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, "Çekindiğin bir şey mi var, neden korkuyorsun? Diğer sanıklar yaşadıklarını anlatıyor, sen de anlat. Korkacak bir şey yok. Devletimiz büyük, gereken önlemi alır. Zaten devletimiz 15 Temmuz'da büyük olduğunu gösterdi." ifadelerini kullandı.

15 Temmuz'da sabaha kadar uyumuş

Daha sonra savunma yapan sanık Hakan Sandık, 2004'te Harp Okulundan mezun olarak göreve başlandığını, darbe girişimi öncesinde İstanbul'daki harp akademisinde yüzbaşı rütbesinde görev yaptığını beyan etti.

Tazeleme uçuşu için Ankara'ya geldiğini iddia eden Sandık, emniyetteki ifadesinde eşinin ağabeyi ile görüşmeye geldiği yönündeki beyanlarının doğru olmadığını belirtti.

Kara Havacılık Komutanlığına geldikten sonra taarruz helikopter taburuna gittiğini ve tabur komutanı Özcan Karacan'ın önce uçuş tulumunu giymesini söylediğini, ardından da uçuşun iptal olduğunu bildirdiğini aktardı.

Sandık, uçuşunun iptal edilmesi üzerine sabah saatlerine kadar uyuduğunu ifade ederek, Kara Havacılık Komutanlığına operasyon düzenlenmesi üzerine helikopter ile Akıncı Üssü'ne geçtiğini, kısa süre sonra da buradan ayrılarak İstanbul'a gittiğini bildirdi.

Darbe girişiminde bir faaliyette bulunmadığını ve silah kullanmadığını savunan Sandık, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Savunmanın ardından duruşma savcısı Aytekin Cenikli, iddianamede Ankara'ya birlikte geldiği sanık İzzet Çakan ile sağlık sorunları nedeniyle rapor adlıklarını hatırlattı ve "Raporluyken göreve gitmeniz uygun mu?" sorusunu yöneltti. Sandık, bunun uygun olmadığını belirterek, darbeye katılmadığını iddia etti.

Sandık, müşteki avukatlarının tazeleme uçuşuna kendi isteğiyle gelip gelmediği yönündeki soruya, amirlerinin sözlü emriyle Ankara'ya geldiği cevabını verdi.

Akıncı Üssüne geçip sabaha kadar beklemiş

Sanık eski teknisyen astsubay Ahmet Yengil de savunmasında, iddianamede isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Yengil, 15 Temmuz'da amiri konumundaki Yarbay Halil Gül'ün, gece uçuşu olacağını, hazırlık yapmasını söylemesi üzerine mesaiyi terk etmediğini savundu.

Halil Gül'ün 21.30'da gelip "Terör saldırısı var, herkes helikopter başına" dediğini belirttiğini, kendisinin de teçhizatını alarak park alanına gittiğini anlatan Yengil, teknisyenliğini yaptığı Skorsky helikoptere binerek Akıncı Üssü'ne gittiğini söyledi.

Üste sabaha kadar hiçbir şey yapmadan beklediğini, o gece uçmadığını da iddia eden Yengil, sabah olup üs bombalanmaya başlayınca can güvenliği gerekçesiyle burayı terk edip evine gittiğini bildirdi.

Yengil, 17 Temmuz da saat 19.00 civarında Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne gittiğini ancak yakalama ve gözaltı kararı bulunmadığının söylendiğini iddia etti. Yengil, buna rağmen ifade vermek istediğini belirttikten sonra gözaltına alındığını bildirdi.

FETÖ ile bir bağı olmadığını iddia ederek, kaçma şüphesi bulunmadığını savunan Yengil, tahliyesini talep etti.

Duruşma yarına ertelendi.

08.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile müştekiler, yakınları ve avukatları katıldı.

Sanık İzzet Çakan, darbe girişiminden önce pilot yüzbaşı rütbesinde İstanbul Kara Harp Akademisinde görev yaptığını beyan etti. 14 Temmuz'da birinci sicil amiri Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın emriyle Ankara'ya tazeleme eğitimine geldiğini öne süren Çakan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ankara'ya vardık. Taarruz tabur komutanı Özcan Karacan'ın yanına gittik. Önceliğin uçuş yapacak personelde olduğunu, tazeleme eğitiminin ertelenebileceğini söyledi. Akşam 7'de tekrar kışlaya geldik. Kuvvet komutanının denetlemeye geldiğini duyduk. Bunun üzerine tabur binasına gittim. Hakan Sandık yüzbaşı, 'Galiba tazeleme uçuşu olacak' dedi. Bir müddet sonra yine geldi ve 'Özcan Karacan bizim uçuşumuzun olmadığını söyledi' dedi. Bundan sonra uçuş notlarımı bıraktım, telefonumdan haberlere baktım. Önce terör saldırısı, sonra da askeri kalkışma haberlerini gördüm. Orgeneral Ümit Dündar'ın kışlaya giriş çıkışların yasaklandığı yönündeki açıklamalarından sonra günün yorgunluğuyla uyuyakaldım."

Sabah saatlerinde Kara Havacılık Komutanlığına baskın yapıldığını, bunun üzerine helikopterle Akıncı Üssü'ne, ardından da İstanbul'a geçtiğini ifade eden Çakan, darbeye ilişkin emir almadığını ve bir faaliyette bulunmadığını iddia ederek atılı suçlamaları kabul etmediğini ifade etti.

"Bir Türk subayı olduğu bölgeyi bırakır kaçar mı?"

Savunmanın ardından duruşma savcısı Aytekin Cenikli sanık Çakan'a bazı sorular yöneltti. Savcı Cenikli'nin sorularına sanık Çakan'ın verdiği cevaplar şöyle:

Cenikli: Baskın olduktan sonra sabaha karşı oradan ayrıldığınızı söylüyorsunuz. Bir Türk subayı olduğu bölgeyi bırakır kaçar mı?

Çakan: Kaçmadım efendim, ayrıldım.

Cenikli: Darbeci değilim diyorsun, bulunduğun bölgeye saldırı yapılıyor. Neden direnmedin? Suçlu olduğunu düşünüyorsun oradan ayrıldın.

Çakan: Efendim ben kime ateş edeyim, kimin darbeci olduğunu bilmiyorum ki. Dışarıdan gelenlerin ne için geldiğini de bilmiyorum.

Sanık eski Kursiyer Teğmen Bacanak da savunma yaptı

Sanık eski kursiyer teğmen Ahmet Semih Bacanak, 13 aydır cezaevinde bulunmasının nedeni FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve tüm örgüt yöneticilerinden şikayetçi olduğunu söyledi.

Haziran 2016'da Kara Havacılık Okulu'nda gittiği helikopter kursundan elendiğini ve İstanbul'daki Tuzla Piyade Okulu'na gönderilmesi gerektiğini dile getiren Bacanak, 15 Temmuz Cuma akşamı Bölük Komutanı Yüzbaşı Emre Erkan'ın çıkış içtimasında okula gelmelerini, kurs değerlendirme toplantısı yapacaklarını söylediğini dile getirdi.

Kurstan elendiği için elenen diğer kursiyerlerle yanına gittikleri Emre Erkan'ın, herkesin bu toplantıya katılacağını söylediğini savunan Bacanak, 17.30'da bir alışveriş merkezinde yemek yedikten sonra tekrar birliğe giriş yaptığını ifade etti.

Bacanak, gazinoda toplandıklarında Yarbay Yasin Candemir'in gelip Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğunu, çatışmalar yaşandığını, Güvercinlik'e de saldırı olabileceği için güvenlik önlemi almaları gerektiğini bildirdiğini öne sürdü.

Rastgele gruplar oluşturulduğunu ve teğmen Emre Nazgüloğlu, Volkan Cesur, Mustafa Özkardeşler ile Yasin Candemir'in emri üzerine depodan seri numaralarına bakmadan silah alıp eski nizamiye bölgesine gittiklerini, burada yaklaşık 50 metre mesafelerle yer aldıklarını dile getirdi.

Bacanak, dışarıdan gelecek terör tehdidine karşı bir yer bulup gizlendiğini iddia ederek, bir ara Yüzbaşı Mehmet Sümer'in geldiğini, durumunu sorup üzerindeki eşyaların parladığını ve uzaktan görülebildiğini söylemesi üzerine isimlik ve rütbelerini çıkardığını ifade etti.

İlerleyen saatlerde sıkıldığı için telefonuna baktığını, Başbakan Binali Yıldırım, Orgeneral Ümit Dündar'ın açıklamaları ve Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığı haberlerini gördüğünü belirten Bacanak, Mustafa Özkardeşler ile konuşup en kısa sürede birliği terk etmek için anlaştıklarını ancak nizamiyelerin kapalı olduğunu söyledi.

Bacanak, sonrasında teğmen Furkan Gülcan ve Özkardeşler'in yanına gelip birlikten çıkanlar olduğunu söylemesi üzerine sivil kıyafetlerini giyip silahlarını bıraktıktan sonra araçla kışlayı terk ettiklerini anlattı. Bacanak, çıkarken yanında Özkardeşler'in yanı sıra İrfan Okumuş ve Hüseyin Zengin'in de olduğunu ifade etti.

Pazartesi günü kursa geldiği normal saatte yine okula gittiğini, tanık olarak dinleneceğini düşünürken gözaltına alındığını ifade eden Bacanak, iddianamede belirtildiği gibi 3 arkadaşıyla bir evde değil, misafirhanede kaldığını savundu.

Mehmet Bacanak'ın Kara Havacılık Okul Komutanı Albay Osman Dirmencioğlu'yla yaptığı telefon konuşmanın da iddianamede yer aldığı gibi olmadığını iddia eden Bacanak, babasının da tanık olarak dinlenmesini talep etti.

Semih Bacanak, FETÖ ile bir bağı bulunmadığını öne sürerek tahliyesini istedi.

Savunma yapan sanık Alaattin Cem Ersuz, 15 Temmuz saat 15.00 sularında Malatya'da görevli olduğu taburun komutanı Ahmet İzgü'nün tabur personelini çağırdığını, Ankara'daki alay harekat merkezinden 2 helikopter istendiğini söylediğini aktardı.

Ersuz, düğün hazırlıklarında olduğu ve izne ayrılacağı için Ankara'ya gitmek istemediğini ancak bayramda da görev almadığı için helikopterin ikinci pilotu olarak görevlendirildiğini söyledi. Kalkış yapacakken 2 üsteğmeni de izne çıktıkları ve Ankara'ya gideceği için helikoptere aldıklarını ifade eden Ersuz, Ankara'ya vardıktan sonra iki subayın yanlarından ayrıldığını dile getirdi.

Malatya'daki birlikten kalkış yaparken gerekli prosedürleri yerine getirdiklerini ve Kayseri'de ikmal yaptıklarını söyleyen Ersuz, Kayseri ve Ankara'daki hava trafik kontrol merkezlerinden uçuş yasağı ve sıkıyönetim emrine ilişkin bilgilendirme yapılmadığını öne sürdü.

İddianamede yer alan radar çağrılarını dinlemediği iddialarını da kabul etmeyen sanık Ersuz, Ankara il sınırına girdikten sonra Esenboğa ve Güvercinlik hava meydanları ile konuşarak Temelli'deki hava meydanına iniş yaptıklarını iddia etti.

Sanık Ersuz Temelli'ye indikten sonra yaşadıklarını ise şöyle anlattı:

"Temelli'ye indiğimizde kol komutanı Yarbay Hakan Erol, 'Kara Havacılık Komutanı ile irtibatımız var. Terör saldırısı oldu, şehitlerimiz var. Akıncı'ya gideceğiz' dedi. Ben de hayatın normal akışına aykırı olduğu için gitmek istemediğimi bildirdim. Yiğit Üsteğmen de gitmek istemiyordu ama 'Komutan emir veriyor ne yapayım' dedi. Daha sonra Üsteğmen Emin Türel'in yanına giderek 'Bizim istikametimiz Güvercinlik' dedim. Daha sonra helikopterde yangın vardı. İki teknisyen yanan helikoptere müdahale etti. Başımızdaki kol komutanı yarbay, 'Güvercinlik'e gideceğiz' dedi. Güvercinlik uçuş emrimizin olduğu yer. Daha sonra Güvercinlik'e hareket ettik. Şeytanın bile aklına gelmeyecek bir şekilde darbe girişiminin içinde kaldık. Bu hainliği milletçe yaşamamış olsaydık, biri bana helikopterler vatandaşlara ateş açacak dese buna asla inanmazdım. Daha önce Hakkari'de görev yaptım. PKK'ya karşı operasyonlarda dahi helikopterler şehir içinde bu şekilde atış yapmamıştır. Daha sonra telsiz frekansına girdik. Telsiz konuşmalarında 'Vurun, vurun' diye konuşmalar yapılıyordu. Ben 'kim kimi vuruyor' diye dizimi dövmeye başladım. Helikopterlerin şehir içinde ateş ettiği nerede görülmüş daha önce?"

Eski yarbaydan "sıkıyönetim mahkemesi" tehdidi

Güvercinlik'e indikten sonra eski yarbay Murat Bolat'ın sıkıyönetim emirleri geldiğini söylediğini ve emirlere uymadıkları halde sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanacakları yönünde kendilerini tehdit ettiğini öne süren sanık Ersuz, Malatya'daki amirlerine bilgi verdikten sonra kendi amirlerinin emirlerine uyduklarını ve darbe girişiminde yer almadıklarını savunarak suçsuz olduğunu dile getirdi.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in darbe girişimini öğrendikten sonra önlemek için neler yaptığını sorması üzerine sanık Ersuz, "Siirt'ten gelen helikopterlerin Ankara'ya gelmemesini sağladım, 'geri dönün' dedim. 'Yerinizden kıpırdamayın' dedim." ifadelerini kullandı.

Bir müşteki avukatının FETÖ'den şikayetçi olup olmadığını sorduğu Ersuz, "Şikayetçiyim" diyerek yanıtladı.

Nöbetçi olduğu için birlikteymiş

Sanık eski Kara Pilot Üsteğmen Ali Kemal Eren de 15 Temmuz'da Bakım Komutanlığı'nda nöbetçi subay olduğunu, o gün her şeyin normal bir şekilde geçtiğini söyledi.

Eren, 17.00'den sonra hangardaki odasına geçip kitap okuduğunu, bu sırada Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın birliği ziyaret ettiği bilgisini aldığını ifade etti.

Bulunduğu hangarın Güvercinlik'in en güneybatı ucunda yer aldığını ve piste de uzak olduğunu belirten Eren, Çolak'ın beraberindekilerle hangara gelip 3-5 dakika baktığını, zaten UH-47 model helikopter töreni için hangarın boş olduğunu anlattı.

Eren, bu saatten sonra bir koşturma ya da anormal bir durum olmadığını, 21.30 civarında internette gezinirken Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığı haberini gördüğünü söyledi. Bunun üzerine Bakım Komutanlığı nöbetçi heyetinin bulunduğu dinlenme odasında televizyonu açtırdığını dile getiren Eren, burada da köprü kapatılması haberine tanık olduğunu ifade etti.

Eren, 22.00-22.30 gibi jet geçişlerini gördüklerini, 23.00 civarında uçuş hattı tarafında helikopter çalışma seslerini işittiklerini belirterek, anlam veremedikleri durumu öğrenmek için nöbetçi amir Binbaşı Gökhan Çiçek'i aradığını ancak ulaşamadığını söyledi.

Televizyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ardından Orgeneral Ümit Dündar'ın konuşmasını dinlediklerini anlatan Eren, durum netlik kazanınca nöbetçi heyetiyle toplantı yapıp, onlara bu girişimin dışında olacaklarını, bakım karargah bölüğü askerlerini koruyacaklarını söylediğini ifade etti.

Nöbetçi heyetin de aynı düşünce ve kararlılıkta olduğunu gördüğünü dile getiren Eren, saat 02.00 gibi kışla yakınında büyük bir patlama duyduğunu ve bunun ardından elektriklerin gittiğini bildirdi.

Eren, 05.30-06.00 silah sesleri duyduklarını, hangarın önüne çıktıklarında ise birlik içinde çok uzakta jandarma bölgesi civarında mevzilenen 8-10 askerin olduğu bölgeye doğru bir taarruz helikopterinin ateş ettiğini bildirdi.

Bir süre sonra ortalık sessizleşince nöbetini devredip evine gittiğini belirten Eren, 17 Temmuz Pazar günü 16.00'da emir komuta birliği sağlanacağı emriyle göreve döndüğünü söyledi. Eren, askeri savcının ifade alacağının söylendiğini, ancak savcının gelmediğini ve ifade için polislerle Etimesgut İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne gittiğini bildirdi.

Burada "tanık" değil "şüpheli" olduğunu öğrendiğini belirten Eren, gözaltına alınıp sonrasında da tutuklandığını ifade etti.

Duruşmada savunma yapan eski kursiyer Teğmen Ali Sert de isnat edilen suçları kabul etmediğini söyledi.

Duruşma, yarına ertelendi.

09.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki duruşma salonunda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile müştekiler, yakınları ve avukatları katıldı.

Sanık eski Kara Havacılık Okulu Bakım Komutanı albay Muzaffer Kartopu, savunmasında iddianamede isnat edilen suçları kabul etmediğini söyledi.

Kartopu, CH-47 model helikopter için gerçekleştirilecek tören hazırlıkları dolayısıyla 15 Temmuz'da mesaisini normal saatte bitirmediğini belirterek, akşam saatlerinde de Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın birliğe gelerek hangarları gezdiğini anlattı.

Terör saldırısı olabileceği gerekçesiyle helikopterlerin Akıncı Üssü'ne tahliyesinin gerçekleştirileceği emri geldiği için uçuş hattına giderek bir Skorsky helikopteri bahsi geçen üsse götürdüğünü savunan Kartopu, amiri konumundaki komutanlar da mesaide olduğu için aklına bir olumsuzluk gelmediğini iddia etti.

Kartopu, Akıncı Üssü'nde beklediği yerde elektriklerin kesildiğini, bir ara darbe girişiminden de haberdar olunca sabaha kadar hiçbir şey yapmadan beklediğini öne sürdü.

Akıncı'ya gittikten sonra herhangi bir uçuş gerçekleştirmediğini anlatan Kartopu, sabah olup üsten çıktığında jandarma ekiplerine teslim olduğunu iddia etti.

Kartopu, "Benim terör saldırısı nedeniyle helikopteri Akıncı Üssü'ne tahliye etmem, sizin arabanızı binanın dış cephesinde bakım yapılıyor diye üzerine bir şey düşmemesi için park yerinden başka bir park yerine götürmeniz gibi." dedi.

Amirleri haricinde kimseden emir almadığını, aldığı emirlerin de kanunsuz olmadığını iddia eden Kartopu, tahliyesini istedi.

"Yardım amacıyla" helikoptere binip Akıncı'ya gitmiş

Sanık eski albay İsmail Yolcu ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kara Havacılık Denetleme Üyesi olduğunu belirterek, envantere yeni giren CH-47 yük helikopterini görmek, ayrıca tazeleme uçuşlarını koordine etmek için Güvercinlik'e gittiğini öne sürdü.

"CH-47 helikopterini görme heyecanımı engellemem mümkün değildi çünkü projede çok çalıştım." diyen Yolcu, akşam saatlerinde Güvercinlik'e giriş yaptığında bir koşuşturmaca ve karmaşa gördüğünü söyledi.

İçeri girdikten sonra gördüğü bir gruba ne olduğunu sorduğunu, onların da terör tehdidi nedeniyle tahliye uçuşu olduğunu söylediğini savunan Yolcu, yardıma ihtiyaç olup olmadığını sorduğunda ise "olur" diyen çıkmadığını ileri sürdü. Yolcu, uçuş hattında da yardım isteyen olup olmadığını sorduğunda, isteyen bulunmadığını iddia etti.

Yardım amaçlı uçuş hattındaki bir helikoptere bindiğini öne süren Yolcu, gittikleri yerden de personeli getirecek bir helikopter olacağını düşündüğünü savundu.

Yolcu, gittikleri yerin neresi olduğunu bilmediğini ve indiklerinde Akıncı Üssü'ne geldiğini fark ettiğini ileri sürdü.

Helikopter kullanmadığını, bir suça da iştirak etmediğini iddia eden Yolcu, sadece acil ve kritik bir durum olduğu için yardım etmek istediğini öne sürdü.

Yolcu, FETÖ üyesi olduğu iddiasının da doğru olmadığını savundu.

Sanık Yolcu, savunmasına öğle arasından sonra devam edecek.

Duruşmanın öğleden sonraki kısmında savunmasına devam eden Kara Kuvvetleri Denetleme Üyesi eski albay I·smail Yolcu, iddianamede yer alan, 'helikopter kullandığı ve helikopterle atış yaparak vatandaşların yaralanmasına sebep olduğu' yönündeki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Akıncı'ya giden helikoptere pilot olarak binmediğini belirten Yolcu, Akıncı Üssü'ne gittikten sonra yaşananları anlamlandıramadığını, sabaha kadar olaylardan uzak durduğunu öne sürdü.

Savunmasının alınmasının ardından sanığın çapraz sorgusuna geçildi. Akıncı Üssü'ne gittikten sonra ne yaptığı sorulan Yolcu, "Ben helikopterden indikten sonra terminal binasına gittim, sabaha kadar bir şey yapmadım." dedi.

Gözetim altında kendisini 3 teğmen, 2 astsubay beklemiş

Savunması için söz verilen eski astsubay Ali Tunç Avşar da sözlerine, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek başladı. Avşar, 15 Temmuz'da Temelli'deki hava meydanında nöbetçi olduğunu, geç saatlerde sivil elbiselerini almak için Güvercinlik'e geldiğinde olayların içinde kaldığını ifade etti.

Çıktığı kulede Kara Havacılık Okul Komutanı eski tuğgeneral Ünsal Coşkun'un da olduğunu söyleyen Avşar, bir süre sonra eski albay Hakan Cafer Arslan tarafından gözetim altına alındığını ve sabaha kadar başında 3 teğmen ile 2 astsubayın beklediğini belirtti. Avşar, darbe girişiminde yer almadığını savundu.

Sabah saatlerinde birliği darbecilerden kurtarmak için gelen jandarma ekiplerine yardımcı olduğunu anlatan Avşar, tanık olarak savcılıkta ifade verdikten sonra polislerce gözaltına alındığını dile getirdi.

Avşar, polislere, savcılıkta tanık olarak ifade verdiğini söylemesine rağmen sanık konumuna düştüğünü öne sürerek, tahliye ve beraatini istedi.?

"Helikoptere mühimmat yükledi"

Sanık eski kara pilot üsteğmen Anıl Korkmaz da 15 Temmuz'da harekat merkezinde nöbetçi olduğunu belirterek, nöbeti uçuş tulumlu ve silahsız olarak tuttuğunu anlattı.

Akşam mesai bitiminde yemek yiyip tekrar harekat merkezine çıktığını söyleyen Korkmaz, bu sırada Genelkurmay Başkanlığı Harekat Merkezinden uçuşların iptal edildiğine dair emir geldiğini ifade etti.

Korkmaz, bu emri nöbetçi amiri Binbaşı Mehmet Semih Üskaya'nın da bilgisi dahilinde saat 19.00-19.15 civarında bağlı birliklere iletip cerideye kaydettiklerini belirterek, bu saatte havada uçuş da olmadığını bildirdi.

Saat 22.00 civarında Binbaşı Okan Kocakurt'un heyecanlı bir şekilde harekat merkezine gelerek, birliğe terör saldırısı olabileceğini, silahları olup olmadığını sorduğunu anlatan Korkmaz, silahsız olduklarını söyledikten sonra Kocakurt'un oradan ayrıldığını dile getirdi. Korkmaz bu duruma şaşırdığını ancak rutin işlerine devam ettiğini belirtti.

Binbaşı Kocakurt'un 10-15 dakika sonra elinde tabancayla tekrar gelerek, "Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymus¸tur. Normal emir komuta zinciri devam etmektedir. Direnen olursa etkisiz hale getirilecektir. Telefonlar çalarsa, telefonları açmayın." dediğini anlatan Korkmaz, bilgisayar ve televizyonun kapattırıldığını, ardından odaya Kurmay Bas¸kanı Mehmet S¸ahin, Okul Komutanı Ünsal Coşkun ve Albay Oğuz Yalçın'ın girdiğini ve buradan harekatı yönetmeye başladıklarını söyledi.

Kocakurt'un kendisine Akıncı Üssü'ne gideceklerini söylediğini, gitmemek için orayı bilmediğini ifade ettiğini öne süren Korkmaz, Kocakurt'un sonrasında ise Zırhlı Birliklere gitmek istediğini bildirdiğini aktardı.
Korkmaz, kaskı olmadığını söylediğinde ise Döner Kanat Kurulu'ndaki kaskını aldırdıklarını, Kocakurt ile Zırhlı Birliklere gittiklerini anlattı.

Burada Kocakurt'un helikoptere mühimmat yüklediğini, kalkış yapıp tekrar Güvercinlik'e geldiklerini dile getiren Korkmaz, saat 01.00 civarında dönüş yaptıklarını ve döndükten sonra birlikten çıkamadığı için saklanacak bir yer aradığını, ardından harekat merkezinin yakınındaki bir odaya girdiğini kaydetti.

Masanın altında saklamış

Odaya bir ara Halil Gül'ün girdiğini, baktığını ve bir şey söylemeden çıktığını anlatan Korkmaz, "Sonra masanın altına saklandım. Beni gören olmadı sabaha kadar." dedi.

Binada bulunanlar ayrılınca saklandığı yerden çıkıp Döner Kanat Kurulu'na gittiğini, WhatsApp grubuna mesaj gelmesi üzerine saat 08.00 civarında nizamiyeden çıktığını belirten Korkmaz, aynı gün yine gruptan yapılan çağrı üzerine görev için silahını alarak kışlaya gittiğini bildirdi.

Korkmaz, nöbetten çıktığı için tekrar eve gönderildiğini, pazar sabahı nöbete gittiğinde yaşadıklarını komutanlarına anlattığını ve ifade vermesi istendiği için sonraki süreçte gözaltına alınıp tutuklandığını kaydetti.

Anıl Korkmaz, cezaevinde
Ünsal Coşkun ve Okan Kocakurt'un kendisine baskı yaptığını iddia ederek, "Okan Kocakurt ifademi farklı vermem için yanıma geldi. Bana baskı yaptı. Kendisinden ve Ünsal Coşkun'dan, tüm Fetullahçı suç şebekesinden şikayetçiyim." dedi.

Sanık Okan Kocakurt'un silah doğrultup doğrultmadığı yönündeki sorusu üzerine Korkmaz, kendisine silah ve kelepçeyi gösterdiğini, bunun da yeterli olacağını söyledi.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, Korkmaz'ın yanına gidip gitmediğini sorduğu Kocakurt, TEM'de "Nasılsın?" demek için yanına gittiğini, onun da "Yaktınız beni." dediğini öne sürdü. Kocakurt, cezaevinde de Korkmaz ile konuşmaya çalıştığını, "Bak yanlış hatırlıyorsun, ben emir vermedim. Ona göre tekrar düşün. Ünsal Coşkun sana emir verdi mi?" dediğini iddia etti.

Sanık Murat Bolat'ın, uçuş emrini verenin aslında Mehmet Şahin olduğunu, kendisi kabul etmeyince Korkmaz'ın "Ben tek başıma uçarım." dediğini öne sürmesi üzerine sanık Korkmaz, bunların iftira olduğunu söyledi. Korkmaz, Bolat'tan da ayrıca şikayetçi olduğunu bildirdi.

Duruşmada, sanık eski kursiyer üsteğmen Alican Koç da savunma yaptı.

Duruşmanın sonunda mütalaası sorulan savcı, tutuklu sanık eski astsubay Ali Tunç Avşar'ın dosyadaki delil durumu dolayısıyla tahliyesini istedi.

Mahkeme heyeti, Avşar'ın tahliyesine karar vererek duruşmayı yarına erteledi.

10.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevindeki salonda görülen duruşmada savunma yapan eski astsubay Bilgehan Görgöz, 15 Temmuz'da Hat Bakım Komutanlıgˆı Temel Helikopter kısmında nöbetçi astsubay olduğunu, sabaha kadar görevini icra ettiğini söyledi.

Nöbete giden erlerden birlikte hareketlilik yaşandığını duyduğunu, nöbetçi amirini aradığını ancak ulaşamadığını öne süren Görgöz, emniyet maksatlı görevine devam ettiğini dile getirdi.

Daha sonra telefonundan internete girdiğini ve darbe girişiminden haberdar olduğunu anlatan Görgöz, ailesiyle görüşerek bilgi almaya çalıştığını, darbe girişiminin emir komuta zinciri dışında olduğunu öğrendikten sonra da darbecilerin mühimmatı ele geçireceğinden endişelendiğini, nöbet değişimine kadar görevini sürdürdüğünü savundu.

Suçlamaları reddeden ve darbe girişiminde bulunmadığını öne süren sanık Görgöz, şunları kaydetti:

"Benim FETÖ ile hiçbir alakam yoktur. Kimseden kanunsuz bir emir almadım, kanunsuz bir işe girişmedim. Emrimde hiçbir asker bulunmamaktadır. Ertesi gün birlikteki hasar tespit çalışmalarında görev aldım, 17 Temmuz'da da birliğin emniyeti için nöbet tuttum. Sonrasında gelen askeri savcılığa olaylarla ilgili bilgi verdim. Askeri savcılık, savcılığa giderek ifade vermemi, oradan da evime geçebileceğimi söyledi ama ben ifade vermek için gittiğim adliyede tutuklandım.

Din yoksunu FETÖ'den şikayetçiyim."

Emniyetteki ifadesini kabul etmedi

Sanık eski astsubay Bilgin Kuğu da emniyette baskı altında ifade verdiğini iddia ederek, daha önceki ifadelerini reddetti.

Bazı şüphelilerin de hakkındaki ifadeleri, kendisi gibi baskı altında vermiş olabileceklerini öne süren Kuğu, suç isnatlarını da kabul etmediğini söyledi.

Kuğu, 15 Temmuz'da yıllık izne çıktığını, o akşam birlikte bulunmadığını ve terör örgütü üyesi olmadığını öne sürerek tahliyesini istedi.

Duruşmaya yarınki oturumla devam edilecek.

11.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, sanık ve müşteki avukatları ile müştekiler katıldı.

Sanık eski Astsubay Burak Önal, 15 Temmuz'da Kara Havacılık Komutanlığı'nda bakım komutanlığı hangarında nöbetçi olduğunu söyledi.

Önal, akşam odasındayken telefondan film izlediğini, ardından maça bakarken 22.00 civarında eşinin arayıp uçakların alçaktan uçtuğunu söylediğini dile getirdi. Sonra da annesinin arayıp darbe girişimi gibi bir şeyler olduğunu söylediğini anlatan Önal, dışarı çıktığında bazı helikopterlerin çalıştığını gördüğünü anlattı.

Burak Önal, gazinoda bakım komutanlığının nöbetçi heyeti Üsteğmen Ali Kemal Eren, astsubaylar Mehmet Karakaş, Fatih Tekkol ile toplandıklarını, Eren'in komutanları aradığını ancak ulaşamadığını savundu.

Televizyondan 01.30 civarından itibaren gelişmeleri takip ettiklerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Orgeneral Ümit Dündar'ın açıklamasının ardından darbe girişimi olduğuna kanaat getirdiğini öne süren Önal, Üsteğmen Ali Kemal Eren'in askerlerin güvenliğinin sağlanacağı, hangar güvenliğinin ve kendi can güvenliklerinin alınacağına dair emir verdiğini söyledi.

Önal, Eren'in bu üç ermine uyduğunu, beraberindekilerle önce askerleri yatakhanelere aldıklarını, sonra silah deposunu kilitleyip tekrar hangara geçtiklerini ifade etti. Astsubay Fatih Tekkol'un telefonunda 02.00 civarında Binbaşı Nuri Tuncer'in "Herkes birliğe intikal etsin." mesajını gördüğünü savunan Önal, 03.00 civarında da yakındaki bir patlamanın ardından elektriklerin kesildiğini anlattı.

Bu sırada, birlikte çalışan astsubaylar Taner Bektaş ve Ercan Ural'ın da hangara geldiklerini ve kendileriyle hareket ettiklerini ifadede eden Önal, darbe yanlısı bir faaliyette bulunmadıklarını öne sürdü.

Sabah, kobra tipi bir helikopterin kule civarında ateş ettiğini, bu sırada yerden bir kaç helikopterin de kalkış yaptığını gördüğünü dile getiren Önal, nöbeti devrettikten sonra ana nizamiyeden çıktıklarını kaydetti.

Önal, 17 Temmuz'da savcı gelecek diye ifade vermek üzere birliğe gittiklerini, polislerce gözaltına alındığını ancak herhangi bir kötü muamele görmediğini, sonraki süreçte de tutuklandığını söyledi.

Burak Önal, "8 aylık evliyken eşimden ayrı bırakan, annemi ağlatan, çok sevdiğim mesleğimden ihraç edilmeme neden olan alçak FETÖ'den şikayetçiyim. Fetullah Gülen'in yargılanacağı günü de sabırla bekliyorum." dedi.

Kursiyer teğmen de helikopterle Akıncı'ya gidenlerden

Sanık eski kursiyer Teğmen Burak Han İlgün de 15 Temmuz'da bölük komutanı Yüzbaşı Emre Erkan'ın 21.45'te tulumlu şekilde içtima olacağını ve tabur komutanı Yasin Candemir'in konuşacağını söylemesi üzerine yemekten sonra belirtilen saate kadar gazinoda diğer kursiyerlerle beklediğini iddia etti.

Candemir'in gelerek, "Arkadaşlar Genelkurmay'a saldırı var. Bizim birliğimize de saldırı olabilir." dediğini ve 5-6'şarlı gruplar oluşturmalarını istediğini anlatan İlgün, daha sonra gidecekleri yerleri söylediğini aktardı.

İlgün, emir üzerine silah ve yanına 10-12 mühimmat aldığını iddia ederek, başlarında takım komutanı Üsteğmen Serdar Acar ile Meydan Harekat Tabur Komutanlığı bölgesine gittiklerini, Serdar Ercan'ın, kursiyer Osman Teke ile kendisini tabur komutanlığının biraz daha ilerisinde açık alana yerleştirdiğini, Ercan'ın arada sırada kontrole geldiğini de belirtti.

Ercan'ın bir ara tabur komutanının yanına gönderip mühimmat aldırdığını da ifade eden İlgün, telefonundan internete baktığında eylemleri gördüğünü ancak kanunsuz bir şey yapmadıkları gerekçesiyle söylendiği gibi kışla güvenliği için orada olduklarını düşündüğünü savundu.

Serdar Ercan'ın emri doğrultusunda 05.30 gibi kule önündeki bir araçta dinlendikleri sırada yanlarına gelen arkadaşlarının da göstermesiyle kule yakınında bir kobra araç ve iki sivil minibüs gördüğünü anlatan İlgün, 4 kursiyer birlikte gittikleri kobrada sivil kıyafetli bir kişinin Jandarma Yarbay olduğunu söylediğini, bu kişinin buradan kalkan helikopterlerin bazı yerleri vurduğunu ifade ettiğini, ardından da silahlarını istediğini belirterek, "Şaşırdık, 'Bundan haberdar değiliz' diyebildik." diye konuştu.

"Yalçın Albay, jandarmayı yere yatırıp silahını aldı"

Durumu söylemek için komutanın yanına kuleye çıktığını, onun gelip konuşacağını düşündüğünü anlatan İlgün, bu sırada jandarma alayı tarafından yoğun atış yapıldığını, o sırada kuledeki Oğuz Yalçın'ın da aşağı ateş ettiğini ifade etti.

İlgün, "Yalçın albayın bir jandarma personelini yere yatırıp silahını aldığını gördüm. Bir şok yaşadım, neyin ne olduğunu anlayamıyordum." dedi.

Vurulma korkusuyla kulenin arkasında kalkmak üzere olan helikoptere bindiğini belirten İlgün, bindiği helikopterin Akıncı Üssü'ne indiğini, daha sonra tel örgülerden bir kursiyer teğmenle atlayarak buradan çıktığını anlattı.

İlgün, 17 Temmuz akşamı kursiyerlerin okula çağrıldığını, burada bir süre bekledikten sonra polislerce gözaltına alındığını ve ardından tutuklandığını söyledi.

FETÖ ile bir bağının olmadığını iddia eden İlgün, tahliyesini talep etti.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, "Sizi bu duruma kim soktu?" sorusuna sanık İlgün, "Bizi bu duruma emir verenler soktu, isim olarak kimler olduğunu bilmiyorum." cevabını verdi.

İlgün'ün bu yanıtı üzerine izleyiciler, "Korkuyor hain. Merak etmeyin içeride çürüyeceksiniz." diyerek tepki gösterdi.

Duruşmada savunma yapan sanık Cihangir Can, suçlamaları reddetti.

Terör saldırısı olduğu yönündeki beyanlar üzerine aldığı emirlerle hareket ettiğini söyleyen Can, darbe girişiminde bulunmadığını, bir süre güvenlik kamera kayıtlarının toplandığı odada bulunduğunu anlattı.

FETÖ üyesi olmadığını ileri süren Can'ın çapraz sorgusunun ardından sanık eski Kara Pilot Yüzbaşı Cumali Bolat'ın savunması alındı.

Bolat, 15 Temmuz öncesinde birinci sicil amiri Kara Havacılık Okul Komutanlıgˆı Ögˆretim Bas¸kanlıgˆı Döner Kanat Kurul Bas¸kanı Albay Uğur Kapan'ın yanına çağırarak başka bir gün olan nöbetini cuma günü tutmasını emrettiğini söyledi.

Bunun üzerine o gün nöbetçi olan arkadaşını arayıp nöbetini değiştirdiğini anlatan Bolat, Öğretim Başkanlığındaki nöbeti sırasında üzerinde uçuş tulumu bulunduğunu belirtti.

Bolat, hava kararmasına yakın bazı kursiyerleri ve devresi de olan Üsteğmen Serdar Ercan'ı gördüğünü, ona ne olduğunu sorduğunda bilmediğini söylediğini aktardı.

Daha sonra askeri hattan nöbetçi amirini pek çok kez aradığını ancak ulaşamadığını dile getiren Bolat, "Bir süre sonra kışlada helikopterlerin çalışma seslerini duydum ama benim bulunduğum yer alçakta ve uzak olduğu için apronu görmez. Kimin uçtuğunu görmedim." dedi.

Bulunduğu sorumluluk sahasının emniyetini aldığını ve buraya kimsenin gelmediğini savunan Bolat, iddianamede geçen elinde uzun namlulu silah olduğu ifadesinin ise gerçeği yansıtmadığını, bulunduğu yerde uzun namlulu silah kullanılmadığını söyledi.

Sabah saatlerinde kulenin olduğu bölgede bir kobra helikoptere ateş edildiğini, kobranın da ateş ettiğini gördüğünü ifade eden Bolat, çatışma ortamından dolayı sivil kıyafetlerini giyip kışladan ayrıldığını, nöbeti devralmaya gelecek subaya da tehlikeli olduğu için gelmemesini söylediğini bildirdi.

Evdeyken Serdar Ercan'ın aradığını ve Akıncı Üssü'nde olduğunu söylediğini, kendisini almasını istediği için yola çıktığını anlatan Bolat, üsse giderken polis kontrolünde askeri kimliğini gösterince gözaltına alındığını ve sonrasında tutuklandığını ifade etti.

Bolat, Akıncı Üssü'nün darbe girişimi için kullanıldığını bilmediğini, bilseydi kesinlikle gitmeye çalışmayacağını iddia ederek, FETÖ ile bir bağının olmadığını öne sürdü.

Devresi sanık Serdar Ercan'ın ağabeyi sanık Ali Ercan'ın, daha önce buluşup sohbete gittikleri yönündeki iddialarının doğru olmadığını savunan Bolat, iftira atıldığını söyledi.

Darbeyi yönetenlerle bir irtibatı olmadığını da ileri süren Bolat, tahliyesini talep etti.

Duruşma, pazartesi gününe ertelendi.

Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mayıs (2017) 'Ankara 155 sanık Kara Hava Komutanlığı Darbe Yap.' davası

(12 Ağustos 2017, 14:12)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=11078    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.451.881